Görüş Bildir
Haberler
Deli Namıyla Tanınan Osmanlı Soyunu Kurtarmış Sıra Dışı Bir Padişah: Sultan İbrahim

etiket Deli Namıyla Tanınan Osmanlı Soyunu Kurtarmış Sıra Dışı Bir Padişah: Sultan İbrahim

Sultan İbrahim, 1640-1648 yılları arasında 8 sene Osmanlı tahtında kalmış, en gizemli saltanat devrine sahip padişahlardan birisidir. Babası vefat ettiğinde henüz 3 yaşındaydı. Ağabeyi II.Osman'ın yeniçeriler tarafından öldürülüşüne tanık oldu. Yine ağabeyi IV.Murat'ın saltanatı sırasında diğer kardeşleri ortadan kaldırmasını seyretti. Bütün bu yaşadıkları dolayısıyla sürekli bir ölüm korkusu içerisindeydi ve psikoloji tamamen bozulmuştu.

Kimilerine göre deli idi, kimilerine göre ise Osmanlı hanedanını yok olmak tehlikesinden kurtarmıştı.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Ölüm korkusuyla yaşadı...

Ölüm korkusuyla yaşadı...

İbrahim'in ağabeyi IV.Murat, saltanatı sırasında hanedanın bekası için diğer üç kardeşi öldürtmüştü. İbrahim, ailesinden birçok kişinin ölümüne şahit olduğu için psikolojisi fazlaca bozulmuş, zihinsel rahatsızlıklara tutulmuştu.

Ağabeyi IV.Murat'ın öldüğüne inanmadı

Ağabeyi IV.Murat'ın öldüğüne inanmadı

Bütün hayatı boyunca ölümü bekleyen İbrahim, ağabeyinin ölümünden sonra vezir Kemankeş Kara Mustafa Paşa'nın, kendisine padişah olduğunu ve dışarı çıkması gerektiğini söylemek için geldiğinde, bunun bir tuzak olduğunu ve öldürüleceğini zannetti. Kapısını kilitleyerek dışarı çıkmayı reddetti. 

En sonunda annesi Kösem Sultan'ın iknasıyla dışarı çıktı ve ağabeyi IV. Murat'ın cenazesini gördükten sonra gerçekten tahta çıkacağına inandı. Sultan İbrahim artık padişah olmuştu fakat başka sorunlar ortaya çıkmıştı.

İbrahim'in hiç çocuğu yoktu, eğer ona bir şey olursa tahta geçecek varisi de olmayacaktı. Bu sebeple Osmanlı hanedanı sona ermek tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı.

Osmanlı soyu nasıl kurtarıldı?

Osmanlı soyu nasıl kurtarıldı?

Hanedanın geleceği için Sultan İbrahim'in derhal bir erkek çocuğunun olması gerekliydi. Zira bu durumdan halk da memnun değildi, toplum endişeliydi. Bu sebeple başta annesi Kösem Sultan olmak üzere harem görevlileri padişahı cariyelerle ilişkide bulunması için yönlendiriyorlardı. Padişaha hareminde hiçbir şeyini eksik etmeyecek bir hizmette bulunuluyordu.

Amaç padişaha hizmetten daha çok, doğacak erkek şehzadeler ile hanedanın geleceğini güvence altına almaktı. Fakat cinsel gücü arttırması için padişaha verilen türlü macunlar, ilaçlar ve otlar Sultan İbrahim'in zihnini ve aklını bulandırmaktaydı. Bu durum 2 sene kadar sürdü ve nihayet 1642 yılında şehzade Mehmet dünyaya geldi. Ardından onun kardeşleri Süleyman, Ahmed, Orhan, Cihangir, Selim ve Murat doğdu. Artık saltanat tehlikede değildi, tahta çıkacak adaylar hazırdı.

Cinci Hüseyin Hoca'nın tedavisi

Cinci Hüseyin Hoca'nın tedavisi

Padişahın sağlığı git gide bozulmaktaydı. Veziriazam Kara Mustafa Paşa'ya yazdığı hatt-ı hümayunlarında 'sancı deyü yaturum, kah arkama gelir irkülürüm. Kulaklarum tıkalur. Şöyle sıkılmam var ki ölüyorum. Gayetle halim yaman olmuştur. Eski hastalığım ziyadelendi. Ne kollarum, ne başum vardır. Ziyade elemdeyim' diyerek rahatsızlıklarını açıkça ifade etmektedir.

Tam da bu sıralarda Cinci Hoca namıyla birisinin adı duyulmuştu. Söylenenlere göre bu zat nefesi çok kuvvetli, sihir ve büyü bilen bir kişiydi. Hastaları tez iyileştirirdi. Kösem Sultan bu hocayı saraya çağırtarak Sultan İbrahim'i tedavi etmesini istedi. Hoca Hüseyin Efendi ne yaptı ettiyse padişaha şifa geldi. Bundan sonra Cinci Hoca ödüllendirildi, kendisine bir saray verildi, kazasker yapıldı.

Sultan İbrahim'in sağlığı yeniden bozuluyor

Sultan İbrahim'in sağlığı yeniden bozuluyor

Cinci Hoca dualarıyla ve yaptığı tedavilerle padişaha geçici bir şifa sağlıyordu. Fakat Sultan İbrahim'in psikolojik hastalığına bir deva bulunamıyordu. 1645-46'da Girit üzerine başarılı bir sefer yapılmıştı. Fakat padişah adanın tamamen fethedilmemiş olmasına kızmıştı. Sultan İbrahim sinirlenerek Yusuf Paşa'yı boğdurttu. Padişah iç sıkıntılarını gidermek içi İstanbul'daki en meşhur şeyhleri, dervişleri ziyaret ediyordu. Gideceği yere hızlıca ulaşabilmek için şehirde arabayla dolaşılmasını yasakladı.

Padişah artık ne yapacağı belli olmayan, kızdığı zaman kimseyi tanımayarak masum insanları da idam ettiren korkutucu birisi haline gelmişti.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Cariyeler ve harem hayatı

Cariyeler ve harem hayatı

İslamda 4 kadınla evliliğe izin verilmekteydi fakat Sultan İbrahim 8 kadınla evlenmişti. Eşleri şehrin gürültüsünden rahatsız olmasın diye sabah şehirde çarşıları, dükkanı kapattırır geceleri açtırırdı. Bir diğer ilginç olay da kendisinin şişman kadınları sevmesi ve dev bir kadın istemesidir.

Kızlarağası yoğun arayışlar sonunda ona oldukça şişman dev bir kadın buldu. Padişah Şekerpare ismini verdiği bu cariyeyi çok severek onu hediyelere boğdu. Daha sonrasında ise bu kadının, bazı kaynaklarda Kösem Sultan tarafından bazı kaynaklarda ise bizzat Sultan İbrahim tarafından öldürüldüğü yazılır.

280 cariyenin boğdurulması olayı

280 cariyenin boğdurulması olayı

Yerli kaynakların hiçbirinde zikredilmeyen fakat batılı eserlerde kendine yer bulan bu iddia oldukça çarpıcıdır. Bu Rivayete göre: Sultan İbrahim'in gözde cariyelerinden biri bir gün padişaha, cariyelerden birinin dışarıdan biriyle ilişkisi olduğunu söyler. Fakat cariyenin kim olduğu bilinmemektedir. Sultan İbrahim bütün cariyeleri sorguya çeker fakat hiçbir bilgiye ulaşamaz. Duruma çok sinirlenen padişah tam 280 cariyenin tümünün boğdurulması emrini verir. Tam 280 cariyenin hepsi taş bağlanmış çuvallara konarak boğazın serin sularına atılır. 

Fakat bu rivayetin hiçbir yerli kaynakta geçmemesi ve bahsi geçen batılı kaynakların da çelişkili ifadeleri, kanıtların yetersizliği bu olayın gerçekliğine gölge düşürmektedir.

Padişahın son merakı: Samur Kürkü

Padişahın son merakı: Samur Kürkü

Hanedanda erkek varis kalmadığından cariyelerle etrafı donatılan, hocalar tarafından okutulan padişah, son olarak bir gece Yahudi bir cariyenin kendisine anlattığı 'sarayını samurla kaplayan kral'  masalından çok etkilenerek samur kürküne merak salmıştı.

Valilere fermanlar göndererek Samur ve cinsel gücü arttırıcı amber temin edilmesini emretti. Padişahın bu tutkusu yüzünden samur fiyatları on katına çıktı. Her türlü vergiden muaf olan ilmiye sınıfı için bile samur vergisi kondu. Sultan İbrahim, harem odasını ve hatta sarayın pencerelerini bile samur kürkü ile kaplattı. Samur kürkü vergisi yüzünden bazı tarihçiler bu döneme samur devri demiştir

Sultan İbrahim'in tahttan indirilmesi

Sultan İbrahim'in tahttan indirilmesi

Padişahın son merakı olan samur kürkleri, onun saltanatının da sonu oldu. Aynı zamanda hazinenin büyük bir kısmı hareme harcanıyordu, askerlerin ulufeleri verilemez olmuştu. Halk ise depremleri ve yangınları padişahın uğursuzluğuna yoruyordu. Esas olarak iplerin kopması ise, Girit seferinden yeni dönmüş olan Ocak Kethüdası Kara Murat Ağa'nın samur vergisi ödemeyi reddetmesiydi. Netice itibarıyla devlet erkanının müşterek bir hareketiyle Sultan İbrahim tahttan indirilerek yerine küçük yaştaki oğlu IV.Mehmet geçirildi. Resmiyette böyle görünse de asıl yönetim İbrahim'in annesi Kösem Sultan'ın emrine geçmişti.

Sultan İbrahim'in son sözü

Sultan İbrahim, tahttan indirilirken son sözü 'Elhamdülillah cemaat başıyım' olmuştu. Sarayın içinde taş bir odaya kilitlenerek odanın kapısı kurşunla mühürlendi. Sultan İbrahim bu odanın içinde feryat ederken bağırışlarını duyan saray halkı ise eski padişahlarının bu haline çok üzülmekteydi. Onu hapsedildiği odadan kurtarmayı planlayanlar vardı. Bunun üzerine Kösem Sultan ve devlet erkanı, hanedanın düzeni için Sultan İbrahim'in öldürülmesine karar verdi.

Şeyhülislam Abdürrahim Efendi 'iki halife müctemi oldukta biri katledilmek lazımdır' diye fetva verdi. Bunun üzerine cellatlar ile odasına gidildi ve Sultan İbrahim boğdurularak öldürüldü. Cenazesi amcası I.Mustafa'nın yanına defnedildi ve 'deli' olarak nitelendirilen bu iki padişahın yanına başka hiçbir hükümdar defnedilmedi.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Sultan İbrahim'in 'deli' lakabı ve IV. Mehmet saltanatı

Sultan İbrahim'in 'deli' lakabı ve IV. Mehmet saltanatı

Ardında bir çok söylenti bırakarak 8 yıllık hükümdarlığı sona eren Sultan İbrahim, bugün hala deli namıyla anılmaktadır. Gerçekten deli miydi ? Yoksa sadece sinirleri yıpranmış bir padişah mıydı ? Bu konuda Dr.Çağatay Uluçay'ın incelemeleri sonucunda, Sultan İbrahim'in psikonevroz hastası olduğu ve gerçekle ile hayali ayırt edebildiği, kanısı elde edilmiştir.

Sultan İbrahim'den sonra Kösem Sultan da 1651 yılında hayatını kaybetti. Geriye ise babası Sultan İbrahim'den miras kalan tahtta genç yaştaki oğlu IV. Mehmet kalmıştı.

Ek bilgi: Avrupa'nın diline düşen Zafire Vakası

Ek bilgi: Avrupa'nın diline düşen Zafire Vakası

Anlatılanlara göre İbrahimin uğruna kendi çocuğunu havuza fırlattığı, Kızılarağası Sümbül Ağa'nın himayesindeki Zafire'yi kucağında çocuğuyla bağrına basması hem annesi Kösem Sultan'ı, hem de padişah eşi Hatice Terhan Sultan'ı oldukça rahatsız eder. 4. Mehmet'in yaralanması vakasından sonra kucağında çocuğu ile sürgüne gönderilen Zafire güzel bir Gürcü kadınıydı. Zafire ve oğlu önce Akdeniz'deki korsanların eline düşer. Sonra elden ele gezen Zafire'nin oğlu batılı politikacılar ve hükümdarlar tarafından Cem Sultan gibi sanki bir Osmanlı Prens'i gibi pazarlanmaya çalışılır.

YARARLANILAN ESERLER

  • İlber Ortaylı, Sekiz Yıllık Saltanatı Bir Faciaydı, Milliyet Gazetesi, 2010

  • Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye Osmanlı Üzerine Araştırmalar-II, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2014

  • Erhan Afyoncu, Osmanlı İmparatorulu, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2014

  • Necdet Sakaoğlu, Bu Mülkün Sultanları, Oğlan Yayıncılık, İstanbul 2015

  • Alphonse de Lamartine, Osmanlı Tarihi, Toker Yayınları, İstanbul 2016

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
826
365
124
84
47
43
39
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?