onedio
Görüş Bildir
Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Etkileyen Faktörler
Tüp bebek işlemi, birçok faktörün biraraya gelip başarının izlendiği bir süreçtir ve bir takım oyunudur. Başarıya ulaşmak için özellikle kadın, erkek, embryo ve laboratuar faktörlerinin çok iyi irdelenmesi gereklidir. Kadın faktöründe; yaş, yumurtalık rezervi, genetik normallik hali, rahim içinin durumu gibi faktörler öne çıkar. Erkek için ise, sperm sayısı ve hareketi ile genetik olarak normallik hali öne çıkmaktadır. Bu sayılan durumlarda, elde edilen sağlıklı embryo, iyi donanımlı bir laboratuarda ve tecrübeli bir embryoloji ekibi ile gebeliği beraberinde getirecektir. AMH ve ultrason ile ortaya konmuş iyi bir yumurtalık rezervi, 40 yaş altı olgular, genetik olarak normal kadınlar, rahim problemi olmayan ve eşlik eden dahili başka bir hastalığı olmayan kadınlarda başarı yüksek izlenmektedir.Tüp bebek laboratuarı da, başarıya etki etmektedir. Denetimi tam yapılan, iyi kalitede embryo geliştirme medyumları kullanılan, temilik ve hijyen sorunu olmayan, filtre sistemi iyi çalışan ve deneyimli bir ekibi olan merkerzlerde başarı yüksek izlenmektedir. Ankara’da yıllardır bu ilkeler ile faaliyet gösteren Centrum Tüp bebek merkezinde, her zaman yüksek tüp bebek başarısı hedeflenmektedir. Özetle:Kadın yaşıYumurtalık rezerviEşlik eden hastalıkGenetik problemlerSperm sayı ve kalitesiKullanılan tedavi protokolleri ve cinsiEmbryoloji laboratuar koşulları ve ekibiGenetik uygulamalarModern gereç ve yöntemlerTüp bebek merkezindeki doktor ekibinin tüp bebek alanındaki tecrübesiSağlıklı kayıt sistemleribaşarıya etki eden faktörler olarak öne çıkmaktadır.
Anne Sütünün Yararları
Anne sütü faydaları saymakla bitmez deyimi yerindeyse her derde deva mucizevi bir besin kaynağıdır.İşte Anne sütünün faydalarıAnne ile bebek arasında ömür boyu sürecek bağı kuran köprü görevi görür.Bebeğin beyin gelişimine faydalıdır.Sakinleştirici ve dinlendirici özelliği vardır uyku problemi olan bebeklere faydalıdır.Bebeklerde ölüm riskini azaltıcı etkisi vardır.Bebeğin ruh sağlığına faydalıdır.Bebek için en kolay sindirilebilecek besin maddesidir.Bebeğin iç organlarının gelişmesine yardımcı olur.Bebeğin obezite hastalığına yakalanma riskini neredeyse sıfıra indirir.Bebeğin hastalıklara yakalanma riskini azaltır.Bebeğin vücudunda zararlı madde var ise atılmasına yardımcı olur.Kansızlık hastalığına yakalanma riskini azaltır.İleriki yıllarda yakalanması mümkün olan hastalıklardan koruyucu özelliği vardır.Bebeğin kabızlığını azaltıcı özelliği vardır.Solunum yolu hastalıklarına iyi gelir.Aşıların bebeğe etkisini hızlandırır.bebeğin çene yapısı ve diş sağlığına faydalıdır.Alerjik hastalıklara iyi gelir.Lösemiye yakalanma riskini azaltır.Bebeğin stressiz bir dönem geçirmesine yardımcı olur.Bebeğin kemik gelişimine faydalıdır.Yüz kaslarının gelişiminde faydalıdır.
Yeni Anne Baba Olanların Yaşayarak Öğrendiği 13 Durum
Her anne baba bebek en az 6 aylık olana kadar her gece gündüz aklına gelen bebeğin uykuda hareket etmediği her an acaba nefes alıyor mu diye kontrol eder. Göbeği kımıldıyor mu, ya da dokunarak hareket ediyor mu diye kontrol eder mutlaka.
Çocuk mu Anneye, Anne mi Çocuğa Bağımlı?
Çocuğu gelişirken değişen rolüne ayak uydurmayan ve çocuğunun kendisine bağımlı olduğu fikrine kapılan anneler ilerleyen yıllarda büyük sorunlar yaşayabiliyor.Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışma Merkezi’nden Uzman Psikolojik Danışman Nur Ağdelen anneleri şöyle uyardı: “Anne ya da babasını yalnız bırakmamak için evlenmeyen hatta üniversiteye gitmeyen çocuklar yaratmamak için zaman içinde annelik rolünüzün değiştiğini fark edin ve buna göre davranın. Çocuklarınızın size bağımlı olduğunu düşünürken aslında siz ona bağımlı olabilirsiniz, dikkat edin.”Çocuklar mı anneler mi bağımlı?Uzmanlar, çocuklarının kendilerine bağımlı olduğu fikrine kapılan annelere öncelikle çocuklarıyla ilgili algılarını gözden geçirmelerini önerdi. Geceleri annesinin yanında uyumak isteyen, annesinden ayrılmamak için okula gitmeyen, evlilik ya da farklı sebeplerle evden ayrılmayı reddeden kişilerle sık karşılaşıldığında genellikle bu kişilerin annelerinden ayrılmakta zorlandıklarının düşünüldüğüne dikkat çeken uzmanlara göre; burada bağımlı olan kim? “Çocuklar mı anneler mi” sorgusunun yapılmasında fayda var..
Annenin Stresi Bebeğe Gaz Yapıyor
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Kılınç, özellikle 0-8 ay arasında olan bebeklerin yaşadığı gaz sancısının, ebeveynleri en çok tedirgin eden konuların başında geldiğini belirtti.Sancının, bebekteki sağlık sorunlarına bağlı gündeme gelebileceğini vurgulayan Kılınç, şöyle konuştu:“Bebeğinizin bu problemi yaşamasını istemiyorsanız, stresten uzak durun. 20 yıllık meslek hayatımda, stresini ortadan kaldırdığımız annelerin bebeklerinin ancak % 1′inde gaz sancısı devam etti. O da çocuklardaki çeşitli sağlık sorunlarından kaynaklanıyordu. Bugün yaşanan gaz sancılarının neredeyse tamamının altında annenin yaşadığı stres yatıyor. Bu stres de genellikle ilk gebeliğini yaşayan annelerde sıklıkla görülüyor. Çünkü tecrübesiz olan anneler, birçok...devamı: 365haber.org/sağlık haberleri
Reklam
Bebek Bakımında Doğru Bilinen Yanlışlar
İşte siz değerli anne babalara kıymetliniz bebeğinizin bakımında bilmeniz gereken bilgiler...1- İlk gün süt gelmedi, bebeğim aç kalıyorDoğumdan hemen sonra annenin yanına verilen bebek, içgüdüsel olarak emme refleksine sahiptir. İlk gelen süt miktarı bebeğin ihtiyacı kadardır. İlk günlerde her meme verişte ortalama bir çay kaşığı kadar süt gelebilir. Her emzirmede anne sütü artar. Sütün fazla gelmesini isteyerek endişe yaşamak, anne ve bebek arasındaki strese neden olabilir.Yeni doğan bebekler, ilk bir –iki gün sonra ortalama 2 saatte bir emzirilmelidir. İlk hafta bu sıklık hem olası fizyolojik sarılığın çabuk geçmesi, hem de sütün bebeğin ihtiyacı kadar artması için önemlidir. Daha sonraki günlerde bebeğin sürekli memede kalması süt birikmesine engel olacağı için bebeğin doymamasına, göğüs uçlarının yara olmasına sebep olabilir ve bebek beslenme sorunu yaşayabilir.3- Evdeki kedi ve köpekleri uzaklaştırmalıyımİnsanlar, özellikle de bebekler yaşam alanlarına göre antikor geliştirerek bağışıklık kazanırlar. Yaşam şartlarınızı değiştirmek bebeği steril büyütmek anlamına gelir. Buna göre aileler bebeğe göre değil bebekler aileye göre yaşamalıdır. Bu nedenle hayvanları uzaklaştırmaya gerek yoktur.4- Bebeği uyurken sallamayalımBebekler anne karnında sallanırlar. Sallama işlemi, orta kulaktaki vestibüler sistemin uyarılmasına sebep olduğu için denge yeteneğinin gelişmesine yardımcı olur. Hafif ve küçük ritimler halinde bebeği sallayabilirsiniz.5- Karanlıkta ve sessizlikte uyusunBebek eğer yeterli ve düzenli aralıklarla emmişse, karnı toksa ve gazı çıkmışsa herhangi bir uyku sorunu yaşamaz. Yeni doğanın günlük uyku süresi ortalama 20 saattir. Gece büyüme hormonu salgılandığı için gece lambası karanlığında uyuması gerekir. Gün doğumundan itibaren perdeler açılmalı hatta havalandırılmalıdır. Gündüz aydınlıkta ve gün içinde de gürültüde uyuyabilir.6- Bebeğim üşüyor, eldiven takalımBebekler bulundukları ortama göre bağışıklık kazanırlar ve uyum sağlarlar. Ortalama 20-22 derece sıcaklık bebekler için uygundur. Bedenlerinin en uç noktaları olan el ve ayaklarındaki periferik kan sistemleri doğduktan sonra gelişir. Bu yüzden elleri ve ayakları normalden daha soğuk olabilir. 2500 gr. altındaki bebekler vücut sıcaklıklarını korumada zorluk çekecekleri için daha sıcak tutulmaları gerekir.7- Yenidoğanda gaz yokturSütün inmesi ve çabuk çoğalması için sık emzirilen bebekler, süt emerken hava da yutabilirler. Bu yüzden ilk günlerde bile bebek emme işleminden sonra dik tutularak gazı çıkarılmalıdır.8- Çok kaka yapıyor, kakası yeşil renkte, bebeği üşüttükYenidoğan bir bebeğin her altı açıldığında kaka varsa bebek iyi besleniyor demektir. Yeni doğan bir bebek günde ortalama 4-9 kez kaka yapabilir. Kaka çıkışı yoksa, beslenme sorunu yaşıyor olabilir.. Doğru ve düzenli meme emen bir bebeğin kakası sarı ve partiküllüdür. Yeşil kaka, bebeğin çok emdiğini gösterir. Bağırsaklarda işlenmiş kaka sarıdır. Yeşil kaka, çok emdiği için barsaklarda işlenmeden atıldığını gösterir. Üşütmekle herhangi ilişkisi yoktur.9- Her altını açtığımda pişik kremi sürmeliyimPişik kremleri çok yoğun ve kalındır. O bölgeyi tamamen steril ve hava almadan korurlar. Bu nedenle o bölgenin direnci de düşecektir. İlerleyen dönemde yeni bir ajanla karşılaştığında enfeksiyon veya şiddetli pişik riski doğacaktır. Kremler eğer pişik varsa sürülmeli ve az olarak kullanılmalıdır. Pişik olmaması için dikkat edilecek en önemli noktalardan biride bebeğin altı bağlandığında poposu iyice kuru olmalıdır. Bebeğin nemli kalan poposu hava geçirmeyen hazır bezler nedeniyle pişik yapabilir.10- Bebeği kundaklamak zararlıdırBebeğin anne karnındaki hareketleri kısıtlıdır. Örneğin kollarını uzattığında anne karnının izin verdiği kadar uzatabilir ve kendini güvende hisseder. Doğduğunda istemsiz yaptığı el kol hareketleriyle kendini korkutur. Bu yüzden ilk haftalarda yarım kundak yapmak bebeğin kendini korkutmamasını, daha kolay uyumasını sağlar.
Emziren Anne Depresyona Girmiyor
İngiltere’de gerçekleştirilen araştırmada, annelerin doğumdan sonra depresyona girmesi ve emzirme arasında ilişki olduğu saptandı. Araştırma kapsamında İngiltere’de 1990 yılında gerçekleşen aşağı yukarı 14 bin doğumu takip eden uzmanlar, anne adaylarını hamilelik süresince 2 kere, doğumdan sonra da bebekleri 8 hafta, 8, 21 ve 33 aylıkken belirli testlere tabi tuttu.Araştırmada, bebeğini emzirmeye başlayan annelerin doğum sonrası depresyona yakalanma oranlarının, emzirmeyen annelere göre % 50 daha az olduğu ortaya çıktı.Uzmanlar, doğumu takiben bebeğini emzirmeyi planlayan fakat başarısız olan annelerin ise doğum sonrası depresyona girme risklerinde yükseliş kaydedildiğini bildirdi. Cambridge Üniversitesi’nden bilim adamları, doğumu takiben ilk 14 haftada kadınların ortalama % 13′ünün depresyona girdiğini bildiriyor. Dünya Sağlık Örgütü, annelere ilk altı ay boyunca bebeklerini sadece anne sütüyle besleme tavsiyesinde bulunuyor.kaynak: 365haber.org/sağlık haberleri
Reklam
0-6 Ay Arası Bebekleri Güneşten Uzak Tutun!
Prof. Dr. Sıdıka Kurul: “Özellikle 0-6 ay arası bebekler güneşten uzak tutulmalıdır, bebeklikte güneşe maruz kalma cilt kanseri riskini 2 kat artırmaktadır”T.C. Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanlığı; Türk Onkoloji Vakfı; Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği; Türk Onkoloji Grubu Derneği; Kanserle Dans Derneği işbirliği ve Bristol-Myers Squibb ilaç firmasının koşulsuz desteği ile bir deri kanseri türü olan “Melanom” konusunda bir Sosyal Sorumluluk Projesi başlatıldı. Pilot bölge olarak seçilen Sarıyer ilçesinde “Çocuğunuzu Melanom’dan Koruyun” isimli proje kapsamında,hazırlanan görsel materyaller aracılığı ile ”Melanom” hakkındaki bilgiler aileler ve çocuklarla paylaşıldı. Türk Onkoloji Vakfı Başkanı Prof. Dr. Sıdıka Kurul önderliğinde ilk kez Sarıyer ilçesinde başlatılan proje kapsamında, melanom ile ilgili bilgilendirici el broşürleri ve posterler 145 eczane, 43 kreş, 38 muhtarlık, 15 spor tesisi, 6 büyük market ve 1 özel Hastane ve yaklaşık 1800 haneye ulaştırıldı. Melanom’da güneş ışınlarının etkisi ve sağlıklı güneşlenme konusunda hazırlanan poster ve el broşürleri ile, güneşe çıkılmaması gereken saatler, arabada, evde ve güneş etkisi yaratan solaryum da dahil olmak üzere güneş hasarı ve korunma yolları ile, anne ve babalar için önemli bilgiler bölge halkı ve özellikle çocuk sahibi olan aile bireylerinde farkındalık oluşturmayı hedefliyor. “BEBEKLERDE RİSK DAHA FAZLA” Türk Onkoloji Vakfı Başkanı Prof. Dr. Sıdıka Kurul, 0-6 ay arası bebeklerin güneşten uzak tutulması gerektiğine dikkat çekti. 0-6 ay arası bebekler güneşin doğrudan etkisinden uzak tutulmasını, ciltlerinin güneşe karşı çok hassas olduğunu belirten Prof. Dr. Kurul, “Önlem olarak; araba camları ultraviyole ışınlara karşı yüzde yüz koruma sağlayan UV filmleri ile kaplatılabilir. Bebekler saat 10:00’dan önce ve 16:00’dan sonra güneş koruması olan bir pusetle dolaştırılabilir. Bebeklerin kol ve bacaklarını örten ince giysiler giydirilebilir ve boynunu da örten şapkalar kullanılabilir. Ancak bu saatler haricinde, güneş kremi kullanmadan günde 10-15 dakika güneşe çıkarmak da D vitamini gelişimi açısından önemlidir. 6-12 ay arası bebekler ise bu belirtilen önlemlere ek olarak, belli kurallar çerçevesinde güneşe çıkartılabilir. Özellikle dışarı çıkmadan yarım saat önce, en az 15 faktörlü bir güneş kremi sürülmeli ve bu krem her 2 saatte bir ve yüzmeden sonra tekrar uygulanmalıdır. Bebeklikte güneşe maruz kalma, cilt kanseri riskini iki kat artırmaktadır” dedi. “HASTA SAYISINI AZALTMAYI HEDEFLİYORUZ” Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin, Türkiye'de yılda yaklaşık 735 erkeğe ve 560 kadına melanom teşhisi konulduğunu belirtti. Doç. Dr. Gültekin, Projenin Türkiye'de melanom hasta sayısının azaltılması amacıyla hayata geçirildiğini anlatarak şöyle devam etti: 'Şu anda ülkemizde az da olsa melanom görülme oranının artışını bekliyoruz. Bu konuda mutlaka bir takım eğitim, önleme ve erken teşhis tarama faaliyetleri yapmamız gerekiyor. Vücudumuzun D vitaminine de ihtiyacı var, bunu unutmamak gerekir. Güneş ışınlarının fazlasından kendimizi ve gelecek nesilleri korumamız gerekiyor. Genç yaşlarda solaryumun da malign melanom riskini arttırdığı bilinmektedir. Bu projeyle hazırlanan tüm broşürleri hekimler aracılığıyla halkımıza ulaştıracağız. Kendi kendine cilt muayenesini yaygınlaştırmayı da hedefliyoruz.' dedi. Türkiye'nin kanser istatistiklerini sürekli takip ettiklerini ifade eden Doç. Dr. Gültekin, 'Ülkemizde yılda yaklaşık olarak 735 erkeğe ve 560 kadına melanom teşhisi koyuyoruz' diye konuştu. “GÜNEŞ KREMİNİN KORUMA FAKTÖRÜ 30'UN ÜZERİNDE OLMALI” İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Aydemir ise, melanomda diğer deri kanserlerine kıyasla ölüm riskinin daha fazla olduğunu kaydetti. Deri kanserine yakalanma riskinin ilk 10 yaşta alınan ultraviyole dozuna bağlı olduğunu anlatan Prof. Dr. Aydemir, güneşin yanık yapacak kadar yüksek dozda alınmasının, kişiyi bir basamak daha melanoma yaklaştırdığını söyledi. Hastalığın sürekli güneşte çalışanlarda değil, tatile çıkanlarda daha sık görüldüğünü ifade eden Aydemir, güneş ışınlarının en dik geldiği vaktin 2 saat öncesi ve sonrasında dışarı çıkılmamasını istedi. Güneşten en iyi korunma şeklinin doğru giyinme olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Aydemir, şu önerilerde bulundu: 'Giysili alanınıza güneş etki etmiyor. Kuru, sık dokulu ve koyu renk giyinmeli. Bize hep sıcak havada açık renk giyinmek öğretilirdi. Isıdan, güneşten korunmak için sık dokulu ve koyu renk giyinmek gerekir. Hep gölgeden yararlanmak isteriz fakat gölge, çevreden, sudan, betondan yansı yapar. Gölgede ancak yüzde 50 korunabiliriz. Şapka da kısmen korur. Bunların dışında güneş kremi kullanabiliriz. Koruma faktörünün 30'un üzerinde olması gerekir.' Prof. Dr. Aydemir, açık tenli, fazla beni olanların melanom hastalığına yakalanma riskinin daha çok olduğunu belirterek, benlerin 2-3 ayda renk, şekil, boyut değiştirmesi durumunda mutlaka bir dermatoloğa gidilmesi gerektiğini anlattı. “HİÇBİR BEN BIÇAK DEĞDİĞİ İÇİN KÖTÜ OLMAZ” Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Başkanı İsmail Kuran, melanomun tedavisinde erken tanının önemli olduğunu, bu nedenle de kişinin bedenini sürekli kontrol etmesi gerektiğini kaydetti. Benlerin alınmasının çok basit bir cerrahi işlem olduğunu ve iz kalmadığını anlatan Kuran, alınan benin tahlil edilmesinin önemine işaret etti. Kuran, 'Halk arasında 'Bene bıçak değerse kötü olur' kalıbı nasıl yerleşmiş bilmiyorum ama hiçbir ben bıçak değdiği için kötü olmaz' dedi. Ultraviyole ışınlarının tetiklediği düşünülen melanomun, güneş ışığına maruziyetin yüksek olduğu bölgelerde daha sık görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Kuran, “Melanositlerin tümör hücrelerine dönüşümü hem genetik olarak normal kişilerde, hem de riskli ve yatkın olan kişilerde görülmektedir. Erken evrede melanom yalnızca derinin yüzeyel tabakasını tutarken, ilerleyen evrede daha alt tabakalara uzanan mikroinvazyonlar (mikrouzanımlar) ve daha ileri evrede en alt tabakalarda invazyon ve metastazlar (uzak yayılımlar) görülmektedir” şeklinde konuştu. “MELANOM’DA ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİ” Melanomdan korunmak için erken tanının çok önemli olduğunu ifade eden İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji ABD. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Aydemir şunları kaydetti: ”Bu kapsamda kişilerin kendini muayene etmesi ve şüpheli durumlarda dermatologlara gitmesi önerilmektedir. Melanomun asıl tedavisi cerrahi tedavidir. Hastaların önemli bir bölümü ameliyatla tedavi edilmektedir ve bu aşamada iyi kalitede cerrahi müdahale çok önemlidir. Ancak, hastalık sistemik hale geldiğinde yani uzak metastazlar başladığında medikal tedavi gerekli olmaktadır. Bu evredeki hastalar için de günümüzde oldukça iyi sonuçlar veren tedavi seçenekleri geliştirilmiş ve geliştirilmeye devam edilmektedir. Melanom konusunda farkındalık yaratılması amacıyla yazılı ve görsel basında bu konuya daha çok yer verilmesi son derece önemlidir.” “YENİ TEDAVİLER YAŞAM SÜRESİNİ UZATIYOR” Türk Onkoloji Grubu Derneği, Melanom ve Deri Kanseri Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Alper Sevinç de, yapılan bir çalışmada melanom hastalığında lezyonun ilk kez fark edilmesinden tedaviye kadar geçen sürenin, hastaların yüzde 25’inde 1 yıldan fazla olduğu belirlendiğini kaydetti. Prof. Dr. Sevinç, “Bu gecikme nedeniyle hastaların çoğu son evrelerde teşhis edilebilmektedir. Bu durum hastalığın hayatta kalım süresini olumsuz etkilemektedir ve mevcut, klasik tedavi yöntemlerinden yararlanmayı neredeyse imkânsız kılmaktadır. Üzerinde uzun yıllardır araştırma yapılan ve bağışıklık sistemini güçlendiren İmmüno Onkolojik tedaviler ve ilaçlar bugün melanom tedavisinde yeni bir çığır açmış, ileri evrelerde dahi yaşam süresini 2-3 kat uzatmıştır. İmmüno Onkolojik tedavi yaklaşımı sayesinde melanomun yanı sıra akciğer kanseri, böbrek kanseri gibi pek çok kanser türünde, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde tümörlerle savaşta, tıbbın çok güçlü ve yeni silahları olacaktır” dedi.
Anne Sütünü Artırmanın Yolları
Bebekler için en kaliteli besinin anne sütü olduğu biliniyor. Anne sütü ile beslenen bebeklerin yaşam kalitesi artıyor ve hastalıklara daha az yakalanıyorlar. Eğer sütünüzün bebeğiniz için yeterli olmadığını düşünüyor ya da kalitesini artırmak istiyorsanız bir kaç yöntemle sütünüzü artırabilirsiniz. İşte anne sütünü ve anne sütünün kalitesini artıran yollar...Psikolojik olarak emzirmeye hazırlanınKendinizi doğum gerçekleşmeden önce psikolojik olarak emzirmeye hazırlamanız önemli... Bu konuda doktorunuzdan yardım alabilir, emzirme konusunda diğer annelerle konuşup bilgi alabilirsiniz. Doğumdan hemen sonraki bir saat içerisinde bebeğinizi emzirmeye çalışın. Bu isteğinizi doğumunuzu gerçekleştiren ekibe mutlaka iletin. Sezaryenle doğum yapmış olsanız bile bebeğinizi emzirmekten çekinmeyin.Yeşil renkli bitkileri tüketinKoyu yeşil yapraklı bitkiler anne sütünün artmasında önemlidir. Salatalarınızda bol bol maydanoz, roka, dereotu ve fesleğen gibi sebzeleri kullanın. Ispanak, pazı ve semizotu gibi sebzeleri de zeytinyağında biraz kavurarak tüketebilirsiniz.Bol su içinAnne sütü için su en önemli kaynaklardan biridir. Günde 3,5 litre su tüketmek sütünüz için gerekli miktarı sağlamaya yardımcı olur. Şekersiz ya da az şekerli kompostoları da tercih edebilirsiniz. Kompostolar sıvı haricinde lif ihtiyacınızı da karşılar.Arpa tüketinArpanın şaşırtıcı bir şekilde anne sütünü artırdığı son yıllarda fark edildi. Özellikle çimlenmiş arpa suyunun büyük bir etkisi olduğu biliniyor. Yiyeceklerinizi arpayla hazırlamak da bir başka yöntem olabilir.Rezeneden faydalanınRezene tohumu ve rezene çayının anne sütünü artırdığı biliniyor. Ancak rezeneyi çok fazla kullanmak anne sütünü de kesebilir. Rezeneyi çay olarak kullanabileceğiniz gibi, biraz yağda kavurarak da kullanabilirsiniz.Yulaf ezmesi tüketinHer ne kadar bilimsel olarak kanıtlanmamış olsa da, yulaf ezmesinin anne sütünü artırdığı söylenmekte. Her gün biraz sütle tüketebileceğiniz bir kase yulaf anne sütünün artırmak da etkili olabilir.
Bebek ve Çocuklarda Süt Dişlerinin Korunması
Süt dişleri toplam 20 tanedir ve çocukların beslenmesi ve daimi dişlere rehber olmaları bakımından çok önemlidir. Diş sürme zamanlaması genetik faktörlere bağlıdır. Erken veya geç sürmelere rastlanabileceği gibi az da olsa dişli doğan bebek olguları da vardır. İlk dişlerin 1-1,5 yaşına kadar sürmeleri normal sayılır. Daha uzun süreli gecikmelerde radyografi ile kontrol edilmelidir. Normal bir çocukta süt dişlerin sürmesi 3-3,5 yaşlar arasında tamamlanır. Dişlerin ağızda görülmesi ile birlikte ağızdaki mikroorganizmaların sayılarında artış ve türlerinde çoğalma olur. Bu da diş çürüğü riskini beraberinde getirir. Dolayısı ile birazdan bahsedeceğimiz şekilde bebek dişlerinin de temizlik ihtiyacı başlamış olur. Diş sürmesi sırasında sıklıkla rastlanılan tükürük akışında artış, iştahsızlık, ateş, kilo kaybı, sindirim ve sinirsel bozukluklar geçicidir ve nedene yönelik tedavi uygulanmalıdır. Bebeklerde biberon içindeki süte bal, pekmez gibi tatlandırıcıların ilave edilmesi, bebekleri geceleri biberonla yatırmak ve anne sütünün bir yaşından daha uzun süreyle verilmesi “biberon çürüğü” oluşmasına neden olur. Çocukların yaşının küçük olması nedeniyle tedavileri de oldukça güçtür. Özellikle gece beslenmelerinden sonra dişlerin temizlenmesi ya da biberon sonrası su içirmek alınacak basit önlemlerdir. AĞIZ BAKIMI 1,5 YAŞINDA BAŞLAR Bir, bir buçuk yaş civarında kesici dişler tamamlandıktan sonra yumuşak, küçük başlı bir diş fırçası ile fırçalama yapılmalıdır. Üç yaşına kadar macunsuz fırçalama yapılmalıdır. Zira bebekler flor içeren macunları yutarlar ve bu da vücutta fazla flor birikimine yol açar. İki yaş civarında bir çocuk diş fırçasını kendi kullanıp fırçalama yapmak ister. Bu yaştaki bir çocuğun bilinçli fırçalama yapacak düzeyde motor fonksiyonlarının gelişmediği bilinmeli ve fırçalama sonrası bir de ebeveyn kendi fırçalamalıdır. Bu dönemde dişlerde yaygın çürükler oluşmuşsa miktarı az olmak koşuluyla (mercimek kadar) 1-1,5 yaşından itibaren florürlü diş macunu önerilebilir. EBEVEYNLER ÖRNEK OLMALI Anne ve babaların çocuklarına örnek olmaları için, beraber diş fırçalamaları ve fırçalama süresini mümkün olduğunca uzun tutmaları önerilir. Özellikle şekerli gıdaların alınmasından hemen sonra dişlerin fırçalanması çürük oluşumunun önlenmesi açısından etkilidir. Diş fırçaları 3-4 ayda bir hijyen açısından ve fırça kıllarının deforme olmaları nedeniyle, yenisiyle değiştirilmelidir. Florür tabletlerinin gelişigüzel kullanılması durumunda kalıcı dişlerde renklenmeler görülür. Bu nedenle diş hekiminin gerekli görüldüğü hallerde verilen florür tabletlerini, önerilen dozlarda ve düzenli olarak kullanılmalıdır.Kadınca
