Görüş Bildir
Sadece Marilyn Monroe'dan Alabileceğiniz 18 Hayat Dersi
20 yüzyıla damgasını vuran en iyi oyunculardan biri elbette ünlü Hollywood oyuncusu Marylin Monroe'dur. Çalkantılı hayatı ve dillere destan güzelliğiyle hala adından söz ettiren güzelin söylediği sözler ile hayata bakış açısını daha iyi anlayabileceğimiz 18 sözü bu galeride.
Wolverine'in Pençeleri Gerçek Oldu
Marvel’ın en ünlü ve sevilen karakterlerinden olan Wolverine’in Adamantium pençelerinin bire bir replikaları üretildi. Ancak İngiliz YouTube kullanıcısı olan ColinFurze isimli kişinin yaptığı yeni pençeler, birçok Wolverine hayranını kıskandıracak kadar başarılı olmuş.
Google Glass Ünlü Modacı Diane'nin Tasarımlarında
Modayı yakından takip edenlerin tanıyabileceği yakın bir isim olan Diane Von Furstenberg ( DvF )’ nin tasarımları ile birlikte birleşen Google Glass’a farklı bir bakış açısı geldi. Detaylar haberimizde. Diane Von Furstenberg, 1970′lerde tasarlamış olduğu Anvelop elbisesi ile anılan ünlü bir isim olsa da, şimdiye kadar sürekli isminden bahsettirmeyi başarmış bir modacı. Bu avantajını kullanarak Teknoloji ile tasarımlarını birleştiren DvF, Google Glass’ı kullandığında 2013′ün ilk çeyreklerinde modaya yeni bir soluk getirmişti. Fakat bu sefer ünlü tasarımcı Google Glass’ı kullanmayı değil, tasarlamayı tercih ederek kullanıcıların karşısına çıktı. Donanım aksamlarına dokunmadan tamamen tasarım odaklı Glass'lar çok değişti. “O ESKİ GLASS’LARDAN ESER YOK ŞİMDİ” Gözlük tasarımları için ünlü birçok isimden yardım alacağını önceden belirten DvF, Google Glass ile gerçekleştirmiş olduğu tasarımlarının ilk örneklerini de sergileme fırsatı buldu. Google Glass’ın pazarlama bakımından en çok sorun yaşadığı yer çok fazla havalı olmamasıydı. Fakat Diane Von Furstenberg , bu ön yargıyı kırmak istediğini ve modaya Google Glass ile birlikte yeni bir soluk getireceğini belirtti. Açıkcası PCH ekibi olarak gözlükleri incelediğimizde eski gözlüklere göre çok daha başarılı tasarımlar ortaya çıkartılmış diyebiliriz. Umarız başarılı modacı ilerleyen zamanlarda farklı tasarımlar ile kullanıcıların karşısına çıkmaya devam eder. Google Glass’ın moda ile birleşen kreasyonunu incelemek için aşağıdaki resimleri inceleyebilirsiniz. DvF Google Glass Kreasyonu Devamı İçin;
"Federasyon Artık Değişmeli"
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, Kulübün resmi televizyonu GS TV'ye gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı.Aysal'ın konuşmalarından satırbaşları şöyle; 'GERÇEKLERİ KENDİM YAŞIYORUM' Göreve geldiğim vakit kendimi mutfağa girmiş bir aşçı olarak gördüm. Dolaplarda ne var bunları öğrenmem zaman gerekti. Sonra bunlardan ne tip yemekler yapılabilir, müşterileri nasıl mutlu edebiliriz… Bizim müşterilerimiz taraftarlarımız. Göz açıp kapayıncaya kadar zaman çabuk geçiyor. 24 saat 365 günlük bir çaba. Beni en çok mutlu eden bu. Bir yönetici gerçekleri kendisi yaşar ama rüyalarını başkasına yaşatır. Ben rüyalarımı taraftara yaşatmak için buradayım ama gerçekleri de kendim yaşıyorum. 'BENDEN SONRAKİ YÖNETİCİLER...' Sakin kalmak Galatasaray'ın tavrı. Bizim camiamız senelerdir hep karşı taraftakine saygı esastır. Biz bir camiayı temsil ediyoruz. Camianın gücü sayılarından değil yarattıklarından belli olur. Yöneticinin görevi olduğu yeri hazmetmektir. Biri oturduğu koltuğun ona bir şey kazandırmayacağını, sizin o koltuğa bir şeyler katmanız gerektiğini bilmelisinizdir. Galatasaray'a bana bu görevi verdiyse elimden gelenin maksimumunu vermem gerektiğini bilirim. Önümüzdeki yıllarda benden sonraki yöneticilerin de bu düşünceyi devam ettirmesi gerekiyor. 'BİZİM BAŞARISIZ OLMA OLASILIĞIMIZ YÜKSEK' Yarışma sadece sahalarda olmuyor. Biz örnek olmak durumundayız. Benden evvel bazı saygın kulüplerin yöneticileri yabancı sınırına müdahale etmek istediler ama biz daha çok etki etmek istedik. Bizi yöneten kurumlar var. Bizim üstümüzde bazı kurumlar var federasyon gibi. Maalesef biz burada ayağıma çelme atılmış hissediyoruz. Önemli olan Galatasaray'ın marka değeri değil, Türkiye'nin marka değeri. Türkiye'nin marka değerini dışarıda aldığımız başarılarla elde edebilirsiniz. Buna dünyanın her yerinde devletler yardım eder. Kanunun imkan verdiği nispette sular bu başarıyı. Biz ise kurutma yöntemini seçtik. Biz Real Madrid ile oynuyoruz 10 yabancı oyuncuları var 1 İspanyol. O, 10 yabancı oyuncu dünyanın en iyi oyuncuları. Ben kendi oyuncularımı Türkiye'den seçmek zorundayım. Benim seçme saham son derece kısıtlı. Bu yüzden böyle bir yarışmada bizim başarısız olma olasılığımız çok yüksek. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş kaybedince Türkiye kaybediyor. Bu algıyı bu şekilde yönetmek ve duyurmak lazım. Bunu yapmadığınız sürece bizden başarı beklemek çok zor. 'GALATASARAY'IN BİR NUMARALI YETKİLİSİ OLARAK...' Federasyonu bir anlık unutalım. Kendi aramızda baktığımız vakit bahsettiğimiz kulüplerin hepsi saygın müesseseler milyonlarca taraftarları var. Biz onlarla işbirliği içinde olmaktan her zaman mutluluk duyduk. Bu ilişkileri karşılıklı saygı içinde yürüttüğünüz sürece biz de kazanacağız Türkiye de kazanacak. Önemli olan bu anlayışı masada gerçeğe dönüştürmek. Bunda son derece samimiyim. Bunu ancak birbirimize dostça yaklaşarak yapabiliriz. Galatasaray bu konuda her zaman öncülük etmiştir. Eğer benim için endişeleri varsa ispat etmeye hazırım. Her zaman şeffaf bir anlayış içindeyim. Belki bir iki kişi bu konuda tereddüt edebilir. Soru sorabilirler bize veya kendilerine. Ama başarılı olacağımıza inanıyorum. Ben Galatasaray'ın 1 numaralı yetkilisi olarak bu konuda topluma söz vermekte bir zarar görmüyorum. 'FEDERASYON HAKKINDA İZLENİMİM NEGATİF' Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Bugüne kadar ki federasyon hakkındaki izlenimim negatif. Her defasında yanlış kararlarla karşılaştık. Galatasaray stadı 3 yıldır kapanmadı son ayda 2 kez kapandı. Kenarda köşede 6 kişinin 7 saniyeyi bulan bir küfür vs… Böyle bir işlem 55 bin kişinin haklarını zedeler hale geldi. Biz kulüplerin çok büyük yükümlülükleri var. Biz vergilerimizi ödemek yükümlülüğü içindeyiz. Biz para kazanmak üzere kurulmadık biz kamuya hizmet etmek için kurulmuş bir müesseseyiz. Biz sanki dışarıdan bir kara borsacı muamelesi görüyoruz. Federasyon da devlet de böyle görüyor. Buna karşı reaksiyonumuz bazen sert olabiliyor. Bu da heralde anlayışla karşılayabiliriz. Federasyonun görevi Türk sporunu yüceltmek. Yurt dışındaki marka değerini arttırmak. Başarılı bir kulüp varsa ona gerekli desteği vermek. Bunun kulüpçülükle alakası yok. Bunu da birisi önde koşuyorsa ona destek vermek demektir. Bugün Galatasaray ya da Fenerbahçe olur Beşiktaş olur Trabzonspor olur... Bu kulüpler Türkiye'nin önemli camiaları. Onlar da bizim gibi kamu hizmeti yapıyorlar. Bugün Galatasaray'ın başına gelenler onların da başına gelebilir. Diğer kulüplerin bunların önünü kestik diyeceklerini düşünmüyorum ama federasyonun bu düşüncede olduğu çok açık. TFF'nin devamlılığını biz Galatasaraylı olarak bunu tek başımıza yönlendiremeyiz. Biz TFF'nin devamı yönünde bir oy kullanmayacağız. Bu eşyanın tabiatına aykırı. TFF'den bugüne kadar görmüş olduğumuz her türlü davranış Galatasaray'a karşıydı. Emin olun bir sürü kulübe de, Türk sporuna karşı davranışları vardı. Ben şu takımı bu takımı tutuyor demeyeceğim. TFF'nin Türk sporuna hizmet etmek için kurulduğuna inanırsak, 3 senedir böyle bir hizmet yok. Teker teker kişilere baktığınız vakit sevdiğim insanlar ama bir araya geldikleri vakit başarılı sayılamazlar. Muhakkak ki bir sebep vardır ama ben bunun arkasında kasıt aramadım ama buldum. İyi niyetle yaklaştık. Heralde herkese gelen bir düğün dernek bu dedik. Ama öyle değil bu iş. Bu sadece en başarılı olan kulüplere karşı kullanılan bir silah. Siz bize ya bağlanacaksınız ya da bu sopayı yersiniz gibilerinden. Stadlarda alınan karalarlar ve 5+3 kararı böyle. Ben 3 yabancıyı benchte oturtursam oynatma şansım sıfır. 3 yabancının bana bir yararı yok. Aynı pozisyonda 2 yabancıyı bulundurmayacağıma göre... Sistem kökeninde 5+0... Federasyonun görevi Türk sporunu yüceltmek. Yurt dışındaki marka değerini arttırmak. Başarılı bir kulüp varsa ona gerekli desteği vermek. Bunun kulüpçülükle alakası yok. Bunu da birisi önde koşuyorsa ona destek vermek demektir. Bugün Galatasaray ya da Fenerbahçe olur Beşiktaş olur Trabzonspor olur... Bu kulüpler Türkiye'nin önemli camiaları. Onlar da bizim gibi kamu hizmeti yapıyorlar. Bugün Galatasaray'ın başına gelenler onların da başına gelebilir. Diğer kulüplerin bunların önünü kestik diyeceklerini düşünmüyorum ama federasyonun bu düşüncede olduğu çok açık. 'MELO BİZE VE TÜRK FUTBOLUNA FAYDALI OLACAK' Daha evvel bir röportaj vermedim bir Fair Play toplantısında bir cümle basına fazla değiştirilerek çıkartıldı. Felipe Melo her şeyden evvel Galatasaray'ın en başarılı oyuncularından biri. Yaşayarak oynayan bir oyuncu. 90 dakikayı dolu dolu oynuyor. Böyle bir oyuncunun her geçen dakika adrenalinle yüklenmesi kadar doğal bir şey yok. Reaksiyonları bazen sert olabilir. Ayrıca dünyada futbol bu kadar yumuşak oynanan bir oyun değil. Türkiye dışında daha sert. Bu çocuklar yurt dışından geliyor. Melo ve Brezilyalılar futbolu sokaktan öğrendiler. Bu kültürün arkasında yaşama ayakta kalma iç güdüsü var. Bu içgüdü saha yansıyınca bazı olaylar sahaya yansıyabiliyor. Ama bu oyuncunun kötü veya terbiyesiz olduğunu göstermez. Felipe Melo bizim kontrolümüzde Galatasaray'a ve Türk sporuna faydalı olmaya devam edecek ve yolunu kesmek istemediğimiz bir futbolcu. 'MÜLKİYETE KARŞI HİÇ KİMSENİN BİR SALDIRISI OLAMAZ' Mecidiyeköy'de bizim belediyelerden aldığımız ruhsatlarımız var hiç bir sorunumuz yok. 17 metreye kadar inşa çukurumuz indi. Daha da aşağıya gidiyoruz. Orada yapılaşmamız devam ediyor. Biz oradaki binamızı yapıp çıkartacağız. Orası bizim tapulu mülkümüz. İstimlakı mümkün olamaz. Böyle bir şey olacaksa biz çok yanlış anlarız ve reaksiyonumuz da çok değişik olur. Türkiye hukuk devletidir. Mülkiyete kimsenin haksız bir saldırısı olamaz. Buna ihtimal dahi vermiyorum. Bu sadece dedikodu. Hukukun temel kaidesi hiç kimse kendisine ait olmayanı başkasına devredemez. Devretse de geçerli değildir. Kimsenin bundan endişe etmemesi gerekir. Biz bir kamu kuruluşuyuz. Bizim aramızın kötü olması mevzu bahis değil. Biz devlete her zaman saygılı olduk ve öyle olacağız. Derseniz ki gerekli desteği görüyor musunuz? Hayır. Ben geçen 3 sene içinde böyle bir şey görmedim. Çok büyük taleplerimiz de yok. Burası bir spor kurumu. Halka ait bir yer. Burasını en iyi şekilde yönetmeye çalışıyoruz. Devlet bize yardımcı olur başımızın üstünde yeri var. Olmazsa da kendi kararıdır ısrarcı olmayız. 'ALİ SAMİ YEN İHALESİNDE DEVLETİN HAZİNESİNE 1 MİLYAR LİRA GİRDİ' Statta ben olaya şöyle bakıyorum. Bize stad devlet tarafından verilmiş bir ulufe değil. Biz bu stada gelene kadar Mecidiyeköy'deki arazimizi terk ettik. Biz 39 senelik bakiye hakkından vazgeçmeseydik devlet orayı satıp hazineye katamazdı. Bizim 360 dönümlük arazi 49 senelik hakkımız vardı. Bu hakkın 240 dönümünü verdik. Devletimiz 1 milyar liraya inşaatları yapan firmaya satış yaptı. O da hazinemizin kasasına girdi ama beklentimiz olmadı. Bizim 191 milyon liraya mal edildiği söylenen stadın sadece kullanım hakkı verildi. Bunun karşılığında reklamlar, kira gibi 49 yılda 450 milyon liralık bir fatura çıktı. Bugün de almadığımız bir stad için karşımızda 17 dava çıktı. Bunun heralde bir akıllıca izahı olacaktır. Bir gün otoriterlerle karşı karşıya oturduğumuzda Galatasaray kendi savını en iyi şekilde masaya getirecektir. 'TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜĞÜ GALATASARAY, KİMSE KIZMASIN' Elimizden geleni yapıyoruz stad için. İyileştirmeleri sürdürüyoruz. Isıtmalar konuldu, saha kazındı yeniden yapıldı. Stadın 36 derece ekseninin yanlış koyulması nedeniyle çimlerimizi sıhhatli şekilde büyümeyeceği bize çok ağır maliyetlere neden olacağı gibi gerçekleri yaşıyoruz. Ama güzel bir stad. Türkiye'deki imkanlar bu ve Galatasaray Türkiye'nin en büyüğü. Kimse kızmasın.Çatı konusunda bizden evvelki yönetim seçimden 15 gün evvel yaptıkları anlaşmayla angajmana girmişler. Buranın irtifa hakkı intifa hakkına döndürülmüş ve kiracı durumuna girmişiz. Bir son dakika anlaşması. Bunun hukuki sonuçları ne olur nasıl olur? Bir gün bu iş adliyeye giderse o zaman daha net ortaya çıkacaktır. Çatı için gerekli garantileri aldığımız takdirde biz bu çatıyı yaparız. Bu çok büyük bir yük değil. Bu vecibemizi yerine getiririz. Bence gereksiz. Ama kontratlar gerektiriyorsa bu yapılır. Stada müzenin yapılması söz konusu. Yönetim kurulunda Candan Erçetin'in direkt ilgilendiği konu. Onun başkanlığında bir ekip müzeyi derliyor. Burada devamlı değişken bir sürü kupamız fotoğrafımız olacak. İleride düşündüğümüz stad turu konseptinin içinde böyle bir müze yer alacak. Dijital sistemlerin öne çıktığı bir çalışma ilerlemiş durumda. Biz bir kamu kuruluşuyuz. Halka hizmet için varız. Halkın hem ruh sağlığına hem de değer ihtiyaçlarına karşı çok duyarlıyız. Özellikle ülkemizde zaman zaman ortaya çıkan sorunlara karşı da dikkatliyiz ve çözümüne yardımcı olmaya çalışıyoruz. Kan bağışı da bir sosyal sorumluluğumuz. Kulüplerin hepsi bu konuda duyarlı. Hepsi destek olmuşlar. Hepsine teşekkür etmek istiyoruz. İnşallah devamı gelir. Atletico Madrid ile bu soma olayı ortaya çıkar çıkmaz başkanıyla görüştüm ve bir karar aldık. Onların masrafları olacağı için gelirin onlara düşen kısmını Atletico Madrid kullanacak. Ama biz gelirimizin tamamını soma'ya vereceğiz. Maç İzmir'de olacak. Oyuncularımız da bu konuda son derece duyarlı. Onlar da 400 bin dolarlık primlerini soma'ya bağışladılar. En iyi şekilde kullanılması için vakfımızla temas içindeyiz. 'KULÜPLER BİRLİĞİ TÜRK SPORUNU YÖNLENDİREMİYOR' Kulüpler Birliği'nin bir bölümüne ben gittim. Daha evvel de belirttim Kulüpler Birliği'nin bir işlevi rolü yok. Kulüpler birliğinin federasyonun patronu olması gerekirken tam tersi. Kulüpler Birliği'nin Türk sporunu yönlendirme gücü yok. Kulüpler birliğinin olma sebebi de yok. Hem oradayız hem değiliz. Acaba oradan çıkmak bir yenilgi anlamına mı gelir? Türkiye'de protesto yaptığınız anda dışarıda kalırsınız. Burayı bizim yönlendirmemiz organize etmemiz daha yararlı hale getirmemiz mümkün mü? o kadar başka önceliklerimiz var ki. kulüpler birliğine geçtiğimiz ilk sene böyle bir brifing verdim. Bütün üyelere bilgi sunduk. Çok güzel böyle yapalım dediler. Eskişehirspor başkanı başkan seçildi. Söz verdi bu projeyi hayata geçireceğine dair ama ondan sonra bir daha duyulmadı. Kulüpler Birliği'nin aslında kulüpler holdingi şeklinde geliştirip futbolun ana sorumluluklarını alıp, federasyona milli takım ve altyapı konularına bakması gerekir. Ne federasyon bu gücüden bir şeyler kaybetmek istiyor, ne de arkadaşlarımız federasyona seslerini yükseltmek istiyor. Çünkü ödemelerin gecikmesi gibi sorunlarla karşılaşmak istemiyorlar. Olay o kadar federasyona bağlanmış ki. Federasyondaki oyların gücü aynı. Benim oyumun değeri 10, hiç taraftarı olmayan ekibin değeri 1 değil. Onun için bazı kulüpleri federasyon kendi imkanlarını kullanarak ufak kulüpleri mutlu etmenin yollarını bularak oylarını topluyor. 'FEDERASYON VE FEDERASYONU ORAYA KOYAN GÜÇ...' Federasyondan çekiniyorlar. Federasyonu oraya koyan güçten de çekiniyor olabilirler. Biz yayın hakları olayını son 1 senedir UEFA ile ECA ile görüştük ve büyük bir haksızlık olduğunu anlattık. Dediler ki 3 Temmuz ile başlayan süreçte bir tek D-smart müracaat etti ve onlar da bir evvel ki kontratın yarısından biraz fazlasıyla kapattılar. 'LİG ŞAMPİYONLUĞU ÖNCELİMİZ İSE SADECE şampiyonlar ligi'NE GİDEBİLMEK İÇİNDİR' Chelsea'de yapılan bir açık oturumda Juventus başkanıyla beraberdik. Bu haksızlık değil mi dedim biz rahatsız değiliz dedi. Galatasaray bu sene Şampiyonlar Ligi'ne gidiyor. Ama yalnız biz değil diğer kulüplerin de Şampiyonlar Ligi'ne gitme imkanları var. Bunun için çalışıyorlar. Şampiyonlar Ligi'ne gidemeyen takımların mali güçleri bundan çok darbe alıyor. Herkes dışarıya gitmenin peşinde. Bizim önceliğimiz hep Şampiyonlar Ligi. Önceliğim lig şampiyonluğu ise Şampiyonlar Ligi'ne gidebilmek içindir. 4. 5. Yıldız zaten gelir. Galatasaray TV olarak başka ortaklarla bu ihalelere girmek istiyoruz. Bunun şartlarını oluşturmaya çalışıyoruz, büyük ihtimalle de gireceğiz. Sadece sponsorlarla bu iş olmaz. Bu sizin ortaklıklarla bu değeri üretmeniz gerekiyor. Ticari operasyon olarak görebiliriz. UEFA'nın bize olan bakışı müspet. Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'ne katılmasından son derece mutlular. Bizi sürekli yüreklendiriyorlar. Ben bundan dolayı memnunum. 'KÖTÜ NİYETLE DAVRANIYORUZ SANDILAR' Avrupa'ya gidememe endişesini 3 yıl evvel belirttik. Yolun nerede biteceği belli olduğu için söyledik ama yanlış anlaşıldı. Biz kötü niyetle davranıyoruz sanıldı. Bir olayın süratle çözülmesi için tavsiyede bulunduk. En son isteyeceğimiz şey rakiplerimizin bize bu ligde oynama imkanı veren güçlü rakiplerimizin olmasıdır. Güçlü rakiplerimiz olmazsa beklentilerimiz yarı yarıya düşer. Rakiplerimizin başına bir şey gelmesi gibi bir beklentimiz yok. Federasyonun kendisine düşen bir görevi yapması gerekirdi. O gün suçlanan görevleri temizleyebilecek bir görevdi. Ama federasyon bazı konularda duyarlı değil. O zaman da tamamen sorumluluktan kaçtılar ve bugün hala o sıkıntının devam ettiğini görüyoruz. Koskoca camialar ızdırap çekiyor. Federasyon dese şu kadar puan kestin 15-20 ne olacak ki? 1 sene şampiyonluk kaybederdin. Ama federasyon bunu yarına attı ve problem büyüdü. Hala bunu görmezden geliyoruz. Eğer Avrupa'ya gitmeme gibi bir durum olursa kulüplerin reaksiyonu çok sert olacaktır. Burada kişilerin mesuliyetleri üzerine dahi gidilebilir. Bu yönetimlerdeki kişiler eğer kendilerini kurumun arkasında rahat görüyorlarsa yanılıyorlar. Bu kurumları yönetenlerin mesuliyetleri mevzu bahistir.Sabah
Korku Filmlerindeki En Korkunçlu Kadınlar
Bildiğiniz gibi korku filmlerinin neredeyse hepsinde bölüm sonu canavarı ( boss ) olarak karşımıza bir karakter çıkar. Kahramanlarımız onu yok etmek ve kötülüğe son vermek zorundadır. Tahmin edeceğiniz gibi de bu karakterler özenle hazırlanmış, oldukça korkutucu görünen tiplerdir. Şimdi gelin listemizde bu boss adını verdiğimiz karakterlerin hem kadın hem de korkunç olanlarınına göz atalım.
Irina Shayk Antalya'da
etiket
Bu yıl 18'incisi düzenlenecek Dosso Dossi Fashion Show'da kendisini için özel hazırlanan 'Sonbahar' temalı podyuma çıkacak dünyaca ünlü top model Irina Shayk, Antalya'ya geldi.Moskova'dan İstanbul aktarmalı Antalya Havalimanı'na gelen Shayk, CIP kapısında Dosso Dossi yönetimi tarafından karşılandı. Shayk, kendisi için hazırlanan çiçeğin otel odasına getirilmesini istedi, basın mensuplarının röportaj teklifini geri çevirdi. Yorgun olduğu gözlenen Shayk'in siyah derin yırtmaçlı elbise giydiği, büyük çerçeveli güneş gözlüğü taktığı görüldü. Gazetecilere açıklama yapmayan Shayk, ardından konaklayacağı Kundu Turizm Bölgesi'ndeki Rixos Lares Otel'e geçti. Dosso Dossi Fashion Show Yönetim Kurulu üyeleri, kalacağı otele kadar Irina Shayk'a eşlik etti. ÜNLÜ MANKEN İÇİN MODA DEĞİRMENİ KONSEPTLİ PODYUM TASARIMI Irina Shayk için fuarın düzenleneceği Antalya Expo Center'da özel podyum hazırlandı. 'Moda değirmeni' adı verilen 'Sonbahar' temalı podyumda, dökülmüş yapraklar, su değirmeni ve çiftlik eviyle kabakların konulduğu at arabası yer alıyor. Çeşitli firmaların sonbahar-kış kreasyonlarının yer alacağı defilede Shayk, 6 Haziran günü 3 ayrı kıyafetle podyuma çıkacak. Shayk podyumda yürürken Roberto Bravo tarafından kendisine özel hazırlanan değerli taşlarla süslü kolyeyi takacak. Dosso Dossi Fashion Show Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Erarslan, Shayk için özel hazırlanan podyumda gazetecilere yaptığı açıklamada, Adriana Lima, Anna Chapman ve Miranda Kerr gibi dünyaca ünlü yıldızların ardından Irina Shayk'ı da Antalya'ya getirerek, kenti bir mode şehri yapmayı amaçladıklarını söyledi. Erarslan, şovda aralarında Irak'ın da bulunduğu 30 ülkeden katılımcının yer alacağını kaydetti.DHA
Reklam
Van Gogh'un Kulağı Geri Döndü
Ünlü ressam Van Gogh’un 1888’de kestiği kulağı, 3 boyutlu yazıcı teknolojisiyle geri döndü. Ressamın kulağının kopyası, akrabasından alınan DNA ile yeniden yapıldı. Hollandalı ünlü ressam Vincent Van Gogh'un kulağı, akrabalarından alınan DNA ile laboratuvar ortamında kopyalanarak Almanya'daki bir müzede sergilenmeye başladı. Ünlü ressamın kardeşi Theo’nun torununun torunundan doku alan sanatçı Diemut Strebe, üç boyutlu yazıcı kullanarak Van Gogh'un kulağının bir kopyasını yaptı. Strebe, dokuların Boston'daki Brigham Hastanesi'nde genetik mühendisleri tarafından kıkırdağa çevrildiğini ve bilgisayar görüntüleme tekniği kullanılarak Van Gogh'un kulağına benzetildiğini söyledi. “Bilimi bir tür fırça gibi kullanıyorum, tıpkı Vincent'in resim yaptığı gibi” diyen Strebe, ressamın kullandığı zarfta bulunan DNA örneğinin bir başkasına ait olduğu ortaya çıkınca dokuyu akrabasından almak zorunda kaldığını belirtti. Besleyici bir solüsyonun içinde 'canlı tutulan' kulak, Karlsruhe kentindeki Sanat ve Medya Merkezi'nde 6 Temmuz'a kadar sergilenecek. Ziyaretçiler, 'Van Gogh'un kulağına' konuşabilecek. Bir bilgisayar, ziyaretçilerin sesini işledikten sonra sinir uyarılarına dönüştürecek ve hafif bir ses çıkaracak. Strebe, eserini gelecek yıl da New York'ta sergilemeyi planlıyor. Resim dünyasının en gizemli sanatçılarından biri olan Van Gogh'un 1888'de arkadaşı ünlü ressam Paul Gauguin ile tartıştıktan sonra sol kulağının bir kısmını kestiği sanılıyor. Van Gogh, 27 Temmuz 1890'da bir tarlanın ortasında kendisini tabancayla vurmuş, iki gün sonra tüm kariyeri boyunca kendisine maddi destek sağlayan kardeşi Theo'nun kollarında ölmüştü. Kaynak: AA
Mehmet Öz’den Göbek Eriten Karışım
Uluslararası çapta tanınan ünlü Türk doktoru Mehmet Öz, özellikle göbek bölgesindeki yağlanmadan şikâyetçi olan kadınlar için mucize bir içecek tarifi paylaştı. Salatalıktan ıspanağa, limondan naneye kadar pek çok yeşil sebzeden oluşan bu mucizevi karışım, kadınların bölgesel fazlalıklarından kurtulmasına yardımcı oluyor.Göbek eriten mucize içecek için almanız gerekli malzemeler şöyle: 2 su bardağı ıspanak, Yarım salatalık, Yarım kereviz sapı, 1 tutam maydanoz, 3 adet havuç, 2 adet elma, 1 adet kabuğundan soyulmuş portakalın çeyreği, 1 limonun çeyreği, 1adet misket limonunun çeyreği, 1 tutam taze nane, 1 adet kabuklarından ayrılmış ananasın çeyreği.Tüm malzemeleri blenderdan geçirin. Hazırladığınız karışımı katılık miktarına göre su ve buz dahil ederek içebilirsiniz. Eğer arzu ederseniz çok az deniz tuzu ilave ederek de tüketebilirsiniz. Tahta kaşık kullanmak vitaminlerin besin değerlerini kaybetmemesi açısından önemlidir.haber kaynağı: 724saglik.org/beslenme-diyet
Reklam
Mindfuck: Kendi kendini sabote edenler kulübü
unu yapamazsın, bunu yapmamalıydın, başaramıyorsun, başaramazsan şöyle olur, böyle olur… Hepimiz kendi kendimize yapıyoruz bunu. Sürekli kendimizle konuştuğumuz, ne yapsak susturamadığımız bir iç sesimiz var.“Mindfuck” kitabının yazarı Petra Bock’ın “iç bekçimiz” olarak adlandırdığı bu sesin sahibi, ne yazık ki hiç de bizim tarafımızı tutmuyor ve yaşamak istediğimiz hayatı sabote ediyor.Almanya’nın ünlü yaşam koçu, “Mindfuck” (Beyni Becermek) isimli kitabında bu sesin nereden geldiğini, neler söylediğini ve onun olumsuz etkilerinden kurtulma yollarını araştırıyor.Mindfuck, aslında bir sinema-televizyon terimi diyebiliriz. Hani korku filmi izledikten sonra bir süre etkisinden çıkamaz, hafif ürkekleşir ve her zaman odamızda olan ağaç gölgesini bir an için katilin gölgesi gibi algılama eğilimine gireriz ya, İşte “mindfuck” terimi de, gerçekte olmayan bir şeyin etkisinde kalarak gerçeği deforme etmemiz, yanlış yorumlamamız gibi bir  durumu ifade ediyor. Etkisinde kaldığımız şey ise bizzat evdeki ses.Uzman ağzından açıklamak gerekirse, kişiliğimiz iki düzlemden oluşuyor; bunların ilki, içinde gerçek potansiyelimizin uyukladığı biri; diğeri de, bize sürekli ne yapmamız gerektiğini, daha doğrusu ne yapamayacağımızı söyleyen kişi. İkinci kişiliğimizin tuzağına sıklıkla düşüyor ve potansiyelimizi gerçekleştirmediğimiz bir yaşama razı oluyoruz...
Snowden'ın Öyküsü Beyaz Perdeye Aktarılıyor
Oscar ödüllü ünlü yönetmen Oliver Stone, ABD'nin küresel izleme politikaları ile ilgili gizli belgeleri sızdırarak büyük tartışma başlatan NSA'nın eski sistem analisti Edward Snowden ile ilgili film çekmeye hazırlanıyor. NEW YORK Oscar ödüllü ünlü Amerikalı yönetmen Oliver Stone, ABD'nin küresel izleme politikaları ile ilgili gizli belgeleri sızdırarak büyük tartışma başlatan Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) eski sistem analisti Edward Snowden ile ilgili film çekmeye hazırlanıyor. Stone, Guardian gazetesinde çalışan Luke Harding'in kaleme aldığı 'The Snowden Files: The Inside Story of the World's Most Wanted Man (Snowden Dosyaları: Dünyanın En Çok Aranan Adamının Gerçek Hikayesi)' adlı kitabını beyaz perdeye uyarlayacağını açıkladı. 'Midnight Express (Geceyarısı Ekpresi)', 'Platoon (Müfreze)' ve 'Born on the Fourth of July (Doğum Günü Dört Temmuz)' filmleri ile üç kez Oscar'a layık görülen Stone, Snowden'ın NSA'nın en gizli operasyonları ile ilgili belgeleri sızdırmasını 'çağımızın en büyük olaylarından biri' olarak niteledi. NSA'nın ABD ile diğer ülkelerde milyonlarca kişinin ve liderlerin telefon konuşmalarını kaydederek istihbarat topladığını ortaya koyan belgeleri sızdıran Snowden, Hollywood'un en çok ilgi gösterdiği kişiler arasında yer alıyor. Geçen ay da Sony Pictures, gazeteci Glenn Greenwald'ın halihazırda Rusya'da yaşayan Snowden ile ilgili 'No Place to Hide: Edward Snowden, the NSA and the U.S. Surveillance State (Saklanacak Yer Yok: Edward Snowden, NSA ve ABD İzleme Devleti)' adlı kitabının beyaz perde haklarını satın almıştı.AA
Rihanna'dan Transparanlı Twerk
Rihanna, Moda Ödülleri gecesinde bütün dikkati kendisinde toplamayı başardı. Transparan bir kıyafetle geceye katılan Barbados'lu ünlü şarkıcı, Instagram'da çıplak fotoğraflarından ötürü hesabının askıya alınmasına inat adeta şov yaptı.
Reklam
Cemal Hünal'dan Güldüren Teşhis
Aralarında Çağatay Ulusoy, Gizem Karaca, Yusuf Akgün’ün de bulunduğu 21 sanığın yargılandığı uyuşturucu davasında oyuncu Cemal Hünal tanık olarak dinlendi. Hünal, Çağatay Ulusoy ve Gizem Karaca’nın da bulunduğu tutuksuz sanıkları da sadece televizyondan tanıdığını söyledi. Bu sözler salonda gülüşmelere neden oldu.İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Çağatay Ulusoy, Gizem Karaca’nın da bulunduğu 9 tutuksuz sanıkla 12 tutuklu sanık ve avukatları katıldı. Daha önce firari sanık olan ancak celse arasında teslim olup mahkemede ifade verince serbest bırakılan sanıklar Ayşe Selin Boronkay ile Mehmet Çakır da duruşmaya katıldı.CEMAL HÜNAL’DAN GÜLDÜREN TEŞHİSDuruşmada tanık olarak dinlenen ’Issız Adam’ filmiyle ünlenen oyuncu Cemal Hünal, 'Bir zamanlar uyuşturucu kullandım ama düzenli uyuşturucu kullanıcısı değilim. Satanları şahıs olarak tanımam. Ben oturduğum yer olan Etiler’de uyuşturucuyu alıyordum. Uyuşturucu satın almaya giderken başıma kasket takıyordum. Ünlü olduğum için kişilerle göz teması yapmıyordum' dedi. Tutuklu sanıkları teşhis edemediğini söyleyen Hünal, aralarında ünlü oyuncular Çağatay Ulusoy ve gizem karaca’nın da bulunduğu tutuksuz sanıkları ise sadece televizyondan tanıdığını belirtti. Bu sözler üzerine salonda gülüşmeler yaşandı.
'Yılın Moda İkonu' Rihanna
etiket
Ünlü yıldız kıyafetleriyle magazin gündeminin ilk maddesi haline geldi. Yılın en önemli moda ödüllerinden biri olan CFDA (Council of Fashion Designers of America) Moda Ödülleri dün New Yorkta düzenlenen bir törenle sahiplerini buldu. CFDA (Amerikan Moda Tasarımcıları Konseyi) moda ödülleri dün akşam New York’ta yapılan törenle sahiplerini buldu. Moda ve sanat dünyasından birçok ünlü ismin katıldığı geceye Rihanna ışıltılarla kaplı transparan elbisesiyle damga vurdu. Moda ikonu ödülünü alan ünlü şarkıcı elbisesiyle ikon olma konusundaki iddiasını gösterdi. Gecede ödül alan isimler şöyle; Yılın Kadın Giyim Tasarımcısı: Joseph Altuzarra Yılın Erkek Giyim Tasarımcısı: Dao-Yi Chow ve Maxwell Osborne (Public School) Yılın Aksesuar Tasarımcısı: Ashley Olsen & Mary-Kate Olsen, (The Row) Kadın Giyim Swarovski Ödülü: Shane Gabier ve Christopher Peters (Creatures of the Wind) Erkek Giyim Swarovski Ödülü: Tim Coppens Aksesuar Swarovski Ödülü: Irene Neuwirth Geoffrey Beene Yaşamboyu Başarı Ödülü: Tom Ford Eleanor Lambert Kurucular Ödülü: Bethann Hardison Antoloji
7. İstanbul Belgesel Günleri Soma'yı Unutmadı
Documentarist İstanbul Belgesel Günleri 7-12 Haziran tarihleri arasında yedinci kez İstanbul’a konuk oluyor. Festival bu yıl Soma’yı da unutmuyor ve maden belgesellerini seyirciyle buluşturuyor. 30’dan fazla ülkenin filmleri, yan etkinlikleri ve konuklarıyla katılım göstereceği 7. Documentarist İstanbul Belgesel Günleri, 7-12 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek. İç savaşın yaşandığı ülke Suriye Festival programında bu yılki konuk ülkesi Suriye. İç savaş koşulları altında yaşayan Suriyeli belgeselcilerin yakın dönemde yaptığı, çatışma koşulları altındaki gündelik hayata tanıklık eden, ayrıca yaşanan sürece Suriyelilerin gözünden bakan, daha önce pek az yerde gösterilebilmiş filmlerden bir seçki festivalde seyirciyle buluşacak. Polonya- Türkiye ilişkilerinin 600. yılı Documentarist’in gündemindeki diğer bir ülke ise Polonya. Polonya- Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yılı kutlama etkinlikleri kapsamında Adam Mickiewicz Enstitüsü’ne bağlı dijital platform Culture.pl işbirliği ile gerçekleşen programda, bu ülkeden 12 kalburüstü film ağırlanıyor. Polonya’dan Ustalar: Krakow Film Festivali’nin Ödüllü Filmleri başlıklı bölümde, ülkenin en kıdemli belgesel festivali olan Krakow Film Festivali’nde son 40 yılda ödül almış belgeseller yer alıyor. Seçkide Krzysztof Kieslowski, Kazimierz Karabasz, Marcel Lozinski, Wojciech Wiszniewski gibi ülkenin en önemli ustalarının ödüllü yapıtları yer alıyor. Konuk olarak festivale katılacak yönetmenlerden Pawel Lozinski, ülkenin bir başka ünlü belgeselcisi, babası Marcel Lozinski ile birlikte çekimine başladığı, ancak anlaşamayarak birbirlerine küstükleri, sonunda baba ile oğul tarafından iki versiyonu yapılan ‘Baba ve Oğul’ (Father and Son, 2013) filminin ilginç hikâyesini anlatacak. Documentarist ilk kez FIPRESCI Jürisi Documentarist, bu sene ilk kez bir FIPRESCI Jürisi ağılıyor. Bu yılki jüride Şili’den Pamela Biénzobas, Danimarka’dan Steffen Moestrup ve Türkiye’den Özge Özdüzen görev alacak. Festival programının ana bölümlerinden birini de Türkiye’de son bir yılda yapılan belgesellerden 20 filmlik geniş bir seçki oluşturuyor. Bunlardan, yönetmenin 1. veya 2. filmi olanlar Johan van der Keuken Yeni Yetenek Ödülü‘ne aday olarak jüri önüne çıkacak. Bu seneki ödül jürisinde Deniz Akçay, Işıl Baysan Serim, Ufuk Emiroğlu, Senem Aytaç ve Hans Treffers yer alıyor. Ustalara saygı bölümü Bu yılın Ustaya Saygı bölümü ise 2001 yılında erken yaşta hayata veda eden Hollandalı belgeselci Johan van der Keuken’e ayrıldı. 40 yıla yayılan sinemacılık kariyeri boyunca 50’den fazla belgesel yapmış ve birçok kitap yayımlamış olan ustanın, en önemli yapıtlarından beşi bu bölümde seyirciye sunulacak: ‘Beppie’ (1965), ‘Okuma Dersi’ (The Reading Lesson, 1973), ‘Yönetmenin Tatili’ (The Filmmaker’s Holiday, 1974), ‘Kuyunun Üstündeki Göz’ (The Eye Above the Well, 1988) ve ‘Amsterdam Küresel Köyü’ (Amsterdam Global Village, 1996). “Soma İçin” Soma’da yaşanan felakette yaşamlarını yitiren işçiler anısına, madencilerin yaşamına odaklanan filmler de son anda programa eklendi. “Soma İçin” başlığı altında geçen günlerde kaybettiğimiz Michael Glawogger’in ‘İşçinin Ölümü’ (Working Man’s Death), Bolivya’daki çocuk madencileri konu alan ‘ Şeytan Madeni’ (The Devil’s Miner, 2005) ve İngiltere’deki madencilerin melankolik hikâyesini aktaran ‘Madenci İlahileri’ (The Miners’ Hymns, 2011) adlı filmler gösterilecek. Gösterim mekanları Film gösterim mekânları Fransız Kültür Merkezi, SALT Beyoğlu, Aynalıgeçit Etkinlik Mekânı, Hollanda Konsolsoluğu Bahçesi ve Romen Kültür Merkezi. Festival programına buradan ulaşabilirsiniz.IMC
Reklam
Elif Şafak: 'Tokatlanmaya Alışmışız'
Elif Şafak, Gezi Parkı protestolarının 1. yıldönümü nedeniyle İtalyan La Repubblica gazetesinde bir makale yayınladı. Dünyaca ünlü yazar Elif Şafak, Gezi Parkı olaylarının 1'inci yıldönümü nedeniyle 2 günden bu yana haberler yayınlayan İtalyan La Repubblica gazetesi için bir makale kaleme aldı.  Elif Şafak, Gezi Parkı protestolarının 1. yıldönümü nedeniyle İtalyan La Repubblica gazetesinde yayınlanan makalesinde, Başbakan Erdoğan'ın Soma'da bir eylemciyi tokatladığı iddiasına değinerek, 'Millet olarak biz, belli bir yetkiye sahip olanlar tarafından tokatlanmaya alışmışız' dedi. Soma faciası ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın bir eylemciyi tokatladığı iddiasına da değinen Şafak, 'Millet olarak biz, belli bir yetkiye sahip olanlar tarafından tokatlanmaya alışmışız' ifadelerini kullandı. Şafak, 'Her şeye gücü yettiğini düşünen bir devlet tarafından aldatıldık' başlığı ile kaleme aldığı makalesine, Gezi Parkı olaylarının üzerinden 1 yıl geçtiğini anımsatarak, yazısına 'Bu zaman içinde dünya , güneş etrafından 942 milyon kilometre dolaştı. Ancak biz Türkiye 'de 1 santimetre bile yol alamadık. Demokrasi ve ifade özgürlüğü konusunda önemli bir ilerleme kaydedilmedi. Aksine, korkarım geriye doğru adımlar attık' sözleriyle başladı.  Türkiye'de hükümetin, sürekli aşırı karşıt bir dil kullanarak 'Onlara karşı biz' mantığıyla hareket ettiğini savunan Şafak, 'Böylece zaten bölünmüş olan bir toplumu daha da kutuplaştırıyor. Ülke, Başbakan Erdoğan'ın süpermarketin içine kadar bir eylemciyi takip edip, ona tokat attığı söylentileriyle altüst olmuş durumda. Bu doğru ya da değil, Erdoğan'ın kararlı destekçileri bile bunu olası buluyor' iddiasında bulundu.   Yayınlanan bir görüntüde Erdoğan'ın, 'Bu ülkenin başbakanını protesto edersen, tokat yersin' dediğini aktaran Şafak, şöyle devam etti:  'Bu olay başka bir yerde gerçekleşmiş olsa;, herhangi bir ülkenin hükümeti temellerinden sarsılmış olurdu. Ancak Türkiye'de değil.'  Soma'da 301 kişinin ölümüyle sonuçlanan maden faciasından sonra İstanbul, İzmir ve Ankara'da hükümetin kusurunu protesto etmek isteyenlere polis müdahalesi yapıldığını anlatan Şafak, şunları yazdı:    'Türkiye'de yas, pasif yaşanmak zorunda, sessizce: sokaklara çıkmaya cesaret edersen, devlet seni tokatlar. Tokat, bizim kültürümüzün bir parçasıdır ve en ufak bir provokasyonda kendini gösterir. Türkiye'de devlet, her türlü güce sahiptir, vatandaşlar ise hayır. Millet olarak biz, belli bir yetkiye sahip olanlar tarafından tokatlanmaya alışmışız. Ailede, okulda, orduda, yolda, süpermarkette; tokat her yerde…'  DHA
Reklam
Girişimci Bir Sanatçı Aya Ev Yaptırmak İstiyor
İsveçli Mikael Genberg, 15 yıl önce tasarladığı projesini hayata geçirmek için yola koyuldu. Sanatçının ayda ev inşa etmek istediği Moonhouse Project isimli projesi, aynı popüler bağış platformlarındaki gibi ihtiyacı olan bütçeyi online destekle elde etmeyi amaçlıyor. Heyecandan işi gücü bırakıp bu projeye baş koyan sanatçı, dünyada inşa edeceği evi aya yollamak istiyor. Proje için özel tasarlanan web sitesine girip aya giden 384.000 kilometre uzunluğundaki bu yolda birer, ikişer metre satın alabilir; The Moon House’un aya ulaşmasına yardımcı olabilirsiniz. Toplamda 15 milyon dolara ihtiyacı olan dünyanın şimdiye kadarki en büyük bütçeli destek projesini başlatan Genberg’e biz de bu satırlardan bol şans diliyoruz. Genberg, projesinin tüm detaylarını ayarlamış, hazır kıta beklemeye bile . Sanatçı, söz konusu evi geliştirmek için robot tasarımlarıyla ünlü şirket Astrobotic ile çalışmakta. Ve, eğer olur da başarırsa; SpaceX adlı şirket tarafından geliştirilen Falcon 9 adlı uzay aracı aya gidecek olan evin sevkiyatını üstlenecek. Sanatçı şu anda kadar 4.000 dolar gibi bir mebla toplamayı başarmış olsa da; önünde daha 181 gün olduğundan dolayı ümidini yitirmeye pek niyetli değil.Play Tuşu
Uluslararası İstanbul Opera Festivali, Attila'nın Aşkıyla Başlayacak
Bu yıl beşincisi düzenlenecek olan Uluslararası İstanbul Opera Festivali, Verdi’nin “Atilla” operasıyla başlayacak. Pek çok operanın sahneleneceği festival, dünyaca ünlü Rus bariton Dmitri Hvorostovsky konseriyle son bulacak Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından organize edilen ve bu yıl beşincisi düzenlenecek İstanbul Opera Festivali, yerli ve yabancı pek çok topluluk ve sanatçıyı ağırlayacak. Denizbank’ın ana sponsorluğunda gerçekleştirilecek festivalde bu yıl; Atilla, Fatih Sultan Mehmet, Saraydan Kız Kaçırma, Beklenmedik Karşılaşma, Birjan ve Sara operalarının yanı sıra Türkiyeli seyircilerin yakından tanıdığı Lüküs Hayat opereti de sergilenecek eserler arasında yer alıyor. “KAPALI GİŞE” ile MERHABA Yarın başlayacak Uluslararası İstanbul Opera Festivali, Ankara Devlet Opera ve Balesi yapımı, Verdi’nin ünlü eseri Attila ile seyirciye “merhaba” diyecek. Bu yıl başında prömiyeri yapılan ve her temsili kapalı gişe oynayan eser, Zorlu Center’daki Performans Sanatları Merkezi’nde sahnelenecek. Ünlü rejisör Andrejs Zagars’ın Ankara Devlet Opera ve Balesi için sahneye koyduğu eserde; Attila’nın, Roma’yı işgali sırasında kendisine esir düşen Odabella’ya olan aşkı ve Odabella’nın intikam planları anlatılıyor. RUS BARİTON KAPATACAK Bu yıl beşincisi gerçekleştirilecek festival, 17 Haziran gecesi düzenlenecek gala konseriyle son bulacak. Konserde, dünyaca ünlü Rus bariton Dmitri Hvorostovsky, İstanbullu sanatseverlerle buluşacak. Newyork’tan Moskova’ya, Londra’dan Viyana’ya dünyanın en büyük ve en önemli opera sahnelerinde konserler vermiş olan sanatçı, soprano Ana Maria Martinez ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nın eşliğinde sahne alacak. Zorlu Center’da gerçekleşecek konseri ünlü şef Constantine Orbelian yönetecek. 5.Uluslararası İstanbul Opera Festivali Programı 3 Haziran 2014 ATTİLA / G.VERDI Ankara Devlet Opera ve Balesi Zorlu Center PSM 6 Haziran 2014 FATİH SULTAN MEHMET / G.ROSSINI İstanbul Devlet Opera ve Balesi Zorlu Center PSM 9-10 Haziran 2014 SARAYDAN KIZ KAÇIRMA / W.A.MOZART Samsun Devlet Opera ve Balesi İstanbul Arkeoloji Müzeleri Bahçesi 13 Haziran 2014 BİRJAN VE SARA / M. TULEBAYEV Samsun Devlet Opera ve Balesi Bakırköy Leyla Gencer Sahnesi 14- 15 Haziran 2014 BEKLENMEDİK KARŞILAŞMA / C. W. GLUCK Salzburg Devlet Operası Kadıköy Süreyya Operası 15-16 Haziran 2014 LÜKÜS HAYAT / C.R.REY Mersin Devlet Opera ve Balesi Bakırköy Leyla Gencer Sahnesi 17 Haziran 2014 GALA KONSER “DMITRI HVOROSTOVSKY” Şef: Constantine Orbelian, Soprano: Ana Maria Martinez İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası Zorlu Center PSM Taraf
Reklam