onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Uğur Batı Yazio: İnsanın Kişiliği, Zihni ve Motivasyonu

etiket Uğur Batı Yazio: İnsanın Kişiliği, Zihni ve Motivasyonu

Prof.Dr.Uğur Batı
21.11.2021 - 09:00 Son Güncelleme: 26.11.2021 - 14:01

Âşıklar birbirlerinden çok, kendilerini kucaklarlar, biliyor musunuz?

Ya da kimse kimsenin gölgesinde büyümez!

Ya da bir kayısının çekirdeğidir onun kalbi. Fakat bir çekirdeğin kayısı olabilmesi için uygun koşulların oluşması gerekir.

İnsanın zayıflığı da gücü de temelde zihnimizdeki bağımlılıklarımızdan ileri gelir. Kendimizden başlayıp, dünyayı yanlış algılamamızdır zayıflıklarımız. Ya da güçlerimiz...

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

İnsanın kişiliğinin zayıf ve güçlü yanlarını bilmesi, kendine benliğini açması gerekir daha güçlü olabilmek için.

İnsanın kişiliğinin zayıf ve güçlü yanlarını bilmesi, kendine benliğini açması gerekir daha güçlü olabilmek için.

İnsan kendini tanırsa, hatalı olduğu, bağımlı olduğu her şeyi serbest bırakabilir. Özgür olmaktır bunun karşılığı. Bunun için insanın önce kendisini tanıması gerekir.

Kendini tanıma, tüm insanlarda ortak olan bir süreçtir. Kişide bazen gerilim, bazen heyecan yaratan, fiziksel ve psikolojik içerimleri olan özel bir süreçtir. Süreç, kişinin ben farkındalığı üzerine kurulmuştur. Kişilik, benin tüm anlamlarıdır. Kişinin kendisini oluşturan ben, ilkönce bedenle başlar. Ancak benin bedenden ibaret olduğunu sanmak önemli bir hata olacaktır.

Kişiliğin üzerine kurulduğu ben, fiziksel oluşumdan, bedenden çok farklı anlamları olan bir kavramdır.

Özgürlüktür. Sınırsız olmaktır. Benzersiz ve eşsiz olmakken, bu sınırlar içinde diğerleriyle bir küme olmaktır. Zihinsel bir oluşumdur, sınırsız biliştir. Bunun yanında zekâdır, akıldır. Dengede olmaktır. Harekettir. Mutluluktur, coşkudur, heyecandır. Hem var olmaktır, hem yok olmaktır. Devinimdir. Sürekli değişmektir. Bazen de klişe davranmaktır, sabit olmaktır. Hatırlanmaktır. Zamandan ve mekândan bağımsız olabilmektir. Güce sahip olabilmektir, enerjidir. Yalnızlıktır, birlikteliktir. Güvenmektir. En önemlisi, beni bilmek benliği bilmektir. Tam ve eşsiz bir farkındalıktır.

Bu farkındalık gelişmezse birey kendi kişiliğinin zayıf, geliştirilmesi gereken ve güçlü tarafları hususlarından bihaber olur. Bu durumda açıkça daha kırılgan bir yaşam süreciyle karşı karşıya kalır. Unutmamak gerekir; insanın kişiliği onun hayatıdır. Yaşam, bir anlamda bir yaşama yolu aramaktan çok insanın kendisini aramasıdır. Çünkü kişilik yaşamın düğüm noktasıdır.

Kişi, tüm yaşamı açıkça kendi kişiliği üzerinden okur. İnsani ilişkilerin temeli de kişilikte bulunabilir. Kişilik varlıktır, kişiliksizlik yoksunluktur. Buradaki karşıtlığı anlatan güzel bir kurmaca vardır.

Kişilik işte bu kurmacadaki kadar değerli bir şeydir. İnsanı diğer her şeyden farklılaştıran özelliği; onun bireyselliğidir. Dünyaya gelen her bir insan eşsizdir. Onun gibisi dünyaya gelmemiştir. Bir daha da gelmeyecektir. O nedenle kişilik tutarlıdır.

Tutarlı olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan davranış kalıplarıdır. Her durumda aynı netlikte gözlemlenemeyebilir. Kişilik, salt kısıtlı süreçleri içeren ve sürekli olarak değişime maruz kalan bir tepki durumu değildir. Bu nedenle kişiliğin tutarlı olması doğaldır. İnsanların tutumları zamanla değişebilir; fakat kişiliğe bağlı olarak.

Bu nedenle kendim ve ben olarak nitelendirdiğimiz, etkilenen, hareket halinde olan, sezgilere dayalı olsa da anlaşılması zor olan bu varoluşu çok iyi bilmemiz gerekiyor. Ben ve kendim konusu tarih boyunca kişilik araştırmaları adı altında pek çok disipline konu olmuştur.

