onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Yutmak ve Kusmak Üzerine Bir Hikâye

Yutmak ve Kusmak Üzerine Bir Hikâye

Cenk Yüksel
27.12.2024 - 14:45

Hayatta insanı hasta eden her şey yutmaktan. Bazen sağlıksız ya da bozuk bir yiyeceği, bazen hapı, bazen bir yalanı, bazen de yüreğimizi kabartıp da söylemekle söylememek arasında kaldığımız ve bize hep öğretilen o ‘‘Ya sonrası ne olacak?’’  sorusu beynimizde çınlayıp durduğu için aslında haykırmak istediğimiz ama gel gör ki yutmak zorunda kaldığımız o sözlerimizi. Hepsi ama hepsi yutmaktan. Gel gör ki bir zaman sonra kusmaya dönüşüyor. Yol yolluktan çıkmış oluyor ve kafanda ya sonra ibaresi çınlasın ya da çınlamasın, hep kusmaya başlıyorsun fütursuzca. Bulduğun her yere, her şeye ve her duruma inat. Yuttuklarını çıkarıyorsun teker teker adeta. Senelerce yuttukların, kusarken bu defa, geri kalan ömrünü yiyip bitiriyor. Ve aslında haz almayı hayal ederken tüm benliğin şu kısacık yaşam denen süreçte, o yaşamın yarısı yutarak, diğer yarısı da kusarak geçiyor. Ve en kötüsü nasıl geçtiğini dahi anlamıyorsun. Beyhude bir hayat öyküsü işte…

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Hayatın bu iki yüzü arasında sıkışıp kalıyoruz çoğu zaman: Yutmak ve kusmak.

Hayatın bu iki yüzü arasında sıkışıp kalıyoruz çoğu zaman: Yutmak ve kusmak.

İnsan kendine bile itiraf edemiyor bazen, neyi niçin yuttuğunu ya da hangi boşluğa kusmaya başladığını. Oysa her yutkunuş biraz daha alıyor bizden; çocukluğumuzun hayallerinden, gençliğimizin cesaretinden, yaşlandıkça özlemini çektiğimiz o basit mutluluklardan.

İnsan yuttukça küçülüyor. Kendi gövdesine sığamaz hale geliyor ama yine de 'ya sonrası?' sorusunun soğuk ağırlığına boyun eğiyor. Ve bir gün, hiç beklemediğin bir anda, yılların yuttuğu her şey bir taşkın gibi dökülmeye başlıyor. Ama o dökülenler, seni hafifletmek yerine daha da ağırlaştırıyor. Çünkü biriktirdiğin şey sadece kelimeler ya da duygular değil; pişmanlık, öfke, korku ve belki de kaybedilmiş bir yaşamın ağırlığı.

Sonunda anlıyorsun: Hayat ne kadar yutarsan yut, hiçbir zaman tam anlamıyla senin olmuyor. Ne kusarak ne de susarak özgürleşebiliyorsun. Ancak bir şey fark ediyorsun: Hayat, yutmak ya da kusmak değil, nefes almayı öğrenmekmiş. Çünkü nefes almak, o derin ve samimi anlarda, tüm yüklerinden sıyrılıp kendinle barışmak demekmiş.

Ve o an geliyor… Belki bir akşamüstü, gün batımında, belki de bir sabah kuş cıvıltıları arasında. Kendine dönüyorsun. Gözlerini kapatıp derin bir nefes alıyorsun. Yuttuklarını da kusmak zorunda olduklarını da bir yana bırakıyorsun. Hayatın tüm kaosu içinde, ilk kez sessizliği kucaklıyorsun. Ve o sessizlikte anlıyorsun ki aslında hayat, tüm kusurlarına rağmen yaşamaya değer.

Bir daha ne yutmaya ne de kusmaya söz veriyorsun. Çünkü artık biliyorsun: Hayat, seni beklemiyor. Sen ne yutarken duruyor ne de kusarken. Ama sen nefes almayı seçersen, belki de ilk kez gerçekten yaşadığını hissediyorsun.

Ve işte o zaman, kendi hikâyeni yazmaya başlıyorsun. Kendi adımlarını, kendi sözlerini ve kendi seçimlerini… O gün, yaşam yeniden başlıyor.

Instagram

X

Linkedln

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
1
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam