Selçuk Topal Yazio: Uzayın Gelecek 50 Yılı
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra patlak veren Soğuk Savaş dönemi boyunca uzayın iki ana aktörü vardı: ABD ve Rusya. Ancak bugün durum çok değişti. Özel şirketlerin hiç olmadığı kadar uzayda söz sahibi olduğu, hatta uzay ajanslarına teknoloji geliştirdiği bir çağa girdik.
Tekrar kullanılabilir roketlerin, daha iyi uzay modülü ve uzay giysilerinin, uzay turizminin, uzay madenciliğinin ve her geçen yıl artan sayıda uzay misyonunun olduğu, insanlığın ciddi derecede uzayda yayılmaya başladığı bir döneme şahit oluyoruz.
1. Uzay madenciliği gelişecek. Bugünlerde Dünya’ya yakın asteroitlerden küçük bir miktar materyal toplamayı hedefleyen uzay madenciliği yakında Ay’da maden arama ve çıkarma çalışmalarına dönüşecek.
Birçok ülke ve özel şirket Ay’ı ‘işgal edecek.’ Dünya’da nadir bulunan elementlerin büyük bir çoğunluğu bugün Çin’de bulunuyor. Ancak önümüzdeki otuz yıl içerisinde yer kabuğundaki nadir elementlere ya artık ulaşmak çok güçleşecek ya da yeterince materyal elde edilemeyecek. İhtiyacımızı Dünya
dışındaki gök cisimlerinden sağlayacağız.
2. Uzayda silahlanma başlayacak.
3. Kıtalar arası hızlı yolculuk yapabilen ulaşım araçları göreceğiz.
Mesela sadece bir saatte Avrupa’dan Amerika’ya gidebileceksiniz. Bu ulaşım metotlarının ilk örneklerini zengin iş insanları kullanacak olsa da zamanla dileyen herkes bu hızlı ulaşımdan istifade edebilecek. Dünya etrafını saran hızlı internet sağlayan uydu bulutlarının sayısının arttığını göreceğiz. Her ne kadar bu iletişim anlamında çok iyi bir gelişme olsa da astronomi bilimini kötü bir şekilde etkilemeye devam edecek. Yer yüzeyine veya alçak yörüngeye konuşlandırılmış gözlem araçları evrenin derinliklerindeki kozmik cisimleri gözlerken çok zor zamanlar geçirecek. Starlink uydularının kötü etkilerini şimdiden görmeye başladık bile.
4. Uzay turizmi hızla yaklaşıyor.
5. Dünya dışı yaşam çalışmaları yeni teleskop ve gözlem tekniklerinin de devreye girmesiyle hızlı bir şekilde ilerliyor.
Önümüzdeki 50 yıl içerisinde Güneş Sistemi’nde Dünya dışındaki başka bir gök cisminde (dev gezegenlerin uyduları gibi) canlılık bulunursa şaşırmayın. Öyle görünüyor ki evrende bol miktarda su var. Dünya’yı özel yapan şey ise yüzeyinde sıvı su barındırabilmesi. Ancak bazı özel uyduların yüzeyinin altı (Europa ve Enceladus gibi) hayat için umut vaat ediyor. Önümüzdeki 50 yılın en büyük keşfi Dünya dışı yaşamın keşfi olacak. Galaksimizin derinliklerinden gelen bazı sinyallerin Dünya dışı zeki uygarlığa ait olduğu sanılsa da aslında henüz bilimsel olarak doğrulanmış bir sinyal alınmış değil. Kim bilir belki o sinyal önümüzdeki 50 yıl içinde gelir.
6. Ay etrafında dolanan bir uzay istasyonu görebiliriz.
Bu istasyon Ay’a kurulacak üssün ilk adımları olacak. İnsanoğlu önce tekrar Ay’a gidecek ancak bu kez hiç olmadığı kadar ciddi bir şekilde. Ay’da şişirilebilir alanlar ve 3D yazıcılarla inşa edilmiş ‘köyler’ göreceğiz. Neredeyse hiç atmosferi olmayan Ay yüzeyinde deneyim kazanan insanoğlu Mars’a yolculuk için hazırlanacak.
7. Mars’a yolculuk denemeleri başlayabilir.
Birçok optimist insanın görüşünün aksine, Mars’a kalıcı olarak (en az 2 yıl konaklama) bir grup astronotun gitmesi muhtemelen 2040-2050 yılından önce olmayacak. Hem Mars’a gidiş hem de insan vücudunun başka bir gök cisminde yeterince deneyim kazanmamış olması Mars’a gidişi erteleyebilir. Örneğin, Apollo görevlerinde astronotların modül dışına çıkıp Ay yüzeyinde geçirdikleri toplam süre sadece birkaç saatti. Yani dış uzay hakkında daha öğrenecek çok şeyimiz var.
8. Uzay ortamında yapılan bilimsel çalışmalar kanserden Alzheimer’a birçok hastalığın tedavisi için yeni çözüm yöntemlerine ulaşmamızı sağlıyor.
9. Dünya’nın bugün karşılaştığı en büyük sorunlardan biri temiz enerjinin yetersizliği ve pahalı oluşu. Bu yüzyıl içerisinde fosil yakıtların tükenmesi bekleniyor.
Bu nedenle temiz enerjiye olan ihtiyaç artacak. En büyük temiz enerji kaynağımız kozmik ölçeklerde yanı başımızda yer alan Güneş. Derin uzay misyonlarının en büyük ihtiyacı da enerji. Bu nedenle uzay görevleri için daha verimli güneş panelleri geliştirilecek ve bu sayede Dünya’nın enerji ihtiyacına da bir çözüm üretilmiş olacak. En büyük Güneş enerjisi üretim tesisi Ay yüzeyine kurulursa şaşırmayın.
10. Astrofizik bilimi de durmaksızın ilerleyecek.
Kuantum dünyası ile genel göreliliği birleştiren bir denkleme nihayet ulaşılabilir. Kara deliklerin doğası hiç olmadığı kadar iyi anlaşılabilir. Büyük Patlama’dan hemen sonrasındaki evrenin ilkel yapısına ve dolayısıyla evrenin sonuna dair daha net bilgilere ulaşabiliriz. Evrenin şu an sahip olduğu madde-anti madde uyumsuzluğunu daha iyi anlayabilmek için Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’ndan daha büyük bir deney düzeneğini göreceğiz. Bu yolla belki kara maddenin doğası da daha iyi anlaşılmış olacak.
Uzaydaki tüm o ilerleyişine rağmen, insanlık yeryüzündeki klasik sorunlarıyla boğuşmaya devam edecek.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
ABD uzayda maden kaynaklarını arama, çıkarma ve kullanma çalışmaları için gerekli yasal düzenleme kararnamesinin Trump’ın imzasıyla yürürlüğe girdiğini açıkl... Devamını Gör