Gezi Davasındaki Tek Karar: Yeni Salon
26 kişinin 20 kişilik salonda yargılandığı Gezi davasının bir sonraki duruşması için yeni bir salon talep edilmesine karar verildi. Duruşmanın ardından açıklamalarda bulunan Mücella Yapıcı, 'Bu haksızlıklar, işkenceler, baskılar, zulümler hiçbirimizi yıldırmayacak' diye konuştu.
Gezi Parkı'nın açıldığı 8 Temmuz 2013'de meydana gelen olaylarda gözaltına alınan Mimarlar Odası Çevre Etki Değerlendirme Kurulu 2. Başkanı Mücella Yapıcı ve İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu'nun da aralarında bulunduğu 26 sanık 2. kez hakim karşısına çıktı.
İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya Mücella Yapıcı ve Ali Çerkezoğlu'nun da aralarında bulunduğu 14 tutuksuz sanık katıldı.
Öte yandan CHP İstanbul Milletvekilleri Melda Onur ve Kadir Gökmen Öğüt ile Taksim Dayanışması üyeleri duruşmaya izleyici olarak katıldı. Duruşmaya Türkiye Barolar Birliği (TBB) adına Avukat Başar Yaltı gözlemci sıfatıyla hazır bulundu.
'ÇEVİK KUVVET MEMURUNUN BİR TANESİNDEN TEKME YEDİM'
Duruşmaya ilk kez katılan tutuksuz sanık İsmail Sürücüoğlu olay gününe ilişkin şunları söyledi: '8 Temmuz 2013 tarihinde İstanbul Valisi Gezi Parkı'nın açıldığını açıklaması üzerine akşam saat 18.00'da sıralarında işyerinden çıktığımda parkın son halini görmek istedim. İstiklal Caddesi'nin giriş bölümünde polis barikatlarının olduğunu fark ettim. Herhangi bir gösteri amacım olmadığı için ön taraflara doğru ilerledim. Çünkü aynı gün saat 19.00'da Gezi Parkı için forum çağrısı yapılmıştı. Benim bulunduğum yere 70-80 metre mesafede siyasi gruplar vardı, havai fişekleri gördüm. Ama kimin attığını görmedim. Benim bulunduğum bölgeden atılmamıştı. Bulunduğum yerde 50-60 kişi vardı. Bulunduğum yerdeki kişileri Mücella Hanım gibi basından tanıyordum. Gezi Parkı'nın olduğu bölüme geçmek için polis şefi ile görüşmeler başladı. Normal konuşulurken polisler birden çevremizi sardılar. Kıskaca alındık. TOMA'da bize doğru su sıkmaya başladı. Polisler de kalkanlarıyla vurmaya başladılar. Biz de kadınların zarar görmemeleri için gayri ihtiyari olarak üzerlerine kapandık. Dağılın şeklinde hiçbir uyarı yapılmadı. Polisler, sağ ve sol kolumdan beni yakaladılar. Polise direnmem olmadı. Bu sırada çevik kuvvet memurunun bir tanesinden tekme yedim. Şiddet içinde gözaltına alındım. Benim bulunduğum grup herhangi bir bayrak taşımıyordu. Tamamen barışçıl bir şekilde Gezi Parkı'na gitmek istiyordu. Suçlamayı kabul etmiyorum.'
'YARGILAMANIN BİR AN ÖNCE BİTİRİLMESİ VE SANIKLARA BERAAT KARARI VERİLMESİNİ TALEP ETTİ'
Mücella Yapıcı'nın Avukatı Turgut Kazan da barışçıl toplantılara çağrının suç oluşturmadığını, toplantının belirlenen yerlerle sınırlanamayacağını ve ifade özgürlüğünün Anayasal bir hak olduğunu belirtti. Avukat Kazan sanıkların yargılandığı TCK'nın 220/1 maddesinde geçen 'Örgüt kurma' ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 32/1 ve 34/1 maddelerinin Anayasa'ya aykırı olduğunu savundu. Taksim Dayanışma Platformu üyelerine, olayların yıldönümü için açılan soruşturmada 'demokratik hak' kullanıldığı görüşüyle takipsizlik kararı verildiğini hatırlatan Avukat Kazan, yargılamanın bir an önce bitirilmesi ve sanıklara beraat kararı verilmesini talep etti. Bir kısım sanıklar Avukatı Yıldır İmrek de duruşmanın yapıldığı salonun yetersiz olduğunu bunun da aleniyet ilkesine aykırı olduğunu belirtti. Avukat Nihan Güneli de 'Dosyaya ibraz edilen fotoğraflardaki 6 yerde Volkan Özer olarak müvekkilimi belirtmelerine rağmen müvekkilim kumral ve renkli gözdür. Fotoğraflardaki kişi değildir' diyerek müvekkili Özer'in gözaltına alındığı fotoğrafı mahkemeye sundu.
DAHA UYGUN BİR SALON İSTENDİ
Diğer sanıkların savunmalarının alınmasına karar veren mahkeme, savunmalar alınmadan bu aşamada yargılamanın son verilmesi talebini reddetti. Mahkeme, İstanbul Adliyesi Tesis yönetimine müzekkere yazılarak sanıkların ve avukatlarını sayılarının çokluğu nedeniyle duruşmanın rahat yapılması için daha uygun bir salonun hazır edilmesi istedi. Mahkeme, sanıkların yargılanmalarının istenildiği TCK'nın 220/1 maddesinde geçen 'Örgüt kurma' ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 32/1 ve 34/1 maddelerinin Anayasa'ya aykırılığı nedeni ile dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesine ilişkin talebini ciddi bulunmadığını kaydetti. Duruşma 20 Ocak 2015 tarihine ertelendi.
'BU HAKSIZLIKLAR, İŞKENCELER, BASKILAR, ZULÜMLER HİÇBİRİMİZİ YILDIRMAYACAK'
Duruşmanın ardından adliyenin karşısındaki alanda açıklama yapan Mücella Yapıcı, 'Türkiye'de aslında adaletin olmadığı, suç kavramının altının üstüne getirildiği bir dönemde gerçekten belki de Türkiye toplumsal tarihinin en haklı en demokratik en barışçı gösterilerinden olan haziran direnişi ve onun bir bileşeni olan Taksim Dayanışması'nın bir suç örgütü olarak yargılandığı davanın ikinci duruşmasını bitirdik. Ne yazık ki yine adaletin tecelli etmediğini, gerçekten her türlü engellemeye çalışıldığını belki sizler de mahkeme şartlarını gördünüz. Bütün evrensel ve ulusal hukuk kurallarının alt üst edildiği bir devirde Taksim Dayanışması'nın da davası Türkiye'deki hukuk ve ceza anlayışını, özellikle hırsızlığın, katillerin, hırsızların aklandığı, hırsızlığa takipsizlik kararları verildiği, göz göre göre demokratik haklarını kullanan Ethem'in katilinin 7 yıl aldığı ve onun ailesinin yargılandığı bir Türkiye'de, böyle bir duruşmadan sonra size seslenmek hepimizin adına gerçekten bir utanç vesilesi. Ancak biz hepimiz eminiz ki Türkiye'de demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesi hiçbir zaman sekteye vurulmayacak, ve bu duruşmalar, bu haksızlıklar, işkenceler, baskılar, zulümler hiçbirimizi yıldırmayacak. Biz buradayız, haklarımızı, özgürlüğümüzü, bütün demokratik kuralları savunmaya devam edeceğiz. Hiçbir şey bizi yıldıramaz. Çünkü haklıyız, güçlüyüz, biz barıştan, demokrasiden ve özgürlükten yanayız' diye konuştu.
Cumhuriyet