Görüş Bildir
Olaylı Maç! Taş, Biber Gazı, Ambulans...
Galatasaray Liv Hospital'ın 98-77 kazandığı Olin Edirne maçı sonrası olay çıktı. Polis, taş atan Galatasaray taraftarına biber gazıyla müdahale etti.  Mimar Sinan Spor Salonu'nda yapılan karşılaşmanın bitiminde, sarı-kırmızılı taraftarlar, ev sahibi Olin Edirne taraftarlarının salonu boşaltmasına kadar tribünde tutuldu. Bu sırada bazı taraftar grupları, polisle tartıştı. Tartışma dışarıda da sürürken, sarı-kırmızılı bazı taraftarların otobüslerine giderken polise taş atmaları nedeniyle güvenlik güçleri biber gazıyla müdahalede bulundu. Atılan taşlar nedeniyle bir polis memuru başından yaralandı, çok sayıda taraftar ve polis memuru gazdan etkilendi. Yaralanan polis memuruna müdahale salon dışındaki ambulansta yapıldı. Radikal
Gazeteciler Bünyamin Aygün İçin Yürüyor
Gazeteciler, Suriye’de kaçırılan ve 39 gündür esir tutulan meslektaşları Milliyet gazetesi foto muhabiri Bünyamin Aygün için yürüdü. Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila, “En son aldığımız bilgi Bünyamin’in sağlık durumunun iyi olduğu şeklinde. Görüşme daha çok resmi kanallardan gerçekleşiyor. Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı’nın tavsiyeleri bu şekilde. Umarız Bünyamin Aygün, kısa bir süre içinde aramıza döner” dedi. Suriye’de 39 gündür esir tutulan gazeteci Bünyamin Aygün için, meslektaşları Galatasaray Meydanı’nda toplandı. Yazar Fikret Bila da meslektaşlarına destek için Galatasaray Meydanı’na gelirken, Bünyamin Aygün’ün ağabeyi Yakup Aygün ve Gümüşhaneli hemşehrileri de eyleme katıldı. Kardeşine kavuşmak istediğini dile getiren ağabey Yakup Aygün, “Bir an önce Bünyamin aramıza katılsın diye buradayız. Gazeteci arkadaşlarla beraber bu eyleme katılıyoruz. Bünyamin sadece görevini yapıyordu.” dedi. Bünyamin Aygün’ün serbest bırakılmasını isteyen Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila, “En son aldığımız bilgi Bünyamin’in sağlık durumunun iyi olduğu şeklinde. Görüşme daha çok resmi kanallardan gerçekleşiyor. Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı’nın tavsiyeleri bu şekilde. Umarız Bünyamin Aygün, kısa bir süre içinde aramıza döner.” ifadelerini kullandı. Galatasaray Meydanı’nda toplanan gazeteciler daha sonra Tünel Meydanı'na yürümek istedi. Fakat polis son zamanlarda yaşanan olaylar yüzünden yürüyüşün yasak olduğunu söyleyerek, gazetecilerin yürümesine izin vermedi. Bünyamin Aygün için ikinci kez eylem yaptıklarını belirten AFP muhabiri Bülent Kılıç, arkadaşından sağlıklı bir haber beklediklerini söyledi. Gazeteciler adına açıklama yapan Ahmet Şık, “Bünyamin Aygün derhal serbest bırakılsın. Görüşmeler yapılıyor. Süreci baltalamayın dendi. Yüreğimize taş basıp oturduk ama artık yeter” şeklinde konuştu.Bu arada, Gümüşhane Derneği Federasyonu üyeleri bir gazetecinin siyasi slogan attığını iddia ederek, gazetecilerle tartışmaya başladı. Tartışma büyümeden sona erdi. Emniyet görevlileriyle yapılan görüşmelerin ardından polis, gazetecilerin yürüyüşüne izin verdi.Milliyet
Sultanlar Dünya Şampiyonası'nda
A Milli Bayan Voleybol Takımı, CEV Avrupa Kıta Elemeleri 3. tur son maçında Romanya'yı 3-0 yenerek grubunu lider tamamladı ve İtalya'da yapılacak 2014 FIVB Dünya Şampiyonası'na katılmaya hak kazandı. Habertürk
Aslan Seriyi Devam Ettiriyor: 77-98
Beko Basketbol Ligi’nin 14. haftasında Galatasaray Liv Hospital, Olin Edirne’yi deplasmanda 98-77 yenerek, üst üste sekizinci galibiyetini aldı. Karşılıklı basketlerle başlayan maçın 5. dakikası 11-11 berabere geçildi. Bu dakikadan sonra hücumda daha etkili olan ve dış atışlardan sayılar üreten Galatasaray Liv Hospital, üstünlüğü ele geçirdi ve ilk çeyreği 29-23 önde tamamladı. Olin Edirne, ikinci çeyrekte Washington ve Francis’in basketleriyle rakibini yakalamaya çalıştıysa da sarı-kırmızılılar, etkili oyunlarını sürdürüp farkı açtı ve soyunma odasına 53-38 önde gitti. Maçın ikinci yarısına da iyi başlayan Galatasaray Liv Hospital, özellikle dış atışlarda başarılı olup, üstünlüğünü sürdürdü. Üçüncü çeyreğin tamamlanmasına bir buçuk dakika kala sahaya atılan yabancı maddeler nedeniyle karşılaşmaya yaklaşık 5 dakika ara verildi. Sarı-kırmızılılar, 3. periyodu da 18 sayı farkla 75-57 önde tamamladı. Son çeyreğe Reha Öz’ün basketleriyle giren ev sahibi ekip, karşılaşmanın tamamlanmasına 6 dakika kala rakibiyle arasındaki farkı 14′e düşürdü: 67-81. Ancak sarı-kırmızılılar Ender Arslan ve Göksenin Köksal’ın basketleriyle aradaki farkı yeniden açtı ve sahadan 98-77 galip ayrıldı. Galatasaray Liv Hospital, 3 sayılık atışlarda yüzde 62′lik (29′da 18 isabet) bir başarı oranı yakalarken, maç boyunca da 30 asist yaptı. Salon: Mimar Sinan Hakemler: Fatih Söylemezoğlu, Erman Erdemli, Seher Ayşe Nur Yazıcıoğlu Olin Edirne Barış Güney 7, Erol Can Çinko 10, Washington 12, Tapoutos 5, Francis 17, Arın Soğancıoğlu, Reha Öz 17, Caner Ercan 5, Berkay Sahillioğlu, Kerem Hotiç 4, Umar Atin Galatasaray Liv Hospital Arroyo 13, Göksenin Köksal 8, Cenk Akyol 11, Erceg 16, Macvan 9, Sinan Güler 11, Ender Arslan 11, Domercant 16, Doğukan Sönmez 1, Şuacan Pişkin 2, Engin Atsür 1. periyot 23-29 Devre 38-53 3. periyot 57-75
"Holmen ile İlgileniyoruz"
Bursaspor Kulübü Başkanı Erkan Körüstan, transfer çalışmalarının devam ettiğini belirterek, 'Bir yabancı hakkımızı orta sahaya kullanacağız. Kampa yetişmese bile maçlara yetiştireceğiz' dedi. Körüstan, Fernandao ve Oğuzhan'ın basına tanıtıldığı törenin ardından transferle ilgili gazetecilere yaptığı açıklamada, orta sahaya bir transfer düşündüklerini, ayrıca diğer mevkiler için de takıma takviyede bulunacaklarını söyledi. Takımda 9 yabancı oyuncularının bulunduğunu, 1 yabancı kontenjanlarının olduğunu anımsatan Körüstan, 'Bugün iki transferimizi gördünüz. Orta sahaya da bir transfer yapmayı düşünüyoruz. Tabii başka transferlerimiz de olacak. En önemli transferimiz orta sahaya. Bir yabancı hakkımızı orta sahaya kullanacağız. Çalışmalarımız devam ediyor. Kampa yetişmese bile maçlara yetiştireceğiz' diye konuştu. Körüstan, 'Fenerbahçeli Holmen ile ilgili temaslar ne durumda?' sorusuna, 'İsimle ilgili bir şey söylemek istemiyorum ama tabii Holmen basına çıktığı için söyleyebiliriz. Holmen ile ilgili çalışmamız var. Fenerbahçe'den ret cevabı aldık ama yine de umutlarımız devam ediyor' yanıtını verdi. Fenerbahçeli bir diğer futbolcu genç Salih Uçan ile ilgili bir soruyu, 'İsimle ilgili bir şey söylemek istemiyorum' diye cevaplayan Körüstan, Batalla ile ilgili soruları ise şöyle yanıtladı: 'Batalla ile ilgili en ufak bir teklif yok. Biz de basından takip ediyoruz, kulak dolması bilgilerle. Ne Pinto ile ilgili ne de Batalla ile ilgili ciddi bir teklif yok. Diğer futbolcularla ilgili de bir bilgimiz yok. Çok yeni, ara transfer salı günü başlıyor. Bir kaç gün içinde bu konuyla ilgili de hareketlilik bekliyoruz.' Teknik Direktör Christoph Daum'un açıkladığı gibi Hakan Aslantaş'ın takımdan ayrılmak istediğini dile getiren Körüstan, Hakan ve diğer oyunculara teklif gelmesi halinde değerlendireceklerini bunun dışında kamp kadrosunun belli olduğunu bildirdi. 'İkinci yarıdan beklentileriniz nedir?' sorusuna da Körüstan, şu yanıtı verdi: 'İlk yarıyı istediğimiz yerde bitiremedik. 4-5 puan daha fazlasını alabilirdik. İkinci yarının çok daha iyi olacağını düşünüyorum. Amacımız kupada gidebildiğimiz en iyi yere gitmek hatta kupa şampiyonluğunu elde etmek. Ligde de UEFA Kupası'na gidecek bir takım oluşturacağız. Son 6-7 haftadır takımımız çok iyi futbol oynuyordu. Bunu sahada herkes gördü. Ligi en iyi yerde tamamlayacağımızı düşünüyorum.' 'Orta sahaya transfer edilecek futbolcu Sivasspor maçında sahada olacak mı?' sorusu üzerine ise Körüstan, 'İnşallah olacak. Hatta kampa yetiştirmeye çalışıyoruz. Biliyorsunuz yabancı transferler birkaç günde netleşmiyor. Onun için alternatifi de fazla tutuyoruz. 3-4 alternatifimiz var. İnşallah yetiştireceğiz' değerlendirmesinde bulundu. Fernandao ve Oğuzhan imzaladı Bu arada Başkan Erkan Körüstan ve 2’nci Başkan Rıdvan Şen ile birlikte İstanbul’dan Bursa’ya gelen Fernandao ile Oğuzhan, önce yeşil beyazlıların Özlüce tesislerini gezdi, daha sonra Bursaspor forması giyerek medyanın önüne çıktı. Danimarka’nın FC Nordsjaelland’de forma giyen ve Bursaspor ile 3,5 yıllık sözleşmeye imza atan Oğuzhan Aynaoğlu yaptığı açıklamada şunları söyledi: 'Danimarka’da çok iyi senelerim geçti. Ancak geçtiğimiz sezon bir sakatlık yaşadım. Tamamen iyileştikten sonra Bursaspor’dan transfer teklifi geldi. Çok sevindim ve buraya geldim. Hedefim kısa süre içersinde takıma ısınmak ve ilk on birin değişmek oyuncusu olmak. İnşallah Bursaspor’da çok büyük işler başaracağıma inanıyorum. Böylesine güzel bir tesis bulacağımı bekliyordum. Bursaspor’u Danimarka’dan da takip ettim. Birçok maçını izledim. Harika bir taraftar gurubu var. Danimarka’da böyle bir taraftar grubu hiç görmedim. Onları çok mutlu edeceğimizden şüphem yok. Bursaspor’dan hiçbir futbolcu ile tanışmıyorum va onları tanımaya şimdiden hazırım.' FERNANDAO: BAŞARILI OLMAYA GELDİM Yeşil beyazlılar golcü sorununu çözümlemek için Brezilya’nın Baia takımından kadrosuna kattığı forvet oyuncusu Jose Fernandao Viana De Santana, 'Büyük hedefleri olan bir takıma geldim. Burada başarılar yaşamak istiyorum' dedi. Brezilyalı Fernandao Bursaspor’daki hedefleriyle ilgili olarak şunları söyledi: 'Güçlü yapıya sahip bir oyuncu olduğumu düşünüyorum. Benim her maçtaki hedefim, rakip takım savunmacılarına zor anlar yaşatmak ve takıma katkı sağlamak. Bursaspor’un başarısı için elimden gelen tüm çabayı ortaya koyacağım. Şuan çok mutluyum. Brezilya’da iyi bir sezon geçirdim. Onun devamı Türkiye’de olacak.'ADAPTASYON ZAMAN ALABİLİR Brezilyalı Fernandao, 'Takıma ve arkadaşlarıma uyum biraz zaman alabilir. Bu süreyi alabildiğince hızlı geçmeye çalışacağım. Bu konuda takım arkadaşlarımın da bana yardımcı olacağından hiç şüphem yok. Ben Türkiye’ye ve Bursaspor’a mutluluklar yaşamak ve yaşatmak için geldim. Bu hedefime ulaşacağıma inanıyorum' şeklinde konuştu.SKORER
Tayfun Korkut, Colman'ı İstedi
Trabzonspor'un Arjantinli futbolcusu Gustavo Colman'a, Bundesliga ekiplerinden Hannover'in talip olduğu iddia edildi.Trabzonspor, Hannover'in Senegalli forveti Mame Diouf için pazarlıklarını sürdürüyor. Akçay'ın izlettiği Aloisi de gündemdeki yerini koruyor. Transferleri kampa yetiştirmek için yoğun mesai yapan Trabzonspor, Hannover'den ayrılmak isteyen Mame Diouf ile temaslarını sürdürüyor. Diouf transferinde son aşamaya gelen bordo mavililer, Bundesliga ekibiyle bonservis konusunda pazarlıklarını sürdürüyor. Mame Diouf için kesenin ağzını açan ancak çok ciddi rakamlar da harcamak istemeyen yönetimin, Alman ekibine 3 milyon Euro'luk bir teklif yaptığı belirtildi. Bu arada Benfica'nın yıldızı Oscar Cardoza'nın ise yüksek maliyeti Trabzonspor'un bu oyuncuyla yapılan görüşmelerini askıya almasına neden olurken, teknik direktör Mustafa Akçay'ın daha önce izlettiği Sao Paulo'nun golcüsü Aloisio'nın da gündemdeki yerini koruduğu öğrenildi. COLMAN'A HANNOVER KANCASI Trabzonspor'un Arjantinli futbolcusu Gustavo Colman'a, Bundesliga ekiplerinden Hannover'in talip olduğu iddia edildi. Alman ekibinin Türk teknik direktörü Tayfun Korkut'un daha önce Galatasaray ile oynanan maçta Colman'ı izlettiği ve olumlu rapor aldığı öğrenildi. Teknik direktör Mustafa Akçay'ın ise Galatasaray ile oynanan maçta kırmızı kart gördüğü için kızgın olduğu oyuncusunun devre arasında satılmasına sıcak bakmadığı ancak bu mevkiye takviye yapılması durumunda, teklifin değerlendirilebileceği öğrenildi. Bordo mavili yöneticiler ise Colman için şu ana kadar kendilerine gelen resmi bir teklifin bulunmadığını da söyledi. Bu arada Colman-Diouf takasının da gündeme gelebileceği öğrenildi. TRABZONSPOR'UN GÖZÜ UEFA'DA Yayın ve iddia gelirleri temlikte olan Trabzonspor, UEFA'nın bu ay içerisinde yapacağı yaklaşık 4 milyon TL'lik ödemeyi bekliyor. UEFA'dan gelecek parayla transfer çalışmalarına yön vermek isteyen bordo mavililer, yönetici gelirleriyle de futbolcu primlerini ödemeyi planlıyor.AKÇAY YARIN BASIN TOPLANTISI DÜZENLEYECEK Trabzonspor teknik direktörü Mustafa Akçay, yarın başlayacak olan devre arası kampının ilk gününde sabah antrenmanı sonrası bir basın toplantısı düzenleyecek. Takımdan gidecek ve gelmesi muhtemel oyuncular hakkında detaylı bir açıklama yapacak olan Akçay, sezonun ikinci yarısında basınla daha çok bilgilendirme toplantısı yapma kararı aldı.Skorer
Reklam
İşte Eusebio'nun Kariyeri
