Silah Kullanmadan Kerkük'ü Aldılar
Irak’ın Kerkük kentine girince yolun sağında Amerikan ordusunun geride bıraktığı beton bloklarla çevreli uçsuz bucaksız askeri kampta şimdi Kürdistan bayrağı dalgalanıyor. Irak ordusu ‘out’, peşmerge ‘in’. Dostum Muhammed, “Normal zamanda peşmerge Kerkük’ü almaya kalksaydı kan gövdeyi götürürdü ama tek kurşun atmadan kontrolü ele aldılar” dedi. Irak Savunma ve İçişleri Bakanlıkları ile Kürt yönetiminin yaptığı anlaşmaya göre ordu görevini ifa edemeyecek duruma düşerse peşmerge devreye girecek. Bu anlaşma peşmergenin elindeki yasal dayanak. Türkmen, Arap ve Kürtlerden oluşan polis teşkilatı caddelerden tamamen kaybolmamış ama asker namına tek peşmerge var.
KÜRT’ÜN ARAP’LA SINIRI: ZAP SUYU
Merkez güçlerin kontrolünden çıkan Riyaz ve Havice’ye doğru ilerlerken Gaz Şimal bölgesindeki kontrol noktasından sonra Zap suyunun yanında kamp kurmuş peşmerge daha ilerisine gitmeye ‘bizden sonrası tufan’ dercesine gitmemizi salık veriyor. Burası Mektep Halid kontrol noktası. Peşmergeler yemek telaşında. Kimi köprünün altında Zap’ın bulanık suyunda serinliyor. Suya paralel kuzeye yönelince Zap’ın doğu yakasına iş makineleri topraktan tümsek yığıyor, Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) ateş açarsa siper olsun diye... 2 gün önce açılan ateşle bir peşmerge yaralanmış. Manzaradan çıkan sonuç; Zap suyu sınır olmuş, doğusu peşmergede, batısı Araplarda. Herkes karşı yakadakine IŞİD diyor ama IŞİD onlarca aktörden sadece biri. Suyun ötesindeki Arap köyü Multeka ıssız, ilk günler peşmergeden korkmuşlar. Beri tarafta 2 asker ırmağın kenarında ateşin üzerinde çay demliyor. Komutanları Talip Faruk istihkam edilen alanı gösterip ekledi: “Kim gelirse gelisin Kerkük’ü koruyacağız. Peşmerge olarak her şeye hazırız.” Biraz ötede peşmerge ile IŞİD arasında bölünen Molla Abdullah’ta bir gün önce çatışma yaşanmış.
Tekrar Mektep Halid’e döndüğümüzde Irak ordusundan kaçan bir asker durduruldu. Sivil ama asker olduğu ve korktuğu her halinden belli. Yakında Multeka adlı köyde saklanmış. Şimdi Kerkük’te güvenli bir yerde kalmak istiyor. Araçtan indirip alıp barakaya götürdüler. Komutana ne yapcaksınız diye sordum, “Birkaç sorudan sonra bırakacağız, günde bu şekilde birkaç asker geliyor” dedi. IŞİD gelince kaçan askerlerin durumu zor; Musul ve Tikrit tarafları onlar için ölümcül, Bağdat’ın gözünde ise firari askerler asılası hainler!
