onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Biz Seni Böyle Bilmezdik! Kibir Abidesi Büyük İskender'in Babasıyla Konuşmasına Çok Şaşıracaksınız!

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Biz Seni Böyle Bilmezdik! Kibir Abidesi Büyük İskender'in Babasıyla Konuşmasına Çok Şaşıracaksınız!

İskender'i bilmeyenimiz yoktur, girdiği bütün muharebeleri kazanan, Aristoteles'in öğrencisi, Sinoplu Diyojen ile 'gölge etme başka ihsan istemem' diyaloğuna giren büyük komutan... İşte İskender bile bu büyük gücün altında ezilerek kendisini Tanrı'laştırmaya çalışır. Tabii bunda kendisine 'Zeus'un oğlu' olduğunun defalarca müjdelenmesinin etkisi de vardır. Hikayemizin yazarı MS 2. yüzyılda yaşamış eleştiri ve hiciv ustası Sofist Samsatlı Lukianos. Bakalım baba Philippos II oğluna nasıl sitem ediyor?

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Philippos: Benim oğlum olduğunu artık yadsıyamazsın İskender; Ammon'un oğlu olsaydın ölmezdin. İskender: Ben, senin oğlun olduğumu çok iyi biliyordum baba ama kurduğum işlere yarayacağı için tanrı sözcüsünün dediğine inanır gibi gözükmüştüm.

Philippos: Benim oğlum olduğunu artık yadsıyamazsın İskender; Ammon'un oğlu olsaydın ölmezdin. İskender: Ben, senin oğlun olduğumu çok iyi biliyordum baba ama kurduğum işlere yarayacağı için tanrı sözcüsünün dediğine inanır gibi gözükmüştüm.

Philippos: Ne dedin? Falcıların düzenlerine kanmayı yararlı mı bulmuştun?

İskender: Öyle demedim; ama onu duyunca yabanlar yılıverdi, bana karşı koymayı bıraktılar; beni bir tanrı sanıyorlardı, kolayca haklarından geldim.

Philippos: Senin yendiklerin de (İranlılar) asker denecek adamlar mıydı sanki? Sen ellerine ufacık yaylar, kalkanlar; sazdan hasırlar almış birtakım korkaklarla dövüştün, işte o kadar. Asıl zor iş Yunanları yenmekti!

Philippos: Senin yendiklerin de (İranlılar) asker denecek adamlar mıydı sanki? Sen ellerine ufacık yaylar, kalkanlar; sazdan hasırlar almış birtakım korkaklarla dövüştün, işte o kadar. Asıl zor iş Yunanları yenmekti!

İskender: İskitya ve Hindistan'ın filleri için de böyle söyleyemezsin ya, baba; onlar hiç de hor görülecek düşman değildir, ben onları da yendim. Zafere ulaşmak için yalan yere yemin etmedim, kimseyi hıyanete sürüklemedim. Yunanlara gelince onları da kan dökmeden egemenliğim altına aldım.

Philippos: Biliyorum bütün bunları: Klitos anlatmıştı; onu da bir şölende, senin zaferlerin dururken benimkileri övüyor diye mızrağınla öldürüvermişsin.

Philippos: Biliyorum bütün bunları: Klitos anlatmıştı; onu da bir şölende, senin zaferlerin dururken benimkileri övüyor diye mızrağınla öldürüvermişsin.

(Philippos devam eder) Ama sen Makedonyalıların örtülerini bırakıp İranlıların uzun kollu giysilerini giymişsin, başına düz taç geçirmişsin. Makedonyalıların, o özgür insanların sana tapmalarını istemişsin; bütün bunlar yetmiyor gibi daha gülüncünü de yapmışsın, yendiğin adamlara benzemişsin.

İskender: Ya benim tehlikeden hoşlanmış olmamı, Oksydrakos'ların kalesine en önden benim girip de her yerimden yaralanmamı beğenmedin mi?

İskender: Ya benim tehlikeden hoşlanmış olmamı, Oksydrakos'ların kalesine en önden benim girip de her yerimden yaralanmamı beğenmedin mi?

Philoppos: Hayır İskender, bunun için seni övecek değilim; gerçi bir kralın ara sıra yaralanması, askerlerinin başında kendi canını da tehlikeye koyması güzel bir şeydir; ama o hâl sana hiç yakışmazdı ki! Sen kendini tanrı diye satmak istemişsin; seni öyle yaralanmış, her yanından kanlar akarak, inleyerek götürürlerken sana gülmezler miydi?

(Philippos devam eder.) Ammon'un yalancı bir tanrı, rahiplerinin de birer dalkavuk olduğunu söylemezler miydi? Zeus'un oğlu bayılsın da hekimlerden yardım istesin... Gülünmeyecek şey mi?

(Philippos devam eder.) Ammon'un yalancı bir tanrı, rahiplerinin de birer dalkavuk olduğunu söylemezler miydi? Zeus'un oğlu bayılsın da hekimlerden yardım istesin... Gülünmeyecek şey mi?

Şimdi de öldün; bir tanrıyı öyle ölmüş, her ölü gibi şişmiş, kokmuş bir halde görenler senin eski böbürlenmelerini anımsayıp da alay etmezler mi? Demin tanrılığına inandırmakla zaferlerini kolaylaştırdığını söylüyordun, o da doğru değil; öylelikle zaferlerini küçültmüşsün, çünkü hangi zafer bir tanrıdan beklenen kadar büyük olabilir?

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

İskender: Ama insanlar benim için böyle düşünmüyor: onlar beni Herakles'le, Dionysos'la bir tutuyorlar. Her ne olursa olsun, o iki tanrının da ele geçiremedikleri ünlü Aornos kalesi yok mu? Onu ben aldım işte.

İskender: Ama insanlar benim için böyle düşünmüyor: onlar beni Herakles'le, Dionysos'la bir tutuyorlar. Her ne olursa olsun, o iki tanrının da ele geçiremedikleri ünlü Aornos kalesi yok mu? Onu ben aldım işte.

Philippos: Senin gene Ammon'un oğlu tarafın tuttu: hiç sıkılmadan kendini Herakles'le, Dionysos'la karşılaştırıyorsun. Ah! İskender, sen hâlâ mı koltuklarını kabartmaktan vazgeçmeyeceksin? Hâlâ mı kendini bilmeyecek, hâlâ mı öldüğünü anlamayacaksın?

Hemşehrimiz, Anadolulu Lukianos yazmış ve biz de Nurullah Ataç'ın eşsiz çevirisiyle size aktardık.

Hemşehrimiz, Anadolulu Lukianos yazmış ve biz de Nurullah Ataç'ın eşsiz çevirisiyle size aktardık.

Farkındaysanız Lukianos, İskender öldükten 600 sene sonra onun hâlâ Tanrı olduğuna inananlar var diyor. Peki soralım: bugün yok mu? Kıssadan hisse: Philippos'un son sözlerinde olduğu gibi 'kendimizi bilebilirsek' neyin doğru, iyi ve güzel olduğunu da ayırt edebiliriz herhalde.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
16
6
3
1
1
1
1
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
aba

Tarihten anlamayan ilk bakışta başlığa bakıp gereksiz bir çok anlam çıkarabilir yapılan açıkça saygısızlıktır

Trabuzeni

Bilmelisiniz ki Türkçeye çevrilen her şey sansürlenir çünkü bu ülkenin inancı korkaktır.