Görüş Bildir
Çevresine Uyum Sağlamış 15 Çok Yaratıcı Sokak Sanatı Örneği
Fransız sokak sanatçısı OakOak'ın yaptığı bu mükemmel çalışmalar birçok ülkede gazete manşetlerine çıkmıştır. Genelde doğduğu şehir olan St. Etienne'de çalışmalarını sürdüren sanatçı gezmek amacıyla gittiği başka yerlerde de çalışmalar yapmış. Sokak sanatı alanında ünü ülke sınırlarını aşmış bu ismin çalışmaları hem çok yaratıcı hem de oldukça eğlenceli.İşte usta sanatçının eserlerinden bazıları...
Cobain Çizgiroman Kahramanı Oldu
Tribute: Kurt Cobain adlı kitapta Cobain’in şöhret basamakları, kariyeri, uyuşturucu bağımlılığı, depresyonla mücadelesi ve yaşadığı zorluklar anlatılıyor. 1994’te intihar ederek hayatını kaybeden Cobain’i anlatan çizgi roman, 2 Nisan’da yayımlanacak. Bağımsız yapım stüdyosu Blue Water Productions’ın Tribute serisinin bir parçası olarak yayımlanacak kitap, dijital olarak da satın alınabilecek. Stüdyo daha önce John Lennon, Paul McCartney, Jimi Hendrix, Jim Morrison ve Keith Richards’ın çizgi romanlarını da basmıştı. TIME
Bu Hafta 7 Film Vizyonda
Bu hafta 3'ü yerli 7 film vizyona girdi.  Kızım İçin Yönetmen Hakan Haksun imzası taşıyan 'Kızım İçin', bir baba ile kızının hikayesini beyazperdeye taşıyor. Yetkin Dikinciler, Eda Ece, İnci Türkay, Berke Üzrek, İlayda Çevik, Hakan Altıner, Sefa Zengin, Tayfun Sav ve Yakup Yavru'nun rol aldığı filmin konusu şöyle: 'Tuncer, karısından boşanıp kendi hayatına yönelmiştir. Babasının varlığından habersiz büyüyen Tuba ise 18 yaşını doldurmasına üç hafta kala, bir anda karşısında Tuncer'i bulur. Onunla birlikte bir yolculuğa çıkar. Tuba, yolculukta, babası olduğunu iddia eden Tuncer'i tanırken, sürprizlerle karşılaşacak. Bir yandan hayatında eksikliğini hissettiği sevgilerle diğer yandan aşkla tanışacak.' Peri Masalı Romantik ve hüzünlü bir hikayeyi seyirci ile buluşturacak yönetmen Biray Dalkıran'ın son filmi 'Peri Masalı', seyirciye modern bir 'Selvi Boylum Al Yazmalım' duygusu yaşatacak. Dalkıran'ın, senaryosunu da yazdığı filmde, Burcu Kıratlı, Emre Kızılırmak, Sedef Şahin, Alp Korkmaz, Çetin Altay, Sema Moritz, Selman Okumuş, Esra Açık, Itır Esen, Orhan Aydın rol aldı. Film, Mert'in evlenmek istediği Peri'nin isteğini yerine getirme çabasını anlatıyor. Meddah Yapımcılığını İklim filmin üstlendiği, yönetmenliğini Batur Emin Akyel'in yaptığı 'Meddah', Bangkok'ta World Film Festivali'nde, Hindistan'ın Kerela eyaletinin başkenti Trivandrum'da düzenlenen 18.Uluslararası Kerela Film Festivali'nde gösterildi. Filmde, meşhur bir tiyatro oyuncusuyken otel odalarında dostlarının yardımlarıyla yaşamaya çalışan Aziz'in hikayesi anlatılıyor. Adalet İçin Yönetmen Arnaud des Pallieres imzalı 'Adalet İçin/Michael Kohlhaas' filminin senaryosunu Christelle Berthevas ve Arnaud des Pallieres yazdı. Fransa ve Almanya ortak yapımı filmin başrollerinde Mads Mikkelsen, David Kross, Denis Lavant, Bruno Ganz rol aldı. 2013 Cannes Film Festivali'nde 'Altın Palmiye' için yarışan film, Kafka'nın 'Ne zaman aklımdan geçse gözyaşlarına boğulurum' dediği, Heinrich von Kleist'in 'Michael Kohlhaas' isimli unutulmaz edebiyat klasiğinden uyarlandı. Filmin konusu şöyle: '16. yüzyılda geçen hikayede Michael Kohlhaas, ailesine bağlı, varlıklı, onuruyla yaşayan bir at taciridir. Bir gün yoluna çıkan bir baron adaletsiz bir şekilde atlarına el koyar. Kohlhaas, kendisine tazminat ödenmesi için yaptığı başvuru sonuçsuz kalınca, açıktan açığa meydan okumaya başlar. Yönetime isyan eden halkın da katılımıyla bir ordu kurar ve tüm ülkeyi ateşe atmak uğruna hakkını arama mücadelesine girişir. Adaleti yalnızca kendi için değil, ülke için de sağlaması gerektiğini anlayınca ailesini de büyük bir tehlikeye atmış olacaktır.' Binlerce Kez İyi Geceler 'Binlerce Kez İyi Geceler/A Thousand Times Good Night', Norveçli yönetmen Erik Poppe imzası taşıyor. Dünyanın sayılı savaş fotoğrafçılarından Rebecca'nın hikayesini anlatan filmin başrolündeki ünlü aktris Juliette Binoche'a, Nikolaj Coster-Waldau ve Maria Doyle Kennedy eşlik etti. Filmde, Lauryn Canny, Adrianna Cramer Curtis, Larry Mullen Jr., Mads Ousdal, Chloe Annett de rol aldı. Senaryosunu yönetmen Erik Poppe'un Harald Rosenlow-Eeg ile birlikte kaleme aldığı filmin müziklerini Armand Amar yaptı. Yves Saint Laurent Fransız moda tasarımcısı ve moda tarihinin önemli isimlerinden Yves Saint Laurent'in ilham veren başarı öyküsünü beyazperdeye taşıyan 'Yves Saint Laurent'i, Fransız yönetmen Jalil Lespert yönetti. Pierre Niney, Guillaume Gallienne, Charlotte Le Bon ile Laura Smet'in oynadığı filmin konusu özetle şöyle: 'Paris 1957. Yves Saint Laurent henüz 21 yaşındadır ve vefat eden Christian Dior'un kurduğu ünlü moda evinin başına getirilir. Dior adına sergilediği ilk defilesinde bütün gözler bu çok genç asistana çevrilmiştir. Son derece başarılı ve çığır aşan bu defile sırasında ileride hayatının ömür boyu iş ortağı olacak Pierre Berge ile tanışır. 3 yıl sonra en ünlü moda markası olacak Yves Saint Laurent şirketini birlikte kurarak, moda dünyasını altüst etmeyi başarırlar.' Güzel ve Çirkin Klasik 'Güzel ve Çirkin' hikayesi, bu sefer bir Fransız uyarlaması olarak sinemaseverlerle buluşacak. Filmin yönetmenliğini vizyona girdiğinde büyük bir başarı yakalayan 'Kurtların Kardeşliği'ni de çeken Christophe Gans yaptı. Yapımcılığını Richard Grandpierre'nin üstlendiği filmin müziklerini, besteci Pierre Adenot imzası taşıyor. Vincent Cassel, Lea Seydoux, Andre Dussollier, Eduardo Noriega ve Audrey Lamy'nin rol aldığı film, Türkçe dublaj ve alt yazı seçenekleriyle sinemaseverlerle buluşacak. Star