Kalp yetmezliği nedeniyle 71 yaşında hayata veda eden Eusebio, ardında başarılarla dolu bir kariyer bıraktı.Bir futbol yıldızı haline geldiği Benfica’nın Luz Stadyumu önünde heykeli bulunan Eusebio da Silva Ferreira, dünya futbolunda iz bırakan isimlerden biri olarak hayata gözlerini yumdu. Mozambik asıllı Portekizli futbolcu, 15 yıl giydiği Benfica formasıyla birçok başarıya imza atarken, İngiltere’deki 1966 Dünya Kupası’nda sergilediği performansla unutulmazlar arasına girdi. MOZAMBİK’TE BAŞLAYAN BİR FUTBOL YAŞAMI Eusebio, Mozambik’in Maptuto şehrinde Laurindo Antonio da Silva Ferreira isimli Angolalı demiryolları işçisi bir baba ve Elisa Anissabeni isimli Mozambikli bir annenin oğlu olarak 25 Ocak 1942 tarihinde dünyaya geldi. Ailesinin dördüncü çocuğu olan Eusebio, 8 yaşındayken babasını tetanozdan kaybetti. Babasını kaybettikten sonra annesi tarafından yetiştirilen minik Eusebio, futbola ilk adımını Benfica’nın Mozambik’teki pilot takımı Grupo Desportivo de Lourenco de Marques’de atmak istedi. Ancak burada kendisini ispatlama şansı dahi verilmeyen Eusebio takıma kabul edilmedi. Mozambik’te aynı zamanda taraftarı olduğu takıma kabul edilmeyen Eusebio, futbolculuk kariyerine Sporting Clube de Lourenco Marques’de başladı. 15 yaşındayken Juventus yetkilileri tarafından potansiyeli görülen Eusebio’nun, annesi izin vermeyince İtalyan takımına transferi gerçekleşmiyordu. İtalya’ya anne vizesi alamadığı için gidemeyen ve Mozambik’te kalan Eusebio, 2 yıl boyunca kulübünün genç takımında forma giydikten sonra yükseldiği A Takım’da şampiyonluk yaşamayı başardı. BAŞARILARLA DOLU BENFICA YILLARI 1960 yılında bu kez eski bir Brezilyalı futbolcu Jose Carlos Bauer’in dikkatini çeken Eusebio, Bauer tarafından önce eski takımı Sao Paulo’ya öneriliyor ancak buraya kabul edilmeyince 136 bin avro karşılığında efsane haline geleceği Benfica’ya transfer oluyordu. Transfer süresinde Benfica’nın en büyük rakiplerinden Sporting’in kendisini kaçırmasından korkan Eusebio, bir dönem Portekiz’den ayrılmayı düşünse de annesi tarafından kalmaya ikna ediliyor ve “Kartallar” ile 19 yaşında resmi sözleşmeyi imzalıyordu. Benfica formasıyla Atletico Clube de Portugal ile bir hazırlık maçında ilk karşılaşmasına çıkan Eusebio’nun, 4-2 galip gelinen maçta sergilediği performans ve yaptığı hat-trick kazanılacak büyük başarıların bir habercisi gibiydi. Ertesi yıl 20 yaşındayken dünya futbolunda adını duyurmaya başlayan Eusebio, 1961-1962 sezonunda takımının 3. tamamladığı lig mücadelesini 12 golle tamamladı. Ancak Vitoria Setubal’e karşı kazanılan Portekiz Kupası finalinde 2 gol kaydederek başarıda önemli rol oynadı. Portekizli futbolcu aynı sezon 1962 yılında Alfredo di Stefano’nun önderlik ettiği Real Madrid’e karşı oynanan Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde 2 gol atarak, takımının 5-3′lük galibiyetle kupayı müzesine götürmesinde etkili oldu. “Kara Panter” aynı zamanda Paris’te düzenlenen özel bir turnuvada o yıllarda fırtına gibi esmeye devam eden Pele ile karşı karşıya geldi. Eusebio, Pele’nin takımı Santos’a karşı sonradan oyuna dahil olduğu turnuva finalinde 3 gol atmasına rağmen takımının 6-3′lük mağlubiyetine engel olamıyordu. Eusebio 1963, 1965 ve 1968 yıllarında Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde kaybeden Benfica takımının da bir parçasıydı. Kariyerinde ulaşılmadık başarı bırakmadığı Benfica formasıyla 15 yıl geçiren Eusebio, takımıyla son maçına 18 Haziran 1975′te çıktıktan sonra 33 yaşında futbol yaşamını Amerika kıtasında sürdürmeye başladı. BENFICA SONRASI YILLAR Eusebio, Benfica’dan ayrıldıktan sonra futbol kariyerine Amerika kıtasında devam etti. Amerikan Ulusal Futbol Ligi’nde Boston Minutemen’de geçirdiği kısa bir dönemin ardından aynı sezon Meksika Ligi takımlarından Monterrey’e transfer olan Eusebio, ilk Amerika kıtası macerasına lig şampiyonluğu yaşadığı Toronto Metros-Croatia’da son verdi. Bir yıl süren Amerika kariyerinin ardından ülkesine dönen “Kara Panter”, Beira-Mar’da forma giydikten sonra sakatlıkların peşini bırakmayacağı Las Vegas Quicksilvers ile bir kez daha Amerika serüvenine yelken açtı. Portekizli yıldız Las Vegas’ta sakatlıklarla boğuştuğu bir sezonun ardından Portekiz İkinci Futbol Ligi ekiplerinden Uniao de Tomar’da top koşturdu. Dizindeki sakatlığa rağmen futbol oynamaya devam eden Eusebio, kariyerini 1979 yılında 37 yaşındayken Amerika İkinci Futbol Ligi’nde New Jersey Americans’da sonlandırdı. MİLLİ TAKIM KARİYERİ Eusebio, 1961 yılının ekim ayında, ilk milli maçına 1962 Dünya Kupası Elemeleri’nde Lüksemburg karşısında çıktı. Portekiz, Eusebio’nun bir gol kaydettiği maçta Lüksemburg’a 4-2 kaybetmekten kurtulamadı. “Kara Panter” İngiltere’deki 1966 Dünya Kupası ile dünya futbolu sahnesinde adından söz ettirmeye başladı. Eusebio, Portekiz formasıyla elemelerde 7 gol kaydederek ülkesinin İngiltere biletini cebine koymasında önemli rol oynadı. Portekizli yıldız futbolcu elemelerde attığı 7 golün 4′ünü Türkiye karşısında kaydetti. Lizbon’da oynanan ve Portekiz’in 5-1 kazandığı mücadelede 3 gol kaydeden Eusebio, Ankara’da oynanan diğer karşılaşmada ise takımına 1-0′lık galibiyeti getiren golü atmayı başarmıştı. 1966 DÜNYA KUPASI’NDA EUSEBIO İngiltere’nin ev sahipliğinde düzenlenen 1966 Dünya Kupası, Eusebio’nun ismini tüm dünyaya ezberlettiği turnuva oldu. Eusebio’lu Portekiz, grupta ilk maçta Macaristan’ı 3-1 mağlup ederken, “Kara Panter” Bulgaristan’a karşı kazanılan 3-0′lık maçta takımının 2. golüne imza atıyordu. Portekiz, Eusebio’nun 2 gol kaydettiği ve Brezilya’yı 3-1 mağlup ettikleri gruptaki üçüncü maçta, son şampiyonun kupaya erken veda etmesine yol açtı. Çeyrek finalde Kuzey Kore karşısında 3-0 geriye düşen Portekiz’de geri dönüşün mimarı Eusebio, attığı 4 golle ülkesini 5-3′lük galibiyetle yarı finale taşıdı. Eusebio, 1966′da zafere ulaşan ev sahibi İngiltere’ye yarı finalde 2-1 kaybeden Portekiz’de tek gole penaltı vuruşundan imzasını attı. Yıldız futbolcu, Sovyetler Birliği’ne karşı 2-1 kazanılan üçüncülük maçında ise attığı tek golle Dünya Kupası’ndaki 9. golünü kaydediyordu. İngiltere’deki Dünya Kupası’nda 9 golle gol krallığına ulaşan Eusebio, “1966 Dünya Kupası kariyerimdeki en yüksek noktaydı. Yarı finalde kaybetmiş olabiliriz ama Portekiz futbolu kazandı” diyerek turnuvayla ilgili duygularını dile getiriyordu. Eusebio, 1970 ve 1974 yıllarında Portekiz ile elemelerde mücadele etmesine rağmen bir daha Dünya Kupası’nda sahne alamadı. Portekiz ile son maçına 19 Ekim 1973 tarihinde Bulgaristan karşısında 2-2 sona eren karşılaşmada çıkan “Kara Panter”, ülkesinin formasıyla mücadele ettiği 64 maçta kaydettiği 41 golle milli takımlar sahnesinden çekiliyordu. KİŞİSEL BAŞARILARI Eusebio 1965 yılında Avrupa’da yılın futbolcusu ödülüne layık görüldü. 1962 ve 1966 yıllarında ise oylamada ikinci sırayı aldı. “Kara Panter” 1968 ve 1973 senelerinde Altın Ayakkabı ödülünün sahibi olurken, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda 1965, 1966 ve 1968 yıllarında gol krallığı yaşadı. 15 sene içinde Benfica’nın 11 lig şampiyonluğu, 5 Portekiz Kupası kazanmasında büyük rol oynayan Eusebio, bu yıllar içerisinde 9 kez gol krallığı yaşadı. Eusebio kariyeri boyunca çıktığı 745 maçta, 733 gol kaydetme başarısı gösterdi.
Fenerbahçe'den Dünya Yıldızına Vefa
Fenerbahçe'den Benfica'ya Eusebio için başsağlığı mesajıBütün dünya futbolunu yasa boğan Benfica'nın efsane futbolcusu Eusebio'nun ölüm haberi üzerine Fenerbahçe de Benfica Kulübü'ne başsağlığı mesajlarını iletti. Geçtiğimiz yıl UEFA Avrupa Ligi yarı finalinde karşılaşan iki ekip, oldukça dosthane ilişkiler yakalamış hatta Portekiz ekibi Fenerbahçe'nin unutulmaz isimlerinden Serkan Acar'ın vefatında Benfica Başkanı imzalı başsağlığı mektubunu Sarı-Lacivertli kulübe göndermişti. İstanbul'da da bu dostluk rüzgarı esmeye devam ederken rövanş için Lisbon'a gidildiğinde aynı atmosfer devam etmişti. Benfica'nın unutulmaz ismi Eusebio, Fenerbahçeli yöneticilerle oldukça yakından ilgilenmiş ve samimi diyaloglar kurulmuştu.Tüm yaşanan bu güzel anıların ardından Eusebio'nun hayatını kaybetmesiyle Fenerbahçe Kulübü de harekete geçti. Portekiz Kulübü'ne bir başsağlığı faksı geçilirken, Fenerbahçe'nin İngilizce Twitter hesabından da Benfica Kulübü'nün Twitter hesabına 'Büyük kaybınız Eusebio için çok üzgünüz. Barış içinde uyu Eusebio' mesajı gönderildi. Fenerbahçe'nin Portekizli futbolcusu Raul Meireles de, 71 yaşında hayatını kaybeden Eusebio için 'O, her oyuncu için bir model oldu' mesajını yayımladı.HTSPOR / Ahmet Selim KUL
Reklam
Sergen Yalçın Kararını Verdi
Gaziantepspor Teknik Direktörü Sergen Yalçın ile Başkan İbrahim Kızıl, Antalya kampı öncesi bir görüşme gerçekleştirdi.Gaziantep'te göreve geldikten sonra üst üste 4 maç kazanarak dikkati çeken Sergen Yalçın'ın takımda kalıp kalmayacağı belli oldu. İlk yarının tamamlanmasıyla birlikte görevden ayrılabileceğini açıklayan ve adı Beşiktaş ile anılan genç teknik adam, geleceği ile ilgili kararını Vatan Gazetesi'ne açıkladı. Perşembe akşamı kırmızı-siyahlı kulübün başkanı İbrahim Kızıl ile konuşan Sergen, bu görüşmenin ardından 'devam' kararı aldı. Başkan Kızıl'ın oyuncuların toplam 13 Milyon TL'yi bulan alacaklarının en kısa zamanda ödeneceğinin garantisini vermesi üzerine Sergen, bugün Antalya'da başlayacak kampa katılacağını bildirdi.Takımdan 4 yabancı futbolcuyu gönderecek olan Sergen Yalçın, yerli ve yabancı olmak en az 4 yeni oyuncu alacak.Radikal
Yanal'dan Drogba İçin İlginç Sözler
Sabah Gazetesi yazarı Erman Toroğlu'nun yazısında, Ersun Yanal'ın Didier Drogba ile ilgili sözleri şöyle 'YANAL: DROGBA DÜŞÜŞTE Sohbete devam ediyoruz, oradakiler de dinliyor... (Türkiye'de üst düzey yabancı oyuncular var. Ama şu anda Galatasaray'da oynayan Drogba ile Sneijder en üst kademede olanlar. Yani bu ikili çok farklı, bu ayarda başka oyuncu yok) diyorum onay veriyor. (Yalnız Drogba müthiş bir oyuncu olmasına rağmen artık düşüşte) diyor. (Maçlarda koşma oranını yükseltemiyor. Futbolcu belli bir sürede belli bir koşuyu yapamazsa bence oynayamaz. Ama muhteşem bir oyuncu. Mesela Gençlerbirliği maçında kafasının yanıyla öyle bir gol attı ki Türkiye'de o golü atacak adam bence yok.) Sonra yabancı konusuna geliyor. (Neden 6 yabancı) diyor. Bekliyorum, ben de ona soruyorum neden. (İşte bütün hikaye burada, neden 8 değil 4 değil de 6) diyor.(Çünkü Erman abi üst düzey, birinci ligde oynayan yabancının adediyle altyapıdan yetişen oyuncunun hiçbir alakası yok. Bunların ikisi ayrı ayrı değerlendirilmeli ve aşağıya yatırım yapılmalı. Biz yıllarca aşağıya hiç bakmadık, 6'yı, 7'yi 8'i tartıştık) diyor.'
'Kural Hatası Var mı? Yok mu?'
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Kasımpaşa - Beşiktaş maçında 'Kural hatası var mı? Yok mu?' toplantısını yarın yapacak.Beşiktaş - Kasımpaşa maçında yaşanan olayla ilgili bir türlü karar veremeyen TFF'nin yarın yapacağı toplantı sonrası vereceği karar merakla bekleniyor. Spor Toto Süper Lig'de 15 Aralık 2013 tarihinde Kasımpaşa'nın 2-1 kazandığı Beşiktaş maçıyla ilgili kararını veriyor. Kasımpaşalı futbolcu Ryan Donk'un eline aldığı 'ikinci topu' ceza sahasındaki Almeida'nın ayağındaki topa atması ve hakemin oyunu hava atışıyla başlatması tartışmalara sebep olmuştu. Beşiktaş Kulübü de maçın tekrarlanması isteğiyle TFF'ye başvuruda bulunmuştu. TFF, Beşiktaş'ın 'maç tekrar oynansın' isteğini yarın yapacağı yönetim kurulu toplantısında karara bağlayacak ve kamuoyuna açıklayacak. Bu arada da Merkez Hakem Kurulu (MHK) kendi içinde yaptığı değerlendirme sonucunda 'Kural hatası yok' yönünde TFF yönetime bir rapor vermişti. MHK KIŞ SEMİNERİ BAŞLIYOR Antalya'nın Belek ilçesindeki Calista Luxury Resort Hotel'de yapılacak seminere; MHK Başkanı Zekeriya Alp, MHK Üyeleri, MHK Danışmanı Jaap Uilenberg, UEFA Eğitimcileri Jorn West Larsen, Giovanni Stevenato,UEFA Fitness Eğitimcisi Prof. Dr. Werner Helsen, Ulusal Eğitimciler, tüm üst klasman hakemleri ile üst klasman yardımcı hakemler, hakem gözlemcileri ve mentörleri katılacak.DHA
Reklam
Suarez’in Bedeli Ortaya Çıktı
İngiliz basını, Luis Suarez’in sözleşmesindeki serbest kalma maddesini açıkladı. Geçen yaz Liverpool’dan ayrılmak isteyen ancak takımında kalan Luis Suarez, bu sezon gösterdiği performansla adeta parmak ısırtıyor. İyi performansı sonrası 2013’ün Aralık ayında Kırmızılar ile yeni sözleşme imzalayan Uruguaylı golcünün sözleşme detayları ortaya çıktı. Daily Mirror’ın haberine göre, haftada 200 bin sterlin alan Suarez’in sözleşmesinde serbest kalma maddesi olarak 70 milyon sterlin belirlendi. Bu madde için golcü oyuncunun ısrarlı olduğu yazılırken, ilerleyen yıllarda Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmak isteyen Suarez’in transferi düşünebileceği ifade ediliyor. Liverpool’un ise Suarez için kapıyı 100 milyon sterlinden açacağı iddia edilmekte. Uruguaylı yıldız bu sezon ligde oynadığı 15 maçta 20 gol attı.Eurosport
Portekiz'de Ulusal Yas
Efsane futbolcu Eusebio'nun ölümünün ardından Portekiz'de ulusal yas ilan edildi. Portekiz hükümeti basın sözcüsü Luis Marques Guedes, yaptığı açıklamada, Eusebio'nun 71 yaşında hayatını kaybetmesinin ardından ülkede 3 günlük ulusal yas ilan edildiğini belirtti. Portekiz Cumhurbaşkanı Anibal Cavaco Silva, Eusebio'nun ölümünden dolayı duyduğu üzüntüyü belirtirken 'Portekiz, aziz evlatlarından birini kaybetmiştir' ifadesini kullandı. Başkent Lizbon'da Eusebio'nun ölüm haberinin ardından tüm bayraklar yarıya indirilirken, vatandaşlar yıldız futbolcunun uzun yıllar forma giydiği Benfica takımının Luz Stadyumu önünde bulunan heykeline çiçekler bıraktı. Portekiz Futbol Federasyonu ise ligde oynanacak tüm maçlar öncesinde Eusebio için bir dakikalık saygı duruşu yapılacağını açıkladı.Eurosport
Sporun Manşetleri | 5 Ocak Pazar
Spor gazetelerinin manşetlerinde ve gazetelerin spor sayfalarında bugün hangi haberler var? Spor manşetlerine 1 dakikada göz atın. İşte sporun gündemi...
Reklam
"Fernandes'i Almam Arayı Bozmam"
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım son dönemde Manuel Fernandes ile ilgili çıkan dedikodulara noktayı koydu… Portekizli yıldızın, Beşiktaş'ta yaşadığı sorunlar nedeniyle Fenerbahçeli yöneticilere haber göndererek 'Beni alın' dediği, hatta aynı masada yemekler yediği bile ortaya atılan iddialar arasında yer alıyor. Fernandes ile Fenerbahçe flörtü iddialarının bu denli ayyuka çıkması nedeniyle, yakın dostları ve taraftarlar gördükleri yerde Başkan Aziz Yıldırım'a Fernandes hakkındaki görüşlerini sorar oldu. Başkan Yıldırım'ın, dostlarıyla yaptığı bir sohbette Manuel Fernandes hakkındaki görüşünü olumsuz olarak bildirdiği öğrenildi. DOSTLUĞUMUZU HERKES BİLİYOR Başkan'ın özellikle Beşiktaş Başkanı Fikret Orman'la ilişkileri nedeniyle böyle bir transfere karşı olduğunu ifade ettiği ve ' Benim Fikret Bey'le olan dostluğumu herkes biliyor. Bir futbolcu için karşı karşıya gelmemiz doğru olmaz. Bu durum, kulüpleri de karşı karşıya getirir. Bize yakışmaz ' dediği bildirildi.BİZDE DE SORUN YARATIR Yıldırım'ın, Fernandes'in Beşiktaş'ta yaşadıkları nedeniyle de oyuncuya şüpheyle baktığı belirtilirken, ' Zaten oyuncunun Beşiktaş'ta yaşadığı sıkıntılar ortada. Bunları Fenerbahçe'ye geldiğinde de yaşayacak ve bize de yaşatacak. Üstelik Beşiktaş'ta lider konumunda. Fenerbahçe'de o ortamı da bulamayınca iyice büyük problem olacak. Bu haberleri kimin çıkardığını gerçekten bilmiyorum. Ancak bizden çıkmadığı kesin. Kasıtlı olarak yapıyorlar ' ifadelerini kullandığı kaydedildi.Sabah
Kim Kalırsa Darda İmdada Yetişir Arda!
AHMET ÇAKIR HABERLER PazarLigin öteki bölümlerinde olduğu gibi devre arasında da her yıl tekrarlanan bazı durumlar vardır. Transfer bunların en önemlisi olarak zaten sürekli gündemdedir. Devre arasında da hiçbir biçimde ve asla gelmesi mümkün olmayacak birtakım futbolcular üç büyük kulübümüze sürekli transfer edilir.Medya ve kulüplerimiz açısından bunun kadar komik bir durum da bu dönemde Antalya’da 1.500 takımın hazırlık yaptığı palavrasıdır. Bu sayı 200’ü bile bulmamıştır. Zaten Antalya’ya gelme olasılığı bulunan bu kadar takım ne Avrupa’da ne de dünyada vardır.Transfer, çeşitli bakımlardan bir şenliktir! Bu sayede takımlarımızın eksiklerini giderip daha güçlü ekipler haline dönüşmeleri mümkündür. Ancak gerçekte yaşanan bu değildir. Kulüplerimiz zaten kadrolarında var olan futbolcuların benzerleri için akılalmaz paralar döker. Çoğu zaman bu oyuncuların bazılarından en küçük bir yarar bile sağlanmadan üste para verilerek geri gönderilir. Olsun! Hiçbir biçimde transferden vazgeçilmez.İlk yarıyı en yakın rakibinden 8 puan önde bitiren, önümüzdeki sezon Avrupa’da oynamayacak olan, kadrosunda her yerin oyuncusu bulunan ve maddî sıkıntılar içinde olan Fenerbahçe’nin bile gündeminde transferin önemli yer tuttuğunu görmek şaşırtıcı değildir. Bunların büyük bölümü hayal ürünü işlerdir ama böylesi uydurmaların çok büyük bir alıcı kitlesi vardır. O nedenle gündemden düşmezler.Bu kapsamda Arda Turan en önemli malzemelerden biridir. Yaz transfer döneminde bir gazeteci arkadaşım bana büyük bir heyecanla Arda Turan’ın Fenerbahçe ile anlaştığını anlatmıştı. Kaynağı da bir başka güvenilir gazeteciydi. Arda’yı ben de iyi-kötü tanıdığımdan ve Atletico Madrid’deki durumunu bildiğimden böyle bir transferin olanaksızlığını defalarca anlatmıştım. Arkadaşım benim nasıl yanıldığımın keyfini çıkarmak için Arda’nın çok yakında Fenerbahçeli olacağını anlatıyordu.Bu konuda mantık sınırları, o arkadaşım gibi milyonlarca kişiyi de pek bağlamıyordu. Arda’nın ülkemize dönme olasılığı yüzde sıfırdı. Her şeyden önce kulübünde mutluydu. İnanılması güç başarılar kazanmıştı. Ülkesinde ve Avrupa’da kazanılan kupalarda payı olmuştu. Sevilen biriydi. İyi para kazanıyordu. Ülkesine dönmesi halinde özel hayatıyla ilgili rahatsız edici durumlar başta olmak üzere bir yığın sıkıntı kendisini bekliyordu. Bunu kendi de biliyordu.Hepsini bir yana bırakın, Arda’nın dönebileceğine ilişkin haberlerde en çok üzerinde durulması gereken nokta olan Atletico Madrid’in düşüncesine asla kulak asılmıyordu. Kulübün tavrı açıktı: Arda’yı satmayı düşünmüyorlardı ve sözleşmesindeki serbest kalma maddesinin harekete geçirilebilmesi için hiçbir kulübün göze alamayacağı bir paranın ödenmesi temel koşullardan biriydi. Sonunda biraz da bu zırıltılardan kurtulabilmek için Arda’nın serbest kalma bedelini 41 milyon euroya çıkardılar. Bu sayede konuyla ilgili palavra haber sayısı biraz azaldı ama yine de bu konuda birşeyleri mutlaka haber diye size satmaya kalkanlar çıkacaktır.Aslında durum biraz da başlığımızdaki gibidir. Hangi takım ligde istediğini elde edememişse öteki oyuncuların yanısıra Arda’yı transfer haberleriyle taraftarını heyecanlandırma fırsatını kaçırmayacaktır. Bu konuda başat rol, medyanındır. Çoğu zaman kulübün bu tür durumlardan haberi bile olmaz ama medya ile bu konuda kapışmak hiç tavsiye edilir bir durum değildir. Bu tür haberlerin bir süre kendilerini rahatlattığını gören yönetimler seslerini çıkarmaz. Gerçi işin sonunda beceriksizlikle suçlanma tehlikesi vardır ama artık o kadarına da göğüs germek şarttır.Palavra transfer haberlerinde ‘vatandaş-taraftar-okur’un da önemli bir payı vardır. Hepimiz biliyoruz ki bugün Türk sporunu kurtaracak önemdeki bir haber ya da inceleme araştırma, asla gerçekleşmesi mümkün olmayan dünya çapında bir yıldızın transferi haberinin yüzde 1’i kadar bile ilgi görmez. Böyle bir ortamda elbette ki medya neyin daha çok para ettiğini görüp değerlendirir…Antalya’ya kaç takım geliyor?Devre arasının asla karşı konulamayan palavralarından biri de Antalya’ya 1.500 takımın gelip kamp yaptığı yolundadır. Sözkonusu sayı kimi zaman 2.000’e kadar çıkabildi, benim söylemlerimin de etkisiyle sayıyı 600’e kadar düşürenler de oldu. Bugünlerde de bu sayıda takımın Antalya’ya gelip kamp yaptığı yolundaki haber ya da demeçleri okuyacaksınız. Bunlardan sadece 150’sinin adlarını bana gönderen herhangi bir kişiye, bugüne kadar yayımlanmış bulunan 10 kitabımdan elimde mevcut olanların tamamını ödül olarak göndereceğim.