Libidoyu Kontrol Eden Testosteron Seviyesini Arttırmanın Birbirinden Etkili 8 Doğal Yolu
Adı her ne kadar sadece erkeklerle anılsa da vücutta önemli işlevleri olan testosteron hormonunun aynı zamanda kadınlarda da bulunduğunu biliyor muydunuz? Peki her iki cinsiyette de cinsel fonksiyonları kontrol eden ve libido üzerinde doğrudan etkisi bulunan bu hormonun eksikliğinin; motivasyon kaybı, düşük libido, zayıf hissetme, kas kütlesini arttırmada yetersizlik ve benzeri birçok sorunu da beraberinde getirdiğini biliyor muydunuz?
Ancak endişe etmeyin; vereceğimiz birkaç öneri ile bu hormonu olması gereken seviyeye getirmeniz mümkün. Eksikliği ile birlikte vücuttaki olumsuz yan etkilerini az çok anladığımıza göre gelin; birlikte doğal yollarla bu hormonun arttırımını nasıl sağlarız, ona bakalım. Detaylar içeriğimizde... 👇
1. Düzenli olarak ağırlık çalışın.
Vücudunuzun doğal yollarla testosteron üretebilmesi için bundan iyi bir yol yoktur. Günde 1 ila 5 tekrar arası ağırlık kaldırmanız, setler arasında vücudunuzun toparlanması için 3 ila 5 dakika kadar dinlenmeniz ve bunu düzenli olarak yapmanız; testosteron seviyenizi doğal olarak arttıracaktır.
Çalıştığınız ağırlıkların zamanla artması ya da başka bir değişle size hafif gelmesi, güçlendiğiniz anlamına gelir ki bu da testosteron seviyenizdeki artışa işaret eder.
Ancak hatırlatmakta fayda var; her şeyde olduğu gibi bu çalışmada da aşırıya kaçmamalısınız. Var olan enerjinizin tamamını bu yönde harcamanız, vücudunuza yarardan çok zarar getirecektir.
Vücut, fazla antrenmandan kaynaklı olarak stres hormonu yani "Kortizol" salgılayacaktır.
Bu da haliyle yaptığınız o bütün çalışmaları boşa çıkararak yorgun ve bitkin hissetmenize neden olacaktır. Bu nedenle 'Daha çok testosteron salgılamalıyım!' diyerek kendinizi gereğinden fazla yormamalısınız.
2. Yüksek Yoğunluklu Aralıklı Egzersiz olarak bilinen "HIIT" antrenmanından uzak durmalısınız.
Testosteron seviyeniz düşük ise Yüksek Yoğunluklu Aralıklı Egzersiz; tıpkı yukarıda belirttiğimiz öneride olduğu gibi vücudu fazlasıyla yorarak stres seviyenizin artmasına neden olacaktır. Bunun yerine ideal tempoda yapacağınız bir yürüyüşü tercih edebilirsiniz. Unutmayın; vücuttaki stres testosteronun düşmanıdır!
3. Dengeli beslenin.
Klişe olmasın ancak dengeli beslenmenin yararları saymakla bitmez. Tükettiğiniz yiyeceklerin yüzde 85'inin besin değeri yüksek gıdalardan oluştuğuna emin olmalısınız. İnan bize, işlenmiş gıdalar sağlığınız için bahsedildiği kadar zararlıdır.
Besin değeri yüksek yiyeceklerin testosteron seviyeniz üzerinde doğrudan bir etkisi vardır.
Uygulayacağınız sıkı bir diyet, değerlerinizin normale dönmesi için yeterli olacaktır. Temel besinleri yeterince aldığınızdan emin olun. Faydasını göreceksiniz.
4. Uyku kalitenizin testosteron seviyesi üzerinde doğrudan bir etkisinin olduğunu biliyor muydunuz?
Uykunun ne kadarının yeterli olduğu kişiden kişiye göre değişen bir şey olsa da, günde en az 7 saat uyku uyumanız tavsiye edilir. Uykunun eksikliğiyle bağlantılı olarak vücudunuzda bir dizi yan etkiyi fark etmeniz de oldukça muhtemel.
Bunun sebebi derin uykunun vücudun yavaşlaması, toparlanması ve sağlık kalabilmesi için gerekli olan bütün işlemleri yerine getirdiği zaman aralığı olmasıdır.
