Görüş Bildir
Birinci Dünya Savaşı Arşivlerinde Ünlü Casuslar
Birinci Dünya Savaşı döneminde faaliyet gösteren İngiliz ajanlarının sorgu tutanakları, rapor ve fotoğraflarının bulunduğu arşivler ilk kez kamuoyuna açıldı. Birinci Dünya Savaşı'nın yüzüncü yıldönümü dolayısıyla Britanya Ulusal Arşivi'ne ait 150'den fazla dosya dijital forma alınarak açıldı. Belgeler arasında Bolşevik Parti, Britanya Komünist Partisi ve İzci Dernekleri gibi kuruluşlar hakkındaki izleme raporları da bulunuyor. Raporlarda adı geçen uluslararası siyasi şahsiyetler arasında Leon Troçki ve Vladimir İliç Lenin gibi Rus liderler de var. Dosyalarda Amerikalı şair ve yazar Ezra Pound ve Alman işgali altındaki Belçika'da askerlerin hayatını kurtaran İngiliz hemşire Edith Cavell ile ilgili bilgiler de bulunuyor. İngiltere istihbarat örgütü MI5'ın kamuoyuna açılan dosyalarında adı geçen casuslar arasında yazar Arthur Ransome ve Almanlar için çalıştığı suçlamasıyla kurşuna dizilen Hollandalı ajan Mata Hari de var. Arşiv sorumlusu Dr. Stephen Twigge 'Açılan dosyalar Birinci Dünya Savaşı sırasında istihbarat servislerinin ülkenin güvenliğini sağlamakta ne kadar hayati bir rol oynadığını gösteriyor' diye konuştu.BBC Türkçe
Kendi Kendini İyileştirebilen Kas Geliştirildi
Bilim adamları, laboravutar ortamında kendi kendini iyileştirebilen kas geliştirdi. Büyük heyecan yaratan çalışma, “Proceedings of the National Academy of Sciences” dergisinde yayımlandı. Duke Üniversitesi araştırmacıları, laboratuvar ortamında geliştirdikleri kasılabilir kas dokularını gelişmemiş kök hücre havuzu içinde bekleterek yeni kas dokuları elde etmeyi başardı. Elde edilen kas dokularının kök hücreleri kullanarak kendi kendini iyileştirebildiği belirlendi. Kas dokuları farelere nakledildiğinde rahatça uyum sağladığı belirlendi. Araştırmacılardan Nenad Bursac, “ilk defa genetik mühendislik sonucu kas elde ediyoruz ve bu kas dokusu, hem yeni doğan bir bebek kası kadar doğal hem de kendini iyileştirebiliyor” şeklinde konuştu. Laboratuvar ortamında geliştirilen kasın, kaza ya da hastalık sonucu kasları hasar gören insanların tedavisinde kullanılması amaçlanıyor.haber kaynağı: 365haber.org/sağlık-haberleri
23 Nisan'da Kaçırılmayacak Konser
Ankara Devlet Opera ve Balesi, Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası ve TRT Çocuk Korosu Yılın En Büyük Çocuk Etkinliğinde Buluşuyor… Ankara Devlet Opera ve Balesi Çocuk Balesi Bölümü, Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası ve TRT Ankara Çocuk Korosu 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında bir araya geliyor. 23 Nisan Çarşamba günü Ankara Arena Spor Salonu’nda, ücretsiz olarak gerçekleştirilecek konserde müzikseverler unutulmaz bir müzik ziyafeti ve görsel şölene şahit olacaklar. Ankara Devlet Opera ve Balesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında Türkiye’nin iki çok kıymetli kurumuyla, Ankara ‘da çok özel bir etkinliğe hazırlanıyor. 2006 yılında Doğuş Grubu bünyesinde kurulan ve Türkiye’deki çeşitli konservatuvarların 11-18 yaş grubu öğrencilerinden oluşan Türkiye’nin ilk ve tek ulusal çocuk senfoni orkestrası Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası (DÇSO) ve TRT Ankara Çocuk Korosu, Ankara Devlet Opera ve Balesi Çocuk Balesi Bölümü’nün performanslarıyla, 23 Nisan Çarşamba günü Ankara Arena Spor Salonu’nda uzun süre dillerden düşmeyecek bir etkinliğe imza atacak. Şefliğini ve Genel Müzik Direktörlüğünü Prof. Rengim Gökmen’in üstlendiği ve yaklaşık 90 öğrenciden oluşan DÇSO, 120 kişilik TRT Ankara Çocuk Korosu ile 40 kişiden oluşan ve ünlü baletimiz Tan Sağtürk’le birlikte sahne alacak olan Ankara Devlet Opera ve Balesi Çocuk Balesi Bölümü’ne eşlik edecek. Barış Manço’nun “Bugün Bayram”ından, Ayten Alpman’ın sesinden zihinlere kazınan “Memleketim” şarkısına uzanan geniş bir repertuvar ile popüler çocuk eserlerinin koro ve orkestra uyarlamalarına yer verilecek konserde, birbirinden özel bale gösterilerine de ev sahipliği yapacak. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında sahnelenecek yılın en büyük çocuk konseri, saat 19.30’da Ankara Arena Spor Salonu’nda izleyiciyle buluşacak. Yaklaşık 12.000 kişiyi ağırlama kapasitesine sahip salonda, etkinlik ÜCRETSİZ olarak gerçekleşecektir. Konsere giriş için temin edilmesi gereken ücretsiz biletler MyBilet’te, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu ve Devlet Opera ve Balesi gişelerinde… Konser Programı
Bitcoin, Kripto Para ve Hukuk (3. Bölüm)
Bu hafta sizlere gerek sosyal ortamlarda gerekse özel olarak bana yöneltilen sorulardan kısa bir derleme yaparak, Türkiye’de Bitcoin ve kripto para eko sisteminin hukuksal durumunu paylaşmak istiyorum. Bu cevapların tamamının kişisel yorumlarımdan ibaret olduğunu belirtmek isterim. Zaten, hepinizin bildiği üzere bu konular konuşuldukça yasal gelişmeler gün yüzüne çıkacaktır.Soru: Bitcoin yasal mı? Bu konuda bana birçok soru geliyor. Konunun çok geniş bir yelpazeye sahip olması nedeniyle tedirginlik yaratmasını doğal karşılıyorum. Ayrıca tüm dünyada yaşanan olumsuz gelişmeler, bu piyasanın içerisinde yer alan herkesin “acaba” yanlış bir şey mi yapıyorum? huzursuzluğunu yaşamasına sebep oluyor.  Bitcoin cüzdanlarından çalınan paralar, bazı borsaların büyük şaibelerle kapanıp ortadan kaybolması, bankaların ve devletlerin şüpheli bakış açıları ve teknolojinin tamamen internet üzerinde yaşıyor olmasından kaynaklanan güvenlik açıkları ve en önemlisi, illegal işlerle bitcoini birbirine yakıştıran haberler… Bu tür haberlerin dilden dile yayılması ile “güvenilirlik” problemi de aynı hızla artıyor. Şunu belirtmekte özellikle fayda var. Bu, yeni bir teknoloji ve başlangıç aşamasında bu kadar şüphe uyandırması ve anlaşılamamasından kaynaklanan “korku” gayet doğal bir tepki. Hele bir de işin içinde “para” kavramının bol bol geçmesi ile tedirginlik iki kat artıyor. Kesin olarak söyleyebilirim ki; Türkiye’de bitcoin ve diğer kripto paralar yasa dışı değildir. Türk Ceza Kanun’unun 2. Maddesi bu anlamda en önemli kanuni dayanaktır. Maddeye göre; Kanunda suç olarak tanımlanmamış hiçbir eylemden dolayı kişilere ceza verilemeyeceği açıkça belirtilmiştir. “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.” Bu maddeden hareketle, bugün itibarı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yasal mevzuatlarında “Bitcoin ve kripto para” kavramları ile ilgili düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, yeri gelmişken şu ayrımı yapmakta fayda görüyorum. Zaten bütün sıkıntı şimdi bahsedeceğim ayrımı yapamıyor olmamızdan ileri geliyor. Hırsızlık, her ne şekilde yapılırsa yapılsın suçtur. Dolandırıcılık, hangi teknolojiyle yapıldığına bakılmaksızın eğer kanunda sayılan unsurları içeriyorsa cezalandırılır. Kısacası, eğer siz bitcoin ile dolandırıcılık yaparsanız, bitcoin kullanarak dolandırıcılık yaptığınız için değil, dolandırıcılık yaptığınız için cezalandırılırsınız.Soru: Madencilik yaparsam suç işlemiş olur muyum? Hayır olmazsınız. Kripto para madenciliği, dijital dünya içerisinde belirli protokollere bağlı olarak çalışan programları bilgisayarınızda çalıştırmanız anlamına gelir. Bunu yapmanın hiçbir yasal kısıtlaması bulunmamaktadır. Bu konuyla ilgili olarak karşınıza en çok çıkacak sorun, elektrik dağıtım şirketlerinin tüketiminizi sorgulaması olacaktır. Standart konut elektriği kullanımı sözleşme gereği sınırlandırılmıştır. Bu sınırı aşan aboneler olağan dışı elektrik tüketimi nedeniyle araştırılırlar. Ancak bunun aşılması kolaydır. Elektrik şirketi ile üretim gücünüze bağlı olarak yapacağınız anlaşma ile hiçbir yasal sıkıntı yaşamadan üretiminize devam edebilirsiniz. (büyük çapta yapılan üretimler buna dahil değildir.)Soru: Bitcoin Borsalarında alış/satış yapıyorum. Banka hesap hareketlerim nedeniyle sorun yaşar mıyım? Bu soruya şimdilik benim bildiğim kadarıyla yaşanmış bir somut olay olmadığı için net cevap veremiyorum. Ancak yapılan şeyin finansal ve vergisel anlamda dikkat çekecek hacimlere ulaşmasıyla net olarak devlet kurumlarından bir tepki/düzenleme gelecektir. Bunun yapılabilmesi için de öncelikle bu faaliyetin ekonomik anlamda bir tanıma ihtiyacı olacaktır. Vergilerin ancak kanunla düzenlenebilirliği ilkesi gereği bu konuda bir kanun düzenlemesi yapılana kadar herhangi bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum. Vergi mevzuatında sanal para ile yapılan işlemlere ilişkin düzenleme bulunmuyor. Aynı zamanda bu sistemin benzeri de yok. Bu nedenle bekleyip görmekten başka çaremiz kalmıyor.Soru: Maliye, Vergi Dairesi..vs Bitcoin ile ilgili hesap hareketlerimden dolayı beni soruşturmaya alırsa ne yapmalıyım? Bana, vergisel anlamda herhangi bir soruşturmaya maruz kalırsa ne yapması gerektiğini soran herkese verdiğim cevabı sizlerle de paylaşmak istiyorum. Anlatın. Tüm sistemi, yaptığınız her işlemi, Bitcoin’in ne olduğunu, kaynağının nereden geldiğini, borsaların çalışma mantığını, yani kısaca bildiğiniz her şeyi anlatın. Burada saklanacak bir şey yok. Yasa dışı bir şey yapmıyorsunuz. Devletin vergi mevzuatlarında yer almayan yeni bir işle uğraşıyor olmanız sizi vergi kaçakçısı yapmaz. Devlet mekanizması, bu yeni teknolojiyi ve ekonomik hareketi bir şekilde düzenlemek durumundadır. Herhangi bir düzenleme yapmadığı sürece bu eko sistemi kullananları vergilendiremeyecektir. Zaten devletin kendi iç dinamikleri zamanla bu konuları ele almak zorunda kalacaktır. Dünyadaki gelişmeleri izleyenleriniz devletlerin bu konuda somut adım atmakta ne kadar zorlandığını da fark etmiştir. Çünkü, sistemsel değişiklikler gerektiren bir ekonomi sözkonusu.Soru: Kripto para borsaları belirli bir limiti aşan işlem