Reklam
Bebek Büyütürken Yanlış Yere Evhamlanılan 10 Durum
Şüphesiz dünyanın en güzel duygusudur anne olmak…  Ancak “anne olmak” demek aynı zamanda evhamlı olmak demektir. Gebelik testinde görülen pozitif sonucundan sonra “aşırı evham yapma” özelliği otomatik olarak yüklenir anne adayına. Zaten yeteri kadar evhamlı olan anne adayına “tecrübeli anneler” kendi deneyimlerini aktarır dururlar. Kulaktan dolma tüm bilgiler acemi annemizin iyice kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramazlar. Biz de nesilden nesile aktarılan “yanlış yere evhamlanılan 10 durumu” sizin için hazırladık:
0-2 Yaş Bebek Gelişimi Hakkında Bilgiler
Dünyalar güzeli, masum kokulu bebeğiniz dünyaya geldi. Gözlerini ilk açtığında sizleri gördü ve anne baba bildi. Sizin sevginize, ilginize, şefkatinize muhtaç olan bir bebek. Hayatınızı değiştirecek kadar güzellikte. Hatta gece sizleri uyutmayacak daima yanında isteyecek. Kimi zaman karnı tok olduğu halde, hasta olmadığı halde ağlayacak ve hiç susmayacak! Çünkü sevginize muhtaç, okşanmaya muhtaç, bir güler yüze muhtaç… Bebeğiniz 2 yaşına kadar hızla büyüyecek. Her geçen gün farklı hareketler ve farklı bakışlar sergileyecek. Sizlerin dışında kendisi hiç bir ihtiyacını karşılayamayacak. Size her anlamda muhtaç bir masum bebek. 0-2 yaş bebek gelişimi için çok önemlidir. Bu 2 yıl içerisinde kesinlikle anne sütü ile beslenmelidir. Anne sütü ile beslenen çocukların çok zeki olduğu kanıtlanmıştır. Anne sütü, gerekli tüm besinleri içermektedir. Bu neden ile gün geçtikçe emzirmekten canınız yansa da dişinizi sıkın. Evladınız için sıkmanız gerekir. Bu yıllarda bebeğiniz sizden düzenli bir uyku bekler. Temizlik ve beslenme ihtiyacının yeteri kadar karşılanmasını bekler. Dünyaya tutunabilmesi için sizin onlara tutunmanız lazım… Bebeğin ihtiyaçlarının zamanında karşılanması annesine olan güvenini besler. Zira bu 2 yıl içerisinde bebeğin bağlanabileceği bir büyüğün olması çok önemlidir. Bu şekilde bebeğiniz kendi ihtiyaçlarını kendi karşılayana kadar, size ihtiyaçlarını anlatabilmeyi öğrenir. Çünkü size güvenir. Bu dönemlerde bebeğiniz, her şeye merak sarar. Her gördüğünü ellemek, dokunmak ister. Çünkü dünyayı ve eşyaları tanımaya başlıyor. Bu hareketleri bebeğinizin normal düzeyde olduğunu gösterir. Ancak siz hareketlerini kısıtlarsanız, dokunmasına izin vermezseniz kendisine olan güvenini kaybeder ve el becerisini kazanamaz. Ve bu şekilde kendisini daima birilerine bağımlı hisseder. Bu yaşlarda ki çocuklar yerlerinde durmazlar, enerjileri yüksektir. Her şeyi kendi kendilerine yapmak isterler. Hatta yemeği bile kendileri yemeye çalışır. Bırakın çalışsın. Evet belki ortalık batacak ama ona göre halıya örtüler serin. Yeter ki çocuğunuz sağlıklı ve düzgün bir gelişim göstersin. Bu dönemde çocuklar, arkadaş çevresi edinemez ve onlarla oynayamazlar. Oyun desteğine ihtiyaç duyarlar. Oyun desteğini ancak anne ve babalar verebilir. Nasıl oynaması gerektiklerini siz öğreteceksiniz. Bu dönemde en çok hareketli oyuncaklara merak sararlar. **Devamı İçin: http://www.saglikhatti.info/0-2-yas-bebek-gelisimi-hakkinda-bilgiler/**
Bebek Bakımı Hakkında Önemli Bilgiler
Bebek bakma işi her annenin en kutsal görevidir. Bebeğin beslenmesi, temizliği, uyuması, her biri ayrı bir fedakârlık gerektirir. Bebek bakma hususunda bilinmesi gerekenlere birkaç örnek vermek gerekirse, en önce beslenme gelir. İlk haftalarda emzirme düzensiz olur. Bebek her istediğinde emzirilmesi gerekir. Her iki göğüsten de emzirtmek çok önemlidir. İlk on dakikadan sonra gelen süt daha yağlıdır. Bu yağlı süt bebekte doygunluk hissi verir. Emzirilen bebeğe su verilmesi gerekmez. 6. Aydan sonra anne sütünün yanına ek besinler de eklenir. Meyve püresi, pirinç maması, sebze çorbaları ve sulu gıdalar beslenme listesine eklenir. Anne sütüyle beslenen bebeklerin bağışıklık sistemleri kuvvetli olduğundan kolay kolay hastalanmazlar. Hazır mama ile beslenen bebeklerde kabızlık gibi sorunlara daha fazla rastlanmaktadır. Bir bebek günde 6-8 defa idrar yapıyorsa bebeğin beslenmesi yeterlidir. Bebek bakma işi tahmin edilenden daha fazla özen ister. Bebeğin altı sık değiştirilmeli, cildi ıslak pamuklu bezle temizlenmelidir. Uzun süre kirli bezle kalan bebeklerde pişikler görülür. Bu durumda pişik kremleri uygulanır.Bebeklerin göbek bağı 7-14 gün içerisinde düşebilir. Düştükten sonra kanama olması normaldir. Bebek, göbek bağı düştükten bir gün sonra banyo yaptırılabilir. Cildine zarar vermeyen saf bir sabunla yıkanmalı, iyice durulandıktan sonra pamuklu havlularla kurulanmalıdır. Bebeğin tırnaklarını çok uzamadan kesmek gerekir. Uzun tırnaklarla yüzünü ve hatta göz korneasını çizme tehlikesi