onedio
Görüş Bildir
Kayahan 3. Kez Kanserle Mücadele Ediyor
Kanseri daha önce iki kez yenmeyi başaran ünlü şarkıcı Kayahan, bu hastalığa bir kez daha yakalandı. Kemoterapiye başlayan Kayahan, kanserden kurtulmak için yine mücadele ediyor. Şarkıcı Kayahan, üçüncü kez kanserle mücadeleye başladı. İlk kez 1990 yılında kansere yakalanan Kayahan, 2001 yılında yine bu hastalıkla karşı karşıya kaldı. İki kez bu hastalığı yenmeyi başaran Kayahan, bir kez daha kanser olduğunu öğrendi. Kemoterapiye başlayan Kayahan’ın saçları tedavi nedeniyle döküldü. Eşi İpek Açar, kanserle mücadelesinde Kayhan’ı bir an olsun yalnız bırakmıyor. Haftada dört gün kemoterapi gören Kayahan, eşiyle birlikte hastane çıkışında görüntülendi. Milliyet
Acun Ilıcalı'dan O İddiaya Sert Tepki
Bir yeni programı transeksüel sunucusu olduğu gerekçesiyle veto ettiği iddiası ünlü yapımcı ve TV8'in patronu Acun Ilıcalı'yı kızdırdı. Ünlü yapımcı ve televizyon programcısı Acun Ilıcalı, onaylamadığı iddia edilen programla ilgili açıklama yaptı. Twitter’dan açıklama yapan TV 8’in patronu Ilıcalı, 'Hakkımızda çıkan tamamı düzmece haber için uyarı! Ne TV8’in ne de benim böyle bir projeden haberimiz olmamıştır. Bizi reklam aracı yapmayın'Medyafaresi
Colin Farrell ve Rachel Weisz Bir Arada
Ünlü oyuncular Rachel Weisz ve Colin Farrell, Giorgos Lanthimos'un 'The Lobster' filmi için bir araya gelecek Altın Küre ödüllü Colin Farrell ve 'Arka Bahçe / The Constant Gardener' filmiyle Oscar kazanan Rachel Weisz aynı projeye dahil oldu. Variety'nin haberine göre 'Köpek Dişi /Kynodontas' ve 'Alpler /Alpeis' filmlerinin Yunan yönetmeni Yorgos Lanthimos'un yeni romantik bilimkurgu filmi 'The Lobster' iki ünlü ismi kadrosuna kattı. 'Sıradışı bir aşk hikayesi' olarak betimlenen hikaye, bir eş bulmanın ölüm kalım meselesi haline geldiği bir gelecekte geçiyor. Milliyet Sanat
Doktor Mehmet Öz Obez Oldu
Amerika'da sağlık programıyla ünlü doktor Mehmet Öz, obez hastaların psikolojisini daha iyi anlayabilmek adına ilginç bir yönteme başvurdu. Makyaj yaptırdı, kıyafet desteği aldı, 180 kilo oldu ve sokaklara çıktı. CNN Türk
Balotelli Yine Çok Konuşulacak
Milan forması giyen mario Balotelli, saha içinden çok saha dışında konuşulmaya devam ediyor. Milan forması giyen mario Balotelli, saha içinden çok saha dışında konuşulmaya devam ediyor. 23 yaşındaki İtalyan futbolcu, Twitter hesabına yüklediği fotoğrafla yine çok konuşulacak. Mario Balotelli, Mohawk saç stiliyle yine dikkatleri üzerine çekecek. Manchester City'den Milan'a transfer olan ama popülaritesinden birşey kaybetmeyen ünlü futbolcu, magazin sayfalarını süslemeye devam ediyor. Oldukça kötü bir çocukluk geçirdiğini her fırsatta söyleyen Mario Balotelli, 23 yaşında da çocuk gibi davranmaya devam ediyor. Bunu biz değil, İtalya'nın en önemli magazin editörleri söylüyor. Çünkü onlara göre Balotelli'nin son tarzı tam bir felaket.Eurosport
Reklam
İşte Hürrem'in Tükenmesinin Arkasındaki Gerçek Olaylar
Dünyada başka dert kalmamış gibi uzun süredir merak ettiğim tek şey var: “Acaba Meryem Uzerli, en büyük hayal kırıklığı Can Ateş’in ‘Ben bebeğime bakarım’ çıkışına nasıl karşılık verecek?”  Her şey birdenbire oldu… Aşk birdenbire, sevinç birdenbire… Çocuk birden bire…
Reklam
Pamuk'un İstanbul'u New York Times'ta
Amerikan New York Times gazetesi muhabiri Joshua Hammer, Nobel Ödüllü ünlü yazar Orhan Pamuk ile İstanbul’u gezdi. Hammer ile Pamuk’un macerası Amerikan New York Times gazetesi muhabiri Joshua Hammer, Nobel Ödüllü ünlü yazar Orhan Pamuk ile İstanbul’u gezdi. Hammer’ın “eski bir mimarlık öğrencisi ve Batı edebiyatına düşkün bir ressam” olarak tanımladığı Pamuk, 1970’lerde Haliç ve Beyoğlu ile ailesiyle yaşadığı Nişantaşı arasında geçen öğrencilik yıllarını ve İstanbul’a olan tutkusunu New York Times’a anlattı. Pamuk, Hammer’a Balat’ın ara sokaklarını, Karaköy’ü ve Beyoğlu’nu gezdirdi, kentin tarihiyle ilgili bilgiler verdi. Gazetede yayınlanan “Pamuk’un İstanbul’u” haritasında, Beyazıt Meydanı, Sultanahmet Camii ve Kapalıçarşı’nın da olduğu tarihi yarımada, Nişantaşı, Taksim ve çevresi ile yaz aylarında hükümet karşıtı gösterilerin merkezi olan Taksim Gezi Parkı da yer aldı.Medyafaresi
Google, Cansu Dere İle Cem Yılmaz Fotolarını Silecek
Yaklaşık 7 yıl doludizgin aşk yaşadığı ünlü komedyeni en yakın arkadaşı Ahu Yağtu'ya kaptıran Dere'nin adı, Yılmaz ve Yağtu'nun boşanmasıyla yeniden eski sevgilisiyle anılmaya başladı. BOŞANMAYA NEDEN GÖSTERİLMİŞTİ Çiftin boşanmasına neden olarak gösterilen Cansu Dere, bu durumdan son derece rahatsız oldu. Cem Yılmaz'la adının yan yana gelmesinden bir türlü kurtulamayan güzel oyuncu, bu duruma bir son vermek için kolları sıvadı. GOOGLE'DAN TÜM GEÇMİŞİNİ SİLDİRİYOR Avukatına talimat veren Cansu Dere, arama motoru Google'dan Cem Yılmaz'la adının yan yana geçtiği tüm haber ve fotoğrafların silinmesini istedi. Dedikodulara göre, güzel oyuncunun avukatı da Bilişim Suçları'na Dere'nin talebini iletti.İNTERNETTE BİLE YAN YANA GELMEYECEK Önümüzdeki günlerde Cansu Dere ile Cem Yılmaz'ın adı artık internette bile yan yana gelmeyecek. Cem Yılmaz, 6 yıllık aşkın ardından 2009'da ayrıldığı Cansu Dere'nin yakın arkadaşı Ahu Yağtu ile flört etmeye başlamış hamile kalınca da evlenmişti. Ünlü komedyen Cem Yılmaz 1,5 yaşındaki oğlu Kemal'in annesi manken Ahu Yağtu'dan 18 aylık evlilik sonrası boşandı.Vatan
Reklam
Fransız Televizyonu Hollande'ı 'Ti'ye Aldı
Candan Erçetin, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'a Türkiye ziyaretinde 'Pişman değilim' şarkısını söylediği gerekçesiyle haftanın ti'ye alınanları listesine girdi. FRANSA ’nın en çok izlenen talk-show’u “Biz henüz yatmadık” adlı programın sunucusu Laurent Ruquier, haftanın olaylarını ti’ye aldığı “Flop 10” listesine, Tükiye ziyareti sırasında Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’dan “ Kültür ve Sanat Nişanı” alan şarkıcı Candan Erçetin’i 8’inci sıraya koydu. Ünlü şovmen, devlet televizyonu France 2’deki programında Erçetin’in söylediği şarkıların, kısa bir süre önce oyuncu Juliet Gayet ile ilişkisi ortaya çıkınca sevgilisi Valerie Trierweiler’den ayrılan Hollande için manidar olduğunu söyledi. Hollande ile dalga geçen Ruquier, şöyle konuştu: “Candan Erçetin, Hollande’a Edith Piaf’tan ‘Je ne regrette rien’ (Hiçbir şeyden pişman değilim) şarkısını söylerken ortam hayli coşkuluydu. Erçetin daha sonra da Hollande’ın ziyaret öncesi ayrıldığı eski sevgilisi Trierweiler’le seçim zaferi akşamı beraber dans ettikleri “La Vie en Rose” şarkısını söyledi. Türk hükümetinin küçük bir diplomatik kazası.” Radikal
Fransız Komedyene İngiltere'den Yasak
Fransa'da Yahudi karşıtı şakaları yüzünden sahne şovu yasaklanan komedyen Dieudonne'nin İngiltere'ye girişine yasak getirildi. Fransız basınında yer alan haberlere göre, maç esnasında gol sevincinin ardından Nazi selamı verdiği gerekçesiyle hakkında İngiltere'de soruşturma açılan Fransız futbolcu Anelka'ya destek amacıyla İngiltere'ye gitmek isteyen ünlü komedyenin, bu ülkeye sokulmayacağı bildirildi. İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın, ünlü komedyeni 'kamu düzeni ve güvenliğini' gerekçe göstererek ülkeye sokmayacağı belirtildi. İngiltere Premier Lig takımlarından West Bromwich Albion'un Fransız futbolcusu Nicolas Anelka hakkında, tartışma yaratan gol sevincinin ardından İngiltere Futbol Federasyonu tarafından soruşturma açılmıştı. Anelka'nın ceza almasını gündeme getiren hareket, ilk kez Fransız komedyen Dieudonne tarafından 2005'te sahne şovunda sergilenmiş, Nazi selamına çok benzetildiği gerekçesiyle gündeme gelmişti. Sol elin, sağ omzun üzerine konulmasıyla yapılan ve 'quenelle' adı verilen hareket, Yahudi karşıtı Fransızlar tarafından kullanılıyor. Fransız polisi, hakkında kara para aklamak, yolsuzluk ve borçlarını ödememek suçundan dava açılan komedyenin Paris'teki evinde ve oyunlarını sergilediği 'Main d'or' isimli tiyatroda arama yapmış; ünlü komedyenin evine yapılan baskında ele geçirilen yaklaşık 600 bin avro ve 15 bin dolar nakit paraya el konmuştu. Komedyen, evine gelen haciz memurunu tartaklama suçundan da kısa süreli gözaltına alınmıştı. Fransız yargısı da sahnede Yahudi karşıtı şakaları yüzünden daha önce birkaç kez mahkum olup yaklaşık 65 bin avro para cezasına çarptırılan ancak borcunu ödemeyen komedyenin mallarına haciz koyma girişiminde bulunmuştu. Cumhuriyet
Dünyanın En Ucuz Oteli
Otel olarak hizmet verirken şimdilerde müzeye dönüştürülen ve dünyanın gerçekten en ucuz oteli ünvanına sahip NULL STERN’i (Almanca’da 'sıfır yıldız' anlamına geliyor) gezmeye ne dersiniz?..İsviçre'nin Zürih şehri yakınındaki Null Stern, otel olarak hizmet verdiği 2008-2012 yılları arasında çok sayıda ünlü ve ihtişamlı otel ile birlikte Geo dergisinin 'top 100' listesinde kendine yer buldu. Yıldızsız otelin geceliği 9.53 dolardı. Müşterilere, bir çift kulak tıkacı veriliyordu zira otelin gürültülü havalandırma sistemine başka türlü tahammül etmek zordu. Ayrıca konuklar sabah sıcak bir banyo yapma lüksünü de tamamen unutmak zorundaydı. Soğuk Savaş sırasında inşa edilen bir sığınaktan dönüştürülmüş olan Sevelen'deki otelde kişiye özel 'antika' yatakların yer aldığı 'lüks' odalar da kalmak da mümkündü ama bu durumda fiyat 27 dolara çıkıyordu. Müşteriler boyasız beton duvarlara da katlanmak zorundaydı. Otelin ısıtması yoktu. Konuklara gece üşümemeleri için sıcak su torbaları veriliyordu bir de buz gibi yerlere basmamaları için bir çift terlik... Üstelik soğuk duş sırasını belirlemek için eski bir bisiklet lastiğinden yapılmış şans tekerleği bile var…Otel tüm bu olumsuzluklara rağmen yılda 29 farklı ülkeden gelen ziyaretçileri ağırlamayı ve memnun etmeyi başardı. Uluslararası seyahatlere çıkmak için ille de zengin olmanın gerekmediğinin ispatı olan otelin sloganı da oldukça realist: “Buradaki tek ‘yıldız’ sizsiniz”Müzeyi bir rehber eşliğinde gezebilir ve sanki otelde konaklıyormuşçasına deneyimleyebilirsiniz… İşte Null Stern’den kareler…
Reklam
Dünyaca Ünlü Resimlerin Eğlenceli Animasyonları
Jungleboys Tv adlı grup dünyaca ünlü resimleri eğlenceli bir biçimde animasyon haline getirmiş. Resimlerin tam listesi şöyle: Grant Wood - Amerikan Gothic Amedeo Modigliani - Leon Indenbaum Thomas Eakins - The Cruxifixion Julius Benczur - Portrait of Queen Elizabeth Ilya Repin - Yevgeny Onegin James Ward - Portraits of two extraordinary oxen, the property of the Earl of Powis Rembrandt - The Flayed Ox Richard Ansdell - The Hunted Slaves Pierre Puvis de Chavannes - Der Traum Viktor Vasnetsov - Igor's Battle Diego Velázquez - La infanta doña Margarita de Austria Toulmoche - The Reluctant Bride Dante and Virgil Encountering the Shades of Francesca de Rimini and Paolo in the Underworld Adolphe-William Bouguereau - Dante and Virgil in Hell Frederic Leighton - The Fisherman and the Syren Henri Rousseau - La Bohémienne endormie Rodolfo Amoedo - A Partida de Jac Alfred Guillou - Adieu Paul Cezanne - The Kiss of the Muse Aaron Sihkler - John F Kennedy Gabriël Metsu - A Baker Blowing his Horn Archimboldo - Rudolf II as Vertumnus Francesco Hayez - The Kiss Toulmouche - The Kiss Henri de Toulouse-Lautrec - In Bed The Kiss Frans Snyders - Dogs fighting in a wooded clearing Jacques-Louis David - The Farewell of Telemachus and Eucharis Dante Gabriel Rossetti - Joan of Arc Kisses the Sword of Liberation Rubens - Saturn, Jupiter's father, devours one of his sons, Neptune Gerard van Honthorst - The Dentist Millais - The Return of the Dove to the Ark
Woody Allen'a Cinsel Taciz Suçlaması
Hikaye 1992 yılına kadar gidiyor. Ünlü yönetmen Woody Allen’ın evlendiği Mia Farrow ile evlatlık aldıkları Dylan, henüz 7 yaşındayken küçük kızın ve annenin iddiasına göre Allen’ın tacizine uğruyor. O dönem dava açan anne, yoğun baskılar ve sözlü saldırılar altında, küçük kızın da zarar görmemesi adına davayı geri çekiyor. Woody Allen’ın bu saldırıyı gerçekleştirip gerçekleştirmediği hukuk önünde net değil, keza kendisine açılan davalar da düştü. Ancak bugün, Woody Allen’ın evlatlık kızı Dylan, New York Times yazarı Nicholas Kristof’a kaleme aldığı bir mektubu ulaştırarak konuya yepyeni bir boyut kazandırdı. Dylan, yazdığı mektubunda Woody Allen’a Golden Globe ödülü verilmesine, Hollywood camiasına oldukça tepkili ve kendisi taciz iddialarını yinelemenin de ötesinde, ilk kez kamuoyu önünde konuşarak ‘iddia edilen’ tacize kendi penceresinden bir bakış sunuyor.Nicholas Kristof’un mektuba yazdığı önsözle başlayacak olursak, Kristof, davanın açıldığı 1993 yılında yaşananların Woody Allen’ın sevgilisi Mia Farrow’dan ayrılmasının ve Allen’ın evlatlık kızını taciz ettiği iddialarının manşetleri kapladığını, ancak bugün ilk kez olayın merkezindeki ismin, Dylan Farrow’un (yaşananlardan dolayı iki kez isim değiştirdi, önce Eliza, sonra Malone adını aldı) konuştuğunu yazıyor. Woody Allen’ın iddiaları reddettiğini ve hiçbir zaman ceza almadığını hatırlatan Kristof, masumiyet karinesine dikkat çekiyor. Ancak bu mektubu paylaşma gerekçesi olarak, Allen’ın Golden Globe hayat boyu başarı ödülü almasının ödülün uygunluğu tartışmasını alevlendirmesini gösteriyor, buradaki asıl meselesinin ise ünlü birinin hayatından ziyade bir cinsel istismar iddiasının varlığı olduğunu söylüyor. Kristoff, konu hakkında son günlerde bütün tarafların bir şeyler yazıp konuştuğunu, ancak olayın merkezindeki ismin ne düşündüğünü hiçbir zaman tam olarak duyamadıklarına dikkat çekiyor. Dylan’ın mektubunun tam metni şöyle: “En sevdiğiniz Woody Allen filmi hangisi? Cevap vermeden önce şunu bilmelisiniz: Ben 7 yaşındayken, Woody Allen benim elimden tutup beni evimizin ikinci katındaki kiler benzeri loş tavan arasına götürdü. Bana karnımın üzerine yatmamı ve kardeşimin elektrikli tren setiyle oynamamı söyledi. Ardından bana cinsel saldırıda bulundu. Yaparken benimle konuştu, iyi bir kız olduğumu ve bunun sırrımız olduğunu fısıldadı, birlikte Paris’e gideceğimizi ve filmlerinde yıldız olacağımı söyledi. Raylar üzerinde dolaşıp dururken o oyuncak trene baktığımı hatırlıyorum. Bugün bile hala, oyuncak trenlere bakmayı güç buluyorum. Hatırlayabildiğim süre boyunca babam bana hoşlanmadığım şeyler yapıyordu. Beni kendisiyle yalnız kalmam için sık sık annemden, kardeşlerimden ve arkadaşlarımdan uzaklaştırıp götürmesinden hoşlanmıyordum. Ağzıma başparmağını sokmasından hoşlanmıyordum. O iç çamaşırlıyken yatağa gidip yorganın altına girmek zorunda olmaktan hoşlanmıyordum. Çıplak kucağıma kafasını dayayıp nefes alıp vermesinden hoşlanmıyordum. Bu karşılaşmalardan kaçınmak için yatağımın altına kaçar veya banyoya saklanırdım ancak o beni her seferinde bulurdu. Bu normal olduğunu sandığım şeyler çok sık, çok rutin, çok yetenekli bir biçimde annemden gizlenerek gerçekleşiyordu ki, eğer annem bilseydi beni korurdu. Babaların çocuklarına böyle tutkuyla bağlandıklarını sanıyordum. Fakat tavan arasında yaptığı şey bana farklı geliyordu. Sırrı artık saklayamadım. Anneme, Woody Allen’ın bana yaptıklarını kendi babasının da ona yapıp yapmadığını sorduğumda, alacağım cevabı gerçekten bilmiyordum. Tetikleyeceği fırtınadan da haberim yoktu. Babamın, kardeşimle* cinsel ilişkisini kullanarak bana uyguladığı cinsel istismarı örtbas edeceğini bilmiyordum. Anneme, beni savunduğu için yalancı diyeceğini, ve onu benim kafama istismar düşüncelerini sokmakla suçlayacağını bilmiyordum. Hikayemi doktordan doktora, tekrar tekrar anlatmak zorunda bırakılacağımı, kavrayamadığım bir hukuk savaşı içinde yalan söylediğimi itiraf etmek için zorlanacağımı bilmiyordum. Bir noktada, annem beni oturttu ve bana yalan söylüyorsam başımın belaya girmeyeceğini, tüm söylediklerimi geri alabileceğimi söyledi. Geri alamadım. Hepsi gerçekti. Fakat güçlüler hakkındaki cinsel istismar iddiaları çok daha kolay düşüyor. Benim kredibiliteme saldırmaya hazır uzmanlar vardı. İstismar edilmiş bir çocuğu yakmaya hazır doktorlar vardı. (*-Dylan’ın üvey kardeşi Soon-Yi Previn, Mia Farrow’un önceki evliliğinden evlatlık. Woody Allen’ın o dönem reşit Soon-Yi ile 1992 yılında ilişkisi olduğu ortaya çıkmış, ikili halen birlikteler. Kanunen yasal üvey babası olmasa da Woody Allen, o dönem medyada Soon-Yi Previn’in üvey babası olarak telaffuz ediliyordu-zete) Bir ön duruşmanın babamın ziyaret haklarını elinden almasının ardından annem, Connecticut eyaletinin muhtemel suç bulgularına rağmen suçlamaları sürdürmeyi, savcının ifadesiyle “çocuk mağdurenin hassaslığı sebebiyle” reddetti. Woody Allen hiçbir suçtan ceza almadı. Bana yaptıklarının yanına kalması bütün büyüme sürecim boyunca aklımdan çıkmadı. Başka küçük kızların yanında bulunabilmesine izin verdiğim yönündeki suçluluk duygusu içimi kapladı. Erkekler tarafından dokunulmaktan ödüm patlıyordu. Yeme bozukluğu hastalığı gelişti. Kendimi kesmeye başladım. Bu işkence Hollywood tarafından daha kötü bir hale dönüştü. Değerli birkaç kişi (kahramanlarım) hariç herkes görmezden geldi. Belirsizliği tercih edip “Ne olduğunu kim bilebilir” demeyi ve hiçbir sorun yokmuş gibi davranmayı çoğunluk daha kolay buldu. Ödül törenlerinde aktörler kendisinden övgüyle bahsetti. İstismarcımın suratını her görüşümde -posterlerde, tişörtlerde, televizyonda – yalnız kalıp dağılana kadar panik halimi kontrol altında tutabildim. Geçen hafta, Woody Allen son Oscar’ı için aday gösterildi. Fakat bu sefer, dağılmayı reddediyorum. Çok uzun süre, Woody Allen’ın kabul edilişi beni susturdu. Ödüller ve onurlandırmalar, benim susmamı ve uzaklaşmamı isteyen kişilerin bir mesajıymış, bana yönelik kişisel bir azar gibi geldi. Fakat cinsel istismarları atlatan ve bana uzanan kişiler – beni desteklemek ve öne çıkma yönündeki korkularını paylaşmak, yalan söyledikleri iddiaları, hatıralarının kendi hatıraları olmadığı yönündeki suçlamaları – bana sessiz olmamam konusunda, sadece diğerlerinin bile susmamasını sağlamak adına, bir neden