Yalnızca Katlanılmaz ve İş Delisi Bir Patronla Çalışanların Anlayacağı 13 Durum
Çalışmaktan usanmayan patronları çoğumuz biliriz. Hep işleri vardır, ofisten çıkmak bilmezler. Bu kişiler ofise saplantılı, iPhone’una yapışık yaşayan işkoliklerdir.
Ancak çalışanların hayatını da bir güzel cehenneme çevirirler. İşte bu tarz işkolik patronlarla çalışmış / çalışan kişilerin çok iyi bileceği, insanı canından bezdiren 13 durumu sizler için listeledik.
1. İş ve iş dışı yaşam arasında hiçbir dengeniz kalmaz.
2. Geç saatlerde e-mail ya da mesaj cevaplamanız gerekiyordur.
3. Sizi sürekli bölüyordur.
Günün her anı ofisinize dalar, telefon eder, mesaj atar, e-posta atar, konuşur, bin bir tane Whatsapp grubuna ekler. O kadar çok multitasking yapmanız gerekir ki, düzgün ve yaratıcı bir iş ortaya koyabilmek için odaklanabilmeye bir türlü imkanınız olmamaya başlar.
4. İş yoğunluğu yüzünden sık sık mesai dışı çalışmak zorunda kalırsınız.
Nelerin öncelikli olduğunu zaman zaman ayırt edemeyecek kadar çok işiniz vardır; kafanızı kaldıramazsınız. Gerçekten de mesai saatleri içerisinde bitemeyecek kadar fazla iş yüklenmektesinizdir. Yahut da patronunuz geç saatlere kadar ofiste olmanızı istiyordur; özellikle de yaratıcı bir işte çalışıyorsanız.
5. Hepsinin üstüne fırça yemeniz mümkündür.
Takımına bağlı, işini elinden geldiği kadar iyi yapmaya çalışan biri olduğunuzu kaç defa gösterdiğiniz halde bitmek bilmeyen işler yüzünden fırça yemekten kurtulamazsınız. Üstelik de gerçek dışı mükemmeliyetçilik beklentisi yüzünden iş de beğendiremezsiniz.
6. Yavaş yavaş tüm sınırlarınızın kaybolmaya başladığını düşünürsünüz.
İşiniz yaşamınızın her alanına nüfuz etmiştir ve dolayısıyla iş stresi de tüm gününüze yayılır. Özel zamanınıza müdahale ediliyordur ve kendinizi kapana kısılmış hissedersiniz.
7. Bütün sorumluluk duygunuzla, onun da bakış açısını anlamaya çalışırsınız.
Onun konumundan her şey nasıl gözüküyor? Ne gibi baskılara göğüs germesi gerekiyor? Ondan beklenenler ne kadar gerçekçi? Bu gibi soruların cevaplarını da düşünmeye çalışıp, elinizden geldiği kadar olaya mantıklı bir perspektiften bakmaya çalışırsınız.
8. Ancak işin gerçeği çileden çıkmak üzeresinizdir.
Zaten yeteri kadar işiniz yokmuş gibi bir de her şey acildir. Üstelik gerçekçilikten uzak bir mükemmeliyetçilik beklentisi vardır. Deyim yerindeyse serseme dönmüşsünüzdür artık. Hangi saatlerde daha verimli olduğunuzun, ne sıklıkla ara vermeniz gerektiğinin pek önemi yok gibidir.
9. Duygusal ve fiziksel sağlığınızdan alarm sesleri gelmeye başlar.
Giderek daha bunalmış, tükenmiş hissedersiniz. Sıkkın ve çökkün ruh haliniz, yeteri kadar dinlenemediğiniz ve kafanızda devamlı işin stresi olduğu için fiziksel sağlığınıza da sirayet etmeye başlar. Uyku ve beslenme düzeniniz bozulur; vücudunuzun her gün başka bir yeri ağrır.
10. Kendi sınırlarınızı koymak için bir adım atmaya karar verirsiniz.
Mecburen, problemin çözümünü kendiniz ele almanız gerekiyordur. Kendi çalışma tercihlerinizi, prensiplerinizi ve sınırlarınızı koruyabilmek adına patronla konuşmadan bu işin çözülmeyeceği bellidir.
11. Fakat tembel ve mızmız görünmeden böyle bir konuşmayı yapmak hiç kolay değildir.
Amacınızın kaytarmak olmadığını anlatabilmek, şikayet edip duran biri gibi görünmemek, tembel, işine bağlı olmayan ve de üretmekten kaçan biri olarak algılanmamak adına konuşmayı kafanızda defalarca prova eder, alternatif çözüm önerileri üzerine kafa patlatırsınız.
12. Sonunda kararlı ve net bir konuşma yaparsınız.
İşinizde iyi olduğunuzu, ancak sizi verimsizliğe sürükleyecek derecede fazla yoğun çalıştığınızı, mesai saatleri dışında da bir hayatınız olduğunu, sağlığınızın da etkilenmeye başladığını takır takır anlatır; iş önceliklendirme, kişisel alana girmeme ve sınırlarınızı çizme konusundaki alternatif önerilerinizden bahsedersiniz.
13. Ancak çoğu zaman pek değişen bir şey olmaz; yolunuza başka yerde devam etmeniz gerektiğini bilirsiniz.
Konuşarak çözebildiyseniz gerçekten şanslısınızdır. Anlayışlı yaklaşmıştır ve kendi işkolikliğini de olabildiğince esnetmeye gayret gösteriyordur. Ama genellikle üstteki konuşmayı birkaç defa yapmak zorunda kalır ve nihayet canınızdan bezersiniz.
Patronunuz değişmek istemediği gibi, sizinle çalışmak için esneklik göstermek niyetinde değilse, zaman iş değiştirmenin zamanıdır. Yalnızca bir işkolik için çalıştığınızdan ötürü ne sağlığınızı, ne de mesleğinize duyduğunuz heyecanı kaybetmeye değmeyecektir.
Yorum Yazın
Çok uzakta değildik.
Yaptığı şey sizin işten kendiniz ayrılsanız bile şirketin size paşa paşa tazminat ödemesine sebep olacaktır.
evet ama ispat veya şahit gerekmiyormu bunun için..bu yüzden zor biraz.. heleki ben aynı odada çalışıyorum bu adımların hepsi ++ niceleri..