Yorgunluk, bitkinlik, dikkat kaybı ve benzeri birçok olumsuz etkinin yanı sıra uykusuzluk; düşük testosteron seviyesine de yol açar. Bu nedenle uykuya yeterli önemi göstermeli ve uykuya dalmanızı engelleyen teknolojik etmenleri hayatınızdan çıkarmalısınız. Bu gece uyumadan önce telefonunuzla oyalanmak yerine sevdiğiniz bir kitaptan bir bölüm okumayı deneyin. Faydasını göreceksiniz.
5. Ne kadar belirtsek az! Stres seviyenizi kontrol altına almalısınız.
Hayatta binbir şeyle mücadele ederken bunu yapmanın söylemekten daha zor olduğunun farkındayız ancak daha önce de bahsettiğimiz gibi; vücudun stres ile birlikte salgıladığı 'Kortizol' hormonu, düşük testosteron seviyesinin ana etmenlerinden biridir.
Gülmek en iyi terapidir!
Stres, uykunuzdan ne yediğinize; hatta insanlarla nasıl iletişim kurduğunuza kadar her şeyi etkiler. Bu nedenle stres seviyenizi azaltacak etkinlikler içerisinde olmalısınız. Olabildiğince gülün, eğlenin, hayatın keyfini çıkarın. Ayrıca bu süreçte meditasyon ve nefes kontrol tekniklerinin de faydasını görebilirsiniz.
"Peki ya uzun vadeli çözümü?" dediğinizi duyar gibiyiz.
İşte bu noktada hayatınızdaki stresin temel kaynağını bulmalı ve bununla mücadele edebilmek için kendinize özgü yollar geliştirmelisiniz. İster karakter gelişiminize yardımcı olarak yöntemler belirleyin; ister zihninizi belirli durumlara karşı daha sağlıklı tepkiler verebilmesi için şartlayın. Yeter ki daha iyi bir siz için çabalayın.
6. Yeterli düzeyde güneş ışığı aldığınızdan emin olun.
Günlük D vitamini ihtiyacınızı karşılamanın yanı sıra teninizin güneş ışınlarıyla buluşması enerji seviyenizi arttıracak ve çok daha iyi bir ruh haline bürünmeniz için size yardımcı olacaktır. Bu, aynı zamanda testosteron seviyenizi doğal olarak arttıracaktır. Zaten evlerimize yeterince kapanmadık mı? Dışarı çıkın ve güneşin tadını çıkarın! Aman abartmayın...
7. İhtiyaç duyduğunuz takdirde doktorunuza danışarak gıda takviyesi alabilirsiniz.
Yeterince güneş ışığı alamıyor musunuz? Yeterince uyuyamıyor musunuz? Uyguladığınız diyet, besin değeri yüksek gıdalardan yoksun mu? D vitamini, magnezyum takviyesi ya da birçok yönden vücuda faydalı olduğu bilinen multivitaminler gibi çeşitli besin takviyelerini, bu ve benzeri durumlarda doktorunuza danışarak size yardımcı olması için kullanabilirsiniz.
8. Paraben içeren ürünleri kullanmaktan kaçınmalısınız.
Ürünlerin raf ömürlerini arttırmak için kullanılan paraben, kullandığınız şampuandan cilt bakım ürünlerine kadar raflarda gördüğünüz birçok üründe yer alır.
Parabenin zararlı etkilerinden burada detaylıca bahsetmiştik;
Paraben vücudun hormonlarına, özellikle de östrojen ve testosterona müdahale edebilen kimyasallardandır.
Bu nedenle bu kimyasalı içeren ürünlerden uzak durmalısınız.
Sonuç olarak;
Kadın ya da erkek fark etmeksizin; motivasyon kaybı, düşük libido, zayıf hissetme, kas kütlesini arttırmada yetersizlik ve benzeri işaretler, düşük testosteron seviyesinin göstergeleri olabilir. Bu nedenle gerçek altta yatan gerçek nedeni saptayabilmek için doktorunuza danışabilir ve de kan testi yaptırabilirsiniz.
Önemli Not: Bu içerikte bahsedilenlerin yalnızca sıklıkla önerilen tavsiyeler olduğunu aklınızdan çıkarmayarak kendi sağlığınız ve bedeninize uygun bir program oluşturabilmek adına mutlaka bir diyetisyene ve uzmana danışınız.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın...👇
Yorum Yazın