onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
'Kimse Erdoğan'dan Korkmasın, En Fazla İki Gün Hapis Yatarlar'

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

'Kimse Erdoğan'dan Korkmasın, En Fazla İki Gün Hapis Yatarlar'

Batuhan
29.03.2015 - 11:31

Usta tiyatro oyuncusu Mustafa Alabora , son dönemde sanat camiasından gelen 'siyasi iktidar ve Tayyip Erdoğan 'dan korkuyoruz' yolundaki açıklamalara ilişkin olarak, 'Onların korkaklığı. Yapsınlar. Benim yeteneğim olsa Erdoğan taklidi de yaparım. Korkmasın, yapsınlar. Alt tarafı 2 gün hapis yatarlar. En son karikatüristlere 11 ay ceza verdiler mesela. Korku imparatorluğu var tabii ki. Ama korkunun ecele faydası yok' diye konuştu. Alabora, 'Bu iktidar aydınlık, özgürlükçü ve emekten yana hiçbir şey istemiyor. Türkiye halkına güvenirim. Sağduyuludur. Bir gün gelir bunlara oy vermez' ifadesini kullandı.

'Şu anda içinde bulunduğumuz dönemden söz edersek; Türkiye’de bir korku imparatorluğu yaratıldı' diyen Alabora, 'Suçsuz insanlar içeri atıldı. İşte o dönemde herkes konuşmaya korktu. Bu korku imparatorluğu Gezi’yle yıkıldı' dedi.

Bugün gazetesinden Dilara Tahmaz 'ın sorularını yanıtlayan (29 Mart 2015) Mustafa Alabora'nın açıklamalarından satır başları şöyle:

Çocukluğunuz kozmopolit bir çevrede geçmiş. Rumlarla, Yahudilerle komşuluk yapılan bir dönemden “Afedersin Ermeni” cümlelerinin kullanıldığı bir döneme geçiş Mustafa Alabora için ne ifade ediyor?

Benim için dünyadaki en büyük suç ırkçılıktır. İnsanların bütün insanları, insan oldukları için sevmeleri gerekir. Ben çocukken bir kez nereden duyduysam yabancı dil konuşan birine o dönem slogan haline gelen “ Vatandaş Türkçe konuş” cümlesiyle bağırmıştım. Hayatım boyunca bunu söylediğim için utandım. Oysa ne güzel bir mozaiktir; biri Rumca konuşsun öbürü Ermenice. Menderes döneminin sonuçları işte.

Kitabınızda çocukluğunuza dair bir başka anı da, Zeki Müren’le geçen yıllar. ‘Demokrasiye inancım onunla başladı. Çünkü cinsel kimliğine rağmen toplum tarafından ötekileştirilmedi’ diyorsunuz. Oysa günümüzde Huysuz Virjin’in kadın kılığında TV’ye çıkmasının yasaklandığı bir süreçten geçiyoruz. Sizce demokrasi yarışında gittikçe geriye mi gidiyoruz?

Bizde hiçbir zaman gerçek demokrasi olmadı ki. Düşünün Demirel mecliste benim ve Halk Oyuncuları için soruşturma bile açtı. Maalesef bir şey değişmiyor. Bugünkü iktidar biraz daha dine yakın ve muhafazakar olduğu için bu tarz durumlar daha fazla eleştiriliyor. Ben eleştirilmesin demiyorum. Elbette eleştirilecek. İktidarı da eleştirmek gerek, ama önce bizim kendi demokrasimizi daha iyi okumamız gerekiyor. Geçenlerde TV’de birisi ‘Bizde zaten demokrasi hiç olmadı. Daima Başbakanlık sistemi oldu’ dedi. Çok doğru. Bizde kim başbakan olursa, o ceberuttur. Bu başbakanlar arasında Ecevit’in yeri ayrıdır. Çünkü o olmasa Memet Ali olmazdı.

Neden?

Mahir Çayan’ın da içinde bulunduğu Dev-Genç örgütüne Yılmaz Güney’le birlikte el altından yardım ettiğim öğrenilince 2 yıl hapis yatmıştım. Ecevit af çıkarmasaydı 2 yıl yerine 15-16 yıl yatmam bekleniyordu. 80’li yılların sonuna doğru çıkacaktım. Oysa 1977 yılında Memet Ali doğdu. Kısacası Ecevit affı olmasaydı Memet Ali de olmayacaktı.

