Avrupa Konseyi, davanızla ilgili olarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uyulmadığı gerekçesiyle ihlal prosedürü başlatacağını söylemişti. Bu, bir hayat pahalılığı krizi içerisindeki Türkiye'de 'Avrupa yaptırım uygularsa kriz derinleşecek mi?' sorularını da beraberinde getiriyor. Avrupa Konseyi'nin olası bir yaptırım kararını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) aldığı kararların uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin başlattığı ihlal prosedürü doğrultusunda, AİHM, iki yıl önce benim tutukluluğumla ilgili aldığı karardan sonra yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, ihlal konusunda karar verecek.
AİHM'in iki yıl önce aldığı karardaki önemli bir nokta, bu kararda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 18. maddesinin ihlal edildiğinin, yani tutukluluğumun sivil toplumu sindirmek gibi hukuki olmayan, siyasi nitelikli bir amaca hizmet ettiğinin de belirtilmesiydi. Bu karardan sonra tutukluluğumu devam ettirmek için bir dizi yasalara aykırı işlem yapıldı. Yapılanların hukukun hakimiyetine ciddi bir tehdit teşkil ettiğinin ülkemizde de daha iyi anlaşılması ve bir daha tekrarlanmaması açısından, AİHM'in yapacağı değerlendirmenin önemli olduğunu düşünüyorum.
Avrupa Konseyi, AİHM'in değerlendirmesinden sonra ülkenin oy hakkının kısıtlanması, son aşamada üyeliğin askıya alınması gibi yaptırımlar uygulamaya başlayacak. Bunlar, ülkede hukukun hakimiyetinin zedelendiğinin tescili anlamına geldiği için, ekonomiyi dolaylı olarak etkileyecek yaptırımlar.
Cezaevinden çıktığınızda ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Sanırım yaşadığım bu gerçek üstü deneyimi bir bağlama oturtabilmek için biraz zamana ihtiyaç duyacağım. Türkiye'de neler yaşanacağı da gelecek ile ilgili planlarımda etkili olacak. Sivil toplum alanındaki çalışmalarıma devam etmeyi ümit ediyorum. Sanırım evrensel hukuk normları konusunda duyarlılığın artmasına katkıda bulunmak benim için bir öncelik olacak.
Yorum Yazın