onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Mağara ve Yeraltı Şehirlerini Keşfetmeyi Sevenler İçin Türkiye'nin Dört Bir Yanındaki En Büyüleyici Yerler

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Mağara ve Yeraltı Şehirlerini Keşfetmeyi Sevenler İçin Türkiye'nin Dört Bir Yanındaki En Büyüleyici Yerler

06.11.2021 - 09:00

Ülkemiz bir turizm cenneti. 4 mevsimin bir arada yaşandığı muhteşem bir coğrafyaya sahip olduğumuz için çok şanslıyız. Yazın deniz, kum ve güneş üçlüsünden sınırsızca faydalanabildiğimiz en güzel plajlardan muhteşem ormanlara, masal gibi göllerden görkemli dağlara kadar tatil için nelerden hoşlanıyorsanız hepsi mevcut. Maceraperestler için de bu coğrafyada neler var neler! Siz de Lara Croft misali bir maceradan diğerine koşmayı, görkemi ve ürkütücülüğü bir arada yaşamayı seviyorsanız, ülkemizin en büyüleyici mağara ve yeraltı şehirlerini listelediğimiz yazımıza koşun!

Damlataş Mağarası - Antalya

Damlataş Mağarası - Antalya

Tarihi Alanya Kalesi'nin batı kıyısında bulunan mağara, Türkiye'nin turizme açılan ilk mağarası. 1948 yılında Alanya Limanı'nın inşaatında kullanılacak taşlar için kazı yapıldığı sırasında keşfedilmiş. Damlataş ismi, sarkıtlardan damlamaya devam eden su damlalarından geliyor. Yalnızca göze değil, sağlığa da hitap ediyor Damlataş Mağarası. Yüzde 90'lara varan nem oranı sayesinde astım hastalarının şifa bulmak için sıkça ziyaret ettiği bir yer.

Karain Mağarası - Antalya

Karain Mağarası - Antalya

Antalya, yalnızca denizi ve her mevsim güzel havasıyla değil, mağaralarıyla da ilgi çeken bir şehir. Karain Mağarası da Antalya'nın incilerinden biri. Türkiye'nin en büyük doğal mağaralarından biri olan Karain Mağarası, yaklaşık 450 metre yükseklikte bulunuyor. Arkeolojik kazılar sonucu mağarada tam 500.000 yıllık yaşam izlerine rastlanmış.

Astım Mağarası - Mersin

Astım Mağarası - Mersin

Mersin'in Silifke ilçesinin Narlıkuyu Kasabası'nda, Cennet Cehennem Obrukları'nın 600 metre kuzeybatısında yer alan Astım Mağarası, gerçekten büyüleyici bir tabiat harikası. Silis mineralinin birikmesiyle oluşmuş sarkıt ve dikitlerle dolu mağara, astım hastaları için de bir şifa mekanı. Mağaranın derinliği yaklaşık 15 metre ve oluşumu üçüncü jeolojik döneme kadar uzanıyor.

Cennet Cehennem Obrukları - Mersin

Cennet Cehennem Obrukları - Mersin

Astım Mağarası'na çok yakın bir doğa harikası var sırada: Silifke Antik Narlıkuyu Limanı'nın 2 km kuzeybatısında, Kızkalesi'nden 5 km batıda yer alan Cennet Cehennem Obrukları. Bu obruk oluşumlar, yeraltı sularının yüzyıllar boyunca kireç tabakasını eriterek içerideki suyu boşaltması ve yapının tavanının çökmesiyle meydana gelmiş. Mitolojik öykülere konu olmuş mağaralardan Cennet Obruğu'nun giriş kısmında küçük bir kilise var. Kiliseye küçük bir egzersiz olarak görebileceğiniz 450 basamakla ulaşmak mümkün! Cehennem Obruğu'na inmek maalesef mümkün değil çünkü obruğun dış kenarları içbükey bir oluşuma sahip. Efsaneye göre Zeus, alevler saçan yüz başlı ejderha Typhon’u burada bir çarpışmada yenmiş ve onu sonsuza kadar Etna Yanardağı’na kapatmadan önce bir süre Cehennem Mağarası'na hapsetmiş.