Sizin Nazım Hikmet hayranlığınız çok büyük. Yine bir dönem Deniz Gezmiş’in Türk halkı için ifade ettiği hayranlık duygusu bizim yaşıtımız birçok insanın adının Deniz olmasının sebebi. Sizce günümüzde kitleleri bu şekilde peşinden sürükleyecek siyasi figürler neden yok?

Herhalde Türkiye’nin sosyolojisi artık buna izin vermiyor. Bütün bu yaşanılanlardan sonra, şu anda içinde bulunduğumuz dönemden söz edersek; Türkiye’de bir korku imparatorluğu yaratıldı. Suçsuz insanlar içeri atıldı. İşte o dönemde herkes konuşmaya korktu. Bu korku imparatorluğu Gezi’yle yıkıldı.

Gezi gibi bir örgütlenme bile Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi bir lider ortaya çıkaramadı. Bunu ‘Y kuşağı böyle bir örgütlenmeye lider istemedi’ şeklinde yorumlayabilir miyiz?

Evet, kesinlikle lider istemediler. Ben çok konuştum oradaki çocuklarla. Her gün giderdim oraya. Bir lider istemediler, çünkü Gezi’nin kendisi liderdi.

Şener Şen’in yakın zamanda gündeme gelen “Eylem yapmayı hayatta başka yapacak bir işi olmayanlara bırakıyorum” sözünü nasıl değerlendirirsiniz?

Yaşar Kemal’e haksızlık yapmış derim. Yaşar ağabey hayatı boyunca bütün eylemlerin içinde oldu ve eserleri dünya çapında 40 ayrı dile çevrildi. Demek ki hem eylem hem de başka işler yapabilmiş.

Hapis cezaları, fişlenme, sansürlenme ve işsizlik gibi sorunlar sizde bıkkınlık oluşturdu mu? Artık hiçbir siyasal faaliyette bulunmayacağım dediniz mi?

Hayır demedim. Ben hiçbir zaman bıkkınlık duymadım ama geri çekildiğim oldu. 12 Eylül sürecinde Memet Ali çok küçüktü. O dönemde hapse atılmayıp işten atılınca sevinmiştim. Ne kadar trajikomik bir durum aslında. Korktuğum için değil. Memet Ali’nin sorumluluğu bende olduğu için.

Şu zamana kadar sizi korkutan bir iktidar oldu mu?

Hayır olmadı. Şu anki iktidar bile korkutamıyor, gerisini siz düşünün.

Devr-i Süleyman oyununu oynarken Adalet Partisi Gençlik Kolları’ndan sürekli dayak yiyorduk diyorsunuz. O dönem şu anki Aktroller’in bir çeşit ön sürümüyle karşılaşmış olabilir misiniz?

Aktroll nedir?

Kendilerinden olmayan, farklı düşünceye sahip grupları tehdit eden, saldıran Ak Parti’li olduklarını savunan bir grup.

Yani şu Memet Ali’yi tehdit eden insanlar gibi mi?

Evet, kesinlikle

Öyleyse bizim karşımıza çıkan Adalet Partisi Gençlik Kolları’yla benzerlik gösteriyorlar. Bir çeşit ilk sürümü yaşamış olabilirim dediğiniz gibi. Ama bunlar en azından yapamazsın diye tehdit ediyorlar. Onlar bir de gelip dövüyorlardı.

Erdoğan için ölürüm sözleriniz bir dönem çok konuşuldu. Başlarda Ak Parti’ye karşı daha mı ılımlı bir yaklaşımınız mı vardı?

Bu cümleyi böyle çarpıtanlara ben ne diyeyim. Balçiçek Pamir’in bir programıydı. Ben de demokrasinin tarifini yapmıştım. Voltaire der ki; “Senin fikrine yüzde yüz karşıyım ama senin fikrini savunmak için hayatımı veririm” Bunu aldı Mustafa Mutlu “Erdoğan için ölürüm ne demek? Sen benim için bittin Mustafa Alabora” diye yazdı. Ondan sonra böyle saçma sapan bir şey çıktı ortaya. Tamamen yanlış anlama. Ben Erdoğan’ı savunduğum zaman o mazlumdu. Şimdi muktedir, niye savunayım ki?

Belki başlarda, yani AK Parti’nin iktidar olduğu ilk yıllarda Erdoğan’ın daha yumuşak söylemleri size samimi gelmiş olabilir mi?

