Avrupa'nın Tarihine Doğru Bir Yolculuğa Çıkalım mı? Rönesans Aşıklarının Mutlaka Görmesi Gereken Yerler
İtalya'da ortaya çıkan Rönesans akımı, 'yeniden doğuş' anlamına gelen adının hakkını vererek 15. ve 16. yüzyıllarda Avrupa dahil birçok yerde sarsıcı bir etki yarattı. Mimaride de iz bırakan bu akım sayesinde Klasik Çağ kültürüyle harmanlanarak yapılan birbirinden etkileyici eserler ortaya çıktı. Bu yapılar günümüzde de ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Görkemli mimarisiyle sizi içine çeken ve mutlaka seyahat listelerinize eklemeniz gereken Rönesans yapılarını listeledik!
1. San Lorenzo Bazilikası, Floransa
Rönesans mimarisinin en iyi örneklerinden biri olan San Lorenzo Bazilikası'nın yapımına 1419 yılında başlandı ve 1480 yılında tamamlandı. Brunelleschi ile başlayan yapım süreci Michelangelo ve Donatella ile devam etti.
Floransa'nın merkezinde bulunan kilise, dönemin ünlü siyasetçisi ve bankacısı Giovanni di Bicci de' Medici tarafından finanse edildi.
Floransa'nın en büyük kiliselerinden biri olan yapı Medici ailesi için hizmet verdi.
Müze, pazar günleri hariç her gün 10.00-17.00 saatleri arasında ziyarete açık.
Bazilikanın giriş ücreti ise 8 Euro.
2. Floransa Katedrali, Floransa
Şehrin en büyük katedrali olan Floransa Katedrali, 1296–1436 yılları arasında Santa Reparata Kilisesi üzerine inşa edildi. Katedralin mimarlığını Amalfi di Cambio yaptı.
Ana yapıdan bağımsız olan çan kulesi, Rönesans’ın önemli ismi Giotto tarafından tasarlandı ve Brunelleschi tarafından bitirildi.
Katedralin en önemli unsuru ise kubbesi. Kubbe yapılırken Rönesans kentlerinde yapılacak diğer kubbelerin ilk örneği olması istendi.
Floransa Katedrali’ne giriş ücretsiz ancak kubbeye çıkmak için 10 Euro ödemelisiniz.
Katedral; pazartesi, çarşamba ve cuma günleri 10.00–17.00, perşembe 10.00–15.30, cumartesi 10.00–16.45, pazar günleri ise 13.30–16.45 saatleri arasında ziyarete açık.
3. Uffizi Galerisi, Venedik
Dünyanın en zengin müzelerinden biri olan Uffizi, Floransa’nın önde gelen ailelerinden Medici ailesi için yapıldı. 1560 yılında, Cosimo I’in emri ile ünlü mimar Giorgio Vasari tarafından tasarlandı.
Galeri ilk inşa edildiğinde Uffizi Sarayı olarak anılmaktaydı. Süreç içinde değerli eserlerin bu alanda toplanması ile beraber bir müze halini almaya başladı. Galerinin resmi olarak müzeye dönüşümü ise 1760 yılında Peter Leopard'ın buranın halka açık bir sanat alanı olmasını teklif etmesiyle oldu.
Ziyaretçilerine görsel bir şölen sunan Uffizi, 2 kattan oluşuyor. 100 binden fazla baskı ve çizime ev sahipliği yapıyor.
Giotto, Da Vinci, Botticelli, Caravaggio, Michelangelo gibi önemli sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapan müze, 90 odası ile ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunuyor.
Müzenin giriş ücreti 20 Euro. Salıdan pazara kadar 09.00–18:30 saatleri arasında ziyarete açık.
4. Aziz Petrus Bazilikası, Vatikan
Aziz Petrus Bazilikası Roma’nın en büyük 4 bazilikasından biri olarak bilinir. İnşaatı Nisan 1206 tarihinde başladı ve 1626 yılında bitti. Aynı yıl kutsanarak bazilika olarak kullanılmaya başlandı.
Hristiyan aleminin önemli kararları burada alınır.
Rönesans’ın en önemli yapılarından biri olan Aziz Petrus'un tasarımcılarına baktığımızda Rönesans’ın en önde gelen İtalyan sanatçılarını görüyoruz: Donatello Bramante, Michelangelo, Carlo Maderno ve Gian Lorenzo.
Tasarımı Michelangelo'ya ait kubbe, Roma siluetinin en önemli parçası olarak bilinir. Farklı tekniklerle inşa edilen kubbe diğer yapılacak kubbeler için önemli bir referans olmuştu.
Kilise, İsa’nın havarilerinden biri ve ilk Papa Aziz Petrus’un mezarı üzerine inşa edildi.
Rönesans ve barok dönem eserlerinin ağırlıkta olduğu yapı Michelangelo, Donatello, Raphael ve Bernini gibi sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapıyor.
Bazilikaya giriş ücretsiz. Kubbeye çıkabilmek için ücret ödemeniz gerekiyor. Asansörle çıkış 10 Euro, merdivenden çıkmak ise 8 Euro.
Bazilika; Nisan–Eylül aylarında 08.00–18:00, Ekim–Mart aylarında ise 08.00–17.00 saatleri arasında ziyarete açık.
5. Pitti Sarayı, Floransa
1458 yılında Luca Pitti'nin emriyle ailesi için inşa edilen Pitti Sarayı, Rönesans’ın görkemli yapılarından biri olarak biliniyor.
Yapının tasarımı Brunelleschi’ye ait.
1549 yılında Medici ailesi tarafından satın alındı ve mimar Giorgio Vasari’nin eklemeleriyle bugünkü halini aldı.
Saray 1919 yılında Kral III. Vittorio Emanuele tarafından İtalyan halkına bağışlandı ve kapılarını Floransa'nın en geniş sanat galerisi olarak açtı.
Saray; Raphael ve Rubens gibi sanatçıların eserlerinden oluşan koleksiyonuyla dünyada az rastlanır bir deneyim yaşama imkanı sunuyor.
Toplam 5 müzeye ev sahipliği yapan saray, Boboli Bahçeleri'yle de adından söz ettiriyor.
Saraya giriş ücreti 19 Euro, Boboli Bahçeleri'ne giriş de 16 Euro. Saray, pazartesi hariç her gün 08.15–18.50 saatleri arasında ziyarete açık.
6. Santa Maria Novella Bazilikası, Floransa
Santa Maria Novella, 1246-1360 yılları arasında eski bir yapı üzerine inşa edildi.
Kilisenin ön cephesindeki Romanesk tarz 1456-1470 yıllarında, mimar Leon Battista Alberti’nin klasik orantılara dayanan tasarımıyla birleştirilerek tamamlandı
Kilisede, Roma ve Yunan mimari esintilerini verebilmek için kolon başlıkları stili benimsendi.
Kilise, manastır ve bölüm evi, çok sayıda sanat hazinesine ve anıt mezarlara ev sahipliği yapıyor.
Özellikle Gotik ve erken Rönesans ustaları tarafından yapılan freskleri ile biliniyor.
Kilisenin içi sütun başlıklarının yanı sıra, en başarılı İtalyan ressam ve heykeltıraşların sanat eserleri ile dolu.
Kilisenin giriş ücreti 7,5 Euro. Perşembe–Salı günleri arasında ve 10.00'dan 17.00'a kadar ziyaret edebilirsiniz.
7. Chambord Şatosu, Fransa
Chambord Şatosu, Loire bölgesindeki en büyük şato olarak biliniyor. 1519 yılında Kral I. François'nın av köşkü olarak inşa edildi.
Mimarı kesin olarak bilinmiyor fakat planını Leonardo da Vinci ya da Domenico da Cortona’nun çizdiğine dair tahminler var.
Mimarisi bir yandan Orta Çağ kalelerinin yapısal özelliklerini taşırken, bir yandan da Rönesans sanatının en güzel örneklerini içinde barındırıyor. Bu anlamda şato, Rönesans sanatının ve kendinden önceki yüzyılların mimari özelliklerinin en güzel sentezlerinden biri diyebiliriz.
Yapının merkezinde üst üste iki sarmal olarak inşa edilen bir çiftli merdiven bulunuyor. Bir sarmaldan yukarı çıkan kişiler, diğer merdiveni kullanan kişilerle hiçbir şekilde karşılaşmıyor.
Şatoya giriş ücretsiz. Ziyaret saatleri ise 09.00-17.00 arasında.
8. Chenonceau Şatosu, Fransa
'Hanımlar Şatosu' olarak da bilinen kale, 13. yüzyılda Cher Nehri üzerine inşa edildi.
Şato Fransız Rönesans'ı mimarlarından Philibert de L'Orme tarafından tasarlandı.
II. Henri, metresi Diane de Poitiers'i karısı Catherine de Medici'den korumak için şatoya yerleştirdi. Henri öldükten sonra Diane, Catherine de Medici tarafından başka bir kaleye gönderildi.
Chenonceau Şatosu, tarihi ve mimari kalitesinin değeri ile birlikte zengin Rönesans mobilya koleksiyonu, halıları ve tabloları ile de ziyaretçilerinin dikkatini çekiyor.
Yapı geç Gotik ve Rönesans karışımı bir mimariye sahip.
Şatoya giriş ücretsiz. Ziyaret saatleri ise 09.00-16.30.
9. Schwerin Kalesi, Almanya
Schwerin şehrinde bulunan kale, şehrin en büyük gölü olan Schwerin Gölü'ndeki bir adada bulunuyor.
1160 yılında kale olarak inşa edilen yapı, 16. yüzyılda bir saray oldu.
Kale, 19. yüzyılda Georg Adolph Demmler tarafından yaptırılan restorasyonla bugünkü halini aldı.
Günümüzde yapının bir kısmı devlet binası olarak, bir kısmı da turistik gezilere açık şekilde kullanılıyor.
Kale, Salı-Pazar günleri 10.00-17.00 saatleri arasında ziyarete açık.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Test
Gündem
Magazin
Video
Bu içerikler de ilgini çekebilir.
Tarihin Gizli Odaları: Az Bilinen Ama Çok Değerli Antik Kentler
Yorum Yazın
Google maps ile seyahat eder, fotoğraflarına bakarız artık. Hayal bile kuracak takat mi bıraktı o herif bizde... 2013 mayısında, euro 1.92 iken şansıma bi it... Devamını Gör
Gli uffizzi venedikte degil, floransada
Uffizi Galerisi, Venedik Uffizi Floransa'da Venedikte değil