Çalışan Anne Olarak Yaşadığım Zorluklar: Suçluluk Duygusu, Sorumluluklar, Bakıcı Sorunu ve Diğerleri
Her ne kadar ötekileştiren bir tamlama olsa da, yazı boyunca ‘çalışan anne’ kavramını kullanacağım. Bizi bizden başka en iyi kim anlayabilir ki?
Suçluluk duygusu tüm gün kalbinizi sıkıştırır.
Bakıcı bulmaya çalışırken, aklınızdan sürekli sokaklarda çığlık çığlığa bağırarak koşmak geçer.
Belli bir standardınız var sonuçta, çocuğunuza iyi bakılmasını istiyorsunuz ama kime, nasıl emanet edebilirsiniz ki? Sizden başka ona en iyi kim bakabilir?
Çocuğunuza iyi bakılıp bakılmadığını düşündükçe gözleriniz yaşarır.
Bakıcı, büyükanneler ya da kreş fark etmez, çocuğunuza iyi bakılıp bakılmadığı sorusu tüm gün kafanızın bir yerinde sizi sürekli dürter. Yemeğini yedi mi, uyudu mu, hava aldı mı? Yoksa tüm gün telefonla, tabletle mi oynadı, televizyon karşısında saatler mi harcadı?
Toplum baskısı, hiç bitmeyen yorumlar beyninizi kemirir.
“Canım ne var çalışacak, çocuğunu büyüt. Bir annenin yeri çocuğunun yanıdır. Hem bak ne kadar zorlanıyorsun… Boş ver. Çalışma.” Her ne kadar bu ‘teyze’ laflarına kulaklarınızı tıkasanız da bunları duyduğunuz anda çok ama çok rahatsız olursunuz. İnsanların hiç ilgilerinin olmadığı konular hakkında bu kadar cesurca, patavatsızca konuşmaları çoğu zaman gözlerinizden alevler fışkırmasına neden olur.
Yardımcı olacak birileri olsa bile evdeki sorumluluklar bir yerde tıkanır ve üstünüze üstünüze gelir.
Ev temiz, yemekler hazır olsa bile -ki bu Türkiye ortalamasını düşününce çok güç- sorumluluklar asla bitmez. Ucunu kaçırırsanız her şeyin darmaduman olacağını bildiğinizden, her şeyin bir düzen içinde olması için çabalarsınız.
Hiç istemeseniz bile eve getirmek zorunda kaldığınız işler her zaman büyük problemlere yol açar.
En basiti, çocuğunuz uyuduktan sonra ve neredeyse bütün gece çalıştığınız için sabaha zombi gibi başlarsınız. Kapkara olmuş gözaltlarınız ve yorgunluğunuzdan hiç bahsetmiyoruz bile…
İki arada bir derede yapmaya çalıştığınız günlük rutin bakımlar kabus olur.
Yüz yıkamak, duş almak, basit bir yüz ya da saç maskesi yapmak ne kadar zor olabilir değil mi? Çocukla birlikte makyaj yapmayı deneyin bir de…
Acil durumlarda yaşanan telaş ve aksayan işler ömrünüzden ömür götürür.
Çocuğunuz hasta olduysa, kreşte yaralandıysa ya da en basiti o sabah işe gitmemeniz için bacaklarınıza yapıştıysa yaşadığınız telaş canınızı sıkar ve neredeyse her gün bu aksaklıklardan biriyle karşılaşırsınız.
Zihinsel yorgunluk bir tarafa, bedensel yorgunluk erken yaşlanmanıza neden olur.
Akşamları sizi “Oyun vakti!” diye karşılayan bir miniğiniz varsa, tabii ki tüm günün yorgunluğu geçer gider ama o uyuduktan sonra yaşadığınız vücut ağrılarını kimseye anlatamazsınız, anlamazlar…
Mükemmel olma çabası sizi yiyip bitirir.
Her şeyi bir arada ve kusursuz yapmaya çalışmak ve kendinizi tüm dünyaya kanıtlamak için yüklenmeye çalıştığınız mükemmel olma misyonu sizi her zaman bitkin düşürür. Mükemmel olamayacağınızı kabul edip yola devam etmek daha kolay ama…
Yorum Yazın
çünkü çocuk sadece kadına ait, erkeğe ait değil.. hayatımda en nefret ettiğim tanımlardan biridir "çalışan anne".. siz hiç "çalışan baba" diye bişey duydunuz... Devamını Gör
"Canım ne var çalışacak, çocuğunu büyüt. Bir annenin yeri çocuğunun yanıdır. Hem bak ne kadar zorlanıyorsun… Boş ver. Çalışma.” Patavatsızca ve cesur yazılmı... Devamını Gör
Senin mantığınla aşıkta olmayalım arkadaşım.Yeni bir işe girmeyelim.Ne bilim hiç riske girmeyelim.Boş boş oturalım.İnsan sadece çocuk sahibi olduğunda değil ... Devamını Gör
Çocuğumun ilklerini görmek, ruhsal anlamda hem kendimi hem de onu doyurmak, başlangıcı iyi yapabilmek için çalışmaya ara verdim. İnanılmaz zor bir dönemdi, ö... Devamını Gör