Tiyatro Varsa Ben Varım! Türk Kadını ve Tiyatrosu'nun En Güçlü Sesi: Afife Jale
Tiyatro Varsa Ben Varım! Türk Kadını ve Tiyatrosu'nun En Güçlü Sesi: Afife Jale
Kendi deyimiyle ilk ateşi yakandı Afife Jale. Yaktığı o ateşle tüm Türk Tiyatrosu'nun ve kadınının kaderini değiştirecekti. Sonra yine o ateşle kendi de yanacaktı. O bir fedai. O sanata ve tiyatroya adanmış bir ömür...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
"Tiyatro varsa ben varım!" diyen bir tutku, kendinden bile vazgeçtiği efsanevi bir aşk, sonunda ise insanın içini cız eden kısacık ama cesur bir yaşam. Afife Jale...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Afife Jale, sahneye çıkan ilk Türk ve müslüman kadın unvanına sahip. Zorluklarla dolu yaşam ve sanat mücadelesi ile Türk Tiyatrosu'nun devrimci bir kadın oyuncusu.
Hatırlarsınız son dönemde Fi dizisinden sonra gözler yeniden Afife Jale'nin üstüne çevrilmiş, hayatı daha bir merak edilir olmuştu. Bakalım neler olmuş bu muhteşem yaşam serüveninde.
1902 yılında Kadıköy'de doğan Afife'nin çocukluğundan beri hayallerini hep 'tiyatro' süslermiş. Öyle ki İstanbul Kız Sanayi Mektebi’nde okurken bile aklında hep tiyatro varmış.
Fakat o dönemde müslüman ve Türk kadınların sahneye çıkması yasak. Geleneksel tiyatroda kadın rollerini erkek oyuncular üstleniyor. Batı tarzı oyunlarda ise sahne, azınlık olan Ermeni kadınların tekelinde.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Bir gün Darülbedayi bir sınav açar. Afife henüz 16 yaşındadır ve bu sınavı 'mülazım artist' yani stajyer oyuncu olarak kazanır.
1 yılı aşkın bir süre çalışır. Bütün provalara katılır. Kendini sahneye hazırlar ama o bir türlü sahneye çıkamaz.
Derken 1920 yılında Afife'nin kaderini değiştirecek olay gerçekleşir. Bir piyeste Emel rolünü oynayacak olan Eliza Binemeciyan, Paris’e gidince rol Afife’ye verilir.
22 Nisan 1920 gecesi Kadıköy Apollon Tiyatrosu’nda (şimdiki Rexx) ilk kez Afife, "Jale" takma ismi ile sahneye çıkar.
O gece için "Hayatımda mesut olduğum ilk gece..." der.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Fakat Afife Jale'nin mutluluğu kısa sürer. Bundan sonra sanat yaşamını bir fedai gibi geçirir. Zaptiyeler sürekli oyun esnasında sahneyi basarlar ve bir defasında da Afife'yi "Dinini, milliyetini unutan sen misin?" diye hırpalarlar.
1921'de Darülbedeyi Yönetim Kurulu'na bir bildiri gönderilir. Bildiride 'müslüman' kadınların kesinlikle sahneye çıkamayacakları emredilir. Bunun üzerine Afife tiyatronun kadrosundan çıkarılır.
Nihayet 1923 yılında Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınının sahneye çıkma yasağını ortadan kaldırır.
Afife artık özgürce sahneye çıkmaya başlar. Ne var ki yaşadığı zor zamanlarda korkunç baş ağrıları çeker. Bu yüzden doktor tavsiyesi ile tedavi amaçlı morfin kullanmaya başlar.
25 yaşına geldiğinde ise hayatının aşkı ile karşılaşır. Bir arkadaşıyla gittiği konserde bestekar Selahattin Pınar'ı görür ve tanışırlar. Aşık oluverirler...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Üstelik bu aşk bize pek çok beste bırakacaktır. Selahattin Pınar Afife ile tanıştığı günü "Bir bahar akşamı rastladım size" adlı besteyle taçlandırır.
"Sen daha önce nerelerdeydin." böyle der Selahattin Pınar Afife'ye. O kadar aşık olurlar ki birbirlerine ailelerinin karşı çıkmalarına rağmen 1929'da evlenirler. Fakat Afife'nin morfin bağımlılığı devam eder.
Morfin kullanımı artık hayatını etkilemeye başlar. Tiyatroya devam edemez. Tiyatronun boşluğunu ise yine morfinlerle doldurmaya çalışır. Bu kısır döngü içinde bir gün deli gibi aşık olduğu eşine "Lütfen beni terk et." der.
Ne kadar uğraşsalar da artık ikisi için de kötü yıllar başlar. Selahattin Pınar 6 ay sonra içi kan ağlayarak terk eder onu.
Afife çok zor günler geçirir. Yeniden bir kurtuluş için Kastamonu'ya kardeşinin yanına gider. Burada bir eczacı kalfasından morfin dilenir. Bunun üzerine eşi vali olan kardeşi Behiye, onu bir odaya kapatır.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Buradan da kaçan Afife için artık tam anlamıyla çöküş başlar ve sonunda Afife kendi isteği ile Bakırköy Akıl ve Sinir Hastanesi’ne kaldırılır.
Böylece bu yaralı ruh ve yorgun beden 24 Temmuz 1941'de hayata veda eder. Cenazesine ise sadece 4 kişi katılır. Afife'nin de dediği gibi hayat ona nekes davranmış ve herkes onu unutmuştu.
Afife'nin yaşamı pek çok kadına ve sanatçıya ilham verdi. 1987 yılında Afife Jale'nin hayatı sinema perdesine taşındı. Afife rolünde ise Müjde Ar vardı.
2003 yılında Can Dündar 'Yüzyılın Aşkları' belgesel dizisinin bir bölümünde Selahattin Pınar ve Afife Jale aşkına yer verdi.
Onu yaşatan en büyük projelerden biri ise 1997 yılından bu yana düzenlenen Afife Tiyatro Ödülleri'dir.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Son olarak Afife Tiyatro Ödülleri'nin 20. yılı anısına şimdiye kadar bu ödülü alan 20 kadın oyuncu, Afife Jale pozu verdi.
“Beni acıyarak değil; düşünerek severek, kucaklayarak hatırlayın. Tiyatro varsa ben varım!”
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Yorum Yazın
Samimi söylüyorum bence bu kadar araştırmanın ardından bir belgesel yapmalısın. Cidden emeğine sağlık güzel içerik. Soluksuz okuduğum nadir içeriklerdendi...
Bu kadının bu hale düşmesinde kimin bir parmağı varsa kimin bir katkısı varsa inşallah ızdıraplar içinde uyuyordur. Sen çok yaşa Afife Jale
İÇERİK GİBİ İÇERİK. DAHA COK BÖYLE İÇERİKLER YAPILMALI. GERİCİ ZİHNİYETİN BİTİRDİĞİ PIRIL PIRIL BİR İNSAN.