Biz Gittik Harbiye Diyabet Hastanesi'ne. Doktor Dedi Ki 'Tip-1 Diyabet'
Biz Gittik Harbiye Diyabet Hastanesi'ne. Doktor Dedi Ki 'Tip-1 Diyabet'
Evettt gel gelelim sonra anlatırız dediğimiz detaylı kısımlara
Sene 2000. Henüz 11 – 12 yaşlarındayım. İstanbul Üniversitesi’nin tatil kampı vardı Enez’de. Orta iki bitti orta sona geçmek üzereyim. Liseye giriş sınavlarına hazırlanıyorum. Bu arada belirtmeden edemeyeceğim benim babam fizik öğretmeni. Haliyle birçok öğrencisi var sınava giren. Disiplini hat safhada. Sanki beni çok mu sıktı, üzerime çok mu titredi ne Bütün arkadaşlarım çıkar gezer, Serra 20:00’da evdesin, ders çalışıcaz. Serra denize gitmeden önce bu testleri yapıcaz şeklindeki baskılar evet evet açık açık yazacağım bu baskılar içimde yer etmiş olmalı ki bu şekilde bir patlak verdim. Keza şimdiki düşüncelerime göre olacağı varmış oldu ama ailede kimsede olmayıp bende şeker çıkması beni o dönemlerde bu bahanelerin arkasında itmeye yönlendirdi hep. Her neyse.
Tatil herkes için çok güzel ancak ağzıma aseton kokusu, halisünasyonlar, geceleri kalkıp sadece 5 lt. suları bitirmem, kramplar, aşırı kilo kaybetmelerin, gece arkadaşlarla dışarı çıkarken özellikle wc olan yerlere gitmek istemek (Çünkü bi o kadar zamanım tuvalete gitmekle geçti.) artık canıma tak etmişti. Yeter dedim! İstemiyorum bu tatili, ben ölüyorum beni doktora götürün. Biricik dostum Merve diye bir arkadaşımın doğum günüydü ertesi günü. Plana göre onun doğum gününü kutlayıp dönecektik ancak dedim ki; ‘Artık dayanamıyorum. Ne olursunuz dönelim. Taakaatim kalmadı artık.’ Neyse apar topar döndük ancak yol üzeri olan anneannemin yazlığına uğramadan dönmek olmazdı. İnanır mısınız daha beni görür görmez sen şeker hastasısın dedi. İçimden o kadar nefret etmek geldi ki ondan size anlatamam. Sen yaşlısın nerden bileceksin dedim içimden. Bu arada ikide bir anneanne bana tatlı ver, meyve suyu ver demekten de alamadım kendimi O sırada anneannem çaktırmadan kendi kardeşini çağırmış. (Kızı doktor. Şeker ölçüm aleti var diye.) Geldiler şekerimi ölçtüler ki makinede “high” yazıyor. Hiç bir şekilde bir sonuç vermiyor. Neyse dedik sabaha doktora gideceğiz zaten enfeksiyon kapmışımdır kesin, vücudumda mikrop vardır serum yerim geçer kafasındayım
Velhasılı kelam sabah oldu. Biz gittik Harbiye Diyabet Hastanesi’ne. Doktor dedi ki tip-1 diyabet. Nasıl olur nereden çıkar diye düşünmeye kalmadan doktor sıkıntı stres tetiklemiştir dedi. Tabi ailecek şok geçirdik. Hiç unutamam o sahneyi. Annem hüngür hüngür ağlıyor babam desen aynı şekilde. Ben bu kızı çok sıktım, altı üstü bir sınav, bu kadar üstüne gitmeyecektim diyerek kendini parçalıyor. O gün hastaneye yatıracaklardı beni ancak hastane tadilatta diye yatırmadılar. Her iki saatte bir insülin uygulaması verdiler. O iğneyi geçtim de ölçüm çubukları yok mu o Doğru ölçümü yapana kadar kaç kutu boşa gitti Tabi o zaman tüm ilaçlar, çubuklar paralı
Her neyse uymam gereken bir diyet listem var elbetteki 3 zeytin bir kibrit kutusu peynir ile başlayan O gün bugündür zeytin yemem Öyle sınırlama mı olur ya. Hadi onu geçtim yani herkes tecrübesiz ve o yaşta o hastalık olmaz kafasında. Yahu arkadaş ne demek olmaz oluyor işte. Yalan mı söyleyeceğiz sana. Niye çekiyorum ben bütün bu çileleri ya! Neyse gel zaman git zaman anneme içten içe bir kin nefret besledim yalan yok! Doktor 3 dedi diye sen 3 zeytin vermek zorunda mısın diye başlayan kavgalarımızda hep onu kötü bildim. Hiç inanmadım iyiliğim için yaptığına. Halbuki esas cahillik bende işte. Bir anne evladına nasıl bir kötü niyet besler ki! Çocukluk aklı işte. 11 yaşımdan 19 yaşına kadar hiç affetmedim onu. Düşman gibiyiz evde. Tabi o tüm özverisiyle yine tepemde Bir de o zamanlar hayat şimdiki kadar kolay da değil yani Ahhh ahhh ne kadar öpsem koklasam onu azdır! Canım annem benim çok seviyorum onu ya.
Büyüyorum yavaş yavaş. Bu kez bitmek bilmeyen imtihanlardan üniversite sınavları İlki olmadı tabii ki. O dönemde kısa bi süre hastanede yattım yine. Onun arkasına sığındım kazanamayınca Adeta bitmek bilmeyen bahanelerim hep var hayata dair. Ama çok şey öğrendim Üniversite sınavlarına hazırlanırken bir gün midemi üşüttüm ve yemek yiyemez hale geldim. Madem yemiyorum iğne de olmayım dedim. Mantığa bak ne saçma Ama onu yaptım ve olmadım Sen misin olmayan 1 ayım hastanede geçti. Okula da gitmiyorum. Raporum var. Ohh misss. Sınav içinde herkes aman ne olacak seneye olur diye beni teselli ediyor. Nasılsa bahanem hazır ‘ben hastayım!’
Hastane sürecim aslında çok zor geçti. O sevmediğim annem 7/24 başımda yine (Allah kimseyi annesinden ayrı bırakmasın acılarını göstermesin.). İnsanlar hastaneye akın ediyor tabii. Aaaa nasıl oldu yaa bu diye. Benim sinirler tepemde oluyor. İşte arkadaş o yüzden buradayım diye. Neyse doktora yalvardım yakardım sınava gireceğim çıkar beni diye Ona da bahanem hazır sanki sınav umrumda Neyse çıktık hastaneden. Herkes üstüme titriyor tabi. Düzenimi kurdum ama peki ya sınav ne olacak? Zaman geçiyor. Babam öğretmen, herkesi sınava hazırlıyor peki ya kızı ne yapacak? Girdim sınava olmadı tabii Babam dedi ki seneye artık
Tamam dedim güzel bi tatil yaparım. Hayata sıfırdan başlarım VE DE ÖYLE OLDU! Hayata SIFIRDAN BAŞLADIM! Bu kez ben kazandım! Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi! Başarmıştım olmuştu! Kimsenin yüzü yerde değildi. Serra üniversiteli olmuştu. Her şeyin bi zamanı vardır derler ya aynen öyle oldu. Ben artık büyüdüm üniversiteli bir genç kız oldum. Kendi hayatımı idame ettirebilmeyi öğrendim. 3.5 senede de mezun oldum. Başarı buydu benim için.
Sonra üniversite hocama aşık oldum Tabii o da bana Komple hayatım değişti Ben mezun olduktan bir sene sonra evlendim İyi ki dediğim şansım o benim. Anlattım böyleyken böyle ben şeker hastasıyım dedim. O da beni tüm benliğiyle kabul etti! 3 senemiz bitti. Güzel bir hayatımız da var çok şükür. Kendisi doçent. Beni de zorla bu yola sürükledi Ben de yüksek lisansımı yaptım sırada doktora
Şimdi diyorum kendi kendime hadi gelsin her şey üst üste. Zaman her şeyin ilacı. Korkmuyorum artık! İster ilerde çocuğum diyabetli olsun, ister eşim, ya da annem, babam! Bu hastalık değil ki yaşam tarzı. Hani hep o hayatlarına özendiğimiz mankenlerin o zayıf olmak için harcadığımız tüm emeklerin bilinçli yaşamı bu BİLİNÇ MESELESİ BU!
Artık daha güçlü ve mutluyum. Kendime bu yaşamı eziyet haline getirmediğim için! Ki eziyet asla değil yaşam bilinci, yaşam tarzı bu. Hepiniz iyi ki şekerlisiniz kıymetinizi bilin. Allah başka dert tasa vermesin. Bizler bu hayatın özel insanlarıyız.
Hepinizi sevgiyle öpüyorum.
NOT: Romatizma hastalığıma da bir sonraki yazıda yer verelim olur mu? O da bir o kadar uzun ve derin bir konu
Şekerli günler efendim
Serra
Yorum Yazın