onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Barış Terkoğlu: Hakan Atilla, Rıza Sarraf İçin Uyardı

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Barış Terkoğlu: Hakan Atilla, Rıza Sarraf İçin Uyardı

Kübra Köklü
05.09.2022 - 14:31 Son Güncelleme: 05.09.2022 - 16:32

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı olarak gittiği ABD’de tutuklanan ve iki yıl sonra sınır dışı edilen Hakan Atilla'nın, Ali Fuat Taşkesenlioğlu ve Rıza Sarraf'a dair açıklamalarına yer verdi. Terkoğlu, Atilla’nın, Halkbank'ın Rıza Sarraf ile çalışmaması yönünde Taşkesenlioğlu'na defalarca telkinde bulunduğu da aktarıldı.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, “Halkbank savunmasını planladılar, faturayı Hakan Atilla'ya kestiler” başlıklı bir yazı  kaleme aldı. Terkoğlu bugünkü yazısında, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı olarak gittiği ABD’de tutuklanan ve iki yıl sonra sınır dışı edilen Hakan Atilla ile olan görüşmesini aktardı.

Terkoğlu, Atilla'nın tutuklanmasına ilişkin Sedat Peker’in iddialarının odağındaki, dönemin Halkbank Genel Müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nu gördüğünü ifade etti. Yazıda, Atilla’nın, Halkbank'ın Rıza Sarraf ile çalışmaması yönünde Taşkesenlioğlu'na defalarca telkinde bulunduğu da aktarıldı.

İşte o yazı:

Sanki bir kapı açıldı. Herkes konuşmaya başladı. İçinde birikeni, dilinin altında kalanı, eteğindeki taşı döktü.

Geçen perşembe, bu köşede, Hakan Atilla’nın açıklamalarını okudunuz. Atilla, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı olarak gittiği ABD’de tutuklanmış, iki yıldan fazla bir süre hapiste kalmıştı. Sınırdışı edilen ve havaalanında kahraman gibi karşılanan Atilla, Borsa İstanbul’un başına getirilmişti. Ancak istifa etti, köşesine çekildi.

İşte yıllar sonra, sürecin muhasebesini yapıyordu. Kendisi ABD’deyken, birilerinin “Atilla orada” diye haber uçurduğuna, tutuklanma hazırlığının böyle başladığına inanıyordu. Dahası, Halkbank yönetimi, tutukluyken onu yalnız bırakmıştı. Üstüne, savunma yapması için ne tanık ne delil desteği vermişti. Atilla, sorumlulardan biri olarak, Sedat Peker’in iddialarının odağındaki, dönemin Halkbank Genel Müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nu görüyordu. FETÖ’nün Bank Asyası’ndan Halkbank’a transfer olan Taşkesenlioğlu için, “Bankaya katkı sağlayacak tek bir şey yaptığını görmedim, ne sıfatı vardı da genel müdür oldu anlayamadım” diyordu.

Atilla Sarraf için uyardı

Atilla Sarraf için uyardı

Atilla’nın tarihi açıklamalarından sonra, sürecin tanıklarıyla konuştum. Neredeyse tamamı, Atilla’nın anlattıklarından çok daha fazlası olduğunu söylüyordu. Onların ekledikleri, Atilla’nın boşluklarını dolduruyordu.

İlki Rıza Sarraf ile ilgili. Hani bir zamanlar, yandaş medyanın, Türk bayrağının önünde kahramanmış gibi konuşturduğu, sonra ABD’ye gidip dağıttığı rüşveti anlatan Sarraf’tan söz ediyorum. Evet, Atilla, Sarraf’ın suçlamalarıyla yargılandı. Üstelik Sarraf bile “Atilla’ya rüşvet vermedim” dediği halde...

Peki Hakan Atilla ile Ali Fuat Taşkesenlioğlu arasında, henüz testi kırılmadan önce bu konuda bir çatışma olmuş muydu?

Konuştuğum kişi, bu soruya, “Evet” yanıtını verdi. Hatta bir değil, iki kere...

17-25 Aralık operasyonlarından birkaç ay sonraydı. Ali Fuat Taşkesenlioğlu henüz çiçeği burnunda genel müdürdü. Yardımcısı Hakan Atilla onu “Halkbank, Sarraf’la çalışmayı bıraksın” diye uyardı. 

İkincisi de var...

ABD Hazine Bakanlığı Terör ve Mali İstihbarat Ofisi müsteşarı David Cohen ile Taşkesenlioğlu ve Atilla özel bir toplantı yapmıştı. Bu görüşmede Sarraf’ın adı yersiz bir şekilde geçti. Aslında henüz görünürde bir Sarraf davası yoktu. Ama görüşme bittikten sonra Hakan Atilla, ABD’nin planını anlamıştı. Taşkesenlioğlu’nu bir kez daha “Sarraf’la çalışmayı bırakalım” diye uyardı. 

Gelgelelim, Taşkesenlioğlu, kime “danışıyorsa”, “Sarraf’la devam” kararı verdi.

17-25 FETÖ hesaplaşmasının sonrasından söz ediyorum...

Bu durum, Türk ekonomisine vurulan en büyük darbede, bile bile lades denildiğini bize gösteriyor. Birilerinin “kervanı yürüsün” diye hepimizin ekmeğinin küçüldüğünü anlatıyor.

Atilla'yı değil Sarraf'ı seçtiler

Atilla'yı değil Sarraf'ı seçtiler
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

İkinci dinlediğim hikâye daha felaket...

Dedim ya, söylediği 17-25 değil, sonrası. Sarraf, 17-25’ten sonra da Halkbank’ta gemilerini yürüttü. Gelgelelim, ABD’deki davada 17-25 sonrasına nedense pek girmedi. 

“Ne demek istiyorsun?” diyorsunuz.

Sarraf’ın, ABD’de, rüşvetle hapse cep telefonu soktuğunu hatırladınız mı? İşte anlatılan o ki, Sarraf, o telefonla Türkiye’den “birileriyle” görüşüyor, savunma stratejisini planlıyordu. 

Noktaları birleştirelim...

Sarraf’ın, 17-25 soruşturmalarından nasıl kurtulduğunu bilmiyorsanız, söyleyelim. Kendisi ABD’de anlattı. “Bazı etkili hukukçuların” aracılığıyla, bahşişini peşin ödeyerek çıkmıştı. İşte Sarraf, ABD’deyken de tarihi tekerrür ettirmek istemiş, cep telefonuyla aynı “etkili hukukçularla” görüşmüş, akıl almıştı. 

Gelelim üçüncü parçaya...

Halkbank Genel Müdürü, Hakan Atilla’yı yalnız bırakma kararını kendi başına almadı. Sarraf davası stratejisini, arkada “birileri” planladı. İşte Sarraf’ı 17-25’te çıkaran, ABD’deyken onunla görüşen kimse, Halkbank’ın savunmasını yöneten de aynı akıldı. Teşkesenlioğlu, belki de çok yetenekli olduğu için değil, geçmişindeki FETÖ kamburunun da etkisiyle, en çok söz dinleyen olduğu için o koltuğa oturtuldu.

İşte Atilla’nın anlattıklarındaki boşluklar böylece doldu. Koca devletin geleceğini kime emanet ettilerse, o bir tercih yaptı. Ne Türkiye’yi ne milletin cebini ne de Halkbank’ın itibarını düşündü. Sarraf Sarraf Sarraf, para para para dedi. Sarraf dışarı çıktı, Hakan Atilla içeri girdi, Halkbank yargılandı, dolar fırladı, millet daha da yoksullaştı.

O tercih de yapan da keşke bir gün sorgulansa...

Hakan Atilla sırtında kaç hançer olduğunun farkında mı bilmem. Ama Sarraf’ın bütün günahlarını devrederek çıkması için bir kurban gerekiyordu. Umarım, Sarraf’ın bile “İşimize taş koyuyor” diyerek hazzetmediği Atilla, “seçilmiş kurban” değildir. Eğer öyleyse yazık, çok yazık!

Herkes Ali Babacan’a, Atilla söyleşisinden sonra bir şeyler sordu. 17-25 Aralık’ı FETÖ parantezine alsak ya da zaten öğreneceğimizi öğrendik desek bile 17-25’ten sonraya dair hâlâ büyük bir karanlık var. Babacan’ın bu dönemi aydınlatması, Türkiye’nin geçmişinden çok geleceğini ilgilendiriyor.

Konuştukça kapıları açacak, kirlerimizden arınacağız. Bileğimizdeki pranga, gözümüzdeki bağ çözüldüğü gün, esaretimiz uzak ama görünür olacak.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
2016 yılında Erciyes Üniversitesi Gazetecilik Bölümü'nden mezun oldum. Kayseri'de gördüğüm eğitim sonrası Ankara'da bulunan Uğur Mumcu Vakfı'nda Uğur Mumcu Vakfı Araştırmacı Gazetecilik eğitimimi tamamladım. Aldığım eğitimlerin ardından Türkiye'nin en köklü gazetelerinden birinin İstihbarat Servisi'nde haber editörlüğü ve muhabirlik yaptım. Buradaki görevimin ardından çeşitli haber portallarında özel haber ve röportajlar ürettim. 2022’den bu yana Onedio bünyesinde çalışıyor ve deneyimlerimi okuyucularımızla paylaşarak, sizleri gündem ve ilginç içeriklerle buluşturuyorum.
Tüm içerikleri
right-dark
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
19
6
4
2
2
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Meli melo

Daha ne kadar böyle pis işler öğreneceğiz?! Zavallı halk olarak daha ne kadar böyle rezilliklerin arkasında emeğimiz, hakkımız, paramız yitip gidecek?! Hakkı... Devamını Gör

Hakan Atilla ve Rıza Sarraf neden tutuklandı ki o kadar ciddi suçlamalar yapıldı ki nasıl harika savunmalar yapıldı da saliverildiler.