onedio
Görüş Bildir
Yeni Doğan Bebek Nasıl Yıkanır Sorusuna Verilecek 9 Yanıt
Bebek kategorimizde tüm annelerin ortak sorusu olan bebekler nasıl yıkanır ?  sorusuna 9 adımda yanı veriyoruz. Bebeğinizin ilk banyosu hemşireler tarafından yapılır. En uygun bebek banyosu zamanı, doğumdan sonra ilk 12-24 saat arasındadır. Bebeğinizi ilk banyosundan sonra göbek bağı düşünceye kada, ilk 7–10 gün içinde silerek de temizleyebilirsiniz. Bebekler Nasıl Yıkanır ? 1. Bebeğinizi birden fazla yumuşak havlunun veya yumuşak bir minderin üstüne sırtüstü gelecek şekilde yatırın. Bu sırada tüm giysileri çıkarıp havlu ile sarın.
Beyaz Gürültü Makineleri Bebekler İçin Zararlı mı?
Anne babaların geceleri rahatça uyusun diye kullandıkları beyaz gürültü makineleri bebeklere zarar veriyor mu? Pediatrics dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmaya göre, bu makineler bebeklerin işitsel gelişimine engel olabilecek seviyede sesler üretebiliyorlar. Yapılan çalışma, her ne kadar beyaz gürültü makinelerinin bebekler üzerindeki etkisini ölçmek için yapılmamış olsa da çalışma sonucunda elde edilen veriler ışığında uzmanlar, bu tarz makinelerin kullanımının önerilmesini doğru bulmadıklarını belirtiyorlar. Beyaz gürültü makinelerinin yetişkinler tarafından 8 saatlik kullanımı için önerilen üst limiti 85 dB. Yapılan çalışmada kullanılan makinelerin bu sınırın üzerinde bir ses seviyesine ulaşabildiği tespit edilmiş. Bu durumda tüm gece boyunca maksimum seviyede çalışan bir beyaz gürültü makinesi, bebeğinizin önerilen değerlerin çok üstünde bir ses seviyesine maruz kalması anlamını taşıyor. Bu da bebeğinizin işitsel sağlığı için son derece zararlı bir durumu ortaya çıkarıyor. Ebeveynler Ne Yapmalı? Sağlıklı bir uykunun hem bebek hem de ebeveynler için önemli olduğu dikkate alındığında bu tarz makinelerin...haber kaynağI: 724saglik.org/bebek ve çocuk sağlığı
İyi Bir Anne Nasıl Olur?
İyi bir anne miyim ? Bir kadın için “Annelik” doğası gereği inanılmaz bir rol olsa da günümüzde iyi bir anne olmak sanıldığı kadar kolay değil. Bir kadın iyi bir anne olmaya çalışırken iyi bir iş kadını, iyi bir eş, iyi bir evlat olmaya da çalışmak zorundadır. Aynı anda pek çok rolü üstlenen kadınların belki de kafalarındaki en kritik iki soru “İyi bir anne miyim?” ve “Nasıl iyi bir anne olurum?” oluyor. Bu sorulara kesin bir yanıt vermek imkânsız olsa da iyi bir anne olmak için bazı ipuçları olabilir. İşte DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi Uzmanlarından annelerimizin başarılı bir iletişim kurması için dikkat etmesi ve özen göstermesi gereken noktalar… Suçluluk duygusu ve hatalı ödül sistemi Anne her ne kadar elinden geldiğince çocuğu ile ilgilenmeye, ona vakit ayırmaya çalışsa da çocuğunu evde bir bakıcı ya da bir aile büyüğü ile bırakmak zorunda kalınca kendini yetersiz hissetmeye başlayacaktır. Bu yetersizlik hissi beraberinde “suçluluk duygusunu” da getirecektir ki, bu duygu ile anneler her akşam eve ellerinde bir oyuncakla geleceklerdir. Vicdanını rahatlatmak, kendini daha iyi hissetmek ve suçluluk duygusunu az da olsa azaltabilmek için sürekli hediye almak zamanla anne için de çocuk için de bir rutine dönüşecektir. Anne hediyeyi bir rüşvet olarak gördüğü takdirde, çocuklar için bu durum bir alışkanlığa dönüşecek ve hediye konusunda sürekli bir beklenti içinde