'Bir Durak Önce İnip Eve Yürüyün' Gibi Saçma Tavsiyelerden Sıkılanlara 100 Yıl Yaşayanların Uzun Yaşam Sırları!
Ömrünüzü uzatmak için bir formül var desek, bize inanır mısınız? Deneyin ve görün. 😎
Uzun yaşamın bir sırrı var mı bunu bilmiyoruz, biz nesiller boyu uzun yaşayan bir toplumu mercek altına alıp onlardan öğrendiklerimizi anlatmak istiyoruz.
Bu beş bölgenin de birbirine benzer ritüelleri var, bu ritüellerin faydası... Paha biçilemez.
Ortalama yaşam süresi 100 yılın üzerinde, Türkiye'de 75 yıl olduğunu düşünecek olursak belki onların tüm alışkanlıklarını, genetik farklılıklarını kazanamayız ama yapacağımız kilit değişikliklerle büyük bir başarı elde edebiliriz.
Bize güvenin.
Yaptıkları şeyler özel yetenek gerektiren, sadece o bölgelere özgü şeyler değil.
Örneğin, çevrelerindeki insanlarla iyi ilişkiler kuruyorlar. Yapacakları işleri, hayatlarının akışındaki rutin olayları dostluklarının önüne koymuyorlar, böylece sıkı bağlara sahipler. Olumsuz durumlarda onlara destek olacak birileri var ve bu destek sadece manevi değil. Herhangi bir ihtiyaçları olduğunda elini taşın altına koyacak kişilere sahip olmak, onları rahatlatıyor.
Bazı olumsuzlulara rağmen aileleri, dostları kıymetli. Onları hiçbir zaman yok saymıyorlar.
Sadece anne baba değil aile büyüklerinin uzun yaşayan toplumlarda bilge rolü var. Onların yaşam sahnesinde öğrendikleri, tecrübeleri, tavsiyeleri en genç kuşaklar tarafından uygulanıyor. Nesiller boyu taşınan birikime büyük saygı gösteriliyor.
Kırmızı etle aralarında mesafe var. Nadir tüketiliyor, bir et tüketilecekse bu balık oluyor.
Yemekte beyaz yahut kırmızı et olmadan doyma hissi yaşamıyorsak bunun evrimi için çabalamak gerek çünkü bu toplumlarda odak sebze ve bakliyatta. Tam tahıllı gıdalar, mevsim sebzeleriyle yemeklere biçim veriliyor, bu açıdan oldukça zengin bir coğrafyada yaşıyoruz, her şey elimizin altında!
Bu bölgelerde spor alışkanlığı olmasını bekliyoruz ama hayatlarında yoğun bir hareketlilik var. Bunun dışında spor yok.
Zaten yaptıkları, doğayla iç içe işlerin sağladığı müthiş bir hareket alanı var, hareketli bir hayatın içindeler. Bunu biz kendi hayatımıza nasıl entegre edebiliriz? 'Otobüsten bir durak önce inip yürüyün' klişesinin gerçeği yansıtmadığını biliyoruz, ofis çalışmaları yaparken her yarım saatte bir yürümek, bulunduğumuz ofiste birkaç tur atmak bile farkında olmadan bizi daha iyi hale getirecek.
Hafta 100-150 dakikalık 'hareketli süreye' ulaşmak, iyi bir başlangıç.
Bunun yanında ofislerden bahsetmişken hayatlarındaki 'duraklat' düğmesini de kendimizde uygulamak gerek.
Bizim 'duraklat' düğmesi dediğimiz şey onların günün belli saatlerinde sadece onları rahatlatacak şeyleri yapmaları. Az çalışıp çok dinlenmekten bahsetmiyoruz, çok çalışıp verimli dinlenmeleriyle ilgiliyiz. Kafalarını ve bedenlerini rahatlatacak süreyi kendilerine tanıyarak daha verimli, mutlu çalışmanın anahtarını buluyorlar.
Kitap okumak sizin için bir hobi olmayabilir ama her gün bir saat uzanıp hiçbir şey yapmadan tavana bakmak sizi daha verimli biri yapacaksa bunun için neden vakit ayırmayasınız?
Televizyonda karşımıza çıkan, her gün değişen tavsiyelerle bir yere varamayacağımız açık.
Binlerce yıldır uygulanan ve içinde hiçbir gizem olmayan bu hayat biçimine biraz olsun yaklaşmak çok büyük değişiklikler yaratacak, neredeyse hiçbiri için kendimizi strese sokmamıza gerek yok. Daha fazlasını yapmak elimizde ama daha azıyla da sağlıklı olabiliriz, denemeye ne dersiniz?
Yorum Yazın
Rahmetli babanem de 97 yaşında vefat etti .gün doğarken uyanır akşam 8 gibi uyurdu tereyağ kaymak bütün köy ekmeği bol şekerli çay bol meyve rutin öğünüydü a... Devamını Gör
Mekanı cennet olsun. Ben de babaannemi 2 gün önce kaybettim. Ağır rahatsızlıkları olmadığı zamanlar o da zımba gibiydi. O da 83 yaşında veda etti bize. İnsan... Devamını Gör
Kafaya takmıcan abi. Bütün olay bu.
atletizm yaptigim yillardan aklimda kalan bir sozdur: "sporcu olunmaz, sporcu dogulur." 100yil yasamak buyuk oranda genlerle alakali bir durum. adam senelerc... Devamını Gör
Valla haklısın