01-07 MART DEPREM HAFTASI
01-07 MART DEPREM HAFTASI
Yerküre üzerinde en büyük enerji boşalımı olan Deprem insanlığın yaşadığı en önemli felaketlerin başında yer almaktadır. Ülkemiz dünya`nın en önemli deprem bölgelerinden birinde bulunmakta, can ve mal kayıplarına yol açan afetlerle sık, sık karşılaşmaktadır. Depreme karşı hazırlıklı olunması, deprem tehlikesi ve konusunun kamuoyu gündeminde kalması amacıyla ülkemizde her yıl 01-07 Mart tarihleri arasındaki hafta deprem haftası olarak kutlanmaktadır.
Ülkemiz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerindedir. Türkiye topraklarının %66`sı 1`inci ve 2`inci derece deprem bölgesinde bulunmaktadır. Türkiye nüfusunun %70`inin ve büyük sanayi tesislerinin %75`inin bulunduğu bölgelerde, büyük bir deprem olma ihtimali çok yüksektir. İstatistiklere bakıldığında; doğal afetlerin neden olduğu doğrudan ve dolaylı ekonomik kayıplar GSMH`nin %3`ü kadar olduğu görülmektedir.
Deprem Ülkemiz için en büyük risk faktörlerinden biridir. Bu riske karşı toplum olarak, deprem zararlarını azaltmak için kararlı bir şekilde çalışmalarımızı yürütmeliyiz. Deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacak işleri planlamalıyız. Yaşanacak afetlerde deprem zararlarının azaltılmasında en önemli adım eğitimdir. Bilinçli ve afete hazır bir toplum için eğitim büyük bir önem taşımaktadır.
Yakın tarihimizde yaşadığımız; 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, 22 Kasım 1999 Düzce Depremi, 23 Ekim 2011 Van Depremi ve 2011 yılı içerisinde yaşanan orta büyüklükteki; Simav, Tekirdağ, Elazığ depremleri Ülkemiz deprem gerçeğini göstermiştir. Bu depremler; hafızalarımızda binlerce can ve milyara varan mal kayıplarının olduğu büyük acılar ve çaresizliklerin yaşandığı bir doğa olayı olarak yer almıştır.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası olarak, 01-07 Mart Deprem haftası içerisinde yapılan etkinliklere destek vererek ve etkinliklere katılarak deprem konusunda halkımızın bilinçlendirilmesi için katkı verilmektedir.
Depremle iç içe yaşamak zorunda olduğumuz Ülkemizde; Doğa olaylarının afete dönüşmemesi, toplumsal acıların tekrar yaşanmaması için, daha önce defalarca belirttiğimiz bazı konuları bir kez daha hatırlatmayı gerekli görüyoruz.
• Unutulmamalıdır ki; geçmişte olan depremler gelecekte de olmaya devam edecektir. Büyük can ve mal kaybına neden olan yıkıcı depremlere kaynaklık etmiş Kuzey Anadolu Fay Zonu ve Doğu Anadolu Fay Zonu sessizliğini korumakta ve enerji biriktirmektedir. Dikkatler fayların civarındaki aktif zonlar üzerine ve olası İstanbul depremine yoğunlaştırılmalıdır.
• Depreme dayanıklı yapı tasarımı için zemin etütlerinde mutlaka Jeofizik Mühendisliği Hizmetleri yer almalıdır.
• İmar planına altlık teşkil edecek jeolojik-jeofizik-jeoteknik etütler yapılmadan yeni yerleşim yerleri belirlenmemeli ada ve parsel bazlı tüm yapılaşmalarda mühendislik hizmeti almayan hiçbir uygulamaya ruhsat verilmemelidir.
• Riskli alanlar imara açılmamalıdır. Bilimsel normlara dayalı yer seçimi yapılmalıdır. Niteliksiz yapı üretimi engellenmelidir.
• Binayı yıkan depremin dinamik parametreleridir. Zeminin dinamik özelikleri Jeofizik Mühendisleri tarafından hesaplanmaktadır. Yer seçiminde ve yapılaşmada zemin özelliklerine göre binalar yapılmalıdır.
• Merkezi ve yerel idarelerde zemin etüt raporlarının standartlara uygun yapılmasının sağlanması ve denetimi için Jeofizik Mühendisi istihdamı arttırılmalıdır. Kamusal denetim etkinleştirilmelidir. Yerel idarelerde zemin etüt raporlarının kontrolü ve gerekli durumlarda yerinde denetimi amacıyla Jeofizik Mühendisi istihdamı zorunlu hale getirilmelidir.
• Yapı Denetim Yasası, İmar Yasası, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Yasa ve ilgili diğer yasa ve yönetmelikler, TMMOB ve Odaların önerileri alınarak yeniden düzenlenmelidir.
• 4708 Sayılı Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği değiştirilmeli, yapı üretim sürecinden bitimine kadar önemli bir rol oynayan Jeofizik Mühendislerinin Teknik Müşavirlik Kuruluşu veya Yapı Denetim Kuruluşu ortağı olma zorunluluğu getirilmelidir.
• 6306 sayılı 'Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nde, mevcut binaların değerlendirilmesi, riskli bina tespitleri ve güçlendirme çalışmalarında yapılacak tahribatsız incelemelerde Jeofizik Mühendisliği hizmetleri zorunlu hale getirilmelidir.
• 3194 Sayılı İmar Kanununun 8. Maddesine eklenen 1ı) bendi ile rapor onay vizelerinin kaldırılarak Meslek Odalarının denetleme yetkisi yok edilmeye çalışılmaktadır. Bu düzenleme; mühendislik hizmetlerinin mesleki ve teknik esaslara ve ülke yararı doğrultusunda verilmesini engelleyici bir düzenlemedir. Kamu yararı açısından Odaların mesleki denetimini yok etmeyi hedefleyen bu değişikliğin düzeltilmesi gerekmektedir.
• Kentsel değişim-dönüşüm projelerinde öncelik, afet riskinin yüksek olduğu yerlere ve göçecek binalara verilmelidir.
Depremlerin herhangi bir irade ile durdurulması mümkün değildir. Doğanın bir gerçeği olan depremler önlenemez ancak alınacak akılcı ve bilimsel önlemler, bilinçli eğitim ve planlı yerleşim ile deprem zararlarını azaltabilir. Birer doğa olayı olan depremlerin afete dönüşmesi, felaket olarak yaşanması halkımızın yazgısı olamaz, olmamalıdır.
Yaşadığımız depremlerde yaşamını yitiren vatandaşlarımızı saygıyla anıyoruz.,
Saygılarımızla,
TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI