10 Maddede Dünyanın En Eski Huyu Gıdıklanmanın Ortaya Çıkardığı Durumlar
Gıdıklamak ve gıdıklanmak, aslında psikolojik bir durumdur. Bu yüzden gıdıklanmanın bir tıbbi anlatımını yapmak çok güç. Ancak şöyle bir durum var ki, insanlar gıdıklanma güdüsünü hazırlıksızlıktan alıyor. Tanımı basit hazırsız yakalandığınız an, gıdıklanmaya başlıyorsunuz.
Bakalım gıdıklama ya da gıdıklanma hastalığı dediğimiz olay aslında tam olarak neymiş.
1. Tanımı: Vücudun bazı yerlerine dokunarak ürperme veya gülerek kaçınma ile beliren bir sinir tepkisi uyandırmak.
2. Ten hastalığı mı?
3. Tıbben normal bir durum
4. Neden gıdıklanmayız?
Gıdıklanma dürtüsü, derinin yüzeyinde bulunan küçük sinir lifciklerin harekete geçmesiyle ortaya çıkar.
Özellikle tüyle okşama, tenimizde böcek yürümesi gibi durumlarda hassas olan bu lifcikler, sinyalleri anında beyne gönderir ve huysuzlanma ya da gülme semptomu devreye girer.
Ancak araştırmacılar bu sinyallerin beyinde nereye kaydedildiğinden emin değiller. Beyinin, gıdıklanmaya tepkisi kaşınmaya olan tepkisi gibi, istemsiz yaptığı bir tepkidir.
Sonucunda ne olduğu tam olarak bilinmektedir.
5. Gıdıklama Fetişizmi nedir?
Gıdıklama fetişizmi üçe ayrılır. Gıdıklamayı sevenler, gıdıklanmayı sevenler ve her ikisi birden.
Gıdıklamayı sevenler; En yaygın gruptur.Gıdıklamada tercih ettikleri bölgeler başlıca ayak tabanları ve koltuk altlarıdır.Bunun dışında gıdıklanan her bölgeyi gıdıklarlar.Tüy,motorlu diş fırçası,tarak,bebek yağı kullandıkları gıdıklama araçlarıdır.Genel olarak bağlayarak gıdıklamayı severler.
Gıdıklanmayı sevenler; Gıdıklanmayı tercih edenler bu grupta yer alır. En çok ayak tabanları ve koltuk altlarının gıdıklamasından hoşlanırlar.
Her ikisi birden; Gıdıklanmayı,gıdıklanmayı seviyorsa gıdıklamayı tercih ederler.Her ikisinden de zevk alan kişilerden oluşur. Daha çok cinsel birleşim esnasında bu eylemi yaparlar.
6. Psikolojik etkileri
Gıdıklama ile kan basıncı artar, nabız ve kalp atışı hızlanır, beynin uyanıklığı fazlalaşır. Gıdıklanmanın fiziksel olduğu kadar psikolojik etkileride vardır.
Gıdıklanma başlangıçta zevkli olabilirse de sürdürüldüğünde korku ve paniğe dönüşebilir. Bu da insanlar üzerinde fobi oluşmasını sağlar. Sonucunda ise el teması olmasa bile vücut ani olarak tepkiler verir.
Öyle ki; bu vücut açığı size yapana karşı istemsizce küfür etmenizi sağlar.
7. Durumlara göre beynin verdiği tepkimeler
İnsanların en çok gıdıklandıkları yerler, ayak altı, avuç içi ve koltuk altı gibi bölgeler olarak bilinir.
İnsan beyni vücuda gelen uyarıların hangisinin insanın bizzat kendisinden, hangisinin dışarıdan geldiğini ayırt eder ve ona göre öncelik verir. Örneğin, elimizin yanması gibi acil refleks gerektiren uyarılara öncelik verir.
Bu nedenle bir başkası tarafından gıdıklandığımızda reaksiyon gösteririz ama kendi kendimizi gıdıklamaya çalıştığımızda beyin bu noktalardaki hassasiyeti azalttığından gıdıklanamayız.
8. Gıdıklanmanın gizemini çözmek için yapılan deneyler
Avustralya’daki Monash Üniversitesi’nden George Van Doorn bu durumun “bilinç ve öz ayrımsama gibi daha büyük sorulara kapıları araladığını” söylüyor. Bu nedenle beynin bariyerlerini aşarak insanların laboratuvar ortamında kendi kendilerini gıdıklamalarını sağlamak için biraz da aşırıya kaçan deneylere girişiliyor.
Bilim insanlarının bu konuya ilgisini anlamak için şunu düşünmek gerekiyor: Vücudumuz her hareket ettiğinde farklı duyumlara kapılıp kafamız karışsaydı, sağa sola yönelseydik ne olurdu? Ya da yürürken elimiz bacağımıza her çarptığında biri bize saldırıyormuş sansaydık?
Kendi hareketlerimiz ile başkalarının eylemleri arasında ayrım yapabilmek bu nedenle kendi varlığımız ile dış varlıkları duyumsamamızın temelini oluşturur. Bu en akıllı robotların bile taklit edemeyeceği bir özelliktir. Laboratuvarda kolay taklit edilebilecek örnekler bulmak açısından işte bu araştırmaları yapmak önem taşır.
Londra Üniversitesi’nden Sarah Jayne Blakemore, kendimizden kaynaklı hareketler ile dış kaynaklı hareketler arasında beynin çok kısa bir anda verdiği bu kararı inceleyen ilk bilim insanlarından biri oldu. Deneklerin avuç içleri başkaları tarafından gıdıklanırken ve bunu kendileri yaparken beyin taramaları çekildi. Blakemore, uzuvlarımızı hareket ettirdiğimizde beyinciğin bu hareketlere dair öngörülerde bulunabildiğini ve dokunmakla ilgili duyuların işlemden geçirildiği somatosensori (bedensel-duyusal) kortekste aktiviteyi geri plana iten ikinci bir sinyalin gönderildiğini fark etti. Bunun sonucunda, kendi kendimizi gıdıkladığımızda, başkaları gıdıkladığı kadar yoğun duyumlar hissetmez, sakin kalırız.
9. Gıdıklama aslında bir işkence yöntemi.
Antik çağda Japonlar 'kusuguri-zeme' adını verdikleri gıdıklama yönetmiyle insanları öldürüyorlardı.
Aynı yöntemi Adolf Hitler'in Nazi Almanyası da yaptı birçok kişi bu yöntem kullanılarak öldürüldü.
10. Evrimleşen bir hastalık.
Sonuç olarak gıdıklanınca gülmemizin altında yatan şey aslında büyük bir acı ve ölüm korkusu. Onbinlerce yıldır bilinen bu duygu artık gülümsemeye ve kahkahadan ölecekmiş gibi hissetme biçimine evrildi.