Görüş Bildir
İranlı Profesör, 'Matematiğin Nobeli'ni Kazanan İlk Kadın Oldu
İran doğumlu matematikçi Meryem Mirzakhani, ‘matematiğin Nobel ödülü’ olarak bilinen Fields madalyasını alan ilk kadın oldu ABD’nin California eyaletindeki Stanford Üniversitesi’nde ders veren Mirzakhani, 13 Ağustos Çarşamba günü Güney Kore’nin başkenti Seul’de düzenlenen Uluslararası Matematikçiler Kongresi’nde ödülünü aldı. Al Jazeera'da yer alan habere göre, ödülün verilmeye başlandığı 1936 yılından bu yana ödülü alan 56 bilim insanı arasında ilk kadın matematikçi olan Mirzakhani şunları söyledi: “Bu büyük bir onur. Bu ödülü almam, genç bilim kadınlarını ve matematikçilerini yüreklendirirse çok mutlu olurum. Gelecek yıllarda daha pek çok kadının bu tür ödüller kazanacağına eminim.” 37 yaşındaki Mirzakhani, Tahran doğumlu. Harvard Üniversitesi’nde doktorasını tamamlayan Mirzakhani aslında gençken yazar olmanın hayalini kurmuş. Matematik problemlerine olan tutkusunu, “Çok eğlenceli, bulmaca çözmek gibi bir şey. Bir dedektif gibi ipuçlarını birleştiriyorsunuz” diye anlatıyor. Mirzakhani ödülünü, ‘kavisli yüzeylerde simetri’ alanındaki çalışması için aldı. Fields ödülleri her dört yılda bir düzenleniyor. Çarşamba günü Mirzakhani’ye ödülünü veren de, bu göreve gelen ilk kadın olan Güney Kore Cumhurbaşkanı Park Geun-hye oldu.Birgün
Üstün Yaratıcılığa Sahip Kişilerde Görülen 17 Farklı Davranış Biçimi
Yaratıcılık, tuhaf ve genellikle de mantık dışı görünen bir şeydir. Yaratıcı düşünce biçimi, bazı kişilik türleri için sabit ve belirgin bir karakter özelliğidir. Ama duruma ve şartlara göre de değişebilir. İlham ve fikirler en beklenmedik anda birden bire zihnimizde belirebilir, ama onlara en çok ihtiyaç duyduğumuz zaman bir türlü ortaya çıkmazlar. Yaratıcı düşünce özel bir algılama yeteneği gerektirirse de, düşünme sisteminden tamamen farklıdır. Nörolojik bilim bugün yaratıcılıkla ilgili çok karmaşık bir fotoğraf ortaya koymaktadır. Bilim insanları artık yaratıcılığın sandığımız gibi sağ ve sol beyin farklılığıyla (sol beyin = mantıklı ve analitik, sağ beyin= yaratıcı ve duygusal ) açıklanamayacağını anlamış bulunuyor. Gerçekten de, yaratıcılığın bir dizi bilişsel süreçler, sinirsel akımlar ve duygular sonucu ortaya çıktığı düşülmekte, ancak yaratıcı zekanın nasıl çalıştığı hakkında hala net bir bilgimiz yok. Psikolojik açıdan bakıldığında da, yaratıcı kişilikleri belirlemek çok zordur. Zira bu kişiler genelde karmaşık ve çelişkili davranışlar sergiler ve alışkanlıklardan ya da rutin işlevlerden uzak durmaya çalışır. Bu sadece “acı çeken sanatçı” şablonu da değildir – sanatçılar belki de daha zor anlaşılan kişilerdir. Yapılan araştırmalar, yaratıcılığın karakter özellikleri, davranış biçimleri ve sosyal etkilerin bir kişi üzerinde birleşmesiyle meydana geldiğini ortaya koyuyor. Yaratıcılık konusunda uzun yıllardan beri çeşitli araştırmalar yapan New York Üniversitesi Profesörlerinden Scott Barry Kaufmann, Huntington Post’la yaptığı söyleşide “Aslında yaratıcı kişilerin kendi kendilerini anlayabilmeleri de çok zordur. Zira yaratıcı benlik yaratıcı olmayan benlikten çok daha karmaşıktır. En belirgin şekilde ortaya çıkan özellikler, yaratıcı benliğin çelişkileri ve tutarsızlıklarıdır…. Hayal gücü yüksek olan kişilerin zihinleri daha karmaşıktır” diyor. Yaratıcı kişiliğin “tipik” bir tarifi olmasa da, üstün yaratıcılığa sahip kişilerde belli davranışlar ve karakter özellikleri görüldüğü kabul ediliyor. Bu kişilerde görülen 17 farklı davranış biçimi aşağıda yer alıyor:
Her Durumda Ayrı Bir Gözyaşı Salgıladığınızı Kanıtlayan ''Gözyaşı Topoğrafyası'' Çalışması
Lynn Fisher farklı duygular hissedilirken akan gözyaşlarının da farklı olabileceğini düşündü ve gözyaşlarını mikroskop altında incelemeye karar verdi.  100 farklı gözyaşını inceledikten sonra  mutluluk, soğan doğrama, acı, öfke, reddedilme, azim, kahkaha, esneme, doğum ve yeniden doğum gözyaşlarının her birinin farklı bir yapısı olduğunu fark etti. Fisher bu çalışmaya ''Gözyaşı Topografyası'' adını vermiş. Smithsonian Sanat ve Bilim Üniversitesi'nden Joseph Stromberg'in bulgularına göre; Gözyaşları bilimsel olarak üçe ayrılıyor. Korneayı kaygan tutmak için düzenli olarak salgılanan bazal gözyaşı; keder ya da sevinç gibi duygusal anlarda gelen psişik gözyaşı; ve toz, soğan ya da biber gazı gibi maddelere tepki olarak salgılanan refleks gözyaşı.  Her bir kategorideki gözyaşları farklı moleküller taşıyor, örneğin psişik gözyaşları doğal bir ağrıkesici sayılan leucine enkephalin adlı protein bazlı bir hormon içeriyor. Ayrıca mikroskop altında incelenen örnekler büyük oranda kristalize tuz olduğundan gözyaşlarının kuruma ortamı da farklı şekiller doğuruyor.  İyi eğlenceler dileriz...
Android L, Hangi Cihazlara, Ne Zaman Gelecek?
Android L hangi cihazlara, ne zaman gelecek? İşte marka marka bilinenler ve tahminlerimiz!Android'e yeni özellikler ekleyen, görünümünü elden geçiren, pil yönetimini iyileştiren Android L tanıtılmış olsa da, henüz herkesin kullanımına hazır değil. Dahası hazır olduğunda bile, eğer bir Nexus sahibi değilseniz, üreticinizin güncellemeyi hazırlamasını beklemeniz gerekecek.Peki Android L, cebinize ne zaman gelecek? İşte bildiklerimiz ve tahminlerimiz.Android L, Google tarafından geliştirildiği için Nexus cihazlarının bazılarının onu ilk alanlardan olacağından emin olabilirsiniz. Android L'nin geliştirici önizleme sürümü, Nexus 5 ve yeni Nexus 7 için kullanılabilir durumda. Bu yüzden ilk güncellenecek cihazlar, muhtemelen Nexus 5 ve yeni Nexus 7 olacaklar.Bunun ne zaman olacağını Google bize söylemese de firma, Android L'nin 'bu sonbaharda' hazır olacağını söylemişti.Google'ın önemli Android güncellemeleriyle birlikte yeni Nexus'lar tanıtmayı sevdiğini de unutmayalım. Yani Nexus 6 ve Nexus 8'in aynı anda Android L partisine katıldığını görebiliriz.Google, cihazlarını yaklaşık 18 ay boyunca desteklediği için Nexus 7, Nexus 10 ve Nexus 4, güncellemeyi almayabilirler. Ancak Google'ın bu cihazlar için Android L kaynak kodunu yayınladığı için, güncellemeyi alma ihtimalleri yüksek.HTC One Play Edition ve Samsung Galaxy S4 Play Edition gibi Google Play Edition cihazları, 18 aylık dönemin içinde kaldıklarından, Android L'ye güncellenmeleri muhtemel.
