İnternet Gelince Pabucu Dama Atılan Fantastik Teknoloji: Teletext
Teknoloji gelişiyor. Graham Bell'in icat ettiği 'Alo desin yeter.' konseptli telefon günümüzde inanılmaz cihazlara dönüşürken, internetin de etkisiyle basit ev eşyalarına kadar bu baş döndüren gelişime canlı canlı şahit oluyoruz. Bu arada ismi kenarda köşede kalmış kahramanlar da var. Onlardan birisi de Teletext.
1. Teletext 90'lı yıllarda bir statü sembolüydü.
Nasıl bir nesil öncesinde renkli televizyonlar, renksizlere göre daha havalıysa teletext teknolojisi kullanan televizyon sahibi olmak da büyük bir olaydı. O zamanki klişe deyimle 'dünyayı ayağımıza getiren' bu yeniliği Türk halkı çok sevdi.
2. Aç bakalım teleteksi ne diyor?
Tabi internet daha yaygınlaşmamış. Haber alabilmek için saat başı bültenler veya ana haber bültenleri bekleniyor. Yeni bir gelişme olduğunda ahizeli telefonunuza bildirim gelmiyor veya binlerce haber kaynağı yok. Ne yapıyoruz? Teletext kullanıyor, dünyadan anında haberdar oluyoruz.
3. Kullanımı basitti.
En güzel özelliği de buydu; sadelik. Belki de mecburiyetten böyleydi ama tam bir performans canavarıydı. Üzerinde 'TXT' yazan tuşla bağlanılır, anasayfadaki kategorilere göre istenilen bilgiye ulaşılırdı. Hem de ücretsiz.
4. Aslında eski bir teknolojiydi.
İngiliz bilgisayar mühendisi John Addams tarafından geliştirilen bu teknoloji büyük ses getirmişti. 1970 yılında başlayan çalışmalar 1973 yılında meyvesini verdi.
5. İnternet ile amacı aynıydı.
İnternet gibi interaktif olmasa da bilginin karşı tarafa en güncel şekilde verilmesi amaçlanıyordu. Hatta, ilk çıkış noktalarından biri İngitere'de kırsal yerleşim yerlerinde yaşayan insanların olan bitenden anında haberdar olmasıydı.
6. Teletext'in Türkiye macerası 1990'da başladı.
İlk yayını Telegün ismi adında TRT 1990 yılında başlatmış, özel kanalların çoğalmasıyla birçok kanal kendi teletext servisini açmıştı.
7. İnternet reklamlarından önce teletext reklamları vardı.
Teletext'in bu popülerlikle reklam almaması olmazdı. 90'lı yılların fenomeni 'Ara beni boya beni' tarzı 900lü hatların reklamları siyah ekran üzerine piksel piksel döşenirdi.
8. Vaktinizi çalmazdı.
Amaç gayet netti: haber almak. Yorum yazmak, bir haberin altında sayfalarca tartışmak, layklamak, beğenmek, tık almak için oltaya düşürmek gibi bir niyeti yoktu bu teknolojinin. Haberi alır, sonra TXT tuşuna tekrar basarak işinize gücünüze dönerdiniz.
9. Teletext havalıydı.
Açık bırakılan borsa sayfası bir ofise veya döviz bürosuna uzay üssü havası katardı.
10. Şans oyunlarının sonuçları için sabah çıkacak gazeteyi beklemek zorunda kalmazdık.
Güncel bir teknoloji olduğu için loto olsun Milli Piyango olsun sonuçlar anında öğrenilirdi.
11. Teletext dürüst bir teknolojiydi.
Deprem haberi mi var? Takımınızın puan durumunu mu merak ettiniz? Saniyeler içinde ulaşırdınız. Hava durumuna bakmak için girip kendinizi ünlülerin makyajsız hali foto galerisinde bulmazdınız.
12. Sporun ve sporcunun dostuydu.
Spor haberleri çıksın diye saatlerce beklenmez, haberler, puan durumları, fikstüre anında ulaşılırdı.
13. Teletext önemini yitirse de hayranları bu sevgiyi internete taşıdı.
Teletexart Day ismiyle her yıl sanal festivaller düzenleniyor, bu teknolojiyi özleyenler de teletext sevgilerini eserlerine piksel piksel işliyor.
Yorum Yazın
şu andaki netten çok daha iyidi. Tamamen bilgi çöplüğü gibi olmuş. Bazen eski kalın kalın ansiklobedileri özlüyorum arkadaş
ben direk astrolojiye girerdim bide depremlere çok bakardım :D
Telegün hala hayatta. Hatta hava durumu için annem ve puan durumu için babam hala bakıyor :)