Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Uykusuzlukla Bir Şekilde Başa Çıkmak Mümkün, Peki Ya 12 Gün Boyunca Hiç Uyumazsak Ne Olur?
Türlü sebeplerle uykusuz kalıp vücudumuzun sınırlarını bazen isteyerek, çoğu zaman istemeyerek test ediyoruz. Bu sınırlar aşıldığında ne olduğunu tahmin edemesek de belki de uykusuzluk sınırını çoktan aşmış olabilir miyiz, bunu da bilmiyoruz.
Alın çayınızı kahvenizi, uykunun önemi ve uykusuz kaldığımızda bizim kadim yuvamız, vücudumuzda neler olduğuna hep birlikte bakalım.
Özellikle uykusuz kaldığımız zamanlar sorarız, acaba neden uykuya ihtiyaç duyuyoruz?
Uykunun bir de vücut kimyamızla ilgili yanı var ki yorgunluktan bile mühim.
Bu aşamanın ardından başlayan uyku vücudumuzun kendini yenilemeye başladığı döngünün de başlangıcıdır.
Uykunun kıymeti ve vücut için gerekliliğini bilmeyen yok fakat...
Uykusuzluk bilinçli yahut bilinçsiz, dünya çapında çok büyük bir problem. Teknolojik sebeplerin de her yıl yükselttiği oranların %80'e yaklaştığını söylemek çok da zor değil. Sebepleri sıralamak kolay gibi görünse de bu rahatsızlık halinin basit, üstünden gelinebilir etkiler yarattığını söylemek güç.
Uyku ve uykusuzluğa dair çokça bilgi aslında veriden uzak, mugalataya yakın. Yaşanmış bir örnekle, Randy Gardner'ı hatırlayalım.
Gardner, 1965 yılında 17 yaşındayken neredeyse 11 gün boyunca, 264 saat hiç ama hiç uyumadı. Öyle bir ya da birkaç gün sabahlama değil, tamı tamına 11 günden bahsediyoruz.
Peki bu 11 gün boyunca Gardner'ın vücudunda neler değişti?
Birinci gün hiçbir problem yoktu, her şey yolundaydı. Beklenen de buydu, ikinci gün nesnelere odaklanma yetisinde azalmalar yaşadı ve bazı nesnelere dokunsa bile onları tanıyamamaya başladı. Takip eden günlerde nur topu gibi bir dengesizliğe sahipti. Karamsarlık da baş göstermişti.
Deneyin son günlerinde kısa süreli belleği sorunlu hale gelirken halüsinasyonlar da görmeye başladı. Neyse ki deney sonlandığında ve eski hayatına döndüğünde psikolojik ve fiziksel bir zarara uğramamıştı. Onu muayene eden uzmanlar bu nötr sonucun bir istisna olabileceğini not etmişti. Ölüm bile uykusuzluğun aşırı sonuçlarından biri olabilirdi.
'Yok artık, ne ölümü?' diyenler, sizi duymuyoruz zannetmeyin. 2014 yılına gidelim.
Dünya Kupası'nı izlemek için 48 saat ayakta kalan ve yaşlılığını bahane olarak göremeyeceğimiz 39 yaşında bir Çinli seyirci bu uykusuzluğun ardından geçirdiği kalp krizi sonucunda yaşamını yitirdi.
2012 yılında yapılan bir araştırma 6 saatten az uyumanın kalp krizi riskini aksi duruma nazaran 4.5 kat artırdığını göstermişti.
Bu ekstrem örnekler her daim ihtimal olarak görülmese de uykusuzluğun halüsinasyonları doğurduğuna çoğumuz şahit olmuşuzdur.
Yeterli uyku alınamadığında ve bu süreklilik arz ettiğinde yüksek ateş, yüksek kan basıncı ve düşük hayat kalitesi sık yaşanan lakin tehlike niteliğini yitirmeyen başlıca problemler.
Uykusuzluğun bir türü var ki bu bir seçim değil, nadir bir rahatsızlığın sonucu.
Tıbbi adı Fatal Familial Insomnia olan bu genetik mutasyon milyonda bir görülse de beynin vücudu ısrarlı bir biçimde uyanık tutmaya çalıştığı, uyanıkken kabuslar yaşatan bir süreç. Sonucuysa mental problemleri ve adındaki 'Fatal' kelimesinden de anlaşılabileceği gibi, ölüm.
Hayattan aldığımız randımanı artırmak için var olan uykunun bir noktada randıman kaybına sebep olması sizce de üzücü değil mi?
Uykusuzluğun bir sorun haline gelmesi zihnimizdeki hayali çöplüklerle açıklanıyor. Bu çöplüğü de uyanık olduğumuz vakitlerde enerji kaynaklarımızı tüketirken bizlere eşlik eden kimi uyarıcılarla dolduruyoruz.
Kahveyi ele alalım, başlarda bahsettiğimiz, uyku isteğini oluşturan adenozin alıcılarının gideceği yolları tıkayan kafeini tükettiğimizde adenozin gece ulaşması gereken yere asla ulaşamaz ve bu da uykusuzluğun semptomlarını günün ilk saatlerinde biriktirmeye sebep olur.
Bu etkilerin önüne geçip uyuduğumuzda bu 'çöplüğe' ne oluyor?
Açıklama beynimizdeki Glimfatik Sistem'de. Uyku esnasında aktif çalışan bu sistem alegorik şekilde, zihnimizde biriken tüm bu gereksiz çöpleri gitmesi gereken yerlere iletiyor. Hücreleri bir güzel süpürüp siliyor, tozunu alıyor.
Uyanıkken bu mekanizma sahip olduğu performansın çok küçük bir kısmını kullanabildiği için uykusuzluk yaşamsal faaliyetleri etkileyecek tortuları yaratabiliyor.
Araştırmalar sürüyor, öğrendiklerimizle her gün şaşırıp kendimizi yeniden tanıyoruz.
Bu tanışmaların ardında değişmeyen kural şimdilik uykuyla olan dostluğu sekteye uğratmaktan kaçınmak ve bu kadim dostumuza en az 6 saat vakit ayırmak.
Yorum Yazın
Ben uyumayı hiç sevmiyorum ya heleki gece uyumayı, zaman kaybı gibi geliyor
https://www.youtube.com/watch?v=cNeEG1xHtbs bu ne :D
Dedemiz pirimizdir. :)
Hayatımda yaşadığım en acayip hislerin başımda gelebilir uykusuzluk . 75 saati aşkın uykusuzluktan sonra beyinimin işleyişi algılarım zihnim ve yaşadığı tari... Devamını Gör