Kaymaklı Yeraltı Şehri - Kapadokya

Kaymaklı Yeraltı Şehri - Kapadokya

Kapadokya'nın büyüleyici güzellikleri anlatmakla bitmez. Peri Bacaları ve rengarenk balonlar derken ilgimizi çeken bir bölge daha var: Kaymaklı Yeraltı Şehri. Şehrin tarihi, M.Ö. 3000 yılına kadar uzanıyor. Hititler Dönemi'nde 8 katlı olarak inşa edilen yapı, Roma ve Bizans dönemlerinde genişletilerek bir yeraltı şehri halini almış. Dar koridorlardan geçilerek ulaşılan oda ve salonlarında şarap depoları, su mahzenleri, mutfak ve erzak depoları, havalandırma bacaları, su kuyuları ve bir kilise yer alıyor. Dışarıdan gelecek her türlü tehlikeyi önlemek için de kapılara büyük sürgü taşları yerleştirilmiş.

Ani Mağaraları - Kars

Ani Mağaraları - Kars

'1001 Kilise Şehri' Ani... Asırlardır birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve pek çok savaşa tanıklık etmiş. Türkiye-Ermenistan sınırı yakınlarındaki Arpaçay Nehri kıyısında bulunan kent, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alıyor. Harabelerin bulunduğu alandaki yapılar Ermeni mimarisinden olduğu kadar Gürcü ve Selçuklu mimarisinden de özellikler taşıyor. Bu mağaraların mezar ve kilise olarak kullanıldığına dair fikirler mevcut. Bir başka düşünce de 20. yüzyılın başlarına kadar bu mağaralarda hala insanların yaşadığına yönelik.

Dolichiste - Kekova

Dolichiste - Kekova

Sırada bir yeraltı şehrinden belki de daha ilginç bir şey var: Bir su altı şehri! Dolichiste, Antalya'nın Demre ilçesi yakınlarında, Kaleköy ve Üçağız açıklarında bulunuyor. Kaynaklarda 'Kekava' olarak da geçer. Kekova adası depremler sonucu sular altında kalmış ve bir batık şehir halini almış. Maalesef ada çevresinde yeterince arkeolojik çalışma ve kazı yapılmamış. Bu sebeple sular altında henüz keşfedilmemiş pek çok gizem olduğu varsayılıyor. Tersane Koyu'nun sağ tarafında deniz içerisinde kalmış dükkanlar ve sol tarafta da ne oldukları kesinleşmeyen bazı yapıların kalıntıları bulunuyor. Bunların evlere ait temel kalıntılar olduğu düşünülüyor.

Dupnisa Mağarası - Kırklareli

Dupnisa Mağarası - Kırklareli

Türkiye-Bulgaristan sınırını oluşturan Rezve Deresi'nin Istranca Dağları'nı yardığı, yemyeşil yoğun bitki örtüsüyle kaplı bir bölgede yer alıyor Dupnisa Mağarası. İkinci jeolojik dönemde mermerler içinde oluşan alanda birbirine bağlı iki kat ve üç mağara var. Aslında yapı tek bir mağara değil, bir mağaralar sistemi. Üst tarafında Kuru ve Kız Mağaraları bulunuyor. Bunlardan yaklaşık 50 metre aşağıda ise Sulu Mağarası yer alıyor. Mağara, yaklaşık dört milyon yıldan beri oluşumunu sürdürmesiyle dünyaca ünlü bir cevher. Yoğun nem oranına sahip ve bölgeler arası değişiklik gösteren mağara havasının ise sağlığa oldukça faydalı olduğuna inanılıyor.

Mucur Yeraltı Şehri - Kırşehir

Mucur Yeraltı Şehri - Kırşehir

Mucur Yeraltı Şehri, Kırşehir'e bağlı Mucur İlçesi sınırları içerisinde kalıyor. Günümüzde şehrin 42 yeraltı odası ziyarete açık. Her odada yere gömülü halde bulunan erzak ve su küpleri, günümüze kadar gelmeyi başarmış. Odalarda aynı zamanda su kuyuları ve nişler bulunuyor. Yükseklikleri yaklaşık bir buçuk metre olan oldukça dar koridorlardan geçilerek bu odalara ulaşılabiliyor. Bu tarz yeraltı şehirlerinin Hristiyanlık dininin ilk dönemlerinde putperest kayzerlerden korunmak amacıyla yapıldığı biliniyor.

category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
6
3
2
1
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın