Tarih Boyunca Kötülüğün Temsilcileri Olarak Kabul Edildiler! Cadılar ve Cadı Avı Hakkında İlginç Bilgiler
Tarih boyunca gerek tasvir edilen çirkin görünüşleriyle gerekse yaptıkları büyüler, sahip oldukları doğaüstü güçler ile kötülüğün temsilcileri olarak kabul edilen cadılar hakkında neler biliyorsunuz? Onların varlığı çok çok eskiye dayanıyor. Hatta o kadar eskiye dayanıyor ki ilk çıkış tarihleri net olarak bilinmiyor. Ayrıca dünyanın dört bir yanına baktığımızda cadılar ve büyücülerin kültürlerde var olduğuna rastlanıyor. Başlarda cadılar düşman olarak görülmese de zamanla değişen inanışlar cadıları 'düşman' olarak görmüş. Birçok kadın cadılık testlerine tâbi tutulmuş, testi geçemeyenler cadı ilan edilerek öldürülmüştür. Gelin hep birlikte cadılık tarihi ve cadılık ile ilgili ilginç bilgilere göz atalım.
Cadılar birçok mitoloji ve dinde kötü amaçlar için çalışan, doğaüstü güçlere sahip kadınlar olarak görülüyordu.
15. ile 17. yüzyıl arasında Avrupa'da cadıların imajı sivri şapkalı, siyah pelerinli, elinde uçan bir süpürge olan kadınlar şeklinde tasvir ediliyordu.
Türkçe'ye Farsça'dan geçen 'Cādū' sözcüğünün kökeni Sanskritçe 'Yātú' (yolcu, büyücü, kötü ruh) sözcüğünden gelir.
Pek çok mit ve hikâyede cadıların hayvanlara dönüşebildiği söylenir. Örneğin; Kurt, yarasa, kara kedi, baykuş vb. İnanışlara göre baykuşlar kuş şeklini almış cadılardı, yarasalar ise ruhları taşıyordu, kediler ise koruyuculuk yapıyorlardı.
Cadıların kökeninin hangi tarihlere dayandığı belirsizdir. Fakat cadıların en eski izlerine MÖ 931-721 arasında indiği düşünülen 1. Samuel kitabındaki İncil'de rastlanır.
Tarihte bilinen en eski cadı/kahin, MÖ 10. yy’da, İsrail’in ilk kralı Şaul’a, savaşta öleceğini söyleyen Endor kahini Endora’dır. Bu hikaye I. Samuel'in 28. bölümünde yer alır.
İslam dininde sihir ve büyü dörde ayrılmış. İslam alimleri cadılık üstünde durduğunda kendini kötülüğe adayanları kafir saymıştır.
Doğu Karadeniz'de cadıların normal insanlar gibi anne ve babadan olduklarını, cadılığı sonradan öğrendiklerine inanılır. Cadılar, Trabzon'da 'Cazı' Pontus Rumcası konuşulan bölgelerde ise 'Mayısa' olarak adlandırılır. Üzerlerine insan pisliği sürüp Mısır ve Kırım'a kadar uçabildiklerine, örümcek ve kuşa dönüşebildiklerine, suda batmadıklarına, kadın ve çocukların ciğerlerini yiyerek beslendiklerine inanılır.
Türk ve Fars kültüründe ise 'Kaftar' adı verilen bir cadı figürü vardır. Kaftar Farsça 'güvercin' sözcüğünden türetilmiştir. Çirkin bir görünüme sahip olan bu cadılar kuş olup uçabilirler. Boynuzları olan bir kadın görünümüne sahiptirler. Kaftarlar büyücülük yaparlar ve ölüleri mezarlardan çıkarıp götürürler.
Cadıların varlığı çok eskiye dayansa da düşman olarak görülmeleri ve cadı avcılığına yeniçağa geçişte (1450-1750) yılları arasında rastlanır.
Cadı Avı’nın başlamasındaki en büyük neden Kitabı Mukaddes’e dayandırılıyordu. Mısır’dan Çıkış 22. bölüm 18. ayette yer alan "Bir cadının yaşamasına müsamaha göstermeyeceksin." sözleriydi.
Avrupa'nın en karanlık dönemi cadı avlarının yaşandığı dönem olarak kabul edilir. Avrupa'da cadılıkla suçlananların yaklaşık dörtte üçü kadındır. Cadı olarak suçlanan kadınlar mahkemelerde yargılanır, testlere tâbi tutulurdu.
Cadılıkla suçlanan kişilerin vücudunda şeytana dair izler aranıyor, iğne batırılarak kan çıkıp çıkmadığına bakılıyordu. Cadı olduğunu kabul etmeyenler günlerce uykusuz bırakılıyor, koşturulup, yürütülüyordu. Yorgunluk ve uykusuzluğa maruz kalan kişiler de halüsinasyon görüp, aklını yitirecek seviyeye ulaşıyordu. Bu yüzden cadı olarak kabul edilip idama mahkum ediliyorlardı.
İdam kararı çıkan kişiler genellikle asılarak, yakılarak veya linç edilerek öldürüldü.
Günümüzde halen Sahra altı Afrika, Hindistan ve Papua Yeni Gine'de cadı avına rastlanır. Suudi Arabistan ve Kamerun'da cadılar ile ilgili yasalar görmek mümkündür.
Avrupa'nın karanlık yüzü cadı avı günümüzde "Fikirleri topluma tehdit olarak görülen kimselere karşı düzenlenen kampanya" anlamında metafor olarak kullanılıyor.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın