Görüş Bildir
Türkiye'den Kaçırıldı İngiltere'de 50 Bin Sterline Satıldı
Londra Christie’s müzayede kuruluşu, Türkiye’den kaçırıldığını bile bile 4-5 binyıllık iki tarihsel mirası açık artırmada sattı. Christie’s, Kültür Bakanlığı’nın uyarı olarak gönderdiği her türlü bilimsel belgeleri dikkate almadı ve bu yapıtları açık artırmaya çıkardı. Birinci yapıt, 90’lı yılların sonlarında Urfa Suruç ilçesindeki Amabor Höyük’ün 5 binyıllık tarihsel mezarında Kaçak kazılarda bulunan 26 cm. uzunluğunda, tunçtan bir araba. Urfa Müzesi’nde çeşitli örnekleri bulunan bu tunç arabalar İÖ 4. binyıla tarihleniyor. Konu hakkında Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu’nun İngilizce yazılmış bilimsel makalesi Christies’e belge olarak gönderildi. Genelde bu yöredeki mezarlara konulan bu tunç arabaların pişmiş topraktan benzerleri de bulunuyor. Ayrıca kısa bir süre önce Adana-Konya yolunda arabaları aranırken kaçakçılarda yakalanan benzeri iki yapıtın bilgi ve görselleri de müzayede evine iletildi. Geçen kasım ayında kaçakçılar yakalandıklarında “Yolda bulmuştuk. Müzeye götürüyorduk.” demişlerdi. Christie’s, müzayede katalogunda arabanın “Anadolu” kökenli olduğunu açıkça yazmaktan çekinmemişti. Arabanın New York Metropolitan Müzesi’nde de bazı benzerleri bulunuyor. Müzayede evi bu verilere ek olarak bakanlığın gönderdiği belgeleri de dikkate almaksızın tunç arabayı 50 bin sterline (yaklaşık 178 bin liraya) adı açıklanmayan bir alıcıya sattı. İkinci yapıt ise afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesi yakınındaki Kusura Höyüğü’nde sıkça bulunan 4700 yıllık bir idoldür. Müzayede evi 13.4 cm yüksekliğindeki mermer yapıtın da Anadolu Kusura kökenli olduğunu katalogda açıkça yazmıştı. Bu yapıt 43.750 sterline (yaklaşık 155 bin liraya) satıldı. Kaynak: Özgen Acar/Cumhuriyet
Bu Ayakkabıyı Giyen Kaybolmaz!
Teknolojiyi hayatın her noktasına entegre eden tasarımcıların son buluşu da yol gösteren ayakkabılar. Bluetooth özelliğine sahip olan ayakkabı, akıllı telefona bağlanıyor. Gidilecek adres, telefonun haritasından bulunuyor ve ekrana getiriliyor. Ayakkabı, yol boyu kişiye rehberlik ediyor. Olur da yanlış yola saparsanız korkmayın, akıllı ayakkabınız titreşim yaparak sizi uyarmakta gecikmiyor. Akıllı ayakkabının marifetleri bununla da sınırlı değil, yaktığınız kalori miktarını ve attığınız adımları da hesaplıyor. Hindistan’ın Haydarabad şehrinden Anirudh Sharma ile Krispian Lawrence’nin tasarladığı ayakkabının fiyatı ise 100 dolar. İkilinin şirketi Decure Teknoloji, dünyanın dört bir yanından 3 bin sipariş almış. Sharma, ayakkabıların yol güvenliğini artıracağını ve özellikle görme engellilerin hayatını büyük ölçüde kolaylaştıracağını söylüyor. Zaman
Su Üzerinde Koşmak Mümkün mü?
Su Yüzeyinde Koşabilmemiz İçin Ne Yapmamız Gerekmektedir İşin Mantığı Nedir Suyun yüzeyinde koşan pekçok insan videoları bulabiliriz, öncelikle söylemem gerekir ki bu insanların çoğu sahte videolar yayınlayarak insanları aldatmanın yolundalar, sizlere bu işi yapan profesyonel insanlarınolduğunu söyleyebilirim, ülkemiz topraklarında bunu başarabilipte video gibi bir yöntemle sosyal medya üzerinden paylaşımda bulunan hiçbir grubun olmamasınıda söyleyebiliriz. Yani eğer bizim ülkemizde de profesyonel olarak koşabilirim diyen birileri bilgimiz dahilinde bulunmamaktadır. İnsanlar su yüzeyinde koşmayı gerçekten çok merak ediyorlar, benimde bu insanlar arasında olduğumu söyleyebiliriz. birkaç başlık altında su yüzeyinde birkaç adım koşmadan atabilmemiz mümkün gibi gözükmektedir.1. Zayıf Olmak Su Yüzeyinde Daha Az Ağırlık Yapmak Öncelikte söyleyebilirim ki yer çekimi konunu sayesinde Dünya bünyesinde bulundurduğu tüm maddeleri, zemine doğru çekmektedir, yüzümüzün kırışması, bayanlarda göğüslerin sarkması gibi etkenler bunlara örnek olarak gösterilmelidir. Diğer taraftan ise, suyunda kaldırma kuvveti olduğunu biliyoruz, bir kayık düşünelim üzerine fazla ağırlık yaptığımızda her ne kadar içerisi su alacak delik olmasada, suyun kaldırma kuvveti fazla ağırlıktan dolayı etkisiz kalacaktır. Bu sebeple insanlar, büyük şirketler, koca yükleri, dev gemilerle nakliyesini yapmaktadırlar. Aynı olayı insan içinde düşünürsel, sal olarak kullanıcağımız ayaklarımıza fazla yük bindiği zaman suyun kaldırma kuvvetine yenik düşecektir. İnan ayakları suyun kaldırma kuvveti ile yerçekimine meydan okuyabilecek dirençe sahip değildir. Bu sebepten ötürü illaki, bir noktadan sonra yere çakılacağız. Fakat ağırlığımızın az olması bizi yer çekimine karşı biraz daha dirençli tutacaktır.Ayaklarımız Büyük Olmalı Suyun kaldırma kuvveti alt tabaka ne kadar geniş olursa o kadar çok direnç noktası oluşturur ve cismi yüzeyde tutamayı başarır. Bu sebepten ötürü tabiki bizim elimizde olmayan sebeplerden ötürü, suyun yüzeyinde daha çok kalmamız için ayaklarımızın daha geniş olması fayda sağlamaktadır. Örneğin, 50 kg ağırlığındaki 44 numara ayakları olan bir insanla, 80 kg ağırlığındaki 45 numara ayakları olan birisi bir tutulamaz, bu sebeple ayak uzunluğu, ağırlığımızla doğru vücut kitle endeksi içerisinde olmalıdır. Bu olayı ayakları uzun futbolcuların topa daha hakim şut çekememesi ile kıyaslayabiliriz.  Hızlı Koşma Becerimizin Olması Yukarıdaki tüm maddeler birbirleri ile zincirleme bir bağ kurduğunu söylememiz gerekmektedir, her biride Son olarak ise Ağırlık Merkezini Doğru Noktada Birleştirmek özellikler doğrultusunda saydıklarımıza ne kadar yakın olursa, hedefe ulaşmak için doğru yoldayız demektir. Şunu söyleyebiliriz ki, hızlı koşabilmemiz için zayıf olmamız gerektiği tartışılmaz bir gerçektir. Koşucu sporcular için gerek kondisyon gerekse hızlı süratlanmaları için, zayıf olmaları gerekmektedir. Bu aşamada amaçlarına kolaylıkla ulaşabileceklerdir.  Su yüzeyinde hızlı koşmak adım atmış olduğu su tabakasına daha az saniyede ağırlık uygulayacaktır. Şu şekilde düşünelim, suyun yüzeyinde yapraklar olduğunu ve bu yapraklara basarak su yüzeyinde koştuğumuzu düşünelim, ne kadar hızlı yaprakların üzerinden geçersek yaprakların bizi taşıma oranları o kadar çok artacaktır. Elbette sonsuza kadar o yaprağın üzerinde kalmayı düşünmeyin, ama tüm özelliklerle birlikte hızlı bir şekilde o yaprak üzerinden geçersek ayakta kalma şansımızın daha fazla olacağını söyleyebiliriz. Bir başka örnek olarakta, vücudumuzdan kopardığımız kılımızı yavaş çekersek acıyor ama çok hızlı çekersek hiçbişey hissetmiyoruz, bu olayda aslında bu örnekle ilişkilendirdiğimizde doğru sonuç verecektir. Tüm bun söylenenleri doğru uygulamanız profesyonel olarak bu çalışmaları yapan insanlar için 5-6 saniyelik bir süreçtir, yani 10 adıma eşit gelir, 10 adım sonra hızımız düşer, ağırlık merkezimizi kontrol edemeyiz, ve suyun direnç noktasını kaçırdığımız için batmaya başlarız.Yaprak örneğinden devam etmek istiyorum, yaprağın yırtılmaması için düz bir cizimle üzerine basmamız gerekir, aynı şekilde su yüzeyinde dolaşırken, suyun direnç merkezini kırmamak için bastığımız noktayı ayağımızın tam merkezinde ayarlamamız gerekmektedir. Ayak parmaklarımızla basmamamız gerekir, aynı şekilde topuklarlada basılmasını önermiyoruz, bizce en uygun yer topuk ve parmaklar haricinde parmaklarımızın hareket merkezi olan ağırlık merkezine uyum sağlayacak, ayağımızın tarak kısmı diyebiliriz. Ağırlık merkezini çok iyi dengelememiz gerekmektedir ki, suyun direnç noktasını güçlendirebilelim. Ve koşma sırasında büyük adımlarımız bizim ağırlık merkezimizi sarsacağından o kadar da çok büyük adım atacağız diye dengemizi bozmamamız gerekir.
Girişimci Olmak
Girişimci pazardaki herhangi bir boşluğu görerek değerlendiren, iş fikrini hayata geçirerek bu boşluğu dolduran kişidir. Girişimcilik ise pazardaki fırsatların belirlenmesi ile başlayan, kaynaklar ve girdiler kullanılarak yeni işlerin yaratıldığı, ekonomik fırsatların refaha dönüştürüldüğü dinamik bir süreçtir. Girişimci; Hayalleri olan, Risk alabilen, Fırsatları gözlemleyebilen, Yatırımı yapıp organize/koordine ve kontrol edebilen, Öz sermayenin sahibi olan ve riski üstlenebilen, İş yeri, eleman, ekipman, finansman v.b. girdileri temin eden, İşin yapılması için gerekli bilgi ve beceriye sahip kişidir. Girişimci adayı bir işe atılmayı planlıyorsa önce aşağıdaki nitelikleri az-çok taşıyıp taşımadığını kendine sormalıdır. Bir girişimci adayı;
Gül, TÜSİAD'ın Davetini Kabul Etti
Perşembe günü Ankara'da yapılacak TÜSİAD Yüksel İstişare Kurulu Toplantısı'na Abdullah Gül'ün davet edilmesi, TÜSİAD'ın Cumhurbaşkanlığı yarışında Gül'den yana tavır koyduğu iddiasını gündeme getirdi Başbakan Tayyip Erdoğan 'ın vatan hainliği ile suçladığı TÜSİAD, Perşembe günü Ankara'da düzenlenecek Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı'na Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'ü davet etti. Gül de daveti kabul etti. Cumhuriyet gazetesinin Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer, Gül'ün bu daveti kabul etmesini, 'Gül bu daveti kabul ederek Başbakan- TÜSİAD kavgasına bakışını ortaya koymuş oluyor' şeklinde yorumladı. Çakırözer, bu davetle 'TÜSİAD’ın Cumhurbaşkanlığı yarışında Gül’den yana tavır koyduğu' iddiasının gündeme geldiğini belirtti. Erdoğan Ocak ayında TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz'ın Başbakan Erdoğan ve AKP'nin politikalarını eleştirerek, 'Hukukun olmadığı bir ülkeye yabancı sermaye gelmez' demişti. Erdoğan, bu sözlere karşılık olarak TÜSİAD'ı 'vatan haini' ilan ederek, bundan sonra ne kendisinin ne de bakanlarının TÜSİAD ile görüşeceğinin de sinyalini vermiş “Sen hangi yüzle bu idarenin bakanlarını TÜSİAD’a davet edeceksin, bizimle herhangi bir işini görmeye geleceksin, hangi yüzle?” diye konuşmuştu. Türkiye’nin en büyük sanayicilerinin bir araya geldiği TÜSİAD, ocak ayında başkanları Muharrem Yılmaz ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında yaşanan “vatana ihanet” polemiğinden sonra ilk kez Ankara’ya geliyor. TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu (YİK) perşembe günü başkentte toplanacak. Kısaca anımsatmak gerekirse, TÜSİAD Başkanı Yılmaz, 23 Ocak’ta yapılan genel kurul toplantısında şu sözleri söylemişti: “Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen, yargı mekanizması AB normlarında çalışmayan, düzenleyici kurumlarının bağımsızlığına gölge düşen, vergi cezaları veya başka türlü cezalarla şirketlerinin üzerinde baskı kurulan, ihale yasası onlarca kez değiştirilen böyle bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir.” İhanet polemiği Bu sözlere ertesi gün Başbakan Erdoğan, “Eyy TÜSİAD” diyerek çok sert bir yanıt verdi ve şunları söyledi: “Kalkıp da TÜSİAD’ın başkanı küresel sermaye gelmez ifadesi kullanamaz. Bu cümleyi kullanıyorsa bu vatana ihanettir. Sen küresel sermaye gelmez ifadesini kullanarak kendi hükümetini tehdit ediyorsun öyle mi? O zaman cevabını alacaksın.” TÜSİAD Başkanı bu sözlere, Taha Akyol’un programında yanıt vererek “Vatan haini söylemini reddediyorum. Biz ne ananas cumhuriyeti, ne muz cumhuriyeti istiyoruz. Biz çağdaş bir cumhuriyet istiyoruz” demişti. Daha da görüşmeyecekti Erdoğan, TÜSİAD’ı topa tuttuğu konuşmada bundan sonra ne kendisinin ne de bakanlarının TÜSİAD ile görüşeceğinin de sinyalini vererek “Sen hangi yüzle bu idarenin bakanlarını TÜSİAD’a davet edeceksin, bizimle herhangi bir işini görmeye geleceksin, hangi yüzle?” diye konuşmuştu. İşte o gün geldi çattı. O polemikten sonra TÜSİAD ilk toplantısını bu hafta Ankara’da gerçekleştiriyor. Erdoğan sözünün gereğini yerine getirirse, YİK toplantısına kabineden kimse gitmeyecek demektir. Gül daveti kabul etti Tam bu noktada, TÜSİAD da stratejik bir adım atarak YİK toplantısına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü davet etti. Davet önemli... Ama yanıtı da bir o kadar önemli. Gül de daveti kabul ederek Başbakan- TÜSİAD kavgasına bakışını ortaya koymuş oluyor. Gül farklı telden Aslında Gül bunu ilk kez yapmıyor. 16 Ocak’ta Başbakan Erdoğan’ın iki yıldır görüşmediği Müteahhitler Birliği Başkanı’nın davetini kabul ederek yeni binalarının açılış törenine katıldı. Geçen hafta Çankaya Köşkü’nde verdiği resmi yemeğe AKP’den 17 Aralık sürecinde cemaat tartışmaları nedeniyle de ayrılan İzmir Milletvekili İlhan İşbilen ile Gülen okullarının temsilcisini davet etti. Şimdi gözler perşembe günkü toplantıda. Kulislerde, bu davetle TÜSİAD’ın Cumhurbaşkanlığı yarışında Gül’den yana tavır koyduğu iddiası dillendiriliyor. Cumhurbaşkanı Gül, TÜSİAD YİK Başkanı Erkut Yücaoğlu ve TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz’ın yapacakları konuşmalardan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin bakalım ne tür mesajlar çıkacak...T24
İnsanoğlu Kuş Misali
İnsanoğlu Kuş Misali sergisi, bütün aşamalar, krizler, kat edilen yollar, kırılmaların üzerinden uçarak, dünyanın bir dönemini, 1974ü bir diğerine, 2014 yılına bağlıyor. Selçuk Demirelin sanatının sadece bir yüzü olan basında yer alan desenlerden oluşan sergide sanatçının bu kırk yıllık süreçte dünya gündemine kendine özgü bakışı çizimlerde hayat buluyor. Selçuk Demirel`in yapıtları, hoşgörüsüzlük ile mücadelede ve ifade özgürlüğünü savunmada bazen kalemin en iyi silah olduğunun kanıtı.Bu retrospektif, Selçuk Demirelin çalışmalarının ilk döneminden, Türkiyede hazırladığı bir dizi afiş ile açılıyor. Serginin diğer bölümünde basında yer alan çizimler yayın konularına göre üç tema altında sergileniyor:
Reklam
Instagram’a Muhteşem Rakip: Pondr
Muhteşem Yüzyıl’ın Kanuni’si Halit Ergenç ve yeğeni Aziz Akgül, Pondr adıyla yeni bir sosyal ağ kurdu.Kullanıcıların çektikleri fotoğraflar hakkında takipçilerinden hızla görüş alabilmelerini sağlayan Pondr’un Instagram’a rakip olması ve kısa sürede tüm dünyada kullanılan bir sosyalleşme ağı olması hedefleniyor. Apple App Store’da yayınlanan En İyi Yeni Uygulamalar arasına girmeyi başaran Pondr’un, diğer sosyal ağlardan en belirgin farkı, fikir üretimi ile görsel içerik üretimini aynı bünyede buluşturarak etkileşimi en yüksek seviyeye çıkarması. Uygulamada kullanıcılar bir ya da iki fotoğrafı Pondr’a yerleştirip, duygu ikonları ya da kendi sözcükleriyle oluşturdukları seçenekleri arkadaşlarının ve takipçilerinin görüşünü almak üzere paylaşıyor.Cumhuriyet
Ankara'da 'Çok Tehlikeli Söylenti'
Ankara kulislerinde, ‘paralel yapı’ ya yakın oldukları gerekçesiyle ‘hükümetin her dediğini yapmayan bürokratlar’ı n tasfiye edileceği, ilk hedefin Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı olabileceği konuşuluyor. Hürriyet’ten Erdal Sağlam’ın haberine göre, bankacılar da, ‘bundan sonra her şeyin mümkün olduğu’ görüşünde. Sağlam özetle şöyle yazdı: Ciddi zarar verir Ankara’da piyasaları çok yakından ilgilendiren bir söylenti dolaşıyor. Son dönemde her alanda yaşanan görevden almaların ekonominin önemli kurumlarının üst düzey yöneticilerine de sıçrayacağı dillendiriliyor. Bunun söylentisi bile piyasalara çok ciddi zarar verir nitelikte… 17 Aralık sürecinin ardından Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cemaatçi kesime karşı bürokraside giriştiği tasfiye operasyonu bugün halen devam ediyor. Yargının ardından bazı bakanlıklardaki kapsamlı değişikliklerin ardından sıra Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) gibi ekonomi yönetiminin kilit kurumlarına gelmiş gözüküyor. İstifaya zorlama yöntemi Geçtiğimiz hafta içerisinde, ‘Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın bu hafta yapılacak genel kurul öncesinde istifaya zorlandığı’ söylentileri kulislerde dolaşmaya başladı. Bankacılara sorduğumuzda böyle bir şeye ihtimal vermediklerini ama Merkez Bankası’nda değişim söylentilerinin kulislerde dolaştığını söylediler. Başkanın görev süresinin devam ettiğini görevden alınamayacağını herkes biliyor ama ‘istifaya zorlanıp yerine genel kurulda madde eklenip yeni atama yapılacağı’ ya da genel kurul sonrası bu değişimin yaşanabileceği ihtimallerine, “Artık her şey olabilir” diyerek açık kapı bırakıyorlar. ‘Paralelci iki başkan yardımcısı’ Başbakanın piyasalardaki istikrarı bozmamak için böyle bir tasarrufa girmesi pek beklenmiyor ama bankacılık kesiminde ‘Paralelci diye iki başkan yardımcısı alınacak’ söylentisi iyice yayılmış durumda. Başkan yardımcılarının istifaya zorlanabileceği konuşuluyor. Merkez Bankası’nın yanında BDDK ve SPK’da da çok sayıda bürokratın görevden alınacağı, başkanların veya yardımcılarının bile alınabilecekleri yoğun olarak konuşuluyor. Bürokratlar yılgın Bürokratlarda ciddi bir yılgınlık olduğunu açıkça gözlüyoruz. “Artık iş yapılacak ortamın hiç kalmadığını” belirten bir bürokrat, istifaya zorlanmanın yanında bazı üst düzey bürokratların, başkan ve müsteşarların bile, bu havadan etkilenip kendiliğinden istifalarının gündeme gelebileceğini, bazı kurum başkanlarının bu konuda açık açık yakınmalarını dile getirmeye başladıklarını söyledi.Diken
Reklam
LG G3'ün Tüm Teknik Özellikleri Ortaya Çıktı
LG’nin geçtiğimiz yıl piyasaya sürdüğü akıllı telefonu G2′nin halefi G3′ün arayüzü ve teknik özellikleri sızdırıldı. Hollandalı web sitesi lgg3kopen.nl, LG’nin henüz duyurulmamış akıllı telefonu G3′e ait olduğunu iddia ettiği bir ekran görüntüsü yayınladı. Arayüzde dikkat çeken ilk şey, tasarımın daha sade ve düz bir hal almış olması. İkonlar daha minimal bir yapıda ve 3D efektler de kaldırılmış. Ekranın üst kısmında da bir pop-up bilgi penceresi yerleştirilmiş. Android’in yeni sürümü KitKat ile birlikte gelen beyaz renkli bildirim ve şeffaf arama çubuğu da cihazla beraber gelecek yenilikler arasında görünüyor. Daha önce, LG G3′ün 2K çözünürlükte bir ekrana ve sekiz çekirdekli bir işlemciye sahip olacağı yönündeki söylentileri seninle paylaşmıştık. Gelen son haberler LG G3′ün tüm teknik özelliklerinin şu şekilde sıralanacağını iddia ediyor: 2560x1440p çözünürlük sunan 5,5 inç ekran, 2,3 GHz dört çekirdekli Snapdragon 801 işlemci, 3 GB bellek, Android 4.4.2 işletim sistemi, microSD kart ile 64 GB’a kadar artırılabilen 32 GB depolama alanı ve 13 MP arka, 2,1 MP ön kamera. LG G3′ün bu yaz satışa sunulacağı da gelen diğer bilgiler arasında.Stuff
Game Of Thrones'un Seks Haritası
Game of Thrones iki konusuyla meşhur, bir tanesi bol ölümler, ikincisi bol seks. Cool Material sitesi bizler için bir harita hazırlamış ki, Game of Thrones’u daha rahat kavrayabilmeniz adına. Hanedanlığın uçkur haritası.