İşin gerçeği şu: Antalya Vergi Dairesi 2005 yılında bir çalışma yapıyor ve buraya 172 takım geldiğini saptıyor. Bu sayı, elde edilebilen en yüksek rakamdır ve elbette ki mantıklıdır. Antalya’ya gelip kamp yapan takım sayısı 80-100 aralığındaydı. Bu sayı da artmıyor, tersine azalıyordu.Konuyla yakından ilgilendiğim yıllarda 20 ülkeden buraya takım geldiğini saptamıştım. En fazla sayı 10’ar ile Almanya ve Hollanda idi. Akdeniz’de kıyısı bulunan ya da iklim koşulları zorlu olmayan ülkelerden tek takımın bile gelmesi mümkün değildi. İskandinav ülkelerinde ve başka bazı yerlerde ligin devam etmesi sözkonusu olabiliyor ya da çok daha uzun tatiller nedeniyle Türkiye’ye gelmeye ihtiyaç duymuyorlardı. İsviçre, Avusturya, Belçika gibi ülkelerden ise birer-ikişer takım gelebiliyordu.Neresinden bakarsanız bakın içerden ve dışardan Antalya’da kamp yapması mümkün takım sayısı 200 civarındaydı… Yapılması gereken de bu sayının artırılabilmesi için gerekli çalışmalardı. Örneğin, bazı Ortadoğu, daha doğrusu Körfez ülkeleri Avrupa’dan takımları getirebilmek için büyük paralar dökerek turnuva tertipliyorlardı. Real Madrid, Barcelona, Milan, Juventus, M.United gibi takımlar bu turnuvalar için oralara gidebilmişti.Bizim de onları Antalya’ya çekebilecek çalışmalar yapmamız çok önemliydi ama bu kentimizde doğru dürüst bir stadımız bile yoktu. Biz bu noktada biraz çuvallıyor, gerçekleri bir yana bırakıp 1 500 takım geliyor palavralarıyla kendimizi avutuyorduk… Ne yapalım, bizim bu işlere bakışımız böyle.
Reklam
Uğur Yücel: "Zevklerime Karşı Oburlaştım"
Ayşe Arman, yılın ilk röportajını ünlü sanatçı Uğur Yücel'le yaptı. Ayşe Arman / Hürriyet Ortalık toz duman... Riyakarlık, iki yüzlülülük, yalancılık diz boyu. Kaygan zeminler... Neye, kime inanacağını şaşırıyor insan... İşte böyle zamanlarda, güveneceği seslere kulak vermek istiyor. Uğur Yücel onlardan biri. Yılın ilk cumartesi röportajını Uğur Yücel'le yaptım. Dehaya yakın bir yetenek, çocuksu bir saflık, harbilik ve samimiyet... Huzurlarınızda solo Uğur Yücel! ESAS KIVANÇ BENİM GİBİ OLURSA HABER Pek çok insanın aksine 2013 sizin için iyi bir yıldı... -Öyle oldu valla. Kitap çıktı. Ardından, 'Soğuk' filmini çektim. Sonra, 'Benim Dünyam'a geldi sıra. Derken, 'Aramızda Kalsın'a başladım. 2013 kendime şaşacak kadar tempolu geçti. Planladığım her şey, istediğim gibi sonuç verdi. Darısı yeni yılın da başına... 'Benim Dünyam' için söylenmeyen, yazılmayan kalmadı. 'Film çalıntı' diyen de oldu, 'Duygu sömürüsü' diyen de... Siz neler söylemek istersiniz? -Hem bu ülkede hem dünyada, binlerce kez 'remake' yapıldı. Dahası, bizde yüzlerce film doğrudan çalıntı. Kimsenin sesini duymazsın. Ne hikmetse, artık benimle mi ilgili, TMC'yle mi bilmiyorum, neyi uyarlamaya kalksak, homurtular geliyor. 'Neee Sopranosmu?', 'Neee Black mi?' Kıyamet kopuyor! Sanki, insanların dinine hakaret etmişiz gibi. Oysa bu film yönetmeninden, yapımcısına izinli ve telifi ödenmiş bir film. Yok çalıntı! Yok arak! Daha neler! Bire bir çektik işte! Yeniden yapım. Amerika'da özellikle çok yapılır. Beğendikleri bir hikâyeyi kendi dillerinde, bire bir kopya ederek çekiyorlar. Çünkü insanlar, orijinaline gitmiyor, Japonca izlemiyor işte. 'Black' burada sinemaya girse 3000 kişi giderdi. Biz aldık aynısını biraz farklı yorumla çektik, toplam 1 buçuk milyon kişi izledi. 'Kötü olmuş işte!' derse biri tamam, bu bir eleştiri. Ama 'Nasıl yaparsınız?' ne demek? 'Çaldınız!' ne demek... Bence deli bir emek vardı. Bütün oyuncular müthişti. Görüntüler şiir gibiydi. Benim kalbimin içine işledi. 'Remake' olması da zerre kadar umurumda değil. Zaten baştan söylüyorsunuz. Nedir bu? Düşmanlık mı? Kıskançlık mı? -Bilemiyorum! Düşündüğünü özgürce söyleyebilme çağındayız. Anladık, çok güzel! Ama herkes fikir sahibi! Lafı ederken bir tartayım yok! Yine de ben, yergilere boyun eğerim, cevap vermem ve saygılıyımdır. Övgülere de teşekkürü borç bilirim. İnsanın, oğluyla çalışması nasıl bir şey? -Oğlumla değil, Can'la çalışmak çok güzel. O, dokuz yaşından beri benim kafa arkadaşım. Çok kendine özgü bir kişilik. Bir bütünlük. Gençliğimi, cesaretimi, özgüvenimi görüyorum onda. Benden zeki. Benden daha parlak görüyor hayatı. Aksi, hüsran olurdu. Gelişmeye karşı eksiklik olurdu. Can, benim nazarımda, hayatın sürekli gelişeceğine delalet. Hata yaptığı zaman gönül rahatlığıyla azarlıyor musunuz? Yoksa insan, oğluna torpil mi yapıyor? -Mesleki olarak hiç azarlamadım. Sitemlerim olmuştur belki. Ama o beni çok uyardı mesela... Zamanı ileride tutanlara saygı duymak lazım. Ben oğluma saygı duyuyorum. Belki de babamın bana duyduğu saygının devamı. Babam bana hayranlık duyar ve bunu hissettirirdi. Ben de babama çekmişim. 