vardır. Bebeğinizi sırt üstü yatırın. Son yıllarda yapılan araştırmalarda en güvenli yatış şeklinin sırt üstü olduğu anlaşılmıştır. Bebek bakma konusunda önemli olan bir konuda, bebeğin fazla ısıtılmaması gerektiğidir. Bebeğin elleri ve burnu soğuksa bulunduğu odanın ısısı yetersiz demektir. Oda sıcaklığının 21 derecede kalması uygun olur. Bebeğin rutin aşılarına dikkat edilmeli, doktor kontrolünde sağlıklı gelişimi takip edilmelidir. Uyku sorunları, aşırı ateş, hırıltı gibi normalin dışındaki durumlarda doktora gidilmelidir. Zamanı geldiğinde tuvalet eğitimi, okula hazırlık, öğrenme güçlüğü, dikkatsizlik, davranış bozukluğu, disiplin, cinsel ve sosyal gelişim gibi konularda uzmanlardan destek almak gereklidir. Bebek bakma çok zor bile olsa, verdiği mutluluğa paha biçilmesi mümkün değildir.
Reklam
Emziren Anne Ne Yemeli
Emziren anneler ne kadar sağlıklı beslenirse bebekleri için sütlerinin verimli olmasına ve artmasına sebep olacaklardır. Anne sütü bebeklerin gelişimi için en önemli besin kaynaklarıdır. Anne sütü ile beslenen çocuklar en başta enfeksiyonlara, birçok hastalığa, alerjilere karşı dirençli olurlar. Anne sütü bebeğin zekâ gelişimi içinde çok önemlidir.Anneler bebeklerinin sağlıklı gelişimlerini tamamlamaları için sağlıklı beslenmeleri gerekmektedir. Doğumdan sonra hemen zayıflamak için diyete girmek sütünüzün kesilmesine sebep olabilir. Annenin salgıladığı süt, aldığı besinlerin ürünüdür. Emziren annenin beslenmedeki amacı; Kendi ihtiyacını karşılayarak vücudundaki besin yedeğini dengede tutmak ve süt gerektiğinde bebeğin ihtiyacı olan besin öğelerini karşılamaktır.Annenin gebelik boyunca yeşil yapraklı sebzeler ve süt ürünleri tüketmesi bebeğin beyin gelişimine katkıda bulunmaktadır.Emziren anne nasıl beslenmeli?Günde en az 5 porsiyon meyve ve sebze tüketin.Yağsız et ve tavuk, balık, yumurta, mercimek gibi protein kaynaklarını tüketinKalsiyum içeren süt ürünleri sağlıklı beslenmeniz açısından çok önemlidir. Emziren annenin mutlaka süt, peynir ve yoğurt gibi bol kalsiyumlu gıdaları tüketmesi gerekmektedir.Emziren annenin uzak durması gereken gıdalar;Katkı maddeli ürünlerden kesinlikle uzak durulmalıBebeklerde gaz yaptığı için baharat ve şarküteri ürünleri sakıncalı gıdalardırBrokoli, soğan, lahana gibi yiyeceklerde bebekte gaz problemini ortaya koyarTene kutu ton balıklarından haftada iki orta boydan fazla yemeyin. Bu balıklarda bulunan cıvaların bir miktarı sütünüze karışacaktır buda bebeğin sinir sisteminin gelişmesine etki edebilir.Sizi etkileyen her türlü yiyecekten uzak durun. Sizi etkileyen besin bebeğinizi de etkileyecektir.Emzirirken nelere dikkat edilmeli?4 Günde yaklaşık olarak 4 Litre sıvı alınmalı. Süt üretimi için çok önemliTaze meyve suları, süt gibi besleyici içecekler tüketilmeli.Prenatal vitamin emzirme süresince de alınmalıEmzirme rutini oluşturmak.
Anne Sütü ve Faydaları
Bebek için anne sütünün doyurucu etkisi dışında bir çok faydası olduğu araştırmalar sonucunda kanıtlandı. Anne sütü ile beslenen bebeklerin bağışıklık sistemleri mama ile beslenen bebeklere göre oldukça kuvvetli… Anne sütü ile beslenen bebeklerde, ileriki yaşlarda diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıklara yakalanma riski oldukça düşük olduğu uzmanlar tarafından sıkça vurgulanıyor. Üstelik emziren annelerin, psikolojik olarak kendilerini daha mutlu hissettiğini dile getiren doktorlar, anne ile bebek arasındaki bağın da güçlendiğinin altını çiziyor. Emziren annelerde doğum sonrasında meydana gelebilecek kanama riski oldukça az görülüyor. Emzirmek, meme, yumurtalık ve rahim kanserinin görülme olasılığını azalttığı yapılan son araştırmalar ile ispatlanmıştır. Bu sebeple anne adaylarının doğumdan önce zihinsel olarak bebeklerini emzirme konusunda kendilerini hazırlamaları oldukça önemlidir. Anne doğumdan yaklaşım yarım saat sonra bebeği ile cilt teması kurmalı ve sütü gelmemiş olsa bile bebeğini emzirmeye çabalamalıdır. Sağlıklı bir emzirme için anne; bol ve rahat kıyafetler tercih etmeli, sessiz bir ortam sağlanmalı ve psikolojik olarak kaygılardan kendisini uzak tutmalıdır. Emzirme esnasında bebeğin ağzı, çenesi ve göbeği kafası ile orantılı bir şekilde tutulmalı, bebeğin yüzü, göğsü ve karnı ise anneye dönük tutulmalıdır. Başarılı bir emzirme sırasında bebeğin yutma sesleri duyulur. Emzirme sürecinde bebeğin ve annenin sağlığı çok önemlidir. Bu sebeple annenin özellikle protein ve kalsiyumca zengin besinler tüketmesi oldukça önemlidir. Hamilelik sürecinde olduğu gibi emzirme döneminde de eğer ilaç kullanılması gerekiyorsa bunun mutlaka uzman bilgisi dahilinde olması gerekir. Aksi takdirde kullanılan bazı ilaçlar süt ile bebeğe geçebilir ve istenmeyen yan etkilere sebep olabilir.