Barakadan komuta merkezinde yan bölmedeki askerlerin gürültü patırtıları eşliğinde Albay Akid Fatih’e “Kime bağlısınız; nereden geldiniz; Kerkük’e geldiğinizde askerler var mıydı; Irak ordusu niye çözüldü; ordu tekrar dönebilir mi, İzzed el Duri kontrolü sağlayabilir mi; siz o zaman Kerkük’ten çekilir misiniz; Musul’dan Bağdat’a kadar bir türlü silahlı grup var, bunlar birbirine düşebilir mi, Irak Suriye gibi olur mu” diye sordum, yanıtladı: “Kürdistan’ın emriyle hareket ediyoruz. Eskiden Kerkük’teydik. Kürdistan’dan takviye güçler gelebilir. Biz olmasaydık Kerkük de Musul gibi olurdu. Kürt, Arap, Türkmen herkesin güvenliğini sağladık. Ordu Bağdat’a kadar çekildi. Biz onlara gitmeyin bizimle birlikte direnin dedik. Direnmediler, o zaman silahlarını ellerinden aldık ve evlerine gittiler. Ordudaki Şiiler Sünni halka eziyet ettiler. Beyci’de bir birliğin komutanı Kürt ve sadece onlar kışlasını terk etmedi ve 1 haftadır IŞİD ile çatışıyorlar. Irak ordusunda işler para ile dönüyordu. Bir makam için rüşvetin miktarı 50 bin dolardı. Bir general emrinde 2 bin asker varsa 3 bin gösteriyor, 1000’i için ödenen maaşları cebe atıyor. Biz Kerkük’te Araplarla çatışmadan yana değiliz. Biz Kürt bölgesinde kalırız, onlar da Arap bölgesinde. IŞİD’le hareket eden gruplar parça parça...”
Şiilerin hali nicedir, onlar gelişmeleri nasıl görüyor diye soralım deyip Bağdat yolu üzerinden Tuzhurmatu’ya yöneldik. Şii güvenlik güçleri yola barikat kurmuş, eller tetikte, durdurdular. Pasaportumu alıp neden geldiğimi sordular. Gazeteci olduğumu, Tuzhurmatu’da insanlarla röportaj yapmak istediğimi söyledim. “Ne soracaksın” diye çıkıştı. Ardından da Türkmence tersledi: “Türkiye başımıza çamur koydu.” Yani “Bütün bu belaları başımıza Türkiye açtı.” Israrımız kafi gelmedi ve geri çevrildik.
Irak Türkmen Cephesi’nden Ankara’ya sitem
Irak Türkmen Cephesi’nin (ITC) merkezi... ITC lideri Erşad Salihi kale gibi korunan binada değerlendirme toplantıları yapıyor. Odasında masaya tabancayı koymuş. “Başkan hazırlıklısın” diye takılıyorum. Yardımcısı görüntüyü güçlendirmek için masaya bir de kalaşnikof koyuyor. Salihi sorularımızı özetle şöyle yanıtladı:
Bu kaos Türkmenleri nasıl etkiledi?
Biz bugünü görüyorduk, yeniden çizilen bu haritayı öngörüyorduk ama maalesef tedbirlerin alınması için merkezi hükümetten, Kuzey Irak yönetiminden ve komşu ülkelerden yeterince yardım eli uzatılmadı.
Peşmergenin kontrolü ele alması Kerkük için büyük bir değişiklik değil mi?
Bu, Irak’taki siyasi grupların anlaştığı bir plan gibi görülüyor. Irak Sünni, Şii ve Kürt bölgeleri olarak bölünsün. Türkmen bölgeleri hedef haline getirildi.
Arkasındaki esas güç kim?
Bölgede diğer ülkelerdeki gelişmelere bakıyoruz, hepsi birbiriyle bağlantılı. Şimdi Irak’a da sıçradı ve en fazla da Türkmenleri tehdit ediyor.
Ordunun çekilmesiyle Kerkük artık Kürt bölgesinde görülebilir mi?
Kesinlikle Kerkük’ü Kürt bölgesinde görmüyoruz.
Irak ordusu burayı koruyabilir miydi?
Evet. Maalesef Irak ordusu yeterince desteklenmedi. Erbil ve Süleymaniye’den gelen hırsızların Irak ordusunun silahlarını ellerinden alması Irak’ı bu bölgede dönüm noktasına getirdi.
Bu hırsızlar içinde Peşmerge var mı?
Kontrol onlarda olduğuna göre sorumlu onlar sayılır.
Türkiye’den beklediğiniz desteği gördünüz mü? Türkiye, Suriye’de takındığı katif rolü Irak’ta da takındı mı sizce?
Türkiye’nin Türkmenlere daha yakın olması gerekirdi. Türkiye herkese eşit mesafede durdu, yeterince desteklenmemiz gerekirdi. Türkiye’nin manevi gücü olmazsa Türkmenler burada bir an bile yaşayamaz.
Fehim Taştekin | RADİKAL