onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Ebru Şinik Yazio: Holistik Moleküler Wellbeing Nedir?

etiket Ebru Şinik Yazio: Holistik Moleküler Wellbeing Nedir?

Ebru Şinik
16.06.2022 - 20:58 Son Güncelleme: 16.10.2023 - 21:45

Wellbeing rüzgarı insan yaşamını şekillendiren tüm bilim dalları ve sektörlerde dünyada hızla yayılıyor. Hangi ülkede yaşarsanız yaşayın, sürekli değişen ve dönüşen dünyadaki sağlık, ekonomik ve sosyolojik devinim karşısında her geçen gün daha iyi hissetme ihtiyacı ile ne yapacağını, nasıl mental ve fiziksel dengesini kuracağının arayışı ve şaşkınlığı içerisinde olan kişi sayısı büyük bir ivme ile yükseliyor. 

Çözüm ne peki?

Çözüm şüphesiz önce kendi içimizdeki dengeleri kurabilmek. Bu köşemde yazdığım tüm yazılarımın ana teması insanın bu dengeyi sağlamak için neler yapabileceği üzerine.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Bugün sizleri bu çerçevede Holistik Moleküler Wellbeing ile tanıştırmak istiyorum.

Bugün sizleri bu çerçevede Holistik Moleküler Wellbeing ile tanıştırmak istiyorum.

Bu konuyu sizlere Wellbeing Uzmanlığı programımdan mezun olan, Holistik Moleküler Wellbeing danışmanlığı veren, çok değerli öğrencilerimden Moleküler Biyoloji ve Genetik alanında Prof. Dr. Özge Çelik’in kaleminden aktarıyorum;

“ Yaşamın tüm bilgisini içeren DNA hakkında her geçen gün yeni bilgiler ediniyoruz. İnsan genom projesi ile 2001 yılında başlayan ve hala sonu gelmeyen sorulara aldığımız cevaplar yaşamlarımızı şekillendirmeye devam ediyor. Bu projeden elde edilen verilerden öğrendiğimiz en önemli bilgilerden biri, iki insanın genomunun dizi benzerliğinin %99.99 oranında olduğu ve diğeri ise insan genomunda 1.4 milyon adet tek nükleotid polimorfizmi (SNP, single nucleotide polymorphism) bulunduğunun ortaya çıkarılmasıdır. Her ne kadar bu bilgilerle tüm soruların cevaplanacağı düşünülse de %0.1’lik farklılıklarımızı anlamaya hala daha çalışıyoruz.

Birbirine benzer şekilde yaşadığımız günler, iş yerindeki stres, geçinme, barınma stresi her an sinir sistemimizin teyakkuz halinde olmasına yol açıyor. Adrenalin seviyemizin yüksek seyrettiği ve sakinleşme fırsatı bulamadan birbiri ardına geçen günler, aylar ve yaşlar bizi ve çevremizi nasıl etkiliyor hiç düşündünüz mü?

Amigdala’dan düşünmeye fırsatımız olmadan hareket ettiğimiz, savaşmayı ya da kaçmayı seçtiğimiz zamanlar bizi her ne kadar hayatta tutmayı başarsa da, genlerimizi etkiliyor mu diye hiç aklınıza geldi mi?

İçinde bulunduğumuz koşulları düşünürsek akan yaşamın ne kadarı üzerinde söz sahibiyiz, ne kadarını kontrol edebiliyoruz bir değerlendirmemiz gerekecektir.

İnsan yaşamının biyolojik ve tüm sosyolojik bileşenlerini göz önüne aldığımızda sağlık ve sağlığın kaybı arasındaki dengenin korunmasında ince bir çizgi olduğunu görebilirsiniz.

İnsan yaşamının biyolojik ve tüm sosyolojik bileşenlerini göz önüne aldığımızda sağlık ve sağlığın kaybı arasındaki dengenin korunmasında ince bir çizgi olduğunu görebilirsiniz.

