24 Maddede İnsanlığın Mars Hakkındaki Bildiklerinin Geçmişten Günümüze Değişimi
Mars neredeyse 3500 yıldır insanlık tarafından gözlemlenen bir gezegen, Venüs'ten sonra bize en yakın olan gezegen olması bunda büyük etken. Üstelik tüm bu süreç boyunca giderek daha büyük bir önem kazanması ve günümüzde hala bir çok sır barındırması da ayrı bir detay.
Mars hakkında bildiklerimiz sürekli değişiyor/gelişiyor. En son bu hafta içerisinde Mars'ta su bulunduğu da açıklandı ve bir kez daha tarihi bir gelişmeye tanık olduk. Bunun üzerine gelin hep beraber 3500 yıldır Mars hakkındaki düşüncelerimizin nasıl geliştiğine bakalım.
1. Mars'la insanlığın ilk tanışmasının MÖ 1500'lü yıllarda gerçekleştiği biliniyor.
2. Mars'ın o yıllarda ayrı bir gezegen olduğu bile henüz bilinmiyor.
3. Mars'a ismi antik Yunan ve Romalı astronomlar tarafından veriliyor.
4. MÖ 4. yüzyılda Aristoteles yaptığı gözlemler sonucu Mars'ın Ay'dan daha uzak olduğunu ortaya çıkarıyor.
5. 17. ve 18. yüzyılda yapılan gözlemler sonucu ilk defa Mars'ın Dünya'nın yarısı büyüklüğünde olan bir gezegen olduğu anlaşılıyor.
6. O yıllarda Mars'ta yaşayan zeki canlılar olduğu da varsayılıyordu.
7. 1784'te Sir William Herschel, Mars yüzeyindeki koyu alanların okyanus, açık renkli alanların ise karalar olduğu yönünde bir fikir ortaya attı.
8. Herschel ayrıca Mars yüzeyinde akıllı canlıların bulunduğu fikrinin en koyu savunucularından biri.
9. 1877'ye gelindiğinde ise İtalyan astronom Giovanni Schiaparelli teleskobuyla Mars yüzeyinde kanallar gördüğünü belirtiyor.
10. Giovanni bu gördüğü yapılara "Canali" adını veriyor. "Canali" İtalyanca'da "doğal su kanalları" anlamına geliyor.
11. "Canali" kelimesi İngilizce'ye hatalı çevriliyor ve "insan yapımı su kanalları" anlamıyla kullanılıyor.
12. Amerikan iş adamı ve astronom Percival Lowell da bu yanlış çeviriyi kullanarak Mars'ta akıllı canlıların olduğu fikrini iyice popülerleştiriyor.
13. Hatta Lowell, bununla yetinmeyerek konuyla ilgili 3 tane de kitap yazıyor.
14. İnsan yapımı su kanallarının olmadığının anlaşılması 1960 ve 1970'li yıllardaki Mariner Uzay Görevleri'ne kadar mümkün olmuyor.
15. O zamanlara kadar Mars'ın sıcaklığı hapsederek canlılık için gerekli enerjiyi sağlayabilecek kalınlıkta bir atmosferi olduğunu da düşünülüyordu.
16. 1971'e kadar her yeni bilgiyle beraber Mars yüzeyinde yaşamın oluşmuş olma fikri daha büyük darbe alıyordu.
17. 1971'ten sonra ise Mariner 9 uzay aracının gözlemleriyle birlikte işler değişmeye başladı.
18. 1970'lerde NASA tarafından gerçekleştirilen Viking görevleriyle Mars yüzeyindeki topraktan örnekler toplandı.
19. 1990'lı yıllarda tekrar su varlığına dair gözlemlere hız verildi ve antik dere yatakları bulundu.
20. Sonrasında Mars'ta buz kütleleri bulundu, ayrıca gezegende bulut oluşturmaya yetecek miktarda suyun buharlaştığı da keşfedildi.
21. Buraya kadar elde edilen bilgiler bilim insanlarına Mars'ta milyonlarca veya milyarlarca yıl önce su bulunmuş olabileceğini, ancak zamanla bir nedenle yok olduğunu düşündürtüyordu.
22. Bu hafta içerisinde yapılan açıklamanın önemiyse, yaşam olup olmadığı olasılığı üzerine artık elimizde inceleyebileceğimiz oldukça önemli bir kaynağın olması.
23. Yine de bu tuzlu su akıntılarının varlığına dair açıklama maalesef her şeyi güllük gülistanlık yapmamakta.
Nitekim Mars yüzeyine bir bardak saf su bırakacak olursanız ya anında buz haline gelecek, ya da anında kaynayıp buharlaşacaktır.
24. Bu bulunan akıntıların sebebiyse yüzeydeki suyun muhtemelen perklorat bakımından zengin olmasıyla ilgili.
Çünkü bu perklorat denen tuzlar suyun donma noktasını -70 dereceye kadar düşürüyor. Ayrıca bu akıntıların sadece ılıman mevsimlerde ortaya çıkıyor olması da yaşam için sıkıntı yaratan bir başka etken.
Özetle; Mars'la ilgili gözlemlerimizde suyla ve akıllı yaşamla dolu bir gezegen fikrinden 'zayıf tuzlu su akıntıları' ve çok küçük ihtimalle mikrobiyal yaşam fikrine kadar geldik. Gelecekte belki bu akıntıların çevresinde yaşayan çok küçük canlılar bulacağız, belki Mars'ta kendi kolonilerimizi kuracağız, belki de çok çok uzak bir gelecekte Mars'ı yeni yuvamız yapacağız.
Ne olursa olsun, Mars insanlığın gözünde hep ayrı bir yere sahip olmayı başardı ve yakın bir gelecekte de bu yerini kolay kolay bırakacak gibi görünmüyor.