Yıllarca Okullarda Yanlış Anlatılmış, Meğer Kafasına Elma Düşmemiş! Newton'ın Bilinmeyen Karanlık Hayatı
Isaac Newton denildiğinde zihnimizde beliren ilk görüntü, ağaçtan düşen elma oluyor. Çevremizde olup biten olayları hepimiz fark etsek de birçoğumuz 'Neden?' ve 'Nasıl?' sorularıyla pek ilgilenmez. İşte Newton’ı bizden ayıran en önemli özelliklerden biri, sorgulayıcı düşünme yetisi oluyor. Gelin, hep birlikte Newton'ın bilim dünyasına katkılarının yanında iç dünyasını ve karanlık yönlerini öğrenelim.
Noel gecesi doğan prematüre bir bebek.
1642 yılının Noel gecesinde doğan Isaac Newton, prematüre şekilde dünyaya geliyor. Isaac, henüz 3 yaşındayken annesi başkasıyla evlenip onu anneannesine bırakıyor. Bunun sonucunda Isaac, annesinden ve üvey babasından nefret ediyor. Hatta 19 yaşına kadar işlediği günahları yazdığı bir kâğıtta annesini ve üvey babasını yakmakla tehdit etmesi yer alıyor.
12 yaşında filizlenen kimya aşkı.
Isaac Newton, 12-17 yaşları arasında bir eczacının yanında çalışmaya başlıyor ve burada kimyaya olan ilgisi yeşeriyor. Gittiği okulda notları gayet iyi olan Newton, 18 yaşında okulunu bitirerek Cambridge Üniversitesi'nin bir parçası olan Trinity Koleji'ne kabul ediliyor. Bu süreçte matematiğe karşı merakı gelişiyor. 1665 senesinde ortaya çıkan veba salgını sebebiyle Newton, evine geri dönüyor. Tahmin edin döndüğü evin bahçesinde hangi ağaç var? Evet, elma ağacı!
Meşhur elma hikâyesi aslında tam da bildiğimiz gibi değil.
Hepimizin bildiği elma ağacı hikâyesi tam da bildiğimiz gibi değil. Hatta elmanın Newton'ın kafasına düştüğüne dair hiçbir güvenilir bilgi kaynağı bulunmasa da elmanın düşüşünün, Newton'ın kafasını çalıştırmaya başladığı bir gerçek. 'Elma neden sağa veya sola doğru değil de aşağı düşüyor?' diye düşünen Newton, çekim kuvveti hakkında çalışmalarına başlıyor. Teorisinin tam olarak gelişmesi 20 yılı buluyor.
Gözüne iğne sokmayı bile deniyor.
Çekim kuvvetinin yalnızca dünyaya ve elmaya özgü olmadığını düşünen Newton, gezegenlerin hareketini de aynı teoriyle açıklamaya çalışıyor. Teorisini açıklamaya çalışırken tüm matematiği baştan yazarak calculusü geliştiriyor. Bugün bile üniversitelerde aldığımız calculus dersi Newton'a dayanıyor. Deneyciliğe takıntılı hâle gelen Newton, gözümüzün ışığı nasıl algıladığıyla ilgili çalışmaları sürdürürken köreltilmiş bir iğneyi gözünün altına sokarak şeklini değiştirmeye bile çalışıyor! Bu şekilde renk algısı ve göz şekli arasındaki ilişkiyi kurmayı amaçlıyor. Hatta bir gözünü eliyle kapatıp diğer gözüyle güneşe uzun süreler bakarak retinasında hasar bırakıyor ve renk algısı değişiyor. En azından tehlikeli deneylerin sonucunda optiğin gizemini çözüyor.
Baba, oğul ve kutsal ruh üçlemesine inanmayan dindar bir Hristiyan.
Newton, dinine sıkı sıkıya bağlı biri olsa da onun Hristiyanlık algısı biraz farklı. Mesela baba, oğul ve kutsal ruh üçlemesini kabul etmiyor. Hatta fizik alanında yaptığı deneyleri İncil'e uygulayıp Tanrı'nın gizemlerini çözmeyi kafaya koyuyor. Onun karşılaştırmalı İncil çalışmalarına göre şeytan, 3. yüzyılda yeryüzüne inip insanları üçleme yalanına inandırıyor. Newton'ın çalışmaları yalnızca bunlarla bitmiyor. Numerolojiye olan ilgisini üst seviyeye çıkararak İncil'deki sayıları dayanak alıyor ve kıyametin ne zaman kopacağını hesaplamaya çalışıyor. İşaret ettiği sene ise 2060 oluyor. Newton'ın öldükten sonra bıraktığı 2100 kitabın %27'sini ilahiyat kitapları oluşturuyor.
John Maynard Keynes, onu "Mantık Çağı'nın ilki değil, büyücülerin sonuncusu." şeklinde tanımlıyor.
Demir ve gümüş gibi değersiz sayılabilecek elementleri, altın gibi değerli elementlere dönüştürülebileceği görüşüne dayanan simya, Newton'ın takıntılı olduğu konulardan bir diğeri. Harry Potter'daki felsefe taşını herkes bilir. İnanışa göre bu taşın temsil ettiği enerji, evrenin yaratılışında kullanılır ve hâlâ evrenin çalışmasına yardımcı olur. Ek olarak bu taş, tüm elementleri birbirine dönüştürür. Newton, felsefe taşının gizemini çözmek için durmadan çalışsa da hiçbir şey elde edemez. Hayatının kayda değer bir kısmını teoloji ve simya üzerine harcar fakat hiçbir yere varamaz. Adını her zaman bilimin içinde duyduğumuz Newton, aslında bilimsel gerçekliklerden çok safsatalarla iç içe biri.
Robert Hook'un portresini yok ediyor!
Yıllarını boş çabalarla geçirse de Newton, saplantılarından kurtulup bilimsel çalışmalarına geri dönmeyi başarıyor ve seneler önce düşünmeye başladığı kütle çekim teorisini geliştiriyor. O dönemdeki azmi ve hırsıyla ortaya kült eserler çıkarıyor. Örneğin doğa felsefesini felsefe olmaktan çıkartıp bilim hâline getiriyor. Bunu da calculus sayesinde yapıyor. Önceki yıllarda kendisine yaptığı eleştiriyle onu bilim alanından uzaklaştıran Robert Hook'un tek portresini olduğu yerden kaldırarak karanlığa gömüyor. Yani birçok alanda ciddi çalışmalar yapmış Hook'un neye benzediğini bilemememiz Newton yüzünden!
Yıllarca sonuca ulaşmayan simya çalışmaları, ilk kez işe yarıyor.
Bilimsel çalışmaların altına imzasını atan Newton, son yıllarında simyaya ufak bir geri dönüş yapıyor. Hükümet, taklit edilen İngiliz paralarının önüne geçmesi için onu ilk önce darphane yönetimine; daha sonra ise para idaresinin başına getiriyor. Newton, paranın ağırlığını tek kütlede sabitliyor ve ülkesinin kötü gidişatını düzeltiyor.
84 yaşında hayatını kaybediyor.
Hayatını güç, zenginlik, hırs ve takıntılarla geçiren Isaac Newton; 84 yaşında yaşama veda ediyor. Şu anda Charles Darwin'le aynı yerde yatıyor.
Yorum Yazın
Albert einstein'ın çocukluk fotoğrafını Isac Newton'unmuş gibi göstermek nasıl bir kafa gerçekten 😁😁
Emin Çapa Newton 'un sorusunu şöyle açıklamıştı: Elma ağaçtan düşüyorsa gezegenler neden düşmüyor?