Ancak bu tüm sorumluluğu genlerimize atmamız ve başımıza gelen her şeye kaderimiz dememiz de adil olmayacaktır.

Hayatta değiştirebileceklerimiz ve değiştiremeyeceklerimizi ayırd etmek önemlidir. Anne ve babamızdan aldığımız genetik mirasın sadece genlerden ibaret olmadığını, ebeveynlerimizin de kendi ebeveynlerinden aldıkları epigenetik miraslarını da bizlere kendi yaşam tercihleri ile şekillendirerek bize aktardıklarını artık biliyoruz.

Genlerimiz değiştiremediklerimiz kısmına yazılsa da genlerimizin etkinliklerini değiştirmek elimizde.

Ailemizden aldığımız bir diğer miras olan epigenetik mirasımızı (genlerimizin hangi oranda çalışacağını belirleyen metilasyon profilleri) çocuklarımıza ve hatta torunlarımıza da aktarıyoruz. İşte artık bu bilgiyi edindiğimiz andan itibaren kendimize ve yaşamımıza daha bilinçli tercihlerle yön verebilmeyi seçme özgürlüğümüzü kullanmaya başlayabiliriz.

Genlerimizin kaderimiz olmadığı; bilimsel verilerle elde ettiğimiz genetik hassasiyetlerimizi yönetebildiğimiz, sağlık ve esenlik halimizin korunduğu ve geliştirebildiğimiz yaşam tercihleri ile bireysel dönüşümlerimizin mümkün hale geldiğini neden siz de deneyimlemeyesiniz ki!

Gıda hassasiyetleri, otoimmün hastalık yatkınlıkları, ilaç cevapları, uyku düzeni, allerjiler, kilo alımı,  ruh sağlığı, depresyon ve anksiyete durumu, stres yönetimi, vitamin ve mineral ihtiyaçları, bağırsak sağlığı, kas yapısı gibi tüm yaşam alanlarımızla ilgili olarak genetik yapımız ve mevcut epigenetik profilimizin birlikte değerlendirildiği bilimsel ve kadim bilgilerin birlikte harmanlanarak bireysel yaşam dönüşümünün başladığı sihirli bir değnekle sizi tanıştırmak isterim:

Ben ona “Holistik Moleküler Wellbeing” diyorum.

Ben ona “Holistik Moleküler Wellbeing” diyorum.

Wellbeing halimizin ve aynı zamanda kişisel sağlığımızın korunmasında ihmal edilmemesi gereken fiziksel, duygusal, sosyal, ruhsal ve entelektüel yönlerimizin bilimsel verilerle değerlendirilerek yaşam dönüşümümüzün başladığı nokta. Tüm alanları doğru rehberlikle desteklediğimizde wellbeing halimizi sürdürebildiğimiz, sağlıklı yaş alma hakkımızı en iyi şekilde kullandığımız bir rehberlik olarak da tanımlayabiliriz.

Holistik Moleküler Wellbeing; bireylerin yaşam alışkanlıklarının analiz edildiği, beslenme, uyku, bireysel ve aile sağlık öykülerinin alınarak bireye özgü ihtiyaçlar doğrultusunda genetik panellerin dizayn edildiği ve kişinin wellbeing halinin sağlanması için profesyonel hekim ve uzmanlarca sonuçların analiz edilerek konsülte edildiği bir yaşam dönüşüm rehberliğidir.“

Gördünüz mü, sevgili Özge konuyu ne kadar net ve basit bir şekilde ifade ederek, açıklamış.

Kendi genetik ve epigenetik profilinize göre hassasiyetlerinizi bilerek, sağlıklı bir bedenle dingin bir ruh hali ve dengede bir zihinle sağlıklı yaş almayı ve sonraki nesillerinize de bu epigenetik mirasınızı nasıl bırakabileceğinizle ilgili Prof. Dr. Özge Çelik’in yazı ve önerilerini bu web sitesinden takip edebilirsiniz.

İyi Ol, Mutlu Ol!

YouTube

Instagram

Facebook

Twitter

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
5
3
1
1
1
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın