"Fenerbahçe'yle Gönül Bağım Var"
"Fenerbahçe'yle Gönül Bağım Var"
Ligin bitimine 3 hafta kala Fenerbahçe'yi şampiyonluğa ulaştıran Ersun Yanal, TRT SPOR'da yayınlanan Futbol Ateşi programına önemli açıklamalarda bulundu.
BİZ ÇOK BÜYÜK BİR CAMİAYIZ
Şampiyonluğun öyküsü birkaç bölümde incelenmeli. Sezon başı yine 3 Temmuz sürecinin bir benzeri vardı. Avrupa’ya gidilecek mi gidilmeyecek mi sorusu vardı. Kadroyu nasıl belirleyeceğimiz bir sorundu. Biz çok büyük bir camiayız. Burada işbirliği önemliydi. Burada başkanımız, yönetim kurulumuz, camiamızın önde gelenleri dışarıda bizi çok iyi temsil ettiler. Bizim de sahanın içinde kalmamız gerekiyordu. Bir bütün olmamız gerekiyordu. Yönetimimiz, teknik ekip, sağlık ekibi, medya sorumlularımız ve en önemlisi futbolcularımız ekip halinde hareket ettik. Yaşanan sıkıntılardan sonra şampiyonluğu kazanmamız çok önemliydi. O yüzden bu büyük ailenin şampiyonluğu hayırlı olsun. Umarım bundan sonra da Fenerbahçe ailesi bu büyük kitlesel duruşunu devam ettirecektir. Bu camianın değerleri çok önemli bizi bu değerler diri kalacak ve sürekli yarışların içinde tutacak.
PROBLEMSİZ BİR AİLE OLMAZ
Lig yarışında özellikle 2.yarıda Sivas, Elazığ ve hatta Eskişehir maçlarında kazanmak üzere iken kazanmamız gerekirken hem hakem hem de oyuncu hatalarıyla kaybettik. Hata tabii ki olacak. Biz 4.haftadan itibaren rakiplerimizle arayı hep açarak ligi götürdük. İlk yarıyı 10 puan farkla bitirdik. Bu kolay bir şey değil. Eskişehir ve Sivas maçlarında mağlup olsak da hemen toparlandık. Bizim şöyle bir avantajımız vardı. Oyuncularımız kazanmak için ne gerekiyorsa onu yaptılar. Çalışırken, sahada koşarken, oynarken her şartı yerine getirdiler. Bu zorlu maratonda hiçbirinden mazeret işitmedik. Zaman zaman ufak tefek problemler olacaktı. Problemsiz bir aile olmaz. Bunlarda bize bir avantaj olarak geriye döndü. Çünkü her problemi oyuncularımızın desteğiyle avantaja dönüştürecek organizasyonlar yapma becerisi gösterdik.
BELKİ DE DÜNYA REKORU KIRDIK
Saracoğlu’nda oynadığımız her maç karnaval şeklinde geçti. Kadınlarımız cezalı olduğumuz dönemlerde bizi hiç yalnız bırakmadı. Belki de dünya rekoru kırdık. Diğer maçların hepsinde taraftarımız bizi çok güzel destekledi, sosyal medyada aynı desteği gördük. Bu sene sanıyorum Bayern Münih’ten sonra sosyal medyada en etkili kulübüz. Bu camiamızın, 12.adamımızın bize gösterdiği destek ve güvendi. Bu da bizi şampiyonluk yolunda oldukça motive etti.
Burada başladığımız günden bu yana bu büyük camianın olacağı yer belli. Ben asla ümitsizliğe kapılmadım. Tam tersi ümitsiz olunan anlar benim için çok daha önemliydi çünkü düşüşler olacaktı. Ama bu düşüşler aynı zamanda bir dirilişti. Olumsuz anlarda olumluyu ortaya çıkardık. Negatifin olduğu yerlerde pozitifi çıkararak bu şampiyonluğa ulaştık. Biz hiç şüphe etmedik. Sezon başında şampiyon olacağız demiştim. İkinci olarak ta biz şampiyonuz bizden sonra gelecek takımlar sıralamadaki yerini belirlesin demiştim. Bu sözü verirken de oyuncularımıza ve bu ortamı yaratan herkese güvendiğim için bunu yaptım.
Yabancı oyuncularla sorun yaşadı mı sorusu üzerine..
24 kişilik bu kadroyla Avrupa’ya katılamadık. Kupayla ilgili kulübün duruşu belliydi. Oradan da elenince bir tek lig kaldı elimizde. Bu 24 kişilik kadroyu iyi kullanmamız gerekiyordu. Her oyuncu oynamak ister. Kimse yedek kalmak istemez. Ama bu takımda oynamak için belli kurallara uymak zorundasınız. Belki medya gözüyle bazı oyuncuların yedek kalması bir problem olarak gözükebilir ama bu olaylarda bizi ayağa kaldıracak durumlardı. Her takımda yaşanan şeylerdi bunlar. Makine değil bu oyuncular, duyguları var, insan. Bende insanım. Her oyuncunun kendine göre beklentileri var. Sonuçta Fenerbahçe’de oynuyorsunuz. Mesleğine, tutumuna, disipline bağlı bir oyuncu grubuyla çalıştım. Bizim oyuncularımız problemli değil problem çözen yapıdalar.
Belli bir yere kolay gelinmiyor. Kendi kariyer yolculuğum uzun bir yolculuk. Erken yaşta başladım bu işe. Hemen her yaş grubunda her ligde antrenörlük yaptım. Benim çalıştığım her takım ya zirvede ya da zirveye oynadı. Şimdi o takımların hangi seviyelerde olduğunu görüyorsunuz. Şu an Türkiye’de Anadolu’dan şampiyon çıkaran 2 takım var. Bursa ve Trabzon. Ben o noktalara çok yaklaştım. Olabilir miydi evet. O takımlarla şampiyonluğa yaklaştım ama olmadı. Ama o takımları belli bir noktaya getirdim. Elbette bir takımın teknik direktörü düşüşler yaşayabilir, mağlup olabilir. Hayatta her zaman başarı diye bir şey yok. Fakat bunu bir genellemeye sokmak biraz şehir efsanesi.
Biz fiziksel olarak en üst düzeye çıktık. Herkesi o noktaya çektik. Bunu istatistiklerimizde de gördük. Bu tabii bir avantaj. 90.dakikada maçı kazanmak çok önemli bir karakter. Bu da oyuncularımızın başarısı. 2.yarıların son 20-25 dakikalarında rakiplerimizden çok üstün performans sergiledik. Bu da bizi skora götürdü. Rakipleri çok yorduk ve kazanmak için her şeyi yaptık.
Caner ile ilgili soru üzerine..
Caner ülke futbolu için çok önemli bir oyuncu. Aslında daha yüksek bir performans yapacak kapasitesi var Caner’in. Önümüzdeki yıllarda Caner’in performansı çok daha yükselecek. Caner kariyerine sol ön olarak başladı ama bana göre arkada oynaması lazım. Önü açık iken hücum edebilme kapasitesi çok yüksek. Savunmasını da geliştirdi. Caner’in asistleri, oyun bilgisi onun kariyerinde çok daha önemli yerleri ona açacak.
Caner kalmayı çok istiyor. Bana göre bir problem olmayacak. Fenerbahçe de Caner de devam etmek istiyor. Çok kısa bir süre içinde Caner imzayı atar ve yoluna devam eder. 2 taraf açısından da bir sorun olduğunu düşünmüyorum.
Kendi durumu ile ilgili soru üzerine..
Benim için de aynı şey geçerli. Şu anda hem ben hem de Fenerbahçe birbirimize gönülden bağlıyız. Bir sorun olacağını düşünmüyorum. Çok rahatlıkla çözeriz. Sürekli görüşüyoruz. Bir problem yok.
Hakemlerle ilgili soru üzerine..
Hakemler hata yapacak. Bizim de olduğu gibi. Bugünde yaptılar yarında yapacaklar ama çok bariz hatalar var. İşte bu yüzden bazen çok bariz hatalar olduğunda insanlar bazen feveran edebiliyor. Bu olayların uzağında kalmaya çalıştık ama canımızın yandığı maçlar oldu. Futbolun içinde yaşayan insanları iyi anlamak lazım. Bunlar gelip geçici şeyler ve bu olaylar futbolun tuzu biberi.
Aziz Yıldırım ile bir tartışma yaşandı mı sorusu üzerine….
Burası bir aile. Sonuçta bu ailenin içinde fikir ayrılığı yada fikir birliği olacaktır. Hiçbir zaman başkanımızın bize karşı olduğu fikrini hiç yaşamadık. Bizim başarı öykümüz 2-3 bölümdür. Önce Konya maçı. Devre arasını mutlaka saymak lazım ve ondan sonra da Sivas maçı. Bu maç sonrası ciddi bir tepki gösterdik. Kulüpte bu maça tepki gösterdi. Bu dönemlerin dışında biz sayın başkanımızı tesislerde en fazla birkaç defa gördük. Tam desteğin dışında biz sayın başkanı hiç görmedik. Bu ailenin içinde yaşanan her şey burada kaldı. Bu da çok güzeldi. Bu ailenin bir ferdi olarak herkes birbirine saygılı ve sevgili davrandı. Zaten bunlar olmazsa bu tür bir başarının gelmesi çok zor. Bu yüzden bende sayın başkana, yönetim kuruluna ve camiamıza teşekkür etmekten başka bir şey aklıma gelmiyor. Teşekkür ediyorum. Çok rahat bir ortamda çalıştık.
Kalp rahatsızlığının ardından Galatasaray maçına çıkması üzerine…
Herkes burada olumsuzluğu ve kavgaları söylüyor ama benim ertesi gün Galatasaray maçına çıkmamda sayın başkanımızın desteği çok önemliydi. Onun bu desteği nedeniyle buraya ayidet duygum daha da arttı. Sayın başkanımızın desteğinin altını bir kez daha çizmek isterim. Herkes kavgadan bahsediyor ama bu işin olumlu tarafları o kadar çok ki. Zaten artık bir rahatsızlığım kalmadı. Kontrole bile gitmiyorum.
Maraton
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!