hacmi için neden kişisel bilgilerimi istiyor? Bunun şu aşamada tek bir mantıklı açıklaması olabilir. Henüz bir düzenleme olmadığından bu borsalar, haklı olarak kendilerini yapılan işlemlerin rakamsal büyüklüğüne göre devletin olası vergilendirme girişimlerine karşı savunabilmek için yapıyorlar. Kısacası; yarın bir gün, vergi müfettişi o borsanın hesap hareketlerindeki yüksek meblağların kaynağına inmek istediğinde borsa şirketi paranın kaynağını gösterebilmek için bu verileri saklıyor. Kişisel olarak borsaların bu şekilde çalışıyor olmasını olumlu buluyorum. Sonuçta şirketler ne kadar ciddi çalıştığını sadece müşterilerine karşı değil, devlete karşı da gösterme imkânını bu sayede bulacaktır. Sizler de yaşadığınız ya da aklınıza takılan hukuki konuları bu başlık altında bulunan yorum kısmına yazarak, bu yazının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Bitcoin, Kripto Para ve Hukuk (2. Bölüm)
Kripto paranın her ne kadar isminde “para” kelimesi geçse de şimdilik gerçek anlamda para olmadığını, daha geniş bir kitle tarafından kabul edildiği şekliyle “değerli veri” olarak kabul edilebileceğini 1. Bölümde anlatmıştık. Bu yazıda sizlerle Bitcoin deneysel keşfinin Türkiye’deki hukuki durumunu genel hatlarıyla paylaşmak istiyoruz. Aslında henüz ne dünyada ne de Türkiye’de herhangi bir hukuki tanım yapılmadığı için söz konusu “değerli veri” nin ilerde nasıl bir hukuki statüye ulaşacağı belirsiz. Ancak T.B.M.M.’nin buna benzer bir kavram olan “elektronik para” konusuna nasıl baktığını, nasıl tanımladığı ve nasıl bir düzenlemeye tabi tuttuğunu anlayabileceğimiz bir kanun var. Bu kanun; 6493 Sayılı “Ödeme Ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri Ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun” Yürürlük tarihi: 27.06.2013 Yürürlüğe gireli dokuz ay olan bu kanunun şu aşamada nasıl uygulanacağını gösteren herhangi bir yönetmelik bulunmuyor. Ancak, BDDK’dan yapılan açıklamaya göre yönetmelik ve tebliğ taslak çalışmaları devam ediyor. Hatta şu günlerde taslak için bankalardan ve bu konularla ilgili olan kişi, kurum ve kuruluşlardan görüş bildirmeleri bekleniyor. Görüşlerin bildirilmesi için son gün 04.04.2014 olarak belirlendi. Bu aşamadan sonra yönetmelik ve tebliğler son halini alacak ve yayınlanacaktır. Kanunun Genel Hatları 6493 Sy. Yasanın 1. Maddesine göre; Bu Kanunun amacı, ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemlerine, ödeme hizmetlerine, ödeme kuruluşlarına ve elektronik para kuruluşlarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Bu maddeden de anlaşıldığı gibi, “elektronik para kavramı” kanuna girmiş, ayrıca kelime anlamı da tanımlanmıştır. Elektronik Para;  Elektronik para ihraç eden kuruluş tarafından kabul edilen fon karşılığı ihraç edilen, elektronik olarak saklanan, bu Kanunda tanımlanan ödeme işlemlerini gerçekleştirmek için kullanılan ve elektronik para ihraç eden kuruluş dışındaki gerçek ve tüzel kişiler tarafından da ödeme aracı olarak kabul edilen parasal değeri, ifade ediyor. Burada çok net bir belirleme yapmamız gerekiyor. Kanunda geçen bu tanım “bitcoin ve diğer kripto paralar” için geçerli değildir. Ana konumuz olan kripto paralar ile bu kanunda geçen hiçbir tanım örtüşmemektedir. Zaten BDDK’nın 25.11.2014 tarihinde yaptığı açıklamada da açıkça Bitcoin ’in söz konusu kanun kapsamında elektronik para olarak kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. Peki neden 6493 Sayılı kanunu inceliyoruz? Bunun sebebi, Türkiye’de kripto para eko sistemine ve benzer yeniliklere nasıl bir bakış açısının gelişeceğini, siyasi iradenin, Merkez Bankası’nın ve diğer bankaların Bitcoin teknolojisini nasıl bir yorumlama ile kabul edebileceğini ya da reddedeceğini anlayabilmektir. Kanunun genelinden anlaşılan kabul edilebilirlik şartlarını şöyle sıralayabiliriz. Söz konusu sanal paraların adı her ne olursa olsun kesinlikle takip edilebilir olması gerekiyor. Buradaki takip edilebilirliğin hem ihraç edilen sanal paranın miktarı ile ilgili hem de kullanıcıların sahip olduğu miktarlarla ilgi olduğu görülüyor.   Elektronik paraların üreticilerinin/ihraç edenlerin kanunda sayılan özellikleri taşıyan ve gerekli izinleri almış olan şirketler olması gerekiyor. Bu özellikler detaylı bir şekilde kanunda sayılmış. Burada ayrıca değinmiyoruz.   Üretilen/İhraç edilen tüm elektronik paraların karşılığının mutlaka teminat altına alınması gerekiyor. (İhraç eden şirketler piyasaya sunduğu her 1 elektronik para için karşılık fon göstermek zorunda.)   Elektronik paraları kullanan şirketlerin, gönderenlerin ve alıcıların yani tüm kullanıcıların kayıt altına alınması ve aracı kurum olarak işlem gören tüm şirketlerin bankalar eliyle işlem yapması öngörülüyor. Bu maddeden transferlerin tamamının kayıt altına alınması zorunluluğunun olduğu anlaşılıyor.   Yine elektronik para ihraç eden kuruluşlar, elektronik parayı elinde bulundurma süresine bağlı olarak elektronik para hamiline faiz veremez ve herhangi bir menfaat sağlayamaz. Bu maddeden anlaşılan şey ise, elektronik paranın bir yatırım aracı olarak kullanılamayacağı, sadece ödeme kolaylığı sağlayan bir sistem olacağı ön görüsünde bulunabiliyoruz.   Kanun’un genel yorumlamasını yaptığımızda önümüzdeki aylarda “elektronik para” olarak piyasa çıkacak olan sanal paranın sadece para transfer işlemleri ile çeşitli ödeme kolaylıkları sağlayacak bir çalışma olduğu sonucuna varıyoruz. Aslına bakılırsa şu aşamada söz konusu elektronik paranın kullanıcılarına ödeme kolaylığı sağlamaktan öteye geçen bir faydası olmayacağı görünüyor. Paypal tarzı ödeme kuruluşlarına yatırılan gerçek para karşılığı, bu sistemin bizlere çeşitli sitelerde ödeme kolaylığı sağlamasından farklı değil öngörülen sistem. Her ne kadar kripto para eko sisteminin mantığıyla hiçbir ortak noktası bulunmasa da bu tür kanunların ülkemizde çıkıyor olması teknolojik gelişmelere ulaşma ve uygulama hızımızın artmasına sebep olacaktır. Bu nedenle tüm bu gelişmeleri yakından takip etmeli, kripto para eko sisteminin devlet tarafından kabul edilebilir olmasını sağlayacak adımları atabilecek alt yapı çalışmalarını bu çerçevede değerlendirmeliyiz. (2.Bölüm Sonu)
Bitcoin, Kripto Para ve Hukuk (1. Bölüm)
Merhaba… Her şeyden önce şunu belirtmekte fayda var. Bugün burada, tüm belirsizlikleri ile birlikte ‘yeni bir icat’ olarak değerlendirilmesi gereken bir konuyu ele alıyorum. Bu nedenle her türlü sorgulamaya, eleştiriye ve katkıya açık bir yazı dizisi sunmayı planlıyorum sizlere. Lütfen düşünce, eleştiri ve karşıt görüşlerinizi benimle paylaşmaktan çekinmeyin. GİRİŞ Kriptopara (Bitcoin’i de içine alan genel tanımdır.) teknolojisi, alt yapısında barındırdığı tüm yenilikler sayesinde veri transferi güvenliğini ciddi anlamda “mümkün” kılan bir teknolojidir. Bu yazı dizisinde en başından başlayarak Bitcoin’in ne olduğuna, nasıl ortaya çıktığına, diğer Bitcoin türevi kriptoparaların anlam ve mantığına dair açıklamalar yapmaksızın, konuyu bilen ve araştıran kişilerin, bu dünyanın Türkiye’deki öncülerinden biri olma yolunda adımlar atan veya atmayı planlayan şirketlerin ve girişimcilerin yoluna biraz olsun ışık tutabilmek niyetinde olduğumu bilmenizi isterim. CoinTürk’ü kurarken öncelikli olarak önem verdiğim konu, paylaşımcı olmak ve bu eko sistemde yaşanacak gelişmelerde Türkiye’nin mümkün olan en iyi şekilde, “yine gerilerden takip eden ülke olarak kalmadan” yerini alabilmesini sağlayacak adımları atabilmekti. Bu çıkış noktasından hareketle, hukuken bu yeni eko sistemin konumunun ne olduğunu, geleceğinin nasıl şekilleneceğini, yatırımcı sektörlerin muhtemelen ne tür sorunlarla karşılaşabileceğini ve bu sorunların aşılması için ne tür çalışmaların yapılması gerektiğini kısa kısa anlatarak, fikirler sunarak ve sorgulayarak bir yol haritası çıkarmaya çalışacağım. “Kriptopara” gerçekten [Para] mıdır? [Değerli Veri] midir? Kriptopara’nın gerçekten para olup olmadığını anlamanın basit bir yolu var. Para nedir? sorusuna verdiğimiz cevaptaki tanım eğer kriptoparalar açısından da geçerli olabiliyorsa cevaba ulaşmış oluruz. Peki para nedir? “Her türlü mal veya maddi kıymeti satın alma gücü olan varlığa para denir. Üretici ve tüketicilerin piyasalarda karşılaşarak alış veriş yapabilmelerini sağlayan değişim aracıdır. Bilimsel olarak para, devletçe bastırılan, mal ve hizmet satın alma gücü olan ve herkes tarafından kabul gören bir mübadele (değişim) aracıdır. Para toplumda ortak değer ölçüsüdür. Her ülkenin değer ölçüleri farklı olabilir. Para aynı zamanda biryatırım ve tasarruf aracıdır.” Buradan hareketle bitcoin ve diğer altcoinler, şu aşamada her ne kadar “Kriptopara” olarak dilimize girmiş olsa da geçek anlamda bir para değildir. Birincisi, devletler tarafından üretilmezler, basılmazlar ya da ihraç edilmezler. İkinci olarak, herkes tarafından da kabul edilmemişlerdir. Uzatmaya gerek yok, sonuçta “bugün” için bitcoin bilimsel ya da ekonomik olarak para sınıfına girmemektedir. Peki bu durum, onun ‘değerli’ olmasını engeller mi? Tabi ki hayır. Çünkü altın ya da gümüşte para değildir. Yine, herhangi bir mağazaya girip, bir parça gümüş vererek bir kazak alamazsınız günümüz dünyasında. Ancak bu durum o varlığın “sadece para” olmadığı için değersiz olduğu anlamına gelmez. BITCOIN DEĞERLİ BİR VERİDİR. Birçok ortamda tartışılan ve kabul gören bir görüş olarak, ortaya Bitcoin ve türevlerinin “belirli bir değeri olan veriler bütünü” olduğu sonucu çıkmaktadır. Bitcoin’in üretimi, yani piyasaya sunulma şekli belli başlı çalışmaların yapılmasına bağlı olmak koşuluyla düzenlenmiştir. Bilgisayarların bazı işlemler yürüterek bir takım matematiksel problemleri çözmesine bağlı bir üretim süreci öngörülmektedir. Yapılan bu işlemler karşılığında, o bilgisayarın emeklerinin karşılığı olarak belirli miktarda bitcoin piyasaya sürülmekte ve o kişinin kullanımına özgülenmektedir. Ben teknik bir profesyonel değilim. Bir avukat olarak, takdir edersiniz ki bu konunun derinlerine inmem mümkün değil. Tabi ki orta düzeyde bilgim ve bazı öngörülerim var. Ancak üretim işinin daha detaylı anlatımlarını bu konudaki profesyonellere bırakmak istiyorum. Kısaca “POW” yani “Proof Of Work”(İşin İspatı)  temeline dayalı olarak çalışan bu sistemde, bu çalışmayı yapan bilgisayar bu işin karşılığında kendi piyasasında “değerli” olarak kabul edilen bir veri ile ödüllendirmektedir. Bu verinin adı bugün için Bitcoin ve aynı mantıkla üretilen diğer birçok altcoinlerdir. Konumuza geri dönersek, Bitcoin değerli bir veridir. Bu verinin taraflar arasında bir değiş tokuş aracı ya da yatırım aracı olarak kullanılmaya başlanması da bu eko sistemini dünyada bugün aldığı şekle bürünmesini sağlamıştır. Hukuksal olarak ortada korunması, tanımlanması, mevcut dünya düzenine entegre edilmesi gereken “değerli bir veri” bulunmaktadır. Bu veri hukuksal anlamda şimdilik “çıplak bir şekilde” masanın üzerinde durmaktadır. Adeta uzaydan dünyamıza düşmüş bir varlık gibi anlaşılmaya çalışılmaktadır. Bırakalım dünya bu yeni varlığın dilini çözmeye uğraşa dursun. Zararlı mıdır? yoksa çok büyük faydaları mı vardır? anlamaya çalışsın. Üzerinde deneyler yapsın, kurcalasın, bozsun yeniden toparlasın. Başta söylediğim gibi bu “şey” yeni bir icattır, yeni bir keşiftir. Hiç şüpheniz olmasın ki zamanla anlaşılacak ve hak ettiği değeri bulacaktır… 1- Bölümün Sonu…
Reklam
Bir Romanı Tek Kağıda Sığdırmak
Günümüzde her ne kadar çoğu şey yavaş yavaş dijitalin kalıbına girmeye başlasa da, insanlık tarihi boyunca insanın okurken kağıda değme arzusu galiba hiç tükenmeyecek. Her ne kadar bir çok gazete, dergi ve kitap online dünyaya geçse de, bu sene matbaalardan çıkan kitap sayısı da, satılan kitap sayısı da geçtiğimiz seneye göre küresel anlamda daha fazla. Kitap okurken sayfalara dokunma romantikliğini içinde hissedenler için ise, Spineless Publishing bir güzellik düşünmüş. 100x70cm ve 84cm x 119cm'lik boyutların içine sığdırılan yüzlerce sayfalık romanları tek sayfada görmek de nasipmiş. Her romanın şahsına münhasır üretilen tasarımlarını isterseniz, Splineless Publishing’e yazarak satın alabilirsiniz. Laf aramızda, sizin için çerçeve bile yaptırıp öyle yolluyorlar.Play Tuşu
Mailbox Nihayet Android'de
Hızlı ve kullanışlı e-posta uygulaması Mailbox, iCihazların ardından Android’li telefon ve tabletler için de indirilmeye sunuldu. İşi gereği gün içerisinde sürekli olarak e-posta alıp gönderen kişilerin hayatını kolaylaştırmak için geliştirilen e-posta yönetim uygulaması Mailbox, iCihazlardan iki sene sonra Android’e de geldi. Mailbox, şimdilik sadece Google ve iCloud hesaplarını yönetmeye izin veriyor. Yahoo ve Hotmail gibi diğer popüler e-posta hesapları kullanılamıyor. Sade görünümü sayesinde gelen kutuna kolayca erişip, düzenleme ve e-posta yanıtlama işlemlerini kolayca gerçekleştirilebiliyorsun. Birden fazla konuşmanın geçtiği e-postalar, tek seferde Mailbox üzerinden görülebiliyor. Uygulamayı iOS için buradan, Anroid için ise buradan indirebilirsin. Mailbox ayrıca yakında Mac için de sunulacak.Stuff
Reklam
Facebook Reklam Sayısını Azaltıyor
Geçtiğimiz ay haber akışı tasarımını değiştireceğini açıklayan Facebook, geçen süre içerisinde kullanıcıları yeni tasarıma geçiş yapmaya devam ediyor. Kullanıcı odağını orta bölümde yer alan içeriğe odaklayan Facebook, sağ alanda yer alan reklam alanlarının boyutlarıyla ilgili değişikliğe gittiğini blogundan duyurdu. Yeni değişiklikle sağ alanda, 100 x 71 pixel boyutunda görsel alana sahip reklamların görsel bölümünü büyüteceğini belirten Facebook, bu değişikliğin kullanıcıyla etkileşimi artıracağını belirtiyor. Yeni reklam alanın görsel boyutuyla ile ilgili açıklama yapılmazken, bu ay içerisinde kısıtlı reklamverene açık olacağı ve ilerleyen süreçte tüm reklamverenlere açılacağı belirtilen noktalar arasında yer alıyor. Uzun zamandır devrede olan sağ alan reklamlarının görselliğinin artması ve reklam sayısının azalması kullanıcıların dikkatini çekeceği için ilk reklamverenler beklentinin üstünde etkileşim sağlayabilir. Facebook’ta bu konuda test aşamasında yeni reklam ölçüleriyle etkileşimin 3 katına çıktığını belirtiyor. Haber görsellerinin ana akışta yer alan reklamlarla aynı görsel oranına sahip olacağını da belirtelim.webrazzi
Keşke Öğrenmeseydim Diyeceğiniz 24 Gerçek
etiket
Her doğru her yerde söylenmez diye bir laf vardır, sanırım her gerçeği de bilmek gerekmiyor. İşte hayatımızın içinde olan ama bilmememiz bizim için daha hayırlı olan gerçekler... Artık biliyorsunuz.
Facebook Messenger Kullanmayana Özel Mesaj Yok!
Facebook, mobil uygulaması üzerinden mesajlaşma fonksiyonun kaldırıyor. Avrupa ülkelerindeki kullanıcılarına bu konuda bilgilendirici uyarılar göndermeye başlayan Facebook’un önümüzdeki birkaç haftada bu geçişi tamamlaması bekleniyor. Facebook, mesajlaşmaya devam etmek isteyenleri chat uygulaması Messenger’a davet ediyor, daha doğrusu zorluyor. Yenilikle birlikte Facebook mobil uygulamasında mesaj gönderim düğmesi kalacak ancak tek fonksiyonu kullanıcıları doğrudan Messenger’a yönlendirmek olacak. Facebook böyle bir değişiklikle halihazırda kalabalık olan ana uygulamayı biraz daha sadeleştirmek ve kullanıcıları rahatlatmak istiyor. İşin strateji tarafında bu hamle, Facebook’un mobildeki varlığını mutlak bir güce dönüştürme planının bir parçası gibi görünüyor. Bunun anlamı, Facebook uygulamasının içinde kalarak Zuckerberg’in deyimiyle “ ikinci sınıf ” muamelesi gören uygulamarın, Facebook’tan ayrılarak kendi başına ayakta durması. Facebook’un mobildeki büyümesini destekleyen bu ayrışma planı bir süredir devam ediyor. Bu senenin başında yayına aldığı Paper, buna iyi bir örnek. Re/code’un haberinde Facebook’un Messenger uygulamasında kullanıcıların, uygulama içi mesajlaşmaya göre yüzde 20 oranında daha hızlı yanıt aldıkları belirtiliyor. Facebook mesajlaşmalarının, zorunlu da olsa, Messenger’a taşınıyor olması uygulamanın daha popüler hale gelmesini sağlayabilir. Ancak halihazırda farklı mesajlaşma uygulamarı kullanan kişilerin yeni bir mesajlaşma uygulaması indirmeye zorlamak ters de tepebilir.Halihazırda Avrupa çapında oldukça popüler olan Messenger’a geçiş ilk bu bölgede başlayacak. Bazı istisnalar da var. The Verge haberine göre, hafızaları sınırlı olan düşük model Android cihazları Messenger indirmeye zorlanmayacak. Windows Phone ve tablet kullananlar Facebook uygulaması içinde mesajları görmeye devam edecek. Ve mesajlaşma şimdilik Paper uygulamasının içinde kalacak. Bu istisnaların zaman içinde ortadan kalması bekleniyor. Facebook kısa bir süre önce Messenger’dan ücretsiz sesli görüşme özelliğini tanıtmıştı.Webrazzi
Reklam
Madem Borcumuz Var, Neden Daha Fazla Para Basmıyoruz?
Ortalama zekada olan insanların genelde çocukken sorduğu, geri zekalıların hayat boyu sorup bir türlü cevabını bulamadığı bu klasik sorunun cevabını oğlana anlatır gibi anlatıyoruz. Birinci Dünya Savaşı sonrası ağır savaş tazminatlarını ödeyebilmek için daha fazla mark basma yöntemini tercih eden Almanya, özellikle 1922 ve 1923 yıllarında tavan yapan enflasyon (hiperenflasyon) sayesinde tam evlere şenlik hale gelmiştir. Göreceğiniz gibi Almanlar hiçbir zaman paranın esiri olmamış, çok cömert bir millettir. İşte ülkeler borçlarını ödemek için daha fazla para basarsa ne oluyor görelim.
Kamu Sektöründe 10 Kadından Sadece 1'i Yönetici
30 Mart yerel seçimleri sonucunun resmi olmayan rakamlarına göre 4 büyükşehir belediye başkanı, bir il belediye başkanı 33 ilçe belediye başkanlığı koltuğuna kadınlar oturdu 30 Mart seçimlerinde düşük oranda kadın belediye başkanlığı koltuğuna otururken kamuda da durum yıllardır iç açıcı değil. 2014 verilerine göre bürokraside üst düzey yöneticilerin sadece yüzde 9.3’ü kadın… 30 Mart yerel seçimlerinde kadın adaylardan çok azının belediye başkanlığı koltuğuna oturması “kadınların hâlâ siyasette öne çıkamadığını” bir kez daha gözler önüne serdi. Bingöl’de AKP’den 1. sıradan belediye meclis üyesi seçilen Nurten Ertuğrul’un, AKP’li Belediye Başkanı Yücel Barakazi ’nin “Başkanvekilliği ve yardımcılığı için kadınlara görev vermeyeceğiz” sözleri üzerine istifa etmesi konuyu yeniden gündeme getirdi. Milliyet gazetesinden Bahar Atakan’ın haberine göre, kadın örgütleri, yerel seçim öncesinde siyasi partilere kadın aday sayısını artırmaları için çağrı yaptı, ancak seçim sonrası çağrının yerini bulmadığı ortaya çıktı. Seçimlerin ardından Türkiye’de ilk kez üç büyükşehirin belediye başkanlığı koltuğuna 3 kadın oturdu. 3 il ve 33 ilçede de kadınlar belediye başkanı oldu. Ancak haritanın geriye kalanında kadınlar yok. Kadın başkanların en yoğun olduğu söylenen BDP’de ise kadınlar koltukta “eşbaşkan” sıfatıyla yer bulabildi. Asıl yasal yetkili taşıyan başkan olamadı. 33 ilçenin başkanı kadın Yerel seçimin ardından Diyarbakır, Gaziantep ve Aydın’da sandıktan kadın adaylar çıktı. Amasya, Ankara, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Hakkâri, İzmir, Konya, Mardin, muş, Şırnak ve Van’ın ilçelerinde de kazanan yine kadınlar oldu. Kesin olmayan sonuçlara göre; Türkiye’deki 919 ilçenin 33’ünde kadınlar başkanlık koltuğuna oturdu. Diyarbakır Büyükşehir, Hakkâri, Aydın ve Gaziantep’te kadın adaylar belediye başkanlığı ünvanını kazandı. Resmi olmayan sonuçlara göre Diy BDP’de kadın zaferi En fazla kadın belediye başkanı çıkaran parti BDP oldu. BDP seçimlere eşbaşkanlık sistemiyle gitti. BDP’li bazı belediyelerde seçimi kazananlar erkek olarak açıklansa da yönetimi kadın ve erkekler birlikte yürütecek. BDP’nin yaptığı açıklamaya göre; il, ilçe ve beldeler dahil 70 belediye başkanlığında BDP’li kadınlar “eşbaşkan” olarak görev yapacak. Ancak yasal yetkiyi buralarda kadın eşbaşkanlar taşımıyor. 4 kadın il koltuğuna oturdu 30 Mart yerel seçimleri sonucunun resmi olmayan rakamlarına göre 4 büyükşehir belediye başkanı, bir il belediye başkanı 33 ilçe belediye başkanlığı koltuğuna kadınlar oturdu. Büyükşehir belediye başkanlığı koltuğuna oturan isimler şöyle: Gaziantep, Fatma Şahin - Ak Parti Diyarbakır, Gültan Kışanak - BDP Aydın, Özlem Çerçioğlu - CHP İl belediye başkanı Hakkâri, Dilek Hatipoğlu - BDP BDP’nin yaptığı açıklamaya göre; partinin il, ilçe ve belde belediyelerinde 70 kadın eşbaşkan olarak görev yapıyor. T24
Dropbox'dan Yeni Galeri Uygulaması: Carousel
Dropbox, fotoğraf ile videoları düzenleyen ve bir ayağı bulutta olan yeni uygulaması Carousel’i bugün Android ve iOS kullanıcılarına sundu. Carousel, fotoğraf ve video odaklı bir depolama, düzenleme ve paylaşma uygulaması. Akıllı telefon ve tabletinde kullanabileceğin bir Dropbox galerisi de denebilir. Mobil cihazınla çektiğin fotoğraf ve videoları otomatik olarak depolayan ve bunları günlere, aylara ve yıllara göre düzenleyen uygulama, aralıkta kayak yapmaya gittiğinde çektiklerin ile mayısta sen doğum günü mumlarını üflerken çekilen fotoğraf ve videoları birbirinden ayırarak, galerini zaman tüneli benzeri bir yapıya dönüştürüyor. Carousel’i kullanabilmek için Dropbox hesabına ihtiyaç duyuluyor ki bu sürpriz değil zira uygulama tüm bu fotoğrafları ve videoları Dropbox’ta muhafaza ediyor. Arkadaşlarının adını, e-posta adreslerini veya telefon numaralarını yazarak tek bir dokunuş ile bir ya da birden fazla fotoğrafı onlarla paylaşabiliyorsun. Ayrıca, bir etkinlikte çektiğin (bu doğum günün veya mezuniyet törenin gibi bir etkinlik olabilir) tüm fotoğrafları sağ üst köşedeki paylaş tuşu ile istediğin arkadaşlarına gönderebiliyorsun. Carousel’i Android’li cihazına Google Play’den, iCihazın için ise Apple App Store’dan ücretsiz indirebilirsin.Stuff
Reklam
TripAdvisor'a Göre Dünyanın En Popüler Turizm Adresi: İstanbul
Dünyanın en büyük seyahat sitelerinden TripAdvisor, geleneksel olarak yayımladığı Travelers’ Choice awards for Destinations’ın 2014 sonuçlarını duyurdu. Bu yıl altıncısı düzenlenen ödüllerde İstanbul dünyanın en popüler destinasyonu seçildi. İstanbul, geçtiğimiz yıla göre 11 sıra yükselerek listede birinci sıraya oturdu. Listeleme TripAdvisor’ın milyonlarca kullanıcılarının seçimlerine göre yapılıyor. Ödül kazananlar, TripAdivsor üzerinden yapılan yorumların kalite ve sayısının yanında oteller, turistik çekim merkezleri ve restoranlarla ilgili reytingleri baz alan bir algoritmayla belirleniyor. En gözde 25 şehrin sıralandığı Travelers’ Choice listesinde İstanbul’u sırasıyla Roma ve Londra takip ediyor. TripAdvisor listesinde Asya destinasyonları da yükselişleriyle dikkat çekiyor. En gözde 25 şehirden altısı Asya’da yer alıyor. Bunlardan Pekin, geçtiğimiz yıla göre 17 sıra yükselerek dünyanın en gözde 4′üncü destinasyonu olmuş. webrazzi
Viko'dan Artırılmış Gerçeklik Uygulaması
Viko’nun akıllı telefon uygulaması ile kullanıcılar, satın almadan önce ürünlerin duvarlarında nasıl görüneceğini görebiliyor. Viko uygulamasına eklenen artırılmış gerçeklik özelliği ‘Viko’nu Seç’ sayesinde kullanıcılar, ürünleri satın almadan önce duvarlarında deneyip, anahtar ve prizleri evlerin dekorasyonuna uygun şekilde seçebiliyor. Uygulama içindeki kullanıcılarının aydınlığa ihtiyaç duyduğu anlara yönelik çözüm sunan Viko Light, elektrikler kesildiğinde, doğal afetlerde veya maçlarda ayarlanabilir ışık seviyesi ile etrafı aydınlatabiliyor. Viko’nun akıllı telefon uygulaması, iPhone’lar için Apple App Store, Android’li telefonlar için ise Google Play üzerinden ücretsiz olarak indirilebiliyor.
Reklam
Youtube'a Engele Devam
Gölbaşı Asliye Ceza Mahkemesi, YouTube'a erişim engeli kararını kaldırdı. Sitenin erişime açılması beklenirken, BTK'tan gece yarısı yapılan açıklamada dava konusu içeriklerin yayında olması nedeniyle erişim engeli uygulamasının devam ettiği bildirildi. Gölbaşı Asliye Ceza Mahkemesi, YouTube'un avukatı Gönenç Gürkaynak'ın erişim engeline itirazını görüştü ve engeli kaldırma kararı aldı. Kararın Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na ulaşıp erişim engelinin kaldırılması beklenirken, gece yarısı Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu'ndan yeni bir açıklama geldi ve dava konusu içeriklerin bir kısmı hala ilgili internet sitesinde yayınlanmaya devam ettiğinden, youtube'a uygulanan erişimin engellenmesi tedbirine devam edildiği duyuruldu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: 'Gölbaşı Asliye Ceza Mahkemesinin 09/04/2014 tarihli ve 2014/91 Değişik İş No.lu Kararı ile 2014/381 Değişik İş No.lu Kararında belirtilen 15 linke erişimin engellenmesine dair Kararın aynen devamına ve YouTube.com internet sitesinin bu şekilde erişime açılmasına karar verilmiştir. YouTube tarafından 2014/381 Değişik İş No.lu Kararda yer alan 15 linkteki içeriklerin bir kısmının kaldırılmış olduğu, bir kısım linklerde ise içeriğin tamamen çıkarılmayarak sadece Türkiye’den erişimin engellendiği ancak, yurtdışından erişimin mümkün olduğu tespit edilmiştir. 27/03/2014 tarihinden bugüne kadar ilgili internet sitesinde aynı içeriği taşıyan toplam 151 link tespit edilmiş, bu içeriklerin çıkarılması için YouTube’a bildirimde bulunulmuştur. YouTube tarafından bu içeriklerin bir kısmının kaldırılmış olduğu, bir kısım linklerde ise içeriğe sadece Türkiye’den erişimin engellendiği fakat, yurtdışından erişilebildiği tespit edilmiştir. Ayrıca, aynı içeriği taşıyan bir kısım linklerin halen yayınlanmaya devam ettiği görülmektedir. Diğer taraftan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret niteliğindeki içerikler nedeniyle YouTube’a uyarı mesajları gönderilmiş olup, söz konusu içerikler çıkarılmadığı için 27/03/2014 tarihinden itibaren 5651 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasının (b) bendi ile 4 numaralı fıkrası hükümleri uyarınca erişimin engellenmesi tedbiri uygulanmıştır. Söz konusu içeriklerin bir kısmı hala ilgili internet sitesinde yayınlanmaya devam ettiğinden, YouTube.com internet sitesine uygulanan erişimin engellenmesi tedbirine devam edilmektedir.' YouTube erişim engeli Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler'in Dışişleri'nde yaptıkları Suriye konulu toplantının ses kayıtları YouTube'da yayınlanmıştı. Dışişleri Bakanlığı, 'Ulusal güvenliğe birinci derece tehdit oluşturduğu gerekçesiyle YouTube'a erişimin derhal engellenmesi' için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına (TİB) başvurmuştu. TİB de 5651 sayılı yasa gereği 27 Mart'ta YouTube'a erişimi engelledikten sonra Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurmuş ve siteye erişimin engellenmesi talebinde bulunmuştu. Savcılığın talebi üzerine Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi de YouTube'a erişimin engellenmesine karar vermişti. Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) karara itirazı üzerine Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi 4 Nisan'da YouTube'a yönelik 'tüm yayına erişimin engellenmesi' kararını kaldırmış ancak 15 linkle ilgili yayın yasağının devamını kararlaştırmıştı. Gölbaşı Cumhuriyet Savcılığı, suça konu içerikler kaldırılmadığı gerekçesiyle bu karara bir üst mahkemede itiraz etmişti. İtirazı değerlendiren Gölbaşı Asliye Ceza Mahkemesi, söz konusu linklere dair kararın YouTube'a tebliğ edilmesine rağmen yayından kaldırılmaması nedeniyle 'suça konu içerikler kaldırılıncaya kadar' erişim engelinin devamına hükmetmişti. Youtube'un avukatı Gürkaynak, erişim engelinin kaldırılması için Anayasa Mahkemes'ine bireysel başvuru da yapmıştı. Ayrıca Ankara 4. İdare Mahkemesi'ne 'erişimin engellenmesi işleminin iptali ve yürütmesinin durdurulması' için dava da açmıştı. Anayasa Mahkemesi Twitter engelini kaldırırken, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) siteye erişimi tümden engelleyemeyeceğini, sadece sakıncalı görülen içeriğin linkini engelleyebileceğini belirtmişti. Yeni değiştirilen İnternet Yasası da sitelerin tümden kapatılmasını değil YouTube gibi sitelerdeki videolara giden tam adresin engellenmesini öngörüyor. Kaynak: Al Jazeera ve Anadolu Ajansı
Osmanlı Hanedanı Üyesi Paris'te Öldü
Osmanlı hanedanı mensuplarından Fevziye Osmanoğlu Paris’te öldü. Sultan Abdülmecit’in torununun kızı Fevziye Osmanoğlu, Paris’te vefat etti.Sultan Abdülmecit’in tahta çıkmayan oğullarından Mehmet Burhanettin Efendinin oğlu İbrahim Tevfik Efendinin kızı Fevziye Osmanoğlu, 6 Aralık 1928 yılında doğmuştu. Fe...
Reklam