Görüş Bildir
Samsung‘dan Yeni Projektörlü Telefon
Samsung’un yeni projektörlü telefonu göründü.Samsung’un projektörlü akıllı telefonu Galaxy Beam’in yeni modeli Beam 2, Çin’de ortaya çıktı. Tenna isimli sitede ortaya çıkan Beam 2, orta segmentte yer alacak ve SM-G3858 model numarasına sahip olacak. Mini bir cep projektör olarak kullanılabilecek Beam 2'nin teknik özellikleri arasında ise 4,7 inç WVGA (800×400) ekran, 1 GB bellek, dört çekirdekli 1,2 GHz işlemci, 5 MP kamera, Android 4.2.2 işletim sistemi, microSD kart desteği, Wi-Fi, Bluetooth 4.0, GPS, GLONASS ve 2600 mAh pil yer alacak. Beam 2'yi diğer akıllı telefonlardan ayıran özelliği, tepe kısmında bulunan WVGA çözünürlüklü dahili mini projektörü. Cihazın duvara kaç inç bir görüntü yansıtacağı bilinmiyor ama projektöre yardımcı olacak arka plan renk doğrulama ve not defteri gibi uygulamaları bulunacak. 166 gram ağırlığında ve 11,7 mm inceliğinde olacak akıllı telefonun dağıtımı China Mobile üzerinden yapılacak. Türkiye’ye gelip gelmeyeceği ise henüz bilinmiyor.veteknoloji
Game of Thrones'a Google Maps Tarzı Harita
Game of Thrones'a Google Maps tarzı harita! Popüler dizi Game of Thrones için, Google Maps'i bile aratmayacak çok özel bir harita! Game of Thrones, dünya çapında büyük ilgi gören bir dizi film olarak artık herkesin malumu. Game of Thrones'un öyküsüne konu olan hayali Westeros bölgesi de dizinin hayranlarının büyük ilgisini çekiyor. Şimdi Westeros için hazırlanmış bir dijital harita, dizi ve dizinin temeli olan romanlardaki pek çok detayı meraklılarına ulaştırıyor. Google Maps'i andıran bir tasarımla hazırlanan Westeros haritası, Game of Thrones hayranlarına, Game of Thrones'un kurgusal dünyasında yaşıyorlarmış izlenimini veriyor. Harita üzerinde gezinirken, dizide veya kitaplarda yer alan detaylara şahit olabiliyorsunuz. Hatta bu bilgilerin bazıları Spoiler niteliği de taşıyor. Haritaya bu adresten ulaşabilirsiniz.http://quartermaester.info/veteknoloji
Samsung'dan Giriş Seviyesi Akıllı Telefon Geliyor
Samsung, Galaxy Core ailesini genişletmeye devam ediyor. Güney Koreli üretici giriş seviyesinde temsil eden cihaz serinin en yeni üyesi Galaxy Core 2 olacak. Rusya yayın yapan bir internet sitesinde görselleri yayınlanan giriş seviye akıllı telefon 20 Mayıs itibariyle ilk olarak Rusya'da raflardaki yerini alacak. Telefon sahip olduğu özelliklere değinecek olursak; ekran tarafında 4.5-inç büyüklüğünde 480 x800p çözünürlüklü bir panel karşımıza çıkıyor. Android 4.4.2 KitKat ve yeni nesil TouchWiz kullanıcı arayüzüyle çalışan Galaxy Core 2'nin işlemci birimini 1.2GHz frekans hızında çalışan dört çekirdekli Snapdragon 200 oluşturacak. 512MB RAM, 4GB dahili depolama, microSD kart desteği, 5MP arka kamera, VGA ön kamera, 9.8mm kalınlık ve 2.000mAh kapasiteli pil Galaxy Core 2'nin öne çıkan diğer özellikleri olacak. Telefonun fiyatı ise 200€ seviyesinde olacak.teknolojioku
S5-Mini de Suya Dayanıklı Olacak!
Galaxy S5-Mini'nin de 30 dakika kadar 1 metrelik su içinde dayanıklı olacağı belirtildi. Zelanda sitesi Galaxy S5, Galaxy Mini ve S4 Aktif Tüm su direnci aynı miktarda özelliği olduğunu garanti bilgileri bölümünde belirterek bu iddiayı doğruladı. Bölümde bu telefonlar için garanti dışında olduğu senaryoları vurgular ve 30 dakika su içinde batık ise, garanti geçersiz olacağını söylemeye devam ediyor. Toz ve su dayanma kabiliyeti dışında, Galaxy S5 mini, dört çekirdekli Snapdragon 400, 1280 x 720 çözünürlükte, 1.5 GB RAM ile 4.5-inç ekran şeklinde orta sınıf donanım özellikleri 16 GB dahili hafıza , cihaz 2100 mAh pil ve Android 4.4 ön 2 MP kamera ve arka 8 MP kamera. Kutudan KitKat. Samsung cihazın çıkabileceği tarih tam olarak belli değil, ancak yaz sonunda çıkabileceği söylenenler arasında.    cokuysal.com
Cahit Berkay: 'Politik Şarkılarla Kimse İlgilenmiyor, Sevgiyi Silah Olarak Kullanacağım'
180 film için müzik yapan Cahit Berkay, klasikleşmiş müziklerini bugüne uyarlayıp tekrar dinleyicilerinin beğenisine sunmayı planlıyor Bugüne kadar aralarında Çiçek Abbas, Selvi Boylum Al Yazmalım, Güler misin Ağlar mısın'ın da aralarında bulunduğu 180 film için müzik yapan Moğollar'ın kurucularından sanatçı Cahit Berkay yeni bir proje hazırlığında. Proje kapsamında Berkay'ın klasikleşmiş film müzikleri, senfoni orkestrasıyla sahnede yeniden çalınacak. Senfoniye darbuka, bağlama gibi enstürmanlar eşlik edecek. Cem Karaca ve Barış Manço ile birlikte söylediği şarkıları bugüne uyarlayıp Emrah Karaca solistliğinde dinleyicisi ile buluşturmayı planlıyor. Hem rock hem de aşk için 'içi boşaldı' yorumu yapan Berkay, siyasetin de müziğin değişimini tetiklediğini ifade ediyor. Kenan Evren 'e kadar analog olan müziğin onun ardından soğuklaştığına dikkat çekti. Berkay 'Politik içerikli şarkılarla kimse ilgilenmiyor. Sevgiyi silah olarak kullanıp bunu yapacağım.' diyerek Gezi olaylarının kendisini olağanüstü umutlandırdığını söyledi. Ayşegül Akyarlı Güven ’in The Wall Street Journal’da yer alan söyleşisinin bir kısmı şöyle: Kaç filmin müziğinde imzanız var bugüne kadar? Bugüne kadar birebir yaptığım 180 tane film müziği var. Uzunca bir dönem yaşamım yurtdışında geçti. Ama yaptığım film müziklerini başka filmlere de döşediler. 250 film kadar vardır herhalde onlar bir arada olunca. Şimdi bunları bir araya getirecek bir projeniz var. Biraz anlatır mısınız? Proje herşeyden önce 70'li yılları 2014'de tekrar yaşamak tekrar çalıp söylemek, nostaljiden öte dönemin müzikal yaşanmışlığını tekrar yaşamak için. bugünkü kuşaklarla paylaşmak için. Ne yapılacak bu kapsamda? İki farklı formatımız var. Birinde benim hit olmuş film müziklerinin çalınması. Bunu senfoni ile çalacağız. Şu an 12 parça var. 18-20'ye de çıkabilir sayı. Selvi Boylum Al Yazmalım, Çiçek Abbas gibi parçaları çalacağız. Tamamen batı formülünde bir senfoni resmi oluşabilir hayalinizde. Ama öyle oluşmasın. Sonuçta ben bu parçaları Anadolu'dan beslenerek yaptım. Bu nedenle Anadolu'da varolan seslerin de senfoni enstürmanlarıyla güzel bir harmanlamasını oluşturduk. Mesela zurna var, ney var, darbuka var. İki tane böyle konser yaptık. Çok başarılı geçti. Cemal Reşit Rey'de merdivenler bile doldu. Altın Portakal'da da yaptık. O Yeşilçam filmleri zaten 70'lerde kalmadı. Özel kanallar sayesinde bugünün gençleri de onları iyi tanıyor. İkinci formatınız nasıl? Biliyorsunuz biz Cem Karaca ile 45'likler artı albümler yaptık. Barış ile de 1 albüm yaptık. Emrah Karaca'nın solistliğinde bunların bugünkü yorumunu sergilemeyi düşünüyoruz. Bazılarını bugüne uyarlıyoruz. Bazılarınıysa aynı bırakıyoruz. Mesela Dağlar Dağlar. Ona hiç dokunmuyoruz. 