Görüş Bildir
Jolie ve Pitt 10 Yıl Sonra Aynı Filmde
Hollywood’un gözde çifti Angelina Jolie ve Brad Pitt , 10 yıl aradan sonra tekrar aynı filmde birlikte çalışacak. Angelina Jolie ve Brad Pitt, en son 2005 yılında birlikte rol aldıkları Mr. And Mrs. Smith filminin ardından yeniden bir yapımda birlikte yer alacaklar. Angelina Jolie’nin kaleme aldığı bir senaryodan yola çıkan filmde, ikilinin birlikte rol alması ya da birinin yapım sürecine destek vermesi bekleniyor. Jolie ve Pitt çiftinin 10 yıl önce rol aldıkları aksiyon-komedi filmi 500 milyon dolar gişe yapmıştı. Film setinde tanışan çift, beraberliklerine bu filmle başlamıştı.T24
"Roman Bu Sefer Gerçekten Öldü"
Britanya’nın önde gelen romancılarından Will Self, 6 Mayıs’ta Oxford Üniversitesi’nde “Roman bu sefer gerçekten öldü” başlıklı bir konuşma yapacak. Guardian gazetesi, Self’in konuşma metnini yayımladı. Yazar; eskiden edebî romanların kültürde başat bir rol oynadığını ancak dijital çağda “zor” metinlerin özel bir ilgiye dönüştüğünü vurguluyor. Will Self’in konuşmasının geniş bir özetini yayımlıyoruzEğer yazarsanız, çocuk sahibi olmanın kutsanmış yönlerinden biri kişisel kültür hazinenizin kendi kanaryalarını da barındırmasıdır. Birkaç ay önce, hayatının baharında ve dünyanın en iyi rock müzisyeni olmayı isteyen bir kanaryam, gitarını tıngırdatıyordu. Sivri ve kızgın bir melodiyi bitirdikten sonra aynı şekilde sivri bir eleştiriye başladı: Popüler müzikte her şey daha önce yapılmıştı ve genellikle ilkleri yapanlar en iyileri de yapmıştı. Ayrıca, daha önce yapılanların neredeyse tamamının kolaylıkla erişilebilir olması, yaratıcılığını boğmuş ve onu her şeyin umutsuz olduğuna dair düşüncelere sürüklemişti. Kekeledim ve şöyle dedim: “Peki ben ne yapacağım? Sence yetişkin hayatının tamamını bir sanat türüne adayıp, onun gözlerinin önünde öldüğünü görmek nasıl hissettiriyor?” Kültürümüzün merkezinde olan edebî roman, gerçekten gözlerimizin önünde ölüyor. Terimlerimi arıtayım: Kurmacanın tamamıyla öldüğünü söylemiyorum- çocuklukla yetişkinlik arasında kalmış sihirbaz romanları ile sadomazoşist eğilimdeki kurguların sağlığı zaten yerinde. Demek istediğim ciddi romanların yazımının duracağı veya okunmayacağı da değil. Ne var ki, gençliğimdeki durum artık yok. 80’lerin başına kadar edebî roman, sanat türlerinin prensi ve yaratıcı çabanın zirvesi olarak görülüyordu. Sokaklarda herkesin Ulysses’i veya To the Lighthouse’u okuyarak gezdiğini ya da popüler kültürün o dönemde de, insanların büyük çoğunluğunun ruh ve hayal gücünü etkilemediğini söylemeye çalışmıyorum. Kültürümüzde uzun zamandır yer alan “Sanat hakkında çok fazla bilgim yok, ancak neyi sevdiğimi biliyorum” şeklindeki cahillik ve zevksizliğin o dönemde canlı olmadığını da söylemiyorum. Fakat geçerli olmayan, şu andaki yazgımızdı. Şu anda yüksek sanatları reddedenler, kendi görüşlerini fütursuzca savunuyor. Dahası da var: Çağdaş kültürümüzün belirleyici özelliği, estetik tezahürlerindeki zorluklara karşı aktif direniş göstermek oldu. Bizim çağımız, her zaman, her yerde kendini gösteren yok olma tehditlerinin- nükleer imha, terörizm, iklim değişikliği - çağı. Dolayısıyla, sözkonusu tektonik kültürel değişiklikler olduğunda at gözlüklerimizi takabiliyoruz. Romana karşı kendini her durumda gösteren ölümcül tehdit, kültürümüzün bir parçası hâline geldi. Eğer bu ölümse, kendini garip ve çoğalarak ifade ediyor. F. Scott Fitzgerald’ın “ABD’lilerin hayatında ikinci bir şans yoktur” sözünü hatırlıyoruz; bence roman çok ABD’li bir hayat sürdü: Fiyakalı, kendinden emin, hatta küstah ve dünyaya hükmeden kaderinin apaçık farkında. Ne var ki, Ernest Hemingway veya F. Scott Fitzgerald’ın aksine, romanın ikinci bir hayatı da oldu. Bu dönemde birçok roman yazıldı, ancak uzun vadeli bakıldığında bu romanların, zombi romanlar olduğunu ileri sürebilirim. Onlar, yaşayan ölü bir sanat türünün örneklerini oluşturdular. Edebiyat eleştirmenleri- kendileri de ölen bir tür- her tür hatayı yapıyorlar. Bu hataların en korkunç olanı ise kâğıt hapishanesinin dışında düşünme yeteneğinden yoksun olmaları: Yalnızca klasik metinleri göz önünde bulunduruyorlar. İNSAN İNTERNETTEN VAZGEÇER Mİ Şu anda, düzyazı anlatısının geleceğiyle ilgili bitmek bilmeyen bir mırıldanma var. Uzmanlara göre dijital metinin, elyazması metin kültürü üzerindeki etkisi su götürmez bir gerçek. Daha az basılmış kitap satılıyor, gazeteler çöküyor, kitapçılar ve kütüphaneler kapanmaya devam ediyor. Ancak, başkalarının ruh hâlini derin bir şekilde içine alabilme yeteneğini sunmasıyla, hâlâ kitap okumanın yerini alabilecek bir deneyim yok. Bir kısıma göre ise, dijital kitaplar azınlığın kullanacağı bir teknoloji olacak, ancak basılı kitaplar da yaşayacak. Burada, romanın önümüzdeki 20 yıl boyunca kültürel önceliğini ve merkeziyetini koruyup korumayacağını anlamak için kendinize sormanız gereken yalnızca bir soru var: İlerleyen yıllarda, metinlerin ezici çoğunluğunun internete bağlanan cihazlarda okunacağını kabul ediyorsanız, aynı zamanda, okuyucuların gönüllü olarak bağlanabilirliklerini devre dışı bırakacağına inanıyor musunuz? Cevabınız hayırsa, romanın öleceği az önce ağzınızdan çıktı. Başlangıçta söylediğim gibi: ciddi romanların yazılmaya ve okunmaya devam edeceğine inanıyorum, ama roman, klasik müzik ve şövale tabloyla aynı kaderi paylaşacak. Roman da, tıpkı onlar gibi, belirli bir sosyal ve demografik gruba hitap edecek, devlet desteği gerektirecek, toplum söylemi olmak yerine bir bilim dalı olacak. Bir romancı olarak, bu beni depresif duruma sokuyor mu? Hayır, tam olarak değil, yalnızca çok derin nefes alıp kendi çöküşümle boğulduğum zamanlar hariç. NEŞE İDİL/TARAF
