Milli Kütüphane'den, Biblioteca dei Girolamini'ye: Kültür Mirası Yolsuzluk ve Ta
Milli Kütüphane'den, Biblioteca dei Girolamini'ye: Kültür Mirası Yolsuzluk ve Talanın Pençesinde
Gün geçmiyor ki yeni bir kültürel çürüme haberi gelmesin. Yer bu kez İtalya'nın Napoli kentindeki, tarihi 16. yüzyıla uzanan kütüphanesi Biblioteca dei Girolamini. Geçtiğimiz günlerde bu kütüphanenin bizzat yöneticisi tarafından sistematik olarak nasıl yağmalandığı haberi geldi. İlk kez 1586 yılında hizmete açılan bu kütüphane salt Napoli'nin değil, aynı zamanda İtalya'nın da en eski kütüphanesi. Olağanüstü resimlerle süslü kubbe biçimindeki tavanı ve her yeri kaplayan ahşap raflarıyla muhteşem bir iç mimariye sahip kütüphanenin envanteri de bir o kadar kıymetli: Thomas More'un 1518 yılına ait Ütopya'sı ile Galileo'nun 1610 yılına ait bilimsel eseriSiderus Nuncius'u burada, daha doğrusu buradaydılar. Şimdi ise nerede oldukları meçhul. Diğer kayıp kitaplar arasında iki tane daha var ki en az onlar kadar değerli: Kepler'in 1609 tarihli Astronomia Nova'sı ile Dante'nin 16. yüzyıldan önce basılmış olan İlahi Komedya'sı.
Ne yazık ki 1980'lerden itibaren pek çok kültürel kurum gibi, burası da yetersiz bütçe ve ihmal nedeniyle bakımsız kalmış, gerekli onarımlar yapılmamış ve en nihayetinde kullanıma kapatılmıştı. 2011'de ise Marino Massimo De Caro adında bir kitapçı, Kültür Bakanlığı tarafından işleri tekrar yoluna koyması için kütüphanenin başına getirildi. Ancak De Caro bir yıl sonra Girolamini'nin koleksiyonunu sistematik olarak yağmaladığı ortaya çıkarılınca tutuklandı. Yetkilileri bu skandala dair ilk uyaran kişi ise bir sanat tarihçisi ve akademisyen olan Tomaso Montanari. Kütüphane yıllardır kapalı olmasına karşın Montanari'nin kulağına bazı söylentiler gelmiş ve bir öğrencisiyle birlikte 2012'de içeri girmeyi başarmış. Montanari'nin gördükleri ise durumun vehametini açıklar nitelikte: 'İçeride ağzında bir kemik olan bir köpek dolaşıyordu! Merdivenler, yerler, masalar dahil her yerde kitaplar vardı, hepsi ortaya saçılmıştı ve içerisi berbat bir haldeydi. Yerlerde boş içeçek kutuları, çöpler vardı. Ortalık toz duman olmuştu, tam bir rezaletti.'
Sözde kütüphaneyi yeniden ayağa kaldıracak olan De Caro ise aslında bir çete üyesiydi ve bu çetenin yardımlarıyla geceleri güvenlik kameralarını kapatıyor, ardından kitapların künyelerini söküyor ve 17. yüzyıldan kalma ciltlerini sıyırıp satmak üzere kutulara dolduruyordu. Daha sonra bu kitapları uluslararası nadir kitap piyasasına süren De Caro ve ekibinin tam olarak kaç kitap çaldığı bilinmemekle birlikte, La Reppublica'nın haberinde yer alan bilgiye göre en az 4000 kitabın yağmalanması söz konusu -bunlardan 500 tanesi Almanya'da tam satışa çıkmak üzereyken tespit edilip geri alınmış.
Bu vakanın İtalya'da gerçekleşmesi elbette bir tesadüf değil, zira bu tarz kültürel çürüme ve yozlaşma haberleri ile siyasi ortamdaki çürümenin doğrudan bağlantılı olduğunun altını çizmek lazım: İtalya'nın en eski kütüphanesinin başına getirilen De Caro'nun aslında akademik bir kariyeri olmayan ve İtalyan siyaset arenasında, eski senato üyelerinden Marcello Dell'Utri'nin hamiliğinde boy göstermeye başlamış biri. Ve elbette De Caro'nun, Girolamini'den çaldığı bazı kitapları Dell'Utriye hediye etmesi de bir sürpriz değil. De Caro'nun kariyerinde yükselmesine yardımcı olan Dell'Utri ise kitapların nereden geldiği konusunda hiçbir fikri olmadığını iddia ediyor.
De Caro geçtiğimiz Mart ayında açılan yolsuzluk davası sonucunda mahkeme tarafından 7 yıllık ev hapsi ve kamu görevlerinden süresiz uzaklaştırma cezasına çarptırıldı. Şimdilerde yeni bir davayla daha karşı karşıya. Bu kez Dell'Utri ile gizli bir ittifak kurmakla suçlanıyor. Dell'Utri de bu doğrultuda soruşturma altında, ancak henüz herhangi bir cezai işlem görmedi. Çalınan kitapların bir kısmı bulunmuş olsa da, üzerlerinde yapılan tahribat o kadar büyük ki tekrar orijinal durumlarına getirmek imkânsız.
İtalya'da durum böyleyken yakın zamanda Milli Kütüphane'de yapılan yolsuzluğa ve talana dair çıkan haberlere değinmeden olmaz. Geçtiğimiz ay Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Milli Kütüphane Başkanlığı’nca Türkiye’nin arşiv ve ihtisas kütüphanesi durumunda bulunan Milli Kütüphane’den 147 ton kitabın kilosu 15 kuruştan hurda olarak satıldığı haberleri çıkmıştı. Aralarında paha biçilemeyecek değerde el yazmalarının da bulunduğu iddiaları bir yana, sayıyla değil de bir de tonla satılmış olmaları, yapılan vurgunun büyüklüğünü gösteriyordu. Türkiye'nin kültürel tarihinin şimdiye dek uğradığı kıyımların belki de en büyüğü olan bu talanın soruşturulması, cezalandırılması ve telafisi için ise şimdiye dek atılmış ciddi bir adım olmaması olayın münferit bir suç olmadığı düşüncesini kuvvetlendiriyor. Öte yandan CHP grup başkan vekili Emine Ülker Tarhan 18 Aralık 2013 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in yazılı cevaplaması istemiyle, TBMM Başkanlığı’na bir soru önergesi verdi. Kütüphaneler gibi müzelerin de talan edildiğini belirten Tarhan, ilgili bakanlığa bağlı Resim ve Heykel Müzesi'nde bazı eserlerin sahteleriyle değiştirilerek çalındığı iddialarına da yanıt verilmesini istedi ve bu kültürel yolsuzluklarla ilgili herhangi bir yasal işlem yapılıp yapılmadığını sordu. Milli Kütüphane'de işlenen suçu bizzat tespit ettiklerini soru önergesi verilmeden önce belirtmiş olan Bakanlıktan ise atılan veya atılacak olan adımlara dair tatmin edici bir açıklama henüz gelmiş değil. [NÖ, Silent Lotus]
Yorum Yazın