70'li yıllarla 2014'ün enerjisinin harmanlandığı bir pozitif kurgu hazırlığındayız. Sinema için müzik nasıl yapılır? Pratikte neler değişir? Senaryo gelir. Okursun. Beğenirsen işi kabul edersin. Filmi çekip kaba montajını yaparlar. Oturup yönetmenle birlikte o kaba montajı izlersin. O sırada elinde kronometre ile filmin neresinde müzik olacağını kararlaştırırsın. Sonra stüdyoda müziği kaydedersin. Biz kaydederken stüdyoda da o film döner. Zamanın yönetmene göre değişir. Mesela Ömer Kavur ve Atıf Yılmaz'ın 'filmi bitireceğiz aman şu tarihte vizyona gireceğiz' gibi bir dertleri olmazdı. O film onların istediği olgunluğa ulaşıncaya kadar ne emek gerekiyorsa o vakti ayırırdı. Ama genelde motor dendikten 1 ay sonra film vizyona girerdi. Ama işin beste boyutu başka.. Nasıl başka? Mesela Selvi Boylum Al Yazmalım'ın müziğini nasıl bestelediğinizi anlatır mısınız? Bazı filmlerde ana temanın yanısıra ikinci bir tema da gerektirir. Mesela bir duygusal müzik olur. sonra o müziğin mutluluk hali olur, dramatik hali olur, işkilli gerilimli hali de olur. Kötü adam takibi için bir müzik gerekir. Ortalama en az 4-5 çeşit tema gerekir. Ben oturdum önce Selvi Boylum Al Yazmalım için tema oluşturmaya. İlk olarak gitar aldım elime. Ama gitarla olmadı. Bağlamayla da olmadı. 3-4 saat kara kara düşündükten sonra evdeki cura aklıma geldi. İlk curam... Telleri yok, toz içinde. O curayı indirdim. Eski telleri temizledim, akordunu yaptım. Yarım saat sonra o müziğin tamamı çıkmıştı. Çünkü filme müzik yapmak hayaldir. Önce o müzikal kurguyu hayal edeceksin. Notalarını hayalinde duyacaksın. New York'ta geçen filme davul zurnayla, Anadolu'da geçen filme saksafonla müzik yapamazsın. Hiç kaybettiğiniz iş oldu mu mesela? Hayır kaybettiğim olmadı. Ama rötuş yaptığım oldu. Ses yükselterek kavgalar etmedik. Çünkü müzikte kavga olmaz. Ama münakaşa olur. Mesela benim asla çalışmayacağım 2 tane yönetmen vardır. Ama isimlerini açıklamam. Atıf Yılmaz ve Ömer Kavur ile çalışmaksa bir ayrıcalıktır. Ne istediğini bilmeyen adamla işi çözmek çok zor. Bu coğrafyada yaşayan insanlara müzik yapıyorsan buradaki kültürü ıskalamayacaksın. Öğrenip kendini onunla donatacaksın. Pir Sultan Abdal'ı da bileceksin, Yaşar Kemal'i de. 70'lerden bugüne 10 yıllık süreçleri düşünecek olursak, neler değişti ve biz nasıl bir etki altına girdik ki bizim dinlediğimiz müzikler değişti? Siyasi açıdan bir etkilenme oldu bir kere. Ama daha da önemlisi 60-70'li yıllar analog dönemdi. Elle dokunup koklayabildiğin bir müzik vardı. Şimdi dijital. Karşı değilim hayat böyle gelişti. Ama analog filmin sıcaklığı ile dijital arasında nasıl bir fark varsa bu fark müzikte de kendini belli eder. Biri sıcaktır, diğeri soğuktur. Kenan Evren'e kadar olan dönemde hayat analogdu. Hatta bir dönem var ki taş plak dönemleri, analog bile yoktu. Sevgi, aşk, bunlar farklı yaşanıyordu. Sevgilinin elini tutmak için yanıp tutuşuyordun. Zırt diye elini tutamıyordun. Uzaktan bakıyordun, mektup yazıyordun falan filan. O zaman şarkı çıkıyordu. Şimdi çıkmıyor. Aşk için emek yok ki. 'Merhaba, naber' hooop yatağa. Maymun iştahlılık var. Aşklar 2 günde bitiyor. Yaşasalar onun da şarkısı çıkacak aslında. Siyaset çok etkiler mi müziği? Bizi etkiliyor. Mesela ben çok etkilenen bir kuşaktan geliyorum. Şimdi de var etkilenenler birkaç tane. Popçulara diyecek birşeyim yok. Onların derdi başka. Ama rock müzik yapıyorsan bunu yapamazsın. Rock'ta bunu yemez. Ama yedirdiler maalesef. İçi boş. Kendi yaşadığı ortamdan bahsetmiyor. Sen menfaatini nasıl koruyacaksın? Kendi şarkını yapmazsan bir gün sıra sana da gelir. 70'lerde her gün 25 kişi ölüyordu ortalama. Sonra büyük çoğunluk çocuklarını uzak tutmaya çalıştı haklı olarak. Kenan Evren ve şülekasının en büyük 'başarısı' kuşaklar arasındaki kültür akışını kestiler. Siyasetle ilgilenenler ya mahkemelerde hapis cezaları aldılar, ya da işkencede öldüler. Turgut Özal da sonra gelip tüy dikti üzerine. Nazım Hikmet'i bile tanımıyorlar şimdi.. Yazık. Onlar özellikle böyle yapıldılar. Son 10 yılda tek parti iktidarı var. Bu nasıl yanısıdı müziğe Genelde yok ama sistem sanata akıllı dokonuşlar yapıyor yavaş yavaş. son günlerde profesör lakaplı admalar müzikte kadın sesi haramdır, enstürman haramdır, telefonda bekleme yaparken size çalınan şarkılar haramdır gibi sözler söyler oldu. 10 yıllık bir süreçte gerçekten ciddi bir müdahale oldu mu sizce müziğe? Özgürlükleriniz gerçekten kısıtlandı mı? Gösterişte kısıtlamadılar ama polisiye devlet durumuna girdik ve bundan sonra ne yapacaklarını bilemiyorum. Gezi olayları beni olağanüstü umutlandırdı. Çünkü Gezi'ye kadar siyasetle ilgilenmeyen bir profil çiziyordu gençler. Ben yoruldum demeyeceğim ama, o kadar çok yapılmış şarkılarım var ki.. Iskaladılar. Politik içerikli şarkılarla kimse ilgilenmiyor. Sevgiyi silah olarak kullanıp bunu yapacağım. Solcuyum demenin bir anlamı kalmadı. Ama ben hala solcuyum, komunistim. Bunu söyleyecek dönem değil ama aklını kullanacak dönemdeyiz. T24
Reklam
Tweet Atan Köstebek Lamba
Bu aralar telekulak skandallarından, tape'lerden geçilmeyen bir gündemle sınandık. En klasik yolun saksının içine itinayla yerleştirilmiş bir mikrofon olduğunu düşündüğümüz casusluk sektörünün bu alt kolu, teknolojinin gelişmesi ve sosyal medyanın işin içine girmesiyle bambaşka yöntemlerle karşımıza çıkıyor. Brian House ve Kyle McDonald'ın tasarladığı Conversnitch adlı lamba, 'Senin bildiğin lambalardan değilim.' klasmanında karşımıza çıkan oldukça oyuncu ve casus bir lamba. Raspberry Pi bir mini bilgisayar, bir mikrofon içeren Conversnitch yerleştrildiği ortamlardaki konuşmaları kaydederek birebir Twitter'a post'luyor. Casusluk sektörüne taze bir soluk getirmesine kesin gözüyle baktığımız Conversnitch'le bir yerde herhangi bir lamba gördüğümüz zaman iki kere düşüneceğiz.Conversnitch'in şimdiye kadar şahit olduğu konuşmalar şu Twitter hesabında toplanıyor.
Reklam
Instagram Keşfet Bölümü Artık Daha Kişisel
200 milyon kullanıcıyı geri bırakan popüler fotoğraf paylaşım uygulaması Instagram, radikal değişiklere ve yeniliklere devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda Facebook tarafından satın alınmasıyla birkaç özelliğini Facebook gibi değiştiren uygulama son olarak Keşfet bölümündeki algoritmasında ciddi değişikliğe gitti.İlk günden bu yana devam eden Keşfet bölümünün algoritması Instagram’da birkaç saat içerisinde en çok beğeni alan ve takipçi sayısı yüksek olan paylaşımları ön plana çıkarıyordu. Yenilenen algoritma ile artık bu bölümde yer almak için yüksek takipçi ve beğeni sayısına ihtiyaç duyulmayacak. Facebook, kendi platformunda olduğu gibi Instagram’da da kullanıcıların yeni kişiler keşfetmeleri için öncelikli çevrelerindeki kişilerin desteğini alcak. Yani takip ettiğiniz bir kişinin  beğendiği, yorum yaptığı, takibe başladığı yada ortak tanıyor olabileceğiniz kişilerin paylaşımları artık Keşfet bölümünde karşınıza çıkacak.Bir süredir bu bölümün testlerini devam ettiren Instagram’da birçok kullanıcı bu değişikliğin farkına varmıştı. 15-20 beğenisi olan ve çok az sayıda takipçisi olan yerli kullanıcıların gözükmesi kullanıcıları bir hayli şaşırtmıştı. Çünkü Instagram burada karşınıza çıkan paylaşımın kaynağını size göstermiyor. Yani hangi arkadaşınızın bu paylaşımı beğendiğini ancak toplam beğeni sayılarına göz atarak bulabiliyorsunuz. Bu durum Facebook’da biraz daha farklı. Karşınıza çıkan farklı bir paylaşımın hangi arkadaşınız tarafından beğenildiği yada yorum yapıldığı yazıyor. Şimdilik Instagram bu bildirimleri sağlamıyor.Bir diğer değişiklik ise Haber Akışında yer alan Takip Edilen bölümüde yapılıyor. Son günler birçok kullanıcıların takip ettikleri kişilerin beğendikleri paylaşımların yer aldığı bu bölüme ulaşamıyordu. Tahminimiz Instagram bu bölümü arka planda kaldığı için yakın zamanda Keşfet bölümüne taşıyarak daha işlevsel hale getirecek.
Laboratuvarda Yapay Deri Geliştirildi
Bilim insanları laboratuvar ortamında yapay deri geliştirmeyi başardı. Hedef, ilaç ve kozmetik ürün testlerinde hayvan kullanımına son vermek. İngiltere'nin başkenti Londra'daki King's College araştırmacıları, insan kök hücreleri kullanarak deri tabakası elde etti. Elde edilen derinin, kozmetik ürünlerin ve ilaçların test edilmesinde hayvanların yerine kullanılması amaçlanıyor. Daha önce de kök hücre kullanılarak deri elde edilmiş ancak geçirgenlik sağlanamamıştı. İnsan derisinin epidermis olarak adlandırılan dış tabakası, nemin dışarı çıkmasını ve mikropların içeri girmesini engelleyen koruyucu bir bariyer işlevi görüyor. Araştırmacılar, epidermiste bulunan hücreleri geliştirmek için laboratuvar ortamında yeniden programlanmış deri hücrelerini kullandı. Gerçek deridekine benzeyen bir bariyer oluşturmak için ise deri hücreleri düşük nem oranında bırakıldı. Araştırmayı yöneten Dusko İliç, elde edilen geçirgen derinin, kozmetik ürünlerin ve ilaçların test edilmesinde kullanılabileceğini, böylece hayvanların bu tür deneylerde acı çekmesine son verilebileceğini kaydetti. İliç, kök hücreden elde edilen deri tabakasının cilt hastalıkları için yeni tedavi yöntemlerinin bulunmasında da önemli ilerleme sağlayacağına dikkat çekti. aljazeera.com.tr
Eskimeyen 40 Hollywood Güzeli
Güzellikleriyle baştan çıkaran 40 Hollywood aktrisi sizler için Onedio'da. Bu liste Onedio'ya özeldir, başka yerde bulamazsınız! Alfabetik sıraladım kriterlendirmek istemedim.
Reklam
Çocuğunuzu Bahane Edip Eşinize, “Alalım” Diye Tutturduğunuz 11 Şey
Şimdi gelin şunu hep beraber bir açıklığa kavuşturalım beyler! Çocuk yapmak istiyoruz. Hele bir de erkek çocuk olursa, havalara uçuyoruz. Neden? Çünkü içimizdeki öyle ulu orta açık edemediğimiz çocuğa, gizliden gizliye bir arkadaş arayışımız var. Bizim küçüklüğümüzde oynayamadığımız oyunları, konsolları, anne babamızın satın almadığı Legoları, oyuncakları, çok pahalı olduğu için uzak tutulduğumuz son teknoloji aygıtları çocuğumuza diye alıp, salonun tam orta yerinde evi gönlümüzce dağıtarak oynamak yegane amacımız! Ve tabii ki bu amaca hizmet etmenin başlıca yolu, çocuğunuzu bahane edip, normal şartlarda eşinizi hayatta ikna edemeyeceğiniz şeyleri çocuğunuzu bahane edip kafalamaktan geçiyor. Geekstra olarak yaşı 60’ı bulsa da içindeki çocuk asla büyümeyecek bir ekibiz. Ve sırf çocuğu bahane edip eşimize, bir çocuk edası ile “alalım” diye tutturacağımız 11 şeyi sizler için bir araya getirdik. Aman diyim, bu amacı ve yöntemlerimizi öyle eşlerimize açık etmeyelim beyler! Bu liste aramızda Özellikle yeni baba olacaklar kalemi kağıdı hazırlayın! İşte alışveriş listeniz!
Yıldız Savaşları Hayranları İçin 23 Orjinal İllüstrasyon
Ralph McQuarrie,  1975 yılında George Lucas tarafından Star Wars senaryosunu görselleştirmek için görevlendirildi.Star Wars efsanesinin doğmasında belki de en büyük rollerden birisine sahip olan McQuarrie, Darth Vader, Chewbacca, R2-D2, C-3PO gibi karakterlerin yanısıra bir çok sahnenin ve setin de tasarımında rol aldı.İşte McQuarrie'nin kaleminden Star Wars illustrasyonlarıkaynak:http://www.buzzfeed.com/ kaynak:http://dreamsandvisionspress.com/
American Horror Story: Freakshow'la İlgili Bilmeniz Gereken 6 Şey
American Horror Story fanlarının yeni sezonu merakla beklediğini bildiğinden olsa gerek dizinin yaratıcılarından Ryan Murphy Twitter hesabından yeni sezonun temasını duyurmuştu. Hale hazırda yeni tema kesinleşmişken aynı şekilde kesinleşen birkaç bilgiyi daha sizlere sunmanın yararlı olacağını düşündüm. İşte AMH Freakshow ile ilgili bilmeniz gerekenler.
Reklam
Türkiye'de Hiç Bilinmeyen 4 Çılgın Bisikletçi
ZeroGravity - TeamGravity ve BrokenChain adları altında toplanan bu adamlara İstanbul - İzmir - Ankara da rastlayabilirsiniz. Ya Metronun merdivenlerinden iniyorlardır, ya trekinge gittiğiniz dağda patikadan iniyorlardır. Türkiye de özel showlara çağılıyor ve 8 metre açıklıkta 5 metre yükseklikteki rampalardan atlayıp herkese hoooooo çektirip ortadan kayboluyorlardır. Bu Adamlar Bir harika dostum denen çılgın adamların bir kaç görüntüsü..
Orwell Ödülü'nün Adayları Açıklandı
George Orwell adına verilen ve Britanya’nın en prestijli edebiyat ödüllerinden biri olarak kabul edilen Orwell Ödülü’nün adayları açıklandı. Sue MacGregor, Robert McCrum ve Trevor Phillips’ten oluşan seçici kurul, ödüle başvuran 235 kitap arasından altı ödülü kısa liste için seçti. Margaret Thatcher’ın biyografisini kaleme alan Charles Moore, This Boy adlı kitabında yetiştiği dönemi anlatan Alan Johnson, kitlesel göçlerin Britanya’ya “zarar verdiğini” öne sürdüğü kitabıyla epey tartışa çıkaran David Goodhart, Gaiutra Bahadur, Frank Dikötter ve James Fergusson ödüle aday gösterildi. Kazanan, aynı zamanda üç bin sterlin tutarındaki para ödülünün de sahibi olacak. Orwell Ödülü, Georger Orwell’in “siyasî metni, sanat eserine dönüştürme” görüşüne paralellik gösteren eserlere veriliyor. Ödül, uzun listesine muhafazakâr yazarları da eklediği için eleştirilmişti. Ödülün direktörü ve tarihçi Jean Seaton, “İnsanlar kaç kere ‘Orwell mezarında ters döndü’ dediler, ben bile ipin ucunu kaçırdım artık” dedi. Ödülün kazananı, 21 Mayıs’ta Londra’da düzenlenecek törenle açıklanacak. Thatcher biyografisi de aday » Coolie Woman, Gaiutra Bahadur » The Tragedy of Liberation, Frank Dikötter » The World’s Most Dangerous Place, James Fergusson » The British Dream, David Goodhart » Margaret Thatcher: The Authorised Biography, Charles Moore Taraf
Reklam
Minyatür İnsansız Hava Aracı Tasmasıyla Uçuyor
İnsansız hava araçları gökyüzünde artık daha sık görünüyorlar. Fotoğraf çekmekten, ekinleri gözlemeye hatta belki de gelecekte genişbant teknolojisini sağlamak gibi bir dizi görev üstleniyorlar. Fakat bu uçakların kullanımı bir dizi katı kurala bağlı ve bu kurallar bazılarını bu uçakları daha güvenli bir şekilde uçurmak için yeni yollar keşfetmeye teşvik etti. Robot bilimci Sergei Lupashin Vancouver'daki Teknoloji, Eğlence ve Tasarım konferansında kullanıcı dostu bir insansız hava aracını tanıtırken 'Küçük köpeklere uygun bir tasma kullanıyorum' diyor. Fotokite (Foto-uçurtma) adını verdiği aracı tasmayla bağlayan Lupashin, güvenlik ve mahremiyet gibi sebepler nedeniyle özel bir lisans olmadan uçmaları yasak olan bu araçların karşılaşabileceği bazı sorunların üstesinden gelmiş. Lupashin, 'Uçak çalışırken GPS'e, karmaşık makine görüntülemesine, telsize dayanmıyor, hatta pusula bile kullanmaya gerek yok. Çarpışmaların birçoğu bugün GPS, telsiz ya da pilotajdan kaynaklanıyor' diyor. Lupashin 'Eğer birşey olursa, tasma sıkı bir emniyet sağlıyor - uçak itiş gücünü düşürüyor ve otomatik olarak operatöre geri dönüyor' diyerek çalışma mekanizmasını anlatıyor. Moskova'daki Bolotnaya Meydanı'ndaki protestolar Lupashin için ilham kaynağı olmuş. Uçağın gazeteciler için inanılmaz bir olanak olabileceğini düşünmüş. 'Gazeteciler için.... olayın boyutunu daha fazla gerilime sebep olmadan gösterebilmeleri açısından çok iyi' diyor. Ancak Lupashine'e göre uçak amatör ve profesyonel fotoğrafçılar, arkeologlar, mimarlar hatta çocuklar için bir oyuncak olarak da potansiyel kullanım alanı sunuyor. Lupashin'in prototipi teknoloji marketlerinden satın alınmış ve 'basit bir kamera eklenmiş' sonra da standart bir tasmaya bağlanmış bir 'quadrocopter'den oluşuyor. Uçak hem fotoğraf çekebiliyor hem video kaydedebiliyor. İnsansız hava uçakları uzunca bir süredir askeriye ile özdeşleştirilmiş durumda, fakat sivil hayatta da giderek kendilerine yer bulmaya başladılar. Geniş bir kullanım alanları var, gelişmekte olan ülkelere ilaç ulaştırmakta, tarımda ve dünyanın uzak bölgelerine geniş bant teknolojisini ucuza ulaştırmakta. Facebook ve Google bu sonuncusu için etkin bir şekilde çabalıyor. Kuş bakışı görüntü sağlayabildikleri için hem amatör hem de profesyonel fotoğrafçılar için de faydalı bir araçlar. Lupashin, 'Hava fotoğrafçılığı küçük insansız hava araçları için harika bir uygulama alanı, fakat uzaktan kumandalı olanlar oldukça karmaşık ve kullanımı zor. Aynı zamanda tehlikeliler de' diyor. Güvenlik meselesi geçen ay Avustralyalı bir triatlon sporcusu havadan yarışın fotoğraflarını çeken bir insansız hava aracı tarafından yaralandığında işin merkezine oturdu. Lupashin tasmanın ucuna bağlı bir uçağın ise çok daha az sorun yaratacağı görüşünde. 'İnsanlar size normal biriymişsiniz gibi bakıyor. Sanki uçan bir evcil hayvan tutuyorsunuz. (Tasma sayesinde) uçağın operatörle her zaman bağı oluyor' diyor. BBC diğer haber kuruluiları gibi görüntü almak için hali hazırda insansız uçaklardan faydalanıyor, aynı zamanda aracını geliştirmenin de yollarını arıyor. Yeni gelişen yayıncılık teknolojilerini araştıran bir danışman olan Andy Armstrong, Fotokite'ı BBC için denedi. Kullanım kolaylığının ve portatifliğinin sahadkai gazeteciler için faydalı olacağı görüşünde. Armstrong, 'Bir köpeği kaybetmeden gezdirebilmiş herhangi biri Fotokite'ı kullanbilir,' diyor, ancak ekliyor, 'tamamen net görüntüler alabilmeniz için havanın neredeyse tamamen durgun olması gerekiyor.' Tasmanın uçağın kime ait olduğunu açık etmesi de bazı durumlarda risk yaratabilir. Armstrong 'Bazı durumlar var ki bu kadar dikkat çekmek istemeyebilirsiniz' diyor. BBC programcısı Jake Berger bir açık hava sahnesindeki izleyicileri görüntülemek için insansız hava aracı istemişti. Berger, 'Fotokite'in yere bağlı olması daha uygun olduğu anlamına geliyor... Ne yazık ki İngiltere'nin havası performans günü yüzümüzü kara çıkardı, yağmur neredeyse altı saat kadar yağdı... Bu hem Fotokite üzerindeki elektronik ekipmana zarar verebilirdi hem de elektrik çarpmasına sebep olabilirdi' diyor. Şu anda ABD'de ticari insansız hava aracı kullanmak Federal Havacılık Dairesi tarafından yasaklanmış durumda. Kullanmak isteyen herhangi biri özel bir lisans almak zorunda. Tasma takılmış bir uçağın bu kurala bağlı olup olmayacağı ise belirsiz. İnsansız Hava Aracı Sistemleri Internet Derneği yöneticisi Ben Gielow'a göre bir ipin ucundaki araç dahi kanunun yasakladığı sınırlar içerisinde. Gielow Federal Havacılık Dairesi'nin ipe bağlanmış uçak uçurmak isteyen bir şirkete 'yeni kurallar konana kadar hava aracınızı Ulusal Hava Sahası Sistemi'nde uçurabilmenizin tek yolu deneysel kategoride özel uçuşa elverişlilik sertifikası almanız' diye yanıt verdiğini aktarıyor. Ancak dairenin kendilerine bu tür araçların kurallardan istisna olduğunu söylediğini aktaranlar da var. Gerçek şu ki, en azından ABD'de insansız hava araçlarının - tasmalı ya da değil - kullanımına dair net kurallar olmadığı. Gielow, 'Daire dört yıldır ayak sürüyor ve şimdi bu teknolojinin patlaması ile karşı karşıyalar. İnsanlar internetten sofistike sistemleri ucuza alabiliyorlar ve dairenin bunları yönetecek ya da kontrol edecek kaynağı yok' diyor.BBC Türkçe
ABD Turkcell'in Malvarlıklarını Durdurma Kararını Kaldırdı
Malvarlıklarını dondurma kararı kaldırıldı... New York 2. Temyiz Mahkemesi, Çukurova Holding'in ABD'deki malvarlıklarının dondurulması kararını bozdu Mahkeme, İsviçre Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nin hükme bağladığı Çukurova Holding'in Turkcell'in satışıyla ilgili İsveç telekom operatörü TeliaSonera'ya 932 milyon dolarlık tazminatın ABD'deki malvarlıklarının dondurulması yoluyla ödenmesi kararını bozdu. Yabancı yatırımlarla ilgili anlaşmazlıklara bakan Cenevre merkezli İsviçre Uluslararası Tahkim Mahkemesi, Turkcell'in 2005 yılında TeliaSonera'ya satışı sonrası hisse devrinin yapılmaması üzerine başlayan süreçte Çukurova Holding'in İsveç firmasına 932 milyon dolar tazminat ödemesini hükme bağlamıştı. KARAR BOZULDU İsviçre Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nin verdiği karara dayanarak alacaklarını tahsil etmeye çalışan TeliaSonera'nın başvurusu üzerine geçen yıl, alt mahkeme konumundaki ABD Yerel Mahkemesi, tahkim makamının tayin ettiği tazminat ödeninceye kadar Çukurova Holding'in malvarlığını dondurma kararı almıştı. New York 2. Temyiz Mahkemesi, Teliasonera'nın talebini Çukurova Holding'in ABD'de kayda değer bir mal varlığının bulunmaması gerekçesiyle alt mahkemenin kararını bozarak reddetti. haberturk.com
