Mucize Adı Altında İnsanlara Söylenen Yalanlar

İddia sahipleri; Kuran'daki Rahman Suresinin 19. ve 20. ayetlerinde Kuran'ın Cebelitarık Boğazı'ndaki Atlas Okyanusu ve Akdeniz'in birbirine karışmadığına işaret ederek bir mucize gösterdiğini söylerler. Hatta Kaptan Kusto olayı araştırmış da müslüman olmuşmuş. Kaptan Kusto Hristiyan olarak öldü ve cenazesi de Hristiyan usullerince kaldırıldı. Eğer müslüman olsaydı halk arasında dedikodu olmaktan çıkar, gazetelerde de yazardı.

Bu arada Kuran'ın ilgili ayetlerini yazalım;

(suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar. (rahman-19) 

(fakat) aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar. (rahman-20)

Akdeniz ve Atlas Okyanusu'nun suları tuzludur. Fakat farklı oranlarda tuzludur. Biri tatlı biri tuzlu su değildir. Hatta yukarıda karışmasalar bile aşağıda karışırlar.

Birinin tatlı birinin tuzlu su olduğunu varsayalım. Hatta Kuran'da ne Cebelitarık ne Akdeniz ne Atlas Okyanus'u geçmemesine rağmen geçtiğini varsayalım. Bu İslamdan çok çok önce bilinen bir şeydi.

Gaius Plinius Secundus diye Roma'lı bir alim var. Yaşadığı dönem, 23-79 yılları arası, yani 1. yüzyıl. Bakınız ; Gaius Plinius Secundus, yazdığı 'naturalis historiae' eserinde ne diyor ;

'... denize bir borudan akar gibi karışan tatlı suyun özellikleri daha da ilginç ve harikadır. Çünkü suda hayret edilecek özellikler vardır. Kendisi daha ağır olan deniz suyu, kendisinden daha hafif olan tatlı suyu üzerinde taşır. Dolayısıyla tatlı su, deniz suyundan daha hafif olduğu için deniz suyuna karışmaz ve denizin üzerinde yüzer.'

Muhammed'den 6 asır önce yaşamış bir adamın eserinde bu var. Yani Muhammed'den asırlar önce bu bilgi mevcuttu.

Efsaneye göre genç bir kız, yüksek sesle müzik dinlerken annesi namaz kılıyormuş. Annesi sünneti kıldıktan sonra farza geçecekmiş ki, kızından müziğin sesini biraz kısmasını istemiş. Kız ise bu olay üzerine sinirlenerek, elinin altında bulunan Kuran'ı annesine fırlatmış. Bunun üzerine bir anda yanmaya başlamış, yoğun bir ışıktan sonra fare/maymun karışımı bir forma dönüşmüş.

Tabi ki böyle bir olay yok. İslam mucizesi adı altında insanların beynini yıkamaya çalışan bir takım insanlar var sadece. Haberi çıkarılan bu olaydaki belirsiz bir yaratığa dönüşen kız, fotoğrafta da görüldüğü üzere bir balmumu heykelidir. Yaratıcısı ise Patricia  Piccinini isimli bir heykel ustasıdır.

Son zamanlarda özellikle islami sitelerde hızlı şekilde yayılan bir 'Uçan Kaya' efsanesi var. Bu fotoğraftaki kaya, Kudüs'de bulunan Hacer-i Muallak kayasıymış.

Bu da başka bir yalan. Bu kaya nedir diye araştırdığımızda gördük ki, Suudi Arabistan'ın batısında Al Asha'da bulunan bir kayadır.

Mucize diye gezinen fotoğraf, destekleri photoshop ile silinmiş ve çevre düzenlemesi yapılmıştır.

'Cinleri kanıtlayan fotoğraf' adı altında ortada dolaşan, aslında Crystal Quest adlı turistik mağaraya koyulmuş maketlerdir. İnandırıcı olması açısından biraz eskitilmiş ve renkleriyle oynanmıştır.

1983 yılında Zafer Dergisi'nde; '3000 yıllık mucize' başlığıyla Mısır Kralı 2. Ramses'in cesedinin British Museum'da secde halinde yer aldığı söylendi. O gün bu gündür insanlar bu cesedin firavuna ait olduğunu düşünüyor.

Ancak bu ceset bir firavun cesedi değil, Mısırlı bir köylünün cesedidir. Köylü, kızgın kumlara gömüldüğü için, kumlar nemi yok etmiştir. Nemin olmadığı ortamda bakteriler barınamadığı için, günümüze kadar korunarak gelmiştir. Yani doğal yollarla mumyalanmıştır. 

Karbon 14 testi göstermektedir ki, ceset ile 2. Ramses arasında 2500 yıllık bir yaş farkı vardır.

Eski zamanlardan beri uykuya dalma veya uyanma anındaki sesini çıkaramama, ağırlık hissetme, hareket edememe duruma, bilimsel bir açıklama ile ilgilenmeyenlerin, kolay yolu seçerek 'karabasan' adını verdiği durumdur. İnsanları etki altına almak, inandırmak ya da inancın sorgulanmaması adına korkutmaya yönelik uydurulmuş yalanlardır. (Hayalet, cin, peri vs. gibi)

Gelelim doğru açıklamasına ; 

Tıpta adı 'uyku felci'dir. 

Uyku felci, kişilerin uykuya dalma anında ya da uyanma anında yaşadıkları, geçici bir süre hareket edememesi yani felç durumu yaşaması halidir. Uykunun bölümlerinden olan REM döneminde yaşandığı bilinmektedir. REM dönemi uykunun hafif olduğu bölümdür. Beynin REM durumundan uyanık hale geçmesi halinde bile vücudun felç hali devam etmektedir. Bilim adamları yaşanan olayın uykunun doğal bir etkisi olduğunu söylemektedir. Uyku felci durumunda kişinin bilinci açık olmakla birlikte, hareket yeteneği bulunmamaktadır. Kişinin yaşadığı bu durumda hipnopompik sanrılar meydana gelebilir. Bu durumu yaşayan kişiler bunun gördükleri bir rüya nedeniyle oluştuğunu düşünürler. Görülen sanrılar nedeniyle bunu bir rüya olarak algılayıp, bazı durumlarda ise hayali görüntüler görebilirler. Aile çevresinde uyurgezerlik, uyku bozuklukları olanlar ve çalışan kişilerde daha sık görülen bir durumdur. Çalışan kişiler yaşadıkları iş stresinden dolayı buna maruz kalmaktadır. Bunun yanında vardiyalı çalışanlar, depresyon hastaları, kullanılan bazı ilaçlar, uyku bozukluğu yaşayanlarda sıkça uykuda bu durumla karşılaşabilir.

Uyku felci nasıl oluşur?

Bu olayın oluşumunu kavrayabilmek için, uykunun fizyolojisini bilmek gerekir. Kişilerin uykuya dalması ile uykuyu sürmesi sırasında bedeninde fizyolojik değişimler olmaktadır. Uyku süreci sarmallar biçiminde devam eden bir durumdur. Bu sarmallar ortalama olarak 90 dakika sürmektedir. Bunların biri biterken, diğeri başlamaktadır. Sarmalların her biri non-REM ve REM döneminde gerçekleşir. Uyku felcinin gerçekleşmesi REM uykusu esnasında olmaktadır. Kişinin beyni uyku halindeyken, vücudundaki kaslarda uykuya yatmaktadır. Kişinin uyku sırasında kolunu kaldırsanız ve bıraksanız, kolunun düştüğünü görürsünüz. Bu durum kasların uyuduğunu yani felç halini gösterecektir. Kişi REM uykusunda iken, beyin bazı hallerde birden uyanabilir. Bu uyanma kaslara yansımaz. Yani beyin uyanmıştır ama kaslar halen felç halindedir. Bu esnada uyanan kişi, vücudunun üzerine ağırlık çökmüş, biri üzerine oturmuş gibi hisseder. 

Gerçekte bu durum kaslarını kıpırdatamadığı için hissettiği uyku felci durumudur. Sadece beyni uyanan kişi, bedeni ve kasları uyanmadığından konuşamaz ve hareket edemez. Yaşanan durum saniyeler ve dakikalar gibi kısa süre devam etse de, korku ve panik yaşanabilir. Çok nadir olarak saatlerce sürebilir. Bu esnada kısa süreli işitsel, dokunsal ya da görsel halüsinasyonlar görülebilir.    

Her duyduğunuza, her gördüğünüze inanmayın.

Kandırılmanıza müsaade etmeyin.

Bol bol sorguladığınız günler dileğiyle... :)