Reklam
Microsoft Office Devri Kapanıyor mu?
Microsoft Office'i kullanmaya başladığım ilk yılları hayal meyal hatırlıyorum. Sonuçta Word, Excel ve Powerpoint programlarını ortaokuldan tutun da gazeticilik kariyerimin hemen hemen her alanında kullandım. Birkaç yılda bir Microsoft Office güncelleniyor olsa da, özellikle de Google Docs, Sheets and Slides ve Apple uygulamalarının daha cazip geldiğini söylemem gerekiyor. Örneğin her hafta yazılarımı Microsoft Word'de yazıp, düzeltmeleri yapmak adına Google Docs'a aktarıyorum. Burada Microsoft Office kullanan 1,1 milyar insanın başka bir şansı olmadığını belirtmekte fayda var. Şirketlerinin onlardan talebi üzerine Microsoft Excel'deki küçük kutucukların içinde yaşıyor, Power Point'teki sekmelerde geziniyorlar. Ancak eğer yeni bir bilgisayar alıyorsanız ve yaratıcılık adına kullandığınız yazılımın daha gelişmiş olmasını istiyorsanız kendinize şu soruyu sormanız gerekebilir: Illa Microsoft Office mi kullanmalıyım? Microsoft Office'in sunduğu hizmetlere üç farklı uygulamadan bedavaya ulaşabilirsiniz, bu uygulamaların hepsi de Office dosyalarını açabiliyor. Bu yeni rakipler, daha iyi bir internet işlevi ve internet üzerinden birlikte çalışmanızı sağlıyor. Öte yandan Microsoft'un yeni Office 365'indeki özellikler, verdiğiniz paraya değecek gibi duruyor. Microsoft Office 365 Artık Microsoft Office yüklemek için CD ile kurulum yaptığınız günler geride kaldı. Adobe ve Salesforce gibi Microsoft da internet üzerinden çalışan yeni bir model benimseyerek, daha düşük maliyetli ve uzun süreli bir versiyona geçti. Office'in yeni versiyonu sayesinde yeni özellikler ve hizmetler internet üzerinden sürekli olarak yenilenecek. Bu yenilikler nedeniyle Office 365'e ödeceğiniz miktarı hesaplamak için elinize bir kalem ve kağıt almanız gerekebilir. Öyle ki, Office 365'i bir bilgisayara yüklemek ve iPad ya da mobil cihazlardan erişebilmek adına ayda 7 dolar ödemeniz gerekiyor. Eğer 10 dolar öderseniz, Office 365'i beş bilgisayara da yükleyebiliyorsunuz. Ancak bu fiyata yalnızca Office 365'i satın almıyorsunuz, çünkü Microsoft programı yükleyen beş kullanıcının her birine OneDrive'da 1 terabaytlık depolama alanı veriyor. Yani teorik olarak 5 terabaytlık depolama alanına ve Office 365'e sahip oluyorsunuz. Fiyatın yanı sıra Microsoft Office 365'in en çarpıcı noktası, sahip olduğu özellikler. Google ve Apple'ın sunduğu hizmetlerle kıyaslandığında Microsoft'un özelliklerinin en güçlü olduğu görülüyor. Office 356'de neyin nerede olduğu açıkça belli oluyor, muhtemelen de aklınıza gelebilecek her türlü özelliğe sahip. Ancak gerçek şu ki, Microsoft Office'teki çoğu özelliğin kullanılmadığını da belirtmek gerekiyor. Bu durumu, Microsoft'un muhtemelen daha önce duymadığınız, internetteki sınırlı versiyonunu test ettiğimde fark etmiştim. Bir Microsoft hesabı kullanarak giriş yaptığınızda yeni belgeler açabilir ve bu belgeleri düzenleyebilir, slaytlar hazırlayabilirsiniz. Hatta bu noktada Microsoft size kullanmanız için 15 gigabaytlık depolama alanını bedava olarak veriyor. Office'in internetteki sürümlerinde bazı eksiklikler mevcut, örneğin Word'de bir yazı kutusu açamıyorsunuz ya da Excel'de 3 boyutlu grafikler yapamıyorsunuz. Ancak buna rağmen internetteki sürümleri Office'in klasik versiyonu gibi geliyor ve internet üzerinden dosya kaydetme, iş arkadaşlarıyla iletişim kurma gibi konularda daha iyi performans göstererek farkını ortaya koyuyor. Google Docs, Sheets, Slides Microsoft ve Apple'ın aksine Google'ın Docs, Sheets ve Slides programının masaüstü bir sürümü bulunmuyor. İyi de kötü de olsa her şey tarayıcınızın çerçevesi içinde gerçekleşiyor. Bir belgeyi açmak için yapmanız gereken tek şey ise belgeyi internet sitesine yüklemek. Dosyayı açmak için yüklediğiniz anda bu dosyalar Google Drive'daki hesabınızda depolanıyor. Google belgelerinizdeki içerikle ilgili reklamları karşınıza çıkarmayı hedeflemediğini söylese de, belgeleriniz yüklendiği anda bir virüs taraması yapıyor ve 'hızlı arama' gibi imkanlar sunuyor. Tıpkı Microsoft gibi Google'da kullanıcılarına 15 gigabaytlık bir depolama alanı sunuyor. Bu depolama alanının 1 terabaytı aylık 10 dolar. Google Docs, Sheets ve Slides'daki temel özelliklerin hepsi programın içine önceden eklenmiş durumda, hatta Office ile uyumlu belgeleri açabiliyor veya masaüstüne aktarabiliyorsunuz. Programda bulunmayan özellikler ise üçüncü parti eklentileri sayesinde tamamlanıyor (örneğin test ederken bulduğum eş anlamlılar sözlüğü ve e-posta araçları gibi). Yine de Google, Microsoft'un düzenleme araçlarını ve şablonlarının önüne geçemiyor. Ayrıca görüntü açısından da Google'ın düz, gri ve siyah renkli tabloları göze fazlasıyla yorucu geliyor. Öte yandan Google'ın ister internet, ister Android veya iOS uygulamaları olsun her türlü cihazdan erişilebilmesi kayda değer bir özellik. Google'ın övündüğü bulut bilişim temelli ilişkiler sayesinde, aynı iş yerinde çalışanlar belgeler üzerinde yorumlar veya düzenlemeler yapabiliyor. Ayrıca Google'ın uygulamaya koyduğu anlık mesajlaşma sistemi sayesinde işinizin başından kalkmadan iş arkadaşlarınızla konuşabiliyorsunuz. Ancak Google'ın aşil topuğu var: Çevrimdışı kullanım. İnternet yokken belgeler yaratabiliyor olsanız bile, internetle çalışan araçları kullanamıyorsunuz. Bu nedenle 5 gigabaytlık çevrimdışı depolama alanınızda saklayacağınız belgeleri iyi seçmeniz gerekiyor. Böyle durumlarda, LibreOffice'i kullanmayı seviyorum. LibreOffice bedava ve herkes tarafından kullanılabilen bir program. Tasarım konusunda her ne kadar Microsoft, Google veya Apple'la bir olmasa da, bu programlarla neredeyse başa baş gidiyor. LibreOffice'de aynı zamanda belgelerinizi doğrudan Google Drive'a kaydetmenizi sağlayan bir eklenti bulunuyor. Apple iWork Apple tarafından çıkarılan iWork, bu tip programların bulunduğu listenin üçüncüsü ve sonuncusu. iWork, Mac bilgisayarlarla ve iPad tabletlerle birlikte geliyor, bu yüzden de bedava sayılabilir. Ayrıca herkesin kullanabileceği bir iCloud internet sitesi mevcut ancak hala geliştirme aşamasında ve birtakım aksaklıklar yaşıyor. iWork'te notların, kişilerin ve belgelerinizin saklandığı kısımlar bulunuyor. Ayrıca tasarım açısından da kullanıcı rahatlığına en çok önem veren program. Rapor, özgeçmiş veya diğer projeleri yazmakta Microsoft'unkiler yerine Apple'ın şablonları tercih edilebilir. İnternet sürümünde belgeleri yüklemek konusunda bir takım sıkıntılar ve temel özelliklerde bazı eksiklikler olsa da, internet üzerinden bilgi alışverişi konusunda iWork hiç de fena sayılmaz. Örneğin iCloud hesabı olmayan kullanıcılar bile paylaşılan bir belgeyi görebiliyor. Ancak Google'daki gibi anlık konuşma veya yorum yapma özellikleri bulunmuyor. Apple, bulut depolama konusunda da rakiplerine yetişiyor. Yeni iCloud Drive ile bu sonbaharda rekabet ortamına girecek olan Apple'ın bulut depolama aracının Windows tarafından destekleneceği belirtiliyor. Peki hangisini seçmeliyiz? Office 365'i satın almak, kullanmayacağınız bir sürü alet edevata sahip olmak gibi. Bir sürü İngiliz anahtarına, kerpetene ve torpidoya sahip olduğunuzu düşünün: Gerçekten kaç tanesini kullanabilirsiniz ki? Böyle düşündüğünüzde Google, Apple ve hatta Microsoft'un bedava sürümlerinin aslında yeterli olduğunu görebilirsiniz. Yani aslında bu programları satın almak, eğer yalnızca bulut depolama sistemi de satın almak istiyorsanız mantıklı. Bu noktada Office 365'inin size şunları söylüyor: Yanlızca siz değil; eşiniz, çocuklarınız hatta belki de annenizin bile 1 terabaytlık depolama alanı olacak ancak yalnızca siz tüm Office özelliklerinden yararlanabileceksiniz. Eğer yanlızca kendinize kadar bir depolama alanı olmasını istiyorsanız, Google size aynı fiyata 1 terabaytlık alan sağlayabilir. Joanna Stern editorturkiye@wsj.com
Reklam
Kabul Edilmedi: Soma'dan Van'a Neden Reddedildiğini Anlayamayacağınız 50 Meclis Önergesi
'Hizmet aşkıyla', 'vatanın ve milletin sıhhati' için var gücüyle çalışan, kendini bu 'sevdaya' adamış, tövbe billah milletten başka bir şey düşünmeyen fanilerden mürekkep siyaset dünyamız başka ülkelerdeki insanların akıllarına hafzalalarına sığdıramayacakları bir çok vakanın da mimarı. Örneğin belki başka ülkelerde milletin temsilcileri, 'bunu da reddersek artık ayıp olur' diye düşünerek, muhalefet partilerinden gelen önerileri de kabul etmeye meyyal olabilir. Bizim kül yutmaz siyasetçilerimiz ise muhalefete yarayacak bir şeyin en nihayetinde iktidara yaramayacağını, mazallah muhalefetin bir önergesi kabul edilirse bu şahısların sağda solda 'işte biz önerdik de böyle oldu' diye kabara kabara gezeceğini hesap ettiğinden olacak hiçbir şeyi kabul etmezler. Ancak bazen öyle şeyler oluyor ki, neden kabul etmediklerini anlamak için gerçekten bakla falına bakmak gerekiyor. İşte bu niteliklere haiz tam 50 öneri.
Finlandiyalı Telefon Üreticisi Jolla, Rotayı Asya'ya Çevirdi
Finlandiya’ın yeni Nokia’sı olma hedefindeki Jolla, bu yılki Dünya Mobil Kongresi’nde (röportajımız) Avrupa dışına açılacağını duyurmuştu. Gelen yeni haberlere göre Jolla, bu konuda yeni ve önemli bir adım daha attı. Estonya’da mobil operatör Elisa ile işbirliğine gitmek dışında Avrupa’da ciddi bir adım atmayan Jolla’nın Asya’ya yöneldiğini öğreniyoruz. Finlandiyalı girişim Temmuz ortasında Snapdeal ile Hindistan pazarına açılmıştı. Temmuz sonunda ise yerel marka olan Mobile Invest ile işbirliği yaptı ve Kazakistan pazarına girdi. Hatta Kazakistan’ın eski başkenti ve en büyük şehri Almatı’da bir mağaza açtı. Asya’daki ilk operatör anlaşması En güncel bilgi ise uluslarası mobil operatör Three ile Jolla’nın işbirliği yaptığı yönünde. Birleşik Krallık dışında 7 ülkede daha hizmet veren Three, Jolla’yı dün itibariyle Hong Kong pazarına sunmuş ve 5 farklı noktada müşterilerini Jolla deneyimine davet etmiş. Three, Jolla’nın özgün yapısıyla Hong Kong’lu kullanıcıların ilgisini çekmeye çalışıyor ve görünüşe bakılırsa yerel basının ilgisini çekmeyi başarmış bile. Avrupa’da Norveç ve İsviçre’de 349 Euro fiyat etiketiyle satışta olan Jolla’nın Yönetim Kurulu Başkanı Antti Saarnio, Asya’daki ilk operatör anlaşmasını Three Hong Kong ile imzlamaktan memnun olduklarını söylüyor. Asya pazarını hedef tahtasına koyan Jolla’nın Android’i kullanan sayısız üretici arasından kendini göstermesi biraz zaman alacak ama Three’nin bundan sonra Jolla’yı Endonezya’a pazarına sunarak bilinirliğini artırabilir.
Marilyn Manson Sons Of Anarchy Kadrosuna Katıldı
Grotesk sanatçı Marilyn Manson 9 Eylül’de yeni ve son sezonunun yayınlanacağı TV dizisi Sons of Anarchy kadrosuna katıldı. Biraz vampir biraz şeytan sanatçı şok rock sahnesinin prensi kabul edilmesine doğru orantılı olarak kameraların da sevdiği bir karakter. Manson daha önce TV’de “Eastbound & Down” ve “Once Upon a Time” dizilerinde rol almış, beyazperdeye de Macaulay Culkin’in baş rolünde olduğu “Party Monster” ve “Jawbreaker” filmleriyle uğramıştı.
Reklam
Reklam
Gökyüzü Şölenine Dolunay Engeli
HALK arasında yıldız kayması olarak bilinen göktaşı yağmurlarının en yoğunlarından Perseid, 12 Ağustos gecesi en yoğun dönemine ulaştı. Çıplak gözle birçok kişinin izleyebildiği göktaşı yağmuru, dolunay nedeniyle az sayıda görüntülenebildi. TÜBİTAK'ın Antalya'da bulunan Ulusal Gözlemevi'nin (TUG) 2014 yılı en önemli gök olayları arasında gösterilen Perseid Göktaşı Yağmuru, 12 Ağustos Salı gecesi en yoğun döneme ulaştı. Dünyanın birçok bölgesinde gökyüzü meraklıları ışık yoğunluğunun düşük olduğu sahil ve tarla gibi alanlara giderken, Perseid Göktaşı Yağmuru beklenilen düzeyin altında gerçekleşti. İlerleyen günlerde bir süre daha devam edecek olan Perseid Göktaşı Yağmuru, TUG'da kurulan kameralara da yansıdı. Ancak dolunayın gece gökyüzünü aydınlatması, dünya yörüngesine giren göktaşlarının görüntülenmesini zorlaştırdı. İzleyenlerin birden fazla göktaşına şahit olduğu gecede, gökyüzündeki yıldız şöleni ve dolunay da ayrı bir güzellik yaşattı. Bakırlıtepe'de çalışan TUG çevre kamerasına yakalanan Perseid Göktaşı Yağmuru'na ait iki görüntüyü paylaşan TUG uzmanlarından Dr. Tuncay Özışık, bu yılki göktaşı yağmurunun Ay'ın dolunay evresinde olmasından dolayı parlak bir gökyüzünde gerçekleştiğini belirtti. Dr. Özışık, 'Bu nedenle ancak çok parlak göktaşı geçişleri izlenebildi. Ayrıca Antalya'da havanın sıcak ve nemli olması dolayısıyla da atmosfer kalitesi iyi olmadı. Konyaaltı sahilinde toplanan amatör astronomlar gece boyunca 6-7 geçiş sayabildi. TUG çevre kamerasında da 21.00- 06.00 saatleri arasında toplam 6 adet göktaşı izi tespit edilebildi. Bunlardan 13 Ağustos 2014 00:00:03 anındaki karede görünen iz 'Fireball - atestopu' olarak adlandırılan bir göktaşına aittir' diye konuştu. DHA
Kırılmış Saksılarla Yaratılan 16 Muhteşem Sanat Eseri
Kırılmış saksıları atmak yerine birbirinden yaratıcı çalışmalara imza atanların yarattığı 16 sanat eseri, saksılara bakış açınızı değiştirecek. Hatta aranızda bilerek saksılarını kırmak isteyenler bile çıkacak.  Unutmayın ki; yaratıcılık içinizde!
Reklam
“Fotoğraf Sanatının Kafkası” Diane Arbus'un Çalışmaları ArtInternational'a Geliyor
“Fotoğraf sanatının Kafkası” Diane Arbus’un işleri Robert Miller Gallery ile birlikte ArtInternational’a geliyor “Fotoğraf sanatının Kafkası” Diane Arbus’un işleri Robert Miller Gallery ile birlikte ArtInternational’a geliyor. Galerinin fuarda sergilenecek sanatçıları arasında iki büyük fotoğraf ustası daha bulunuyor: Herbert List ve Patti Smith. Bu yıl 26-28 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek uluslararası sanat fuarı ArtInternational, New York’un en ünlü galerilerinden Robert Miller’ı İstanbul’da ağırlıyor. Galerinin İstanbul’a getireceği koleksiyonunda modern fotoğraf sanatının usta isimleri Diane Arbus, Herbert List ve Patti Smith’in de işleri bulunuyor. 20.yy’ın en çok tanınan kadın fotoğrafçısı Diane Arbus, “Fotoğraf sanatının Kafkası” olarak biliniyor. Kariyerine eşi Allan ile birlikte Vogue, Harper’s Bazaar gibi dergilere çektiği fotoğraflarla başlayan Arbus, ayrılmalarının ardından onu meşhur eden portre fotoğraflarına yöneldi ve iki kere Guggenheim Ödülü’nü kazandı. Sirkler, çıplaklar kampı, parklar, akıl hastaneleri, üçüncü sınıf otel odalarını mesken tutan Arbus’un modelleri de engelliler, transeksüeller, cüceler, devler, kısacası toplumun “ucube” saydığı insanlar oldu. Sanatçının 1971’deki intiharından sonra Modern Sanatlar Müzesi’nde açılan retrospektif sergisi, müzenin o güne dek en çok ziyaret edilen sergisi oldu ve uzun yıllar pek çok ülkeyi dolaştı. Arbus’un hayatı, 2006’da “Fur: An Imaginary Portrait of Diane Arbus” adlı filmle beyazperdeye de aktarılmış, Arbus’u da Nicole Kidman canlandırmıştı. ArtInternational kapsamında Robert Miller Gallery standında işleriyle yer alacak diğer iki isim ise; siyah-beyaz ve erkek nü fotoğraflarıyla tanınan, özellikle modern Yunan ve İtalyan fotoğraf sanatını derinden etkilemiş, Paul Bowles’dan Marlene Dietrich’e pek çok ünlü ismin fotoğrafını çekmiş Magnum fotoğrafçısı Herbert List ile “punk rock'ın vaftiz annesi” olarak bilinen, fotoğraf sanatçısı arkadaşı Robert Mapplethorpe’la olan birlikteliklerinde başladığı fotoğraf tutkusunu sanata dönüştüren, “Çoluk Çocuk” adlı kitabıyla National Book Ödülü’nü kazanan Patti Smith.Milliyet Sanat
Tuncay Gürel'in Oğlundan 'Öldü' Haberlerine Yalanlama
Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Yoğun Bakım Servisi'ndeki tedavi gören Tuncay Gürel'in (75) hayatını kaybettiği yönünde bazı basın yayın kuruluşlarında hakikat dışı olarak ' hayatını kaybettiği ' yönünde haberlerin ortam alması, başta ailesi olmak üzere sevenlerince tepkiyle karşılandı. Gürel'in Yalova'da imamlık yapan ve babasının rahatsızlığı dolayısıyla İzmir'e gelen oğlu Halil Gürel, AA muhabirine yapmış olduğu duyuruda , babasının hayatta olduğu ve tedavisinin sürdüğünü bildirdi. Bu sabah Anadolu Ajansına (AA) yapmış olduğu beyanatın dışında hiç bir basın kuruluşuyla konuşmaması, tekrar hastane yetkililerinin de bu mevzuda bir beyanları olmamasına karşın babasının hayatını kaybettiği yönünde haber yapılmasına anlam veremediğini açıklayan Gürel, 'Babamın hayatını kaybettiği haberi yalan, böyle bir haberi sormadan soruşturmadan nasıl yaparlar, bu haberi yapanları mahkemeye vereceğim' diye belirtti . ' Tüm Yalova ayağa kalktı' Gürel, gercekleşen yalan haberin hem kendilerini hem de hastanede babasının sağlığına kavuşması için ilgiyle hizmet veren doktorlarını çok fazla üzdüğünü dile getirerek, bunları açıkladı : 'Bu yalan haber, hocalarımızı, hepimizi çok fazla üzdü. Şimdi Yalova, ayağa kalkmış durumda. Yalova'daki ablam da bu haber yüzünden hastanelik oldu, şu anda hastanede, onun da durumu kritikmiş. Yalova milletvekilimiz Ana Coşkun ve bakanlıktan beni aradılar... Böyle bir haber nasıl olur. Ben bu haberi yapanların bulunmasını arzu ediyorum . Onlardan davacıyım.' Gürel, babasının sıhhat durumunun yoğun bakım servisinde stabil olduğunu, durumunda bir değişikliğin söz konusu bulunmadığı vurguladı. Türk sinemasında, başrollerini Kemal Sunal, Müjde Ar, Adile Naşit ve Şener Şen'in üstlendiği 'Tosun Paşa' filminde canlandırdığı 'küçük enişte Bekir' karakteriyle ünlenen ve akabinda 'Uzaylı Zekiye', 'Bizimkiler' ve 'Yazlıkçılar' başta olmak üzere pek çok fazla televizyon dizisinde unutulmaz rollere imza atan oyuncu Gürel, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) dolayısıyla yaklaşık olarak 1 aydır EÜ Tıp Hastanesinde tedavi görüyor. Sanatçı Gürel, dün durumunun ağırlaşması üzerine Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Yoğun Bakım Servisine kaldırılmış ve tedavisi burada devam ediyor.
Beklenen Motosiklet Kaskı Satışa Çıkıyor
Hızla gelişen teknolojiden motosiklet kaskları da nasibini aldı. Arkadan gelen aracı görememe sorunu motosiklet sürücülerinin en çok sıkıntı yaşadığı olaylardan biri olarak biliniyor. Her ne kadar ayna da olsa motorun çevikliğinden dolayı arkadan gelen araçlar gözden kaçabiliyor. Skully , işte tam da bu soruna çözüm getiriyor. Skully AR-1 adını taşıyan akıllı kaskı motorculara güvenli sürüş vaat ediyor. İleri teknolojiye sahip olan bu kask Indiegogo'daki bağış hedefine 30 günlük kampanya sonrasında ulaşabildi. İstenilen bağışı alan ürün nihayet 1499 dolar fiyat etiketi ile tarihinde tüketicilerin beğenisine sunulacak. Söz konusu kaskın marifetlerinden bahsetmek gerekirse; Ürün, arka tarafında barındırdığı 180 derece görüş açılı kamera sayesinde sürücülere yardımcı oluyor. Kamera yaklaşık 10 metre uzaklığı gösterebiliyor. Bu sayede sürücüler kör noktaları bile çok rahat bir şekilde görebilme fırsatı yakalıyor. GPS, hoparlör, mikrofon ve ses kontrolü gibi özellikler barındıran kask, yaklaşık dokuz saat pil ömrü sunuyor. Son olarak firmanın CEO'su Marcus Weller , bu kaskı 2011 yılında geçirmiş olduğu motosiklet kazası sonrasında yapma kararı aldığını açıkladı.teknokulis
Reklam