Reina Saldırısından Kurtulan DJ: 'O Kadar Sıkı Güvenlik Vardı ki, İşe Gelirken 3 Kez Polis Kontrolünden Geçtim'
Reina katliamının canlı tanıklarından biri de kulübün DJ'lerinden biri olan Abdullah Can Saraç'tı.
35 yaşında olan ve 15 yaşından beri mesleğin içinde olduğunu söyleyen ve 8 yıldır Reina’da çalışan Saraç "o geceden" sonra psikolojisinin tamamen bozulduğunu anlatıyor ve ekliyor: "Uyuyamıyorum. Bu saatten sonra DJ’lik işine devam etmeyi düşünmüyorum. Gece hayatını bitirdim.”
Abdullah Can Saraç yaşadığı korku dolu anları Hürriyet'ten İsmail Saymaz'a anlattı...
“Ben ve DJ arkadaşım Ufuk Akyıldız, DJ kabinindeydik. Saat 01.17’ydi"
"700-800 insan vardı. Bizim bulunduğumuz kapalı alanda 400’e yakın kişi vardı. Diğerleri balkondaydı. Dans müziği çalıyor, insanlar eğleniyordu.
O an bir el ateş sesi duydum. Panik olduk. Kuru sıkı sandık; şaka yapıyorlar diye... Tereddüt içinde kaldık. Ufuk abiyle göz göze geldik. ‘Hiçbir şey olmamış gibi devam edelim’ dedik. O andan sonra içeriyi taramaya başladı. DJ kabininin altında çok dar bir alan var. Ufuk abi kolumdan çekti. Altına girip saklandık.
"Nefes seslerini hissediyordum. 4 tane şarjör değiştirdi"
Sonra saldırgan içeriye geçtiğini ve her tarafa ateş açtığını ifade eden ve sonra tek el ateş sesleri duyulduğunu aktaran Saraç şöyle devam ediyor:
"Bizim DJ kabininin önüne kadar geldi. Ayak seslerini, nefes seslerini hissediyordum. 4 tane şarjör değiştirdi. 4 tane saydım. ‘Allahım bu son olsun’ dedim. Silah sesleri hiçbir şekilde susmadı. Aynı silahtan atışlar yapılıyordu. Başka saldırgan yoktu, tek bir kişiydi. Silah sesleri kesildi. Bir dakika geçti, geçmedi; galiba üzerini değiştirdi. Bu kez hırıltılar, yardım isteyen sesler duyulmaya başlandı. Çok korkmuştuk. 3 defa Arapça şivesiyle ‘Allahuekber’ sesini duydum. Şivesi Arapçaydı, eminim."
"İlk kurşundan sonra dışarıya çıkışımız 45 dakika sürmüştü"
"5-10 dakika sonra polisin sesini duyduk. ‘Teslim ol’ dediler. Karşılık vermedi. 2-3 el silah sesi duydum. ‘Ufuk abi, bitmedi bu olay, biz burada öleceğiz’ dedim. 15 dakika sonra bağırma sesleri geldi, ‘Yere yat’ diye. Meğer yaralılara söylüyorlarmış. Biz ‘İmdat’ diye bağırdık.
Özel harekâtçılar geldi. İnsanlar her yere kaçışmıştı. Depoya giren mi, bulaşıkhaneye saklanan mı dersiniz... Özel harekât geldikten sonra bize ‘Kabinin üstünden atla’ dediler. Kabin 1.5 metre yüksekteydi. Ayaklarım kilitlenmişti. Kendimi kaybetmiştim. Dışarıya çıktım. İlk kurşundan sonra dışarıya çıkışımız 45 dakika sürmüştü."
"O kadar sıkı güvenlik vardı ki, şu an aklım duruyor, nasıl gelebildi?"
Önceki günlerde tedirginlik yaşandığını, yan taraftaki kulübe "ihbar geldiği" yönünde söylentiler ve dedikodular olduğunu söylüyor Saraç ve işe giderken çok sıkı güvenlik tedbirlerine denk geldiğini vurguluyor:
"Ben işe gelirken 3 kez polis kontrolünden geçtim. Gelene kadar 10-15 polis saydım. O kadar sıkı güvenlik vardı ki, şu an aklım duruyor, nasıl gelebildi? Akşam ‘Bize bir şey olmaz, yaklaşamaz, her yerde çevirme var, durdurulur’ demiştik. Taksiler bile çevriliyordu. Çevrede o kadar önlem varken, bir saldırı olmaz diyorduk."
"Reina’da, içeride 400 kamera var"
Polislerin geç geldiğini ve yan tarafın karakol olduğunu söyleyen Saraç'ın açıklamalarının finali ise şöyle:
“Polisler geç geldi. Yan tarafımız karakoldu. Hiçbir şeye anlam veremiyorum. Bu adam nasıl içeriye girdi, nasıl kaçtı? Hiç mi dikkat çekmedi? Bir resmi çıkmış; resim demeye bin şahit lazım. Reina’da, içeride 400 kamera var.”