İşte Hürrem'in Tükenmesinin Arkasındaki Gerçek Olaylar
Dünyada başka dert kalmamış gibi uzun süredir merak ettiğim tek şey var: “Acaba Meryem Uzerli, en büyük hayal kırıklığı Can Ateş’in ‘Ben bebeğime bakarım’ çıkışına nasıl karşılık verecek?”
Her şey birdenbire oldu… Aşk birdenbire, sevinç birdenbire… Çocuk birden bire…
“VAY EFENDİM NASIL TÜKENİRSİN?”
Güzel desen güzel, başarı desen onda, para desen akıyor, diziydi, reklamdı, tanıtımlardı… Bir insan ne istese onda vardı. Ama o birdenbire çıkıp ne dedi? “Tükendim” dedi. Vay efendim nasıl tükenirdi? Millet onun sahip olduğu şeylere sahip olabilmek için gecesini gündüzüne katıyordu. Yok efendim dizi setinde çok çalışıyormuş da, “Ben onun kadar para alsam 24 saat çalışırım”lardı da falandı filandı. Birdenbire yücelttiğimiz genç kadını yine birdenbire yerin dibine soktuk.
Her şeyin ışık hızından da hızlı tüketildiği magazin aleminde bu kadının tükenmesi battı da battı birilerine. İş arkadaşları küstü, oyunculardan yorumlar alındı, kimse tükenmemişti bugüne kadar ona ne oluyordu? Diziyi yarı yolda bırakmakla suçladılar, o kadar insan işsiz mi kalacaktı, evet bir bakıma haklı olabilirlerdi ama her şey devam etmedi mi? Etti. Su aktı yolunu buldu.
Yazarken feminist damarlarım kabardı galiba birden. Lakin tüm bunların, tüm bu tükenmişlik haykırışlarının, çok çalıştım yoruldum bahanelerinin ve hatta Antalya’da yılın en iyi kadın oyuncusu olduğu gece giriştiği intihar girişiminin çirkin bir erkek yüzünden yaşandığını sonradan anladık. Anladık ki Meryem de altı üstü bir kadın.
BİR PLAYBOY’A ASLA ‘ÇOCUK’ DEME!
Ah Meryem… Sen ki 30’unda, Aslan burcu kurnazlığında, 1.72’lik endamınla, boncuk gözlerinle, taş gibi hatunsun, iki gıdım da aklın olaydı da şu adamı bi google’a yazaydın, kimmiş neymiş ne değilmiş bi bakaydın. Yapmadın! Ağlamak neye yarar?
Gezdiler, tozdular, kendilerine göre güzel, büyük bir aşk yaşadılar ve neticesinde bir meyvesi var oldu bu aşkın. Meryem Uzerli hamile kaldı. Çatırdılar da işte burada başladı. Adam kabul etmedi. “Git aldır” dedi. İddiaya göre tabi. Çapkın playboy, bir çocuğun sorumluluğunu sığdıramadı hayatına. Her defasında “Allah benim yönetmenim” diyen Meryem de aldırmıcam işte diye ısrar etti. Tartışmalar çıktı, uzlaşı sağlanamadı, kız da aldı başını gitti. Tüm bunları verdiği röportajdan okuduk, öğrendik. En büyük pişmanlığını da açıkladı röportajda. “Ben onu google’da aramadım, arasam böyle biri olduğunu görürdüm” dedi. Neyse… Olacağı varmış.
Netice de bir adamdan uzaklaşmanın en temiz yolu, ülkeyi terk etmektir. O da ülkeyi terk etti.
Belki bir imaj temizleme çalışmasıdır belki de samimidir, bilemem. Can Ateş pişmanlık içindeymiş. “Ben neden böyle yaptım” diye başını taşlara vurur imiş. Doğacak kızına sahip çıkma kararı almış. Hatta Berlin’e gitmiş Meryem’i görmeye… Doğumda da yanında olmak istiyormuş. Keşke tüm bunlar kulağa sahici gelseydi. De gelmiyor işte.
Şimdi dünyada başka dert yokmuş gibi Meryem’in Can’a vereceği cevabı bekliyorum merak içinde. Çünkü bu durumda olan tek kadın değil. Bir magazin figürü olduğundan her şeyini açık açık biliyoruz, onunla yaşıyoruz. Ama ortada bir acı gerçek de var. Sokak ortasında, çöp tenekelerinde, ormanlık alanlarda ölü bulunan sahipsiz bebeler… Anneleri Meryem gibi güçlü ve kararlı olmayan; aldatılmışlığın, yalnız bırakılmışlığın ve sahipsizliğin psikolojisi ile kucaklarında buldukları bebeyi atabilme vahşiliğini gösteren kadınlar var.
Ünlü biri, birçoklarına örnek teşkil eder bazen…
Suda doğum yapacakmış Meryem Uzerli.
Allah bir avazda kurtarsın…