verdiler. Bugün kendimi şanslı sayıyorum. Mutlu bir evliliğim var. Muhteşem erkek ve kız kardeşlerimin desteği arkamda. Bir sapığın evimize getirdiği kaostan bizi kurtarma gücünü içinde bulmuş bir annem var. Fakat diğerleri hala korkuyor, hassaslar ve gerçeği söyleme konusunda mücadele veriyorlar. Hollywood’un gönderdiği mesaj onlar için önemli. Ya sizin çocuğunuz olsaydı Cate Blanchett? Louis CK? Alec Baldwin? Ya bu sen olsaydın Emma Stone? Veya sen, Scarlett Johansson? Beni küçük bir kızken tanıyordun Diane Keaton. Beni unuttun mu? Toplumun cinsel saldırı ve istismar mağdurlarını hayal kırıklığına uğrattığının canlı bir örneği Woody Allen. Kendi 7 yaşındaki kızınızın Woody Allen tarafından tavan arasına götürüldüğünü hayal edin. Adı anılınca hayatı boyunca baş dönmesi yaşayadığını düşünün. İşkencecisini kutlayan bir dünya hayal edin. Hayal ediyor musunuz? Şimdi en sevdiğiniz Woody Allen filmi hangisi?”Zete
Reklam
Messi ve Federer Rolleri Değişirse
Gilette markası ünlü futbolcu Lionel Messi ile tenisçi Roger Federer’i yeni reklam videosunda biraraya getirmiş. Bir tuvalette ayna karşısında karşılaşan ikili denedikleri ülke bayraklı tıraş bıçakları sonrası bir anda bir furbol sahasında karşı karşıya kalıyorlar.
Philip Seymour Hoffman Evinde Ölü Bulundu
ABD'li Oscar ödüllü aktör Philip Seymour Hoffman, aşırı dozda uyuşturucudan öldü. Oscar ödüllü Amerikalı aktör ve yönetmen Philip Seymour Hoffman, New York'taki evinde ölü bulundu. New York polis teşkilatından (NYPD) yapılan açıklamada, 46 yaşındaki Oscar ödüllü aktör Hoffman'ın, Manhattan'nın Greenwich Village bölgesindeki apartman dairesinde, aldığı aşırı dozda uyuşturucu nedeniyle öldüğü bildirildi. 2005 yılında Capote adlı filmle en iyi aktör Oscarı alan ve Altın Küre'de en iyi performans ödülünün sahibi olan Hoffman, geçen hafta Utah'ta yapılan Sundance Film Festivali'ndeki ''A Most Wanted Man'' ve ''God's Pocket'' filmlerinin gösterimine katılmıştı. Televizyon dizileri ve tiyatro çalışmaları da bulunan Hoffman, Mayıs 2013'e kadar, alkol ve uyuşturucu tedavisi görmüştü. Hoffman, New York Üniversitesi ''Tisch School of Arts''ın Drama bölümünden 1989 yılında mezun olmuştu. AA
"Fenerbahçe Transfer Yapacak"
Ünlü spor yorumcusu Rıdvan Dilmen, Eskişehirspor-Fenerbahçe maçının ardından değerlendirmelerde bulundu. Ünlü spor yorumcusu Rıdvan Dilmen, NTVSpor'da yayınlanan Yüzde 100 Futbol programında önemli açıklamalarda bulundu. Dilmen, Fenerbahçe'nin deplasmanda Eskişehirspor'a mağlup olmasının ardından ilginç bir iddia ortaya attı. İşte Dilmen'in açıklamaları: 'Fenerbahçe'nin transfer yapacağını düşünüyorum. Fenerbahçe şampiyonluk için büyük avantaj elde etmişti. Emenike 2 hafta yok. Ama Webo'nun ne olacağı belli değil. Fenerbahçe'nin transferin son 2 gününde de mutlaka bir forvet transferi yapması lazım ve yapacağını düşünüyorum. 2 günde mutlaka bir forvet alarak şampiyonluğu riske etmeyeceklerdir, onları tanıyorum' dedi. Gazetesport
Reklam