Reklam
Yeni Doğan Bebekler İçin Topuk Testi
Yeni doğan bebekler için yapılan testlerden biri olan topuk testi bebekte bir takım hastalıkların olup olmadığını öğrenmek için uygulanmaktadır. İsminin yeni doğan olmasının nedeni yeni dünyaya gelmiş bebeklerin topuklarından alınan kan ile hastalıkların tespit edilmesidir. Hastalığın ilk evresinde duruma müdahale etmek için önlem amacıyla yapılan testlerin her anne tarafından mutlaka yaptırılması gerekmektedir. Testler önlem amaçlı olduğu için hastalığa acilen müdahale edilmesine olanak tanımaktadır. Doğumdan yaklaşık olarak 2 gün sonra yapılan topuk testi için 9 damla kan alınarak incelenmek üzere gerekli yerlere gönderilir. Tarama sonuçlarını yorumlayan doktor çıkan sonuçları sizinle paylaşarak bebeğinizin sağlığı hakkında bilgi verir. Bebek Sağlığı
Bebeklerde Kalça Çıkığı
Bebeklerde kalça çıkığı açısından en büyük risk faktörü ilk 6 aydır. İlk aylarda tespit edilen kalça çıkıkları tedavi edilebilir ve bebek açısından da riskli değildir. Üzerinden zaman geçmiş kalça çıkıkları için ameliyat zorlu bir süreç olacaktır. Hastalığın tanısı için anne ve babanın teşhisi ve gözlemleri doğrultusunda kalça ultrasonu çekilerek hastalık ortaya çıkarılabilir. Bebeklerde kalça çıkığının en önemli nedeni kundaklamadır. Aynı zamanda ilk yapılan doğumlarda ve erken doğumlarda da görülme sıklığı daha fazladır.
Erken Doğan Bebeklerin Akciğerleri Nasıl Korunur?
29 haftadan önce doğan prematüre bebeklerin akciğerlerinin korunması için en iyi yöntemin, bebeğe dakikada 600 soluğa denk düşen aşırı hızlı ventilasyon desteği (HFOV) verilmesi olduğu açıklandı.Halen prematüre bebeklere ortalama dakikada 30 kadar solunum desteği veriliyor.New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan araştırmaya göre ise akciğerlere uzun erimde daha iyi işlev kazandırılması için çok daha hızlı ama derin olmayan solunum desteği sağlanması gerekiyor.Araştırma ekibi, 29 haftadan önce doğmuş olan 319 bebeği, doğumdan ergenlik yıllarına kadar geçen süre boyunca incelemeye aldı.Doğumdan bir saat sonra geleneksel ventilasyon yöntemi uygulanan bebeklerin akciğerleriyle, yüksek frekanslı osilatör ventilasyon (HFOV) desteğine alınan bebeklerin akciğerlerindeki gelişim karşılaştırıldı.11-14 yaşlarına geldiklerinde, bebekliklerinde HFOV uygulamasına alınan çocukların solunum yollarının daha iyi durumda olduğu görüldü.Prematüre bebeklerin aşırı hassas akciğerlerine, geleneksel tedavi yöntemleri yerine HFOV ile düşük hacimli solunum desteği sağlanmasının organlarda daha az tahribat yarattığı düşünülüyor.Uygulanan farklı destek, çocukların günlük yaşamlarında bir etki yaratmış görünmüyor.King's College'dan Prof. Anne Greenough, prematüre doğum sonrası dönemde akciğerlerde görülen farklılıkların ergenlik yıllarında da sürüyor olmasını, heyecan verici bulduklarını kaydetti.Prof. Greenough, geleneksel solunum desteği verilen bebeklerin akciğer işlevlerinin daha kötü seyretmesinin, ileriki yaşlarda bu insanları hastalıkların veya sigara kullanımının etkilerine karşı daha korunmasız bıraktığını söyledi.İngiltere'de her yıl 60 bin kadar bebek erken doğuyor.
Bebeklerde Diş Çıkarma Belirtileri
Genellikle tüm sağlıklı bebeklerin çoğunluğun da olmak üzere 6 ve 7 aylıkken diş çıkarma belirtilerine rastlanabilir. Bu dönem anneler ve bebekler için oldukça sıkıntılı bir dönemdir. Bu dönemde bebeklerde huzursuzluk, uykusuzluk ve iştah kaybı gibi bazı sorunlar yaşanabilir.Bebeklerde diş çıkarmasürecinden önce birçok değişik belirtiler kendini gösterir. Bebeklerde rastlanan bu belirtiler her bebek için değişik şekillerde meydana gelebilir. Ancak bebeklerin tümü aynı türde baş gösteren belirtilerle diş çıkarmaya başlar.Bebeklerde Diş Çıkarma Döneminde Yaşanan Sorunlar:Ağrı: Bebeklerde diş çıkarma döneminde, diş çıkarken çıkan diş etine baskı uygulayarak diş etinde ağrılara ve iltihaplanmalara sebep olmaktadır.
Reklam