Call of Duty Advanced Warfare Duyuruldu
Call of Duty oyun serisinin en yeni üyesi Advanced Warfare özel bir video ile duyuruldu. Videoda ünlü oyuncu Kevin Spacey'in gerçeğe çok yakın modellenmiş hali yer alıyor. FPS türünün en iyi örneklerinden biri olan uzun yıllardır oyun tutkunlarının takip ettiği Call of Duty serisinin yeni oyunu duyuruldu. Advanced Warfare isimli yeni oyun teknolojinin ilerlediği gelecek bir tarihte geçiyor. Oyunun tarıtım videosunda yeni silahlar, yeni araçlar ve birçok teknolojik yenilik yer alıyor. Oyunun yeni sürümü Sledgehammer firması tarafından geliştirildi. Videodan anlaşıldığı üzere oyunun konusu hükümete kafa tutan bir askeri birliğin maceraları olacak. Bu maceralar sırasında yeni ve ilginç araçlar ile yeni nesil silahlar da kullanılacak. Videonun sürprizi ise ünlü oyuncu Kevin Spacey oldu. Son dönemde ABD'de gösterilen House of Cards dizisi ile gündemde olan oyuncunun birebir modellenmiş hali oyunun oynanış videosunda yer alıyor. Titanfall benzeri sıçramalar Videoda dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise son ayların popüler oyunu Titanfall benzeri sıçrama özelliğinin yer alması. Askerler özel cihazlarla beraber uzun mesafelerde sıçrayarak ilerleyebiliyorlar. Videoda aynı zamanda havada uçarak ilerleyen motosiklet benzeri araçlar da yer alıyor. 4 Kasım'da satışa sunulacak oyunla ilgili çok fazla bilgi bulunmuyor. Videonun başında yer alan 'görüntüler Xbox One'dan alınmıştır' ibaresi akıllara Microsoft ile dağıtıcı firma Activision arasında özel bir işbirliği olabileceği sorusunu getiriyor. Efsane bir seri Call of Duty ilk kez 2003 yılında ilk olarak İkinci Dünya Savaı temalı bir oyun olarak Windows platformu için piyasaya sürülmüştü. Büyük ilgi gören oyun daha sonra genişleme paketi ve yeni oyunlarla devam etti. Oyunun Call of Duty 4: Modern Warfare sürümü ile İkinci Dünya Savaşı'ndan uzaklaşıp modern zaman savaşlarına geçiş yapması ile beraber olumlu eleştiriler de almıştı. En son geçen yıl Ghots sürümü ile günümüzde geçen oyun Kasım ayında piyasaya sürülecek oyun ile gelecekte geçen bir savaşı konu alacak. Al Jazeera
Sinema Seyircisi Yüzde 29 Arttı
Türkiye'de sinema sekötrü yılın ilk 4 ayında 28 milyonu aşan seyirci ve 300 milyon liraya yaklaşan hasılatıyla sektörün büyüklüğü, geçen yılın tamamının yarısını aştı. Box Office Türkiye verilerinden derlenen bilgiye göre, 2009 yılında 36 milyon 904 bin 345 seyircinin gittiği Türkiye'deki sinema salonları, her geçen yıl artan ilgiyle geçen yıl 50 milyon 293 bin 837 izleyiciye ulaştı. Anadolu Ajansı’nda yer alan ahbere göre, Türk sinemasının en çok izlenen serilerinden olan 'Recep İvedik 4' ve 'Eyyvah Eyvah 3'ün vizyona girmesinin etkisiyle bu yılın ilk 4 ayında seyirci sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29 artarak, 28 milyon 81 bin 511 oldu. Geçen yılı 504 milyon 347 bin 109 liralık toplam hasılatla kapatan sektör, bu yılın 4 ayında 292 milyon 643 bin 609 liralık hasılata ulaştı. Buna göre sektörün büyüklüğü, geçen yılın tamamının yarısını aştı. 'İlk 3 günde en çok izlenen film' unvanını 1 milyon 641 bin 474, 'ilk haftada en çok izlenen film' unvanını da 2 milyon 857 bin 19 seyirciyle alan yönetmenliğini Togan Gökbakar'ın yaptığı, Şahan Gökbakar'ın başrolünde oynadığı 'Recep İvedik 4', 7 milyon 148 bin 997 seyirciyle 1989'dan günümüze en çok izlenen film unvanını ele geçirdi. Film, ayrıca 70 milyon 688 bin 400 liralık rekor hasılat elde etti. Yılın en çok ikinci izlenen filmi ise 3 milyon 406 bin 732 seyirciyle Ata Demirer ve Demet Akbağ'ın başrollerini paylaştığı 'Eyyvah Eyvah 3' oldu. İlk 3 ayda 'Haftanın en çok izlenen filmi', Türk filmleri olurken, Nisan ayında yabancı yapımlar ilk sırada yer aldı. Bu ayın ilk 3 haftasında 'Nuh: Büyük Tufan'; son haftasında ise 'İnanılmaz Örümcek-Adam 2', 'Haftanın en çok izlenen filmi' unvanını elde etti. Yılbaşından bu yana en çok izlenen ilk 10 filmi, topladıkları hasılat ve seyirci sayısı ise şöyle: 1 Recep İvedik 4 70.688.400 TL 7.148.997 2 Eyyvah Eyvah 3 35.001.204 TL 3.410.179 3 Düğün Dernek 28.780.021 TL 2.877.395 4 Patron Mutlu Son İstiyor 12.899.602 TL 1.297.536 5 Karlar Ülkesi 12.296.559 TL 1.105.941 6 Nuh: Büyük Tufan 12.014.089 TL 1.030.364 7 Bi küçük Eylül meselesi 9.249.884 TL 905.419 8 300: Bir İmparatorluğun Yükselişi 10.183.331 TL 861.817 9 Mandıra Filozofu 6.590.137 TL 669.949 10 Çılgın Dersane 3 5.016.702 TL 548.236T24
Bitcoin'leri Güvende Tutmak Zor Zanaat
Kaspersky Lab tarafından gerçekleştirilen “2013 Finansal Siber Tehditler” çalışmasına göre Bitcoin’leri hedefleyen zararlı yazılımlar dev bir artış gösterdi. Dijital parayı hedefleyen saldırıların sayısı 2,5 kat artarak 8,3 milyona ulaştı. Bitcoin, özellikle gizli e-ödemeler için oluşturulan ve son birkaç yıl içinde oldukça popüler olan bir sistem haline geldi. 2013 yılının ilk günlerinde 13,6 dolar olan Bitcoin döviz kuru, aralık ayı itibariyle 1200 dolara kadar ulaştı. Artan bu eğilim, kaçınılmaz olarak dolandırıcıların da dikkatini çekti. Ayrıca Bitcoin’ler genellikle siber suçlular için kolay bir av oluyor. Kullanıcılar Bitcoin’leri bilgisayarlarında şifrelenmiş bir biçimde tutuyorlarsa, saldırganların “para” ile ilgili bilgileri almak ve kurbanın hesabına erişim sağlamak için cüzdan dosyasını çalması yeterli oluyor. 30′un üzerinde finansal zararlı yazılım örneğinin değerlendirildiği Kaspersky Lab araştırmasında, dijital para çalmak için tasarlanan ve tüm finansal siber saldırıların yüzde 29′unu temsil eden dokuz adet yazılım da yer aldı. Madencilik kullanılıyor Siber suçlular tarafından Bitcoin çalmak için cüzdan dosyaları için oluşturulan programlar ile virüs bulaşmış bir bilgisayara Bitcoin oluşturma yazılımı (madencilik) kullanılıyor. Bitcoin cüzdanı hırsızları 2013 yılında iki kat fazla saldırı düzenlemiş olsa da madencilik araçları çok daha hızlı bir gelişme gösteriyor. 2013 yılında Bitcoin’lerin değerinin 85 kat arttığını ve bu durumunda da doğal olarak siber suçluların dikkatini çektiğini ifade eden Kaspersky Lab Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı Sergey Lozhkin, “Yılın sonuna doğru Bitcoin’leri hedefleyen zararlı yazılımların saldırısına uğrayan kullanıcıların sayısı, daha klasik siber bankacılık tehditleri ile yüzleşmiş olan kullanıcıların sayısına yaklaşmaya başladı. Dijital para sahiplerinin, çalınan paranın kurtarılmasınin neredeyse imkansız olması sebebiyle özellikle dikkatli olması gerekiyor. Bu, herhangi bir resmi kontrol olmadan dolaşan Bitcoin’ler gibi dijital paraları kullananların en baştan kabul ettikleri bir risk” dedi. Cüzdanları şifreleyin Dijital paraların güvenle kullanılması için Kaspersky Lab uzmanları, cüzdan dosyalarının şifreli ortamlarda muhafaza edilmesini tavsiye ediyor. Uzun süreli depolama için kullanıcılar, özel bir cüzdana aktarım yapabiliyor ve bilgilerini bir kağıda yazabiliyor. Ayrıca, zararlı yazılımlara karşı güvenilir bir çözüm ve bir bilgisayar koruması sağlamak da büyük önem taşıyor. Ev kullanıcıları, bankacılık ve e-ödeme oturumlarında kullanıcı verilerini koruyan Güvenli para (Safe money) teknolojisini içeren kapsamlı koruma teknolojileri setine ek olarak, Kaspersky Internet Security teknolojisinden faydalanabiliyor.stuff
Reklam
Reklam
Apple'dan Pil Ömrünü Arttıracak Satın Alma
Mobil cihazların pil ömürleri ne yazık ki hiç kimseyi memnun etmiyor. Bu anlamda teknoloji şirketleri de çalışmalarını sürdürüyor. Bu anlamda Apple , bir satın alma ile karşımıza çıktı. Cihazlarının pil ömrünü arttırmayı planlayan firma, düşük enerji tüketimli LED teknolojisi üzerinde çalışan LuxVue firmasını açıkladı. Apple'ın geçtiğimiz 18 ay içerisinde satın aldığı 24. şirket olan LuxVue'nin ilk etapta Apple'ın giyilebilir cihazı iWatch için çalışacağı söyleniyor. Bunun yanında firma, Apple'ın diğer mobil cihazları için de bir takım çalışmalar yürüteceği belirtildi. Bilindiği üzere mobil cihazların bataryalarını bitiren en önemli faktör ekranları . Bu anlamda Apple'ın bu satın alması oldukça önemli.teknokulis
Yeni Sharp Led TV'ler Türkiye'de Satışa Çıkıyor
Sharp, 2014 yılı ürün yelpazesindeki yeni 42 ve 50 inç LE762 serisinin yanında Quattron Pro teknolojili 60 inçlik 60UQ10 televizyonunu da mayıs ayı sonunda satışa sunacak. Quattron Pro, Full HD bir görüntüden 1 milyar fazla tonun görüntülenmesini mümkün kılıyor. Quattron Pro panellerinde görüntü, bir pikseli birbirinden bağımsız olarak kontrol eden sekiz alt pikselden oluşuyor. Bu teknoloji, 16 milyon alt pikselden meydana geliyor bu da; Full HD çözünürlüklü standart televizyonların sunduğu rakamdan 10 milyon daha fazla. HDMI üzerinden 4K içerikleri görüntüleyebilen 60UQ10′ın sesi ise Yamaha HXT’ye emanet. Sharp Aquos 3D LED LE762 serisi televizyonlar, aktif aydınlatma teknolojisi Active Motion 300 Hz ile hareketli nesnelerin bulanıklaşmasını engelliyor ve spor yayınları, aksiyon filmleri gibi hızla değişen sahnelerin daha iyi bir şekilde görüntülenmesini amaçlıyor. LE762 televizyon seti kullanıcılara dört adet 3D gözlükle birlikte geliyor. LE762 serisinin 42 inç modeli LC-42LE762 630 euro’dan, 50 inç modeli LC-50LE762 ise 870 euro’dan mayıs ayı sonunda satışa sunulacak.stuff
Reklam
Yerli İHA'lar İçin Geri Sayım Başladı
Kale Grubu, Teknik Grup Başkanı Osman Okyay, ürettikleri gözlem amaçlı İnsansız Hava Araçlarının 12 adedini bu yıl teslim edeceklerini bildirdi. Okyay, çarşamba günü düzenlenen basın toplantısıyla gubun çalışmaları hakkında bilgi verdi. Grup olarak savunma, havacılık ve bu alanlarda Ar-Ge konularına odaklandıklarını, son dönemdeki dikey büyüme alanlarını savunma ve havacılık sanayinin oluşturduğunu belirten Okyay, 1989 yılında Kale Kalıp şirketinin Stinger füze projesine dahil olmasıyla girdikleri bu sektörde, Kale Havacılık ve Kale Pratt&Whitney şirketlerini kurup sağlam adımlarla ilerlediklerini belirtti. Okyay, 'Havacılık ve savunma alanındaki faaliyetlerimizi altında topladığımız Teknik Grup olarak, 100 milyon lira ciroyla tamamlamayı hedeflediğimiz 2013 yılını 109 milyon lira ile noktaladık. Bu yıl için 200 milyon lira ciro hedefimiz var. 2018 hedefimiz 400 milyon lira ciroya ulaşarak, stratejik oyuncusu olduğumuz sektörün, ekonomi ölçeğinde de liderleri arasına girmek. Gelecek 5 yıl içinde de bu alanda 70 milyon dolarlık daha yatırım planlıyoruz' diye konuştu. 'Türkiye'nin ilk defa kendi geliştirdiği bir jet motoru ortaya çıkacak' Dünyanın en büyük uçak motoru üreticilerinden Amerikalı Pratt&Whitney ile Kale'nin yüzde 51 oranındaki hakim ortaklığıyla İzmir'de temelini attıkları Kale Pratt&Whitney Fabrikası'nın 1. etap yatırımının tamamlandığını anlatan Okyay, 'Bu fabrika sayesinde dünyanın en gelişmiş savaş uçağı olan F35'lerin çok kritik motor parçaları artık İzmir'de üretilecek. Fabrikamızın açılış törenini 6 Haziran'da, daha önce temel atma törenimizde de bizleri şereflendiren Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül'ün himayelerinde gerçekleştireceğiz' ifadelerini kullandı. Kale Havacılık'ın yüzde 100 Türk sermayeli bir şirket olarak Turbo Jet Motor Geliştirme Projesi'ni üstlendiğini anımsatan Okyay, 'Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın Türk SOM Füzesi için istediği bu projeyle, Türkiye'nin ilk defa kendi tasarladığı, kendi geliştirdiği bir jet motoru ortaya çıkmış olacak. Çok kapsamlı bir proje olan jet motoru, mekanik sektörünün ulaşabileceği en zor, en hassas imalat seviyesidir. Malzeme araştırması bile çok zorludur çünkü çok yüksek sıcaklıklara, çok yüksek devirlere, çok yüksek itki güçlerine dayanabilen bir malzeme grubundan bahsediyoruz. Ağırlık, boyut, itki gücü gibi kriterlerin çok ciddi optimizasyonunu gerektiren ve zorlu bir tasarım, analiz ve test çalışması içeren turbo jet motoru geliştirme projesini, bize eşik atlatacak bir iş olarak değerlendiriyoruz' bilgisini verdi. Kale Kalıp-Baykar iş ortaklığı olarak üstlendikleri Türkiye'nin gözlem amaçlı Taktik İnsansız Hava Aracı (İHA) tasarımını tamamladıklarını açıklayan Okyay, 'Şu anda test çalışmaları devam eden İHA'ları bu yıl içinde teslim edeceğiz. Toplamda 12 adet kesin, 6 adet opsiyonlu olmak üzere 18 araçtan söz ediyoruz. İHA'ların Türkiye için stratejik önemi hepimizin malumu. Ortağımız Baykar Makina bu alanda büyük bir know-how sahibi. Ülkemiz savunmasına son derece gelişmiş ve özgün bir hava aracı tasarımı ve üretimi ile destek veren bir projenin parçası olmaktan büyük gurur duyuyoruz' diye konuştu. (AA)
Google Nexus 6 Parmak İzi Tarayıcısı İle Geliyor
LG ve Google'ın yeni akıllı telefonu hakkında ilk detaylar gün yüzüne çıkıyor.Akıllı telefonlardaki en yeni popüler özelliklerden biri parmak izi tarayıcısıdır. Güvenliğiniz için hazırlanmış ve geliştirilmiş olan bu özellik Google yeni Nexus'unda parmak izi tarayıcısı 2-3 GB sistem belleğinin yanısıra OIS teknolojili bir kamera sensörüne yer veriyor. 16MP arka yüz kamerası ve HD ekranı ile daha hafif olduğu söyleniyor. Tasarım ve donanımsal özellikleri hakkında kesin bir bilgi olmazken LG G3'ün kırpılmış versiyonu olacağı güvenilir kaynaklarda yer alıyor.Üst Seviye Güvenlik Güvenilir bir kaynağa göre Nexus 6 cihazı LG'nin beklenen üst seviye G3'ü temel alıyor. G3'ü temel alarak bir parmak izi tarayıcısına Nexus 6 cihazınızda yer verebiliyorsunuz.LG Nexus 6 Çıkış Tarihi LG G3 telefonun parmak izi tarayıcısıyla sunulmaktadır. 27 Mayıs 2014 tarihinde düzenlenmesi beklenen LG etkinliğinde Nexus 6'nın tanıtılması bekleniyor.Veteknoloji
Reklam
Taksim'i Yasaklayan Zihniyet 11 Yıldır İşçiye De Hayatı Zehir Etti
Umut Oran: ​1 Mayıs’ı, Bayramı, Taksim’i yasaklayan zihniyet, 11 yıldır işçiye hayatı da zehir ettiCHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, son olarak Taksim'i işçilere ve yurttaşlara yasaklayan AKP hükümetinin iki yüzlü bir politika izlediğini belirterek, çalışma hayatı, kıdem tazminatı ve taşeron işçi çalıştırılmasında her geçen gün koşulların geriye götürüldüğüne dikkat çekti. Umut Oran, '1 Mayıs’ı, Bayramı, Taksim’i yasaklayan zihniyet, 11 yıldır işçiye hayatı da zehir etti' dedi.Konuyla ilgili olarak yazılı açıklama yapan CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran şunları kaydetti:·        AKP, bu 1 Mayıs’ta da Taksim’i emekçilere vermedi, halka yine eşi görülmemiş şiddet ve terör uygulayıp bayramı cehenneme çevirdi. AKP, bu 1 Mayıs’taki tavrıyla emek karşıtı yüzünü bir kez daha göstermiş oldu. AKP’nin 11 yıllık iktidarında çalışma hayatına yönelik dayatmaları ve emek kesimine karşı tavrı da zaten bunu gösteriyor. AKP,emekçiye açlık sınırında bir ücret, güvencesiz ve kuralsız çalışma, iş kazalarında ölüm ve kıdem tazminatsızmezarda emekliliği reva görüyor.·        2002 yılında 3 milyona yaklaşan sendikalı işçi sayısı yeni kayıtlara göre 2014 itibariyle 1.1 milyon dolayına geriledi. OECD ülkelerinde yüzde 20’ye yaklaşan sendikalaşma oranı, resmi istatistiklere göre Türkiye’de yüzde 9,5. Ancak kayıt dışı ve taşeron yanında tüm ücretli çalışanlar dikkate alındığında bu oran yüzde 6.6’ya düşüyor. YaniTürkiye’de her 15 çalışandan sadece biri sendikalı.·        2002’de 358 bin olan taşeron işçi sayısı bugün 2.5 milyona ulaşmış durumda. Taşeron sistemi; güvencesiz, kuralsız çalışma, iş cinayetleri, sendikasızlaştırma, yasaları ve işçi haklarını yok sayma demektir…·        AKP iktidarı döneminde iş kazalarına 14 bine yakın kurban verildi. İş cinayetlerindeki artışın nedeni AKP’nin bu konudaki ihmal ve duyarsızlığı... İş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin mevzuattaki koruyucu önlemler, denetimler ve cezalar yetersiz. AKP, iş kazalarını önlemek için etkili düzenlemelerle gerekli önlemleri uygulamak yerine bu olaylara “kader” deyip geçiyor.·        Uzun süredir çalışanların kıdem tazminatlarını “fon” uygulaması ile iç etmeyi hedefleyen AKP, bunu ilk önce taşeron işçilere uygulamaya yönelik hazırladığı yeni bir paketle konuyu yeniden gündeme getirmeye hazırlanıyor. Türk-İş Genel Başkanı, kıdem tazminatının fona devrinin “kırmızı çizgileri” olduğunu söylüyor ve bunu “Genel grev” nedeni sayacaklarını bildiriyor. Çalışanların haklarına ve emek kesiminin bu konudaki hassasiyetine saygılı olunmalıdır.·        Sosyal kesimlerin sesinin kısıldığı, çalışanların emeğinin karşılığını alamadığı, hukukun işlemediği, basının görevini özgürce ve objektif biçimde yerine getiremediği, hak mücadelesinin kısıtlandığı, işçilerin 1 Mayıs Bayramı’nı dahi gönlünce kutlayamadığı bir toplumda huzur ve barış olmaz, demokrasi gelişmez.AKP, bu 1 Mayıs’ta da Taksim’i emekçilere vermedi. Kolluk güçleri 1 Mayıs’ı İstanbul Taksim’de, Ankara Kızılay’da kutlamak isteyenlere yine tazyikli su ve biber gazıyla müdahale etti, acımasızca saldırdı. Yurdun başka yerlerinde de bayram kutlamak isteyenlere zorluklar çıkarıldı, eşi görülmemiş şiddet ve terör uygulandı. AKP, bu 1 Mayıs’ta da işçiye bayramı zehir etti, tüm dünyada yüz milyonlarca insanın coşkuyla kutladığı bir günü ülkemizde kâbusa çevirdi.AKP, bu 1 Mayıs’taki baskıcı tavrıyla emek karşıtı yüzünü bir kez daha göstermiş oldu. AKP’nin on bir yıllık iktidarında çalışma hayatına yönelik dayatmaları ve emek kesimine karşı tavrı da zaten bunu gösteriyor. AKP, “özelleştirme” adı altında küresel karteller ve palazlandırdığı yandaş sermaye grupları için örgütsüz bir çalışan kesimi, “ucuz işçilik cenneti” ve bir çeşit post modern “kölelik düzeni” hedefledi.  Örgütlenme ve grev hakkını sık sık yasal olmayan yollarla önlemekten çekinmeyen AKP, emekçiye açlık sınırında bir ücret düzeyi, güvencesiz ve kuralsız çalışma, iş kazalarında ölüm ve kıdem tazminatsız mezarda emekliliği reva gördü.AKP SENDİKAL HAYATI BİTİRDİ…2012’de yürürlüğe giren 6356 sayılı yasa öncesinde sendikalı işçi sayısı 3 milyon dolayında bulunuyordu. Bu sayının fiktif ve yanıltıcı olduğu gerekçesiyle SGK kayıtlarına da bakarak yeniden belirlenme yoluna gidildi. Bu düzenleme sendikaları adeta biçti. Çok sayıda sendika yüzde 1 olan işkolu barajı altında kalırken, bazı sendikalar barajı kıl payı geçebildi. Toplam 92 sendikadan 43’ü işkolu barajını aşarken 49 sendika işkolu barajını aşamadı. 12 Eylül’ün ardından çıkarılan 2821 ve 2822 sayılı yasalar döneminde bile bu kadar çok sendika işkolu barajının altında kalmamıştı. Yaygın kayıt dışı işçilik ve taşeron işçilerin üyeliklerinin sayılmaması da sendikaları zayıflattı.15 ücretliden sadece biri sendikalı!Son istatistiklere göre Türkiye’de 11 milyon 600 bin 554 işçiden sadece 1 milyon 96 bin 540’ı sendikalı. İstatistikler vahim tabloyu ortaya koyuyor. Sadece kayıtlı işçiler dikkate alınarak yapılan hesaplamada yüzde 9.45 olan genel sendikalaşma oranı, bazı işkollarında yüzde 2-3’lere düşüyor. Yüzde 9.45’lik sendikalaşma oranı uluslararası standartlara uygun olarak hesaplandığında ise daha da düşük çıkıyor. Ancak kayıt dışı ve taşeron yanında çalışanlar da dahil toplamda 16.5 milyona ulaşan ücretli (işçi) sayısı esas alınarak yapılan hesaplamada ise sendikalaşma oranı yüzde 6.6’da kalıyor.Yani her 15 ücretliden sadece biri sendikalı… Sendikalaşma oranı, toplam sendikalı işçi sayısının toplam kayıtlı işçiler içindeki payına göre OECD’de yüzde 20’yeyaklaşırken, Türkiye’de yüzde 6 dolayında kalıyor. Toplu iş sözleşmesi kapsamındakilerin oranı ise çok daha düşük düzeyde... Çünkü 115 işçi sendikasından sadece 47’si barajı aşarak toplu iş sözleşmesi yapma yetkisini alabildi. Büyük çaplı sendikasızlaşma tehlikesi kapıda… Yeni düzenlemede işkolu barajı yüzde 1 olarak belirlenirken, gelen tepkiler üzerine bunun uygulaması 2014 başına ertelenmişti. Baraj 2016’da yüzde 2’ye, 2018’de yüzde 3’e yükselecek. Sendikalara üye olmak isteyen işçilere birçok engel çıkarılan bu ortamda eğer 2018’e kadar sendikalar ciddi bir üye artışı sağlayamazsa pek çoğu yetki kaybetmesi gündeme gelecek. İşkolu barajı sendikal hayat için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bir kaç yıl içinde çok sayıda sendikanın yetkisiz kalması ile büyük çaplı bir sendikasızlaşma tehlikesi kapıda.AKP’NİN TAŞERON İŞÇİLİK AYIBIAKP, çalışma yaşamında sendikasızlaştırma ile birlikte ve buna paralel biçimde taşeronlaşmayı yaygınlaştırdı. İşsizlik sorununu çözemeyen AKP, on binlerce insanı devlet ciddiyetine yakışmayacak, hukukla bağdaşmayacak bir istihdam şekliyle taşeronlara mahkûm etti.  Mevzuatta “alt işverenlik” şeklinde yer alan taşeronluk uygulaması, geçmişi 1980’li yıllara kadar uzanmakla birlikte, AKP döneminde tam bir patlama yaşadı. 2002’de 358 bin olan taşeron işçi sayısı bugün kamu ve özel sektör toplamı olarak 2.5 milyona ulaşmış durumda. Bunun 1.1 milyonu belediyeler de dâhil kamuda çalışıyor.AKP taşeronluk uygulamasında, kasten hukuku çiğnedi. Mevzuatta; kamu işyerlerinde, belirlenen norm kadrolarla yapılacak asıl işlerin dışında kalan işlerin taşeron aracılığıyla yerine getirilebileceği düzenlenirken, bu kurala uyulmadı. Taşeron eliyle kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilen işler yasa gereği çalıştırılmaması gereken işlerde çalıştırıldı.AKP mahkeme kararlarını uygulamıyor…Çok zor koşullarda çalışan, haftalık çalışma sürelerine riayet edilmeyen, bırakın yıllık izni, bayram izni dahi olmayan bu işçiler şimdi teker teker dava açıyor. Sadece Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesindeki işçilerden 8 bini dava açtı ve davaları kazanmaya başladı. Tahmini olarak bu işçilere verilecek ücretler ve dava masraflarının toplam miktarı 2.5 milyar TL’yi buluyor. Kamu Hastaneleri Kurumu’na bağlı birimlerde 121 bin 846 taşeron işçisi bulunuyor. Diğer kamu kurum ve birimlerinde mevzuata aykırı biçimde çalışmamaları gereken işlerde taşeron aracılığıyla çalıştırılan işçilerin de dava hakkı bulunuyor. AKP ise yaptığı haksızlık ve ayıp yetmezmiş gibi, son yıllarda alışkanlık haline getirdiği “yargıyı dinlememe, hukuku tanımama” pervasızlığını bu konuda da sergiliyor, nihai yargı kararlarını uygulamıyor…Ülkeyi taşeron cumhuriyetine dönüştürmek istiyorlar!Taşeron işçilik; yaygın iş kazaları, eksik ücretler, ödenmeyen maaş ve sigorta primleri, kullandırılmayan ücretli izinler, yasal çalışma sürelerinin çok üzerinde ücretsiz çalıştırma anlamına geliyor. Taşeron uygulaması, sendikal örgütlenmeyi imkânsızlaştırıyor. Uygulama ile hukuk deliniyor; düşük ücretli ve sendikasız bir yapı oluşturma niyetiyle istismar ediliyor. Taşeron işçilerin yıllık izin, kıdem tazminatı, fazla mesai ve sendikal örgütlenme hakları taşeron firmalarca girdi-çıktı oyunları ile gasp ediliyor. İşçi, sık işveren değişikliği nedeniyle yıllık ücretli izne hak kazanamıyor. Taşeron işçileri, ücretlerini tam ve düzenli alamıyor. Kamu makamlarının, alt işverene verdiği belirli işler dışında, alt işverenin işçisinin ücretini ödeyip ödemediğini kontrol etme yükümlülüğü bulunmuyor. Sendikal örgütsüzlüğü, güvencesiz çalışmayı, kayıt dışılığı, kuralsızlığı tetikleyen, insan onuruna yakışır düzgün iş tanımını yok sayan taşeronluk uygulaması, çalışma hayatının dengelerini bozuyor, ekonomik ve sosyal açıdan büyük bir tahribat yaratıyor.Taşeronlar, ekonomik açıdan zayıf olmaları nedeniyle iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmasını ana işverenden bekliyor, iş kazası ve meslek hastalıklarının oluşmasını önleyici önlemlere ve eğitimlere gereken önemi vermiyor. Her yıl yüzlerce işçi, iş kazalarında yaşamını yitiriyor.AKP bununla da yetinmiyor, geçici iş ilişkisi adıyla “kiralık işçilik” uygulaması getirmek istiyor... Bu model, mevcut taşeron sisteminin daha pervasız ve esnek bir uygulamasını oluşturuyor. Bu uygulama ülkeyi tam bir taşeron cumhuriyetine dönüştürebilir. İŞ KAZALARINA 11 YILDA 14 BİN KURBANOn bir yıllık AKP iktidarı döneminde iş kazalarında yaşamını yitiren işçi sayısında da patlama yaşandı. İş kazalarında ölen işçilerin sayısı Aralık 2002-Mart 2014 döneminde 13 bin 718’e ulaştı. Başka deyişle AKP döneminde yılda ortalama 1.072 işçi iş cinayetlerine kurban verildi. Bu kazalarda binlerce işçi de sakat kaldı.Yaşanan iş kazaları ve verilen kurbanların sayısındaki artışta AKP’nin bu konudaki ihmalinin büyük payı bulunuyor. 2012 yılında çıkardıkları 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri koruyucu önlemlerin alınması konusunda yetersiz kalıyor. Üstelik yasanın en önemli bölümlerinin uygulaması ertelenmiş durumda. İş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin denetimler ve cezalar yetersiz. Gerekli önlemler, bir maliyet unsuru olarak değerlendirilip alınmadığı için iş kazaları yaşanmaya devam ediyor. AKP hükümeti, iş kazalarını önlemek için etkili düzenlemelerle gerekli önlemleri uygulamak yerine bu olayları “kader” deyip geçmeyi yeğliyor.KIDEM TAZMİNATINI İÇ ETME PLANI YENİDEN GÜNDEMDEAKP, çalışanların kazanılmış haklarına her gün yeni bir saldırı düşünüyor ve fırsatını bulduğunda icraata geçiyor. Uzun süredir çalışanların kıdem tazminatlarını kaldırıp yerine bir “fon” kurulması, başka deyişle milyonlarca çalışanın kıdem tazminatı hakkını gaspetmeyi hedefleyen AKP, tarafların itirazları ve uzlaşamaması üzerine bu düzenlemeyi rafa kaldırmak zorunda kalmıştı. AKP, bu uygulamayı taşeron işçilerle sınırlı olarak getirmeye yönelik hazırladığı yeni bir paketi bugünlerde tekrar gündeme getirmeye hazırlanıyor. Taşeron işçilerin durumunu düzelteceği iddiasıyla paket hazırlayan AKP, kıdem tazminatını iç etmeye yönelik fon tuzağını bunun içine yerleştiriyor.Türk-İş Genel Başkanı, kıdem tazminatının fona devrinin “kırmızı çizgileri” olduğunu söylüyor ve bunu “Genel grev” nedeni sayacaklarını bildiriyor. Çalışanların haklarına ve emek kesiminin bu konudaki hassasiyetine saygılı olunmalıdır. TOPLUMDA HUZUR VE BARIŞ OLMAZ11 yılı aşan iktidarı boyunca kuvvetler ayrılığını, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırarak rejimi tek adam diktatörlüğüne dönüştürme gayretinde olan AKP, yolsuzluk, rüşvet, iltimas ve irtikâba dayalı; eş, dost, yakın ve yandaşları kalkındıran bir hırsızlık ve talan ekonomisi oluşturdu. AKP, dış politikada da Türkiye’yi tüm komşularıyla sorunlu hale getirdi ve dünyada yalnızlaştırdı. Bu politikalarıyla paralel biçimde AKP, çalışma hayatında da emekçiye düşman, insan haklarına aykırı biçimde bir modern kölelik, örgütsüz, eli kolu bağlı bir emek kesimi, ucuz iş gücü cenneti yaratmaya çalıştı. AKP bu alanlardaki düzenlemeleri ve dayatmaları ile sosyal barışı dinamitlemeye devam ediyor.Sosyal barışın sağlanamadığı toplumlarda bireyler ve sosyal kesimler, birbirlerine ve toplumun tümüne karşı yabancılaşırlar, birlik ve aidiyet duygusu kalmaz. Emeği ile geçinen milyonların, insanca yaşayacak gelir düzeyi ve diğer haklarına kavuşabilmesinin aracı olan örgütlenme hakkı, hiçbir kısıt ve vesayet olmadan özgürce kullanılmalıdır. Sosyal kesimlerin sesinin kısıldığı, çalışanların emeğinin karşılığını alamadığı, gelir dağılımının bozulduğu, hukukun işlemediği, basının görevini özgürce ve objektif biçimde yerine getiremediği, hak mücadelesinin kısıtlandığı, işçilerin 1 Mayıs Bayramı’nı dahi gönlünce kutlayamadığı bir toplumda huzur ve barış olmaz, demokrasi gelişmez, kalkınma ve ilerleme olamaz.
İşte Türkiye'nin Vergi Rekortmenleri
2013 yılı için 37 milyon 492 bin 324,78 lira vergi tahakkuk ettirilen Mustafa Rahmi Koç, Türkiye'nin vergi rekortmeni oldu. Listenin 2. sırasında 31 milyon 766 bin 152,76 lira vergi tahakkuk ettirilen Semahat Sevim Arsel yer aldı. Gelir Vergisi rekortmenleri sıralamasında Koç ve Arsel'i Suna Kıraç, Mustafa Vehbi Koç, Yıldırım Ali Koç, Mehmet Ömer Koç izledi. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, 2013 yılı vergilendirme dönemine ilişkin verilen Gelir Vergisi beyanları sonucunda Türkiye genelinde en çok vergi beyan eden ilk 100 mükellefi açıkladı. Buna göre, Türkiye'nin vergi rekortmenleri listesinin ilk sıralarında Koç ailesi mensupları yer aldı. Rahmi Koç'a kendi adına menkul sermaye iradı faaliyetlerinden elde ettiği gelir için 37 milyon 492 bin 324,78 lira, Arsel'e menkul kıymet yatırım ortaklığından elde ettiği gelir için 31 milyon 766 bin 152,76 lira, Suna Kıraç'a ise menkul kıymet aracılık faaliyetlerinden elde ettiği gelir için 26 milyon 949 bin 760,90 lira Gelir Vergisi tahakkuk ettirildi. Listenin 4. sırasında menkul kıymetler aracılık faaliyetlerinden elde ettiği gelir için 22 milyon 673 bin 36,81 lira vergi tahakkuk ettirilen Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Vehbi Koç, 5. sırasında ise 19 milyon 317 bin 769,16 lira ile Yıldırım Ali Koç, 19 milyon 36 bin 370,69 lira vergi tahakkuku ile Mehmet Ömer Koç 6. sırada yer aldı. ENKA Şirketler Grubu Fahri Başkanı Şarık Tara, 14 milyon 878 bin 940,13 lira ile listeye 7. sıradan girdi. Listenin 8. ve 10. sırasında yer alan kişiler isimlerinin açıklanmasını istemezken, 9. sırada kendine ait veya kiralanan gayrimenkullerin kiraya verilmesi veya leasingi faaliyetlerinden elde ettiği gelir için 11 milyon 718 bin 726,69 lira Gelir Vergisi tahakkuk ettirilen Aydın Doğan Vakfı Kurucu ve Onursal Başkanı Aydın Doğan bulundu. Acun Ilıcalı, Cem Yılmaz ve Kıvanç Tatlıtuğ listede Gelir Vergisi rekortmenleri arasında televizyoncu Acun Ilıcalı, komedyen Cem Yılmaz ve manken Kıvanç Tatlıtuğ da yer aldı. Bağımsız müzisyen, ses sanatçısı, konuşmacı, sunucu gibi faaliyetlerden oluşan geliri için 6 milyon 204 bin 783,57 lira gelir vergisi tahakkuk ettirilen Acun Ilıcalı geçen yıla göre 16 basamak yükselerek listeye 15. sıradan girdi. Ünlü komedyen Cem Yılmaz da listede 73. sırada yer alırken, Yılmaz'a 3 milyon 40 bin 728,74 lira Gelir Vergisi tahakkuk ettirildi. Kıvanç Tatlıtuğ ise aynı bağımsız manken ve modellerin faaliyetlerden oluşan geliri için kendisine tahakkuk ettirilen 2 milyon 642 bin 539,77 lira vergi ile listede 90. sırada bulundu. Kendine ait veya kiralanan gayrimenkullerin kiraya verilmesi veya leasingi faaliyetlerinden elde ettiği gelir için Ali Ağaoğlu, 4 milyon 109 bin 141,68 lira vergi ile listede 41. sırada yer aldı. Kira gelirinde rekortmen ismini açıklamadı 2013 vergilendirme dönemi Gayrimenkul Sermaye İradı (GMSİ) gelirleri için ödenecek Gelir Vergisinde ise listenin ilk 3 sırasında yer alan kişiler, isimlerinin açıklanmasını istemedi. Listenin 4. sırasında kendisine 2 milyon 74 bin 009,46 lira vergi tahakkuk ettirilen Rüksan Ürgüplü yer aldı. Söz konusu listede 5,6,7, 8 ve 9. sıradaki kişiler de isimlerinin açıklanmasını istemezken, 10. sırada Funda Acar bulundu. Bakan Şimşek'ten vergi rekortmenlerine teşekkür Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yaptığı açıklamada, vergi rekortmenlerini canı gönülden kutladığını belirterek, hepsine şükranlarını sunduğunu kaydetti. Bakan Şimşek, anayasaya göre herkesin mali gücüne göre vergi ödemekle mükellef olduğunun altını çizerek, 'Vergi yükümlülüğü aynı zamanda toplum içinde yaşamanın da gereğidir. Toplanan vergiler, doğru kullanıldığı takdirde birçok yatırıma vesile olarak ekonomik büyümemize katkı sağlamaktadır' değerlendirmesinde bulundu. Şimşek, vergi rekortmenlerine de teşekkürlerini sunarak, 'Ödediği vergilerle ülkemizin kalkınmasına katkıda bulunan 2013 yılı Gelir Vergisi Türkiye Geneli İlk 100 sıralamasına girmiş mükelleflerimiz başta olmak üzere tüm mükelleflerimize bir kez daha teşekkür eder, çalışmalarında başarılar dilerim' ifadelerini kullandı. Muhabir: Arife Yıldız Ünal, İbrahim Yılmaz | AA
Reklam
117. Elementin Varlığı Kanıtlandı
Periyodik tablonun 117. elementi ununseptiyum’un (Uus) varlığı dört yıllık sıkı bir çalışmanın ardından kanıtlandı. Ununseptiyum 2010 yılında Rus ve Amerikan fizikçiler tarafından keşfedildi fakat varlığı kanıtlanamadı. Bağımsız bir kimya grubu olan Uluslararası Temel ve Uygulamalı Kimya Birliği (IUPAC) tarafından üstlenilen çalışmalar dört yıl sürdü ve en sonunda elementin varlığı kanıtlandı. Uranyum ötesi olarak kategorize edilen 117. element, geçici adı ununseptiyum yerine gerçek ismini alacak ve periyodik tabloya yerleştirilecek. 117- elementi kanıtlayan örnek, Almanya’daki GSI Helmholtz Centre araştırma merkezinde yaratıldı ve bulgular Physical Review Letters’da yayınlandı. Ekip elementi yaratmak için kalsiyum izotoplarını radyoaktif berkelyum ile etkileşime soktu ki bu hiç de kolay bir süreç değil. Avustralya Ulusal Üniversitesinden Profesör Davind Hinde, element 177′yi yaratmanın yapabileceklerinin en uç noktası olduğunu belirtiyor. Diğer uranyum ötesi elementlerde olduğu gibi, ununseptiyum da bir hayli istikrarsız bir element ve yarı ömrü 80 milisaniye civarında. Prof. Hinde, 118. elementin ardından bir istikrar adasına ulaşabilecekleri ihtimalinin üzerinde duruyor; bu elementlerim yarı ömrünün saatler, günler ve hatta yıllar olabileceğini düşünüyor. 117- elementin varlığını kanıtlayan ve onu periyodik tabloda konumlandırmaya hazırlanan bilim adamları, kaleme aldıkları raporda keşfin istikrar adasındaki daha uzun ömürlü süper ağır element çekirdeklerinin keşfedilmesi için çok önemli bir adım olduğunu belirtiyor.stuff
Google, Audrey Hepburn İçin Doodle Hazırladı
Arama motoru Google özel günler için çeşitli Doodle'lar hazırlamaya devam ediyor. Google , bu özel günlerde hazırladığı Doodle'ları ana sayfasına yerleştirerek bu özel günleri kullanıcılarına hatırlatmayı amaçlıyor. Geçtiğimiz haftalarda için özel bir Doodle hazırlayan Google, bugün ise İngiliz-Hollandalı sinema oyuncusu Audrey Hepburn için bir Doodle hazırladı. Audrey Hepburn kimdir? Belçika'nın Ixelles, Brüksel Bölgesi kentinde doğdu. Annesi Hollandalı bir barones, babası zengin bir İngiliz bankacıydı. Anne ve babası, Audrey henüz bir yaşındayken boşandı ve Audrey annesinin yanında kaldığından babasını bir daha göremedi. 10 yaşındayken annesi başka bir adamla evlendi ve Hepburn yeni babası ile birlikte Nazi işgali altındaki Hollanda'ya göç etmek zorunda kaldı. Burada oldukça zor bir çocukluk geçiren Hepburn'un sinemaya büyük ilgisi vardı ve oyuncu olmanın düşlerini kuruyordu. Savaşın bitmesinden sonra Londra'ya gidip bir bale okuluna yazıldı ve bir süre sonra modellik yapmaya başladı. Oyuncu olabilmek için İngiltere'ye giden Hepburn , ilk filmi ' Young Wives Tale 'da (1951) rol aldığında 22 yaşındaydı. Bu ilk filminde güzelliği ve zerafeti ile izleyen herkesin dikkatini çeken Hepburn hızlı bir yükselişe geçti. ' Monte Carlo Baby ', ' Lavender Hill Mob ' ve ' Secret People ' gibi filmlerde oynadıktan sonra Hepburn , 1952'de rol aldığı ' Roman Holiday ' ile büyük başarı kazandı. Bir prensesi canlandırdığı 'Roman Holiday' Hepburn'un ilk başrolüydü ve Gregory Peck ile birlikte rol aldığı film sayesinde En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü'nü kazandı. Bu ödül onu bir anda yıldız mertebesine yükseltti ve Hepburn hızını hiç kaybetmeden art arda başarılı yapımlarda rol aldı. 1954 'de usta yönetmen Billy Wilder'ın ' Sabrina 'sında ünlü oyuncu Humphrey Bogart ile rol alan güzel yıldız bu filminden bir Oscar adaylığı kazandı. Daha sonra Hepburn 'War And Peace', 'Funny Face', ' Love in the Afternoon ', ' Green Mansions ' ve ' The Unforgiven ' gibi filmlerde rol aldı. 1957 senesinde ki Billy Wilder Love in the Afternoon filminde Gary Cooper ile oynar, bu iyi bir aşk filmidir. Kariyerinin bu kısmında dönemin en ünlü yönetmenleri ve aktörleri ile çalışan Hepburn çalıştığı herkesi kendine hayran bırakıyordu. O yalnızca güzel ve yetenekli bir oyuncu değil aynı zamanda zarif bir hanımefendiydi. Güzel yıldız daha sonra ' My Fair Lady ', ' Breakfast at Tiffany's ' ve ' Wait Until Dark ' gibi filmlerle büyük başarı kazandı.1962 de Tiffany'de Kahvaltı'da George Peppard ile başrolleri paylaştı ve usta Yönetmen Blake Edwards tarafından yapılmış bir filmdir. Burada git geller yaşayan bir kadının iç dünyasını oynar. Audrey Hepburn bu başarılı oyunculuk kariyerinin yanında birçok yıldız oyuncu gibi özel hayatıyla da sürekli gündemde kaldı. Gerek William Holden ile yaşadığı fırtınalı aşk gerek Mel Ferrer ile yaptığı sorunlu evlilik tüm dünya tarafından yakından takip edildi. Hepburn'un Mel Ferrer'den Sean adında ve Dr. Andrea Dotti'den Luca adında iki çocuğu var. Audrey Hepburn 1990'da oyunculuğu askıya aldı ve yalnızca çok özel projelerde yer aldı. Audrey Hepburn 20 Ocak 1993'te İsviçre'de bağırsak kanserinden öldüğünde 63 yaşındaydı. Hepburn'un mezarı şu an İsviçre'de bulunuyor.( Vikipedi )teknokulis
Teenage Mutant Ninja Turtles Son Fragmanı
Merakla beklenen yeni Ninja Kaplumbağalar filminin yeni bir fragmanı daha yayımlandı. Megan Fox ve William Fichtner'lı kadrosuyla dikkat çeken film karanlık havaya sahip.
Reklam