Görüş Bildir
Zayıflamanızı Sağlayan 10 Yiyecek
Bu gıdalarla zayıflamak çok kolay...Mucize bir diyet mi arıyorsunuz? Arayışınızı sonlandırma vaktiniz geldi, çünkü böyle bir şey yok. Harcadığınızdan daha fazla kalori alıyorsanız kilo alırsınız. Ancak hemen havlu atmanıza gerek yok. Bazı gıdalar sizi öğünlerden sonra diğerlerine göre daha tok hissettirir.Mucizevi yiyecekler olmasalar da, gün içinde daha az yemenizi sağlayabilirler. Sizi daha uzun süre tok tutacak yiyecekler aradığınızda, lifi yüksek, sağlıklı yağlar ve proteinleri olan ya da yüksek miktarda su içeren gıdalara göz atın. Bu gıdaların diğer bir yararı da önemli mineral, vitamin ve besinlerle dolu olmasıdır.ElmaGünde bir elma yağları uzakta tutmanızı sağlayabilir. Bu taşınabilir meyve, içerdiği yüksek miktardaki su ve çözünür-çözünmez liflerin her ikisiyle bir yandan kan şekerinizin aniden yükselerek iştahınızın artmasına engel olan bir yandan da tok kalmanızı sağlayan müthiş bir atıştırmalıktır. Ortalama boyutlardaki bir elmada yaklaşık olarak yüzde 85 oranında su ile 5 gram çözünebilir lif bulunur ki bu da elmayı bir atıştırmalık santrali haline getirir. Demliğinizi tatlandırmak için de elma kullanabilirsiniz. Elma aynı zamanda kuersetin içerir. Kuersetin, bazı kanser türlerine karşı savaşmada yardımcı olduğu, kolesterol hasarını azalttığı ve akciğerlerin sağlığını koruduğu görülen bir flavanoidtir.YumurtaYumurta tok kalmanızı sağlayabilecek büyük bir protein kaynağıdır. Yapılan araştırmalarda kişilerin sabah kahvaltısında 2 yumurta yediklerinde, kahvaltıda simit yedikleri güne göre, takip eden 24 saatte 400 kalori daha az aldıkları görülmüştür. Araştırma gösteriyor ki yumurta yemek daha fazla doygunluk sağlıyor ve daha uzun süre tok tutuyor. Bu yalnızca günlük bir deney olsa da düzenli olarak yumurta yemek, uzun süreli kilo yönetimine katkıda bulunabilir.KarnabaharKilo vermeye karar verdiğinizde, karnabahar gibi nişastasız ve sınırsız miktarlarda yenebilecek birkaç sebze vardır. Karnabahar sağlığınız için de iyidir. Karnabahar kanserle savaşan phytonutrient sulforaphane içermesinin yanı sıra, kilo kaybına yardımcı olan folik asit ve C vitamini miktarı açısından da oldukça zengindir. C vitamini, fiziksel aktiviteler sırasında ne kadar kalori yaktığınızı belirleyici bir etken olabilir. Aynı zamanda sizin için lezzetli de olabilir ancak karnabahar sevmiyorsanız ıspanak ya da brokoliyi deneyebilirsiniz.
Romatizma Ağrılarına En İyi Çözüm: Zencefil
Zencefil, Amerikan Gıda ve İlaç Kuru-mu’nun “genel olarak güvenilir” grubunda yer alıyor. Türk Fitoterapi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ekrem Sezik de zencefil üzerinde her yıl çok sayıda araştırmaların yayınlandığını söylüyor. Zencefilin Avrupa İlaç Kurumu tarafından kusma ve bulantıyı önleyici olarak kullanımının kabul edildiğini dile getiren Sezik, bitkinin faydalarını şöyle sıralıyor: “Bu mucizevî bitki, öksürük, hafif gaz, şişkinlik ve spazm şeklinde görülen sindirim sistemi rahatsızlıklarına karşı oldukça etkili. Zencefilin romatizma ve osteoartrit ağrılarını giderici etkileri üzerindeki çalışmalarda da epey yol alınmıştır. İltihap giderici ve spazm çözücü etkilerinin tespit edilmesi bu alandaki kullanımları destekleyen bulgulardır. Antioksidan etkisinin bulunmasıyla soğuk algınlığında veya vücut direncini artırmada, hatta bazı kanserlerde etkili olduğu ortaya konulmuştur fakat kanseri önler veya kanser ilacı demek için henüz çok erkendir.” ZAMAN - HABERLER AİLE-SAĞLIK İSTANBUL
Diyabette Vitaminlerin Önemi
Diyabet (ya da halk arasında bilinen adıyla şeker hastalığı) pankreasın yeterli insülin üretemediği ya da vücudun insülini gerektiği gibi kullanamadığı durumlarda ortaya çıkan kronik bir hastalık. Bu durum, kanda glukozun artmasına (hiperglisemi) yol açıyor.2 tip diyabete rastlanıyor. İnsülin üretimi eksikliğinden kaynaklanan Tip 1 diyabet ve insülinden bağımsız Tip 2 diyabet… Genellikle aşırı vücut ağırlığı ve fiziksel hareketsizliğin sonucu ortaya çıkan Tip 2 diyabette vücut insülini gerektiği gibi kullanamadığından kan glukoz düzeyi hiperglisemik olarak kalıyor.
Bilimle Uğraşmayı Herkese Tavsiye Etmem!
ABDULKERİM BEDİR HABERLER AksiyonAhmet Yıldız, Amerika’da parmakla gösterilen genç akademisyenlerden. Araştırmalarıyla bilim tarihine adını yazdırmayı başardı. Son olarak ABD Başkanı Barack Obama tarafından Genç Bilim İnsanları ve Mühendisler Başkanlık Kariyer Ödülü’yle onurlandırıldı.ABD’nin Kaliforniya Üniversite-si’nde Fizik ve Moleküler Biyoloji bölümlerinde yaptığı çalışmalarla adından söz ettiren Ahmet Yıldız, önemli bir başarıya imza attı. ABD Başkanı Barack Obama tarafından Genç Bilim İnsanları ve Mühendisler Başkanlık Kariyer Ödülü’ne layık görüldü. Genç bilim adamı, prestijli ödülü önümüzdeki günlerde Beyaz Saray’da Obama’nın elinden alacak.Ahmet Yıldız’ın öğrenim hayatı tahmin edileceği üzere başarılarla dolu. Sakarya’nın Arifiye Beldesi’nden, emekli bir ailenin çocuğu olan Yıldız, İstanbul Fen Lisesi’ni 1996’da bitirdikten sonra fizikçi olmaya karar verdi. Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nden 2001’de mezun oldu. Kazandığı özel bursla bilimsel çalışmalarına ABD’de devam etti. Illinois Üniversitesi’nde ‘Bir Nanometre Doğrulukta Işıma Okuması’ metodunu geliştirdi ve proteinlerin nasıl hareket ettiğini bilim tarihinde ilk defa deneysel olarak ispatladı. 2003’te de Foresight Enstitüsü’nce her sene verilen Seçkin Öğrenci Ödülü’nü kazandı. Ayrıca Feynman Nano Teknoloji Ödülü ve Gregory Weber Uluslararası Ödülü’ne layık görüldü. California Üniversitesi’nde, insan hücresindeki motor proteinlerin nasıl yürüdüğüyle alakalı tezi ile doktor oldu. Bu çalışması sayesinde dünyanın prestijli bilim dergisi Science tarafından ‘2005 Yılının Genç Bilim Adamı’ seçildi ve dergiye kapak oldu. Bu ödülü alan ilk Türk olarak tarihe geçti. Doktoranın ardından çalışmalarını Kaliforniya Üniversitesi San Francisco Kampusu’nda devam ettirdi. Hâlen aynı okulun Berkeley Kampusu’nda Fizik ve Moleküler Hücre Biyolojisi bölümlerinde araştırmalarını sürdürüyor. İlgisini tüm insanlığı alakadar eden körlük, sağırlık, felç, Alzheimer ve kanser gibi hastalıkların tedavisi üzerine yoğunlaştırmış durumda. California’da eşi ve iki çocuğuyla yaşayan Yıldız, en son dershanelerin kapatılması tartışmalarında gündeme gelmişti. Üniversiteye FEM Dershaneleri’nde hazırlanan Yıldız, bu kurumların kapatılmaması için hazırlanan reklam filminde rol almıştı. Yıldız, dershanelerle ilgili de “Testlerden kurtulmamız lazım. Dershaneler o zaman kendiliğinden dönüşecektir.” demişti.ABD Başkanı Barack Obama tarafından Genç Bilim İnsanları ve Mühendisler Başkanlık Kariyer Ödülü’yle onurlandırıldınız. Bu prestijli ödülü Obama’nın elinden alacaksınız. Neler hissediyorsunuz?PECASE, Amerika’da genç bilim insanlarına ve mühendislere devlet tarafından verilen en prestijli ödül. Bizzat başkan tarafından veriliyor. Böyle bir ödüle layık görülmek kendi adıma ciddi bir mutluluk vesilesi oldu. Aynı zamanda daha çok çalışmam ve büyük projeler pesinde koşmam için önemli bir teşvik olarak görüyorum. Bu ödülün genç akademisyenlerimiz için hedef büyütmek manası taşıdığını da düşünüyorum.Kendinize nasıl bir hedef koydunuz? Lise sıralarındayken bugünleri hayal eder miydiniz?İki hedefim var. Birincisi; kendi bilimsel alanımda dünyada söz sahibi üç-beş kişiden biri olmak. İkincisi; ileride insan sağlığı ve biyoteknoloji uygulamalarında önemli gelişmelere sebep olabilecek çalışmalar yapmak ve alanımdaki temel sorulara cevap bulabilmek. Bunlara ulaşabilmek için de bir ömür boyu hedeften sapmadan yüksek tempoda çalışmak ve sürekli yenilenmek gerekiyor. Umarım bu hedefler hayalde kalmaz. Lise yıllarında bilim adamı olmayı aklıma koymuştum, fakat bugünleri görmem mümkün değildi. Belki de bunun en önemli etkeni çevremde o zaman örnek alabileceğim bilim insanlarının olmayışı veya bu kişilere kolay ulaşmamın mümkün olmayışıydı. Bu sebeple, Türkiye’ye her geldiğimde elimden geldiği kadar üniversite ve lise öğrencileri ile ilgili programlara katılmaya, onlarla tecrübelerimi paylaşmaya çalışıyorum.Tamamladığınız veya şu an üzerinde çalıştığınız projelerinizden biraz bahsedebilir misiniz?Doktoraya başladığım yıllarda, hücre içerisinde yol vazifesi gören filamentler üzerinde yürüyen proteinlerin bunu nasıl başardıklarını çalıştım. Bu proteinler, kendilerinden katbekat büyüklükteki kargoları (mesela organeller, vezikuller, proteinler) hücrenin bir köşesinden öteki köşesine kısa zamanda taşıyabiliyor. Özellikle sinir hücrelerindeki bu proteinler 1 metreden daha uzun olabilir. Bu taşımacılık görevi çok önemli; çünkü mesafeler uzak olduğundan kargoların başka şekilde hedeflerine zamanında ulaşma imkânı yok. Bu sebeple, motor proteinlerle alakalı bozukluklar ve problemler, özellikle motor nöron dejenerasyonu ve Alzheimer gibi sinir sistemi ile ilgili hastalıklara sebep veriyor.Biraz daha açabilir miyiz?Motor proteinlerin yapısı insanınkine benziyor: İki ayakları, iki bacakları, bir gövdesi ve iki elleri var. Elleri ile kargolara, ayakları ile filamentlere bağlanıyorlar. Bacaklar yürümeyi sağlıyor, ama nasıl? Bunu gözlemlemek için biz laboratuvarda bu proteinlerin bir ayağına sarı ışık yayan, diğer ayağına kırmızı ışık yayan boya molekülü yapıştırdık. Önce, bu boyaların pozisyonunu 1 nanometre (metrenin milyarda biri) çözünürlükte gözlemleyen bir metot geliştirdik. Daha sonra proteinler yürürken boyaların porsiyonlarının nasıl değiştiğini anladık. Bu deney, karanlıkta göremediğimiz bir insanın ayaklarını takip etmek için bir ayağına sarı, diğer ayağına kırmızı lamba bağlayıp lambaların hareketinden kişinin nasıl yürüdüğünü anlamak gibi.Deneyin sonucunda, motor proteinlerin insanlar gibi sağ-sol adımlar attığını gördük. Daha sonraki yıllarda çok çalışılmamış olan dynein proteinin nasıl yürüdüğü, niçin diğer proteinlerin tersi istikamette gittiği, adımları atmak için güç ve enerjiyi nasıl sağladığı soruları üzerine yoğunlaştım. Son zamanlarda kromozomların ucunda hücreyi kanser ve yaşlanmaya karşı koruyan telomer DNA’sı üzerine çalışmaya başladım. Bu DNA parçasının ne şekilde korunduğu ve nasıl sentezlendiğinin mekanizmasını anlamaya çalışıyorum.Gelecekte sizin ilgi alanlarınızdan hayatımızı değiştiren ne gibi yenilikler göreceğiz?Bu alanlardaki önemli gelişmelerin ileride kanser, yaşlanma ve norolojik hastalıkların tedavisinde daha etkin ilaçlar geliştirme konusunda yardımcı olacaklarını düşünüyorum. Günümüzde birçok hastalığın sebebinin bir proteine, hatta bazen proteindeki bir amino asidin mutasyonuna bağlı olduğu anlaşılıyor. Bizim amacımız hücre içinde proteinlerin ve DNA’nın bu harika fonksiyonları nasıl yerine getirdiklerini anlamak. Bunların anlaşılması tedavi yöntemlerini daha spesifik, daha etkin ve zararsız kılabilir.Üniversite sınavında yüksek puan aldınız. Daha popüler bir bölüm okumak yerine niçin bilim adamı olmayı seçtiniz?Fizik bölümünü birinci tercih olarak yazmaya karar verdiğimde ailemden ve çevremden ciddi tepkilerle karşılaştım. Haksız da sayılmazlardı, çünkü fizik bölümünden mezun olan birisinin Türkiye’de piyasada iş bulması kolay değil. Üniversitede akademik pozisyona geçmeleri sonu belli olmayan uzun bir maraton. Bugün bu mantık daha fazla ağırlığını hissettirmiş gibi; çünkü temel bilim bölümleri Türkiye’de tercih sıralarında sonlarda. Bilkent, Boğaziçi gibi üniversiteler dahi çok düşük tercih sırasında öğrenci alıyor bu bölümlere. Acaba memleketimizde en iyi öğrencilerin hepsi gerçekten doktor mu olmak istiyor, yoksa bu meslekte daha kolay para kazanabileceklerini mi düşünüyorlar? Bu işin içinden çıkamıyorum. Öğrenciler belki de geçmişteki bazı acı tecrübelerden dolayı kolaycılığı ve sağlamcılığı tercih ediyor. Oysa olması gereken, herkesin kendi ilgisine uygun meslek seçmesidir; yüksek puanlı popüler bolümler neyse ona göre sıralama yapması değil.Ama bizim yüksek puanlı tıp, mühendislik, hukuk gibi bölümlerden mezunlara da ihtiyacımız var.Elbette, bizim bilim insanlarının sayısından daha çok doktora ve mühendise ihtiyacımız var ama kaliteli bilim insanlarına da ihtiyacımız var. Ben ilgimin bilimsel araştırma olduğuna inanıp kendime güvenerek bu riski aldım. Çevremdeki insanların uyarılarını umursamadan hayatta istediğim şeyi yaptığıma inanıyorum. Hiç de pişman değilim. Bu arada bilimle iştigal etmeyi herkese tavsiye etmiyorum. Bir alanda fazlasıyla yoğunlaşmak ve soyutlanmaktan gocunmayan, sürekli analitik düşünüp kendini yenilemekten usanmayan, ömür boyu yüksek tempoda çalışıp rekabetten çekinmeyen ve bunun neticesinde de çok yüksek bir gelir beklemeyen maceraperest insanların işidir bilim. Rekabette ezilebilecek kişiler için akademik hayatı tavsiye etmiyorum. Amerika’da, sadece en iyi performansı gösterebilen öğrenciler akademisyen olabilir. Doktora programına 50 öğrenci girer, ortalama iki üç kişi hoca olur.Master ve doktora çalışması için neden yurtdışını tercih ettiniz?Bu iş en üst seviyede yurtdışında yapıldığı için. Akademik çalışma yapmak isteyen herkese tavsiyem yurtdışı tecrübesi edinmeleri. İngilizcelerini akıcı bir üslupla konuşacak ve yazacak hâle getirmeliler. Sadece ülkemiz için değil, Almanya ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerde de doktora öğrencileri ve post doktora yapanlar için yurtdışı tecrübesi genellikle birinci tercihtir. 2001’de ekonomik krizin olduğu günlerde üniversiteden mezun oldum. Türkiye’de bilimsel araştırma fonları komik denilebilecek rakamlardı. Sadece birkaç yerde saygıdeğer dergilerde yayınlar çıkıyordu. Şimdilerde daha iyi durumdayız. Araştırma fonları çok daha yüksek, beş altı ayrı üniversiteden güzel yayınlar çıkıyor. Bu da bizleri sevindiren, geleceğe umutla bakmamızı sağlayan gelişmeler.Çalışmalarınızı Türkiye’de sürdürme imkânı var mı? Türkiye’de Ar-Ge için sağlanan sosyal ve mali ortamı nasıl buluyorsunuz?Akademik çalışmalar ve üniversitenin niteliği ve imkânları ile alakalı son 10 yılda oldukça önemli gelişmeler yaşandığı doğru. Fakat Türkiye’deki araştırma fonları geçmişe göre çok daha iyi olsa da Avrupa ve Amerika’nın hâlen çok gerisinde. Birçok genç araştırmacı verilen ödüllerle ülkeye geri kazandırılsa da uzun dönem çalışmaları besleyecek oturmuş bir fonlama sistemi yok. Ayrıca ırk, din, görüş ve arkadaşlık bağları gözetilmeden, objektif olarak önüne gelen projeyi değerlendirme kültürünün yerleşmiş olduğunu kaç kişi iddia edebilir? Türkiye’ye kesin dönüş yapan arkadaşlar en büyük zorluğu üniversitedeki sistemle ve kişisel ilişkilerde yaşıyor. Daha çok özgürlüklerinin bölüm başkanları ve dekanlar tarafından tahakküm altında tutulduğundan, ders yükünün fazla olmasından dolayı araştırma yapmaya vakit bulmadıklarından, hizipçiliğin ve adam kayırmanın yaygın olmasından, hocaların dünya görüşüne göre değerlendirmesinden, akademisyenlerin birbirleriyle ortak proje yapmak yerine kutuplaşması neticesinde kavgalı olmasından şikâyet ediyor. Türkiye’de bilimsel araştırma yapacak gerekli niteliklere sahip öğrenci bulmak ve uygun şartları taşıyanları burada tutmak da çok kolay değil. Bu ancak sürekli üstüne koyarak, imkânları ve bilimsel atmosferi geliştirerek mümkün olabilir.Sizin çalıştığınız üniversitede bu türden sorunlar yaşanıyor mu?Bu tip problemlere bazen burada da rastlıyoruz; fakat burada sistem uzun yıllar öncesinden oturtulmuş. Herkese kendi işine bakması, yöneticilere de altındaki çalışanları mutlu etmesi öğretilmiş. Ben mesela kendi üniversitemde mesai saatlerinde politika, din, futbol, siyaset ve dedikodu konuşulduğuna fazla rastlamadım. Ne zaman bu mevzuları aşarsak gerçek başarının onun akabinde geleceğine inanıyorum.ABD’de durum nasıl? Ne gibi teşvik edici veya tam tersi işinizi zorlaştıracak kişi ve uygulamalarla karşılaştınız?Mesela, ben Amerika’nın en saygın üniversitelerinden birinde çalışıyorum. Buradaki ortam araştırma yapmak için çok uygun. İyi öğrenci bulmakta zorluk yaşamıyorum. Bu öğrenciler özgüveni, genel bilgisi, bağımsız düşünebilme ve kendini ifade edebilme yönüyle Türk öğrencilerinden genelde daha iyi eğitim almışlar. Bizden de çok iyi öğrenciler çıkıyor ama içindeki cevheri ortaya çıkarmak için saçlarınızın bir kısmından feragat etmek zorunda kalabilirsiniz. Bu da eğitim sistemimizin hâlen ezberciliğe, sınava ve teste dönük olmasından; eleştiriye, sunuma, projeye, aktiviteye Batı ülkeleri seviyesinde yer vermemesinden kaynaklanıyor. Burada sistem oturmuş, dönemde maksimum üç saat ders veriyorum, geri kalan vaktimi öğrencilerime ve araştırmalarıma adıyorum. Kimse benim Türk olmama, Müslüman olmama, İngilizceyi aksanlı konuşmama vesaire takmış gibi gözükmüyor. İşimi yapmak için idarecilerle ve üniversite sistemi ile mücadele etmeme gerek kalmıyor. Açıkçası zihin olarak rahatım ve başarılı olamazsam bunun tek sorumlusu benim. Bu duygu da beni mutlu ediyor ve çalışmamak ve tembellik yapmak için bahane üretemiyorum.Amerika’da hiç mi zorluk yok?Engeller yok mu, elbette var. Mesela bir yabancı olarak Amerikalılarla çok sıcak ilişkiler geliştirmek veya bazı kişilerin kurduğu arkadaşlık ortamına dâhil olmak kolay olmuyor. Çevre edinmek için ekstra gayret göstermek gerekiyor. Bazı öğrenciler kendi kültürüne daha yakın olduğundan yerli hocaları tercih edebiliyor. Bir de burada yerli yabancı herkesi ilgilendiren zorluklar var. Mesela, üst seviyede araştırma yapmaya çalışan kişiler arasında rekabet bazen dayanılması zor bir hâle gelebiliyor. Öndeki kişiler sürekli değişebiliyor ve sadece sürekli iyi iş üretebilen kişiler ayakta kalabiliyor. Ayrıca, son birkaç yılda bütçe kesintileri sonucu araştırma fonları çok düştü. Eskiden yüzde 20’lik kesim rahattı. Bugün bu oran yüzde 4 seviyelerinde. Geri kalanı ise ‘Araştırmalarımı devam ettirebilir miyim?’ endişesi yaşıyor.Bir gün memlekete dönmeyi düşünüyor musunuz?Neden olmasın? Memleketimde yaşasam çok daha mutlu olacağım. Sosyal hayatımın şimdikinden katbekat daha aktif olacağına eminim. Benim için Türkiye’nin yemekleri, tarihi, kültürü, aileme yakın olmak, futbol maçlarını akşam saatlerinde televizyondan seyredebilmek gibi sayısız avantajları var. Fakat hâlen üniversite sistemindeki sorunlar, temel bilimlere karşı ilgisizlik ve memleketteki siyasi belirsizlikler –ki her şey eninde sonunda buna bağlı– burada kalmamın şu an daha mantıklı olduğunu hatıra getiriyor.Dünyadaki yaygın kapitalizm bilimsel çalışmaları bir yönden teşvik edici gözükürken diğer yandan para ve kâr ile ölçerek fren görevi görmüyor mu? Bu konuda devletin teşvik edici görevi hakkında neler söylersiniz?Elbette! Özellikle küçük ülkeler bilimsel çalışmalara pragmatik yaklaşıyor. Verilen paranın üç sene sonunda 10 katıyla geri gelmesi hayallerini kuruyor. O sebeple teknoloji desteklenirken temel bilim atıl kalıyor. Fakat teknolojik araştırmalar temel bilimden beslendiğinden ülkede bu konuda yeterli birikim yoksa 10 sene sonra nefes kesiliyor. Maratona devam edemiyorsunuz. Ayrıca, sürekli o ülke ile alakalı sorunları çözücü araştırmalar yapılıyor. Mesela bizde Kırım-Kongo kenesi veya sadece ülkemizde bitkilerde görülen özel bir hastalığın çaresi gibi. Bu araştırmaların çoğu başkalarını fazla ilgilendirmediğinden dünya çapında fazla ilgi göremeyebiliyor. Doğru olanı, teknoloji, sanayi, sağlık ve tarım problemlerimizi çözmeye çalıştığımız gibi meseleyi bir bütün olarak ele almamız gerekiyor. Mesela ilaç sanayiinin memleketimizde özgün bir ilaç üretebilmesi için öncelikle hayvanlar üzerinde ilaç test edebilen akredite sahibi laboratuvara ihtiyaç var. Ayrıca o kurumda çalışabilecek nitelikte biyolog yetiştirebilecek altyapı lazım. Biri olmadan diğer basamağa zıplayamazsınız.Türkiye’deki üniversitelerin istenilen yere varmasının önündeki en büyük engel nedir?Konunun uzmanı olduğuma inanmıyorum. Mevzunun televizyon kanallarında hatta TBMM’de enine boyuna tartışılması gerektiğine inanıyorum. Kendi dar anlayışımla, en önemli sorun bence sistem eksikliği. Mesela burada post doktorasını tamamlayıp tüm enerjisi ile Türkiye’ye yardımcı doçent olarak dönenler şunları söylüyor: “Haftada 10-20 saat derse giriyorum, bırak makale yazmayı konuşacak hâlim kalmıyor. Dersin asistanı yok, haftada 200 sınav kâğıdı okuyorum. Bölümlerde finansal, yönetimsel ve lojistik yardım sunabilecek sekreterler yok. Her şeyi hocaların kendisinin yapması bekleniyor. Yeni gelen her bölüm başkanı bölümü krallıkla yönetmeye kalkıyor. Kendi yönetimsel fantezilerini hayata geçiriyor. Mesela her hocaya gelirken ve çıkarken kâğıt imzalattıran bile var.” Vakıf üniversitelerine, Boğaziçi ve İTÜ gibi okullara gidenler daha iyi bir ortamla karşılaşıyor. Fakat bu okullar üzerlerine düşen liderlik vazifesini ne kadar yerine getiriyor? Ne kadar ses getiren bilimsel çalışma yayımlayabiliyor? Doktora yapacak nitelikli öğrenci bulamamanın, fonların kısıtlı olmasının, ders yükü yoğunluğunun, politik ve kişisel ayrışmaların buralarda da geçerli sorunlar olduğuna inanıyorum. Aslında keşke buradaki birçok araştırmacı ile kapsamlı bir araştırma yapılsa. En temel mevzulara YÖK ve TÜBİTAK çare arasa, belki bir kısım sorunları kısa zamanda aşabiliriz.MAKALE SAYISI PATLADI AMA ATIF SAYISI YERLERDETürkiye’de nasıl bir sistemle bilimsel gelişmenin önündeki engeller kalkar?Aciliyeti olan meseleler var. Araştırma fonlarını artırmak, üniversite sayısını artırmak, üniversitelerde kadro açmak, ders yükünü limitlemek, gelişen alanlara yatırım yapıp, geçerliliği kalmamış bölümleri azaltmak, eğitim teknolojilerine kaynak yatırmak gibi. Bir de bazı temel sorunlar var ki bunları kâğıt üzerinde çözmek o kadar kolay değil. Bir kere insanımızı çalışarak ve alanında başarılı olarak hak ettiği yerlere gelebileceğine ikna etmemiz lazım. Sürekli başarıyı ödüllendirmek, teşvik etmek ve imkânları ilk başta bu kişilere sunmak lazım. Başarıyı ödüllendirme sisteminin boşluklara meydan vermeden oluşturulması, boşluklardan fayda sağlamak isteyebileceklere fırsat tanınmaması lazım. Mesela, TÜBİTAK makale başına para vermeye başladı. Türkiye’de çıkan makale sayısı İsrail’dekini geçti. Fakat makale başı atıf sayısı yerlerde geziyor. Demek ki makalenin niceliği değil, niteliği önemli. Uluslararası konferansa katılanlara teşvik amaçlı para önerildi. Bu sefer Bulgaristan’da Azerbaycan’daki adı sanı duyulmamış konferanslara gidişler arttı. Alınan her fon başına hocalar kendilerine ekstra maaş yazabiliyor. Bu sefer iş ticarete döner oldu. Tabii ki başarılı olan akademisyenler daha çok kazanmalı. Ama diğerlerinden beş on kat daha fazla değil. Ayrıca insan kayırmanın, fişlemenin, ahbap çavuş ilişkisinin, torpilin olduğu bir ortamda bu dediklerim olmaz. Mesela burada rektörler ve dekanların çoğunluğu tartışılamayacak derecede başarılı isimlerdir. Ödüller üç aşağı beş yukarı hak edene verilir. Böylelikle insanlar bütün gün başkalarını ve yapılan haksızlıkları konuşmaz, işlerine bakar. Son olarak, tartışmaya açık bir önerim var; Türkiye’deki akademik ortamın bir adımda düzelmesi mümkün değil. Bunun yerine beş on tane pilot üniversite belirlenip onların 10 sene içerisinde dünya standartlarına çekilmesi ve diğer kurumlara örnek olmaları daha isabetli bir strateji olabilir. Her üniversitenin doktora programı açmasına gerek yoktur. Bir kısmı öğretim, bir kısmı araştırma üniversitesi olarak ayrılır, imkânlar gereksizce dağıtılmamış olur. Dünyanın birçok ülkesinde üniversiteler arası farklı kategoriler vardır. Bizdeki gibi her şey tek elden, merkezî yönetilmeye çalışılmaz.
İngiltere'de Arabada Sigara İçmeye Yasak Geliyor
İngiltere milletvekilleri çocukların bulunduğu arabalarda sigara içmenin yasaklanmasına ilişkin yasal düzenlemeye destek verdi. Avam Kamarası'nda yapılan oylamada, 376 milletvekili yasağa destek verirken 107 milletvekili aleyhte oy kullandı. Milletvekillerinin destek verdiği metin, hükümete yasak konusunda yetki veriyor. Hükümet bu yetkiyi kullanmaya mecbur değil ancak yetkililer, yasağın 2015'ten önce yürürlüğe girmesini umduklarını belirtti. Yasağa uymayanlarla ilgili yaptırımların da daha sonra belirlenmesi bekleniyor. Düzenlemeye karşı çıkanlar, bunun bireysel özgürlüklere müdahale anlamına geldiğini savunuyor ve yasağın uygulanmasının zor olduğunu söylüyor. Yasağı savunanlar ise bunun Kanada ve Avustralya gibi bazı ülkelerde başarıyla uygulandığını belirtiyor. Sağlık Bakanı Yardımcısı Norman Lamb BBC'ye yaptığı açıklamada, 'Kendinize ihlal ettiğimiz özgürlüğün ne kadar önemli olduğunu sorun. Bir çocuğun önünde sigara içme özgürlüğü, bana o kadar önemli gelmiyor. Ama bir çocuğun sağlığını korumak, aşırı derecede önemli' dedi. İngiltere'de her yıl 160 bin çocuğun sigara dumanına maruz kaldığı belirtiliyor. Kanser Araştırmaları Derneği'ne (UK Cancer Research) göre İngiltere'de sigarayla bağlantılı hastalıklardan her yıl 100 binden fazla kişi hayatını kaybediyor. BBC Türkçe
Kediler Hakkında Herşey
etiket
Veteriner Hekim Tolgay Aytar'ın kaleme aldığı bu bilgiler, kedi seven ve beslyenler için hayli ilginç ipuçları veriyor. Dilerseniz bir okuyun, kim bilir belki birgün işinize yarar... Kedilere aspirin verilir mi ? Kesinlikle hayır aspirin kedileri zehirlemektedir kedilerinize paresetamol türevi ilaçlarda vermenizi tavsiye etmem. Kedi kabızlık sebepleri? Kedilere özellikle hazmı zor olan ciğer, akciğer, tavuk kemiği vs gıda verilmesi ,kedilerde paraziter olgular,mide ve bağırsaklarda yabancı cisimler, yemek borusundaki anomaliler bağırsak düğümlenmesi, su tüketiminin yetersiz olması, mamadaki selüloz oranının gereğinden fazla olması neden olabilir.Kedilerde sindirim yavaştır bu sindirim yaşlanmayla beraber artar bu nedenle yaşlı kedilerde daha fazla görülür.Kabızlık uzun tüylü kedilerde kısa tüylü kedilere oranla daha fazla görülür.   Kedi tüyü dökülmesi nedenleri nelerdir? Kedilerin sağlıklı gıda ile beslenememeleri ,kedilerin kaliteli mamalarla beslenmemesi,iç paraziter tedavilerin yapılmaması,stres faktörleri, kedilerin taranmaması, deri hastalıkları, pire mücadelesinin yapılmaması, biotin eksiklikleri,çok sık yıkanmaları,mevsimsel faktörler,çiftleşme ve hamilelik dönemleri,hormonal dengesizlikler.  Kedi aşıları nelerdir? Kedilerde kist-parazit aşısı,karma aşı,leucomie aşısı,fiv aşısı,kuduz,micanfin aşısı yapılamaktadır.Yavrularda kist parazit tedavisi, karma aşı, leucomie ,fiv aşısı 2 doz olarak kuduz tek doz yapılmaktadır. Yetişkin kedilerde karma aşı ,leucomie aşısı,kuduz yılda bir kez tek doz olarak uygulanmaktadır. Kedi beslenmesi neden önemlidir? Kediler etoburdular. Kediler doğaları gereği yemek konusunda seçicidirler düzenli öğün isterler ve temiz su isterler.Tüyleri parlak, çevik ,bakışlar canlı ise sağlıklı besleniyor diyebiliriz.Kediler istedikleri sıcaklıkta olmayan ve iyi kokmayan yiyecekleri red ederler.beslenmede protein,a vitamini,d vitamini,karbonhidratlar,temel yağ asitleri,taurin olmassa olmaz dediğimiz temel öğelerdir. Beslenmede yavrularda ve yetişkinlerde arada bir konserve ve kuru mama,hamile kedilerde gebeliğin son dönemlerinde normalin en az 3 katı,emzirme döneminde kedilere en az 3 katı,ileri yaştaki yaşlı kedilerde hareketin az ise ve besini kullanamıyorsa daha az beslenmesini tavsiye etmekteyiz. Kedi böbrek yetmezliği belirtiler ve nedenleri? Kan basıncının düşmesi, şok, kusma ve ishal gibi aşırı sıvı kaybına neden olan durumlar, kanama, ve kalp yetersizliği durumları da böbrek yetmezliğine sebeptir. Bunun dışındaki nedenler, idrar yolu tıkanmaları, taşları, yangıları ve idrar kesesi hastalıklarıdır. Bu hastalıklar idrarın dışarı atılımına engel olarak geri böbreğe dönmesine ve basınca neden olurlar. Kedilerde denge kaybı nedeni nedir? Kedilerde en yoğun denge kaybı kulak hastalıklarında ortaya çıkmaktadır.Mutlaka veteriner hekiminize başvurunuz. Kedi yaşlanması ne zaman başlar? Kedilerde 10 yaşından sonra yaşlanma belirtileri başlamaktadır. Benim önerim kesinlikle bu yaştan sonra yılda bir kez kedilerinize checkup yapılmasın tavsiye ederim.Bu onun yaşam ömrünü kesinlikle uzatacaktır. Kedilerde 20 yaş üzerindekiler bir asır yaşamış sayılır.   Kedi tuvalet eğitimi nasıl ve ne zaman yapılmalıdır? Yavru döneminde başlanılmalıdır. Yavru kedi bakımı ne zaman başlamalıdır?  Yavru kedinizi yavruyken bakıma alıştırmanız aranızdaki bağı kuvvetlendirecektir.Kediniz dışarı çıkmıyorsa düzenli olarak tırnakları kesilmelidir,haftada bir kez dişlerini fırçalamanız yeterlidir.  Kedi için mamalar ve ev yemekleri neler olabilir? Kediler köpeklere oranla %20 daha fazla protein almalıdır.Kedilere aşırı miktarda ciğer verilmemesi gereklidir aşırı ciğer verilmesi durumunda A vitamini fazlalığı oluşur.Yağlı balıkların sık verilmesi e vitamin eksikliğine neden olur bu durum kemik hastalıklarına neden olabilir.gebeliğin son dönemlerinde kedinizi normalin 3 katı beslemeniz gereklidir.kediler yaşlandıkça daha az besin tüketirler bu sindirim sisteminin yavaşlaması ile ilişkilidir.Omlet, pişmiş balık, sebzeli et, makarnalı et,pişmiş yemekler, ev yemekleri, pişmiş tavuk, sardalya ve ton balığı konservesi, tahıl gevreği, kıyma, pişmiş havuç ve sebzeler verilebilir. kesinlikle akciğer (manco) ve kemik vermeyiniz. Kediler genelde beklemiş yumuşamış, aroması kaçmış mamaları red ederler. Bu nedenle kedinize verdiğiniz mama ve su daima taze olmalıdır. Mama kabında kalmış mamaları ve suyu kediniz tercih etmeyeceği için, günlük vermeniz gereken miktarı gün içinde parçalara bölerek veriniz.  Kedi tırnak kesimi nasıl ve ne kadar sıklıkla yapılmalıdır? 2 ayda bir yapılması uygundur kesim için özel makaslar kullanılmalıdır.Asla unutulmaması gereken çok kesmek yerine az kesmek daha uygundur.En doğrusu veteriner hekiminizin yapmasıdır.Kesmede kesinlikle beyaz olan kısmı kesiniz. Kediye microçip takılması gereklimidir? Küçük dostunuz ailenizin önemli bir üyesidir. Her yıl birçok evcil hayvan çalınmakta veya kaybolmaktadır. Küçük dostunuzun kaybolmasını ve çalınmasını önlemek için en gelişmiş kimliklendirme sistemi olan mikroçipi düşünmelisiniz.Yurt dışı çıkışlarda kan testi ile beraber zorunlu uygulamadır. Mikroçip uygulaması kedinizin kimlik numarasının benzersizliğini garanti altına alacaktır. Mikroçip Kimlik Sistemi kedilerde Nasıl Çalışır? Mikroçip bir pirinç tanesi büyüklüğünde ve içerisinde dünyada bir örneği daha olmayan bir numara barındıran minik elektronik cihazlardır. Vücuda %100 uyumlu biyo-cam diye adlandırılan bir madde ile kaplanmıştır ve vücuda yerleştirildikten kısa bir süre sonra deri altı bağ dokusu ile kaplanarak hissedilemez bir duruma gelmektedir. Mikroçipler deri altı enjeksiyon yöntemi ile takılır uygulama sırasında nadiren sakinleştirici kullanılır yerleştirme işlemi 1dk sürer ve takılan mikroçipin numarası merkezi veritabanına kedi sahibinin bilgileri ile kaydedilir.   Kedi uçak ve otobüs seyahatlerinde istenilen belgeler nelerdir? Kedilerin yurt içi uçuşlarda aşı kimlik belgesi ve veteriner hekim tarafında hazırlanan uçağa binmesinde sakınca yoktur belgesi birde standartlara uygun taşıma çantası(box) istenmektedir.Otobüs yolculuklarında aşı kimliği,uygun taşıma çantası ve sakinleştirici kullanımı talep edilmektedir. Kedi tuvaleti kum kullanımı neden önemlidir? Kedinize uygun kedi kumunu seçerek evinizin ve kum kabının çevresinin kirlenmesini önleyebilirsiniz. Kedi kumu seçerken dikkat edilecek noktalar. Kediler kedi kumu seçiminde seçtiğiniz kumu kabullendirmeniz bazen güç olabilir. Böyle bir durumda sorunu ancak deneme yanılma yöntemi ile beğendiği kumu bulana kadar kumunu değiştirerek çözümleyebilirsiniz.Bulunan doğru kum asla bulunduktan sonra deyiştirilmemelidir. Birçok kedi sahibinin ortak sorunu olan koku kullanılan kumun niteliği ile direk bağlantılı olduğundan dikkat edilmesi gereken önemli bir konudur.Kedi kumu belli aralıklarla deyiştirilmelidir. Seçtiğiniz kumun absorbe etme özelliğinin yüksek olması idrarın hızla emilerek koku yapmasını önleyecektir. Ayrıca bir sonraki kullanımı sırasında oluşabilecek bulaşmalar engellendiğinden kedinizin temizliğini de sağlamış olursunuz.  Fazla tozlu ince taneli kumlar solunum yolu problemi riski oluşturabileceği gibi, kedinizin tuvaletini her kullanışından sonra evinizde beyaz pati izlerinin oluşması gibi bir sorunu beraberinde getirebilir. Kumun topaklaşma özelliğinin olması hem idrarın bir yerde toplanmasını, hem de dışkının üzerinin kolay kapanmasını sağlayarak kumun temizliğini kolay yapabilmenize olanak vereceğinden kum seçerken dikkat edebileceğiniz detaylardan biridir. Seçiminizi yaparken doğal yapıda olan veya kimyasal madde kullanılmadan hazırlanmış bir kum tercih etmeniz böyle bir sorun yaşama olasılığını minimuma indirgeyecektir Kedi diş bakımı göz bakımı kulak temizliği nasıl yapılmalıdır? Yavru kedilerde diş fırçalama alışkanlığı küçük yaştan alıştırılması gerekmektedir.Basit bir fırça ve macun yeterlidir.Haftada bir kez fırçalamak yeterlidir.Diş macununu diline biraz koyarak pamuklu çubuklarla Gözlerde akıntı yoksa bir parça pamuklu suyla silip sonra pamukla veya pamuklu bezle silebilirsiniz.Çapak varsa ayrıca alınması gerekebilir.Kulak içlerinde koyu akıntı varsa kulak uyuzu olabilir.Bir parça pamuğa bebeyağı damlatarak kulağın içlerine doğru girmeden dairesel hareketlerle temizleyiniz kulak kanalı içine asla hazır pamuklu çubukları kullanmayınız.  Küçük yaşlarda yavru kediyi nasıl beslemeliyiz beslenme nasıl olmalıdır? 1-güvenilir bir kedi mama markası kullanmak gerekir. 2-Kedinizin su ve mama kablarını temiz tutmanız gerekmektedir. 3-Kedilerinize bayat mama vermemelisiniz hatta gün içinde az az aroması kaçmadan mama takviye etmekte fayda vardır. 4-Ev besini ile besleyen hasta sahipleri tavuk kemikleri ve balık kılçıklarını muhakkak ayıklayınız. 5-kedinizin gıdalarını oda ısısında verilmesi gerekmektedir. 6-Kedinizin mama kabında kalan mamayı tekrar vermeyiniz. 7-Kedinizin yemek yemesini denetleyerek aşırı kilo almasını engellemeniz gerekir. 8-Isıtılmış yemekleri buzdolabınıza koymayınız. 9-Kedinizi başka hayvanlar ve köpekler için hazırlanmış olan mamalarla beslemeyiniz. 10-Kediniz 24 saatten beri yemek yemiyorsa veteriner hekiminize başvurmanızı tavsiye ederim. Kedi uykusu ve uyku nedenleri nelerdir? Sağlıklı kedi derin uyurken bile etrafında olanların farkındadır.Bunun için temiz,sıcak,konforlu bir ortam gereklidir.Uykuda kesinlikle mutluluk ön plandadır. Kedilerde stresin belirtileri nelerdir? Kedilerde endişe oluştuğu zaman kedi sinirli olur ve yere siner,çarpıntı ve tüy yapısında dağınıklık göze çarpar.Saldırganlık kedinin saldırgan olması durumunda sahibini ısırması tırmalamasının değişik nedenleri olabilir sıkıntıda olması veya hasta olması bu tip bir eyleme neden olabilir.Kedinin evde idrarıyla değişik bölgeleri işaretlemesi sebepleri eve yeni kedi alınması,düzen değişikliği,eve değişik kişilerin gelip gitmesi olabilir bu durumda eski ortamın sağlanması püskürttüğü alanların sulandırılmış dezenfektanla silinerek hareketin tekrarlanması önlenmelidir,kedinin ev ortamına ve içeriye pislemesi idrar yollarında sorunu olabilir,sağlıkla ilğili sorunu yoksa stres göstergesi olabilir,sorun çözülene kadar tuvalet kabı temizliğine önem göstermek ve lekenin üzerini folyo veya plastik örtüyle kapatınız.Sinirli yalanma stresli durumlarda böyle bir eylem görebiliriz,kedi hep aynı yerini dişleriyle didikler bu durum ekzema ,kellik,dermatit gibi deri sorunlarına neden olur mutlaka tedavi edilmelidir.Yün çiğnemek stres sonucu özellikle siyam ve burma kedilerinde görülebilir bu durum stres sonucu kedilerin yavru davranış dönemine döndüklerini işaret edebilir. Kedinin sık doğurması sakıncalı mıdır? Hamile kedi ortalama 3.5-5.5 kg dır. Kedilerin sık doğurması sakıncalıdır. Özellikle sokakta yaşayan kedilerde sıklıkla görülmektedir. Bunun sakıncası sık doğumlar nedeniyle anne kedilerin güçsüz kalmaları ve kemiklerde kalsiyum depolarının yetersizliği sonucu doğum öncesi veya sonrası problemlerin çıkmasıdır. Kedilerin sık doğurması yaşam ömrünü kısaltmaktadır.   Kedi tüy kist yapar mı? Normal kedinin tüyü kist yapmaz,ancak kedinin tüyünün üzerine yapışmış parazit yumurtası varsa ve bu parazit yumurtası olan tüy oral olarak alınırsa kist yapabilir. Bu arada kedi köpek besleyen kişilere oranla hayatı boyunca hiç kedi ve köpek teması olmayan insanlarda görülme olasılığı daha yüksektir. Bu etkeni çok rahat tuvaletlerden, çiğ köfteden, iyi yıkanmayan meyve ve sebzelerden çok rahat alınabilir. Kedi ishal olgusu nasıl tedavi edilmelidir? Kedilerde özellikle mama değişimlerinde kesinlikle eski mamanızı yeni mamanızla az az karıştırarak geçiş yapılmalıdır.İshal durumlarında kedinizi 12 saat aç bırakarak basit ishal vakalarını tedavi edebilirsiniz. 12 saat ten uzun ishal durumlarında veteriner hekime başvurmanızı öneririm. Kedi kalp krizi geçirir mi? Evet kediler kalp krizi geçirirler bu durum kedilerin %90 ani ölüm sebebidir .Kediler kalp hastalıklarında ani düşme,bayılma,diş etlerinde mavimsi renk,solunum güçlüğü,hareket isteksizlikleri,hareket halinde öksürük gibi belirtiler gösterebilir. Kedilerin kalbi dakikada 100-200 atar Neden olarak kalp kurtları ve kalp krizi söylenebilir.Kedilerde kalp hastalıkları hiçbir belirti göstermeyebilir.Basit bir operasyon öncesi narkoz sırasında karşımıza çıkabilir.  Bu konuyu operasyondan önce checkup yapılması talebimiz maalesef çok fazla kedi sahibi tarafında kabul görmemektedir. Aynı şekilde kalp kapakçığı problemi olan ya da doğuştan anevrizma sorunu olan kediler de kardiyovasküler sistemlerindeki ani rahatsızlanma sonucunda yaşamlarını kaybedebilirler.Ayrıca zehirlenmelerde,kalp kapakçığı problemi olan kedilerde şiddetli kalp krizleri görülebilir.Kalp kurtlarına karşı paraziter ilaçların kullanılması ve özellikle 4 yaş üzeri kedilerde check up yapılması (operasyon öncesi) kesinlikle yapılmalıdır Kedi gelişimi nasıl olmalıdır sağlıklı bir kedide nelere dikkat edilmelidir? Yetişkin kedi erkekler 3.5-7 kg,dişiler 2.5-4.5 kg enleri ortalama 30-35 cm,uzunlukları 70-80 cm olmalıdır.Sağlıklı bir kedi Kuyruk altındaki bölge çok temizdir,ishal tahriş yoktur.Kedinin deri ve kürkü parlak ve dolgundur,zarif çevik ve aktiftir,kulak içleri pembedir,sevilmekten hoşlanır,gözler parlak akıntı yoktur,üçüncü göz kapağı görülmemektedir,burun yumuşak,kadifenimsi ve nemlidir kabuklanma yoktur nemli bir yapıdadır.dişlerde taş bulunmaz ve nefesi kokmaz,diş etleri soluk pembedir iltihap yoktur.kedi düzenli tuvalete çıkar. Kedi epilepsi nasıl anlaşılır? Epilepsinin teşhisinde fiziksel ve nörolojik bir dizi testler yapılmaktadır. Kan testi de mutlaka yapılması gereken testler arasındadır. Kan testinin sonuçları nöbetlerin sebebinin epilepsi mi yoksa başka bir hastalık mı olduğu konusunda ipuçları verecektir. Yine MR testi ile bir tümör olup olmadığı da netleştirilmelidir.  Eğer kedinizin nöbetlerinin sebebi kesinlikle epilepsi ise bu durumda tamamıyla bir iyileşme beklenmemelidir. Ama durumunun daha da kötüleşmesi söz konusu değildir. Bu gibi durumlarda ilaçlarla nöbet engellenmeye ya da kontrol altına alınmaya çalışılır. Kullanılacak ilacı ve dozajı veteriner hekiminiz belirleyecektir. Bazı ilaçların karaciğerde yan etki yapma riski bulunmaktadır. Eğer kedinizde bir nöbet yaşarsa, mutlaka veteriner hekime gitmelisiniz. Nöbetler 24 saat içinde tekrar ederse acilen veteriner hekime başvurmalısınız. Ne yazık ki epilepsinin özellikle teşhis süreci oldukça pahalıdır. Çünkü bir çok testi gerektirmektedir. Ayrıca tedavi yönteminin tespiti de zaman alıcıdır. Tedavi yöntemi belirlendikten sonra ise kedinizin rutin kontrollere gitmesi yeterli olacaktır Kediler oldukça zekidirler,hatta yapılan araştırmalar kedi bakanların köpek bakanlara göre daha zeki olduklarını düşündürmektedir.Kedi beyni 20-30 gramdır,kedi bedenine göre en büyük beyni olan memelilerdendir.Bu beyni avlanmada,saklanmada,oyunda vs çok sık kullanır. Kedi felçlerinin en temel sebepleri nelerdir? Özellikle kedilerde travma sonucu veya yaşlılıkla beraber omurilik ve sinir hasarı kırıklarda kedilerde felç görülür. Kedi zehirlenme belirtileri nelerdir? En belirgin belirti kusma ,ishal,titreme,göz bebeklerinin büyümesi,denge kordinasyon kaybıdır.  Kedi kusması neden önemlidir? Kediler kendilerini temizlemek amacıyla yalanma sırasında tüylerini yutarlar bu tüyler dışkı ile atılamazsa mideyi irrite ederek kusmaya neden olur.Viral hastalıklar,yabancı cisimler,paraziter olgular,böbrek rahatsızlıkları,zehirlenmeler,ısı çarpması ,kimyasal etkileşimler,psikolojik etkileşimler,tedaviyi red etme vs sebepleri olabilir. Kedilere süt vermek gerekli midir? Evet vermek gereklidir bu inek sütü olabilir yalnız inek sütünde laktoz oranı fazla olduğu için kimi yavru veya yetişkin kedilerde sindirim de problem çıkarabilir bu tür kedilere inek sütü vermemek gerekir. Kedilerde şişmanlık sebepleri ve tedavisi nedir? Kedilerin şişmanlık sebebi aşırı hareketsizlik veya aşırı beslenmedir.Bazı kediler kısırlaştırıldıktan sonrada kilo almaya meyilli olabilirler.Bu durumda şişman kedileri ileride solunum problemleri,kalp düzensizlikleri,kemik hastalıkları artrit ,böbrek yetersizlikleri,karaciğer yağlanması sonucu deri problemleri vs karşınıza çıkabilir muhakkak veteriner hekiminize başvurmanızı tavsiye ederim.  Kedi tırnakları sökülür mü? Kedilerin tırnaklarını söktürmek son derece vahşi ve insanlık dışı bir harekettir .Bu istek genelde kedilerin eşyalarına zarar vermesini istemeyen kedi sahipleri istemektedir.Bu son derece acı verici bir işlemdir ve asla bir veteriner hekimin yapmaması gerekmektedir.Şöyle düşünün aynı işlemin size yapıldığını neler hissedersiniz. Kedi idrarında kan önemli midir? Evet önemlidir. Sebepleri çok farklı olabilir idrar yolarlıda taş,böbrekte taş,enfeksiyon vs olabilir, acil veteriner hekiminize baş vurmanız gerekebilir. Kedilerin göz hastalıklarında dikkat edilmesi gerekenler? Kedi ırklarına bağlı olarak göz hastalıkları görülebilir. Özellikle siyamlar da görme zayıflıkları, çift görme ırk hastalığıdır. Kedilerde kanser görülür mü? Evet görülmektedir.Meme kanserleri,akciger kanserleri,lenf kanseri vs kedilerde tümör veya kanser cilt altındaki iyi veya kötü huylu şişliklerdir,bu şişlikler çok hızlı büyüyerek kanama ve ülserlere neden olur. Kedilerde kanser tedavisinde kemoterapötik ilaçlar,radyasyon tedavisi,cerrahi işlemler,ilaçla tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.Kedide kanser tedavisi zor bir süreçtir. Kedinin bıyıkları ne işe yarar? Kedinin bıyıkları antene benzer kedinin karanlıkta etrafa çarpmasını engellemektedir. Kedilerde öksürük ne zaman olur? Kedilerde geçmeyen öksürükte bronşitten, kedilerde astım hastalarında alllerjik hassaslık,öksürük,sesli ve zor nefes alma,akciğerlerde kuru kuru öksürük görülür.Mevsimsel olarak özellikle kışın hava kirliliğine bağlı olarak kronik olarakta görülebilir. Kedide kansızlık belirtileri nelerdir? Kedilerde iştahsızlık,diş etlerinde soluklaşması,zayıflama, üşüme ,titreme görülür.kedilerde anemi vakalarında kan testi yapılırsa tanı daha net konulur. Kedilerde sistit belirtileri nelerdir? Kedilerin idrarında kan görülür kedide huzursuzluk tüylerde diklik,bağırma,tuvalet bölgesinden ayrılmama,kesik kesik idrar yapma,sürekli kedi arka bölgesini yalar.Kedinizde erken teşhis önemlidir bu yüzden kedinizin tuvaletini yapıp yapmadığının denetlenmesi gerekir hemen veteriner hekiminize başvurmanız gerekir.Kedilerde ölümcül olabilir idrarın kana karışma riski çok yüksektir en yoğun olarak kedileri kaybettiğimiz hastalıkların başında gelmektedir.  Kedi fıtık belirtileri nelerdir? Kedide nadir görülür genelde doğmasal ve travma sonucu şekillenir.Tedavi cerrahi olarak uygulanmaktadır. Kedi raşitizim belirtileri nelerdir? İshal ,ayaklarda güçsüzlük,kemiklerde özellikle ayaklarda eğilmeler,denge bozukluklarıdır mutlaka veteriner hekime danışınız.Genelde kış yavrusu kedilerde anneden erken ayrılan yavrularda sık doğum yapan kedilerin yavrularında görülür. Kedi kabızlık belirtileri nelerdir? Bağırma,sık sık tuvalete gitme,sırtını kamburlaştırma,yemek yememe en belirgin belirtilerdir.Acil veteriner hekiminize başvurmalısınız.Kedilerde yaşlılıkla beraber kabızlık şikayetleri artmaktadır ayrıca 35-40 günlük yavru kedilerde sıklıkla görülmektedir.Kedilerde sindirim yavaş olmakta ve uzun sürmektedir bu nedenle belirgin marka mama kullanımı önermekteyim açık mamaları asla tüketmeyiniz. Kediler neden çok su içer? Böbrek rahatsızlıklarında,depresyonda,diabette genelde en sık sindirim rahatsızlıklarında görülür. Kedilerde pire tasması yan etkileri nelerdir? Kedilerde pire tasması alerji yapabilir. Özellikle karın altında boyunda lezyonlar belirgindir .Kedi sahiplerine enseye damlatılan sıvı paraziter damlaları öneririm. Kedi sık idrar yapma sebepleri? İdrar yollarında enfeksiyon, kum dökme durumlarında,davranış bozukluklarında,depresyonda vs durumlarında görülebilir. Kedi ağız kokusu ve yaraların nedenleri? Kedilerde diş taşı olgularında,ağız içinde yaralar,ağız içinde tümöral oluşumlar,diş çürümeleri,viral hastalıklarda,böbrek rahatsızlıklarında ,paraziter olğularda görülmektedir. Kedilerde kortizon kullanımı yan etkileri var mıdır? Kesinlikle veteriner hekimin onayı olmadan kullanılmaması gerekmektedir kortizon kedilerde böbrek ve karaciğerde anormal tahribatlar yapabilir.Kedilerde aşılarla birlikte kesinlikle uygulanmamalıdır.  Kedi oyuncaklarının ve kedi tırmalama kütüğünün faydaları nelerdir? Kedi tırmalama kütüğünün faydası tırnaklarını törpülemek,oyun,kokusuyla bölgeyi işaretlemekte kullanır.Yavruluktan itibaren alıştırmakta fayda vardır.Eğer eşyalarınıza yöneldiğini gördüğünüzde patilerini tırmalama kütüğüne sürtün,daha cazip hale getirmek için kedi nane otu sürebilirsiniz.,bu kütüğü hazır almayabilirsiniz basit bir kütüğü özellikle kabukları soyulmamış olursa daha iyi olur.Üzerine misinadan oyuncak kaplamada halıflex kullanabilirsiniz.  Kedi süt tozu ve biberon ne zaman kullanılmalıdır? Kediler doğumdan sonra yavruları terk ettiklerinde 0-28 günlük yavrularda kesinlikle kullanılmalıdır.Kedi yavruları için özel biberonlar mevcuttur,kedi yavrularını süt tozu ve biberonla beslemek oldukça zahmetli bir uğraştır.Piyasada kediler için bulunan biberonların uçları küçük ve kauçuk olanlarını tercih ediniz.Kedi süt tozları değişik markalarda bulunmaktadır.Kedi süt tozu kullanan yavrularda daha sonra 45 günden sonra kesinlikle calsiyum programı uygulanması gerekir. Kedilerde kist parazit aşı ve tablet kullanımı süresi? 2 ay en geç 3 ayda bir kullanılması gerekmektedir. İğne ve tablet olarak iki formda uygulanabilir.kedilerde özellikle şeritler,kancalı kurtlar,toxaplazma,ekinakok (kist hytedic ),tenya karşı etkili olması gerekmektedir.Yavru döneminde 3-4 doz girmekte fayda vardır(ilk 4 ayda) Kedilerin yaşam süresi? Kedilerin yaşam süresi 15-20 yıldır. Kedilerde üçüncü göz kapağının düşmesi nedeni ne olabilir? Kedilerde yoğun parazit kurtlarında ,ishallerde üçüncü göz kapağında düşmesi görülür. Kedilerde üçüncü göz kapağının ortaya çıkması bir hastalığın belirtisi olabilir ve hekime başvurulmalıdır.  Kedi vücut ısısı kaçtır? Kedilerin vücut ısısı 38-39 derece olmalıdır. Kedi nabız ve solunum sayısı kaç olmalıdır? Kedilerde yavrularda 110-140/dk yetişkinlerde 180-200/dk olmalıdır. Kedi kulak ve göz temizliği ne kadar sıklıkla yapılmalıdır? Kediler mükemmel işitme duyusuna sahiptirler ,işittiklerini tek tek ayrıştırarak değerlendirirler.İnsanlarda 20hz,köpekte 40hz kedilerde 60hz işitme hızına sahiptirler.Bu onların saklanmasını,avlanmasına vs olumlu olarak etkilemektedir. Kedi tüylerini fırçalama sıklığı? Özelllikle uzun tüylü kediler için şarttır ,eğer mümkünse kedinize iyi cins tarak ve fırçaalmanızı tavsiye ederim.Kısa tüylü kediler için sık dişli metal tarak ,uzun tüylüler için seyrek dişli tarak kullanılma sı uygundur. Kedi mırıltısı gurultusu nedeni? Rahatlık ve mutluluk göstergesidir.Sadece ses tellerinden değil göğüs boşluğunun derinlerinden gelen yüksek frekekanslı seslerdir.Kediler güvende olduklarında,doğum yaptıklarında,emzirirken,sıcak,tok hissettiklerinde nadiren kızgın olduklarında ve canları yandığında da guruldayabilirler. Kediler evden neden kaçarlar? Kısırlaştırılmayan kediler,istediği ilğiyi alamayan kediler,yalnız kalan, düzensiz beslenen kediler ortamlarını terk ederler. Kedi diyabet nedir belirtileri? Kedi diyabet şeker pankreasın yeterli ensülin sağlamaması sonucu oluşur. Kedide belirtiler sık sık idrara çıkma , aşırı susaması,iştah artması,nedensiz kilo kaybıyla karşımıza çıkmaktadır. Kediler yıkanır mı yıkamada ne kullanılmalıdır?   Kediler normalde yıkanmaz ancak yağ ,gaz ve kiri temizlemek için yıkanabilir.Yıkarken kedi şampuanları kullanmakta fayda vardır.Kedilerinizin üzerine haftada bir kez talk pudra ekip tarayarak tozların pudraya yapışarak dökülmesini sağlayabilirsiniz.Kedileri temizlemek amacıyla sıvı köpük şampuanlarda kullanılabilir. Kediyi en iyi sakinleştirme yöntemi nedir? Kedinizle konuşmak kesinlikle en iyi yöntemdir. Kedilerin su tüketimi nasıl olmalıdır? Kediler günlük olarak az su tüketirler ,ama kesinlikle susuz bırakılmamalıdır susuz bırakıldıklarında böbreklerinde tahribat yapar.kediler temiz suyu severler bazıları ise akar sudan içmekten aşırı zevk alırlar.
Reklam
6 Yaşındaki Çocuk Tüfekle Anneannesini Öldürdü
Babasının, evin bodrumundaki fareyi öldürdükten sonra yatağın altına koyduğu av tüfeğiyle oynayan 6 yaşındaki çocuk, anneannesinin ölümüne neden oldu. Gaziantep'te, oynadığı tüfek ateş alan 6 yaşındaki çocuk, anneannesinin ölümüne neden oldu. Alınan bilgiye göre, Ali G, evin bodrumundaki fareyi av tüfeğiyle ateş ederek öldürdükten sonra, silahı içindeki fişekle yatağın altına bıraktı. Ali G'nin oğlu E.G, silahı bulunduğu yerden alarak oynamaya başladı. Bu sırada ateş alan tüfekten çıkan saçmalar, odada namaz kılan anneannesi Elif Doğan'ın (78) başına isabet etti. Silah sesi üzerine olayı fark eden evdekiler, durumu polis ve 112 Acil Servis ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen 112 Acil Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Doğan'ın öldüğü belirlendi. Doğan'ın cesedi otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi. Evde inceleme yapan polis, anne Zeliha G. ile baba Ali G'nin ifadesine başvurdu. Öte yandan Doğan'ın kanser hastası olduğu, yaklaşık 1 aydır kızının evinde kaldığı öğrenildi. AA
Trafo Gibi Bir Adam
Sırp asıllı Slavisa Pajkic’in görenleri hayrete düşüren bir özelliği var. Sırbistan’ın Pozeravac şehrinde yaşayan Slavisa Pajkic yüksek voltaja hiçbir yara almadan dayanabiliyor. Sıradışı bu özelliğini 17 yaşında keşfeden Slavisa Pajkic bir insan için 50 voltluk bir lektrik bile tehlikeli olabilirken hiç gözünü kırpmadan elektrik prizine elini sokabiliyor, ampülleri yakıp bir sosisi küle bile çevirebiliyor… Slavisa 1983′te 20 bin voltluk akımı alarak Guiness Rekorlar Kitabı’na girerken 2003′te ise rekorunu bir suyu 1 dakika 37 saniye içinde 97 dereceye kadar ısıtarak yenilemiş.Bilimadamlarının vücudunda gelişen olayları tam olarak açıklayamadığı Slavisa’nın iletken bir yapıya sahip olduğu söyleniyor. Üzerinde yapılan araştırmaya göre akımların vücudunun içinden geçmeyerek sadece derisinden aktarıldığını bulmuşlar. Dünya üzerinde birçok şova konuk olan Slavisa, gönüllü olarak insanların migren, sinüzit ve sırt problemlerini çözmeyide başarmış.
Reklam
'Keşke Meme Kanseri Olsaydım'
Meme kanseri hastaları, 'Meme kanserinin daha kolay bir hastalık olduğunu ima eden reklamın aşağılayıcı olduğunu' iddia ederken, Meme Kanseri Yardım Dernekleri de reklamı 'kanser çeşitleri arasında derecelendirme yapmış olduğu için' kınadı.Pankreas kanseri teşhisinin peşinden sadece 4-5 ay ömrü kaldığı tahmin edilen Harvey ise sosyal medyada gelen ölüm tehditleri ve kınamalara karşın sözlerinin arkasında olduğunu belirtti ve 'Tabii sözlerimin arkasındayım. Keşke meme kanseri olsaydım. Yaşama şansım çok fazla daha yüksek oldurdu. Bu kampanya bana yardım edemeyecek ancak belki toplanacak paralarla yapılacak olan araştırmalar gelecekteki pankreas kanseri hastalarına umut verecek' diye belirtti. Günümüzde meme kanseri hastalarının yüzde 85'i teşhisten akabinde en az 5 sene hayatta kalıyor. Bu oran pankreas kanseri hastalarında sadece yüzde 3. Arcaajans
Nedir Bu Meshnet?
Korsan Parti Hareketi'nden Avukat Serhat Koç Agos'a konuştu. Bilişim hukuku uzmanı olan Koç, “Halen 3 bin civarında sitenin resmi yollarla engellendiği görünüyor ama aslında halen Türkiye'de 500-600 bin site kapalı” diyor. Koç’a göre yeni yasa ise fişleme ve sansürü devasa boyutlara taşıyacak. Türkiye'de pek bilinmeyen bir uzmanlık alanın var. Buradan başlayalım. 'Bilişim Hukuku' diyorlar ama aslında böyle bir alan yok. Çünkü bilişimin altında bilgi teknolojileri yatar ve bilgi teknolojilerinin değmediği alan olmadığı için, değmediği hukuk alanı da yok. Hukuk dalları temeldir; ceza, idari, anayasa hukuku... Bunların hepsinde bilişimle alakalı şeyler var. Hepsi hakkında sürekli müvekkilerle iş oluyor ama şahsi olarak bu konular zaten ilgimi çekiyor, o yüzden yapıyorum. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum, okurken de zaten fotoğraf ve bilgisayarla ilgileniyordum. Mezun olunca da fotoğrafçı veya bilgisayar mühendisi olamıyorum, bari bu insanların haklarını koruyacak bir alana yöneleyim, dedim. Türkiye'de bu işle ilgilenenlerin sayısı çok az. Türkiye'deki yasaların internete bakışı nasıl? Türkiye'de interneti doğrudan doğruya düzenleyen tek yasa 5651 Sayılı Kanun. Bu yasa interneti çok olumsuz ele alıyor. Yasanın konusu, internette yapılan suçlarla mücadele. Yani mücadele etmeye karar vermiş; desteklemeye değil. 2007’de 5651 Sayılı Kanun’un çıkış aşamasında da çok sayıda çocuk pornosu operasyonları yapıldı; medyada biri bin gösterdiler. Diyelim 100 kişi soruşturmaya uğradı, sadece 3'ü ceza aldı. “Biz çocukları koruyoruz” diyerek bir yasa yaptıklarını iddia ettiler. TBMM Genel Kurulu’nda, CHP'nin de isteğiyle, buna “Atatürk aleyhine suçları içeren kanun” da eklendi. Bu metin, o alanda çalışan uzmanların görüşlerini yansıtmıyordu. Vatandaş böyle bir kanunun olduğunu bile bilmiyor; insanlar sanıyor ki yasa değiştirilirken yeni şeyler geliyor. Aslında 2007'den beri var. Daha önce yoktu. Önce bilişim suçları diye bir tasarı düşündüler, sonra internet siteleriyle ilgili bir şey çıktı ve Cumhurbaşkanı’ndan döndü. Onları atlattık, işte bu yasaya takıldık. Bu anlamda, Türkiye'de interneti düzenleyen başka mevzuat yok. Bazı kanunlarda değinmeler var. Türk Ceza Kanunu'nda bilişim vasıtasıyla ya da bizzat bilişim sistemlerine karşı işlenen suçlar var. Mesela Facebook hesabının çalınması, özel olarak tanımlandı TCK'da. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda da bütün o eserlere ait hakların internette de ihlal edilebileceğinden bahseden yine özel maddeler var. Agos'un internet sitesi sürekli hackleniyor. Bu bir suç değil mi mesela? Evet, suç ama kim olduğunu bilemiyorsunuz, bilmek için teknik rapor gerekli ve hacklemeyi yapan kişinin de işi pek bilmeyen, acemi biri olması gerekir. Bilişim dünyasında her zaman iz kalır. Ama izin bulunması bazen çok uzun zamanlar gerektiren şifreleme yöntemleriyle bırakılmış olabilir. O kadar çok katman arkasındadır ki onu çözmeye çalışmak mantıksızdır. O yüzden o raporlar geldikten sonra meçhul bir şüpheli olarak şu şu IP numaralarında, şu tarihte, şu saatte bize saldıran diye… Savcı Telekom'a soracak, Telekom o IP'yi bulacak. O IP hangi internet sağlayıcıdan verilmişse o diyecek ki ben şu saatte bu IP'yi şu müşterime sağladım.  O müşteri de büyük ihtimal ya internet kafe çıkacak ya da 80 yaşında bir teyze çıkacak. Teyze mahkemeye gidecek ve ben bilgisayara dokunmadım diyecek. Böyle durumları binlerce kez yaşadık. Ondan sonra da zaten genelde beraat çıkar; suçlu da bulunamamış olur. Bu durumu sporda doping mevzuatına benzetiyorum. Dopingin önüne geçmek amacıyla Türkiye'de yapılan tek düzenleme kullanana ceza vermek. Ama dopingi kullanmaması için gereken altyapı hazırlanmıyor. Çözümden ziyade cezalandırma… Aynı şey 5651'de de söz konusu. 2007’den beri 8. madde nedeniyle pek çok site kapatıldı ama sitenin kapanmasına neden olan içeriği girenler yakalanmadı. Engelli web’de sanırım 3 bin küsür site gözüküyor ama o gerçekten buzdağının tepesi. Bugün Türkiye'de gerçekte 500-600 bin site kapalı ve bunların çok büyük bir bölümü müstehcenlikten kapalı. Geriye kalanlar siyasi nedenlerle kapalı ve o sitelere giren kişileri sorgulamıyor savcı, sadece siteyi kapatıyor. Aslında siteyi kapatmak çözüm değil. DNS numarasıyla yine girebiliyorum. Çünkü suç unsuru sayılan şeyler orada durmaya devam ediyor. Oysa mesela Almanya'da site kapanmaz, sadece içerik kaldırılır. İfade özgürlüğünün tek istisnası Nazizm. İfade özgürlüğünden yararlanmak için “nasyonal sosyalistim” deyip kurtarıyorsun ama “Nazi'yim” diyemiyorsun, Nazi sembollerini yayamıyorsun. O zaman içerikleri çıkarıyorlar. Altyapı var yani. İsveç gibi ülkelerde ifade özgürlüğü çok daha yukarıda. Şiddet çağrısı olmadığı sürece herkes her şeyi söyleyebiliyor. Sorunu çözmek istiyorsan içeriği çıkaracaksın; erişimi engellemeyeceksin. Sorunun köküne gidilmeli: Çocuk pornosunu internet üretmiyor. Çocuk pornosunu Filipinler'de, Rusya'da insanlar üretiyor. Onu kurutamadığın sürece etkisini internette görürsün. Türkiye’de devletin internetle ilgisi sadece siyasi amaçlı diyebiliriz miyiz? Şimdi iyiden iyiye öyle oldu. Dünyada sansür için dört tane temel kılıf var: Telif hakları, terörizm ve devlet sırrı, çocuk istismarı ve son olarak da şiddet çağrısı... Bunlar hep kılıf oluyor, ama temel nedeni gözetim. Devlet bunu istiyor. İnsanların internette neler yaptığını bilmek, takip etmek... Bunları görebileceği teknolojiler aynı zamanda sansür işlevi de görüyor. Devlet esasen fişlemek istiyor. Diğer yandan da telif lobisi sansürlemek istiyor. Devletin o yatırımı yapacak parası yok veya yapmak istemiyor, ama telif lobisinin var, onlar da parasını verip sansür mekanizmasını kurduruyor. Türk Telekom'un omurgasına kuruldu bu yazılım zaten. Bu yazılım, hem devletin hem de telif lobisinin işine gelecek. Önceki sohbetlerimizde 'meshnet'in çözüm olabileceğini söylemiştin. Nedir bu meshnet? Meshnet, şirketlerin çok işine yarayan bir mantık. Şirketler devletin ve internet servisi sağlayanların hiçbir dahiliyeti olmaksızın aralarında iletişim kurmak ister çünkü ticaret sırlarının, devletin hukuken göremeyeceği ama kafası attığında görebildiği teknik bir altyapıdan geçsin istemezler.  Dolayısıyla iki şirket kendi arasında özel bir ağ kurar ve bu özel ağa hiçbir şekilde üçüncü bir taraf dahil olamaz. Tamamen kriptoyla çalışır. Türkiye'de kriptoloji yönetmeliği de çıktı, ona da büyük itirazlarda bulunuldu. Devlet diyor ki “Kim kripto kullanırsa, anahtarını devlete verecek.” Ben de diyorum ki “Anahtarını devlete verecekse bu kriptonun mantığına aykırı.” Türkiye'de kripto şirketleri zaten söylediler bunu; “O zaman Türkiye'ye kimse kripto şirketi kurmaz” dediler. İşte meshnet böyle bir şey. Aynı zamanda büyük depremler, seller olduğunda klasik işletmecilerin kurdukları büyük ağlar çalışmayınca böyle daha küçük ağların çalışması mümkün. Bir de Türkiye gibi internet sansürü ve gözetiminin olduğu ülkelerde gözetimsiz, sansürsüz internete ulaşmak için kullanılabilir. Nasıl yapılıyor? Güvendiğiniz bir ülkeden örneğin İsveç veya İzlanda gibi, bir uydunet şirketi ile anlaşıp, çanak yoluyla internet almak ve o interneti yan binadaki arkadaşla, o da diğer bir arkadaşla paylaşa paylaşa bir meshnet ağı oluşturabilir ve sansürden kurtulabiliriz. FATİH GÖKHAN DİLER | Agos
Şalgam Suyunun Faydaları Saymakla Bitmiyor
Ülkemizde en çok Adana bölgesinde yetişen şalgamın yararları oldukça fazla. Şalgam; daha fazla şalgam suyu olarak tüketilse de yemek ve salatası yapılarak da soframızdaki yerini alıyor. Şalgam başta kanser olmak üzere birçok hastalığa iyi geldiği kanıtlanmış bir sebzedir. İşte şalgamın insan vücuduna yaptığı faydalardan birkaçı; Şalgam suyunun en önemli hammaddesi mor havuç başlı başına A vitamini deposudur. Bu özellik sayesinde göz sağlığına katkısı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Şalgam suyu doğal ve katkı içermeyen bir içecektir. İyi bir antioksidan kaynağıdır. Şalgam suyunun hücre yenileyici özelliği...Şalgamın tüm faydalarını öğrenmek için Sağlıklı Yaşam Rehberi
Reklam
Kanser Olan Babanın Kızına Bıraktığı Paha Biçilmez Miras
44 yaşındaki Garth Callaghan'a, son iki yıl boyunca bir kez böbrek kanseri iki defa prostat kanseri tanısı kondu. doktorlar 5 yıl daha yaşamasına % 8'lik bir ihtimal verdiler. Bu duruma kızı için daha fazla üzülen baba kızı ortaokulu bitirene kadar her gün kullanması için 826 tane kağıt mendile öğütler yazdı. Kızının, babasının yokluğunu hissetmemesini ve hayatta doğru kararlar almasını isteyen fedakar babanın yaptıkları ne kadar da erdemli değil mi? Umarız Garth iyileşir de o notlar da güzel bir anı olarak kalırlar.
Türk Doktor Kansere Umut Oldu
Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla 6 yıl önce Türkiye'den ABD'ye gelen doktora öğrencisi Ercan Çaçan, rahim kanseri hastalarına umut olacak önemli bir çalışmaya imza attı.ABD'nin önemli üç üniversitesinin ortak çalışmasıyla Çaçan'ın öncülüğünde yürütülen araştırmada, kanserli hücrelerin ilaçlara karşı oluşturduğu direncin nedeni olarak bu hücrelerde bulunan bir genin yeterince sentez edilememesi olduğu ifade edildi. Çaçan'ın bu konuda yayınladığı makale ise ülkedeki önde gelen bilim dergilerinden PLOS ONE'da yayımlandı.Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile ABD'ye giderek Georgia State Üniversitesi'nde Moleküler Biyoloji ve Genetik alanında doktora eğitimine devam eden Çaçan, rahim kanserinin kadınlarda en sık görülen ilk on kanser turu arasında yer aldığını belirtti. Çaçan, bu hastaların yüzde 60'nın 3-5 yıl içerisinde hastalığın üçüncü evresinde hayatlarını kaybettiğini ifade ederek, 'Radyoterapi yada kemoterapi, rahim kanseri tedavisinde başlangıç aşamasında oldukça etkili olmakta. Ancak kanserli hücreler daha sonra bu tür tedavilere karşı direnç oluşturmaktadır. Bu da rahim kanserinin ölümcül olmasının başlıca sebebi olarak gösterilmektedir.' şeklinde konuştu.Araştırmada hastaların tedaviye cevap vermemesinde, tedaviye karşı direnç gösteren kanserli hücrelerde bulunan bir genin, yeteri kadar sentez edilememesinden kaynaklandığı belirten Çaçan, 'RGS10 adı verilen bu genin hücrelerin hızlı büyümesini, çoğalmasını ve yayılmasını engellediğini ve dolayısıyla hücreye bir denge getirdiğini ancak bu genin özellikle kanserli hücrelerde baskılandığını' belirtti. Araştırmaya göre bu genin baskılanması sonucu kanserli hücre ilaç tedavisine karsı direnç kazanıyor ve buda kemoterapitik ilaçları işlevsiz bırakıyor.
Kanserde Aşı Tedavisi Henüz Hazır Değil
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği: Küba'da geliştirilen Racotumumab adlı aşının yararı ömrü ortalama 2 ay uzatmakla sınırlıT24Türk Tıbbi Onkoloji Derneği, son günlerde Akciğer kanserinde aşıyla tedavi yöntemi geliştirildiği yönünde basında çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığını açıkladı.Dernek, Küba'da geliştirilen Racotumumab adlı aşının, sadece kemoterapi uygulanan hastalarda fayda gösterdiğini belirtti ve Küba'da en son kemoterapi tekniklerinin henüz kullanılmadığını hatırlattı. Aşının, Türkiye'de de kullanılmakta olan gemsitabin, premetreksat gibi kematerapi tedavileri gören hastalar üzerinde bir etkisi bulunup bulunmadığının bilinmediğinin altını çizen dernek, şu açıklamayı yaptı:“Son günlerde yazılı ve sözlü basında yer alan akciğer kanserinde aşı tedavisi konusunda hasta ve hasta yakınlarımızdan gelen sayısız soru üzerine Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu olarak aşağıdaki açıklamayı yapma gereğini duyduk.Akciğer kanseri aşısı nedir?İnsan vücudunda bağışıklık sisteminin çok önemli görevleri vardır. Bunlardan biri de vücutta sürekli oluşan veya dışarıdan aldığımız kendinden farklı ve yaşamla bağdaşmayan her türlü hücre ve organizmayı tanıyıp yok edilmesini sağlamaktır. Çoğu hücre de bu mekanizma sayesinde yok edilmektedir. Kanser hücrelerinin bir özelliği bu koruyucu mekanizmadan kaçabilmeleridir. Bu nedenle bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin kanser tedavisinde kullanılabilecek bir yöntem olduğu uzun yıllardır düşünülmüş ve farklı kanser tiplerinde bağışıklığı güçlendirerek tedavi çalışmaları başlamıştır. Bu konuda Kübaʹda geliştirilen bir aşının yapılan ön çalışmalarda akciğer kanserine karşı olumlu sonuçlar verdiği geçen hafta basında açıklandı. Racotumumab adlı aşı bağışıklık sistemini uyararak NeuGcGM içeren kanser hücrelerini tanıyıp yok eden antikorlar oluşmasını sağladığı gösterilmiştir. NeuGcGMʹnin normal hücrelerde bulunmadığı bilinmektedir.Ön çalışma sonuçlarına göre aşı ileri evre akciğer kanserinde iyileşme sağlamamakla birlikte, ömrü ortalama 2 ay uzatmaktadır. bu yarar sadece kemoterapiden yarar gören hastalarda görülmüştür.Aşı ile ilgili ilk çalışmalar ileri evre melanom (cilt kanseri), meme ve akciğer kanserlerinde yapılmıştır. Az sayıda hastada araştırma amacıyla yapılan ve faz I denilen bu çalışmalarda aşının bağışıklık sistemini uyarabildiği ve hastalar üzerinde yan etkilerinin fazla olmadığı bulunmuştur. Daha sonra yine araştırma amacıyla bölgesel ileri veya yaygın evre küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalarda yapılan faz II çalışmalarda; ilk verilen kemoterapi kürlerinden sonra racotumumab aşısı uygulananların, uygulanmayanlara oranla daha uzun süre yaşadıkları gösterilmiştir. Hastalarda aşının faydalı olması için kemoterapi sonrasında hastalığın gerilemesi veya en azından aynı kalması gerekmektedir. Kemoterapinin faydalı olduğu 176 hastada ilk iki ay içinde başlanılan aşı tedavisiyle ömür 2 aya kadar uzamaktadır. Az sayıda hasta sayısıyla yapılan çalışmalarda görülen küçük ama olumlu sonuçlar nedeniyle aşıyla ilgili daha ileri çalışmalar yapılmaktadır.Aşıyla ilgili çalışmalar halen devam etmektedir.İlacın tanı konulduktan sonra ilk yapılan tedaviye iyi cevap veren veya aynı kalan 1080 evre IIIB/IV küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastanın alınacağı ve bizim için en değerli olan faz III çalışma devam etmektedir. Bu çalışma hakkında bilgi http://clinicaltrials.gov/show/NCT01460472 adresli siteden alınabilir. Çalışma Küba, Arjantin, Brezilya ve Singapurʹda hasta alımına devam etmektedir ve sonuçları Eylül 2015ʹde beklenmektedir. Ancak bu çalışmanın sonuçları görüldükten sonra aşının gerçek etkisi anlaşılacaktır.Henüz yukarıda bahsedilen faz III çalışma sonuçlanmamasına rağmen, önceki çalışmaların olumlu sonuçları dikkate alınarak aşı Küba ve Arjantin’de 2013 yılında onaylanmıştır. Bu ülkelerde kemoterapi ile olumlu cevap alınan evre IIIB/IV küçük hücreli dışı akciğer kanseri tanılı hastalarda racotumumab aşısı kullanılmaktadır. Ülkemizdeki toplantı sırasında Kübaʹ lı meslektaşlarımız Küba’da akciğer kanseri tedavisinde sadece sisplatin, karboplatin, etoposid, vinorelbin, vinblastin gibi bizim önceki dönemlerde kullandığımız kemoterapilerin uygulanabildiğini vurgulamışlardır. Aşının gemsitabin, premetreksat gibi son yıllarda kullandığımız kemoterapilerin uygulandığı hastalarda fark yaratıp yaratmadığı da bilinmemektedir. Elimizdeki olumlu veriler önceki tedavilerin kullanıldığı hastalara aittir.Bu nedenlerden ötürü çok olumlu olacağı düşünülen bu aşının devam etmekte olan faz III çalışmasının sonuçları daha değerlidir ve beklenmelidir. Bugün için standart tedavi olarak kabul edilmesi uygun değildir.Türk Tıbbi Onkoloji Derneği olarak kanser tedavisinde alınan her olumlu sonucu heyecanla karşılıyor ve tedavide faydalı olduğu kanıtlanan her yeni ilaç ve yöntemi de hızla kullanıma katmaya çalışıyoruz.Umarız bu tedavi yöntemi de tedavide başarılı olur.Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu”
Reklam
Yaşlılığa Engel 5 Besin!
Orman Meyveleri Vücuttaki serbest radikaller yıpranmayı hızlandırır ve beraberinde yaşlılığa neden olabilecek sonuçlar getirir. Serbest radikalleri azaltmak, antioksidan depolarıyla cildinizi korumak ve beslemek için; böğürtlen, ahududu, siyah üzüm, yaban mersini gibi meyvelerden faydalanın. Nar Kırışıklıkların oluşumunu engellemek için içerisinde antosiyoninlerden oluşmuş bir ordu var! Aynı zamanda C vitamini desteği ile cildin görünümünü sağlıklı bir hale getiriyor. Sarımsak Kendilerinin güzellikle doğrudan bir ilgisi bulunmamaktadır. Ancak yazımızın başında belirttiğimiz gibi hastalıklar sizi yıpratır. Sarımsak ise sizi birçok hastalıktan koruyucu güce sahip bir antioksidandır. Sarımsak birçok ilaçtan bile daha etkili bir kan sulandırıcı, kolesterol azaltıcı ve kanser önleyicidir. Çikolata Kakao, sahip olduğu flavonoidlerden ötürü, cildinizi güneşin zararlı etkilerinden korurken aynı zamanda dolaşımı hızlandırarak diri bir görünüm sağlar. Avokado Tam bir E vitamini deposu. E vitamini demek cilt güzelliği demek. Ödemi önlediği gibi, vücuda dost ve cilt için sağlıklı bileşenler barındırır.Mahmure
"Kanser İlacını Zenginler İçin Geliştirdik"
Bayer firmasının kanser ilacı Nexavar için hasta başına yılda 67 bin dolar talep ettiği belirtildi. Firmanın CEO'su Marjin Dekkers, 'İlacı Hintliler için değil, zengin Batılılar için geliştirdik' dedi. Birçok sivil toplum kuruluşu, Bayer CEO'su Marijn Dekkers’in “Biz bu ilacı Batılı zenginler için ürettik” açıklamaları nedeniyle dava açacağını açıkladı. Bayer yetkilileri Dekkers’in açıklamalarının yanlış anlaşıldığını iddia etse de bu açıklama kabul görmedi. Dekkers’in geçen aralık ayında FT Pharma Konferansı’nda yaptığı konuşmadaki sözleri, haftalık Amerikan dergisi Business Week’in bu sözlere son sayısında yer vermesiyle duyuldu. Radikal
Reklam
Kayahan 3. Kez Kanserle Mücadele Ediyor
Kanseri daha önce iki kez yenmeyi başaran ünlü şarkıcı Kayahan, bu hastalığa bir kez daha yakalandı. Kemoterapiye başlayan Kayahan, kanserden kurtulmak için yine mücadele ediyor. Şarkıcı Kayahan, üçüncü kez kanserle mücadeleye başladı. İlk kez 1990 yılında kansere yakalanan Kayahan, 2001 yılında yine bu hastalıkla karşı karşıya kaldı. İki kez bu hastalığı yenmeyi başaran Kayahan, bir kez daha kanser olduğunu öğrendi. Kemoterapiye başlayan Kayahan’ın saçları tedavi nedeniyle döküldü. Eşi İpek Açar, kanserle mücadelesinde Kayhan’ı bir an olsun yalnız bırakmıyor. Haftada dört gün kemoterapi gören Kayahan, eşiyle birlikte hastane çıkışında görüntülendi. Milliyet
BM'nin Ürküten Kanser Raporu
WHO'nun kanser konusunda uzman birimi IARC'nin 40'tan fazla ülkeden 250 bilim insanının önderliğinde hazırladığı 'Dünya Kanser Raporu 2014' açıklandı. BM Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) raporuna göre, dünya genelinde kansere yakalanma sayısının gelecek 20 yılda yaklaşık iki kat artması, hastalık nedeniyle ölüm sayısının da yıllık 13 milyona ulaşması öngörülüyor. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı'nın (IARC) raporuna göre, yıllık kansere yakalanma vakaları ve kanser nedeniyle ölüm oranlarında önemli bir artış eğilimi göze çarpıyor. Raporda kanser vakalarının artış eğiliminin çözümü içinse önleyici çalışmalara hız verilmesi ve etkin önlemlerin uygulamaya geçirilmesi gerekiyor. Raporda 2012'de tahmini olarak dünya genelinde 14 milyon olan yeni kanser vakasının gelecek 20 yıl içinde neredeyse iki katı olan 22 milyona ulaşması bekleniyor. Kanser nedeniyle gerçekleşen ölümlerde de benzer bir artışın beklendiği raporda, 2012'de 8,2 milyon ölüm oranının da 20 yıl içinde yıllık 13 milyona çıkacağı öngörülüyor. HEM GÖRÜLME SIKLIĞI HEM DE MALİYETİ ARTIYOR Rapora göre, 2012 yılında en fazla akciğer, meme ve kalın bağırsak kanseri tanıları konuldu. Kanserden ölüm oranlarında da birinci sırayı akciğer kanseri alıyor. Cumhuriyet
Günde 6 Sigara Çernobil'den Daha Tehlikeli
Asrın vebası kanserin en önemli sebebi olarak görülen sigara, kanserden ölümlerin yüzde 50'sinin nedeni olarak görülüyor... Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. İrfan Çiçin, 'Kanserden ölümlerin yüzde 50'sinin nedeni sigaradır. Yani ölen her iki hastadan biri sigaraya bağlı kanserden ölür' dedi. Yüzde 85'inin ise çevresel... Çiçin, TÜ Balkan Onkoloji Hastanesi'nde '4 Şubat Dünya Kanser Günü' dolayısıyla düzenlenen toplantıda, kanserin yüzde 15'inin genetik, yüzde 85'inin ise çevresel nedenlere bağlı olduğunu söyledi. Yaşam tarzının da kanser olma ihtimalini belirlediğini vurgulayan Çiçin, şöyle konuştu: 'Sigara, beslenme alışkanlığınız ve çevre kirliliği gibi faktörler kanser olma ihtimalinde önemlidir. Kanserin bir halk sağlığı sorunu olduğu açık. Her 2-3 aileden biri, her 10 ölen kişiden 2-3'ü kanserden ölüyor. Her 2-3 ailede bir neredeyse bir kanser hastası var. Her 8-10 kadından biri de meme kanseri oluyor. Kanser, şeker hastalığı ve tansiyon gibi bir halk sağlığı problemidir.' Sömürüye de açık bir hastalık Çiçin, kanserin Türkiye'de ve dünyada yeterli hekim yetiştirilmesi açısından da geç kalınmış bir alan olduğunu, birey, aile ve toplum için son derece yıkıcı bir hastalık olması nedeniyle sömürüye de son derece açık olduğunu vurguladı. Sigarayla olan ilgisi üzerine az yazı var Kanser'in beslenme ve diyetle ilişkisini ortaya koyan pek çok yazı olduğunu ancak sigarayla ilgili bu kadar yaygın bir propaganda bulunmadığını dile getiren Çiçin, şöyle devam etti: 'Bütün kanserlerin üçte bir nedeni sigaradır. Kanserden ölümlerin yüzde ellisinin nedeni sigaradır. Yani ölen her iki hastadan biri sigaraya bağlı kanserden ölür. Beslenmeyle ilgili yüz tane yayın vardır. Yüz tane röportaj vardır. Sigarayla ilgili ise Sağlık Bakanlığı'nın yayınları dışında hiçbir şey bulamazsınız. Sigara Çernobil'den daha tehlikeli. Bütün sindirim sistemi, yemek borusu, baş, boyun, mide, pankreas ve kadınlarda rahim ağzı kanserinin tek kanıtlı nedeni sigara.' Günde 6 sigara Çernobil'den daha tehlikeli Çiçin, günde 6 sigaranın, Trakya ve Karadeniz'de Çernobil'in etkilediği kadar insanın kanser olmasına neden olduğunu belirterek, kanserle ilgili test yaptırmak ve kontrol olmak isteyen kişilerin onkoloji hastanelerine başvurması gerektiğini kaydetti. AA
Reklam