Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Beşir Atalay: 'AK Parti, Muhafazakâr Devrimci Bir Partidir'
Ak Parti Muhafazakâr Devrimci
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay , AKP’nin hem muhafazakâr hem de devrimci olduğunu savundu ve “Biz hem milletin inancına değerlerine önem veren bir partiyiz. Ama aynı zamanda demokratikleşmeyi en önemli misyon olarak gören bir partiyiz. Bunun ikisi bazen zor gibi olabilir. Hem muhafazakâr hem de toplumumuzun değişim beklentilerini de karşılayan devrimci bir parti olarak nitelenebilir. Biz kendimizi de öyle niteliyoruz zaten” dedi.
Atalay, Arap Baharını da model parti olarak AKP’nin etkilediğini söyledi. “Otoriter devlet anlayışından demokratik devlet anlayışına geçtik” diyen Atalay, konuşmasında şunları söyledi:
Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının güçlendirilmesi bakımından çok müstesna bir zaman dilimidir 2002-2014. Bu konuda değişik tartışmalar olabilir. Ama 2002 öncesi Türkiye’yi bilenler bu mukayeseyi daha iyi yapabilir.
Ak Parti muhafazakâr ve demokrat bir parti. Biz hem milletin inancına değerlerine önem veren bir partiyiz. Ama aynı zamanda demokratikleşmeyi en önemli misyon olarak gören bir partiyiz. Bunun ikisi bazen zor gibi olabilir. Hem muhafazakâr hem de toplumumuzun değişim beklentilerini de karşılayan devrimci bir parti olarak nitelenebilir. Biz kendimizi de öyle niteliyoruz zaten.
İslam coğrafyasında da istisnai bir yerimizi vardır bizim. Hem muhafazakâr değerleri benimseyen hem de demokratikleşmede öncü olan, bir anlamda bir model parti olarak da değerlendirildik doğrusu. Arap Baharı’nı da bu yönden etkilemiş durumdayız.
Hükümet ilk kabine toplantısını yaptı. 12 gün sonra olağanüstü hali kaldırdık. Çok sert adımlar atarak başladık Türkiye’yi normalleştirmeye. Özellikle vatandaşlarla devletin ilişkisini normalleştirme yönünde çok adımlar atıldı. Kendi vatandaşını tehdit olarak gören devletçi yaklaşım yerine bütün farklılıkları kabul eden ve onları birlikte yaşatmaya çalışan bir yeni sistem.
Çok ciddi bir paradigma değişikliği yapıldı. Otoriter devlet anlayışından demokratik devlet anlayışına geçilirken vatandaşa karşı tutumda çok daha toleranslı çok daha anlayışlı, kabul eden, dinleyen bir yeni yaklaşım. Bu zor bir şey. Uzun süre terör yaşayan bir ülkede o güvenlik-özgürlük dengesini kurmak hiç kolay değildir. Bunu Batı dünyası belki 11 Eylül olaylarından sonra daha iyi test etti. Terör olayları olduğunda bu dengenin nasıl bozulduğunu bu ülke çok iyi biliyor.
Diyaloglar verimli bir şekilde gidiyor. Bir aksaklık yok. Bu tür süreçler daima iniş-çıkılar yaşar. Bazen hızlı beklentiler olabilir. Bazen yerine getirilemeyebilir. O tür iniş-çıkışlar olmakla birlikte süreç verimli şekilde gidiyor, mekanizmalar yürüyor. O konuda hükümet olarak biz çok kararlıyız. Hükümetimizin önündeki en önemli dosyalardan birisi şu anda. Özellikle seçim sonrası üzerinde yoğunlaştığımız bir dosya diyebilirim.
Demokratikleşme ve özgürlükler dönemimizin en önemli misyonumuzdur. Bu devam ediyor ve edecek. Seçim dönemlerinin arızi durumları olabilir. Bazı mikro konular bunu lekeliyor görünebilir ama bizim ana hedeflerimizden birisi bu. AB müzakere sürecinin bu demokratikleşme adımlarında büyük katkısı olmuştur. Hükümet olduğumuz gün başladık AB seferberliğine. AB süreci olmasaydı iç mekanizmalarla biz bugünkü demokratikleşme adımlarını atamazdık Türkiye’de. Bu yıl tekrar AB müzakerelerini biraz daha canlandırma yönünde adımlar atıyoruz.
Atalay, konferansta geçen sene Gezi protestolarının ardından kameralara da yansıyan, gösterilerle Yahudi diasporası arasında bağ kuran konuşmasına dair bir soruya da muhatap oldu. Atalay, o konuşmasının arkasında durup durmadığı sorulduğunda, “Ben onu düzeltmiştim aslında. Öyle bir ifadem yok. Bir haber ajansı, onu kendisi yorumlayarak yayına soktu” dedi. YouTube’un arama motoruna “Beşir Atalay Yahudi” diye yazıldığında söz konusu görüntünün çıktığı yönündeki soruya ise Atalay, yine “Yanlış. Öyle bir şey söylemedim” dedi. “O zaman konuşma düşüncenizi temsil etmiyor mu” şeklindeki soruya ise Atalay cevap vermekten kaçındı.
T24