İnternet Yasak Kapsamları Genişliyor Sıra DNS'lere Geldi
Twitter ve son olarak YouTube’a gelen erişim yasağından sonra internet kullanıcıları tarafından kullanılan Public DNS, Open DNS ve Google DNS’ler teker teker kapanıyor.TİB ve İSS (internet servis sağlayıcı) ‘ler tarafından ortak operasyon için harekete geçilmiş durumda. Türkiye tarihinin en büyük internet operasyonu başlıyor. DNS adreslerine gelen yasaklamalardan sonra Google DNS , Open DNS ve Public DNS’ler kullanıcılar tarafından kullanılamaz duruma gelecek.DNS hizmetini kullanan bazı kullanıcılar şu an için Twitter ve YouTube’a girebiliyor. Kimi kullanıcı aynı DNS’i kullanarak YouTube’a erişebildiğini kimi ise erişemediğini söylüyor. Bunun tek sebebi kullanmış oldukları internet servis sağlayıcısı. Bazı İSS (internet servis sağlayıcı) tarafından bu engel hali hazırda uygulanıyor. Diğer internet servis sağlayıcıları tarafından’da bu gece yarısına kadar tüm DNS servislerinin engellenmesi söz konusu olacak.TİB tarafından daha sıkı yönetime gidilmesiyle birlikte bu gece yarısına kadar kullanılan açık DNS’lerin de İSS’ler tarafından engellenmesi söz konusu. DNS engellini aşmanın gözüken tek yolu VPS veya VPN hizmeti kullanmaktır.yorum
Bilim İnsanlarından İlk Sentetik Maya Kromozomu
Amerikalı bilim insanları labaratuvar ortamında ilk sentetik maya kromozomunu üretti. Mayanın 16 kromozomunun ilkinin üretilmesi, sentetik biyoloji alanında bir dönüm noktası sayılıyor. Daha önce sadece bakteri gibi daha basit organizmaların sentetik DNA'ları üretilmişti. Mayanın ise insanlarla ortak 2 bin geni olduğu biliniyor. Bilim insanlarının son araştırmalarındaki tercihlerinin bir diğer nedeni de mayanın ekmek ile bira üretiminde kullanılması ve gelecekte de endüstriyel alanlarda kullanılma potansiyeli. ABD'nin California eyaletinde bir şirket sentetik biyolojiyi kullanarak farklı bir maya türü üretmişti. Söz konusu maya türü, başlıca sıtma ilacı olan artemisini üretebiliyor. Sentetik maya kromozomlarının gelecekte aşı ve sürdürülebilir biyoyakıt üretiminde kullanılması umuluyor. Sonuçları Science dergisinde yayınlanan araştırmayı ABD'de New York Üniversitesi'nden bir grup bilim insanı gerçekleştirdi. Araştırma heyetinin başındaki Doktor Jef Boeke, sentetik biyolojinin teoriden gerçeğe dönüşmesinde önemli bir adım attıklarını söyledi. Moleküler bioyolog ve genetikçi Doktor Craig Venter 2010'da kimyasal olarak sentezlenmiş DNA parçalarının birleşmesiyle oluşan bir genom tarafından yönetilen ilk sentetik hücreyi üretmişti. Bilim insanları geçen yıl da sentetik RNA ve DNA üreterek yaşamın kimyasını taklit etmeyi başarmıştı. Böylece genetik bilgi depolama ve aktarmanın doğal DNA ve RNA'nın tekelinde olmadığı kanıtlamıştı.
Reklam
Arox'tan "Dijital Giyinme Kabini"
Arox Bilişim, Bilsar için gerçekleştirdiği 'Dijital Giyinme Kabini' uygulamasıyla bir ilke imza attıMobil Uygulamalar, İnteraktif Müze Uygulamaları, Artırılmış Gerçeklik, Yazılım Çözümleri, İnteraktif Tasarım ve Sosyal Medya Çözümleri konusunda uzmanlaşmış Arox Bilişim Sistemleri , mağazacılık sektöründe de dijital çağı başlattı. Yazılım temelli bir inovasyon şirketi olan Arox Bilişim, Bilsar için gerçekleştirdiği 'Dijital Giyinme Kabini' uygulamasıyla bir ilke imza attı.Arox Bilişim, kurulduğu 2009 yılından bu yana kullandığı yeni teknolojiler ile çözüm ortaklarına 'ilk olma özelliği' taşıyan projeler geliştiriyor. Tekstil sektöründe 60 yılı aşkın bir süredir faaliyet gösteren ve moda dünyasının yenilikçi isimlerinden biri olan Bilsar'ın Kanyon Alışveriş Merkezi'ndeki mağazası için Arox Bilişim tarafından geliştirilen sanal kabin uygulaması sektörde devrim niteliği taşıyor. Bu uygulamayla, mağazaya gelenler, denemek istedikleri kıyafetleri sanal olarak üzerlerinde görebiliyorlar. Tüm ürünlerin önceden tanıtılmış olduğu dijital kabin ekranının karşısına geçen kişi, arzu ettiği kıyafeti seçtikten sonra, sistem kıyafeti, kişinin ekrandaki görüntüsü üzerine monte ediyor. Hareket algılayıcılarına sahip bu teknoloji sayesinde kıyafeti birebir gerçeklikle üzerinde gören tüketici, istediği gibi hareket ederek, kıyafetin farklı açılardan görünümünü de gözlemleyebiliyor.Arox Bilişim Sistemleri A.Ş. Genel Müdürü Sait Öksüz , dijital giyinme kabini gibi yenilikçi ve dikkat çekici dijital uygulamalara ilginin artığına işaret ederek, ' Günümüz alışveriş davranışlarında sanal mağazalara yoğunluklu bir yaklaşım gözlemleniyor. Geliştirdiğimiz sanal kabin uygulamasıyla firmalar ilgiyi tekrar fiziksel mağazalara çekme konusunda tatmin edici sonuçlar sağlıyor ' dedi.Sait Öksüz, kuruluşlarından bugüne kadar Sabancı Müzesi, Hatay Arkeoloji Müzesi, Deniz Müzesi, Bursa Saat Müzesi gibi müzeleri dijitalleştirdiklerini de kaydederek 'Arox Bilişim, rakiplerinden ayrışmak isteyen markalara, pazarlama verimliliği ve yüksek dijitalleştirme çözümleri sunuyor. Özellikle ' Artırılmış Gerçeklik ' ile herhangi bir görüntü üzerine, gerçek zamanlı 3D model, animasyon, film, ses gibi nesneler ekleyip, zenginleştirilmiş bir ortam sağlayan teknolojiyi başarıyla kullanıyoruz. Müzecilik, AVM, Turizm ve Organizasyon gibi sektörler tarafından sıklıkla kullanılan bu uygulama, sağladığı yüksek pazarlama verimliliğiyle, diğer sektörler tarafından da yoğun ilgi görmektedir' şeklinde konuştu.
Reklam
Yeni Kurban OpenDNS Mi?
Türkiye'nin 'internet yasakları' listesine yeni aday var: Yıllardır yasaklara meydan okuyan OpenDNS! Artık internet başına geçtiğimizde hangi site, hangi servis yasaklı anlayamıyoruz bile. Herhangi bir siteye, hizmete erişemediğimizde ' herhalde onu da yasakladılar ' diyoruz ama emin olamıyoruz. Çünkü neyin yasak olduğu, neyin yasak olmadığı net bir şekilde açıklanmıyor. Bu durumun en son kanıtı, OpenDNS... İlk YouTube yasağı ile hayatımıza giren OpenDNS hizmeti, galiba ikinci YouTube yasağı ile birlikte bizzat yasaklılar listesine girdi. Şu anda Turkcell Superonline ve Turkcell 3G kullanıcıları, OpenDNS üzerinden internete bağlanamıyor. Smile ve D-Smart abonelerinden de benzer haberler gelmeye başladı. Diğer servis sağlayıcılarda ise henüz bir engel söz konusu değil. Ancak engelleme kararının, her servis sağlayıcı tarafından aynı anda uygulanmadığını da biliyoruz. OpenDNS'in kendi durum sayfalarında herhangi bir sorun görünmüyor . İlerleyen saatlerde diğer servis sağlayıcıları kullanan aboneler de OpenDNS erişimlerini kaybederlerse; Türkiye'nin OpenDNS ile uzun yıllar süren mutlu birlikteliği de, sansürün kurbanı olmuş demektir...
Gökyüzünde Meydana Gelen Işık Parlaması Depremin Habercisi!
Amerikalı uzmanlar deprem öncesi gökyüzünde görünen şimşek benzeri ışıkların yer kabuğundaki hareketlerden kaynaklanıyor olabileceğini söylüyorlar. Yakın tarihte Japonya ve İtalya'da yaşanan depremler öncesinde gökyüzünde sebebi anlaşılamayan ışıklar tespit edilmişti. Uzmanlar buna yer hareketlerinin ortaya çıkardığı büyük elektrik yükünün yol açıyor olabileceğini düşünüyor. Bir kap dolusu un ile yaptıkları deneyde uzmanlar tamamen yeni bir fiziksel olguyu keşfettiler ve bulgularını Denver'deki American Fizik Birliği konferansına sundular. New Jersey Rutgers Üniversitesi'nden Profesör Troy Shinbrot, 'Önce burda bir yanlışlık var, çok aptalca bir hata yapıyoruz diye düşündük' diyor.'Un doldurulmuş bir tası aldık, içinde kırıklar oluşacak şekilde ileri geri salladık. Bu hareket 200 voltluk bir elektrik yükü yarattı. Niye böyle olduğunu açıklayabilecek bir fizik kanunu bilmiyorum. Bu yeni bir şey' diye açıklıyor. Bu deney daha sonra un yerine başka toz ya da granül maddelerle de tekrarlandı, sonuçta hep ortaya bir elektrik enerjisi çıktı. Eğer jeolojik fay hatlarında da aynı şey oluyorsa, toprakta meydana gelen kayma ve çatlamaların ortaya milyonlarca voltluk statik elektrik yükü çıkarması lazım. Bu da depremlerden önce gökyüzünde saptanan ışığın açıklaması olabilir. Buna yaklaşan depremi haber veren bir tür doğal erken uyarı sistemi de diyebiliriz.Deprem ışıklarına dair tanıklıklar aslında 300 yıldır kayıtlara geçiyor, fakat uzmanlar bunları yakın zamana kadar bilimsel bir gözlem olarak ciddiye almıyordu. Fakat doğa olaylarının artık çok yaygın olarak görüntülenebilmesi, bu görüntülerin internet ortamlarına konulabilmesi ile durum değişti. Kayda alınan, açık gökyüzündeki bu şimşek benzeri ışık çakmaları uzmanlar tarafından da incelendi ve bir olgu olarak kabul edildi. Fukuşima ve L'Aqila depremleri sırasında tespit edilen ışıklar internette yaygın olarak paylaşıldı. Ama her deprem öncesinde bu ışıklar görünmüyor ya da açık gökyüzünde her ışık göründüğünde bunu bir deprem izlemiyor. Profesör Shinbrot, 'Şimdi bu ışıkların neden bazen görünüp, bazı diğer deprem durumlarında görünmediğini anlamaya çalışıyoruz' diyor.teknolojioku.com
Borsayı Seçim Sonrası Zor Bir Gündem Bekliyor
İSTANBUL Mart ayının son işlem günü öncesinde aylık bazda yüzde 10,5 oranında yükseliş kaydeden Borsa İstanbul 100 endeksi böylece son üç yerel seçim öncesindeki ayı yükselişle tamamlarken, yerel seçim sonrasında zorlu bir sürece giriyor. Borsa İstanbul 100 endeksi son 5 yıldır devam eden mart aylarındaki yükseliş geleneğini bu sene de bozmayarak ayın bitmesine bir gün kala elde ettiği kazanımla şubat ayı kapanışına göre yüzde 10,5 oranında artış kaydetti. Yerel seçimler öncesinde mart ayının son haftasını 69.117,32 puandan tamamlayan BIST 100 endeksi, bundan önceki 2 yerel seçim öncesindeki aylarda da ortalama yüzde 7 oranında artış kaydetmişti. Seçimlerden sonra hem siyasi hem yoğun ekonomik takvim nedeniyle zorlu bir sürece girecek olan BIST 100 endeksinin, bundan önceki nisan ayı performansları incelendiğinde mart ayı kadar belirgin olmasa da genel olarak yükseliş isteği öne çıkıyor. BIST 100 endeksi bundan önceki son 5 senenin nisan ayı değerlendirildiğinde; 4 kez aylık bazda yükseliş kaydederken, sadece 2012 yılı Nisan ayında yüzde 3,86 düşüş gösterdi. BIST 100 endeksi, bundan önceki son iki yerel seçimlerden sonraki nisan ayı performanslarına bakıldığında ise 2009'daki yerel seçimler sonrası nisan ayında yüzde 22,8 değer kazanırken, 2004 yerel seçimleri sonrasındaki nisan ayında ise yüzde 10,7 oranında düşüş kaydettiği görüldü. Analistler, Borsa İstanbul'un arada istisnalar olsa da genel olarak seçim dönemlerinde pozitif seyrettiğini, siyasi istikrarla ilgili seçim sonuçlarının da fiyatlamalara olumlu yansıdığını belirtiyor. Bu seneki yerel seçimler öncesinde de siyasi istikrarın devam edeceğine yönelik iyimserliğin mart ayının son haftasında etkili olduğunu ifade eden analistler, nisan ayında kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye değerlendirmeleri, faizlerin artış sürecine gireceğine yönelik endişelerle makroekonomik verilere olan hassasiyetin artması gibi nedenlerle Borsa İstanbul'u zorlu bir sürecin beklediğini belirtiyor. Temkinli olunması gereken bir sürece girilecek Konuyla ilgili görüşlerini AA muhabirine aktaran Garanti Yatırım Araştırma Müdürü Özgür Yurtdaşseven, global hisse senedi piyasalarında toparlanmanın etkili olduğu mart ayının geride bırakıldığını, nisan ayında ise temkinli olunması gereken bir sürece girileceğini belirtiyor. Yurtdaşseven, ABD’de büyüme etkisinin yanı sıra, deflasyon etkisiyle Avrupa, büyüme kaygılarıyla Çin ve Türkiye gibi piyasalarda gündeme gelen gevşek para politikalarının Borsa İstanbul'da mart ayında toparlanmaya katkı sağladığını aktararak, 'Türk hisseleri açısından ise global faktörlerle birlikte seçim ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) açıklamaları ön plandaydı. Borsa açısından, her seçimin farklı dinamikler nedeniyle farklı etkiler yarattığı görülüyor. Bu açıdan net bir istatistik ortaya konulamıyor' dedi. Satış fırsatı olarak değerlendirilebilir Teknik anlamda BİST100 endeksini, 65.500-66.000 aralığının destek olmasıyla oluşan ikili dip formasyonu paralelinde izlediklerini ifade eden Yurtdaşseven, seçim sonrası dönemde endeksin 71.000-72.000 bölgesine yaklaşması halinde formasyonun tamamlanacağını ve kısa vadedeki yükselişlerin satış fırsatı olarak izleneceğini göz ardı etmemek gerektiğini kaydediyor. Yurtdaşseven, ayrıca nisan ayında kredi derecelendirme kuruluşlarının gerçekleştireceği gözden geçirmeleri hatırlatarak teknik açıdan önerdikleri temkinli eğilimin bu gözden geçirme sürecinde etkili olabileceğini vurguluyor. Son 5 seçim sonrasında ortalama yüzde 3,5 yükseliş görülüyor Turkish Yatırım Araştırma Bölüm Başkanı Baki Atılal ise 2002 yılından bu yana gerçekleşen 5 seçime için seçimden sonraki bir aylık periyoda bakıldığında, 2 seçim sonrası yükseliş, 3 seçim sonrası ise düşüş olduğunu belirtiyor. Ortalamalara bakıldığında ise 5 seçim döneminin ardından geçen bir aylık sürede yüzde 3,5’lik değer artışı olduğunun görüldüğünü hatırlatan Atılal, 2002 genel ve 2009 yerel seçimleri sonrasında kaydedilen ciddi yükselişlerin ortalamayı yükselttiğini kaydederek değerlendirmesine şöyle devam etti: “Mart ayına kritik 61.000 desteğinden başlayan BIST 100 endeksi, Rusya’ya olası yaptırımlardan dolayı o bölgeden kaçan bir miktar paranın Borsa İstanbul'a gelmesi, Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde bankaların TL zorunlu karşılıklarına faiz ödenebileceğinin dile getirilmesi ve 2002 seçimlerinden itibaren seçimler öncesi ayda ortalama yüzde 8 yükseliş kaydeden endeksin bu yöndeki tavrı, 69,000 seviyelerine kadar yükselişi sağladı.” BIST 100 endeksinde yeni hedef 70.500 puan 67,500 destek seviyesinin aşağı yönlü kırılmaması durumunda endeksin direnç seviyelerini 69,500 ve 70,500 olarak gördüğünü ifade eden Atılal, özellikle 70,500 seviyesinin kırılması için Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) parasal genişleme adımı atmasının şu anki veriler ışığında zorunlu olduğunu kaydetti. Atılal, nisan ayında 24 Nisan’daki PPK toplantısında ve 30 Nisan’daki Fed açıklamalarında sürpriz beklenmediği bir ortamda BIST 100 endeksinin 70,500 hareketi için global risk iştahının artmasının yanında pazar günü yapılacak yerel seçimlerde yabancı yatırım kuruluşları raporlarında yer alan varsayımların gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı. Muhabir: Bekir Gürdamar
Reklam
Seçimler Üzerine Mutlaka İzlenmesi Gereken Filmler
Yarın gerçekleşecek Yerel Seçimler öncesi öyle ya da böyle bir şekilde seçimleri konu alan filmleri hatırlayalım dedik. Seçim süreci, kampanyalar ve siyasi oyunlar üzerine mutlaka izlenmesi gereken filmler. Gece gündüz zihnimizi işgal eden siyasal iklimin nefes alacak bir boşluk bırakmadığı günler geçiriyoruz. Hukukun askıya alındığı akıl almaz uygulamalar, kutuplaştırıcı retorikler bir girdap gibi çekiyor insanı seçim gerginliğine. Sinema üzerine bir kelam edecekken bile seçim ele geçiriyor düşünceleri. Seçimle yatıp seçimle kalkıyoruz. Dünyanın dört bir yanında, pek çok kez beyazperdedeki hikayeleri de işgal ediyor seçimler. Hal böyle olunca biz de bu gerçekten kaçmayalım dedik ve yarın gerçekleşecek Yerel Seçimler öncesi öyle ya da böyle bir şekilde seçimleri konu alan filmleri hatırlayalım dedik. Seçim süreci, kampanyalar ve siyasi oyunlar üzerine mutlaka izlenmesi gereken filmler. The Candidate (1972)Michael Ritchie'nin yönettiği ve senaryosuyla Oscar ödülü kazanan film, türün hakiki klasiklerinden bir tanesi. Filmde Robert Redford kazanma ihtimali olmadığı için düşündüğü her şeyi dürüstçe söyleyen genç aday Bill McKay'i canlandırıyor. Ancak anketlerde McKay'in kazanma ihtimali belirmeye başlayınca işler değişiyor. Dönemindeki bir stüdyo filmine göre oldukça gerçekçi bir film. The War Room (1993)Chris Hegedus ve D.A. Pennebaker'ın yönettiği bu Oscar adayı belgesel, seçim deyince mutlaka izlenilmesi gereken filmlerin başını çekiyor. 1992 seçimlerinde Bill Clinton'ın kampanyalarını ve bunları yaratan ekibi anlatan film, seçim kampanyalarının perde arkasını anlamak için anahtar niteliğinde. Primary Colors / Kirli Yarış (1998)Mike Nichols'un yönettiği, John Travolta ve Emma Thompson'ın başrollerde olduğu yapım Bill Clinton'ın hikayesinden ilham alarak bir valinin Başkanlık yarışındaki yükselişini anlatıyor. Yarışın tüm kirli oyunlarına yer veren film hikayesinin merkezine idealist bir danışmanı yerleştiriyor. Street Fight (2005)Bir adayın seçim ilanlarının kamu görevlileri tarafından indirilmesi mi dediniz? Bu tüyler ürpertici ve cesur belgesel bir seçim yarışının ne kadar çirkinleşebileceğini tüm yönleriyle gözler önüne seriyor. Genç ve aktivist bir avukatın uzun süredir görevde olan güçlü bir valiye seçimde rakip oluşunun ardından başına gelenleri anlatan belgesel yönetmenine haklı bir Oscar adaylığı getirmişti. No (2012)Özgün yönetmenliğiyle dikkat çeken film, Pinochet'nin kaybetmesiyle sonuçlanan Şili tarihinin en önemli referandumunu anlatıyor. Gael García Bernal muhalefetin sıra dışı kampanyalarını yaratan ve imkansız gibi gözüken bir başarının kapısını aralayan Rene Saavedra rolünde. The Best Man (1964)Başrollerinde Henry Fonda ve Cliff Robertson'ın yer aldığı film başkanlık için yarışan iki adayın dönen dolaplarla, kirli bir siyasetle dolu rekabetini anlatıyor. Gore Vidal'in kendi Broadway oyunundan uyarladığı filmde Haskell Wexler'in görüntü yönetmenliği usta işi. Recount (2008)HBO'nun bir sinema filminden hiç aşağı kalır yanı olmayan bu Altın Küre adayı TV filmi Kevin Spacey, Tom Wilkinson, Laura Dern, John Hurt gibi güçlü bir kadroyu bir araya getiriyor. 2000'de Bush'un Al Gore'u Florida oylarının tekrar sayımıyla nasıl az farkla geçtiğini anlatan film tıkır tıkır işleyen gerilimli temposuyla oldukça ilgiye değer. Wag the Dog / Başkan'ın Adamları (1997)Seçim öncesi başkanla ilgili ortaya çıkan bir seks skandalını unutturmak için Arnavutluk'ta sahte bir savaş ve bir kahramanlık hikayesi yaratılmasını konu alan film defalarca izlenmeyi hak eden bir klasik. Başrollerde Dustin Hoffman ve Robert De Niro'nun yer aldığı Barry Levinson imzalı film, olağanüstü senaryosuyla siyasal kültür ve medya üzerine son derece zeki bir taşlama. Election Day (2007)Siyasi oyunları bir kenara bırakıp seçim gününe dair bir film arıyorsanız işte o film 'Election Day'. Seçim tahminlerini, seçim anketlerini, siyasi rekabeti unutun; bu belgesel sizi doğrudan oy verme sürecinin içine bırakıyor. ABD'de 2004 seçimlerinde oy verme gününde çekilen belgesel oy vermeye çalışan vatandaşlardan sandık görevlilerine kadar uzanan 11 hikaye anlatıyor. Le mani sulla città / Kentin Üzerindeki Eller (1963)Francesco Rosi'nin Altın Aslan ödüllü filmi seçim kampanyalarıyla olmasa da seçim öncesi yolsuzluklarla ilgilenen bir film. Napoli'deki yerel seçimler öncesinde geçen hikayede belediye meclisi üyeleriyle iş adamlarının imara açılan arsalar üzerinde yaptığı yolsuzluklar anlatılıyor. Milk (2008)Bir biyografi filmi olsa da seçimlere ve Harvey Milk'in seçim kampanyalarına önemli bir yer ayırıyor. Sean Penn'e Oscar kazandıran filmin yönetmenlik koltuğunda ise Gus Van Sant bulunuyor. The Manchurian Candidate / Mançuryalı Aday (1962)Tipik bir seçim filmi değil ama bir başkan yaratma filmi. Siyasi çıkar gruplarının görünmeyen elleri üzerine bir kabus niteliğindeki film, soğuk savaş döneminin paranoya dolu politik gerilimlerinin en iyilerinden biri. The Ides of March / Zirveye Giden Yol (2011)Bir başkan adayının kazanma şansını yok edecek bir skandalla burun buruna gelen bir basın sözcüsünün hikayesini anlatan film, seçim yarışının arkasındaki mekanizmaları ve kirli siyasi oyunları ortaya döküyor. birgun.net/Alkan Avcıoğlu
Ağır Yaralanan Hastalar 'Dondurulacak'
ABD'de doktorlar, zaman kazanabilmek amacıyla, ağır yaralananları 'ölümle yaşam arasında' bırakacak.  UPMC Presbyterian Hastanesi'nden doktorlar, Yıldız Savaşları (Star Wars) filminin karakterlerinden Han Solo'nun karbon içinde dondurulmasını ve ölü sanılmasını anımsatan bu yöntemi, silahlı ya da bıçaklı saldırıya uğrayanların tedavisinde kullanmayı hedefliyor.
AKP İktidarı Fahiş Benzin Vergileriyle De Halkı Soydu
AKP döneminde akaryakıta yapılan zamları ve üzerindeki dolaylı vergi yükünü inceleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, 'AKP döneminde benzin yüzde 210 pahalandı. Bu dönemde dolardaki yüzde 35'lik artıştan arındırıldığında benzin fiyatındaki net artış yüzde 129'a geliyor. AKP, petrol ürünlerinden alınan fahiş vergiler yoluyla yıllardır halkı soyuyor. Türk halkı, uygulanan fahiş vergiler nedeniyle akaryakıta diğer ülke yurttaşlarının kat kat üzerinde para ödüyor. Bu çarpıklığı ancak halkçı bir iktidar düzeltir, bu soyguna CHP son verecektir' dedi.Yazılı açıklama yapan CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran şunları kaydetti:5 TL'yi aşan benzin fiyatıyla dünya rekortmeni olan Türkiye, Fed kararları ve 17 Aralık operasyonları üzerine döviz kurundaki sıçrama nedeniyle dolar cinsinden sıralamada birkaç basamak aşağı kaysa da hala ilk 5'te yer alıyor.Türkiye'de fahiş benzin fiyatının nedeni, tüketiminden alınan insafsız nitelikteki dolaylı vergiler… Vatandaşın 1 litre benzine ödediği paranın sadece üçte biri ana fiyat… B ütçe açıklarının kapamada kolay yöntem olarak başvurulan ve fiyatın içinde tahsil edilen aşırı yüksek miktar ve oranlardaki ÖTV, KDV gibi dolaylı vergilerle birlikte benzinin pompa fiyatı, rafineri çıkış fiyatının 3 katına ulaşıyor.Türkiye'de dolar bazında benzin fiyatı, kişi başına milli gelirin 100 bin doları aştığı Norveç'teki ile neredeyse aynı düzeyde. Bir depo benzinin bedeli Norveç'te asgari ücretin yaklaşık yüzde 2'sine, Türkiye de ise dörtte birine denk geliyor.AKP döneminde; özellikle de serbest fiyat sistemi ne geçilen 2005'ten sonra, akaryakıttan alınan yüklü miktardaki dolaylı vergiler, bütçe açıklarının kapatılmasında önemli bir rol oynadı. EPDK verilerine göre 2005-2012 döneminde akaryakıttan 181 milyarı ÖTV ve 69 milyarı KDV olmak üzere toplam 250 milyar liralık dolaylı vergi tahsil edildi.AB'ye uyum gerekçesiyle ÖTV'de ' kırsal motorin ' uygulaması 2011 başında kaldırıldı, çiftçinin kullandığı motorinle, gemilerde ve diğer alanlarda kullanılan motorinin fiyatı eşitlendi. Yani Çiftçi Mehmet 'in traktöründe kullandığı motorinden de 'gemiciklerin' yaktığı motorinden de aynı ÖTV alınıyor, ikisi de 1 litre motorine aynı parayı ödüyor.AKP hükümeti yıllarca bütçeyi, başta akaryakıt olmak üzere vatandaşın tüketiminden aldığı dolaylı vergilerle finanse edip, sonra da 'mali istikrar'ı sağlamakla övündü, 'cari açık azar' bahanesiyle de vergi oranlarını makul düzeylere çekmekten kaçındı, ancak cari açıkta da Türkiye'yi dünya rekortmeni yaptı.AKP, petrol ürünlerinden alınan fahiş vergiler yoluyla yıllardır halkı soyuyor. Türk halkı, uygulanan fahiş vergiler nedeniyle akaryakıta diğer ülke yurttaşlarının kat kat üzerinde para ödüyor.Bu çarpıklığı ancak halkçı bir iktidar düzeltir, bu soyguna CHP son verecektir.AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılının sonunda 1.64 TL (1 dolar) olan benzinin litre fiyatı, 26 Mart itibariyle 5.08 TL'ye (2.30 dolara) ulaştı. Benzin fiyatında yaklaşık 11 yıllık dönemdeki kümülatif artış yüzde 210'a ulaştı. Buna karşılık 2002 yılının sonunda 1.6345 TL olan dolar kuru, Fed'in başlattığı parasal sıkılaştırma ve 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet soruşturmaları sonrası ortaya çıkan siyasal istikrarsızlığın etkisiyle sıçrama yaşayarak 2013 sonlarında 2 TL'yi aştı. 26 Mart 2014 itibariyle 2.2121 TL olan dolar kuru baz alınırsa AKP döneminde dolarda TL'ya karşı kümülatif değerlenme yüzde 35 dolayında gerçekleşti. Fiyatı bu dönemde üçe katlanan benzinde dolar cinsinden artış yüzde 129 olarak gerçekleşti. Başka deyişle bu dönemde Türkiye'de benzin kurdan bağımsız olarak yüzde 129 zamlandı.En pahalı benzinde Türkiye hala ilk 5'te…5 TL'yi aşan benzin fiyatıyla dünya rekortmeni olan Türkiye, Fed kararları ve 17 Aralık operasyonları sonrası dolar kurunda yaşanan sıçrama nedeniyle ülkeler sıralamasında birkaç basamak aşağı kaysa da hala ilk 5'te yer alıyor. Mart 2014 itibariyle benzinin en pahalı olduğu ülkeler litrede 2.87 dolarla Norveç, 2.45 dolarla İtalya, 2.44 dolarla Hollanda, 2.36 dolarla Danimarka ve 2.30 dolarla Türkiye ve Yunanistan…Ancak gelirle orantı kurulduğunda Türkiye göreli olarak akaryakıtta en pahalı ülke… 40 litrelik deposu bulunan bir araç Norveç'te 115 dolara, Türkiye'de ise 92 dolara doluyor.  Kişi başına milli gelirin 100 bin doları aştığı Norveç'te bir depo benzin bedeli, 6 bin dolar dolayındaki asgari ücretin yaklaşık yüzde 2'sine denk geliyor. Kişi başına milli gelirin 10 bin dolar dolayında bulunduğu Türkiye de ise arabanın deposunu doldurabilmek için net 382 dolar olan asgari ücretin dörtte birini ödemek gerekiyor. Üst sıralardaki diğer ülkelerle kıyaslandığında da durum aynı…Türk halkı, uygulanan fahiş vergiler nedeniyle akaryakıta dünyadakinin kat kat üzerinde para ödüyor, başka deyişle hükümet halkı soyuyor.Pahalılığın nedeni insafsız vergiler…Türkiye'de akaryakıtın dünyaya göre çok daha yüksek fiyata satılması, tüketiminden alınan dolaylı vergilerden kaynaklanıyor. Yani Türkiye'yi dünyanın en pahalı benzinini tüketen ülkeler arasına sokan, sık sık da dünya şampiyonu yapan faktör, bu ürünlerden alınan yüksek boyutlardaki dolaylı vergiler... Petrol ürünlerinde vergisiz rafineri fiyatı dünya ile paralel, bazen onun da altında seyrederken, bütçe açıklarının kapamada kolay yöntem olarak fahiş ölçülerde tahsil edilen dolaylı vergiler bu ürünlerdeki pahalılığın asıl nedenini oluşturuyor. Dolaylı vergiler; rafineri çıkış fiyatı ile pompa fiyatı arasında yaklaşık 3 katlık bir orantıya yol açıyor. Yani 1 litre benzine pompada ödenen fiyat içinde rafineri çıkış fiyatının payı sadece üçte bir dolayında bulunuyor. Litre fiyatının yaklaşık yüzde 60'ı, Maliye'nin kasasına giden Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisi'nden (KDV) meydana geliyor. Pompa fiyatının kalan yüzde 10'luk kısmını ise BDDK payı, dağıtım şirketi ve bayi karları ile nakliye ve benzeri unsurlar oluşturuyor.5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu gereğince 1 Ocak 2005'ten itibaren yeni bir düzenlemeye gidilerek, sektörde serbest piyasa modeline geçildi. Bu dönemde akaryakıt fiyatları dünya ham petrol fiyatları ve kurdaki gelişmeler paralelinde piyasa tarafından belirlenirken, devlet ise akaryakıttan yüksek oranlarda vergi almaya; Türk halkı da pahalı benzin ve motorin kullanmaya devam etti. Devletin akaryakıt fiyatlarını son kez belirlediği 31 Aralık 2004'te 2.3 TL olan 1 litre benzin 26 Mart 2014 itibariyle 5.08 TL oldu. Serbest piyasa döneminde geçilen 1 Ocak 2005'ten bu yana pompada benzinin litre fiyatı yüzde 117 artış kaydetti.Rafineri çıkış fiyatı 1.6 TL dolayında bulunan 1 litre benzin, ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergiler ve ayrıca EPDK payı, dağıtıcı ve bayi payı gibi unsurların üzerine eklenmesiyle pompada 5 TL'yi geçiyor. Tüketicinin 1 litre benzine ödediği paranın 1.6 TL'si rafineriye, yaklaşık 50 kuruşunu da üretim-satış zincirindeki diğer kuruluşlara giderken, KDV ve ÖTV olarak devlete ödenen kısım 3 lirayı buluyor. Benzin tüketenler, rafineri fiyatının iki katı vergi ödemek durumunda kalıyor. Yani 1 litre benzine ödenen paranın 3 lirası sektörün değil Maliye'nin kasasına gidiyor. Akaryakıttan 8 yılda 250 milyar TL dolaylı vergi topladılar…AKP döneminde; özellikle de serbest fiyat sistemi ne geçilen 2005'ten sonra, akaryakıttan alınan yüklü miktardaki dolaylı vergiler, bütçe açıklarının kapatılmasında önemli bir rol oynadı. EPDK'nın en son 2012 sonu itibariyle açıkladığı verilere göre 2005-2012 döneminde akaryakıttan 181.2 milyarı ÖTV ve 69.2 milyarı KDV olmak üzere toplam 250.3 milyar liralık dolaylı vergi tahsil edildi.Satın aldıkları benzin, motorin ve diğer ürünlerin fiyatı içinde tahsil edilen bu vergiler, devletin bu dönemdeki toplam vergi gelirinin yaklaşık yüzde 15'ini, milli gelirin de yüzde 3'ten fazlasını oluşturdu. Oysa gelir düzeyine bakılmaksızın herkesten eşit olarak alınan dolaylı vergiler, ülkede vergi adaletini ve gelir dağılımını bozuyor.Yüksek oranlarda alınan dolaylı vergiler yüzünden benzin, motorin gibi petrol ürünlerinin aşırı pahalanması, bu ürünlerin yolcu ve yük taşımacılığı ve birçok sektörde temel girdi olması dolayısıyla zincirleme biçimde tüm mal ve hizmetlerin fiyatına yansıyor. Bu durum ayrıca, kaçak ve katkılı benzin satışlarını artırıyor, kayıt dışı ekonominin büyümesine de yol açıyor.AKP hükümeti yıllarca bütçeyi, başta akaryakıt olmak üzere vatandaşın tüketiminden alınan dolaylı vergilerle finanse edip, sonra da 'mali istikrar'ı sağlamakla övündü, 'cari açık azar' bahanesiyle de vergi oranlarını makul düzeylere çekmekten kaçındı, ancak cari açıkta da Türkiye'yi dünya rekortmeni yaptı.Çiftçi Mehmet de 'gemicikler' de aynı ÖTV'yi ödüyor…Avrupa Birliği'ne uyum gerekçesiyle kırsal motorin uygulaması 2011 başından itibaren kaldırıldı. Kırsal-euro diesel ayrımı kaldırılarak, motorinden maktu olarak alınan ÖTV miktarları alan ayrımı gözetmeksizin içerdiği kükürt oranına göre belirlendi. Böylece çiftçinin kullandığı motorinle, gemilerde ve diğer alanlarda kullanılan motorinin fiyatı eşitlendi. Motorinden kırsal ayrımı olmaksızın litrede 1.5245 TL ÖTV alınıyor. Yani Çiftçi Mehmet 'in traktöründe kullandığı motorinden de gemicikleri yüzdürmek için kullandıkları motorinden de aynı miktarda ÖTV alınıyor, hepsi de 1 litre motorine aynı parayı ödüyor.Halen 1 litre motorin pompada 4.43 liraya satılıyor. Türkiye, motorin fiyatında da dünyada ilk sıralarda yer alıyor. 2002 sonunda kırsal motorinin litre fiyatı 1.28 lira düzeyinde bulunuyordu. Buna göre çiftçinin kullandığı motorinin fiyatı on bir yıllık dönemde tam yüzde 246 zamlandı. Soyguna son vereceğiz… Benzin, motorin gibi petrol ürünlerinden nispi ve maktu olarak alınan ÖTV, KDV gibi dolaylı vergiler, aşırı yüksektir. Dolaylı vergiler nedeniyle rafineri çıkış fiyatı ile pompa fiyatı arasında oluşan yaklaşık 3 katlık fark izah edilir olmaktan uzaktır. Akaryakıttaki yüksek vergi oranları, kişi başında milli gelirde dünya 63'üncüsü olan Türkiye'yi, birinci sıradaki Norveç'le birlikte ' dünyanın en pahalı benzini tüketen ülkesi ' haline getirmiştir. Yüksek dolaylı vergiler, zaten dışa bağımlı olunması nedeniyle petrolün varil fiyatı ve kur hareketlerinden kaynaklanan artışlar yaşandığında, pompaya katlamalı olarak yansımıştır.Birçok sektörde temel girdi olan akaryakıtın aşırı pahalanması, ekonomi genelinde zincirleme bir etkiyle maliyetleri yükseltiyor. Fahiş vergiler yüzünden akaryakıtın aşırı pahalanması, tüketicileri 'katkılı benzin', '10 numara yağ' gibi toplum sağlığını tehdit eden yasa dışı ürünlerin kullanımına itiyor, sektörde kayıt dışılığı büyütüyor .Gelir düzeyine bakılmaksızın herkese aynı biçimde uygulanan fahiş dolaylı vergiler AKP döneminde, dar gelirli milyonlar aleyhine vergi adaletini bozmuştur .Vergi pastasında, kar ve servet üzerinden alınan doğrudan vergilerin payı yükseltilmeli, adaleti bozan ve sosyo ekonomik açıdan birçok olumsuzluğa yol açan dolaylı vergilerin payı düşürülmelidir .CHP iktidarında bu çarpık yapı düzeltilecektir. Bu soyguna CHP son verecektir…
Reklam
Kevin Spacey, Churchill'i Canlandıracak
Kevin Spacey, 20. yüzyılın unutulmaz siyasetçilerinden Winston Churchill rolüyle yeni filmine hazırlanıyor. ‘House of Cards’ dizisinde hilekâr milletvekili Frank Underwood’u canlandıran Oscar ödüllü Kevin Spacey, şimdi de 20. yüzyıla damgasını vurmuş siyasetçilerin başında gelen Winston Churchill’i beyazperdeye taşıyor. The Hollywood Reporter’ın haberine göre, 20 milyon dolar gibi bir bütçeye sahip olacak filmin yapımcılığını daha önce ‘Frost/Nixon’, ‘Inside Llewyn Davis’ gibi filmlerin de yapımcılığını yapan StudioCanal üstlenecek. Filmin yönetmenliğini kimin yapacağı ise henüz bilinmiyor.Milliyet Sanat
Reklam
Soyuz, Uluslararası Uzay İstasyonu'na Ulaştı
İki gün önce fırlatılan Soyuz, Uluslararası Uzay İstasyonu'na ulaştı.Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) astronotu Steve Swanson'un yanı sıra Rus kozmonotlar Alexander Skvortsov and Oleg Artemyev ile 26 Mart'ta Kazakistan'daki Baykonur Uzay Merkezi'nden fırlatılan Soyuz, iki gün süren yolculuğunun ardından Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) ulaştı. Üçlüyü, kasım ayından bu yana UUİ’de bulunan Japon Koiçi Wakata, ABD’li Rick Mastracchio ve Rus Mikhail Tyurin karşıladı. Swanson, Skvortsov ve Artemyev’in UUİ’de 6 ay kalması öngörülüyor. Fırlatılışından altı saat sonra UUİ'ye varması planlanan Soyuz'un yolculuğu, teknik bir arıza nedeniyle uzamıştı.
Microsoft'un Akıllı Saati Çok Yakında!
Bilişim devi Microsoft'un Nokia ile ortaklaşa geliştirdiği akıllı saat hakkında ilk bilgilere Shiftdelet.net ekibi ulaştı. Sızan ilk bilgilere bir göz atalım. Nokia ve Microsoft, şu an piyasada olan akıllı saatlerden çok daha farklı bir cihaz üretmek için yaklaşık bir buçuk senedir çalışıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin Seattle kentinde süren bu çalışmadan haberdar olan, detaylarını bilen bir Microsoft çalışanı ile bağlantı kurmayı başardık. Adının açıklanmasını istemeyen kaynağımız, Nokia ve Microsoft ikilisinin uzun uğraşlar sonucunda, akıllı saat kavramını tamamen değiştirecek bir cihaz üretmeyi başardığını söyledi. Windows Phone cihazları ile uyumlu çalışacak saatin, birbirinden bağımsız ekranlardan oluşacağını, bu ekranların cihazın kişiselleştirilebilmesinde kilit rol oynayacağını aktardı. Daha önce Nokia tarafından alınan bağımsız ekranlar patenti de bu bilgiyi destekler nitelikte. Windows Phone ile Çalışacak Alabildiğimiz kısıtlı bilgiler arasında cihazın Windows Phone işletim sistemi ile çalışacağı bilgisi de bulunuyor. Microsoft saat için özel bir sistem hazırlamak istememiş ve Windows Phone 8.1 üzerinde yapılan bir kaç ufak değişiklik ile işletim sistemi saate uygun hale getirilmiş. Kaynağımız bu işletim sisteminin aynı Windows Phone'da olduğu gibi diğer üreticiler tarafından da kullanılabileceği ve 2014 yılı sonunda bir çok Windows akıllı saat görebileceğimizi söylüyor. Mayıs Ayında Tanıtılacak Firmanın planının cihazı Mayıs ayında tanıtıp, Haziran ayında satışaçıkartmak olduğunu aktaran Microsoft çalışanı, son zamanlarda ufak aksaklıklar yaşandığını ancak muhtemelen planın aksamadan devam edeceğini söyledi. Hatta bazı yetkililerin cihazı Nisan başındaki Build 2014etkinliğine yetiştirmek istediğini, ancak bunun olacağını düşünmediğini de aktardı. shiftdelete.net
Arslanköy'ün Tiyatrocu Kadınları
Mersin’in Arslanköy beldesinde yaşayan Ümmiye Koçak, kendi kurduğu tiyatro topluluğuyla yeni oyunları 'Ozon Tabakası' için hazırlık yapıyor. Pelin Esmer’in ‘Oyun’ adlı filmine de konu olan Arslanköy Tiyatro Topluluğu Sabancı Vakfı’nın ‘Fark Yaratanlar’ projesi kapsamında yeni bir video ile seyircisini selamlıyor. Dünya Tiyatrolar Günü kapsamında yer verilen video, kurulduğu 2001 yılından bugüne Arslanköy Tiyatro Topluluğu'nu ve kurucusu olan Ümmiye Koçak’ın öyküsünü anlatıyor. Çoğunlukla kendi yazdıkları oyunları sahneleyen, Arslanköy’ün kadınları tarafından sahnelenen oyunların ilki Remzi Özçelik’in yazdığı ‘Taş Bademleri’ydi. Sonrasında Ümmiye Koçak kendi yazıp yönettiği oyunlarla, köy yaşamında kadınların yaşadıkları sorunları mizahi bir dille kaleme aldı ve tiyatronun kadın oyuncuları da sahneledi. Arslanköy Tiyatro Topluluğu aynı zamanda Türkiye’de ve yurtdışında da adını duyurmaya başladıktan sonra 2006 yılında ‘Hasret Çiçekleri’ oyunu Uluslar arası Adana Tiyatro Festivali’nde sahnelendi. Ümmiye Koçak, tiyatronun ardından da narenciye bahçelerinde çalışarak kazandıkları para ile ‘Yün Bebek’ filmini çektikten sonra New York Avrasya Film Festivali’nde ‘Sinemada En İyi Avrasyalı Kadın Sanatçı’ ödülünü kazandı. Arslanköy Tiyatro Topluluğu bu günlerde, küresel ısınmayı sahneye taşıyacağı ‘Ozon Tabakası’ adlı oyunun provalarını yapıyor. aljazeera.com
Reklam