Reklam
Kadınların Neden Erkeklerden Daha Uzun Yaşadığının 24 Kanıtı
Evrensel gerçek o ki dünyanın tüm ülkelerindekadınlar erkeklerden daha uzun yaşıyorlar. Elbette ortalama insan ömrü de uzuyor. Yüzyılımızın başlarında 47 yaş civarında olan insan ömrü birçok ülkede 70’ i geçti. Bu, bizim ülkemiz için de geçerli. Kadınların ortalama olarak 86, erkeklerin 78 sene yaşadıkları Japonya’ ya yetişmemiz yakın zamanda mümkün görünmese de Türkiye’ de ortalama ömür kadınlarda 75’i, erkeklerde 70’ i buldu. Peki kadınlar neden erkeklerden daha uzun süre yaşıyor. İşte cevapları :)
Samsung Android'ı Bırakıyor mu?
Samsung kullandığı Android işletim sistemini vazgeçerek kendi oluşturacağı bir işletim sistemine geçmek istiyor. Samsung yükselişini Android İşletim Sistemine borçlu olduğunu kabul ediyor fakat; Anlaşılan Samsung, Apple ile olan yarışında geri de kalan rakiplerine de bu yarışta fark yaratmak istiyor. Yine rakibi Apple’ın kendi işletim sistemini kullanması dışında diğer sebebi de neredeyse tüm rakiplerinin Android İşletim Sistemini tercih etmesi.Bu fikri ne zaman devreye sokar bilinmez ama Samsung yeni işletim sistemiyle Apple ve Google’a rakip olmayı başarabilecek mi? Merak konusu.
Reklam
Jackie Chan'in 60. Doğum Günü İçin 'Chopstick'lerden Yapılan Harika Portre
Portreler oluştururken farklı yollar kullanan sanatçı Hong Yi nam-ı diğer 'Red' yine ezber bozmaya devam ediyor.  Zhejiang ve Pekin bölgesinden 1 aylık uğraşlar sonucu topladığı 64.000 chopstick (yemek çubuğu) ile Jackie Chan'in portresini yaptı. Chan'in 60. doğum günü için anlaşmaya varılan sanatçının ortaya çıkardığı iş gerçekten büyüleyici.İşte yapım aşamasından kareler ve hızlandırılmış videosu...
Reklam
Sırrı Süreyya'dan 'Nymphomaniac' İçin Soru Önergesi
Sırrı Süreyya Önder, yasaklanan 'Nymphomaniac' filmiyle ilgili 'Kurul bir değerlendirme ve sınıflandırma kurulu yerine bir sansür kurulu olarak mı işlemektedir?' diye sordu Halkların Demokratik Partisi Milletvekili Sırrı Süreyya Önder , kamuoyunda tartışmalara neden olan Lars von Trier 'in 'Nymphomaniac' filminin gösteriminin yasaklanmasını Meclis gündemine taşıdı. Önder, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik 'in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde 'Kurul bir değerlendirme ve sınıflandırma kurulu yerine bir sansür kurulu olarak mı işlemektedir?' diye sordu. sırrı Süreyya Önder tarafından verilen soru önergesi şöyle: 'Sinema Filmlerini Değerlendirme ve Sınıflandırma Üst Kurulu 14 Mart 2014’te vizyona girmesi beklenen Lars von Trier'in 'Nymphomaniac' adlı filmi hakkında ‘ticari dolaşıma ve gösterime giremez’ kararı vererek filmi yasaklamıştır. Filmin yasaklanma gerekçesi ilgili yönetmeliğin 11. Maddesi’ne (“Bakanlık bünyesinde oluşturulan Kurullar sinema filmlerini gösterim ve iletim biçimlerini de dikkate almak suretiyle kamu düzeni, genel ahlak, küçüklerin ve gençlerin ruh ve beden sağlığının korunması, insan onuruna uygunluk ve Anayasada öngörülen diğer ilkeler doğrultusunda değerlendirirö) dayandırılarak verilmiştir. Bu bağlamda; Filmin yasaklanma gerekçesinin dayandırıldığı madde Kurul üyeleri tarafından nasıl yorumlanmıştır ve filmin bu maddede belirtilen ilkelere aykırılığı nasıl tespit edilmiştir? Bu karar verilirken gözetilen ölçütler nelerdir? Filme +18 yaş sınırlanması getirilebilecekken filmin ticari gösterimi ve dolaşımı yasaklanmıştır. Kurul filmin reşit olan bireyler için hangi açıdan sakıncalı olduğuna karar vermiştir? Kurul’un sanatta ifade özgürlüğü hakkını korumak yükümlülüğü var mıdır? Varsa bu hakkı nasıl korumaktadır? Kurul bir değerlendirme ve sınıflandırma kurulu yerine bir sansür kurulu olarak mı işlemektedir?” t24.com.tr
Düğün Dernek Tahtını Kaptırdı
Recep İvedik 4, en çok izlenen film rekorunu 'Düğün Dernek'ten devraldı. Şubat ayında gösterime giren ve ilk hafta sonu seyirci rekoru kıran 'Recep İvedik 4', 6 milyon 912 bin 803 izleyiciyle en çok izlenen film rekorunu 'Düğün Dernek'ten devraldı. Şahan Gökbakar'ın başrolünü üstlendiği ve kardeşi Togan Gökbakar'ın yönettiği 'Recep İvedik 4', daha önce yayınlanan ilk 3 filmin başarısının üzerine çıktı. AA muhabirinin 'Box Office Türkiye' sitesinden derlediği bilgilere göre, gösterime girdiği 21 Şubat'tan itibaren rekorlar kıran film, ilk hafta sonu 1 milyon 641 bin kişi tarafından izlendi ve ilk hafta sonu izlenme rekorunu ele geçirdi. İkinci hafta sonu 1 milyon 161 bin, üçüncü hafta sonu ise 662 bin kişiyi sinemalara çeken film, ikinci ve üçüncü hafta sonu izlenme rekorunu da kaptırmadı. 7 haftadır sinemalarda izleyicisiyle buluşan film, gösterime girdiği tarihten bugüne kadar 6 milyon 912 bin 803 kişi tarafından izlenerek daha önce en çok izlenen film rekorunu 6 milyon 880 bin 917 izleyiciyle elinde bulunduran 'Düğün Dernek' filminin rekorunu elinden aldı. İlk hafta sonu 17 milyon 530 bin 953 lira hasılat elde eden film, 7 haftada 68 milyon 420 bin 442 liralık hasılatıyla 68 milyon 32 bin 508 lira gişe elde eden 'Düğün Dernek'in gişe rekorunu da elde etmiş oldu. 'Düğün Dernek'in 18 haftada elde ettiği seyirci sayısını 7 haftada egale eden filmin, yıl sonuna kadar 2 milyon izleyici rakamını geçeceği tahmin ediliyor.  AA
Heartbleed Nedir? Heartbleed'den Korunma
Son günlerde teknoloji aleminde en çok konuşulan konuların başında gelen ve web sitelerinden tutun da televizyon kanallarına kadar namı yayılmış olan Heartbleed'i duymuş olduğunuzu tahmin ediyorum. En kötü ihtimalle Facebook, Twitter veya farklı web siteleri üzerinde yer alan haber akışları arasında gözünüze kırmızı, içi boş ve üzerinden kan damlayan bir kalp sembolü gördüyseniz, interneti yerinden oynatan güvenlik açığından kısmen de olsa haberdarsınız diyebilirim.Eminim ki kullanmakta olduğunuz birçok web servisi tarafından son günlerde şifrenizi değiştirmeniz yönünde uyarıldığınız e-posta, mesaj veya bildirimler almışsınızdır. Peki Yahoo, Facebook ve daha birçok dünya devinin web siteleri üzerinde yer alan kullanıcı hesaplarının güvenliğini bile tehlikeye sokan ve internet alemini bir anda tamamen kolları altına alan bir güvenlik açığı olan Heartbleed nedir? Heartbleed açığına mağruz kalıp kalmadığınızı nasıl öğrenirsiniz? Bu yazımda sizlere Heartbleed'in ne olduğundan ve bu konuda neler yapabileceğinizden bahsetmeye çalışacağım.Heartbleed Nedir?Heartbleed internet üzerinde yer alan tüm web sitelerinin neredeyse üçte ikisinden fazlası üzerinde yer alan verileri şifrelemek için kullanılan bir şifremele kütüphanesi olan OpenSSL hizmetini etkileyen bir hatadır. Eğer şimdiye kadar web tarayıcınız üzerinde asma bir kilit logosu gördüyseniz veya bir web sayfasını https: protokolünü kullanarak ziyaret ettiyseniz OpenSSL'e az da olsa aşina olduğunuzu söyleyebilirim.Ortaya çıkan Heartbleed açığı, sunucuların RAM bellekleri üzerinde yer alan ve sözde şifrelenmiş olduğu söylenen verilerin tamamını açığa çıkarmaktadır ve herhangi bir kişi buraya kolayca ulaşarak tüm internet trafiğini kolayca izleme şansına sahip olabilmektedir.Son zamanlarda Heartbleed açığından yararlanan herhangi biri, sunucular üzerine iletilen tüm şifrelenmiş veriyi deşifre edilmiş bir şekilde görüntüleyebileceği gibi, bahsedilen tüm veri trafiğini ele geçirme şansına da sahiptir.Peki Heartbleed Açığı Büyük Bir Problem mi?İnternet üzerinde yer alan sitelerin neredeyse üçte ikisinin OpenSSL protokolünü kullandığı düşünüldüğü zaman, Heartbleed'in oldukça büyük bir sorun teşkil edebileceği bir gerçektir. Ancak bu noktada bilinmesi gereken en önemli şey Heartbleed'in bir virüs veya zararlı yazılım olmadığıdır. Ayrıca Heartbleed tarafından etkilenmiş olan bir web sitesi üzerinden herhangi bir şekilde önemli bir veri çalınmamış da olabilir. Yaklaşık 2012 yılından beri OpenSSL protokolü üzerinde böyle bir açık olduğunu göz önüne alır ve şimdiye kadar kimsenin bu açığı farketmemiş olduğunu düşünürsek, sanırım içiniz biraz olsun rahatlayacaktır. Gerçi bu açık daha önce art niyetli biri tarafından keşfedildiyse, bundan yararlanıldıysa gerçekten büyük bir sıkıntı var demektir.Birçok kullanıcıya ait kişisel bilgilerin ve şifrelerin, bu açık nedeniyle herhangi birinin eline geçebileceği ve geçmiş olduğu gerçeği söz konusuyken, Heartbleed'in önemsiz bir sorun olduğunu söylemek gerçekten zor. Sonuç olarak kullanıcılara ait şifreler, e-posta adresleri, kullanıcı adları, iletişim bilgileri, kredi kartı numaraları, banka hesap numaraları ve çok daha fazlası Heartbleed açığından yararlanarak OpenSSL protokolü içerisine sızmayı başarmış olan kişilerin elinde olabilir. Yani Heartbleed açığı gerçekten büyük bir problem yaratmaktadır.Heartbleed Açığından Etkilenip Etkilenmediğinizi Nasıl Anlarsınız?İnternet üzerinde yer alan her servisin bu açıktan etkilenmiş olduğunu söyleyemem ama daha sonra üzülmektense şimdiden güvenliği ele almanız çok daha mantıklı olacaktır. Bu nedenle Heartbleed açığından etkilenip etkilenmediğinizi öğrenebileceğiniz araçlardan yardım almanızda fayda vardır. Aşağıda yer alan servisler yardımıyla hangi web servislerinin veya sitelerinin Heartbleed açığından etkilendiğini görüntüleyebilirsiniz.Filippo Heartbleed Testi:Bu Heartbleed testi yardımıyla, açıktan etkilenip etkilenmediğini merak ettiğiniz web siteleri üzerine yaklaşık 80 bayt boyutunda bir biçimlendirilmiş veri göndererek herhangi bir açık olup olmadığını test etmektedir. Başka bir deyişle, siteye saldıran sanal bir bilgisayar korsanı gibi davranarak, Heartbleed açığı olup olmadığını kontrol eder.LastPass Heartbleed Testi:Popüler şifre/parola yönetim servisi olan LastPass ekibi tarafından hazırlanan Heartbleed testi sayesinde de bu açıktan etkilenmiş olduğunu düşündüğünüz web sitelerini ve servislerini kontrol edebilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey açıktan etkilenip etkilenmediğini merak ettiğiniz web sitesinin adresini ilgili alana yazarak sorgulamak ve sonuçlara ulaşmaktır.Google Chrome için Chrome Bleed Eklentisi:Google Chrome kullanıcılarının Heartbleed açığından etkilenen web sitelerini ve web servislerini belirleyebilmeleri için geliştirilen bir eklenti olan ChromeBleed yardımıyla da ziyaret ettiğiniz siteler hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Eğer bir Google Chrome kullanıcısıysanız ve çevrimiçi güvenliğinize önem veriyorsanız ChromeBleed'i denemenizi öneririm.Heartbleed Açığından Etkilendiyseniz Neler Yapmalısınız?Eğer az önce sizlere önermiş olduğum araçlar yardımıyla kontrol ettiğiniz siteler arasında Heartbleed açığından etkilenmiş olduğunu belirlediğiniz siteler yer alıyorsa, bir karar vermek zorunda olduğunuz bir gerçek. Bu noktada yapmanız gereken ilk şey, açıktan etkilenmiş olan web sitesi veya servisleri üzerinde kullanmakta olduğunuz kullanıcı hesabınıza ait şifreyi değiştirmek olmalı. Ama bu noktada şöyle de bir gerçek söz konusu; eğer Heartbleed açığından etkilenen web sitesi veya servis hala bu açığı kapatmak için bir şey yapmadıysa, şifrenizi değiştirseniz de tekrar ele geçirilebilir.Heartbleed daha önce de belirttiğim gibi basit bir veritabanı sızıntısı değildir. Bu nedenle şifrenizi değiştirmek tek başına çözüm olmayacaktır. Şifrenizi değiştirmeden önce web sitesi veya servisi üzerindeki açığın kapatılmış olması gerekmektedir. Google gibi birçok büyük web sitesi veya web servisi bu açıktan etkilenmiş olsa da şu an her birinin bu açığa karşı önlem aldıklarını söyleyebilirim. İşte bu yüzden Google, Facebook, Yahoo ve daha birçok web sitesi veya servisi üzerinde kullanmakta olduğunuz şifreleri yenilemeniz, olası bir veri hırsızlığına karşı sizleri koruyacaktır.Eğer şimdiye kadar hangi büyük sitelerin veya servislerin bu açıktan etkilendiklerini ve hangilerinin bu açığı kapattıklarını görmek isterseniz Github ve Mashable siteleri üzerinde yayınlanan listelere göz atabilirsiniz. Bu sayede kullanmakta olduğunuz hangi servisler veya web siteleri üzerinde yer alan kullanıcı hesaplarınıza ait şifreleri değiştirmeniz gerektiğini öğrenebilirsiniz.Sizlere sunmuş olduğum iki liste üzerinde yer alan siteleri ve servisleri kontrol ederek, daha önceden bu açıktan etkilenmiş olduğu halde şu an Heartbleed açığını kapatmış olanları görebilir ve bu siteler üzerinde kullanmakta olduğunuz şifreleri değiştirmenin güvenli olduğunu bilebilirsiniz.Güçlü Parolalar/Şifreler Kullanmaya Özen Gösterin:Eğer Heartbleed açığını arkanızda bıraktığınızı düşünüyorsanız, bu noktada dikkat etmeniz gereken tek şey güçlü bir şifre/parola kullanmaya özen göstermek olmalıdır. Sonuç olarak çevrimiçi hesaplarınızı korumanın en iyi ve güvenilir yolu, kendi belirleyeceğiniz ve sadece sizin tarafınızdan bilinen şifreler/parolalar olacaktır. Bu yüzden belirli zaman aralıklarıyla farklı web siteleri ve servisler üzerinde kullanmakta olduğunuz şifreleri yenilemekte fayda vardır.Ayrıca iki adımlı doğrulama sistemini kullanan web siteleri veya servisleri üzerinde yer alan bu özellikten yararlanıyorsanız, büyük bir ihtimalle Heartbleed açığı sizi etkilemeyecektir. İşte bu yüzden iki adımlı doğrulama sistemine sahip olan servisler ve web siteleri üzerinde bu özelliği aktif hale getirmeniz sizin yararınıza olacaktır. Güvenliği elden bırakmak istemiyorsanız, sahip olduğunuz tüm araçları en etkili şekilde kullanmanızı öneririm.Tüm bunların dışında çevrimiçi güvenliğinize önem veriyorsanız, yapmanız gereken şeylerden bir tanesi de güçlü parolalar oluşturan ve farklı kullanıcı hesapları için bunları yönetmenize olanak sağlayan şifre/parola yönetim programlarından yararlanmak olmalıdır. Bahsetmiş olduğum programlar ve araçlar yardımıyla farklı kullanıcı hesaplarınız için güçlü şifreler oluşturabilir ve oluşturmuş olduğunuz şifreleri tek tek aklınızda tutmak zorunda kalmazsınız. Çünkü kullanmakta olduğunuz şifre yönetim uygulamaları tüm bu işlemleri sizin için güvenli bir şekilde gerçekleştirecektir.Sonuç:Heartbleed dünya üzerindeki tüm internet kullanıcılarını etkileyen ciddi bir güvenlik sorunu olmasına karşın, internet kullanıcıları olarak bu konuda yapabileceğimiz pek bir şey olmadığını söyleyebilirim. Bu güvenlik açığına karşı ilk adımı atacak olanlar ise bu açıktan etkilenen web sitelerinin ve servislerinin sunucu yöneticileri olacaktır. Ardından yazımda bahsetmiş olduğum adımları uygulayarak biz internet kullanıcıları da kendimizi güvende hissetmek adına kullanıcı hesaplarımıza ait şifrelerimizi değiştirme yoluna başvurabiliriz.Heartbleed açığıyla birlikte ortaya çıkan en acı gerçek ise, internet ortamında yer alan kişisel bilgilerimizin veya verilerimizin güvenliğinin asla garanti olmadığı oldu.