Ben, ego, benlik, nefis, kişilik gibi yapıları inceleyen bu araştırmalara psikoloji, teoloji, felsefe, sosyal psikoloji, davranış bilimleri, tüketici davranışları, kuantum fiziği gibi bazı disiplinlerde rastlamak mümkündür.

Tüm insanların temelde üç farklı potansiyeli vardır ve bu üç temel potansiyel tüm insanlarda ortaktır. İnsanı bu evrenin tam merkezine yerleştirirsek, insanların bu faktörler aracılığıyla şekillenmiş üç potansiyeli ortaya çıkar. Bunlar, insanın üç potansiyelidir. İnsanın temel potansiyelleri yeni bir yaklaşım değildir, eski dilde bile karşılığı olan bir yaklaşımdan bahsediyoruz.

Eskiler, insan fıtratında kuvve-i gadabiye, kuvve-i şeheviye ve kuvve-i akliye olmak üzere üç kuvvet bulunduğunu söylerler.

Eskiler, insan fıtratında kuvve-i gadabiye, kuvve-i şeheviye ve kuvve-i akliye olmak üzere üç kuvvet bulunduğunu söylerler.

Bunlardan kuvve-i akliye, zihni kapasiteyi ifade eder. Kuvve-i gadabiye ve kuvve-i şeheviye, duyguların tekabül ettiği şeydir. Sevinç, mutluluk, heyecan, üzüntü, kaygı, mizah ve sevgi, kuvve-i gadabiye ve kuvve-i şeheviyenin temsili olmaktadır.

Bu bağlamda insan üç merkezlidir. Peki, nedir bu merkezler?

Fiziksel Merkez: Bu merkeze sahip insana, fiziksel merkezli insan diyoruz.

Zihinsel Merkez: Bu merkeze sahip insana, zihinsel merkezli insan diyoruz.

Duygusal Merkez: Bu merkeze sahip insana da duygusal merkezli insan diyoruz.

Aslında insanın bu üç temel potansiyeli, tüm insanlarda ortak olarak bulunmakta. Doğuştan mevcut. Yalnız bu potansiyellerden sadece bir tanesi baskın olan durumunda. Diğer ikisi ise yardımcı potansiyel ve çekinik potansiyel olarak var. Bu demektir ki; kişi, bu özelliklerden iki tanesini güçlü, bir tanesini de zayıf olarak taşımakta.

Bunlardan baskın olan potansiyel, kişinin temel motivasyon kaynağını ve davranış biçimlerini belirlemekte. Bu durumun diğerlerini önemsizleştirmediğini belirtmek gerekir.

Bu potansiyelleri iyi ya da kötü olarak nitelendirmek de mümkün değildir. Her birinin ayrı işlevleri vardır. Bu merkezlerin üçünün de bir arada olduğu uyum ve güven durumlarında, kişilik için önemli bir güç haline gelirler. Bu farklı kişilik potansiyelleri, kaos veya sinerji halinde de var olabilirler. Ayrıca, her birinin gelişime açık olduğunu belirtmek gerekir.

Kişi için güven durumlarında ya da stres durumlarında bu merkezlerden herhangi birinin devreye girmesi olasıdır. Bu anlamda bu üç potansiyelin dinamik bir sistem içinde var olduğunu söylemek gerekir. Bu üç potansiyel var olma, ortaya konulma ve çalışma sistemi, insan dinamiği sistemini ifade eder.

Karar verme durumlarında farkındalığımız olmayan bir süreçte beynimiz bir bilgisayar gibi “faydayı maksimize” etmek için belli işlemleri gerçekleştiriyor. İşte bu noktada söz konusu bu potansiyeller etkin oluyor. Her insan sahip olduğu potansiyele göre karar verme aşamasında merkezi konumunu belirliyor.

İnsan zihninin yönelimi, motivasyonlarına, bakış açılarına göre konumunu belirliyor. Bu süreçte zihnin farklı seçeneklerde elde edilecek değerleri belirlemesi gerçekleştiriliyor, getiriler değerlendiriliyor ve aksiyon halinde karar veriliyor. Tüm bunlar esnasında da öğrenilmiş bilgilerden faydalanılıyor. İnsan potansiyellerine göre farklı merkezlerdeki insanların karar verme süreçlerini ifade eden aşağıdaki tabloya bakalım. Bu tablodaki temel motivasyonlar ve ona bağlı faktörler, beyinde gerçekleşen satın almanın başlangıç faktörleri, unutmayalım.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
3
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın