'Türkiye'de İlk Kez Mahkeme Yasamaya Sansür Koymaya Çalıştı'
Umut Oran: 'Kim hangi hakla soru önergesi vermeme, web sitemde yayımlamama yasak koymaya cüret edebilir?'
Oran: 'Başbakan Erdoğan'ın emriyle TİB, tbmm.gov.tr adresine girip yolsuzluk önergelerini de mi ayıklayacak? Milli iradenin temsilcisi olan Meclis'e sansür girişimine asla boyun eğmeyeceğiz.'
Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçecek uygulama dün akşam gerçekleşti ve bir asliye ceza mahkemesi TİB aracılığıyla CHP Genel başkan Yardımcısı Umut Oran'a başvurarak, 17 Aralık Büyük Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması ile ilgili olarak verdiği soru önergesini kişisel web sitesinden kaldırmasını talep etti. Bu duruma sert tepki gösteren Umut Oran, ' Türkiye'de ilk kez mahkeme, yasamaya sansür koymaya çalıştı! Kim hangi hakla soru önergesi vermeme, web sitemde yayımlamama yasak koymaya cüret edebilir. Başbakan Erdoğan'ın emriyle TİB, tbmm.gov.tr adresine girip yolsuzluk önergelerini de mi ayıklayacak? Milli iradenin temsilcisi olan Meclis'e sansür girişimine asla boyun eğmeyeceğiz' dedi.
Yazılı açıklamada Umut Oran şunları kaydetti:
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından uyari@ihbarweb.org.tr adresinden chp.org.tr uzantılı adresime dün saat 17.27'de gönderilen bir e posta ile Sabah - atv satışı için Erdoğan tarafından havuz kurulduğu iddialarına ilişkin Meclis'e sunduğum bir yazılı soru önergesini içeren www.umutoran.com/2014/01/06/chp-sabah-atvnin-satisi-icin-550-milyon-dolarlik-havuz-olusturulmasini-tbmmye-tasidi adresinin erişime engellenmesi talep edildi.
Engellenmesi istenen sayfada, TBMM'nin resmi web sitesinde www.tbmm.gov.tr/develop/owa/yazilisozlusorusd.onergebilgileri?kanunlarsirano=147283 yayınlanan, hukuka uygun olarak verilmiş yazılı soru önergemde yer alan soruların dışında tek bir yorum dahi bulunmuyor. Oysa İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından alınan karara (23.1.2014 tarih ve 2014/55) göre bu içerik 5651 sayılı Kanuna aykırılık taşıyormuş.
Milletvekilinin görevi ve sorumluluğu millet adına iktidarı denetlemektir. Bunun araçlarından biri de ilgili bakanlara kamuoyunda yer bulan iddiaları ve usulsüzlükleri sormaktır. Bu sorular milletin seçtiği vekiller tarafından yine millet adına sorulur. Kendisinden şüphesi olmayan da bu sorulara namuslu bir şekilde cevap verir.
Hükümet bu sorulara cevap veremediği gibi yasama faaliyetini sansürlemeye çalışmaktadır. Yolsuzluk soruşturmasının üstünü kapatmak için milletvekillerinin yazılı soru önergeleri bile yasaklanmaya gayret edilmektedir. Darbe günlerinde bile yaşanmayan, bir yazılı soru önergesinin haberleştirilmesi, yayınlanması engellenmiştir.
Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen bu hakim kararının arkasındaki ismin Başbakan Erdoğan olduğundan hiç kimse şüphe duymamaktadır. Bekir Bozdağ'ın Adalet Bakanlığı koltuğuna oturur oturmaz yaptıkları herkesin malumudur , ama bugün öğreniyoruz ki TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in sansürünü aşmayı başaran ve ucu AKP'nin, Erdoğan'ın yolsuzluğuna ulaşan önergeleri engellemek için yeni bir birim kurmuş ve adını da Yolsuzluğu Örtme Yasamayı Boşa Çıkarma birimi koymuş.
Milli irade sözünü dilinden düşünmeyenler, anlaşılan o ki dokunulmazlıklar arasında da ayrıma, ötekileştirmeye gitmiştir. Bekir Bozdağ kendi fezlekesini iade edip, 4 bakan arkadaşınınkini ise seçim sonrasına kadar bekletirken CHP'nin Genel Başkan Yardımcısının önergesine el uzatma cüretini dahi gösterebilmektedir. Benim TBMM kürsüsünden, en azından şimdilik rahatlıkla dile getirebildiğim, dokunulmazlık kapsamındaki sözlerimi kim hangi hakla yayınlanmasını engelleyerek, kişisel web siteme dahi koyamayacağımı öne sürebilmektedir!
Anadolu'da yeni kurulmuş bir hukuk fakültesinin birinci sınıfına başlayan genç bir hukukçu adayı dahi milletvekilinin TBMM çalışmalarını içeren her türlü yasama faaliyetinin dokunulmazlık kapsamında olduğu akıl yürütmesini yapabilir. Basın suçlarına baktığı belli olan yasakçı asliye ceza mahkemesi ise sansür uygulamasını o kadar otomatiğe bağlamış, içselleştirmiş ki yasak koyduğu sitenin milletvekiline ait olduğunun bile farkına varamamıştır . Bu hakimin işine, mesleğine, elinde tuttuğu terazinin kefelerine birazcık özen göstermesi için önündeki kağıtta ille de www.receptayyiperdogan.com ismini mi görmesi gerekiyor? Üstelik benimle rahat iletişim kurabilmek için bir de iletişim bilgilerimi istemişler, ben de TBMM makam telefonumu ve adresimi yazdım, belki Sayın Cemil Çiçek Meclis santralına talimat verir de arayan yasakçı hakime ve TİB uzmanlarına 'bu ülkede AKP dışında da milletvekilleri var' deyiverir, kimbilir!
Bu hakim için HSYK'ya başvurup soruşturulmasını talep edeceğimi de herkesin bilmesini isterim.
Bu olay halen TBMM'de görüşmeleri süren internete zincir vurma tasarısının ne kadar vahim sonuçları olacağının da somut göstergesi olmuştur. Hakim kararıyla milletvekiline yasak getiren zihniyetin, bu yasadan sonra sadece TİB kararıyla neler yapabileceğini herkes düşünmelidir. Kabus gerçek olacak, bu yasa çıkarsa Türkiye'de internet özgürlüğü, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü tam olarak zincire vurulacaktır. Bu yasayla birlikte Erdoğan'ın emriyle TİB'in, www.tbmm.gov.tr adresine girip orayı bile erişime engellemesi, yolsuzlukları anlatan önergeleri ayıklaması beklenmelidir!
Ne yaparlarsa yapsınlar bu soruları susturamazlar. Gerçekler mutlaka ortaya çıkacak. Türkiye tarihinde ilk kez bir milletvekilini sansürleme girişimleri de hukuksuzluklarının kanıtı olarak mutlaka karşılarına konulacaktır.
CHP Genel Başkan Yardımcısı olarak, ne yaparlarsa yapsınlar asla susmayacağımızın altını bir kere daha çiziyorum. Bu yollarla bizi ne korkutabilirler ne de yıldırabilirler. Eskisinden de daha büyük bir azim ve kararlılıkla halktan ve haktan yana olan CHP, kul hakkı yiyenlerden mutlaka hesap soracak.
Milli iradenin temsilcisi olan Meclis'e sansür girişimine asla boyun eğmeyeceğiz. Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkesini yok etmeye, kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü prensiplerini yıkmaya çalışan Erdoğan ve AKP rejimine karşı mücadelemiz de daha güçlü bir şekilde devam edecek.
Herkes emin olmalı ki CHP olduğu sürece kuvvetler ayrılığı ilkesi de, hukukun üstünlüğü de mutlaka hayata geçecektir. Yürütme emrinde bir yargı da yasamaya sansür girişimleri de yok olacak. Çalışa çalışa, direne direne daha özgür ve demokratik bir Türkiye'yi ayakta tutacağız. Son sözü de, gerekli cevabı da milletimiz verecektir. 56 gün sonra nasılsa yeni bir güne uyanacağız. 31 Mart günü yolsuzluğun, baskının, karanlığın değil, temizliğin, dürüstlüğün ve özgürlüğün hakim olduğu bir Türkiye kurulacak. O günden sonra da Erdoğan'ın vermekten kaçtığı tüm hesaplar önüne birer birer konulacak.