Street Fighter'ın Dizi Uyarlamasından Yeni Bir Fragman
Tüm zamanların en popüler konsol oyunlarından biri olan Street Fighter önümüzdeki haftalarda Machinima’da multi formatlı bir dizi olarak yayına başlayacak. Street Fighter: Assasin’s Fist isimli seriden, oyunun ana karakterlerinden Ken’in tanıtıldığı bir fragman yayınlandı.bantmag.com
36 Havalimanı Zarar Ediyor
İSA SEZEN - HABERLER EKONOMİ ANKARADevlet Hava Meydanları İşletmesi’ni (DHMİ) inceleyen Sayıştay denetçileri, kârlılık ve istihdam konusunda önemli uyarılarda bulundu. Hazırlanan raporda, 2012 yılı sonu itibarıyla 43 havalimanından sadece 7’sinin kâr ettiğine dikkat çekilerek, giderleri azaltıcı tedbirlerin alınması istendi.Türkiye’deki havaalanı sayısı 44’e ulaştı. Çalışan sayısı ise 8 bini aştı. Devlet Hava Meydanları İşletmesi’ni inceleyen Sayıştay’dan ise kârlılık ve istihdam konusunda önemli uyarılar geldi. Sayıştay denetçilerinin raporunda, uçak trafiği yüksek havalimanlarında uçuş başına maliyetler bin liranın altına inebilirken, küçük havaalanlarında rakamın hayli yüksek değerlere ulaştığına işaret ediliyor. 2012 sonu itibarıyla 43 havalimanından sadece 7’sinin kâr ettiğine dikkat çekilen raporda, zarar eden havaalanlarında giderleri azaltıcı tedbirler alınması istendi. Tüm havalimanlarının uçuş başına maliyetleri tek tek sıralandı. Uçuş başına maliyetin en düşük olduğu havalimanı 440 lirayla İstanbul Atatürk olurken, en yüksek maliyet 29 bin 500 lirayla Çanakkale Gökçeada Havalimanı’nda gerçekleşti. Ankara Esenboğa’da personel yoğunluğuna bağlı maliyet yükünden dolayı uçuş başına maliyet 2011’e göre yüzde 37 artarak 1.450 liraya ulaştı. Adıyaman, Batman, Merzifon, Kocaeli, Mardin ve Şanlıurfa havaalanlarında ticarî uçak trafiği 2011’e göre ciddi derecede artmasına bağlı olarak uçuş başına giderleri düştü. Van Ferit Melen, Hatay ve Diyarbakır havaalanlarındaki ticari uçuş trafiğinin geçen yıla göre ciddi oranda düşmesi sebebiyle uçuş başına birim maliyetler arttı.Raporda DHMİ’nin mali durumuyla ilgili tespitler yer aldı. Beş yılda uçak trafiğinin yüzde 39, yolcu trafiğinin yüzde 54, yük trafiğinin yüzde 35 arttığı, hacmin genişlemesine paralel hizmet üretim maliyet tutarının beş yılda yüzde 100 artış gösterdiği belirtildi. Net satışın aynı 65 arttığı belirten raporda “Kuruluşun ileriye dönük gelir-gider projeksiyonları ile mali beklentileri irdelendiğinde; harcama-kaynak yapısının harcamalar lehine değişiminin süreceğinin tahmin edildiği belirlenmiştir. Mali yapının güçlendirilmesine yönelik planlamaların yapılması; ödenmemiş sermayenin ödenmesi başta olmak üzere gelir ve kaynaklarda artış, maliyet ve giderlerde tasarruf sağlayıcı tedbirlerin alınması önem arz etmektedir.” denildi.Personel alımında siyaset etkiliSayıştay raporunda DHMİ’ye bağlı 44 havaalanında 2012 sonu itibarıyla 8 bin 340 kişi istihdam edildiği belirtildi. Personelin yüzde 38’inin üç büyük havalimanında toplandığı, ağırlıklı olarak Ankara Esenboğa’da yoğunlaşmanın yaşandığı, bir kısım havalimanlarında ise personel ihtiyacı içinde olduğu gözlendiği belirtildi. DHMİ’nin hazırladığı 2010-2014 yıllarını kapsayan stratejik planındaki zayıf yönlerine de atıf yapıldı. Planda zayıf yönler şöyle sıralanıyor: “Kuruluşun idari yapısının reorganizasyonunun tamamlanmamış olması, görev tanımlarının yenilenmemiş olması, yürürlükteki mevzuat gereği personel istihdamında istenilen nicelik ve nitelikte eleman alımının sağlanamaması, personel istihdamının siyasi etkilere açık bulunması, personel eğitiminin, kuruluşun hizmet alanları itibarıyla dengeli dağıtılamaması.”
Reklam