İnsan Hakları ve Sivil Toplum Üzerine Okuyabileceğimiz 24 Can Alıcı Kitap
Hukuk devleti kavramının özünü, bireyin devlete karşı sahip olduğu temel hak ve özgürlükler oluşturur. İktidar ya da devlet aygıtı da bu temel hak ve özgürlükleri koruma altına almakla yükümlüdür. Yani devlet, vatandaşa hizmet için vardır. Ancak iktidarların, koruma altına almakla yükümlü oldukları hakları bir bir ihlal ettiği bir dünyada, sahip olduğumuz hakları bilmek, savunabilmek için hepimizin okumasında fayda olacağını düşündüğümüz kitapları derledik.
1. Öfkelenin!
2. Toplum Sözleşmesi
3. Nikomakhos'a Etik
4. Elli Yıllık Deneyimlerin Işığında Türkiye'de ve Dünyada İnsan Hakları
5. Çokkültürlü Yurttaşlık
6. Kapitalizmin Kara Kitabı
7. Toplumu Savunmak Gerekir
8. Buhran Çağında Haysiyet: Zor Zamanlarda İnsan Hakları
9. Asker Doğmayanlar
10. Yeni Toplumsal Hareketler: Küreselleşme Çağında Toplumsal Muhalefet
11. 100 Soruda Sivil Toplum
12. Çocuk Hakları
13. Birlikte Yaşayabilecek miyiz?
14. Dünden Bugüne Düşünceye ve Basına Sansür
15. Hakkınız Var
16. Namus, Töre ve İktidar
17. Barışı Hayal Etmek
18. Ortadoğu'da Sivil Toplumun Sorunları
19. Adil Yargılanma Hakkı
Adil yargılanma hakkı insanın en temel haklarından biri. Bu hak ihlal edildiğinde suçsuz insanların mahkumiyet, hapislik hatta idamla dahi yüz yüze geldiğine toplum olarak kim bilir kaç kez şahit olduk. Ve kim bilir kaç kez, adalet sistemine güvenimizi tekrar tekrar yitirdik.
20. "Öteki" Olmak, "Öteki"yle Yaşamak
'Benimsemek, kendi içine ve ötekine karşı kapanmak demek değildir. 'Ötekini benimsemek', toplumsal sınırların herkese -hatta ve özellikle de, birbirine yabancı olan ve birbirine karşı yabancı kalmak isteyenlere- açık olması demektir.'
Jürgen Habermas'ın 1996 yılında yayımladığı siyaset kuramı yazılarından seçilerek oluşturulan 'Öteki' Olmak, 'Öteki'yle Yaşamak, yeryüzünde süregelen eşitsizliklere, çelişkilere, insan hakları sorunlarına cumhuriyetçi ilkelerin evrensel içeriğinden yola çıkarak çözüm önerileri getiriyor.
21. Açık Toplum ve Düşmanları
Birinci Dünya Savaşı sırasında siyasi sürgünde yazılan ve ilk kez 1945 yılında basılan Açık Toplum ve Düşmanları, 20. yüzyılın en etkili kitaplarından biridir.
Bertrand Russel'ın 'demokrasinin kuvvetli ve derin bir savunuşu 'diyerek selamladığı bu eserde Popper'ın oldukça kolay kavranabilir üslübu, bilgeliği ve büyük filozofların fikirlerinin berrakça açıklaması, kitabın halen devam eden popülaritesini açıklıyor.
22. Kültür ve Direniş
'Biz tarihimizin önemli bir kısmında kapalı bir toplum olarak bırakıldık.
Biz görünmez insanlarız, görünmez bir halkız. Biz hikayemizi anlatmakta, anlatımızın bilinmesini sağlamakta pek başarılı olamıyoruz.
Biz buradayız, siz de buradasınız. Bu gerçeği yadsıyamazsınız, bizi de ebediyen baskı altında tutamazsınız. Kendi geçmişinizdeki, bizim geçmişimizdeki gerçeklerden kaçamazsınız.'
23. İnsan Haklarının Cinsiyeti Yoktur: Hedwig Dohm'un Yaşam Öyküsü
Hedwig Dohm, keskin kalemiyle yaşadığı dönemde yasa, gelenek ve önyargılar yoluyla bugün düşünülemeyecek ölçüde sınırlandırılan kadın hakları için savaşmıştır. 21 yaşında evlenmiş; beş çocuk annesi olmuş; otuz yaşında yazmaya başlamış ve bunu ölümünden kısa bir süre öncesine değin sürdürmüştür.
Hedwig Dohm 1872'den başlayarak yayınlanan polemik yazılarında herşeyden önce kadınlar için oy hakkı ve kadın sorununun tamamıyla çözümünü talep etmiştir. Döneminin ünlü kadın ve erkekleriyle pervasızca, akıllıca ve esprili şekilde tartışmaya girmiş; gelenek ve göreneklere karşı, ezilme ve toplumsal adaletsizliğe karşı savaşmıştır. Erkek toplumuna yönelik keskin eleştirisi güncelliğinden bugüne kadar hiçbir şey kaybetmemiştir.
24. Sivil İtaatsizlik
Amerika'da kapitalizmin hızla gelişmesinin sebep olduğu sarsıcı değişimlerden hoşnutsuzluk duyan Henry David Thoreau 1845 yılında yaşadığı kenti terk ederek bir göl kıyısına yerleşir. Burada iç dünyası, gündelik yaşamı ve doğal çevresiyle ilgili duygu ve düşüncelerini kaleme alır.
Sivil İtaatsizlik, bugüne dek üzerinde en çok durulmuş metinlerinden biridir.
BONUS: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (Universal Declaration of Human Rights ya da kısaca UDHR), Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'nun Haziran 1948'de hazırladığı ve bir kaç değişiklik yapıldıktan sonra 10 Aralık 1948'de, BM Genel Kurulu'nun Paris'te yapılan oturumunda kabul edilmiş 30 maddelik bildiridir.
Bildirinin imzalanmasında, II. Dünya Savaşı'ndan sonra devletlerin, bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleşmesi de etkili olmuştur. Eleanor Roosevelt bu bildiriyi 'Bütün insanlık için bir 'Magna Carta (Magna Karta)' olarak tanımlamıştır. Bildirinin imzalandığı 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanır.
Yorum Yazın
pkklılar insan haklarından bahsettikçe insanlıktan çıkıyorum...