"Kadınlar Borçlandırılıp Fuhuş Batağına Düşürülüyordu": Oyuncu Yalçın Özden'den Acı Pavyon Gerçekleri!
Seksenler dizisindeki rolüyle akıllarda kalan Yalçın Özden, özel hayatına ilişkin hiç duymadığımız açıklamalarda bulundu. 33 yıl evvel evlat acısı yaşadığını anlatan usta oyuncu pavyon kültürü hakkında da dikkat çeken sözler söyledi.
Yalçın Özden, son olarak TRT ekranlarında yayınlanan Seksenler dizinde canlandırdığı "Muzaffer" karakteriyle karşımıza çıkmıştı.
Usta oyuncu geçtiğimiz günlerde Haberler.com'un YouTube kanalı üzerinden yayınlanan Haber Bahane'de Gökay Kalaycıoğlu'nun konuğu oldu.
Programda kendi çocukluğundan tiyatro kariyerine, evliliğinden yaşadığı acı olaylara kadar birçok bilinmeyen yönünü anlattı.
1991 yılında 18 yaşındaki kızının hayatını kaybettiğini anlatan usta oyuncu acısını yaşadığı evladının konusu hakkında " "2 çocuğum vardı bir tanesini 1991 senesinde kaybettik. Kaybımı pek anlatmamıştım" diyerek pek konuşmadığını söyledi.
"18 yaşındaki kızım motor kazasında hayatını kaybetti. Allah'a inanan Müslüman bir insanım. Sabah namazını duyduğumda kılar, cuma namazına da giderim" diyen ünlü oyuncu sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı:
'Kızım motoru olan zengin çocuklarla arkadaştı ve ara ara onlarla gezmeye çıkardı. 40 yaşındaki bir iş adamının kullandığı motora binmiş. Köprüde şerit değiştirirken bir minibüse arkadan çarpmışlar. Adam kask olmasına rağmen kaza anında ölüyor, kızımı da hastaneye götürmüşler. Ben zaten haberi alınca kendimden gittim hiçbir şey düşünemedim. Kaza cumartesi günü oldu kızımı Vakıf Gureba Hastanesi'ne götürmüşler ama orada da stajyer doktorlar varmış. Halbuki karşısında tam teşekküllü bir hastane vardı. İlahi karar verilmişti ben buna inanıyorum. Kızımı başka hastaneye sevk ederken ambulansta kaybettik. Ben peşinden arabayla takip ediyordum.'
"Allah kimseye evlat acısı vermesin" diyerek dua eden Özden, dünyanın en büyük acısı olduğunu "Anne, baba, kardeş, teyze öldüğünde ecel diyebilirsin ama evladın ölmesi feci bir şey" sözleriyle yineledi.
"Eşim, kızım öldüğünden beri 5 vakit namaz kılar. Kızım öldükten sonra 4 sene beş vakit namaz kıldım ve her namazda ağlıyordum. 4 sene sonra kızımın öldüğünü kabullenebildim."
'Ben bir süre her şeyi bırakmayı düşünmüştüm. Eve gelen bir hoca 'Ben 3 çocuğumu hastalıktan kaybettim, sakın işini bırakma devam et' dedi. İşimle meşgul olmak beni biraz oyaladı. Kızımın mezarına sık sık gidiyorum. Artık benim için ölümün hiçbir önemi yok' açıklamasıyla yürekleri sızlatan Yalçın Özden'Kızımın yanındaki 2 mezarı da eşim ve kendim için aldım. Tam 33 sene oldu' dedi.
Konuğu olduğu programda bir dönem yıllarca pavyonda çalıştığını anlatan usta oyuncu, Zeki Yurtbaşı ile tüm pavyonları ele geçirdiğini anlattı:
'Önce bize 'Gelenler sizi izlerken içmez ve konsomatrislerle ilgilenmez o yüzden olmaz' dediler. Biz de esprilerimizle konsomatrislerle müşterileri kaynaştıracağımızı söyledik. Belden aşağı espriler yapmaya başladık. Sonra bütün pavyonları ele geçirdik. Beyoğlu'nda 20 pavyon vardı biz 8 tanesine anca yetişiyorduk.'
Kendisine sorulan soruya "Pavyonu bana soracaksınız. Pavyon bir kültürdür. Öyle klas pavyonlar var ki sosyeteler gelirdi" açıklamasında bulundu.
Önder, pavyonlara "oradaki her şey kadınların bedenleri üzerinden yapılıyor" tepkilerine karşı da "Kadınların bedenleri her yerde kullanıyor, kullanılmadığı bir yer yok. Diziler, mankenler, reklamlar hep en alıcı yerlerinden giriyorlar." diyerek yanıt verdi.
"Artist olmak için Anadolu'dan gelen kızlar süslü püslü pavyon menajerlerinin eline düşüyordu" diyen Yalçın Özden sözlerine de şöyle devam etti:
"Kadınlar pavyonlarda başkalarının eline düşerek fuhuş batağına düşüyor. Pavyonda çalışanların çoğu 'Biz borçlandırdılar, burada çalışmak zorundayız' diyordu. Oralarda insanlara senet yaptırıp borçlandırıyorlardı. Kadın borcundan dolayı onların elinde kukla oluyor ve gelen zengin insanlarla otellere gönderiyorlardı. Pavyonun özünde bunlar da var."
Yorum Yazın