olacaklardır. Annenin gelmesini dört gözle beklemeye başlayacaktır ki bu ona karşı olan özlemden değil, sırf hediyeyi bir an önce almak için sabırsızlanmaktan ibarettir. Aşırı sorumluluk üstlenmek Annenin yaşadığı önemli sorunlardan biri ise aşırı sorumluluk almasıdır. Hem zihinsel hem de fiziksel olarak anneyi yoran bu durum çocuğuna yeterince zaman ayıramama kaygısını da beraberinde getirir. Anneler iş yüklerini çevrelerindeki kişilerden özellikle babalardan destek alarak biraz hafifletebilirler. Hayatlarında öncelik verecekleri işleri sıraya koyup organize edebilirler. Önemli olan annenin çocuğu ile geçirdiği sürenin uzun olması değil, kaliteli olmasıdır. Her şeyin mükemmel olması gerektiği inancı Annelerimizin en sıkı sıkıya sarıldığı olgu mükemmeliyettir. Her şeyin mükemmel olması gerektiği inancınızdan vazgeçin. “Bunlara da yetişmeliyim” “Şunları da yapmalıyım” vb. cümleleri, yani ‘-meli –malı’ları hayatınızdan çıkarın. “İyi” ve “yeterli” bir anne olduğunuza inanın. “Çocuğum mutlu mu?” Kaygısı Çocuğunuzla aranızda sağlıklı, sevgi ve güvene dayalı bir ilişki kurulmuş ise etkili bir iletişim kurabiliyor, karşılıklı olarak birbirinizi dinliyor ve duygularınızı açıkça ifade edebiliyorsanız doğru yoldasınız demektir. Siz mutluysanız, onun da mutlu olmaması ve yaşamınızdan olumsuz yönde etkilenmesi için hiçbir sebep yoktur. Çocuğa “Hayır” diyememek Çocuklar duygularını anlamlandırmayı ve ifade etmeyi ebeveynlerinden öğreniyor. Bu nedenle onlarla bol bol konuşmak, doğru ve yanlışı anlatmak büyük önem taşıyor. Çocuğunuza sınır koyup gerektiğinde ‘hayır’ deyin. Bazen çalışan anne olarak hissettiğiniz suçluluk duygusundan dolayı sınır koymakta zorlanabilirsiniz fakat bunun çocuğunuza daha fazla zarar vereceğini unutmayın. “Yeteri kadar iyi bir anne miyim?” Endişesi Çocuk yetiştirmek ile ilgili çoğu kaynak ve araştırma ‘yeteri kadar iyi anne’ kavramının altını çiziyor. Bu kavrama göre bir anne olarak sorumluluk duygusuna sahip olmanız ve çocuğunuz için elinizden geleni yapmaya çalışmanız çok önemlidir. Böylelikle gereken sorumlulukları yerine getirirken stres yaşamazsınız, doğal bir akış halinde, huzurlu bir şekilde çocuğunuzla ilgilenirsiniz. Diğer annelerle kendini kıyaslamak Kendinizi başkalarıyla kıyaslamaktan kaçının. Başkalarının daha çok para kazanmasının, süper bir ev kadını veya çok anlayışlı bir anne olmasının sizin hayatınızda hiçbir değişiklik yapmayacağını unutmayın. Sizin yapabildiğiniz onca şeyin de çevrenizdekilerin hayatını nasıl kolaylaştırdığını fark edin. Çocuğuma zaman ayıramıyorum endişesi Çocuklarınızla, eve geldiğinizde ödev kontrolü haricinde bilgisayar, televizyon veya telefon olmadan ortalama yarım saat kaliteli zaman geçirin. Bu zaman içinde sizin de hoşunuza gidecek oyunlar üretin veya değişik malzemelerden sanat faaliyetleri yapın, evdeki artık malzemelerden kendi oyuncaklarınızı oluşturun. Böylece hem çocuğunuzla özel zaman geçirmiş hem de günün sıradan gidişatından bir mola çalmış olursunuz. Annenin eşiyle iş bölümü yapması Yapılan araştırmalar çalışan veya ev hanımı kadınların eşleri ile iş bölümü yaptıklarında yani erkek ev işleri ve çocuk bakımı ile ilgili sorumluluk aldığında, evlilik tatmininin çok daha fazla olduğu ortaya koyuyor. Böylece karı – koca arasındaki ilişkinin kalitesi yükseliyor.
Bebekler Neden Sık Sık Uyanır?
