Görüş Bildir
Haberler
Teknolojik Büyümenin Önünde Ülkenin Kanayan Yarası: 'O İşler Türkiye İçin Erken' Tembelliği

Teknolojik Büyümenin Önünde Ülkenin Kanayan Yarası: 'O İşler Türkiye İçin Erken' Tembelliği

Artırılmış gerçeklik (augmented reality) kavramı, pazarlama literatüründe 90’lı yıllardan itibaren tartışılmaya başlamış ve 2000’li yılların başından itibaren de önemini giderek arttırmış bir teknolojiyi ifade ediyor. En kaba tanımıyla, gerçekliğin sanalla tamamlanmış hali; kullanıcı için sanal objeleri gerçek dünya içerisinde görme imkanı denilebilir.

'Geçtiğimiz hafta, hazırladığım bir sunumla ilgili düşüncelerini almak için bir arkadaşımla buluştum. Tartışmanın bir yerinde, “Artırılmış gerçeklik teknolojisi Türkiye için erken” dedi arkadaşım. “Yeterli teknik altyapı ve nitelikli iş gücü yok.” Hayal kırıklığına uğradım ve kendime şunu sordum: “Yine mi erken?”

Kaynak: http://www.hbrturkiye.com/blog/jenera...
İçeriğin Devamı Aşağıda

Wall Street Journal raporuna göre Türkiye aktif Facebook kullanımında dünya birincisi.

Wall Street Journal raporuna göre Türkiye aktif Facebook kullanımında dünya birincisi.

2015 yılında yayınlanan Wall Street Journal raporuna göre, Türkiye aktif Facebook kullanımında dünya birincisi. Ülkemizde Twitter kullanıcılarının internet kullanıclarına oranı %31.1 ve bu oranla yine dünyada ilk sırada yer alıyoruz. Y ve Z kuşağından bireylerin içinde olduğu 16-24 yaş arası kullanıcıların %84’ü sosyal medyada her gün online oluyor.

Y ve Z kuşağı nesil, bugün hemen her teknolojinin aktif kullanıcısı durumunda.

Y ve Z kuşağı nesil, bugün hemen her teknolojinin aktif kullanıcısı durumunda.

21. yüzyılda markaların en önemli vitrini sayılan sosyal medya hesapları, “sosyal medya uzmanı” ünvanına sahip 18-30 yaş arası genç çalışanlar tarafından güncelleniyor. Değişimin hızı ve yeni kuşakların adaptasyon yeteneği, yetişen yeni nesillere iş yaşamında görülmemiş bir rekabet avantajı da sunuyor.

O zaman niye Türkiye'de her teknoloji "erken"?

O zaman niye Türkiye'de her teknoloji "erken"?

Ülke olarak, neden doğuşuna tanıklık ettiğimiz bir teknolojinin sunduğu fırsatları yakalayamıyoruz? Neden Türkiye üç boyutlu yazıcı kullanımında haberlere konu olacak bir sıralamaya giremiyor? Belli başlı sebepleri inceleyelim:

1. Ekonomik sebepler

1. Ekonomik sebepler

Türkiye’deki girişimciler ve girişimci adaylarının ortak düşüncesi, teknoloji alanındaki girişimlere yeterli yatırım desteğinin sağlanmadığı yönünde. Bu alandaki devlet destekleri de çoğu zaman yetersiz oluyor.

2. Niceliğin değil, niteliğin önemi

2. Niceliğin değil, niteliğin önemi

2015 yılında Türkiye’de bilgi ve iletişim teknolojileri alanında kullanılmak üzere belirlenen yatırım bütçesi 3.7 milyar TL idi. Türkiye bu anlamda G8 ülkelerinin gerisinde kalsa da, OECD ülkelerinin ortalamasında seyrediyor. 

Fakat desteğin denetlenmesi ve yatırımın geri dönüşünün hesaplanması? Örneğin geçtiğimiz yıl Ar-Ge için verilen bir çok desteğin Ar-Ge alanında hiç kullanılmadığı, ve bu alanda çalışan az sayıdaki girişimin de 2 yıllık finansal tabloları baz alınarak başarısız ilan edildikleri ortaya çıkmıştı.

İçeriğin Devamı Aşağıda

3. Hukukun yeni teknolojiye adaptasyon sorunu

3. Hukukun yeni teknolojiye adaptasyon sorunu

Türkiye’de hukukun yeni teknolojiye adaptasyon sorunu bilinen bir durum. Ekonomik destek paketlerinin denetleme mevzuatları için de bu durum geçerli. Özellikle Ar-Ge teknolojileri alanında verilen hibe ve kredilerin başarı kriterlerinin bu alandaki risk faktörü göz önüne alınarak yeniden tanımlanması, ve geri ödeme planlarının da bu tanımlara göre revize edilmesi gerekiyor.

4. Pazar beklentilerini karşılama telaşı ve rekabet etme güdüsü

Konunun özel sektör tarafında ise Türkiye’deki yatırımcı profiline bakalım. 2015 yılında Türkiye’de veritabanına kayıtlı 504 melek yatırımcı bulunuyor. Ancak üretici şirketlerin pazar beklentilerini karşılama ve rekabet etme güdüsü, Ar-Ge çalışmalarını kısa-orta vadede işlere yöneltiyor. Dolayısıyla, istisnalar hariç olmak üzere, mevcut teknolojiler üzerinde küçük geliştirmeler yapmakla sınırlı kalıyoruz.

5. Aşırı güven problemi

Deloitte 2015 Y Kuşağı araştırmasına göre Türkiye’de her 2 gençten biri lider olmak istiyor, her 4 gençten biri kendi işini kurmayı hedefliyor ve her 10 gençten 7’si iki yıl içinde iş değiştirmeyi düşünüyor. Burada bizi kısıtlayan bir diğer konu da “kendine aşırı güven duygusu” olabilir. Evet, markalar için Y ve Z kuşağının teknolojiyle iç içe olması önemli. Her türlü teknolojiyi kullanıyoruz; ancak bir teknolojinin kullanıcısı olmak, o alanda söz sahibi olmak anlamına gelmiyor.

6. Alfabeye yabancı kalmak

Türkiye’de Y kuşağının dijital dünyanın okuryazarı olduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değil. Yeni teknolojilerin sadece kullanıcısı olmakla ilgili değil, daha temelinde, dijital dünyanın alfabesi olan yazılım diline yabancı olmakla ilgili bir sorun. Türkiye’de bilişim alanında detaylandırılmış eğitim ise, en erken lise çağında veriliyor ve sektörün içgörülerine göre de bu verilen eğitim, çağı yıllarca geriden takip ediyor.

Özetle “daha erken” dediğimiz her teknoloji için “daha geç” kalıyoruz.

Özetle “daha erken” dediğimiz her teknoloji için “daha geç” kalıyoruz.

Türkiye 13 milyona yaklaşan genç nüfusu ile yeni ekonominin fırsatlarına ardına kadar açık bir pazar. Web tabanlı uygulamaların çağı geride kalırken, mobil, giyilebilir teknoloji, artırılmış gerçeklik, mikro konum gibi alanlardaki yazılımlar Y ve Z kuşağının önünde yeni kapılar açıyor. Ve bu kapılar sanıldığı gibi üniversite sonrasındaki kurslardan değil, ilk okul sınıflarından başlıyor.

“Şimdiki gençler çok zeki” söylemi, yeni jenerasyonun adaptasyon yeteneğini açıklamak için başvurulan bir kısa yoldan ibaret olmamalı. Zekanın katma değere dönüşmesi,  global dünyanın ihtiyaçlarına çözüm getirecek yeni fikirler üretilmesi gerekiyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Ömer Faruk Uzun

Harvard Business Review Türkiye, Aralık 2015

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
54
21
10
2
2
1
0