Görüş Bildir
Haberler
Eşini Uyurken İzleyenden Tuvaletini Kağıda Yapana: 40 Yıllık Psikiyatristin Anlattığı Şok Edici Vakalar

Eşini Uyurken İzleyenden Tuvaletini Kağıda Yapana: 40 Yıllık Psikiyatristin Anlattığı Şok Edici Vakalar

Mia Zona
05.07.2021 - 12:21 Son Güncelleme: 05.07.2021 - 17:59

Masumlar Apartmanı, Kırmızı Oda ve psikolojik rahatsızlıkları konu alan diziler artıkça doğal olarak bizim de psikolojik rahatsızlıklara olan ilgimiz arttı. Psikiyatrlar her biri bir kitaba, dizi-filme konu olabilecek binlerce trajik hayat hikayesine tanık oluyorlar. İnsanlar bu kadar acayip neler mi yaşıyor? 40 yılı aşkın süredir psikiyatrist olan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, meslekte karşısına çıkan vakaları anlatarak bu merakımızı gideriyor...

Kaynak: Maksat 114

İçeriğin Devamı Aşağıda

Son zamanlarda dizilere yoğun bir şekilde konu olduğu için psikolojik rahatsızlıklar hakkında insanların merakı gittikçe arttı...

Son zamanlarda dizilere yoğun bir şekilde konu olduğu için psikolojik rahatsızlıklar hakkında insanların merakı gittikçe arttı...

40 yılı aşkın bir süredir psikiyatr olan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tanık olduğu en ilginç vakalar, kişilerin kendilerinin hasta olup olmadığını nasıl anlayabilecekleri ve çok daha fazlası hakkında bilgi vererek bizleri bu meraktan kurtardı.

Tarhan'ın tanık olduğu en ilginç vakalarla başlayalım...

'Bir erkek hastamda kıskançlık hezeyanı vardı. Kıskançlık düşüncesi basit bir kıskançlığın ötesinde, kıskançlık paranoyasına dönüşmüştü. Kıskançlık paranoyasına dönüştüğü zaman kişi artık eşi gülse, 'Kime gülüyorsun?' diyor. Hasta evde pencerelere iğneler ile yerler yerleştiriyordu. İğneler açıldığı zaman 'Sen dışarıda biriyle konuştun herhalde' diyordu hemen. Eve geldiğinde değişmiş mi diye banyodaki sabunun üzerine yapışmış kıllara bakıyordu. Karısı yatakta uyurken yavaşça sandalyesini çekiyor, onu seyretmeye başlıyor. Rüya görürken yüzü güldüğünde hemen uyandırıp 'Kimi görüyordun rüyanda?' diyor. Karısını test ediyordu. O hezeyanın dışında hastanın sosyal hayatı iyiydi. Adam tedaviyi kabul etmedi ve boşandı. Ve beni de mahkemede tanık olarak çağırdılar.'

"Hastanede devamlı bir mehdi yatar bizde. Herkes onları övüyor, 'Sen büyük insansın' diyor. Ondan sonra havalara giriyorlar, 'Ya ben büyük insanım' diyorlar..."

"Hastanede devamlı bir mehdi yatar bizde. Herkes onları övüyor, 'Sen büyük insansın' diyor. Ondan sonra havalara giriyorlar, 'Ya ben büyük insanım' diyorlar..."

'Birisi şaka için 'Senin burnun Mehdi'nin burnuna benziyor' diyor. O onu gerçek algılıyor, aynanın karşısına geçip dinlemeye başlıyor, 'Ben mehdiyim' diye hezeyana giriyor. Mesela bir hastamız vardı, 'Ben mehdiyim' diyordu ve Ankara'dan Sinop'a kadar yürümüştü. Sinop'ta sokaktan bulup bize getirdiler. Yatırdık, tedavi ettik. Taburcu olmak istediğini söyledi, mehdi olmadığını kabul etti ama emin olamadık. Sorgulayınca aslında mehdilikten vazgeçmediği fakat 'sağlıklı mehdi olmaya karar verdiği' ortaya çıktı.'

"Bir hasta 'Gittiğim yerlerde yanık kokusu alıyorum' şikayetiyle bize geldi..."

'Yanık kokusu geliyor diye yabancı bir ortama giremiyordu. Aile hayatı berbat olmuş, her tarafta yanık kokusu duyuyor. Akıl sağlığı bozulma noktasına gelmişti, perişan vaziyette getirdiler bize. Analizler sonucunda öğrendik ki abisi alkolikmiş ve sigara içerken yatağı yakınca yanarak can vermiş. O sırada o da çocukmuş ve evdeymiş. Olay unutulmuş ama hastada çocukluk çağı travması olarak kalmış. Ve her şeyden yanık kokusu duymaya başladıkça hep 'Zarar göreceğim' korkusu olmuş, bir paranoya haline gelmiş yanık kokusu.'

"Şu anda hastamız olan bir gencin tuvaletten bir şey bulaşır korkusu var..."

"Şu anda hastamız olan bir gencin tuvaletten bir şey bulaşır korkusu var..."

'Büyük abdestini hiç kimseye söylemeden evde kağıtlar dizip onun üzerine yapıyor. Aylarca, belki senelerce yapmış. Bulaşma obsesyonu hezeyan haline gelmiş artık. Kişi ders çalışamaz, hiçbir şeye dokunamaz hale geliyor, eli havada dolaşıyor. Evin içerisinde dolaşırken eline çorap geçiriyordu. İlk olarak idrar kaçırma korkusuyla başlamış. Bir müddet sonra idrarımı kaçıracağım diye uçağa, vapura binemiyor. İdrar kaçırma korkusu öyle bir hale geliyor ki, artık evden çıkamaz hale geliyor. Su içmemeye başlıyor. Evin içerisinde yerlere tuvalet kağıtlarını serip idrarını oraya yapıyor, ondan sonra da hemen banyoya girip yıkanıyor. Kaçırdım mı kaçırmadım mı kontrolü yapmak için evin içerisinde çıplak dolaşıyor.'

İçeriğin Devamı Aşağıda

"Çocuğunu anlatırken 'Ben ona tapıyorum' diyen bir anne vardı..."

'Çocuğunu kucağına almış pencere kenarındayken ve bir anda 'Ya çocuğumu atarsam?' diye bir düşünce geliyor. Çocuğunu evrenden, yaratılıştan, var oluştan, Allah'tan daha çok seviyor. Böyle durumlarda beyindeki o aşırılık duygusu ona 'Ben çok önemli bir insanım, ben bile çocuğumu atmayı düşünüyorum' dedirtiyor. Ve 'Bu çocuk bana layık değil' diyerek çocuğunu kucağına almamaya başlıyor. Zamanla bıçakla ona zarar veririm diye çocuğu mutfağa da sokmamaya başlıyor. Bu sefer çocuğunu kimsenin kucağına vermemeye başlıyor. Çocukta davranış sorunları ortaya çıkıyor. Araştırınca anlıyoruz ki annenin davranışından ötürü çocukta davranış sorunları var.'

Peki insanlar hasta olup olmadıklarını nasıl anlayabilirler?

Peki insanlar hasta olup olmadıklarını nasıl anlayabilirler?

'Hastalığın başlangıç döneminde hastalar kendilerinin hasta olduğunu biliyor, 'Bu çok anlamsız' diyorlar. Hatta 'Senin içinde ikinci bir kişi var gibi mi geliyor?' denince 'Tam olarak öyle!' diyorlar.'

'İçimde ikinci bir kişi var, ha bire saçma bir şekilde konuşuyor gibi...'

Aslında Tarhan'a göre hepimizin içinde bu vesveseler bulunuyor. Ancak bireyler reşit olduklarında iyi ve kötü olanı ayırt edebilmeye, iyiye göre hareket edebilmeye başlıyor. İyiyi seçmemizin sebebi vicdan ve norm baskısı olarak karşımıza çıkıyor.

Konu hakkında daha fazla bilgi edinmek için Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın videosunu izleyebilirsiniz...

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
170
70
44
32
16
7
5
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın