2. Dünya Savaşı'nda Tüm Dünyaya Korku Salan ve Karşısında Nice Orduları Çaresiz Bırakmış Bir Ordu: Wehrmacht
Hitler'in bir döneme dehşet saçan şahsi ordusuna gelin bir de biz bakalım...
Bu içerikte ve Medium ve Encyclopedia Britannica kaynak olarak kullanılmıştır.
1935'ten önce Alman ordusu 'Reichswehr' olarak bilinirken 35-45 yılları arasında Hitler'in kararıyla 'Wehrmacht' olarak değiştirildi.
Versay Antlaşması'nın ardından Adolf Hitler, Almanya'nın silahlanmasını engellemek için koşullar getiren maddeleri fes ederek orduyu yeniden canlandırmak için çalıştı. Weimar Cumhuriyeti dönemi ordusunun ismi 'Reichswehr' değiştirildi.
Günümüzde 'Bundeswehr' olarak adlandırılsa da Almanların bir kısmı eski orduya saygılarından 'Wehrmacht' adını kullanmaya devam ediyorlar. Kara kuvvetleri, Deniz donanması ve Hava kuvvetleri olmak üzere ordu üçe bölünmüştür.
Wehrmacht Alman ordusu olarak geçse de Adolf Hitler'e doğrudan bağlı SS-Verfügungstruppe özel kuvvetleriyle, Fransa Seferi'nden sonra birleştirilmesiyle Hitler'in şahsi ordusu haline geldi.
Prusya kökenlerine sahip olan ve militarist felsefelerini benimseyerek hareket eden Wehrmacht çok kalifiye bir oluşumdu. Büyük harbin başlamasına yakın orduda görev yapan subayların bir kısmı 1. Dünya Savaşı'nda da yer almış ve orduda yer alacak kişileri birebir yetiştirmişlerdi.
Wehrmacht'da kurulduğu günden itibaren 2. Dünya Savaşı'nın son bulduğu güne kadar 20 milyon 700 bin Alman ve yabancı uyruktan askeri personel yer almıştı. Waffen-SS ile birleşmesiyle devletin 4. büyük silahlı kuvveti olarak görev almaya başlamıştı.
Tarihçiler ve araştırmacılar tarafından da bilinen bir gerçek, 2. Dünya Savaşı döneminde, hem Avrupa'da hem de dünyada en güçlü ve korkutucu ordu Wehrmacht'tı.
Silahlı kuvvetlerinin gücünün bilinirliği Hitler'in de ününe ün katıyor, dünyanın en korkulan lideri haline gelmiş oluyordu. Bunu farkında olan Hitler, ordunun üzerindeki gücünü sonuna kadar kullanmaktan çekinmiyor ve bununla gurur duyuyordu.
Her ne kadar Avrupa ülkeleri için bir tehlike olarak görülse de Avrupa ülkeleri için Sovyetler ve Bolşevik tehlikelerine karşı siper oldu. Birçok ülke bugün dahi bu durumu kabul etse de Avrupa için büyük bir yıkıma sebebiyet verdiklerini de atlamıyorlar.
Motorlu taşıtların kullanıldığı birlikler, dünya basınında dikkat çekti ve uzunca süre 'yıkım birliği' olarak anıldı.
Teknolojik gelişimleri takip ederek savaş alanlarındaki statik ve kinetik olayları, girdikleri büyük harpte edindikleri deneyimlerle birleştirerek Müttefiklerin birleşimiyle bile devrilemeyecek kadar güçlü ve başarılı bir savaş kuvveti edindiler.
Polonya, Norveç, Danimarka, Belçika, Hollanda, Fransa, Yugoslavya ve Barbarossa Operasyonu ile Sovyetler Birliği'nin istilasına bahane olarak bu 'yıkım birliği'nin varlığı bahane edildi. Halbuki bu birlik Wehrmacht'ın %20'sini oluşturuyordu.
Ordunun gerek mühimmat eksiği olsun, gerek savaş koşulları olsun ilerleme katetmeleri konusunda handikaba girmesine sebebiyet verdi.
Sınırlı lojistik, olumsuz hava şartları, sayı dezavantajı gibi durumlarda bile üstün başarılar elde eden, Birleşik Krallık'ın deniz gücüne, Birleşik Devletler'in üretim kapasitesine ve hava gücüne, Sovyetler'in popülasyon avantajına sahip olmasa da hepsinin korkulu rüyası olmuştu.
Gelmiş geçmiş en büyük ve en iyi taktisyen komutanlardan Manstein, Guderian gibi kişilerin orduların başında olmasına ve tarihin gelmiş geçmiş en iyi harekatlarından birisi olarak geçen Fransa Seferi'ne rağmen ordu zora düştü. Bu Müttefik devletlerin yavaş yavaş açıkları keşfetmesi ve bunları iyi değerlendirmeye başlaması ile alakalıydı.
Tanklar ordu için çok önemliydi ama panzer hareketleri demir yolları olmadan en fazla 150 kilometreye ulaşabiliyordu.
Müttefik devletlerinin, Normandiya çıkartmasıyla hava gücünü kullanarak Fransız demir yolu ağını harap etmesi tankları kullanmayı engelledi. Kamyonlar ve çalışmaları için gereken petrolün de açığı oluştu.
Bitirici etkenlerden birsi de savaş ilerledikçe nitelikli subaylarda eksilme olması ve gün geçtikçe yetersiz hale gelmeleriydi. Eğitimli subaylara sahip olsa da verdikleri kayıpların yerini dolduracak kadar yeni subay bulamamışlardı. Savaş esnasında eğitmek de çok mümkün gözükmüyordu.
Panzerlerin ve motorlu taşıtların kullanılamaz olması Wehrmacht ordusunun sonunu getirdi.
Ordunun dağılması 1945 Eylül ayında gerçekleşti ve 1946'nın Ağustos ayında ordu tamamen varlığını yitirdi. Bunun sonuçları Hitler'i üzmüş olsa da Müttefik devletler için devrim niteliğinde bir sonuç doğurdu ve Wehrmacht'ı sona yaklaştırdı.
Adolf Hitler'in komutanları dinlemeyerek kendi bildiğini okuması ve yetersiz oldukları noktalarda dahi orduyu savaşa zorlaması da sonu getiren bir diğer durumdu. Tarihçilere göre, eğer komutanları dinlemiş ve zor kış şartlarında orduyu taarruza zorlamasaydı her şey farklı olabilirdi.
Vee yıkılmaz, yenilmez denilen 'yıkım ordusu' yıkıldı, her şeyin bir sonu olduğunu tüm dünya gördü.
Sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz, yorumlarda buluşalım...
Yorum Yazın
yetersiz bir içerik olmuş
Hem içerik sığ hem de yazım yanlışı ve anlam bulanıklığı dolu. İçeriğin oluşturulmasında başka kaynakların kullanıldığı yazıyor. Sanıyorum ki Ggl Translate k... Devamını Gör
bu ne sacma icerik, iyi ki dagilmis dedigimiz ordu icin üzülmüse benziyor editörümüz
o kadar alışmışsınız ki taraflı anlatıma amerikan propagandasına buna propaganda diyosunuz halbuki tarafsız anlatım böyle olur herhangi bir ideolojiyi sevmey... Devamını Gör