28 yaşındaki oğlumu bir bebek gibi seviyor, babam gibi saygı duyuyorum! Bir filmi, 'Oğlumla birlikte çektik!' diyebilmek insanı ne kadar gururlandırıyor? -Filmi sırtlayan o! İlk günden son güne filmin başında durdu. Bende anksiyete var. Oyunculuk beni korkutuyor... Nasıl yani? -'Performans anksiyetesi' adı. Bu bir hastalık ve ben hastayım. Bir filmden sonra başladı ve yıllarca oynayamadım. Bence hâlâ oynayamıyorum. Ama oğlum, bana hiçbir yönetmenin söylemeye cesaret edemeyeceği şeyleri söyledi. Çünkü yönetmen böyle olmalı. Oyuncu hep kamera arkasında bir 'göz' arar. O 'Canım'dı benim için. Gözümün nuru. Bence o çekti. Montajın, miksajın, müziğin de içindeydi. Sette de oğlunuz mu, yoksa herhangi bir çalışan mı? -O bir yönetmen. Fikir danıştığım, zamanı paylaştığım parçam. Ama sarıldığımda, biriciğim... O benim yakın dostum. Masa arkadaşım. Dert ortağım. Meslektaşım. Gülüp eğlendiğim biri. Birkaç gün görmediğimde feci özlüyorum. Hem oğlum hem arkadaşım olarak özlüyorum... KENDİM KADAR KİMSEYİ HIRPALAMADIM Bazı yönetmenlerin, mükemmeliyetçiliğinden ve bu yolda insanı delirtmesinden söz ederler. Siz nasıl bir yönetmensiniz? -'Direktör' ve 'yönetmen' laflarını sevmiyorum. Bu alanda en güzel unvanı Fransızlar kullanıyor: 'Gerçekleştiren.' Ben bunu tercih ederim. Sete gelmeden bütün herşeyi bitiririm. Sette aramam. Eğlenirim. İlk kez 'İkinci Bahar'da yönetmenlik yaptım. İlk gün sete doğru yürürken, Yeşilçam'ın kıdemli reji asistanlarından biri yüksek sesle bağırdı: 'Dikkat yönetmenimiz geliyor!' Kaçacak yer aradım! Sonra rica ettim: 'Abi böyle şeyler yapma, gelmem sete!' Ben yönetmenden ziyade, müzisyen karakterliyim. Neşeli bir orkestra şefi gibi. Disiplin kendiliğinden gelir. Oyuncuların ve bütün setin, mutlu olduğu bir sinemanın peşindeyim... Oyunculuk mu, yönetmenlik daha baştan çıkarıcı? -Yönetmenlik! Hayal kurup yazıyorsun sonra onu gerçekleştiriyorsun, bir de perdede izliyorsun. Muhteşem bir hayat. Film biter bitmez de yenisine başlamak istiyorsun... Peki sizce siz, hangisinde daha iyisiniz? -İkisini de, tam istediğim yere taşıyamıyorum! Biliyorum çünkü nasıl olması gerektiğini. Kubrick kadar biliyorum. Brando kadar biliyorum. Ama beceremiyorum işte! Ne çekebiliyor ne de oynayabiliyorum. Yetenek, bu eksikliği görebilmektir! Kendinle böbürlenmez yetenekliler. Ama şunu söyleyebilirim, oyuncuya yaklaşma ve oyun alma konusunda istediğime yakınım. Yönetmenliği çok seviyorsunuz ama bence siz oyunculuğunuzun doruğundasınız! -Ben hiçbir şeyin doruğunda değilim. Pardon, sadece hazlarım konusunda! Biliyor musun, ben tiyatroyu sabahları geç kalkmak için seçtim. Hiç hırsım yoktur. Kendimle gayet iyiyim. Unvanlarla, şan şöhretle hiç ilgilenmedim. Evde bir tane bile ödül yok. Bütün ödülleri arkadaşlarıma verdim. Başarı peşinde koşanları da anlayamıyorum. Gel gör ki sinemacı oldum. Gün ışığını kaçırmamak için, tavuklarla birlikte uyanıyoruyoruz şimdi. Yalan oldu hayaller! İyi de 'Hiçbir şeyin doruğunda değilim' demek, Uğur Yücel gibi olağanüstü bir oyuncuya ayıp etmek değil mi? -Başkasına ayıp etmiyelim de! Kendime hep ediyorum zaten. Monitörden kendi oyunlarıma bir yönetmen olarak bakıp, 'Beceriksiz herif!' diye bağırıyorum. Bu en hafifi. Kendim kadar kimseyi hırpalamadım şu hayatta... ZEVKLERİME KARŞI OBURLAŞTIM 56'sınız. 50'den sonra neler oluyor? -Lezzetler artıyor. Ruhsal olarak çok coşkulu bir hale geldim. Gözüm bir orda, bir burda. İtiraf ediyorum, 30'lu, 40'lı yıllardan daha renkli bir hayata geçtim. Kendimle olmanın tadını çıkarıyorum. Gecelere doyamıyorum. Müzik, resim, öyküler, kitaplar... Zevklerime karşı çok oburlaştım. Hayata daha güleryüzlü bakıyorum. Sakındığım herşeyi unuttum. Daha ortalıkta, daha çıplağım... Siz genel olarak iyimser misiniz? -Evet. Ama bak, hava bozacaksa erken sezerim! Var yani böyle bir yeteneğim... BİR TEKNE VE İKİ ODALI EV YETER Para sizin için ne ifade ediyor? -Bana bir tekne, iki odalı bir ev yeter. Tekne de iki üç kişi barındıracak kadar oldu mu tamam. İyi bir sistemden müzik dinleyecek, film seyredecek, kitap okuyacak ve şarap içecek kadar sağlıklıysam, başka ne isterim? Peki yaratıcılık ne ifade ediyor? -Yaratıcılık, insanın kendisiyle şakalaşması gibi. Kurcaladıkça kapılar açılıyor. İnsan, kendi de şaşıyor gördüklerine. Rüya görmek gibi. 'Yaratamıyorum' diye bir tasaya hiç düşmedim. Ama 'Yaratmam lazım' çok dedim. Tutkulu değilim. Fazla şeye eğimliyi, bu yüzden büyük bir yaratıcı olamadım. O halde dert yok! İktidar ne ifade ediyor? -Hem gündelik hayatta hem evrensel anlamda: 'Erkek savaşları.' Aile reisi olmak, topluma sahip olmak, toprak sahibi olmak, toprak genişletmek... Kendini, erkini, ırkını sürdürme azgınlığı... Bütün acılar, bu ebleh, faşişt ruhlu toramanlar yüzünden yaşanmadı mı! Mussolini, Franco, Hitler, Bush... Tiplere bak! Geride bıraktıkları acılara bak! Milyonlarca masum ceset ve ağlayan kadınlar, analar... İSTEYEN GELİR! Güvendiğiniz insana canınızı verirmişsiniz... -Evet, ben safımdır. Çabuk inanırım. Her şeyimi ortada bırakırım. O yüzden çok zaman dımdızlak tek başıma kaldım... Aşk peki?-Ben kolay yönetilecek biri değilim. Kendi arazim çok geniş, verimli ve renkli. Özgürce koştururum ve oradan çıkmak istemem... İsteyen gelir! GÖBEK BERBAT BİR ŞEY Kilolu halinizi beğenenler ve oynadığınız rollere uygun olduğunu düşününler var... Siz beğeniyor musunuz? -En beğenmediğim yanım o! Yanlış anlama, şişmanlık görünüm olarak hiç derdim değil. Bir resmimi çekmişler mayolu, 'Uğur Yücel ne hale geldiii, az sonraaaaa!' Ulan, ben Kıvanç mıyım? O, benim gibi olursa haber! Ben, halden hale geçerim... Kime ne! Ama şişman davranış biçimini kaldıramıyorum. Eğilip kalkamamak... Yataktan doğrulamamak... Yelken açarken, nefes nefese kalmak... Abul abul yürümek... Bunlar berbat! Göbek de öyle... Ama Allah'a şükür sağlığım iyi. Fakat böyle giderse, kötü olacak... Yani kilo vermeyi düşünüyorsunuz? -En çok onu düşünüyorum! Bön bön düşünüyorum duvara bakıp... Nasıl zayıflarım diye... Bu yüzden yaratıcılığa vakit kalmıyor! Çünkü makarna ve şarap götürürken, 'Zayıflamam lazım yaaa!' demekle olmuyor... Şaka bir yana, ben doymak için yemem... Tadmak için yerim. İçkiyi de öyle içerim... Yeni yıl hedefleriniz arasında 20 kilo vermek var mı? -İçkiyi azaltmak istiyorum. Hatta, toptan bırakmayı düşünüyorum. Bu düşünceyle ölebilirim. Çünkü yıllardır düşünüyorum. Düşünceli insan olunca da, daha çok içiyor insan! İçince de daha çok düşünüyor! Düşünmeyi de çok seviyorum! Güzel laftır: 'In Vino Veritas' (Hakikat, şarapta gizlidir)! Hayatım aptallıklarla dolu Hastalık seviyesinde tevazu sahibisiniz... -Benim derdim kimseye örnek olmak değil, hissettiğim gibi konuşuyorum. Evet, kendini önemseyen insanlar topluluğuyuz. Evet, sıradanlıktan çok uzağız. Hele bizim dünya... Yetersizlik abidesi bir sürü muhteris, konuştuğunda kendini dünya çapında zannediyor! Bir de bize bak, paralanıyoruz. Buna tepki olarak, tevazu gösteriyorum belki de... Ama yok! Gerçekten böyle hissediyorum. Bir taraftan da, kendini böyle bir 'hiç'miş gibi göstermek megolamanyak bir ruhun göstergesi. Bazen ben de öyle miyim diye süpheleniyorum. Ama yok, değilim, içtenlikle söylüyorum. Siz bir bakışınızda insanın röntgenini çeker misiniz? -Evet! Ama bu, ona kanmıyacağım anlamına gelmiyor maalesef. Göz göre göre bataklığa girerim! Ben sizi çok zeki buluyorum, siz kendinizi nasıl buluyorsunuz? -Zeka muhtelif. Çok çeşitler içeriyor. Bütünüyle zeki olunur mu bilmem. Kendimi zeki bulmam ben. İç güdülerim kuvvetli. Kendime doğru yolculuk yapmayı becerdim. Tulumumu çıkardım. Çıplaklığı buldum. Bu yanımı seviyorum. Bunun için zekâ gerekli diyebiliriz. Ama hayatım, hatalarla, aptallıklarla dolu. Mesela yıllarca herkesin bildiği bir sürü şeyi ben görememişim. Hem de önümdeyken. Paranoyak olmama rağmen. Bunu ancak bir aptal göremez. İşte ben oyum! ARTIK BARSELONA'YI TUTUYORUM Beşiktaşlı olduğunuz için ne kadar gururlusunuz? -Beşiktaş' ın bende sukunetli ve ayrıcalıklı bir yeri var. Hep daha sportmen geldi. Daha namuslu. Kalantorların değil, halkın takımı. Ama Lucescu giderken, 'Burası Çavuşesku dönemi gibi!' dedi. Ardından ne çingeneliği kaldı ne bilmem nesi! Nasıl döküldü dokunulunca bütün bina, gördük geçtiğimiz yıllarda. Beşiktaş sadece bir semt benim için. Ben, Türk futbolundan soğudum. Artık Barselona'yı tutuyorum! GÜZEL MAKARNALAR, BALIKLAR, SALATALAR YAPARIM Çok dostunuz var mı? -Ne mutlu bana ki var. Ben aranan bir adamımdır! Bu da hoşuma gider. Güzel makarnalar, balıklar, salatalar yaparım. İyi müzikler çalarım. Özen gösteririm dostlarıma. Dertlerini kendime katarım. İnsan ağırlarım. Cebimde ne varsa ortadadır. Kendimi hunharca yaralarken, iyi taraflarımı da görmem gerek. İyi dostumdur. SOLO BİRİYİM Bu ülkeden çekip gitmek istediğiniz oluyor mu? -Çok oldu. En çok da, bir tekneye binip, tamamen yok olmak istedim. Ben solo biriyim. Tek başıma olmaktan çok zevk alırım. Tek başıma tekneyle okyanus geçme hayalim var hâlâ. Ünlü bir Fransız yelkenci, dünya turunu birincilikle bitirip finish'e doğru yaklaşırken, kendisini karşılayan büyük kalabalığı ve şehir gürültüsünü görünce geri dönüp, tekrar aynı tura başlamış. Ben oyum işte. Solo! Oğlum olmasaydı kesinlikle giderdim. Zaten onun varlığı, beni bir sürü çılgınlık yapmaktan alıkoydu. Kaybolur giderdim belki bir vakitler olmadık yerlerde. İyi ki varmış. Böyle mutluyum. Artık sizi hiçbir şey şaşırtmıyor mu? -Hayata karşı serin bir tepedeyim. Biraz daha fazla kendime değer vermeye başladım. Olan bitenle ilgimi kestim. Türkiye'de son dönemde yaşananlar için ne düşünüyorsunuz? -Son dönem yaşananlardan çok, son yüzyılda neler yaşanmış diye düşünmenin zamanı. Esas içi açılmayan, toplu cinayetler, kitlelerin imhası, toplu kıyımlar, ağır devlet faşizmi! Oraların içi açılmadıkça, bugünü anlamak zor. Tarihine bakacaksın, yüzleşecek, utanacaksın ve olan biten her şeyi bütün gerçekliğiyle çocuklarına doğru anlatacaksın. Minik faşistler yaratırsan sürekli, bu ülke bataklıktan çıkamaz! Minik, özgür, dünya insanları yaratalım.. 20'LERİNDE BİR SEVGİLİM OLABİLİR Mİ? 50'lerde aşk sizin için ne ifade ediyor? -Uzun yıllardır aşka karşı temkinliydim. Şimdi gardım düştü. Çünkü çabuk unutmak da bir olgunlukmuş. Unutulamaz sanıyordum. Unutuluyor ve hemen yenisine kapılıveriyor insan. Artık aşk acısı çeken genç arkadaşlarıma gülümsüyorum ve parmak şıklatıyorum: 'Haydi, yenisi bekliyor! Zıpla...' 50'sinden sonra Zorba gibi yaşayacaksın. Çünkü yokuş aşağı gidiyoruz... Sizin 20'lerinde bir sevgiliniz olabilir mi? -Yok, olmaz herhalde! 'Korkma kızım, bak Uğur Amca! Cici! Noel Baba gibi! Bi şey yapmaz!'... Oğluma, 'abi' mi diyecek? 'Can abi, bu baban çok tatlişko bir şey...!' Gerçi eskiden, 'Bu yaştan sonra olur mu? Bak kaç yaşına geldik filan' denir ve yaş dönemleri belirlenirdi. Hayat değişti. Yok artık duraklama, gerileme, tık yok olma devri. Varsa da, ben hiç farkında değilim. Bu nedenle, hâlâ herkesi evine ben bırakıyorum. Ya da en geç ben uyuyorum. Başımıza gelmedik kalmayacak bu gidişle! Pardon, ilk yirmiler, son yirmiler miydi soru...
Başka Forması Olmadığı İçin Formasını Veremedi
Türkiye'nin en iyi futbolcularını yetiştiren ve Türkiye liginin en köklü kulüplerinden olan Sakaryaspor, bilindiği üzere bir süre önce mali iflasını açıklamıştı. Ancak bu video, durumun çok daha kötü olduğunu ortaya koyuyor. Sakaryaspor'un kaptanı Levent Demiray formasını, başka forması olmadığı için taraftara veremiyor.
Galatasaray Transferi Borsaya Bildirdi
Galatasaray'dan Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) transfer bildirimi. Galatasaray, KAP'a Hajrovic ile ilgili şu açıklamayı gönderdi.' 'Profesyonel futbolcu Izet Hajrovic ve kulübü Neue Grasshopper Fussball AG (Grasshopper Club Zurich) ile oyuncunun transferi için resmi görüşmelere başlanmıştır. Kamuoyu gelişmelerden haberdar edilecektir.'
Roma Oğuzhan'ın Peşinde
ONUR DİNÇER / SKORERBeşiktaş’ın genç yıldızı Oğuzhan Özyakup’a İtalya’nın Roma takımı talip oldu. Çizme’de yer alan haberlere göre bu sezon Serie A’nın formda ekiplerinden bir tanesi olan başkent temsilcisi orta sahasına takviye çalışmalarını sürdürüyor.Bu doğrultuda bir aday oyuncular listesi hazırlayan sarı kırmızılıların siyah beyazlıların 21 yaşındaki orta saha oyuncusunu da bu listeye dahil ettiği bildirildi. Hem Türk hem Hollanda pasaportu bulunan oyuncunun Arsenal’den yetişme olduğu bilgisi verilirken, orta sahanın ortası için biçilmiş kaftan olduğu, oldukça yüksek bir teknik beceriye sahip olduğu, topu ayağında iyi tuttuğu ve oyunu çok iyi okuduğu yorumları yapıldı.
Reklam