"Dış Borç Artışında Cumhuriyet Tarihinin Rekoru Kırıldı"
CHP’nin ekonomi raporuna göre, 2013’te yıllık dış borç artışı 50 milyar dolarla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı; son 5 yılda kişibaşına dış borçtaki artış kişibaşına gelirdeki artışın 3.4 katına ulaştı. Bir rekor da kısa vadeli dış borçtan geldi… Türkiye’nin bir yıl içerisinde ödenmesi gereken dış borcunu ifade eden “kısa vadeli dış borcu”, 388 milyar dolarlık brüt dış borcunun yüzde 33’ünü aştı.Raporda, dış borçlardaki bu tablonun, büyümedeki ciddi yavaşlamayla birlikte ekonomik istikrarsızlığı besleyen en önemli unsurlardan biri haline geldiği ifade edilerek, AKP’nin “dış borçla değirmen döndüren” ekonomi modelinin sonuna gelindiği belirtildi. CHP Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcılığı’nın Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın koordinasyonunda hazırladığı 89. Ekonomik Görünüm Raporu yayımlandı. Türkiye’nin brüt dış borç stokunun 2013 yılında 49.9 milyar dolar artarak 388,2 milyar dolara çıktığının belirtildiği raporda, dış borçta tek bir yılda kaydedilen yaklaşık 50 milyar dolarlık artışın “rekor” olduğu ifade edildi. Rapora göre dış borçtaki olağanüstü artış dış borcun GSYH’ya oranını da 4 puandan fazla artırarak 10 yıl önceki seviyesi olan yüzde 47,3’e çıkardı. Diğer taraftan kişibaşına dış borç da önemli ölçüde arttı. AKP’nin göreve geldiği 2002 yılı ile 2013 yılı arasında nüfusa 10 milyon kişi eklenmesine rağmen kişi başına dış borç bu dönemde 3 bin 141 dolar arttı. 2002’de 1.963 dolar olan kişi başına düşen dış borç, 2013 yılında 5 bin 105 dolara ulaştı. Kişi başına dış borçtaki hızlı artışa karşın son 5 yılda vatandaşın gelirindeki artış sınırlı oldu. Son beş yılda kişi başına gelir 338 dolar, kişi başına düşen dış borç ise 1.148 dolar arttı. Rakamlara göre son beş yılda kişi başına düşen dış borçtaki artış, gelirdeki artışı 3,4’e katladı. Kaygı veren diğer bir gelişme ise 1 yıl içinde ödenmesi gereken borcu ifade eden “kısa vadeli dış borçlardaki” hızlı artış oldu. 2013’te yaklaşık 50 milyar dolarlık dış borç artışının 28,6 milyar doları (%57’si) kısa vadeli dış borç artışından kaynaklandı. Bunun sonucunda kısa vadeli dış borcun toplam dış borç içindeki payı yüzde 33,3’e çıkarak yeni bir rekor kırdı. Raporda dış borçlardaki bu rekor artışlarla ilgili şu değerlendirmelerde bulunuldu: 11 yıldır dış borçla değirmen döndüren ekonomi politikalarının Türkiye’yi getirdiği nokta maalesef budur. Ancak bu modelin sonuna artık gelinmiştir. Türkiye ekonomisinin büyüme hızı yıllar itibariyle giderek düşerken; bu düşük büyümeyi finanse etmek için kullanılan dış kaynak yani borç hem sürekli artmakta hem de borcun vadesi kısalmaktadır. Bu sürdürülebilir olmadığı gibi ekonomik istikrarsızlığı besleyen en önemli unsurlardan biridir. CHP’nin raporunda iş dünyasının döviz borçlarındaki artışa da dikkat çekildi. Rapora göre AKP’nin görevde olduğu 11 yılda uygulanan “dış borçla büyüme” modeli, sonucu şirketlerin döviz açık pozisyonu önemli ölçüde arttı. 2002 yılında 6,5 milyar dolar olan reel sektör döviz açık pozisyonu 2013 sonunda 173,2 milyar dolara kadar çıktı. Raporda, TL’nin son dönemde dolar karşısında değer kazanmasına karşın ABD Merkez Bankası’nın yılsonunda parasal genişleme operasyonuna son verme takviminin geçerliliğini koruduğu, AB Merkez Bankası’nın ise parasal genişlemeye dönük yeni bir operasyon yapması yönündeki beklentinin hala net olmadığı belirtilerek, “Reel sektörün kur riski konusunda tedbirli olması ve döviz borçlanmasından kaçınması daha doğru bir yaklaşım olacaktır” denildi. Uluslararası kuruluşların Türkiye’de büyüme, enflasyon ve işsizlik konularındaki tahminlerinin de giderek karamsarlaştığının belirtildiği raporda, mevcut öngörü ve tahminlerin Türkiye’yi sancılı bir dönemin beklediğini gösterdiği; vatandaşların daha düşük gelir artışı ve daha az iş imkanına karşın daha yüksek enflasyon ve borç yükü ile karşı karşıya kalacağı kaydedildi. Hükümetin Başbakan için kariyer planlaması yapmaktan, ekonomi üzerine eğilmeye fırsat bulamadığının belirtildiği raporda, “Ekonomi, hükümetin gündeminden tamamen düşmüş durumda. Hükümet kısa vadede iş ve istihdamı koruyacak tedbirleri hızla uygulamaya koymazsa bunun vatandaşlarımıza çıkaracağı bedel ağır olacaktır” uyarısında bulunuldu. zete.com
Reklam