Uyusun istersiniz, mümkünse bütün gece uyusun ve sabah yüzünde gülücüklerle uyansın. Bu bir hayal olmaktan öte sağlıklı da değildir aslında. Bebeklerin sık sık uyanmaları, gece boyunca yaşamsal ihtiyaçlarıyla ilgili uyanık olmalarından dolayıdır.Bebeklerin uyku döngüsü erişkinlerinkinden farklıdır. Erişkin bir insan uyumadan önce bazı rutin davranışlar sergiler. Bunlar kıyafetlerini değiştirmek, kitap okumak, müzik dinlemek gibi çeşitlendirilebilir. Bu uyku ritüelini takiben erişkin derin uykuya dalar. Bu sırada vücut ve beyin sessizdir, tam bir rahatlama söz konusudur. Yaklaşık 1,5 saat sonra REM (Rapid eye movement - Hızlı göz hareketleri) uykusu başlar. REM uykusunda beyin çalışmaya başlar. Bu sırada rüya görülür, sağa sola dönülebilir ve ihtiyaç varsa banyoya gidilir ve yatağa geri dönüp uykuya devam edilir. Uykunun bu iki hali gece boyunca dönüşümlü olarak devam eder.Bebeklerde uykuya dalma yine erişkinlerdeki gibi bir uyku ritüeliyle başlatılmalıdır. Banyo, masal, müzik gibi. Bebekler kendi kendilerine uykuya dalamadıklarından çoğunlukla ebeveynlerinin yardımına ihtiyaç duyarlar. Uyumaya başladıklarındaysa erişkinlerdekinin aksine doğrudan derin uykuya dalamazlar. Önce REM uykusu ile başlarlar uyumaya. Yardımla veya kendi başlarına derin uykuya geçebilmeleri ise 20 dakikayı bulabilir. Zamanla derin uykuya geçme süresi kısalır. Bu derin uyku da yaklaşık 1 saat sürer. 1 saatin sonunda bebeğin yeniden REM uykusuna geçtiğini hareketlenmesiyle anlarsınız. Bu sırada bebeğin uyanmasını gerektirecek herhangi bir durum varsa, açlık, ıslaklık, gürültü vs. bebek uykudan uyanır. Eğer her şey yolundaysa 10 dakikalık bir hafif uyku döneminden sonra derin uykuya tekrar geçer. Bu hafif uyku sırasında bebek tamamen uyanmış gibi de davranabilir. Bunu anlayana kadar bebeği iyice izlemek gerekir. Gerçekten uyandığını anladığınızda ya da ağladığında yatağından kaldırın. Yoksa sessizce bekleyin yeniden uykuya dalmasını. Tabii bebeğiniz yeniden uykuya dalmayı başaramayabilir. Bu durumda yine yardım etmek gerekir.Bebeklerin bu şekilde bir uyku döngüsünün olması ve uykularının erişkinlerden daha sık bölünmesi aslında bebeklerin hayatını kurtaran bir durumdur. Çünkü bebeklerin midesi küçük olduğundan sıkça acıkırlar ve derin bir uyku uyusalardı bunun farkına varamadan uyumaya devam eder ve kendilerine zarar verebilirlerdi. Yani bebeğimiz iyi ki de uyanıyor.Yazının tamamı için: http://yazaranne.wordpress.com/category/uyku-duzeni/
Anne Sütünün Faydaları Neler?
Anne sütü ile beslenmek bebeklik dönemi süresince bebeğin hem ruhsal hem de bedensel gelişimi üzerinde son derece olumlu etkiler gösterir. Ayrıca bebeğini emziren anne üzerinde de oldukça pozitif etkileri olduğu bir gerçektir. Anne sütünün bebeğe faydaları Bebeğin güçlü bir bağışıklık sistemi olmasını sağlar. Enfeksiyonlara karşı korur Yapılan aşıların etkilerini arttırır. Anne ile bebek arasındaki bağı kuvvetlendirir Bebeğin hem zihinsel hem de zeka gelişimine yardımcı olur. İshal oluşumunu önleyicidir. Kabızlığı önleyici...Anne sütünün diğer özellikleri için Sağlıklı Yaşam Rehberi
Hamilelik Annelik Ve Unutulmaz İlk 3 Ay
İlk 3 ay… Hamileliğin en çekilmez, en sıkıntılı, en “Allah’ım neden ben?” dönemlerindesiniz. İlk ayı ayrı, ikinci ayı ayrı, üçüncü ayı ayrı sıkıntı. Ama nasıl oluyor – hala anlamadım – bu annelik denen şey tam bir mazoşistlik hastalığı… Ne kadar çile çekersen o kadar bağlanıyorsun yavriye… Of bu ne karamsar yazı diye düşünmeye başlamadan önce sizi gebeliğinizin bu ilk üç aylık döneminde neler bekliyor bir bakın bakalım… Çoğu anne adayı anlamaz bile… Nereden anlayacak? Hayat normal seyrinde devam ediyordur. Beklenmedik bir hamilelikse üstelik farkına varılması neredeyse imkansızdır. Ancak olunması gereken tarihte regl olunmadığı zaman dank eder insanın kafasına ki bu durumda bile “Mevsimseldir”, “Psikolojiktir” gibi ihtimaller gelir önce insanın aklına… E üstünden 5 hatta 10 gün geçmişse o zaman eczane kapısında bulur kadın kendini… Ya da koca (; Ha farklı bir durum da var tabi… Uzun süre çocuk sahibi olmak için yanıp tutuşan anne adayları… Gün gün, saat saat, dakika dakika takiptelerdir. Kadın forumlarında “Ben iki haftalık hamileyim, ufak kıpırdanmalar hissediyorum” diye bir mesaj ile karşılaşırsanız yadırgamayın, belki de 10 yıldır bebek sahibi olmayı bekliyordur. Artık hamile olduğunuzdan eminsiniz. Doktora gittiniz ve belki de bebeğinizin kalp atışlarını dahi duydunuz. Ve sizin kalbiniz daha da hızlı atmaya başladı. İşte ilk annelik dürtüsünün bünyede hissedildiği an. Garip tabi. Sonradan unutulacak şeyler. Hamileliğin farkındalığı ile birlikte eşe ve çevrenize söyleme telaşınız başlayacak. Ne zaman açıklasak, hemen söylemesek mi ya da ne olursa olsun herkes bilsin mi? En riskli aylardan biri… Zamane gebeleri, bütün sene çapa yapıp, tarlada doğurup, bebeğinin göbek kordonunu kendi kesen kadınlara benzemiyor zira… Biraz nazlı oluyoruz kabul edelim. Karakterimizden değil, yaşam şartlarından… Yediğimizden, içtiğimizden, hormonlu gıdalardan, havadan, doğadan, falandan, filandan… Her türlü risk altında olduğumuzdan bebekler de risk altında ve şehir kadınlarının özellikle ilk gebelikleri bu ikinci ay içerisinde düşükle sonuçlanıyor. Üzülmeye gerek yok. Nice kadın tanıyorum ilk bebişinin kaybettikten sonra karalar bağlayan ama şimdi kucaklarındaki yavrularını sevmelere doyamayan… Kötü bir geçmiş, geleceğin de kötü olacağı anlamına gelmez. Bulantılar bulantılar bulantılar… “Benim hiiiiiiç midemle ilgili sorunum olmadı” diyebiliyorsanız dünyanın en şanslı hamilelerindensiniz. Boğazınızdan lokma geçmiyorsa çok basit bir taktik: Sabah baş ucunuzda çubuk kraker bulundurun, gözünüzü açar açmaz kıt kıt yiyin, bir süre bekledikten sonra yavaş yavaş yataktan kalkın. En azından uyanır uyanmaz dünya zindan olmaz. “Hayır yani bütün gün oturdum, yine de üstümden TIR geçmiş gibi” cümleleri kuruyorsanız bu da hamilelikten. O yeni insan vücudunuza tutunmaya, hayatta kalmaya uğraşırken sizden, enerjinizden çalıyor. Bunu ona çok görmeyin ve fırsatını bulduğunuzda yatın dinlenin. Ümit ederim ki her hafta yeni bir doktor denemek yerine, güvenebileceğiniz bir doktor bulmuşsunuzdur. Zira adamı yorar. Bir kişiye gidin ki takibinizi yapabilsin. Artık zaten hafta hafta hesaplamaya başlayacaksınız. Ha bir de internet bir derya… Yalan yanlış bilgilerle moralinizi bozmayın ve unutmayın ki her insan birbirinden farklı olduğu gibi her hamilelik de birbirinden farklıdır. Kimseyle kendinizi karşılaştırmayın. Evet bütün hamilelikler farklı ama anne adaylarının özellikle üçüncü ayda buluştuğu ortak nokta; kabızlık. O da rahim bağırsaklara baskı yaptığı gibi. Ne kadar sık tuvalete gitme ihtiyacı hissederseniz, tuvaletten hayal kırıklığıyla ayrılma sıklığınız da o kadar artabilir. “Hayır hayır bende bunlar yok; baş dönmesi, çarpıntı ve baş ağrısı var” diyorsunuz. Normaldir. Artık damarlarınızdaki kan bir başka akıyor, kabul edin. Kan hacminiz artıyor. Hatta gözlerde, korneanızda genişleme oluyor. Görme bozuklukları bile oluşabilir ve bu baş ağrısı kaynağı haline gelebilir. Her şey bu kadar kötü değil elbet… Sevindirici gelişme; göğüslerinizin cazibesine siz bile şaşabilirsiniz. Bu da yaradanın annelere moral olsun diye verdiği bir jest olsa gerek (: Neyse şunun şurasında çekilecek sıkıntı hepi topu 3 ay… Gerisi rahat… Arkadaşlarınızın göbeğinize sarılmak için can atacağı, etrafınızdakilerin sizi şımartacağı ve her şeyden önemlisi o minik yavruyu kucağınıza alacağınız günler yakındır. Telaşa mahal yok. Rahat olun! Keyfini çıkarın!
Reklam