Bu adamlar askeri vesayeti kaldırmak için geldiler iktidara. Askeri vesayetten çok çekmiş, hapse girmiş bir adam, herhalde darbe meselesini savunamaz. O yüzden elbette ilk dönemde ‘Bu hükümet bunu becerirse, başka bir şey yapmalarına gerek yok’ diye düşündüm. Neden? Çünkü seçimle bir iktidardan kurtulabilirsin. Ancak askeri vesayetten hiçbir şekilde kurtulamazsın. Kim seçilirse seçilsin askerin dediği olur çünkü.

Başlardaki daha ılımlı söylemlerin ardından, sanatçılara “Ulan hepiniz oradaydınız be diye bağıran” bir siyasi figürle karşı karşıya kaldınız. İlk hayalkırıklığınız ne zamandı?

Hayalkırıklığı diye bir şey yok. İmam Hatip’ten gelmiş, dini laikliğe tercih etmiş, biri benim için hayalkırıklığı olamaz. Şaşırmadım da. Türkiye’de iktidara gelmiş hiçbir başbakan beni şaşırtmıyor. Kumaş olarak aynı bunlar neticede. Peki bizim aydınlarımız neden bu kadar panik yapıyor. Çünkü bu parti dini, referans alıyor. Kindar ve dindar nesiller yetiştireceğiz diyorlar çünkü.

‘En az 3 çocuk yapacak, kızlı erkekli oturmayacak’ bir insan profili çizen iktidara karşı aydınların kaygılanması normal değil mi?

Kaygılanmayacak, mücadele edecekler. Kaygım hiç yok. Türkiye halkına güvenirim. Sağduyuludur. Bir gün gelir bunlara oy vermez.

Yılmaz Güney’le dava arkadaşınız. Fatoş Güney’in Kenan Evren’e tepkisi malum. Ancak bir konuşmasında, Kenan Evren’e yargı yolunu açma çalışmalarından dolayı iktidara destek verir tavrı ortaya çıkmıştı. Sizce Yılmaz Güney yaşasaydı, o da böyle mi düşünürdü?

Hiç sanmıyorum.

‘Erdoğan için ölürüm’ sözlerinizin yanlış anlaşılması arkadaş çevreniz arasında Müjdat Gezen gibi isimlerden tepki almanıza yol açtı mı?

Hayır kesinlikle. Çünkü Müjdat beni doğru anlayan taraftaydı. Ancak ben Mustafa Mutlu’nun yazısından sonra ona röportajın kaydını yolladım. Yine de fikrinden vazgeçmedi. Çünkü Balçiçek programda bana “Darbeciler için ne düşünüyorsun?” diye soruyor. Ben de darbe yapmak büyük bir suçtur. İnşallah aklanırlar diyorum. Ona da kızdı Mustafa galiba. Ne deseydim? ‘Darbe yapmak iyi bir şeydir’ mi deseydim?

Belki darbecilerin aklanmasını umduğunuz için kızmıştır

Kim Mustafa mı? Darbecinin kralı Mustafa’nın kendisi zaten!

Darbenin ardından Şehir tiyatrolarından fişlenerek kovuluyor ve iş bulamıyorsunuz. Günümüzde de iktidar karşıtı söylemleriyle birçok oyuncu iş bulamamaktan şikayetçi. İki dönemi kıyaslamanızı istesem?

Vardır bu tarz durumlar diye düşünüyorum. Evet ben şu anda bir yapımda yer aldım çünkü bağlı bulunduğum yapım şirketi beni tercih etti. Ama bu işten önce bana da yıllardır bir teklif gelmedi. Muhakkak bizler için bir çeşit fişleme durumu oluyordur. Yine de ısrarla altını çizmek istiyorum. Bu yeni bir şey değil. Bu her başbakanın kendine karşıt görüş benimseyenlere uyguladığı bir durum.

Öyle diyorsunuz ama Devekuşu Kabare yıllarına baktığımızda siyasi göndermelerin, Demirel taklitlerinin havada uçuştuğunu görüyoruz. Günümüzde sanat çevresinde bir korku hakimiyeti olduğundan mı kimse Erdoğan taklidi yapamıyor?

Onların korkaklığı. Yapsınlar. Benim yeteneğim olsa yaparım. Korkmasın, yapsınlar. Alt tarafı 2 gün hapis yatarlar. En son karikatüristlere 11 ay ceza verdiler mesela. Korku imparatorluğu var tabii ki. Ama korkunun ecele faydası yok.

Röportajın tamamı için

T24

Kaynak: http://t24.com.tr/haber/kimse-erdogan...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
2
1
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam